03 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Akrabadan kan nakli riskli

YAKIN akrabalardan yapılan kan nakillerinde ölümcül bir komplikasyon olan Transfüzyon ilişkili Graft Versus Host hastalığının görülme riski bulunuyor.

Uzmanların verdiği bilgiye göre, hastalığın kan naklinde nadir görülen, fakat ortaya çıktığında ‘’yüzde 90 oranında ölümle sonuçlanabilen’’ çok ciddi bir komplikasyon olduğunu belirterek, riskin ortadan kaldrılması için akraban kan naklinin yapılmaması gerektiği uyarısında bulundu.

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Klinik Şefi, Kök Hücre Nakli Merkezi Direktörü ve Sağlık Bakanlığı Kan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Fevzi Altuntaş, yaptığı açıklamada, kan ürünlerinin temininin hayatî önem taşıdığını söyledi. Kan ürünlerinin Türkiye’de genellikle ‘’daha güvenli’’ olduğu gerekçesiyle yakın akrabalardan temin edilmek istendiğini ifade eden Altuntaş, bunun inanılanın tam aksine ciddî sakıncaları olduğunu belirtti. Altuntaş, ‘’Yakın akrabalardan yapılan kan nakillerinde ölümcül bir komplikasyon olan Transfüzyon ilişkili Graft Versus Host Hastalığı (TA-GVHH) daha sık görülmektedir’’ uyarısında bulundu. Bu nedenle yakın akrabalardan kan almak yerine kanın Türk Kızılayı’ndan temin edilmesi ve bağışların Bölge Kan Merkezlerine yapılması gerektiğini ifade eden Altuntaş, bu sayede sadece kendi hastalarına değil ihtiyacı olan her hastaya kan ürünlerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde ulaştırılabileceğini söyledi.

SAĞLIKLI KİŞİLER ÜÇ AYDA BİR KAN VERMELİ

ALTUNTAŞ, Transfüzyon ilişkili Graft Versus Host Hastalığının kan naklinin nadir görülen, fakat ortaya çıktığında ‘’yüzde 90 oranında ölümle sonuçlanabilen’’ bir komplikasyonu olduğuna dikkati çekerek, ‘’Özellikle yakın akrabalardan alınıp yakın akrabaya verilen tam kan, eritrosit veya trombosit ürünleri bu duruma neden olabilir’’ diye konuştu. Klinik tablonun transfüzyondan 1-4 hafta sonra başladığını ve ateş, cilt döküntüleri, karaciğer testlerinde bozukluk, sarılık ve kanlı ishal ile kendini gösterdiğini belirten Altuntaş, yeni doğanların, yoğun bakım hastalarının, bağışıklık sistemi zayıflamış hastaların risk altında olduğunu söyledi. Kan bağışının bir sosyal sorumluluk olduğunu vurgulayan Altuntaş, kan vermenin bağışçı için önemli bir risk oluşturmadığını, tam tersine vücuttaki kanın yenilenmesi için gerekli olduğunu ifade etti. Altuntaş, sağlıklı bir hayat için 18 yaş üzeri sağlık problemi olmayan herkesin her üç ayda bir düzenli aralıklarla kan bağışında bulunması gerektiğini sözlerine ekledi. Ankara / aa

03.11.2010


 

Polonya Müftülüğü ile ‘helâl et’ protokolü

Et ithalatında ortaya çıkan tartışmalar üzerine Polonya’da yapılan incelemeler sonucunda, Gıda İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği (GİMDES) ile Polonya Müftülüğü arasında helâl et protokolü yapıldı.

İstanbulda icra edilen İmza töreninde açıklama yapan GİMDES Genel Başkanı Dr. Mühendis Hüseyin Kâmi Büyüközer, son zamanlarda et fiyatlarının yükseldiğini belirterek, “Hükümetimiz de buna çare bulabilmek için ithal et imkânlarını araştırdı. Biz de bugün en çok ithalat yapılan ülkenin Polonya olduğunu tesbit ettik. Yalnız gelen haberlerle, orada bir takım problemler olduğuna şahit olduk. Bizzat gidip yerinde inceleme yaptık. Ülkemize etlerin helal şartlarda nasıl getirilebileceğini araştırdık. Orada müftülük teşkilâtı ile tanıştık. Onların da bu yönde bir ekip çalışması olmuş” dedi.

Dr. Büyüközer, karşılıklı olarak protokol hazırlandığını ifade ederek, “Onlar bizi GİMDES olarak, sertifikalandırma yapan bir kurum olarak akredite ediyor, biz de onların kesim şartlarını takip ederken verecekleri sertifikaların akreditasyonunu kabul ettik. Anlaşmayla ilgili Polonya’dan getirilecek olan etlerin mümkün mertebe helâl şartlarının sağlanması için çalıştık. Polonya’da bin 170 kesimhane var. Yalnız bunun çok az kısmı helâl kesim şartlarına sahip. Biz de bu kontrolü müftülük sayesinde yapabilirsek, müftülüğün yetki verdiği, belgelendirdiği kesimhanelerde kesim şartlarını yerine getirebiliriz. Ayrıca müftülük, ‘gerekirse Müslüman kasaplar da temin ediyoruz’ dedi. Burada vizeden kaynaklanan sıkıntılar olmadan müftülükle irtibat kurulduğu takdirde hem helâl kesim yapacakları kesimhaneleri temin edecekler hem de kesim şartlarını yerine getirecek kasapları temin edecekler” diye konuştu. Müftülüğün Polonya’da kesim konusunda tam yetkili olduğunu da belirten Dr. Büyüközer, GİMDES’in, Türkiye’deki Müslümanların haklarını koruyarak böyle bir çalışmaya imza attığının altını çizdi. Polonya Müftüsü Tomasz Miskiewicz ise, “Kesimler İslâmî kurallara göre yapılacak. Bu açıdan sıkıntı çekmeyeceksiniz” açıklamasında bulundu.

İstanbul / Necip Eyvazoğlu

03.11.2010


 

KURBAN ATIKLARI ÇEVREYE ATILMASIN

TÜRK Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Dr. Mehmet Alkan, kurbanlık hayvanların nakli, kesimi ya da kesim sonrasında ortaya çıkan atıkların çevreye atılmaması gerektiğini belirterek, ‘’Etler iyi muhafaza edilmediğinde hayvan ve insan hastalıklarında artış oluyor’’ dedi.

