Dünya |
Füze kalkanında kilit ülke Türkiye |
FÜZE savunma kalkanının her NATO üyesi ülkesine önümüzdeki 10 yıl içinde 200 milyon dolarlık harcama getireceğine işaret eden Washington Post, konuyla ilgili olarak antlaşmaya yakın olunduğunu; ancak asıl zor olanın henüz aşılamadığını kaydetti. Füze savunma kalkanında Türkiye’nin kilit ülke olduğuna işaret eden gazete, Türkiye ile antlaşmaya varabilmek için ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlarının Türk mevkidaşları ile görüştüklerini hatırlattı. Türkiye’nin uzun bir süredir NATO üyesi olmakla birlikte, son yıllarda İran’la yakın ilişkiler kurduğunu belirten gazete, Türk hükümetinin de İran’ın düşmanlık olarak algılayabileceği adımlar atmaya isteksiz göründüğünü aktardı. “Türk yetkililer ayrıca füze savunma kalkanının İran sınırındaki Doğu Anadolu bölgesini de kapsamasını istiyor.” bilgisini veren gazete, Pentagon yetkililerinin ise bir yandan Türkiye’nin füze savunma kalkanına ev sahipliği yapmasını isterken bir yandan da gelecek ay yapılacak NATO zirvesinde bu sistemden yana oy kullanmasını sağlamaya çabaladığını aktardı.
TÜRKİYE’NİN İKNA EDİLMESİ ŞART Washington Post, “Türkiye’nin ikna edilmesi füze savunma kalkanının geleceği için şart. Çünkü NATO’nun oy birliğiyle karar alması nedeniyle Türkiye’nin olası itirazı ittifakın planını sekteye uğratabilir. Pentagon yetkilileri, Türkiye’nin kabul etmemesi durumunda füze savunma sistemine ev sahipliği yapabilecek NATO üyesi diğer Güney Avrupa ülkeleriyle de görüşüyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye ile görüşmelerin devam ettiğini belirten ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Brüksel’de yaptığı açıklamada, ‘’Bizim Türkiye’ye baskı yapmamız söz konusu değil, ancak müttefikimiz ile görüşmelerimiz devam etmekte.” dedi. Gazete, Pentagon kaynağından elde ettiği bilgiye göre de füze savunma sisteminde Türkiye ile olası anlaşmazlığa karşı Bulgaristan ile görüşmelerin yürütüldüğünü bildirdi.
RASMUSSEN ÇOĞUNLUK ANLAŞTI Brüksel’de devam eden görüşlerde gelinen noktadan NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in ümitvâr olduğunu belirten Washington Post, Genel Sekreter’in, ‘’Oldukça ümitvârım” sözlerine yer verdi. Washington Post, Rasmussen’in “Çoğunluk olarak vardığımız bir antlaşma var ancak birkaç teknik konu üzerinde çalışmalar sürüyor” ifadelerini aktardı. Gazete, Lizbon’da 19-20 Kasım da yapılacak olan NATO zirvesinde oylanması planlanan füze savunma kalkanının Obama yönetimi İran’dan gelebilecek muhtemel saldırılara karşı Batılı müttefiklerini korumayı amaçladığını da ileri sürdü. Gazete, füze savunma kalkanında antlaşmaya varılması durumunda bunun 2020 yılına kadar yerleştirileceğini kaydetti. |
17.10.2010 |
Kongre önünde Cuma namazı |
ABD’de yaşayan 500-600 kadar Müslüman, ABD Başkanlarının 1981'den bu yana göreve başlarken yemin ettikleri, Kongrenin batı cephesi önünde Cuma namazı kıldılar. ABD’dekİ bir grup Müslüman, ABD Kongresi’nin batı cephesinin önündeki çimenlik alanda Cuma namazı kıldı. Ülkedeki bazı Müslüman toplulukların organizasyonuyla, ABD’de yaşayan 500-600 kadar Müslüman, ABD Başkanlarının 1981 yılından bu yana göreve başlarken yemin ettiği yer olan, Kongre’nin batı cephesinin önündeki alanda toplandı. Namazdan önce yapılan konuşmalarda, “ABD’de Müslümanlara yönelik ayrımcılığı” eleştiren Müslümanlar, ABD Başkanı Barack Obama’dan “Müslümanların da başkanı olmasını” istedi. “Islam on Capitol Hill” adlı etkinlik çerçevesindeki konuşmalarda, “Amerikan halkının İslâm dinine ve Müslümanlara karşı önyargılarının yıkılması çağrısı” yapıldı. New York’ta 11 Eylül saldırılarının olduğu yerin yakınında cami inşaatı planlarına muhalefet eden kesimlere de eleştirilerin yöneltildiği faaliyette, Kur’ân-ı Kerim’den âyetler ve ezanın okunmasının ardından toplu olarak Cuma namazı kılındı. Öte yandan, bir grup Amerikalı, Cuma namazının kılındığı mekânda, Amerikan bayrağı ve pankart açarak, Müslüman grubu protesto etti. |
17.10.2010 |
