03 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Bediüzzaman’ın reçetelerini halk ve devlet anlamalı

VAN’IN Beşyol Meydanı’ndaki program şüphesiz Vanlılar arasında Bediüzzaman’ın bir kez daha yad edilmesini ve hatırlanmasını sağladı.

Meydanda programı izleyenler arasında Üstad’a bir şiir yazdığını söyleyip o şiiri okumak isteyen Hanefi Şengönül adlı bir Vanlı da vardı. Belediye’de çalışan Şengönül bizimle Canım Üstadım adlı şiirini paylaştı. Biz de sizinle paylaşalım: “Seni gördüm rüyamda / Sanki geldin yanıma / Nurlu yüzünü gördüm Canım Üstadım! / Ne saraylar isterim ben ne altından taç / Gönlüm sadece sana muhtaç Canım Üstadım / Göster bana gül yüzünü / Atayım içimdeki hüzünü / Sensiz bu dünya zindan bana Canım Üstadım!”

Vanlı bir devlet memuru olan Mustafa Özmuş da görüşlerini şu şekilde ifade ediyordu: “Bediüzzaman’ı kitaplarından tanıyorum. Bediüzzaman ömrünü iman hizmetiyle geçirmiş bir İslâm âlimi. Sadece bizim hemşehrimiz veya bu bölgenin insanı olduğu için değil, fikirleri, İslâma hizmeti ve eserleri yüzünden Bediüzzaman’ı seviyoruz. Bölgemizin ve bütün insanlığın problemlerine çözümleri var. Bediüzzaman reçeteyi yazmış, uygulamak da bize kalıyor. Onun sunduğu reçeteleri tam olarak algılayabilirsek eğer sonuca ulaşırız. Ama bu tek taraflı olmaz. Hem halk okuyup tatbik edecek, hem de devlet yönetimi bu fikirleri benimseyecek. Ancak o zaman sonuca ulaşılır. Bu hizmeti yapanlara da teşekkür ediyoruz. Allah hepinizden razı olsun.”

Böylece Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı ekibi bir programını daha başarıyla tamamlamış oldu. Van’da istirahate çekilen ekibimiz bir sonraki programlarını icra etmek üzere Bitlis ve Batman’a hareket etmek üzere hazırlıklara başladı.

03.10.2010


 

Nur menzilleri de ziyaret edildi

BU büyük ilginin kaynağı şüphesiz bölgenin Bediüzzaman’a olan ihtiyacı ve Bediüzzaman’ın Van’a olan ilgisiyle doğrudan alâkalıydı.

Evet, Van ili, Nur menzilleri ile dolu bir ildi. Biz de gelmişken bu Nur menzillerinin bazılarını Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı ekibi olarak ziyaret ettik. Van Kalesi’ne, Horhor Medresesi’ne, Norşin Camii’ne gittik, Erek Dağı’nı uzaktan selâmladık... Van Kalesi’nde Bediüzzaman’ın ayağının kayarak düşmekten son anda kurtulup sığındığı mağarayı ziyaret ettik. Kalenin içinden dışarı doğru akarak “hor hor” sesleriyle akan ve Horhor Medresesine adını veren yeri gördük ve yine yakınlarında buz gibi akan Zernabat Suyundan içtik. Bediüzzaman’ı buralarda talebeleriyle ilim ve talim çalışması yaparken hayal ettik. Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı böylece yıllar önce Üstad’ın bir şekilde bulunduğu, geçtiği, yaşadığı yerlerden geçerek, şahsı manevisi ile Bediüzzaman’ı ve fikirlerini bir kez daha bu menzillerde yad ettirmiş oldu.

03.10.2010


 

Bediüzzaman, Van Kalesi’nde hep yad ediliyor

BU ziyaretlerimizde gördük ki, Bediüzzaman, Van’ın her yerine damgasını vurmuştu.