Alkan, yaptığı açıklamada, kurban kesiminin dinî bir vecibe olduğu kadar ekonomik, sosyal ve sağlık boyutunun da bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de yıllık hayvan tüketiminin 5’te 1’inin Kurban Bayramı’nda kesildiğine işaret eden Alkan, bayramda 2 milyonu küçükbaş, 600 bini büyükbaş olmak üzere toplam 2 milyon 600 bin hayvanın kesildiğini ifade etti. Alkan, kurbanın insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından önem arz ettiğini de belirterek, hayvanların, veteriner kontrolündeki belediyenin satış yerlerinden alınmasını önerdi. Kurbanlıklarda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın il ve ilçe müdürlüklerinden sağlık raporu ve küpelerinin bulunmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Alkan, ‘’Çok genç, zayıf, gebe veya yeni doğum yapmış ve hastalık belirtisi gösteren hayvanları almayın’’ dedi. Alkan, hayvan kesiminde mutlaka ruhsatlı ya da belediyenin tahsis ettiği yerlerin kullanılması gerektiğini vurgulayarak, veteriner kontrolünde kesimin yapılması gerektiğini söyledi.

03.11.2010


 

Beykozlu hanımlar daha bilgili olacak

BEYKOZ Belediyesi tarafından hazırlanan ‘Bilgili Hanım” adında klimalı bilgisayar kurs otobüsleri, sokak sokak dolaşarak ev hanımlarına bilgisayar kursu verecek.

Beykoz Belediyesi evhanımlarına yönelik yeni bir proje başlattı. ‘Bilgili Hanım’ adı verilen iki otobüs, uzman eğitmenler eşliğinde ev hanımlarının ayağına giderek bilgisayar öğretecek. Her mahallede iki ay sürecek kursa başvuru sayısı ilk haftada 500’ü geçti. İlk olarak Merkez ve Paşabahçe Mahallelerinde kurs verecek. Beykoz Kaymakamı Aydın Ergün, Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek ve kursiyerlerin katılım ile tanıtımı yapılan ‘Bilgili Hanım’ kurs otobüslerinde toplam 22 bilgisayar yer alıyor. Haftada iki gün ikişer saat, temel bilgisayar eğitimi alacak evhanımları kurs sonunda sertifika alacaklar.

İstanbul / Said Temur

03.11.2010


 

Kanser hastalarına ağrı kesici kolaylığı

KANSER hastalarına temininde güçlük çekilen ağrı kesiciler ücretsiz verilecek. Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Karara göre, herhangi bir sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın kanser hastalarına, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşlarındaki tedavileri sırasında bu ilaçlar ücretsiz sağlanacak. Sağlık Bakanlığınca temin edilip dağıtımı yapılacak ağrı tedavisinde kullanılan ilâçlar şunlar: ‘’Morfin Sülfat (MS) Contin tablet, Morfin Sülfat (MS) Immediate Release tablet, kapsül ve Elixirs (Roxanol).’’ Öte yandan Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, palyatif tedavi denilen kanser hastalarının ağrılarının dindirilmesine yönelik tedavide kullanılan bu ilâçların son derece ucuz olduğunu ancak temininde güçlük çekildiğini belirterek, ‘’Bu kararla artık hastaların bu ilâçlara ulaşımı kolaylaştırıldı. Kanser ağrı yapan bir hastalık, bu nedenle bu ilâçlar hastalar açısından büyük önem taşıyor. Hedefimiz kanser hastaları için sıfır ağrı’’ diye konuştu.

03.11.2010


 

Su Bakanlığı’nın kurulması kaçınılmaz

KARADENİZ Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy, Türkiye’de yıllık brüt 186 milyar metreküp yüzeysel su bulunduğunu, bu miktarın 120-150 milyar metreküpünü kullanabilecekken sadece yüzde 35’inin kullanıldığını belirterek, geri kalan yüzde 65’lik bölümün denizlere ve göllere akıp gittiğini söyledi.

Prof. Dr. Önsoy, yaptığı açıklamada, bütün dünyanın adete su ile yatıp kalktığını belirterek, Türkiye’de ise mevcut yüzeysel su potansiyelinin fazla olduğu sanılarak suyun kirletildiğini, ardından da içme suyunun nasıl temin edileceğinin düşünüldüğünü ifade etti. Prof. Dr. Önsoy, bu sebeplerle bir an önce suyun yönetiminin ele alınması gerektiğini, ancak onlarca kurum, kuruluş ve bakanlığın suya müdahale etmesi yerine suyun tek elden yönetilmesi gerektiğini belirterek, ‘’Suyun tek elden yönetilmesi için Su Kaynakları Bakanlığı’nın kurulması kaçınılmazdır’’ dedi. Suyun boşa akmaması için önlem alınması gerektiğini, alınacak önlemlere bilim insanları olarak kendilerinin de destek olabileceğini ifade eden Önsoy, boşa akan suyun barajlar yardımıyla değerlendirilebileceğini kaydetti.

03.11.2010


 

İbrahim Özdabak’tan organ bağışına karikatür desteği

GAZETEMİZ karikatüristi İbrahim Özdabak, Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası münasebetiyle düzenlediği faaliyetler çerçevesindeki “Organ Bağışı ve Nakli” konulu ‘Ustalardan Karikatür Sergisi’ne çizdiği bir karikatürle katılıyor.

Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Yaser Müslümanoğlu himayesinde gerçekleştirilen faaliyetlere ulusal çapta yayın yapan çok sayıda gazete de destek veriyor. Bu anlamda, haftanın önemine dikkat çekmek amacıyla, gazetemizin birinci sayfası da temsilî olarak hazırlandı. “Kalbini paylaş” temsili manşetiyle çıkan gazetemizin birinci sayfasının üst kısmında İbrahim Özdabak’ın biyografisi yer alıyor. Organ bağışının dinen caiz olup olmadığının açıklandığı “Fıkıh” köşesiyle birlikte, organ nakli ile ilgili bir yazı bulunuyor. Sayfada, İbrahim Özdabak’ın haftanın önemini anlatan bir karikatürüne de yer veriliyor. “Organ Bağışı ve Nakli” konulu ‘Ustalardan Karikatür Sergisi’, 11 Kasım 2010 tarihinden Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi Konferans Salonunda saat 14.00’da açılacak ve 23 Kasım tarihine kadar devam edecek. Sergi, 23-30 Kasım 2010 tarihleri arasında ise, Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde devam edecek.

ORGAN NAKLİ NEDİR?

Görev yapmayacak kadar hasta ve hatta bedene zararlı hale gelen bir organın, bir yenisi ve sağlamı ile değiştirilebilmesi işlemine “Organ Nakli” veya “Organ Transplantasyonu” deniliyor. Günümüzde böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, kemik iliği, kornea, kemik ve ince barsak en çok nakledilen organ ve

dokulardır.