İsrail’in Kudüs kararına boykot |
İSRAİL'İN ev sahipliği yapacağı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) turizm komitesi konferansı için Kudüs’te ısrar etmesi üzerine, İngiltere Türkiye ve İspanya’nın ardından Güney Afrika Turizm Bakanlığı da Kudüs konferansına katılmayacağını açıkladı. İsrail’in Filistin’e karşı uygulamalarını beyaz yönetimin ırkçı idaresine benzeten ve Tel Aviv’e karşı sert eleştirileriyle bilinen Güney Afrika Sendikalar Birliği (COSATU) yöneticileri, sendikanın dış ilişkiler sekreter yardımcısı Zanele Matebula aracılığıyla yaptıkları açıklamada, Turizm Bakanlığı’nın kararını memnuniyetle karşıladılar. Geçtiğimiz günlerde Güney Afrika’da milyonları greve götüren COSATU’’nın sekreteri açıklamasında,” İsrail’in toplantısına katılmamakla İngiltere, İspanya ve Türkiye’e katıldık” dedi. Matebula sözlerini, “Konferansı boykot etme nedenimiz, İsrail Turizm Bakanı Stas Misezhnikov’un, konferansa katılımın Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunun tasdiki anlamına geleceği yönünde ki açıklamalarıdır” diye sürdürdü. Güney Afrika Turizm Bakanlığı sözcüsü Trevor Bloem de yaptığu açıklamada, Kudüs’e gitmeme kararlarını, “mantıklı nedenlerimiz” var şeklinde yorumladı. İki yılda bir tekrarlanan OECD konferansı 20-22 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek. |
17.10.2010 |
Çin’de kömür madeninde patlama |
ÇİN'İN Henan eyaletinin başşehri Zhengzhou’nun birkaç saat dışında yeralan bir kömür madeninde meydana gelen patlamada 20 madencinin öldüğü, 17’sinin yeraltında mahsur kaldıkları bildirildi. Çin resmî haber ajansı Şinhua’nın, Yuzhou şehrindeki maden yetkililerine dayanarak verdiği haberde, patlamanın devlete ait Pingyu Kömür ve Elektrik AŞ’ye ait bir kömür madeninde meydana geldiği belirtildi. Maden güvenliği yönetiminden bir yetkili de, kömür madenindeki patlamanın yerel saatle 06.00’da meydana geldiğini belirtti. Yetkili, madendeki patlamanın nedeni ve madencilerin yerin ne kadar altında mahsur kaldığının henüz açıklık kazanmadığını kaydetti. Çin’de geçen yıl meydana gelen maden kazalarında 2 bin 600’den fazla kişi öldü. Ülkede bu yıl 1355 küçük çaplı kömür ocağı kapatıldı. |
17.10.2010 |
Vatikan’da İhlâs Sûresi okundu |
Türkiye-Vatikan diplomatik ilişkilerinin 50. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Cancelleria Sarayında gerçekleşen sema gösterisi İhlâs Sûresinin okunmasıyla noktalandı. Vatikan sarayında sema gösterisi TÜRKİYE, Vatikan’la diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50. yıl dönümünü etkinliklerini, Cancelleria Sarayı’nda bir çini sergisi ve sema gösterisiyle başlattı. Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu semazenleri, aralarında kardinallerin, piskoposların ve çeşitli ülkelerin Vatikan nezdindeki diplomatik temsilcilerinin de bulunduğu 400 kişilik dâvetlinin huzurunda gerçekleştirdikleri ve İhlâs Sûresinin okunmasıyla noktaladıkları gösteriyle izleyicileri adeta büyüledi. Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Kenan Gürsoy, Naciye Nur Avlupınar’ın çini sergisinin açılışının ardından verilen kokteylde, katılımcılara ayin öncesi, Mevlevilik’teki sema ritüeli hakkında da bilgi verdi. Türkiye-Vatikan arasında diplomatik ilişki kurulmasının 50’inci yılını kutlarken sema gösterisi düzenlenmesinin anlamlı olduğunu belirten Büyükelçi Gürsoy, “Sema, kaynağı İslâmî olan bir geleneğin, farklı dinlere vahdet prensibiyle yaklaşarak aynı zamanda evrensel olabileceğinin göstergesidir. Bunun, kendine yabancılaşmaksızın ötekilerle birlikte olmak gibi bir başarısı var” dedi. Papalık Dinlerarası Diyalog Kurulu Başkanı Kardinal Jean-Louis Tauran ise sema gösterisi öncesindeki konuşmasında, Vatikan-Türkiye arasında 50 yıldır süren diplomatik ilişkileri “başarılı bir geçmiş” diye niteleyerek, “Bu tür faaliyetler çerçevesinde biraraya gelmemiz ve diyalog büyük önem taşımaktadır” dedi. Cancelleria Sarayı, Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından “Dünya Mevlânâ Yılı” ilân edilmiş 2007 yılında da sema gösterisini ev sahipliği yapmıştı. Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu’na mensup semazenler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yurt dışında düzenlediği faaliyetler kapsamında 2007’nin Haziran ayında da yine aynı salonda bir sema gösterisi yapmıştı. |
