Güncel |
HSYK KANUNU YETERSİZ |
Demokrat Yargı, 1981 yılından bu yana mutlak bir gizlilik içerisinde faaliyetlerini yürüten önceki HSYK'nın işlem ve kararları nedeniyle binlerce hakim ve savcı ile birlikte ailelerinin çeşitli mağduriyetlere uğradığına ve bu mağduriyetlerin halen devam ettiğine dikkat çekti. SADECE İHRAÇ EDİLENLER DEĞİL Dernek, parlamentoya sunulan HSYK Kanunu Tasarısında mağduriyetleri telâfi noktasında 'ihraç kararlarına' ilişkin geçici üçüncü maddenin isabetli, ancak kapsamı açısından eski HSYK'nın oluşturduğu tüm mağduriyetleri gidermekten uzak olduğunu bildirdi.
Demokrat Yargı Derneği, yeni Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) inşasına yönelik anayasa değişikliğinin gerekçesine uygun biçimde yargı tabanının demokratik ve sivil girişimleri esas alınarak, gerçek anlamda yeni bir yasal altyapı oluşturulmasını istedi. Dernekten yapılan yazılı açıklamada, hakim ve savcıların geçmişten gelen sorunlarına eski yöntemlerle değil yeni bir bakış açısıyla, yeni HSYK’nın inşası sürecinde eski yapıdan kalma malzemelerin terk edilerek, hal kağıdı, teftiş, not sistemi, terfilerin objektif esaslara bağlanması vb geleneksel sorunların çözümü yolunda yeni araç ve imkânlar geliştirilmesi gerektiği bildirildi. Açıklamada, 1981 yılından bu yana mutlak bir gizlilik içerisinde faaliyetlerini yürüten geçmiş HSYK’nın işlem ve kararları sebebiyle binlerce hakim ve savcı ile birlikte ailelerinin çeşitli mağduriyetlere uğradığı ve bu mağduriyetlerin halen devam ettiğine dikkat çekildi. Mağduriyetler noktasında parlamentoya sunulan HSYK Kanunu Tasarısı’nda ‘İhraç kararlarına’ ilişkin geçici 3’üncü maddenin isabetli olduğu, ancak kapsamı açısından geçmiş HSYK’nın oluşturduğu tüm mağduriyetleri gidermekten uzak olduğu savunulan açıklamada, maddenin bu haliyle geçmesi durumunda geçmiş HSYK’nın sadece ihraç kararları sebebiyle mağdur olan meslektaşların mağduriyetinin giderilmesi ihtimalinin doğacağı belirtildi. Sadece bununla yetinilmesinin, ihraç kararları dışındaki mağduriyetleri gözardı edeceği gibi, kişiye özel düzenleme yapıldığı algısına da yol açabileceğinin ifade edildiği açıklamada, şöyle denildi: “Bu itibarla yeni HSYK’nın varlık nedenini de oluşturan geçmiş HSYK’nın yarattığı mağduriyetlere bir bütün olarak bakılmalı ve mevcut HSYK, kendisini gerçek ve tarihî bir yeniliğe doğru taşımalıdır. Bu nedenle geçici 3’üncü maddenin birinci fıkrasının sadece ihraç kararlarına değil (örneğin Ferhat Sarıkaya için ihraç kararı verilirken diğer meslektaşlarımıza yer değiştirme cezası verilmiştir) tüm disiplin cezalarını kapsayacak şekilde değiştirilmesi, bunun yanında hakimler ve savcılar yönünden hayatî önem taşıyan birinci sınıfa ayrılma, birinci sınıf olma ve kıstas aylığı oranlarına ilişkin olarak önceki Kurul döneminde uğranılan mağduriyetlerin giderilmesi için; 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 32’nci maddesinin birinci fıkrasının ‘c, d ve e’ bendinde sayılan nedenlerle birinci sınıfa ayrılamayanlar, birinci sınıf olmayanlar ve 33’üncü maddede sayılan ‘müfettiş hal kağıtları, iş cetvelleri ve not oranları’ nedeniyle kıstas aylığına ilişkin haklardan yararlandırılmayanların durumları bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde Kurul’ca res’en ele alınarak, konumları emsallerine uygun hale getirilecek şekilde birinci sınıfa ayrılmalarına, birinci sınıf olmalarına karar verilir ve birinci sınıf olma tarihleri ile kıstas aylığına ilişkin hakları emsallerine uygun hale getirilir. 68’inci maddenin ikinci fıkrasının (e) ve (f) bentleri uyarınca yer değiştirme cezası alanlar bu fıkradan yararlanamazlar; ibaresinin anılan maddeye 6’ncı fıkra olarak eklenmesi uygun olacaktır. Demokrat Yargı olarak, HSYK, Kanun Tasarısı’na bu ek fıkranın yerleştirilmesini öneriyoruz. Anılan maddede yapılacak ekleme gerek HSYK’ya ilişkin Anayasa değişikliğine dayanak olan keyfi ve hukuk dışı uygulamaları sonucu ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi, yaraların sarılması, temiz bir sayfa açılarak devletin hakim ve savcısına üvey evlât muamelesinden vazgeçerek barışması anlamına geleceği gibi, bizzat Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve hükümet tarafından Avrupa Birliği’ne taahhüt edilen Adalet Bakanlığı Stratejik Planı ve Yargı Reformu Strateji ve Eylem Planı’ndaki hedeflerin gerçekleştirilmesi konusundaki inanç ve samimiyeti göstermesi, son kertede hükümetin ve parlamentonun hakim ve savcılara bakışını göstermesi açısından da son derece önemlidir.” |
03.11.2010 |