ORGAN BAĞIŞI NEDİR?

Kişi hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben hayatı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir.

İstanbul / Necip Eyvazoğlu

03.11.2010


 

Kâbe’de sabaha kadar ibadet

Mekke’ye gelen hacı adayları, güneşten etkilenmemek için gece ibadetini tercih ediyor. Hacı adayları, hava sıcaklığının 24 dereceye kadar düştüğü geceleri Kâbe’ye giderek, sabaha kadar namaz kılıp tavaf ediyorlar. Kâbe’de, gün aydınlanana kadar tekbir ve telbiye getiriliyor, Kur’ân-ı Kerim okunuyor. Gözyaşlarıyla dua eden hacı adayları, sabaha kadar Kâbe’den ayrılmıyor.

MEKKE'YE gelen hacı adayları, güneşten etkilenmemek için gece ibadetini tercih ediyor. Hacı adayları, hava sıcaklığının 24 dereceye kadar düştüğü geceleri Kâbe’ye giderek, sabaha kadar namaz kılıp tavaf ediyorlar. Bu yılın Hac döneminde 3 milyona yakın Müslümanın gelmesi beklenen Suudi Arabistan’a şimdiye yaklaşık 1 milyon hacı adayı Mekke’ye geldi. Hava sıcaklığının 40 dereceye kadar çıktığı Mekke’de, güneşin batmasıyla hava sıcaklığı 24 dereceye kadar düşüyor. Kâbe’yi tavaf edip burada namaz kılmak isteyen hacı adayları, ibadetlerini gece yapmayı tercih ediyor. Akşam namazından itibaren Müslümanların yoğun olarak geldiği Kâbe, sabaha kadar dolup taşıyor. Bazı hacı adayları umre yaparken, bazıları da bol bol tavaf imkânı buluyor. Kâbe’de, gün aydınlanana kadar tekbir ve telbiye getiriliyor, Kur’ân-ı Kerim okunuyor. Gözyaşlarıyla dua eden hacı adayları, sabaha kadar Kâbe’den ayrılmıyor. Akşam namazı vaktinde Kâbe’ye gelen hacı adayları, akşam, yatsı, teheccüt (gece) namazlarını kılıp, gün aydınlanıncaya kadar ibadetlerini sürdürüyor. Yaşlı hacı adayları, yakınları veya hizmetliler tarafından tekerlekli sandalyelerle tavaf ettiriliyor. Sabah namazının kılınmasının ardından kısmen boşalan Kâbe avlusu, bu kez gündüz ibadet yapmak isteyen gençlerle doluyor.

03.11.2010


 

Pakistan, insanî yardıma muhtaç

PAKİSTAN'DA yayım yapan Dawn News gazetesinin haberine göre, Kızılay ve Kızılhaç örgütleri yetkililerinin İsviçre’nin Cenevre şehrinde yaptıkları basın toplantısında, Pakistan’da Muson yağmurlarının sebep olduğu seller dolayısıyla milyonlarca insanın yaklaşan kışa evsiz gireceği belirtildi.

Kızılay ve Kızılhaç adına açıklama yapan Kızılhaç Sel Bölgeleri Koordinatörü Nelson Cestano, milyonlarca insanın evlerine dönmesi ya da barınak sağlanması durumunda da insanî yardımların devam etmesi gerektiğini söyledi. Ülkenin kuzeyindeki Hayber Paktunva Eyaleti ve orta kesimindeki Pencap Eyaletinde selzedelerin büyük bir kısmının köylerine döndüğünü belirten Cestano, sellerin üzerinden 3 aydan fazla süre geçmesine rağmen güneydeki Sind Eyaletinde bir milyondan fazla insanın hâlâ çadır, gıda ve temiz suya ihtiyacı olduğunu kaydetti. Cestano, evlerini ve topraklarını kaybeden insanlara gelir desteği sağlanması ve selzedelere en az iki yıl daha insanî yardımın devam ettirilmesinin gerekeceğine işaret etti. Pakistan’da Temmuz ayı sonlarında başlayan Muson yağmurlarının sebep olduğu sellerde 2 binden fazla kişi vefat etmiş, 8,5 milyon kişi evsiz kalmış ve 20 milyondan fazla kişi de sellerden etkilenmişti.

03.11.2010


 

Kurbanlıklar otomobil fiyatlarını aştı

KURBAN Bayramının yaklaşması ile birlikte kurbanlık pazarları da hareketlenmeye başladı. Pazarlarda araba fiyatına satılan kurbanlıklar, vatandaşın alım gücünü zorluyor.

Kocaeli’nde kurulan kurbanlık pazarında Binali Demir’in sattığı boğa, 8 bin liralık fiyatı ile pazarın en pahalı kurbanlığı. Özellikle Doğu illerinden getirilen kurbanlıkların fiyatı dikkat çekiyor. Kurbanlıklar, geçen seneye göre en az yüzde 30 pahalanmış durumda. Satıcılar, belli bir maliyetle getirdiği hayvanları elden çıkarmanın yollarını ararken, vatandaşlar da bütçelerine uygun kurbanlık arıyor.

03.11.2010


 

Bombalı saldırıda hedef demokratikleşme süreci

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceklerini belirtti. Erdoğan, İstanbul’daki saldırının demokratikleşme sürecini sekteye, siyaseti ve demokrasiyi zaafa uğratmayı hedeflediğini kaydetti. Öte yandan, Taksim’de ‘’canlı bomba’’nın gerçekleştirdiği terörist saldırıda yaralanan 32 kişiden 4’ü polis 14’ünün tedavileri, çeşitli hastanelerde devam ediyor.

