19 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE

Türkiye'yi adım adım dolaşan BEDİÜZZAMAN tanıtım ve hizmet tırını en güzel şekilde karşılayan ve nice fedakarlıklar göstererek çalışan Nur sevdalılarına gönülden TEŞEKKÜRLERİMİZİ sunuyoruz.

Üstadım, İzmir’e hoş geldin

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin 1925 yılında, sürgün hayatının başlarında Burdur’a giderken İzmir’e uğrayıp, şimdi yıkılıp yerine otopark yapılan Mezarlıkbaşı semtindeki Abdülkadir Paşa Otelinde kaldığını duyunca; gençliğimizde devam ettiğimiz otelin çayhanesinden tanıdığım arkadaştan bu eski kayıtları istedim. Kendisi bu kayıtların olduğunu, fakat yıkım hazırlığı sırasında kaybolduğunu ifade etti.

Bediüzzaman Hizmet TIR’ı Tire’den geçerken Rasin Tekeli ağabey “Üstad ‘İzmir’e geleceğim’ dedi ve hizmet TIR’ıyla geldi” deyince, bazı hatıralar resmi geçit yapmaya başladı. Bunlardan birisi de, Ahmet Feyzi Kul ağabeyin vefatında kabrinin başında muhterem Sungur Ağabeyin anlattıklarıdır.

Sungur Ağabeyin bizzat Üstad Hazretlerinden duyduğunu ifade ettiği şu cümleler elbette çok manidardır: “Kardeşim, benim Ege’ye ve İzmir’e mutlaka gelmem lâzımdı; fakat orada bir Nur görüyordum ki, benim gelmeme ihtiyaç bırakmadı. İşte o Ahmet Feyzi’dir.”

Üstad’ın hem Ege ve İzmir’e verdiği önemi, hem de Ahmet Feyzi ağabeyin Üstad’ın yanındaki değerini ifade etmesi bakımından önemli bir hâtıra olarak hafızamda yer etmiş.

Hz. Üstad, vefatından elli yıl sonra Bediüzzaman Hizmet TIR’ı ile yine İzmir’e muhteşem bir şekilde geldi, İzmir’i fethetti. Ve İzmir onu bağrına bastı. Alkışlar, duâlar ve gözyaşlarıyla karşılandı ve uğurlandı.

Bu vesileyle muazzez Üstadıma şiirimle “hoş geldin” demek istiyorum.

Ey felâket ve helâket asrının adamı

Dâvân için basit gördün sürgünleri, idâmı

Durmayıp haykırdın, âlem duydu sedânı

Devrin istikbalini ferâsetinle bildin

Ey şanlı büyük Üstad, İzmir’e hoş geldin

Hayâtın baştan sona nurlu bir hece

Hikmetle bakmayana Nurlar bilmece

Büyük bilinenler yanında kaldı cüce

Zulmet penceresini açan nurlu bir eldin

Ey mübarek Üstad İzmir’e hoş geldin

Açılırken yepyeni bir devre-i zulüm

Bu güzel beldeye uğramıştı yolun

Kırılmak istenirken kanadın kolun

Küfrün kalelerini Nurunla yıkıverdin

Ey şanlı misafir, güzel İzmir’e hoş geldin

Tekniğe meydan okudu kuvvet-i îman

Bin kalemle yazılmış bu tefsir-i Kur’ân

Hizmet fedaileri olan nice kahraman

Yükseldiler tâ arşa, sen de yükseldin

Ey müfessir-i Kur’ân, İzmir’e hoş geldin

HASAN ŞEN

Bediüzzaman geliyor

ABDİL YILDIRIM

Ufukta belirdi muhteşem bir TIR,

Belli ki çok uzaklardan geliyor.

Üzerinde garip bir yolcu taşır,

Sanki Asr-ı Saadet’ten geliyor.

Bu yolcu kimsesizlerin kimsesi,

Sözler’i ruhlara hayat bûsesi,

Melek dinler, semek dinler bu sesi,

Kulak ver, Dellâl-ı Kur’ân geliyor.

İşte karşımızda nurlu bir sîma,

Bakışları güven verir daima,

O’na gıpta eder zemin ve semâ,

Nur’a gark olmuş bir insan geliyor.

Sevgisini tâ yürekten duyalım,

Yollarına başımızı koyalım,

Hoşâmedî ile karşılayalım,

Zira gönüllere Sultan geliyor.

Hizmet aşkı ile yollara düşmüş,

Acıyla yoğrulmuş, çileyle pişmiş,

Hakikat söylemiş, ne hayal ne düş,

Kalbe iman, akla irfan geliyor.

Devâsı ondadır şu mâriz asrın,

Bu hasta unsurun, şu alil uzvun,

Sahipsiz devletin, şanlı milletin,

Bütün dertlerine derman geliyor.

Onunla nurlanır devirler çağlar,

Gezdiği iklimde hep huzur çağlar,

Yol verin ovalar, eğilin dağlar,

Müceddid-i âhir zaman geliyor.

Sadece Kur’ân’ın kapısını çalmış,

Başka kapılara lüzum kalmamış,

Resul-ü Ekrem’den icazet almış,

Elinde bir nurlu ferman geliyor.

Cefa çekmiş hep hayatı boyunca,

Zindan, sürgün, acı, zulüm işkence,

Istırap deyince, çile deyince,

Aklıma BEDİÜZZAMAN geliyor.