Nitekim Van Kalesi’nde sizi karşılayan minik minik Vanlı rehber çocuklar, önce size kalenin tarihini İngilizce, Japonca, Kürtçe ve Türkçe olarak anlatmayı teklif ediyor, hemen ardından da Bediüzzaman’ı anlatmaya başlıyorlardı. Bu rehber çocuklardan ikisi İsmail Görer ve Ferhat Varlı idi. Ferhat Varlı’ya ücretini de vererek Bediüzzaman’ın buradaki hatırasını anlatmasını istedik. Ezberlemiş olduğu bu hikâyeyi kelimesine dokunmadan yayınlıyoruz: “Kalenin yukarısında Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerimizin mağarası vardır. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerimiz bir gün gitmiş Horhor Medresesi’nde abdestini almaya. Abdestini almış, mağaraya çıkmış, ayağı kaymış, düşmeye başlamış, tam düşerken demiş: “Ah dâvâm, ah dâvâm”... Onun dâvâsı iman ve Kur’ân’mış.”

03.10.2010


 

OKUL SONRASI BAŞIBOŞ VAKİTLER, ÇOK TEHLİKELİ

MARMARA Belediyeler Birliği Uyuşturucu Konferansında konuşan Başkomiser Ali Ünlü, “Aileler arasında çok yaygın olan ‘benim çocuğum melek, arkadaşları kötü’ mantığından da kurtulmalıyız.

Okul sonrası başıboş vakitler, çok tehlikeli” dedi. Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Narkotik Polisi işbirliğiyle, belediyelere yönelik uyuşturucu konferansı düzenlendi. Birliğin Eminönü’nde bulunan merkez binasında gerçekleştirilen faaliyetin açılış konuşmasını yapan Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Recep Bozlağan, belediye ve eğitim kurumlarının, narkotik polisiyle işbirliği yapması için, bütün kurumların Birlik çatısı altında toplanabileceğini belirtti. Doç. Dr. Bozlağan, “Gençlerimizin madde kullanımına başlamaması için, belediyelerimize çok büyük görevler düşüyor. Bölgemizdeki 230 belediyenin çatı kuruluşu olarak, Narkotik polisi ile belediyelerimiz arasında köprü olmaya hazırız” diye konuştu. Başkomiser Ali Ünlü’nün verdiği seminerde, uyuşturucunun zararlarının yanında, madde kullanımını önleme hususunda belediyelere düşen görevler de aktarıldı. Ali Ünlü, “Uyuşturucu kullanımı, narkotik polisinden önce, belediyelerin sorunudur. Belediyeler, gençlerin ilgisini çekecek sosyal faaliyetler düzenlemeli” dedi.

Başkomiser Ali Ünlü, "Aileler arasında çok yaygın olan ‘benim çocuğum melek, arkadaşları kötü’ mantığından da kurtulmalıyız. Okul sonrası başıboş vakitler, çok tehlikeli. Öğlen 13:00 sıralarında okuldan çıkıp, saatlerce eve gitmeden sokaklarda dolaşan çocuklar var. Dersleri kötü olanların, uyuşturucu madde kullanma ihtimalinin beş kat daha fazla olduğuna da dikkat çekmek istiyorum. Aileler, çocuklarının giriş çıkış saatlerine ve arkadaş çevresine mutlaka dikkat etmeli. Madde kullanımından kurtulmanın en iyi yolu, hiç başlamamaktır. Böylece sorunu, kaynağında önlemiş oluruz. İşte bu noktada belediyelerimize çok büyük görevler düşüyor. Belediyeler, gençlerimizin ilgisini çekecek sosyal alanlar kurmalı. Latin dans kursu veya popülasyon amacıyla yapılan bazı faaliyetler, gençlerimize cazip gelmeyebilir. Gençliğe hitap edecek etkinlikler düzenlenmeli. Belediyeye ait spor salonlarına, satıcılar yanaşamıyor. Çünkü belediyenin kurumsal kimliği, satıcıyı korkutuyor. Belediyelerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri de bu mekânları, görevli personel koymadan halka bırakmak. Bu da çok yaygın ve yanlış olan bir uygulama. Görevli konmadan halka bırakılan yerleri, satıcılar veya kullanıcılar mesken tutabiliyor” diye konuştu.