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Taksim’deki saldırının hedefinin demokratikleşme sürecini sekteye, siyaseti ve demokrasiyi zaafa uğratmak olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul’daki bombalı saldırı olayı ile ilgili değerlendirmede bulundu. Erdoğan, bu saldırının kim ya da kimler tarafından yapıldığı, hangi örgüt ve örgütler tarafından icra edildiği, arkasında kimin ve kimlerin olduğunun önemli olduğunu belirtti. Önemli olanın terörün kanlı ve kirli yüzü bir kez daha çok iyi anlaşıldığına işaret eden Erdoğan, toplu bir katliâmı hedef alan anlayışın bir büyük gaddarlık ve gözü dönmüşlük içinde olduğunu ifade etti. Saldırıyı insanlık dışı olarak değerlendiren Erdoğan, terör eylemleri ile siyasî hesap yapanların, amaç ve hedeflerine terör üzerinden varabileceklerini düşünenlerin, bu tür kanlı eylemlerle topluma yılgınlık ve korku salacağını düşünenlerin hedeflerine ulaşamayacaklarına dikkat çekti. İstanbul’daki olayın bütün boyutlarıyla aydınlatılacağını kaydeden Erdoğan, saldırının demokratikleşme sürecini sekteye, siyaseti ve demokrasiyi zaafa uğratmayı hedeflediğini kaydetti. Terör örgütünün şiddet yoluyla milleti istedikleri mecraya yöneltmeye çalıştığını, hedefinin ise huzur ortamı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Terör eylemleri üzerine siyasî hesaplar yapanlar, amaç ve hedeflerine terör üzerinden varabileceklerini düşünenler; terör vasıtasıyla hükümeti ve demokrasi zaafa düşüreceklerini zannedenler, bu tür kanlı eylemlerle topluma korku ve yılgınlık aşılayabileceklerini sananlar beyhude bir uğraş içindedirler. Büyük bir gaflet içindedirler. Hükümet olarak biz terörle mücadeleden asla taviz vermeyiz, veremeyiz. Çünkü biliyoruz ki güven ve istikrar ancak güvenlik zafiyeti olmayan bir ortamda korunabilir’’ diye konuştu.

MUHALEFETE ÜSLÛP ELEŞTİRİSİ

Muhalefetin üslûbunu da eleştiren Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Freni patlamış kamyon gibi ilk aklına geleni grup toplantısında söyleyenler, bizi değil kendilerini küçültürler. Sergi adı altında seviyesiz üslûpla hükümete hakaret edenler, bize değil kendilerine zarar verirler. Sergi adı altında hakaret albümü yapmışlar. Sonra da 3-4 gün sonra kapatma kararı. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Kendi yaptıklarından utanıp sergiyi kaldırıyorlar. Siyaset, bağırıp çağırma, yalanı doğru gibi anlatma sanatı değildir. Bunlar, muhalefeti halk oylamasında karikatür dergilerine havale etmişlerdi. Ama görüyoruz ki bunlar, ana muhalefet değil karikatür muhalefeti. Bu kadar vizyonsuz, çapsız siyasetçiler bizleri üzüyor.”

“EKŞİ’NİN KONSEY BAŞKANI

OLMASI TÜRKİYE İÇİN YÜZ KARASI “

Hükümet üyelerini ağır şekilde eleştiren Oktay Ekşi’ye yönelik tepkisini sürdüren Başbakan Erdoğan, “Basın Konseyi gibi ahlâk ilkelerini ön plana çıkaran, basın ahlâk ilkelerine önem verdiğini iddia eden bir konseyin başında bu tür temsilcinin olması Türkiye için, Türk basını için bir yüz karasıdır. Basın Konseyi’nin bu noktada zerre kadar Basın Konseyi’ne, basın ahlâk ve yasasına saygısı varsa, önce ‘biz böyle birisiyle yürümeyiz’ deyip oradan kendisini tart etmeleri lazım” dedi.

03.11.2010


 

Şahin: AYM’ye gidin

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski Milletvekili Aysel Tuğluk’un, milletvekilliğine geri dönmek için için yaptıkları başvuruya cevap verdi. Şahin, ‘’Her iki eski milletvekilinin de milletvekilliklerinin düşürülmesine karar veren organ TBMM değildir. Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiştir. Anayasa değişikliği yeni bir durum ortaya çıkarmışsa bunu değerlendirecek olan da bu kararı veren organdır. O da Anayasa Mahkemesidir” dedi.

Şahin’den Türk ve Tuğluk’a: AYM’ye gidin TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski Milletvekili Aysel Tuğluk’un, milletvekilliğine geri dönmek için yaptıkları başvuruya cevap verdi. ‘’Karar verecek merci, TBMM veya TBMM Başkanlığı olmadığından, talebiniz hakkında yapılabilecek bir işlem bulunmamaktadır’’ diyen Şahin, TBMM’nin Anayasa Mahkemesinin verdiği bir kararı değerlendirerek değiştirmesinin kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık teşkil edeceğini ifade etti.

Şahin, cevabında, Anayasanın 84. maddesinin yürürlükten kaldırılan ‘’Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleri ile sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu kararın Resmî Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer’’ hükmünü hatırlattı. DTP’nin kapatılma sürecinin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Anayasa Mahkemesine başvurusu ile başlayıp mahkemenin kararı ile sona erdiğini belirten Şahin, şöyle devam etti:

‘’Başvurunuzda iddia edildiğinin aksine milletvekilliğiniz TBMM kararı ile düşürülmemiştir. Anayasa gereği, Anayasa Mahkemesi kararı, Genel Kurulun sadece bilgisine sunulmuş olup, bu konuda herhangi bir karar alınmamıştır. Anayasada açıkça ifade edildiği üzere yasama yetkisi TBMM tarafından, yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır. Ne Anayasada ne de diğer kanunlarda TBMM veya Meclis Başkanlığına mahkeme kararı ile düşürülen milletvekilliğinin iadesine ilişkin herhangi bir yetki verilmemiştir. TBMM’nin, Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş olan bir kararı değerlendirerek değiştirmesi, hem Anayasanın 130. ve 153. maddelerine hem de kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla Anayasanın 84. maddesinde yapılan değişiklik sonucu meydana gelen yeni durumu ve ileriye dönük sonuçlarını değerlendirip karar verecek merci TBMM veya TBMM Başkanlığı olmadığından, talebiniz hakkında yapılabilecek bir işlem bulunmamaktadır.’’

TOPU TAÇA ATTILAR

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, TBMM Başkanlığının, eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski Milletvekili Aysel Tuğluk’un milletvekilliğinin iadesi talebine verdiği cevabını, ‘’Meclis Başkanlığı, topu taca atmıştır’’ şeklinde değerlendirdi.

03.11.2010


 

Gül: Silâh sürekli bırakılsın

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, terör örgütü PKK’nın eylemsizlik kararına ilişkin olarak, ‘’Silâhın bırakılması, ümit ederim ki bunlar sürekli olur ve herkes bu yanlıştan vazgeçer’’ dedi.