17.10.2010 |
Sudan’daki BAE tarım arazileri genişliyor |
KÖRFEZ ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin Sudan’da kontrol ettiği tarlaların 2 bin 800 kilometrekare’yi bulduğu bildirildi. BAE’nin özellikle artmaya devam eden ithal gıda faturasına çözüm amacıyla verimli Arap ülkelerindeki tarım projelerine yatırım yapmayı tercih ettiği ifade ediliyor. Sudan’ın Hartum, Cezire, Nil ve diğer verimli bölgelerine yayılan tarlalar, Bahreyn’in üç katına ve BAE topraklarının da yüzde 3.5’una denk geliyor. Hartum merkezli Arap Tarımsal Kalkınma Organizasyonu verilerine göre, BAE’nin Sudan’da kontrol ettiği tarımsal araziler, BAE’deki toplam işlenen arazilerden daha büyük. Emirlikler’in yüzölçümünün 81 bin kilometrekare’yi bulduğu ve sadece yüzde 3.1’inde tarım yapılabildiği belirtildi. El İttihad gazetesine konuşan Abu Dabi’deki Sudan elçiliği ekonomik danışmanı Münire Abdül Halim, BAE’nin Sudan’daki tarım projelerine en çok yatırım yapan ülke olduğunu söyledi. Yetkili, altı üyeden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi’nin Sudan’daki tarım girişimlerinin 1.2 milyon hektarı bulduğunu ve BAE’ye düşen payın da yüzde 58 olduğunu kaydetti. Abdül Halim, Zayid tarım projesinin BAE tarafından Sudan’da başlatılan ilk ve en geniş tarım projesi olduğunu ve bunun için 60 milyon dolarlık yatırım yapıldığını hatırlattı. Yetkili ayrıca Sudan’ın ‘Arap ve Afrika’nın gıda sepeti’ olarak görüldüğünü, 100 milyon hektarlık geniş tarım arazisine ve Arap dünyasında işlenen tarım arazilerinin de yüzde 48’ine sahip olduğunu kaydetti. Sudan’daki canlı hayvan sayısı da 135 milyonu geçiyor. Kaynaklara göre, Körfez ülkeleri dünyada en çok gıda ithal eden ülkeler arasında gösteriliyor. Körfez İşbirliği Konseyi geçen yıl 20 milyar dolarlık gıda ithalatında bulundu. Körfez ülkelerinin 2005-2009 yılları arasındaki gıda ithalat faturası ise 75 milyar doları aştı. |
17.10.2010 |
Afgan hükümeti Talibanla görüşüyor |
Afganİstan’dakİ NATO ve ABD güçlerinin komutanı Orgeneral David Petraeus, koalisyon güçlerinin, Afgan hükümetiyle barışı konuşabilmeleri için Taliban temsilcilerinin Kabil’e seyahat etmelerine izin verdiğini söyledi. İngiltere’nin başkenti Londra’da bir enstitüde gazetecilere açıklama yapan Petraeus, Afganistan’da bazı üst düzey Taliban liderlerinin Afgan hükümetiyle en üst seviyelerde bağlantı kurduğunu, bazı durumlarda da Afganistan ile ilgili ülkelerle bağlantı kurulduğunu belirtti. Taliban ile hükümetin konuşmalarının sadece başlangıç olarak nitelendirilebileceğini vurgulayan Petraeus, tarafların konuşmaları kesinlikle müzakere denilecek seviyeye yükseltmeyeceklerini kaydetti. Petraeus, Taliban temsilcilerine koalisyon askerlerince güvenli geçiş sağlandığını vurguladı. Taliban ise hiçbir resmî temsilcisinin konuşmalara katılmadığını belirterek, Amerikalılar ülkeden ayrılana kadar savaşma yemini etti. Kari Muhammed Yusuf, ABD önderliğindeki NATO güçlerinin, direniş ruhunu zayıflatmayı hedeflediklerini belirtti. Yusuf, Amerikalılara karşı savaştıklarını, Amerikalılar ülkeyi terk edene kadar da savaşmaya devam edeceklerini ifade etti. Hükümetle görüştüğü söylenen Taliban’ın kendileriyle ilgileri olmadığını kaydeden Yusuf, bunun Taliban’ın moralini bozmak için yapılan propaganda olduğunu, ancak işe yaramayacağını söyledi. Taliban’ın reddetmesine rağmen, görüşmelere katıldığı bildirilen temsilcinin Taliban yönetimi sırasında örgütün Nangarhar vilayetinin valisi olan Molla Abdulkadir olabileceği bildiriliyor. Afgan kaynaklar, Abdulkadir’in Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile aracılar kanalıyla bağlantı kurduğunu ileri sürrerken Taliban bunu reddediyor. |
17.10.2010 |