BELEDİYELERE BÜYÜK VE ÖNEMLİ

GÖREV DÜŞÜYOR

Narkotik polisin görevleri konusunda bilgi vereren Başkomiser Ali Ünlü, “Satıcılarla çok büyük mücadele veriyoruz. Ancak çok kişiyi yakalamamız, madde kullanımını engellemiyor. İnsanlar akıl almaz yöntemlerle Asya ve Güney Amerika’dan, Türkiye’ye, uyuşturucu taşıyabiliyor. Midelerine ameliyatla uyuşturucu koyduranlar bile var. Türkiye’de gençlerin madde kullanımını önleme hususunda, belediyelere büyük görev düşüyor. Bu sorun emniyetten önce, yerel yönetimlerin sorunudur. Belediyelerin yaptığı sosyal sorumluluk projeleri, emniyetin çalışmalarından çok daha etkili oluyor” dedi. Bağımlılık yapıcı maddelerin psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik özellikleri hakkında bilgi vererek açıklamalarını sürdüren Ünlü, “Gençlerimiz arasında bir kere deneyim hevesi var. Merak ediliyor ve deneniyor. Boğaziçi köprüsünden atlamanın nasıl bir şey olduğu da denemeden bilinemez. Gençlerin merak ve özenti ile uyuşturucuya başlamasında, arkadaş ve sevgili etkisi de çok yüksek” diye konuştu. Esrar, kokain ve eroin gibi uyuşturucu maddelerle, bali ve tiner gibi uçucu maddeler konusuna da değinen Ünlü, “Bali ve tiner kullanan çocuklar konusunda, emniyet camiası olarak tıkanıyoruz. Bu çocukları, madde kullanırken veya bayılmış vaziyetteyken halkın arasında bırakamıyoruz. Ancak karakollarda da tutamayız. Çünkü onlar, suçlu değil. Ellerinden tutup ailelerine götürdüğümüzde, çocuklar, ‘Götürmeyin, çok kötü dayak yiyeceğim’ diye bize yalvarıyorlar. Ailesine teslim ettiğimiz çocuğu, 24 saat sonra yine sokakta bayılmak üzere buluyoruz ve çocuktan ‘senin yüzünden evde bir araba dayak yedik’ cevabını alıyoruz. Bu şekilde, İstanbul’da bildiğimiz 790 çocuk var. Sosyal hizmetlerin kurumsal altyapısı değiştirildiğinde bu sorunların ortadan kalkacağını biliyoruz. Bunun dünyada çok güzel örnekleri var. Örneğin İtalya’da, bu çocuklar için tatil köyü kuruldu ve çok başarılı oldular. Aynı sistem Türkiye’de de çok rahat kurulabilir” dedi.

03.10.2010


 

Polis lojmanlarında 8 araç kundaklandı

İZMİR'İN Gaziemir ilçesinde bulunan Polis Lojmanları’nda polis memurlarına ait park halindeki 3 otomobil kundaklandı.

Alınan bilgiye göre, Akevler Polis Lojmanları 104 sokağa açılan çıkmaz sokakta bulunan araçların saat 04.00 sularında yandığını gören vatandaşlar, itfaiye ve polise haber verdi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede söndürülen yangında, polis memurları Ayhan İrfan’a ait 35 U 5514, Mevlüt Demir’e ait 35 UK 611 ve Yavuz İvedi’ye ait 35 AP 4441 plakalı otomobillerde maddî hasar oluştu. Lojman yanındaki trafo binası ve istinat duvarıyla çevrelenen karanlık sokakta park eden araçların etkilendiği kundaklamanın, otomobillerin kaputları ve ön camlarına yanıcı madde dökülerek gerçekleştirildiği belirtildi. Olay yerine gelen çok sayıda polis ekibi, çevredeki lojmanlar ve kamu binalarını kontrol etti. Polis ekipleri, zanlıların yakalanması için özellikle Gediz ve Aktepe semtlerinde çabalarını yoğunlaştırdı. Lojmanın karşısında bulunan benzin istasyonu ve diğer iş yerlerindeki kamera kayıtları incelemeye alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

03.10.2010


 

Van’da Bediüzzaman rüzgârı esti

Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın bu seferki durağı Bediüzzaman’ın hayatında çok önemli bir yeri olan Van idi.