Gül, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’ı ziyaretinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Gül burada bir gazetecinin, terör örgütünün eylemsizlik kararını hatırlatması üzerine, çeşitli açıklamalarda bulunduğunu ve terörle hiçbir yere varılamayacağını söylediğini belirtti. ‘’Asla teröre hiçbir şekilde müsamaha söz konusu olmaz’’ diyen Cumhurbaşkanı Gül, devletin silâhlı kuvvetleri ve polis teşkilâtı dışında hiç kimsenin Türkiye toprakları üzerinde kanunsuz bir şekilde silâh taşımasına müsaade edilmeyeceğini kaydetti. Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu memleket Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin memleketidir. Her köşesi de hepimize aittir. O açıdan terörle bir yere varılamayacağının anlaşılması ve görülmesini tabiî ki dikkatle izliyorum. Ümit ederim ki herkes bundan ders almıştır. Bütün vatandaşlarım da herkes de fikri, düşüncesi, partisi, Türkiye ile ilgili yaptıkları çeşitli tenkitler, demokratik standartlarımızla ilgili tüm bunları bir yana bırakıp, teröre karşı, terör söz konusu olduğunda herkesin birlik beraberlik içerisinde tek vücut içerisinde çok sağlam bir duruş sergilemesi çok önemlidir. Böyle bir sağlam duruş tabi ki teröre, terör örgütlerine ve teröristlere karşı verilebilecek en güçlü cevaptır. O açıdan silâhın bırakılması, ümit ederim ki bunlar sürekli olur ve herkes bu yanlıştan vazgeçer.’’

03.11.2010


 

Devletin gizli belgeleri KCK sanığında çıktı

KCK/TM ile ilgili dâvânın okunan iddianame özetinde, sanıklardan bir kişinin bilgisayarında, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti İç Güvenlik Stratejisi’’ isimli gizli bir dosyanın bulunduğu belirtildi.

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın sabahki oturumunda, Cumhuriyet savcıları, iddianamenin özetinin okunmasını sürdürdü. Cumhuriyet savcısı, sanık H.E.’nin KCK/TM Ekolojik ve Yerel Yönetimler Komitesinde faaliyet yürüttüğünü, E.’nin bilgisayarında, ‘’devletin birçok kurumunda dahi bulunmayan Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin İç Güvenlik Stratejisi isimli belge bulunduğunu’’, bu belgenin ‘’dağıtım ve kullanımda gizlilik esasına uygun olarak muhafaza edilmesi gerektiği ve yetkisiz kişilerin eline geçmesini engelleyici tedbirler alınması yönünde uyarı bulunduğunu’’ anlattı. İddianamede, sanıklardan H.E.’in de KCK/TM yapılanmasının talimatları doğrultusunda belediyeye personel aldığı ve bazı personellerin işine son verdiği belirtildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İmar İstimlak Komisyonu’nda görev yapan sanık S. E.’nin de GAP Kültürel Mirası Geliştirme Programı kapsamında belediyeye ait arsaları yüksek fiyattan satarak elde edilen gelirin bir kısmını örgütün mali komitesine aktardığı ifade edildi.

Dicle eski Belediye Başkanı sanık A. A.’in ise görev yaptığı dönemde, Avrupa Birliği (AB) tarafından mezbahane yapımı için hibe edilen 9 bin 159 Avro’yu KCK/TM yapılanmasına aktardığı kaydedildi.

03.11.2010


 

BDP’li Demirtaş: Taksim saldırısı açık bir provokasyon

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Taksim’deki canlı bomba eylemini kınadığını belirterek, “Eylem yeri ve zamanlaması açısından açık bir provokasyondur.’’ dedi.

TBMM grubunda konuşan Demirtaş, Taksim saldırısının bütün yönleriyle açığa kavuşması gerektiğini açıkladı. Demirtaş, şunları söyledi: ‘’Olayın kimler tarafından hangi amaçla yapıldığı henüz açıklanmamıştır. Eylemin yeri ve zamanlaması açısından açık bir provokasyon amacı taşıdığı görülmektedir. Taksim’de yaşanan olayı kınıyorum. Şiddet, olayı daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Gerekçesi ne olursa olsun şiddet aracı bir çözüm olarak kullanılmamalıdır. Türkiye meydanlarında bombaların patlatılacağı bir ülke değildir. Demokrasi eksik yaşansa da şiddet eylemlerine bu gerekçe olamaz.’’

03.11.2010


 

Ekşi’nin yazısı Basın Konseyi gündeminde

Köşe yazısında kullandığı ‘Bu zihniyet analarını da satar’ ifadesine gelen tepkiler üzerine 36 yıldır başyazarı olduğu Hürriyet gazetesinden istifa eden Oktay Ekşi'nin söz konusu yazısı, vaki şikâyetler üzerine, başkanı olduğu Basın Konseyinde değerlendirilecek. Konsey Genel Sekreterliği, yazının meslek ilkelerine göre inceleneceğini bildirdi.

Basın Konseyi, Ekşi’nin yazısını inceleyecek BASIN Konseyi, Gazeteci-Yazar Oktay Ekşi’nin Hürriyet gazetesinde, 28 Ekimde yayımlanan yazısını incelemeye aldı. Basın Konseyi Genel Sekreterliğinden yapılan açıklamada, Ekşi’nin söz konusu yazısının Basın Konseyi tarafından incelenmesi gerektiğinin çeşitli basın yayın organlarında dile getirildiği ve bu yönde yapılan başvuruların da Konseye ulaştığı belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: ‘’Basın Konseyi Sözleşmesi ve Çalışma Kuralları uyarınca Basın Konseyi, ‘Basın Meslek İlkeleri yönünden incelenmesi yahut Basın Konseyinin el koyması, basın yoluyla istenen ve Konseyin işleviyle uyumlu olan olayları ayrı bir başvuru beklemeden ele almak’ la görevlidir. Konunun bu kapsamda incelemeye alındığını ve işlemlerin Basın Konseyi Sözleşmesi ve Çalışma Kuralları uyarınca yürütüleceğini kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.’’

03.11.2010


 

Yaralıların tedavileri sürüyor

TAKSİM'DE ‘’canlı bomba’’nın gerçekleştirdiği terörist saldırıda yaralanan 32 kişiden 4’ü polis 14’nün tedavileri, çeşitli hastanelerde sürüyor.

Polis memurları Emre Yıldırım ile İdris Nergis’in de aralarında bulunduğu 11 kişinin tedavileri, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde devam ediyor. Yıldırım ve Nergis’in bir süre daha hastanede kalacağı, diğer 9 yaralıdan 7’sinin kısa bir süre içinde taburcu edilmesinin planlandığı kaydedildi. Olay sonrasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan 2 polis memurunun da sağlık durumlarının iyi olduğu, tedavilerinin bir süre daha süreceği öğrenildi. Patlamada bacağından yaralanarak Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan Gülden Güngör’ün de sağlık durumunun iyi olduğu, tedavisinin sürdüğü kaydedildi. Olayda yaralanarak çeşitli hastanelere kaldırılan 18 yaralı ise tedavileri tamamlanarak daha önce taburcu edilmişti.

