Güncel |
İSLÂM KORKUSU CEHALETTEN |
Kazakistan'ın başşehri Astana'da düzenlenen 'Dünya Manevî Kültürler Forumuna katılan Abdul-Rauf, Batı'nın İslâm'ı bilmediği için Müslümanlara önyargıyla yaklaştığını dile getirdi. Abdul-Rauf, “11 Eylül’den sonra Amerikalılar İslâm’ı öğrenmek için büyük çaba sarf ettiler” şeklinde konuştu. DOĞRU İSLÂMI ANLATMALIYIZ Abdul-Rauf, "Ön yargının sebebi İslâm'ın az bilinmesi ve medyanın kışkırtıcı yayınları üzerine İslâm'ı bilmeyen insanlarda oluşan İslâmofobidir. Batı'nın bu yaklaşımını değiştirmek için Ahmet Yesevî ve Yunus Emre gibi şahsiyetlerin ortaya koyduğu gerçek İslâm ruhunu, kültürünü insanlara tanıtmalıyız." dedi.
11 EYLÜL SONRASI İSLÂM’A İLGİ ARTTI
Abdul-Rauf 11 Eylül’de zaman zaman Müslümanlara yönelik saldırıların olduğunu, ama bunu bütün Amerika’ya mal etmenin doğru olmadığını dile getirdi. Abdul-Rauf, “Olaylardan sonra binlerce Amerikalı arkadaşımız, dostumuz bize gelerek iyi olup, olmadığımızı sordu. Gönüllü genç Amerikalı bayanlar, Müslüman kadınların dışarıda zarar görme ihtimaline karşı kapılarını çalarak alışverişlerini yapmak istediler. İnsanlar, Müslümanların Amerika’ya karşı, Amerikalıların da Müslümanlara karşı olduğunun yanlış bir bilgi olduğunu anladı. Medya tarafından organize edilen yanlış haberlere karşı mücadele etmemiz gerekiyordu ve öyle de yaptık. Hz. İsa’nın bizim de peygamberimiz olduğunu anlattık. Hıristiyanların çoğu bunu bilmiyordu” ifadelerini kullandı. Obama’nın elçisi, 11 Eylül olaylarından sonra kilise, sinagog ve üniversitelerden İslâm ile ilgi ders vermesi için kendisine çok sayıda talebin geldiğini ifade etti. Abdul-Rauf, “11 Eylül’den sonra Amerikalılar İslâm’ı öğrenmek için büyük çaba sarf ettiler” şeklinde konuştu.
İslâm korkusunun kaynağı cehalet
Kazakİstan’In başşehri Astana’da düzenlenen ‘Dünya Manevî Kültürler Forumu’na katılan Obama’nın özel elçisi Abdul-Rauf, Batı’nın İslâm’ı bilmediği için Müslümanlara ön yargıyla yaklaştığını dile getirdi. “Batıdaki İslâm ön yargısının sebebi 11 Eylül değil” diyen Abdul-Rauf, “Ön yargının sebebi İslâm’ın az bilinmesinden ve medyanın kışkırtıcı yayınları üzerine İslâm’ı bilmeyen insanlarda oluşan İslâmofobidir. Amerikan ve dünya Müslümanları, bu anlayışın düzeltilmesi için çalışmalıdır. Batı’nın bu yaklaşımını değiştirmek için Ahmet Yesevi ve Yunus Emre gibi şahsiyetlerin ortaya koyduğu gerçek İslâm ruhunu, kültürünü insanlara tanıtmalıyız” dedi. Ayrıca New York’taki El Farah Camiinin imamı olan Faisal Abdul-Rauf, 11 Eylül’de yıkılan ikiz kulelerin yakınına bir İslâm Kültür Merkezinin kurulması projesiyle gündeme gelmişti. Abdul-Rauf, İslâm Kültür Merkezine karşı oluşan reaksiyonun, bir grup medyanın kışkırtmasıyla yükseldiğini belirtti. “25 yıldır, yıkılan kulelerin yanında İstanbul’dan gelen bir Türk tarafından kurulan camide imamlık yapıyorum. İnsanlar bizi, biz de onları tanıyoruz. Önceleri caminin ancak üçte biri doluyordu. Şimdi ise cami cemaatın ancak üçte birini alabiliyor. Cami çok küçük kaldığı için ihtiyacı karşılayamıyor” şeklinde konuşan Abdul-Rauf, cami cemaatından bir kişinin sıfır noktasına iki blok uzaklıkta bir yer satın aldığını ifade etti. Abdul-Rauf, “Buraya insanlara daha iyi hizmet verebileceğimiz, konferansların düzenlenebileceği, eğitici ve kültürel faaliyetlerin yapabileceğimiz bir kompleks kurmaya karar verdik. Bunu yerel makamlarla paylaştık ve onlar da bize olumlu cevap verdi. İtirazların başlamasından sonra bile yerel yönetim, kararını bizden yana kullandı. Yapılan oylamada 29 ‘evet’ 1 ‘hayır’ çıktı. Projemiz dinî liderlerden, politikacılardan ve inanç kuruluşlarından büyük destek aldı. Bazı medya grupları, birkaç insanı toplayarak burada bir gösteri yaptı. Biz onlara buranın cami değil, bir merkez olduğunu açıkladık. Şimdi insanlara projenin sağlayacağı olumlu yönleri anlatıyoruz. Bu konuda Obama’dan büyük bir destek aldık” ifadesini kullandı.
TÜRKİYE KÖPRÜ ROLÜNDE
Abdul-Rauf, Türkiye’nin İslâmî değerler ile modern hayatın çatışmadığını en iyi şekilde gösteren ülke olduğunu ifade etti. Abdul-Rauf sözlerine şöyle devam etti. ”Türkiye, Batı’da ve özellikle Arap dünyasında büyük bir merakla izleniyor. Türkiye, Osmanlının devamı ve nüfusunun büyük bir kısmının Müslüman olması sebebiyle köklü bir ülke. Mekke ve Medine’nin de içinde bulunduğu büyük coğrafyayı yöneten Osmanlılar, yani günümüz modern Türkler şimdi NATO’nun üyesi, Orta Asya’da yaşayan Türkler ile derin tarihî bağları var. Türkiye, Batı ve Müslüman dünyası arasında büyük bir köprü rolü oynayabilir. Bu yüzden Türklerin İslâm ile ilişkileri çok derin ve güçlü.” |
26.10.2010 |