Van’a giderken hepimizin içinde burada büyük bir sevgi ve ilgi göreceğimize dair hisler mevcuttu, lâkin Van’daki programımıza gösterilen ilgiyi görünce beklentilerimizi ne kadar düşük tuttuğumuzu anlamış olduk. Zira Van programına o kadar çok ilgi oldu ki, aynı programı gün boyunca defalarca tekrar etmek durumunda kaldık. Böylece Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı programlarında zirveye Van’da ulaştık diyebiliriz.

Aslında Van’a daha gelirken zirvelerde olacağımız aşikârdı. Zira Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı şimdiye kadarki en yüksek noktasına tırmandı. Ağrı ve Van arasındaki Tendürek Geçidi’nden Van’a doğru gelen Bediüzzaman Hizmet Tırı tam 2644 metre yüksekliğe çıkmış oldu. Bir fırtına gibi dağlardan ovaya doğru inen Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Van iline vardıktan bir gün sonra, yani Cuma günü düzenleyeceği program için merkezdeki Hz. Ömer Camii yanında bulunan Beşyol Meydanı’na yanaşacağı sırada müthiş bir fırtına başladı. Adeta dağların zirvesinden gelen Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı, Van’da bir “Bediüzzaman Fırtınasına” yol açtı. Tır yanaşana kadar devam eden bu hal daha sonra birdenbire kesildi ve güneş açtı. Cuma namazından önce Van’daki mekânına konaklayan tırımız hemen halkın ilgisini çekmeye başladı. Hz. Ömer Camii’nin gölgesinde duran tırımızı, Cuma namazına gelen binlerce kişi ziyaret etti. Van’ın en büyük camilerinden Hz. Ömer Camii bu büyüklüğüne rağmen Cuma namazı sırasında caminin avlusu da hemen yanındaki Dabbağoğlu Parkı da cemaat tarafından hıncahınç dolduruluyor. Kılınan Cuma namazının ardından binlerce kişinin camiden çıkmasıyla birlikte tanıtım programımız başladı. Programın açılış konuşmasını Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın Koordinatörü Şener Boztaş yaptı. Boztaş bütün Vanlılara programa katıldıkları için teşekkür etti.