03.11.2010


 

HSYK KANUNU YETERSİZ

Demokrat Yargı, 1981 yılından bu yana mutlak bir gizlilik içerisinde faaliyetlerini yürüten önceki HSYK'nın işlem ve kararları nedeniyle binlerce hakim ve savcı ile birlikte ailelerinin çeşitli mağduriyetlere uğradığına ve bu mağduriyetlerin halen devam ettiğine dikkat çekti.

SADECE İHRAÇ EDİLENLER DEĞİL

Dernek, parlamentoya sunulan HSYK Kanunu Tasarısında mağduriyetleri telâfi noktasında 'ihraç kararlarına' ilişkin geçici üçüncü maddenin isabetli, ancak kapsamı açısından eski HSYK'nın oluşturduğu tüm mağduriyetleri gidermekten uzak olduğunu bildirdi.

Demokrat Yargı Derneği, yeni Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) inşasına yönelik anayasa değişikliğinin gerekçesine uygun biçimde yargı tabanının demokratik ve sivil girişimleri esas alınarak, gerçek anlamda yeni bir yasal altyapı oluşturulmasını istedi.

Dernekten yapılan yazılı açıklamada, hakim ve savcıların geçmişten gelen sorunlarına eski yöntemlerle değil yeni bir bakış açısıyla, yeni HSYK’nın inşası sürecinde eski yapıdan kalma malzemelerin terk edilerek, hal kağıdı, teftiş, not sistemi, terfilerin objektif esaslara bağlanması vb geleneksel sorunların çözümü yolunda yeni araç ve imkânlar geliştirilmesi gerektiği bildirildi. Açıklamada, 1981 yılından bu yana mutlak bir gizlilik içerisinde faaliyetlerini yürüten geçmiş HSYK’nın işlem ve kararları sebebiyle binlerce hakim ve savcı ile birlikte ailelerinin çeşitli mağduriyetlere uğradığı ve bu mağduriyetlerin halen devam ettiğine dikkat çekildi. Mağduriyetler noktasında parlamentoya sunulan HSYK Kanunu Tasarısı’nda ‘İhraç kararlarına’ ilişkin geçici 3’üncü maddenin isabetli olduğu, ancak kapsamı açısından geçmiş HSYK’nın oluşturduğu tüm mağduriyetleri gidermekten uzak olduğu savunulan açıklamada, maddenin bu haliyle geçmesi durumunda geçmiş HSYK’nın sadece ihraç kararları sebebiyle mağdur olan meslektaşların mağduriyetinin giderilmesi ihtimalinin doğacağı belirtildi. Sadece bununla yetinilmesinin, ihraç kararları dışındaki mağduriyetleri gözardı edeceği gibi, kişiye özel düzenleme yapıldığı algısına da yol açabileceğinin ifade edildiği açıklamada, şöyle denildi:

“Bu itibarla yeni HSYK’nın varlık nedenini de oluşturan geçmiş HSYK’nın yarattığı mağduriyetlere bir bütün olarak bakılmalı ve mevcut HSYK, kendisini gerçek ve tarihî bir yeniliğe doğru taşımalıdır. Bu nedenle geçici 3’üncü maddenin birinci fıkrasının sadece ihraç kararlarına değil (örneğin Ferhat Sarıkaya için ihraç kararı verilirken diğer meslektaşlarımıza yer değiştirme cezası verilmiştir) tüm disiplin cezalarını kapsayacak şekilde değiştirilmesi, bunun yanında hakimler ve savcılar yönünden hayatî önem taşıyan birinci sınıfa ayrılma, birinci sınıf olma ve kıstas aylığı oranlarına ilişkin olarak önceki Kurul döneminde uğranılan mağduriyetlerin giderilmesi için; 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 32’nci maddesinin birinci fıkrasının ‘c, d ve e’ bendinde sayılan nedenlerle birinci sınıfa ayrılamayanlar, birinci sınıf olmayanlar ve 33’üncü maddede sayılan ‘müfettiş hal kağıtları, iş cetvelleri ve not oranları’ nedeniyle kıstas aylığına ilişkin haklardan yararlandırılmayanların durumları bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde Kurul’ca res’en ele alınarak, konumları emsallerine uygun hale getirilecek şekilde birinci sınıfa ayrılmalarına, birinci sınıf olmalarına karar verilir ve birinci sınıf olma tarihleri ile kıstas aylığına ilişkin hakları emsallerine uygun hale getirilir. 68’inci maddenin ikinci fıkrasının (e) ve (f) bentleri uyarınca yer değiştirme cezası alanlar bu fıkradan yararlanamazlar; ibaresinin anılan maddeye 6’ncı fıkra olarak eklenmesi uygun olacaktır. Demokrat Yargı olarak, HSYK, Kanun Tasarısı’na bu ek fıkranın yerleştirilmesini öneriyoruz. Anılan maddede yapılacak ekleme gerek HSYK’ya ilişkin Anayasa değişikliğine dayanak olan keyfi ve hukuk dışı uygulamaları sonucu ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi, yaraların sarılması, temiz bir sayfa açılarak devletin hakim ve savcısına üvey evlât muamelesinden vazgeçerek barışması anlamına geleceği gibi, bizzat Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve hükümet tarafından Avrupa Birliği’ne taahhüt edilen Adalet Bakanlığı Stratejik Planı ve Yargı Reformu Strateji ve Eylem Planı’ndaki hedeflerin gerçekleştirilmesi konusundaki inanç ve samimiyeti göstermesi, son kertede hükümetin ve parlamentonun hakim ve savcılara bakışını göstermesi açısından da son derece önemlidir.”

03.11.2010


 

Temyiz incelemesi 5 Kasım’da

YargItay Hukuk Genel Kurulu, Ergenekon davası kapsamında tutuklu Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın açtığı tazminat davasında tahliye talebini reddeden 9 hakimin bin 500’er lira tazminat ödemesine ilişkin kararın temyiz incelemesini 5 Kasım Cuma günü özel oturumla yapacak.

Haberal’ın avukatları, müvekkillerinin tahliye istemini reddeden 9 hakim hakkında tazminat davası açmıştı. Yargıçların birinci sınıf hakim olması nedeniyle ilk derece mahkeme sıfatıyla davayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, hakimlerin her birini bin 500’er lira manevi tazminat ödemeye mahkum etmişti. Hakimlerin karara itiraz etmesi üzerine dava, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda temyiz incelemesine tabi tutulmuştu. Dava dosyasını 27 Ekim Çarşamba günü inceleyen kurul, karar almak için ‘’oy çoğunluğu sağlanamadığı’’ gerekçesiyle dosya hakkında karar vermemişti. Kurul, dava dosyasını 5 Kasım Cuma günü özel oturumla tekrar görüşecek.

