Kültür-Sanat |
“Canan Hoca,” eserleriyle manen aramızda! |
—Vefatının birinci yıldönümü münasebetiyle rahmetle yâd ediyoruz—
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin iltifatına mazhar bir Risâle-i Nur Talebesi, “hadis” ilminde muteber ve örnek bir ilahiyatçı, velut bir yazar yazar, “o meşhur resmin” fotoğrafçısı… Prof. Dr. İbrahim Canan (1940-2009) en çok bu hususiyetleriyle tanınmış, bu fâni/geçici dünyadaki vazifesini tamamlayıp bundan bir sene önce (13 Ekim 2009) 69 yaşındayken madden aramızdan ayrılarak asıl/sonsuz ahiret yurduna ve Rabb’ine (cc) dönmüş idi. Şüphesiz, sevenlerinin adlandırmasıyla “Canan Hoca,” artık bu dünyada olmasa bile, 40’ın üzerindeki eseriyle manen aramızda yaşamaya devam ediyor. Hakkındaki şahsî veya umumî intibalar/mülâhazalar da onu biz(ler)e “güzel bir insan” olarak hatırlatmaya fazlasıyla yeter. Bu fakir onu şahsen pek tanıma şerefine er(e)medi. (İş icabı birkaç sefer telefonda veya ayaküstü selâmlaşıp görüşmüştük; o kadar… Hatırımızda kalan, onun nezaketi ve sabrı idi.) Ama olsun, geride bıraktığı eserler, keza vefatının ardından söylenip yazılanlar ile, onu bir nebze tanımış olduğumuzu zannediyoruz; tesellimiz bu. Ömrü “ilim”le geçen bu Nur’lu âlimin o kadar çok eseri var ki, onlara bir yazıda kısaca da olsa temas etmek, köşemizin boyutlarını aşar. Şüphesiz, rahmetlinin bütün kitapları güzeldi(r); fakat bizim dikkatimizi çekenler bilhassa şunlar oldu (krononojik sırayla): *İslâm Âleminin Ana Meselelerine Bediüzzaman’dan Çözümler (1993), *Peygamber Yıldızları Sahabe Dünyası (1996), *Risâle-i Nur Işığında Alevilik-Sünnilik Meselesi (2002), *Bediüzzaman’ın Fikrî Programı Üzerine Bir Analiz (2008)… Görüleceği üzere, zikredilen eserler, Üstad Bediüzzaman hakkında veya onun şaheseri Risâle-i Nur’dan istifadeyle hazırlanmış olanlar. Malûm eserlerden kısaca bahsetmek gerekirse… -İslâm Âleminin Ana Meselelerine Bediüzzaman’dan Çözümler: Adı üzerinde, eser, İslâm coğrafyasındaki kronik problemlere dair Üstad Bediüzzaman’ın hâl çarelerini ihtiva ediyor (Kitabın başlangıç noktası, Eylül 1992’deki 2. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda sunulan aynı başlıklı tebliğ; yani söz konusu tebliğ genişletilip kitaplaştırılmış.) ve “Bediüzzaman’da Fikrî İhata” ile “Bediüzzaman’a Göre Temel Meseleler ve Hâl Yolları” başlıklı iki bölümden ibaret. -Peygamber Yıldızları Sahabe Dünyası: “Bediüzzaman’ın Sahabe Anlayışı” başlıklı bölümle taçlanan eserde, “İslâm’ın ilk nesli, Resulullah’ın (asm) dâvâ arkadaşları, Kur’ân’ın ilk talebeleri sahabeler” konu alınıyor. -Risâle-i Nur Işığında Alevilik-Sünnilik Meselesi: Mevzu Üstad Bediüzzaman’ın fikirleri istikametinde incelenirken, en sona “Risâle-i Nur’dan Bazı Kısımlar” başlığı altında ilgili iktibaslar eklenmiş. -Bediüzzaman’ın Fikrî Programı Üzerine Bir Analiz: Eser, Üstad Bediüzzaman’ın “Efkârımın programıdır” dediği meşhur makalesiyle alâkalı ve “Bediüzzaman Hakkında Umumî Bilgiler,” “Bir Makalenin Tahlili” ile “Terakki ve Kalkınmada Nursî Düsturlar” başlıklı üç bölümden meydana geliyor. Canan’ın meslekî açıdan şaheseri, 18 ciltlik “Hadis Ansiklopedisi” olsa gerek. Bildiğimiz kadarıyla, “Kütüb-i Sitte” adıyla maruf/meşhur altı hadis kitabının muhtasar/özet tercümesi ve şerhlerinden müteşekkil bu eser, onun Hz. Peygamber (asm) muhabbetinin derecesini gösteriyor olmalı. Fakat bize göre onun şaheseri, yine Efendimiz (asm) hakkındaki bir başka çalışması: “Peygamberimizin Tebliğ Metotları…” Merhumun hacimli doktora tezi ilkin Fransızca kaleme alınmış, bilâhare Türkçe’ye kazandırılmış. Yazımızın başındaki “’o meşhur resmin’ fotoğrafçısı” kısmına gelirsek… Tarih, 1 Ocak 1960…Üstad Bediüzzaman, Ankara’da bir gece kaldığı Beyrut Palas Oteli’nden ayrılarak İstanbul’a dönecektir. Canan da o sıralarda 19’unda bir gençtir. Gerisini kendisi şöyle anlatıyor: “İlk zaman fazla gelen ziyaretçilerden dolayı çok tehacüm olmuştu. Bu günlerde müsait bir vakti bekleyip, o vakitte Üstad’ı ziyaret edip ellerini öpmek istiyordum. / O zaman Üstad lavaboya çıkmıştı. İşte, Üstad’ı ilk defa o zaman görmek saadetine ermiştim! Daha sonra otelden çıkarken de ziyaret etmiştim(...) / ‘İşaratü’l-İcaz basılırken tashih işlerinde çalışmıştık. Basılan formaları Senirkentli Hüseyin Aşçı’yla Üstad’a gönderiyorduk. Hem de selâmlarımızı götürüyordu… Daha evvel de Üstad, Said Özdemir Ağabey’e benim için, ‘Ben onu Zübeyir’in (Gündüzalp) yerine kabul edip duâ ediyorum.’ demişti. / Hasan Okur, şimdi ilahiyat profesörü olan Günay Tümer ve Said Özdemir, Üstad’ın etrafında Beyrut Palas Oteli’nden iniyorlardı. Said Özdemir Ağabey’in de işareti üzerine, tam merdivenlerde iken resimlerini çektim!” (Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursî’yi Anlatıyor, c. 4, s. 485-486.) İşte, “Tarihçe-i Hayat”taki “o meşhur resmin” hikâyesi de böyle. İbrahim Canan Hoca şimdi, çok sayıda Nur Talebesinin medfun bulunduğu İstanbul/Eyüpsultan’daki kabristanda haşri bekliyor. Temennimiz, o hesap gününde “cennet bileti”ni alabilmesi! Onu bilenler/tanıyanlar olarak bizler de bunun için İnşallah şahitlik yaparız, değil mi?...
ORHAN GÜLER |
17.10.2010 |