Bediüzzaman Van ile doğrudan ilgilidir

Daha sonra sözü devralan Yeni Asya Gazetesi Van Temsilcisi İsmet Oflaz, Vanlıları selâmlayarak başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bediüzzaman gibi bir zatın eserlerini ilân etme şerefini bugün Van’da yaşıyoruz. Vanlı hemşehrilerim bundan ne kadar iftihar etseniz azdır. Öyle bir zat ki, her yüz yılda bir geleceği müjdelenmiş müceddidlerin sonuncusudur. Bediüzzaman, Bitlis Hizan’da dünyaya gelmiş, 12 yaşında Doğubeyazıt’a gitmiş. Ahmedi Hani Hazretleri ile görüşmüş, bu civardaki medreselerde tahsil görmüştür. Onun tahsili çok uzun sürmemiştir. Onun ilmi medreseden ileri gelmiyor. Onun ilmi doğrudan doğruya Kur’ân’dan ileri gelmektedir. Bediüzzaman Van ile doğrudan ilgilidir. Van Kalesi’nde Horhor Medresesini açmış, burada talebelerine hem ilim vermiş hem de askerî talim yaptırmış ve Birinci Cihan Harbi’nde Ruslara karşı cihad etmiştir. Bu cihadı neticesinde esir düşmüş ve 2 sene esaretinden sonra, önce Ankara’ya gelmiş sonra da yine Van’ımızda bulunan Erek Dağı’ndaki mağaraya çekilmiştir. 1925 yılında Barla’ya sürgün edilmiş ve böylece Barla’da bir güneş doğmuştur. Bu güneş öyle bir Nur saçıyordu ki, bugün bütün cihanı kaplamıştır. Bediüzzaman Kürtçe, Türkçe ve Arapça eğitim yapacak bir üniversite hayali kurmuştu. Bu üniversitenin temellerini de Van Gölü kıyısında atmıştı. Ama şartlar elvermedi ya da yaptırmadılar... Şimdi görüyoruz ki, dünyada 50 dile çevrilmiş eserleri ile bütün dünyada binlerce medresede fikirleri okunuyor. Adeta bu medreseler birer üniversiteye dönmüş ve Risâle-i Nur ders kitapları olmuş ve bu üniversitenin rektörü de Bediüzzaman Said Nursî’dir... O her insan için bir reçete yazmıştır. Gençler, Hanımlar, İhtiyarlar, Hastalar... Her insan için bir reçete mevcut eserlerinde. Bediüzzaman Kur’ân-ı Kerim’in mânâsını harf harf anlayıp bizlere anlatarak bu reçeteleri çıkarmıştır. Herşeyi ispat ederek ve delil göstererek, akılları ikna etmek yoluyla ortaya koymuştur. O hem Kur’ân-ı Kerim’i okumamızı hem de kitab-ı kebir-i kâinat olarak adlandırdığı bütün kâinatı okuyup anlamamızı bize öğütlemektedir. Böylece her bir ağacı, her bir hayvanı, her bir bitkiyi ve en nihayetinde her bir insanı bir âyet gibi ortaya koyarak, inkârcılık cereyanının kökünü kurutmuştur. Bediüzzaman “Ben imanın cereyanındayım” demiştir. Bu cemiyetin selâmeti için dünyasını da ahiretini de feda etmiştir. “Cemiyetin selâmeti için bir Said değil, bin Said feda olsun” demiştir. İşte böyle bir zatın eserlerini incelemek, okumak, anlamak boyunumuzun borcudur.”

Risâle-i Nurlar’ı almak için yarıştılar

İsmet Oflaz’ın bu konuşması sık sık kuvvetli alkışlarla bölündü. Bu konuşmanın ardından “Işık Doğudan Yükselir” adlı belgeselin gösterimi yapıldı. Van’da ilk defa olarak belgesel gösterimi bir defa değil, tekrar tekrar yapıldı. Zira bazen bastıran yağmurun da etkisiyle, Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet Tırı’nın önüne kalabalıklar toplanıyor, dağılıyor ve sonra başka kalabalıklar yeniden toplanıyordu. Akşam saatlerine kadar bu hal böylece devam etti. Her defasında farklı kalabalıklar toplanınca programın tekrar edilmesi talepleri geliyordu. Tır ekibimiz elinden geldiğince bu taleplere cevap verdi. Yoğun talep sadece tır programına olmadı. Aynı zamanda dağıtılan broşür, kitap ve gazeteler de büyük bir ilgiyle kapışıldı. Rutin olarak her programda dağıtılan kitap, broşür, poster, kaset ve gazete haricinde Van İl Temsilciliği’nin de katkısıyla 1000’e yakın Risâle-i Nur Külliyatı’ndan eserler ücretsiz olarak Vanlılara dağıtıldı. Risâle-i Nur eserlerinin bu şekilde doğrudan dağıtılması Vanlılar arasında sevinç ve ilgiyle karşılandı.

Zaman zaman tırın önünde izdihama yol açtı ve insanlar Risâle-i Nurları almak için birbirleriyle yarıştılar. Ayrıca Van İl Temsilciliği tarafından kurulan Yeni Asya Neşriyat standı da yoğun ilgiden nasibini aldı. Akşam saatlerine kadar Işık Doğudan Yükselir adlı gösterim zaman zaman tekrarlanırken, akşam karanlığı çökerken yapılan son gösterimin ardından tırımız güvenli bir yerde konaklamak üzere istirahat mahalline çekildi. Bu sırada da mevcut olan kalabalıklar adeta tırımızı meydandan hiç kaldırmasak geç saatlere kadar programın tekrarını arzu edecekti.