03.11.2010


 

Millî Güvenlik dersi kaldırılsın

18. Mİllî Eğitim Şurası’nda, “İlköğretim ve Ortaöğretimin Geliştirilmesi” komisyonunda, “Milli Güvenlik dersi müfredatı gözden geçirilmeli, derslere öğretmenler girmeli” yönünde tavsiye kararı alındı.

Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması gerektiğini söyleyen Eğitim-Bir Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, içeriğinin de sosyal bilgiler ve inkılap tarihi derslerinde yer alabileceğini söyledi. Etyemez, ders kaldırılmayacak ise kışladan subay gelmesi yerine öğretmenlerin bu dersi vermesi gerektiğini belirtti.

Karaman Milli Eğitim Müdürü Sebahattin Altun ise subayların pedagojik formasyonunun bulunmadığına dikkat çekti. Genelkurmay temsilcisi Hakan Günay ise subayların verdiği dersin öğrencilere katkı sağladığını ileri sürdü. Günay, öğretmenlerin de bu derse girebileceğini, ancak subayların konuya çok hakim olduğunu söyledi.

03.11.2010


 

4 ayrı operasyonda 1 ton esrar ele geçirildi

DİyarbakIr’In Lice ilçesinde düzenlenen 4 ayrı operasyonda toplam 1 ton 40 kilogram esrar ele geçirildi.

Valilikten yapılan yazılı açıklamada, uyuşturucu imal ve satışının önlenmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında Lice ilçesine bağlı Dibek ve Kutlu Köyleri ile Hacıcemil ve Beğendik mezralarında uyuşturucu madde imal, depolama ve ticareti suçlarını işleyen şahıslara yönelik eş zamanlı 4 ayrı operasyon düzenlendiği belirtildi. Açıklamada, ‘’Şüphelilere ait, ev ve eklentileri ile tarlalarda yapılan aramalarda 27 ayrı adreste çalılıklar arasına gizlenmiş, toprağa bidonlar ve çuvallar halinde gömülü vaziyette 1 ton 40 kilogram kubar esrar ile 1 adet ruhsatsız av tüfeği ele geçirilmiştir. Söz konusu olaylarla ilgili 3 şahıs gözaltına alınmıştır’’ denildi. Jandarma ekiplerinin sorumluluk alanlarında uyuşturucu ve hammaddesi olan Hint keneviri ekimine karşı çalışmalarını devam ettirdiği belirtilen açıklamada, alınan en küçük bir ihbarın dahi değerlendirildiği bildirildi.

03.11.2010


 

CHP PM, tüzük için toplanacak

CHP Parti Meclisi (PM), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın genel merkeze gönderdiği 2008 yılında hazırlanan tüzüğün uygulamaya konulması yönündeki yazısının ardından bugün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanacak.

PM toplantısında Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tüzük uyarınca en az 13 Genel Başkan Yardımcısı ile bir genel sekreterden oluşan yeni MYK’yı görevlendirmesi bekleniyor. Öte yandan aralarında eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın da bulunduğu bazı partililerin, ‘’yeni tüzüğün kurultay yoluyla yürürlüğe girmesi talebi’’nin de PM toplantısında gündeme gelebileceği belirtiliyor. CHP’nin 14. Olağanüstü Kurultayı’nda kabul edilen tüzük, MYK yapısı ile Genel Sekreterin görev ve yetkilerini yeniden düzenlenmesini öngörüyor.

03.11.2010


 

5 dokunulmazlık dosyası daha Meclis’te

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 5 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık Tezkereleri TBMM Başkanlığına sunuldu.

Kılıçdaroğlu, Demirtaş, CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay ve Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ile BDP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’ye ait 5 dokunulmazlık dosyası, TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna sevk edildi. Söz konusu milletvekillerine ait 5 dokunulmazlık dosyasıyla birlikte TBMM’ye gelen toplam dokunulmazlık dosyası 724’e ulaştı.

03.11.2010


 

Facebook'a yatırım dâveti

Sanayİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ABD’deki temasları kapsamında sosyal paylaşım sitesi Facebook’u ziyaret etti. Bakan Ergün, San Francisco’daki Silikon Vadisinde yer alan Facebook’u ziyaretinde, Facebook yönetimini Türkiye’de yazılım yatırımı yapmaya dâvet etti.

Facebook Stratejik Ortaklıklardan Sorumlu Direktör Justin Osofsky de Türkiye’nin çok önemli bir pazar olduğunu belirterek, her türlü öneriye açık olduklarını söyledi. Osofsky, CHP’nin açtığı dâvâ sonucu Facebook’un kapatılacağı yönündeki iddialara da cevap vererek, Facebook’un Türkiye’de kapatılacağına dair bir endişesi bulunmadığını ifade etti.

03.11.2010


 

Gazeteci Ömer Öztürkmen vefat etti

Türkİye Gazetesi Yazarı ve eski milletvekili Ömer Öztürkmen (81), tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Türkiye gazetesinden yapılan açıklamaya göre, Öztürkmen’in cenazesi, bugün Fatih Camii’nde öğle namazı sonrasında kılınacak cenaze namazının ardından Edirnekapı Kabristanı’na defnedilecek. Öztürkmen İstanbul’da 1929 yılında doğan Kerküklü şair bir anne-babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. İstanbul Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan Öztürkmen, Yeni İstanbul ve Tercüman gazetelerinde Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. Orta Doğu gazetesinin de kurucularından olan Öztürkmen, Anadolu Ajansı’nın Beyrut muhabirliğini yaptığı dönemde, Adalet Partisi’nden Bursa milletvekili seçildi. Lise öğrenimi sırasında şiir ve yazı yazmaya başlayan Öztürkmen, ilk şiirlerini içeren ‘’Kerkük’’ adlı kitabı 1950 yılında, ‘’Taşkent’te Sabah Namazı’’ adlı kitabı 1975 yılında yayımlandı. Son olarak ‘’Gözyaşı Medeniyeti’’ adlı kitabı çıkan Öztürkmen, Türkiye gazetesinde de makale yazıyordu. Ömer Öztürkmen, evli ve 4 çocuk babasıydı.

03.11.2010


 

Vasisiz anayasaya ihtiyaç var

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, ‘’Türkiye’nin demokrasisine ve insanlarına vasi tayin etmeyen bir anayasaya ihtiyacı var’’ dedi.

