Güncel |
OKUL SONRASI BAŞIBOŞ VAKİTLER, ÇOK TEHLİKELİ |
MARMARA Belediyeler Birliği Uyuşturucu Konferansında konuşan Başkomiser Ali Ünlü, “Aileler arasında çok yaygın olan ‘benim çocuğum melek, arkadaşları kötü’ mantığından da kurtulmalıyız. Okul sonrası başıboş vakitler, çok tehlikeli” dedi. Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Narkotik Polisi işbirliğiyle, belediyelere yönelik uyuşturucu konferansı düzenlendi. Birliğin Eminönü’nde bulunan merkez binasında gerçekleştirilen faaliyetin açılış konuşmasını yapan Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Recep Bozlağan, belediye ve eğitim kurumlarının, narkotik polisiyle işbirliği yapması için, bütün kurumların Birlik çatısı altında toplanabileceğini belirtti. Doç. Dr. Bozlağan, “Gençlerimizin madde kullanımına başlamaması için, belediyelerimize çok büyük görevler düşüyor. Bölgemizdeki 230 belediyenin çatı kuruluşu olarak, Narkotik polisi ile belediyelerimiz arasında köprü olmaya hazırız” diye konuştu. Başkomiser Ali Ünlü’nün verdiği seminerde, uyuşturucunun zararlarının yanında, madde kullanımını önleme hususunda belediyelere düşen görevler de aktarıldı. Ali Ünlü, “Uyuşturucu kullanımı, narkotik polisinden önce, belediyelerin sorunudur. Belediyeler, gençlerin ilgisini çekecek sosyal faaliyetler düzenlemeli” dedi. Başkomiser Ali Ünlü, "Aileler arasında çok yaygın olan ‘benim çocuğum melek, arkadaşları kötü’ mantığından da kurtulmalıyız. Okul sonrası başıboş vakitler, çok tehlikeli. Öğlen 13:00 sıralarında okuldan çıkıp, saatlerce eve gitmeden sokaklarda dolaşan çocuklar var. Dersleri kötü olanların, uyuşturucu madde kullanma ihtimalinin beş kat daha fazla olduğuna da dikkat çekmek istiyorum. Aileler, çocuklarının giriş çıkış saatlerine ve arkadaş çevresine mutlaka dikkat etmeli. Madde kullanımından kurtulmanın en iyi yolu, hiç başlamamaktır. Böylece sorunu, kaynağında önlemiş oluruz. İşte bu noktada belediyelerimize çok büyük görevler düşüyor. Belediyeler, gençlerimizin ilgisini çekecek sosyal alanlar kurmalı. Latin dans kursu veya popülasyon amacıyla yapılan bazı faaliyetler, gençlerimize cazip gelmeyebilir. Gençliğe hitap edecek etkinlikler düzenlenmeli. Belediyeye ait spor salonlarına, satıcılar yanaşamıyor. Çünkü belediyenin kurumsal kimliği, satıcıyı korkutuyor. Belediyelerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri de bu mekânları, görevli personel koymadan halka bırakmak. Bu da çok yaygın ve yanlış olan bir uygulama. Görevli konmadan halka bırakılan yerleri, satıcılar veya kullanıcılar mesken tutabiliyor” diye konuştu.
BELEDİYELERE BÜYÜK VE ÖNEMLİ GÖREV DÜŞÜYOR Narkotik polisin görevleri konusunda bilgi vereren Başkomiser Ali Ünlü, “Satıcılarla çok büyük mücadele veriyoruz. Ancak çok kişiyi yakalamamız, madde kullanımını engellemiyor. İnsanlar akıl almaz yöntemlerle Asya ve Güney Amerika’dan, Türkiye’ye, uyuşturucu taşıyabiliyor. Midelerine ameliyatla uyuşturucu koyduranlar bile var. Türkiye’de gençlerin madde kullanımını önleme hususunda, belediyelere büyük görev düşüyor. Bu sorun emniyetten önce, yerel yönetimlerin sorunudur. Belediyelerin yaptığı sosyal sorumluluk projeleri, emniyetin çalışmalarından çok daha etkili oluyor” dedi. Bağımlılık yapıcı maddelerin psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik özellikleri hakkında bilgi vererek açıklamalarını sürdüren Ünlü, “Gençlerimiz arasında bir kere deneyim hevesi var. Merak ediliyor ve deneniyor. Boğaziçi köprüsünden atlamanın nasıl bir şey olduğu da denemeden bilinemez. Gençlerin merak ve özenti ile uyuşturucuya başlamasında, arkadaş ve sevgili etkisi de çok yüksek” diye konuştu. Esrar, kokain ve eroin gibi uyuşturucu maddelerle, bali ve tiner gibi uçucu maddeler konusuna da değinen Ünlü, “Bali ve tiner kullanan çocuklar konusunda, emniyet camiası olarak tıkanıyoruz. Bu çocukları, madde kullanırken veya bayılmış vaziyetteyken halkın arasında bırakamıyoruz. Ancak karakollarda da tutamayız. Çünkü onlar, suçlu değil. Ellerinden tutup ailelerine götürdüğümüzde, çocuklar, ‘Götürmeyin, çok kötü dayak yiyeceğim’ diye bize yalvarıyorlar. Ailesine teslim ettiğimiz çocuğu, 24 saat sonra yine sokakta bayılmak üzere buluyoruz ve çocuktan ‘senin yüzünden evde bir araba dayak yedik’ cevabını alıyoruz. Bu şekilde, İstanbul’da bildiğimiz 790 çocuk var. Sosyal hizmetlerin kurumsal altyapısı değiştirildiğinde bu sorunların ortadan kalkacağını biliyoruz. Bunun dünyada çok güzel örnekleri var. Örneğin İtalya’da, bu çocuklar için tatil köyü kuruldu ve çok başarılı oldular. Aynı sistem Türkiye’de de çok rahat kurulabilir” dedi. |
03.10.2010 |