UMUT YAVUZ / [email protected]

VAN

03.10.2010


 

ASKERLİKTE SAYI AZALSIN,SÜRE KISALSIN

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, askerlik süresinin azaltılması, asker sayısının da azaltılması gerektiğini ifade ederken, 15 ay olarak uygulanan uzun dönem askerlik süresinin 9 aya, kısa dönem askerliğin de 3 aya indirilmesinin uygun olacağını kaydetti.

“Günümüz ekonomik şartlarında insanımızın geçimini sağlamak için çalışması gerekiyor. Dolayısıyla uzun bir askerlik süreci ekonomiye zarardır” diyen Özgenç, uzun süre işinden ayrı kalmanın, iş sahipleri açısından işyerinin kapanmasına, çalışanların da eski işini kaybetmesine yol açabildiğini söyledi.

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, askerlik süresinin de asker sayısının da azaltılması gerektiğini söyledi.

Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde gündemin önemli maddelerinden olan askerlik meselesinin süresi ve sayısının fazlalığının yanında “tek tip askerlik” teklifinin tartışmaları yapıldığını hatılattı. Son sözü hükümetin söyleyeceğini hatılatan Özgenç, “Fakat bu konuda bizim daha önceden belirttiğimiz gibi süresinin yanında sayısının da azaltılması gerekir. Türkiye’nin nüfusunun neredeyse iki katını bulan ülkelerde dahi bizdeki kadar asker sayıları bulunmamaktadır. Bu konunun yetkililerce dikkate alınmasını dileriz” dedi. Tek tip askerlik teklifinin hakkaniyet ölçülerine uygun olmadığını dile getiren Özgenç, bu tür uygulamaların haksızlığa sebep olacağını kaydetti. Nurettin Özgenç, “Madem askeriyede eşitliğe önem veriliyor neden subay ve astsubay ordu evi diye iki ayrı subay evi var? Her ikisi de askerî ordu evi olduğuna göre subay, astsubay diye ayrı olması eşitsizlik değil midir? Ordu evleri, askeri gazinoları ve sosyal tesisleri dahi ayrı olan kurumun tek tip askerlik düzenlemesini gündeme taşımasını anlamış değiliz” ifadelerini kullandı.

15 aylık uzun dönem askerlik süresinin 9 aya, kısa dönem askerliğinde ise 3 aya indirilmesi gerektiğini belirten Özgenç, şöyle devam etti: “Çünkü günümüz ekonomik şartları gereği insanımız bir önce iş hayatına atılması veya geçimini idame ettirebilmesi için çalışması gerekmektedir. Dolayısıyla uzun bir askerlik süreci ekonomiye zarardır.”

KOBİDER Başkanı Özgenç, iş yeri kurup iş güç sahibi olanların uzun süre işinden ayrı kalmasının işyerinin kapanmasına sebep olduğuna işaret ederek, ayrıca çalışanların istihdam edildiği yerden uzun zaman ayrı kalması halinde, eski işini kaybetme ile karşı karşıya kalan eğitimli veya eğitimsiz kişilere, sabit ve uzun süreli askerlik yaptırılmasının ekonomik zararlara da sebep olduğunu ifade etti.

03.10.2010


 

Yazıcı, Kamu-Sen’i toplantıya çağırdı

DEVLET Bakanı Hayati Yazıcı, Uzlaştırma Kurulu kararını müzakere etmek için Türkiye Kamu-Sen’i görüşmeye çağırdı.