Bozdağ, Avrupa Parlamentosu Yeşiller/Avrupa Hür İttifak Grubunun ‘’Turkey in Europe (Avrupa’daki Türkiye)’’ konferansında ‘’Yeni Anayasa Işığında Türkiye’nin Demokratikleşme Süreci’’ başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, yeni anayasanın Türkiye’nin ‘’olmazsa olmazı’’ haline geldiğini söyledi.

Bugüne kadar demokratik bir ortamda, herkesin kendini hür hissettiği bir noktada, herkesin katkısını sunduğu bir anayasanın hayata geçirilemediğini belirten Bozdağ, ‘’Biz AK Parti olarak şunu söylüyoruz: Türkiye’nin demokrasisine ve insanlarına vasi tayin etmeyen bir anayasaya ihtiyacı var. Hiçbir vasiyi anayasaya koymamak lazım. Bu anayasayı herkesin kendisini hür hissettiği bir ortamda, ön şartsız, ön yargısız, ön kabulsüz oturup konuşacak bir ortamın oluşmasına ihtiyaç var. Nasılını, içeriğini, dünyada bunlar nasıl yapılmış bunları konuşalım. Yeni anayasayı beraber hayata geçirelim’’ diye konuştu.

03.11.2010


 

Abant’ta bayram bereketi

Kurban bayramı tatili öncesinde doğal güzellikleriyle ünlü Abant Tabiat Parkında bulunan oteller, yüzde 90 doluluk oranına ulaştı. Kurban Bayramı tatilinin yaklaşmasıyla birlikte tatilcilerin Abant’a olan ilgisi arttı.

Abant’ta bulunan Abant Palace ve Büyük Abant otelleri yüzde 90 doluluk oranına ulaşırken, rezervasyonlar devam ediyor. Otel yetkilileri, bayramda yüzde 100 doluluk oranına ulaşacaklarını kaydederek, ‘’Kurban Bayramında Abant’a çok yoğun ilgi var’’ diye konuştu.

03.11.2010


 

Barış sürecine herkes destek vermeli

DİyarbakIr Ticaret Borsası (DTB) Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Akyıl, barış sürecine herkesin destek vermesi gerektiğini, eylemsizliğin belirli bir tarih ile sınırlı kalmaması gerektiğini bildirdi.

Akyıl, terör örgütü PKK’nın eylemsizlik kararı ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, eylemsizlik kararının kalıcı hale gelmesi ve hükümetin de barışa destek vermesi gerektiğini belirtti. Referandum sonrası hükümetin, önemli ölçüde değişimden ve çözümden yana olanların desteğini aldığını ifade eden Akyıl, şunları kaydetti: ‘’Barış sürecine herkesin destek vermesi gerekiyor ve eylemsizlik belirli bir tarih ile sınırlı kalmamalıdır. Eylemsizlik kararı ülke açısından hayati önem taşımaktadır. Eylemsizlik kararıyla birlikte hükümetin de devletin bütün birimlerinin de sorunun çözümüne yönelik ciddi adımlar atması gerekiyor.’’ İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesince de yapılan yazılı açıklamada, eylemsizlik kararının 2011 seçimlerine kadar uzatmasının, bölgede olumlu tepkilerle karşılandığı ifade edildi. Kararın çok anlamlı olduğu vurgulanan açıklamada, hükümetin Kürt sorununun çözümü için bu fırsatı değerlendirmesi ve kaçırmaması gerektiğinin altı çizildi.

03.11.2010


 

Yabancı okullara arazi devri Resmî Gazete'de

Bakanlar Kurulu’nun, Amerikan Bord Heyeti kuruculuğundaki okulların taşınmazlarının, maliki bulunan vakfa devrine ilişkin kararı Resmî Gazete’de yayımlandı.

Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan karar şöyle: ‘’5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyette bulunan Amerikan Bord Heyeti kuruculuğundaki Özel Üsküdar Amerikan Lisesi, Özel İzmir Amerikan Koleji ve Özel Tarsus Amerikan Koleji kuruculuğunun, üzerinde faaliyet gösterdikleri taşınmazların maliki bulunan Sağlık ve Eğitim Vakfına devredilmesine izin verilmesi; Millî Eğitim Bakanlığının 16/7/2010 tarihli ve 6959 sayılı yazısı üzerine, adı geçen Kanunun 5’inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 27/9/2010 tarihinde kararlaştırılmıştır.’’

03.11.2010


 

Öğretmen atamaları 1 ay içinde yapılacak

MİLLî Eğitim Bakanlığının 30 bin öğretmen atamasını, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları açıklandıktan sonra kasım sonu veya aralık başında yapacağı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, MEB sınav sonuçlarının açıklanmasından sonraki atama takvimine ilişkin hazırlıklara başladı. MEB yetkilileri, sınav sonuçları açıklandıktan sonra ÖSYM’nin bakanlığa sınava girenlerin sayısını ve aldıkları puanları bildireceğini, bu aşamadan sonra illerden öğretmen ihtiyaçlarına ilişkin kontenjanların isteneceğini belirtti. Yetkililer, hangi branşta kaç öğretmen alınacağını ve öğretmenlik branşlarının taban puanlarının yeniden belirleneceğini ifade ederek, daha sonra adaylara başvuru duyurusu yapılacağını söyledi. Yetkililer, tüm bu işlemler göz önüne alındığında öğretmen atamalarının Kasım sonu veya Aralık başında yapılacağı kaydetti.

03.11.2010


 

Dink ailesinden Samast kararına itiraz

Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dâvâya Dink ailesi adına katılan avukat Fethiye Çetin’in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu dilekçede, ‘’tutuklu sanık Ogün Samast’a çocuk olması nedeniyle duruşmalarda özel koşulların uygulandığı’’ belirtilerek, AİHM'in ‘’Önemli olan yargı yeri değil, uygulama’’ yaklaşımının esas alınıp dosyaların birleştirilmesi istendi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dâvâya Dink ailesi adına katılan avukat Fethiye Çetin, tutuklu sanık Ogün Samast yönünden ayrılan dosyanın yeniden birleştirilmesini istedi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gelen avukat Fethiye Çetin, hazırladığı dilekçeyi dâvânın görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine verdi. Dilekçede, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun ‘’İştirak halinde işlenen suçlar’’ başlığında yer alan 17. maddesinin ‘’dâvâların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi halinde genel mahkemelerde yargılamanın her aşamasında mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen dâvâlar genel mahkemelerde görülür’’ hükmünü içerdiği belirtilerek, bu madde kapsamında Ogün Samast’ın ayrılan dosyasının yeniden birleştirilmesine karar verilmesi istendi.

03.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.