Nice serden geçmişler

HASAN YEŞİLKAYA

Nice serden geçmişler, nura olmuş pervane,

Serkeş nefis, neden olmuşsun divane?

Şeyda bülbül bile, gül için gelmiş figâne,

Cihan şümul dâvâya kalınır mı hiç bigâne?

Üstadın “Dünyaya değişmem” dediği Zübeyr'i,

Bayram’ı, Sungur’u, Hulusi’si, mutlu Tahir’i,

Sıddık Süleyman, Hasan Feyzi şâiri,

Ahirete göçmüşler saff-ı evvelin kahiri,

Fırıncı, Birinci, Av. Berk’i, Mehmet Kutlular,

Her biri bu âlî dâvâda gayet mutlular,

Hizmet yoluna bir çok şeyleri yuttular,

Haksızlığı yerip, hakka taraf olup tuttular,

İşte dün Bediüzzaman TIR’ı Anadolu’da dolaştı,

Risâle-i Nurları tanımayanlara gitti ulaştı,

Hasretle gönül dostları hep kucaklaştı

Bayram havasıyla meydanlar dolup taştı,

Hakikat nuru, Kur’ân tefsirini bulmak,

Cuşû hurûşa gelip, nurlarla dolmak,

Hüsrandır, bu yüce dâvâda bigâne kalmak

Üstad Bediüzzaman’ın talebesi olmak,

Son Beyazid’de bu âlî görev buldu hitam,

Can dostları mutlu, ne güzel bir ortam,

Tekrarını nasip eylesin Rabim budur duâm,

Yeni Asya’ya kucak dolusu olsun selâm,

Bediüzzaman

TIR’ının ardından ağlıyorum

NAZMİYE KESELİ

—TIR’ın gidişi anısına—

Bediüzzaman TIR’ı şehrimi terk ettiğinde;

Sulanmamış çiçeğe döndüm soldum hemen

Çocuğun oyuncağı elinden alındığı zaman;

Nasıl olursa ben öyle oldum. Dondum.

Siz bunu biliyor musunuz?

Hatıralarım canlandı, acılarım tazelendi.

20 yaşımda 27 günlük lohusa iken;

Bir sabah erken, eşim tutuklanıp giderken;

Polislere, “Kelepçe takmayın” diye yalvardığımı;

Pencereden dışarıya bakıp nasıl ağladığımı;

Onun geriye dönüp bana nasıl baktığını;

O ateşin o gün beni nasıl yaktığını;

Sizler biliyor musunuz?

Üstadım bugün şehrimize geldiyse;

Vardır bunda bir lütuf, bir hikmet.

Hizmetimizde kusur etmeyelim

Yapmayalım bu güzel lütfa nikmet.

İştah kabartıyordu hazırladığımız kermesler

Kulaklarımdan gitmiyor TIR’ımdan gelen sesler

Heyecandan kesildi o anda bütün nefesler

Görseydiniz burada kuruldu sanki bir meşher

Bizler hizmet erleriyiz, muhabbet fedaileriyiz

Husumet etmeye hiç vaktimiz olmaz

Olmaz bizim olduğumuz yerlerde şer

TIR gelince gönül yarama derman geldi

Dertlerime nur iksirinin şifasını verdi

Bediüzzaman TIR’ı gidince ben tekrar soldum

Siz bunu biliyor musunuz?

Üzülüyordum hediyelerimi veremedim diye

Anladınız mı?

Tire’de çiçekleri verdim niye,

Çünkü bugün buraya Üstadım geldi

Açan çiçekleri dermeye diye

Siz bunu biliyor musunuz?

Ben bugün kederlenip ağlıyorsam;

Kim bilir?

Üstadım oradan oraya sürgüne giderken;

Talebeleri nasıl figân ediyordu?

Gam çekenler kervanına ben de eklendim

Siz bunu biliyor musunuz?

Üstadım hep demokrasi yanlısıdır

Bizden zarar gelmez bu vatana

Hürmet edelim toprak altında yatana

Bırakın. Bugün demokrasi bayramı olsun.

Sokaklar TIR’dan saçılan sevgiyle dolsun

Bugün şehrimde bayram olsun. Mutluyuz.

Siz bunu biliyor musunuz?

TIR gece misafirimiz olacaktı;

Tire’den Ödemiş sapağına saptı

Özkan kardeşim onu bizden kaptı

19.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Başlıklar

  İHL’ler 59. yaşını kutluyor

  İşitme engellilere ücretsiz kurs

  Yasaksız ALES

  Gazlı içecekler yerine meyve suyu tüketilsin

  Dün yargılandı bugün program yapılıyor

  KCK dâvâsı başladı

  HSYK seçimleri tamam

  12 Eylül dönemi araştırılsın

  Kurbanlık sıkıntısı yok

  Bağış: Önemli olan fasıl değil, zihinleri açmak

  Çiçek, mahkemeye koltuk değneğiyle geldi

  Statüko, özgürlük talebine direnemez

  Mucurdan 2 çocuk cesedi çıktı

  İHH, bayramda 2 milyon kişiye ulaşacak

  Özer Çiller ifade verdi

  ÖSYM Kanun Taslağı Millî Eğitim Bakanlığı’nda

  TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE

  “Sadece iki üye bürokrat”

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.