Yazıcı, Uzlaştırma Kurulu kararının ardından Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hükmü doğrultusunda toplu görüşme heyetini toplantıya davet etti. Başbakanlık Merkez Binada 5 Ekim Salı günü saat 15.30’da gerçekleştirilecek toplantıya, Kamu İşveren Kurulu üyeleri ile Uzlaştırma Kuruluna başvuran Türkiye Kamu-Sen davet edildi. Hükümetin önerisini kabul eden Memur-Sen ve görüşmelerden çekilen KESK ise toplantıya çağrılmadı. Hükümet, toplu görüşmede son olarak memur maaşlarına gelecek yıl yüzde 4 artı 4 zam, ek ödeme kapsamındakilere 80 lira ek ödeme, aile yardımının birinci ve ikinci 6 aylarda 20’şer lira arttırılması ve 3 ayda bir 45 lira toplu görüşme primi verilmesi önerisinde bulunmuştu. Türkiye Kamu-Sen, taban aylığa birinci ve ikinci 6 ayda 30 lira zam yapılması talebi kabul görmediği için Uzlaştırma Kuruluna başvurmuştu. Kurul, hükümetin önerisine ilave olarak taban aylığa ilk altı aylık dönem için 16, ikinci altı ay için ise 22 lira artış önermişti. Toplu görüşme heyetinin yapacağı toplantıyla toplu görüşme süreci tamamlanmış olacak. Memur maaşlarına yapılacak zam konusundaki son kararı Bakanlar Kurulu verecek.

03.10.2010


 

Bağış: MHP’liler Maun Sûresini de okusun

DEVLET Bakanı ve Basmüzakereci Egemen Bağış, MHP yönetiminin Ani Harabelerinde Cuma namazı kılmasının olumlu bir başlangıç olduğunu, ancak onların bu namazın devamında Kur’ân-ı Kerim’deki Maun Sûresini de okumaları gerektiğini söyledi.

Bakan Bağış, MHP lideri Devlet Bahçeli ve bir grup MHP’linin Kars’taki Ani Harabelerinde Cuma namazı kılmasıyla ilgili ne düşündüğünün sorulması üzerine şunları söyledi: “MHP yönetiminin namaz kılması, duâ etmesi olumlu bir gelişme, iyi bir başlangıç. Hazır başlamışken kendilerine tavsiye ederim, Maun Sûresini de okusunlar. Orada dikkat etmeleri gereken bazı uyarılar var.”

03.10.2010


 

Biz de yeni anayasa istiyoruz

Devlet Bahçeli, ‘’Hiç kimsenin MHP’nin anayasa değişikliğine karşı olduğunu ifade etmesi mümkün değildir ahlâkî de değildir’’ dedi. Bahçeli, yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunduğunu her ortamda söylediklerini, ancak bu konuda toplumsal uzlaşmanın şart olduğunu kaydetti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’Hiç kimsenin MHP’nin anayasa değişikliğine karşı olduğunu ifade etmesi mümkün değildir ahlaki de değildir’’ dedi. Bahçeli, Kars Spor Salonu’nda partililere hitap etti. Partisinin 20 ve 25 Eylül günlerinde yapılan Başkanlık Divanı ve İl Başkanları Toplantılarında seçim startını 1 Ekimde verme kararı aldıklarını hatırlatan Bahçeli, ilk çalışmayı Kars’ta başlattıklarını bildirdi. Konuşmasında anayasa değişikliğine geniş yer veren Bahçeli, yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunduğu her ortamda söylediklerini ancak bu konuda toplumsal uzlaşmanın şart olduğunu vurguladı. Bahçeli, ‘’Hiç kimsenin MHP’nin anayasa değişikliğine karşı olduğunu ifade etmesi mümkün değildir, ahlâkî de değildir’’ dedi. Yeni anayasa değişikliği çalışmaları ile ilgili olarak ‘’Bu anayasa değişikliği İmralı’dan esen bir rüzgâr mı, Kandil’den gelen bir kurşun tehdidi mi, yoksa okyanus ötesinden bir nasihat mı, yoksa AB’den bir dayatma mı’’ diyen Bahçeli, yaz tatili dolayısıyla bir çok kişi oy kullanamayacağı için erken seçimin 29 Mayısta yapılmasını istedi.

03.10.2010


 

Teyp Tahir Ağabey duâ bekliyor

BEDİÜZZAMAN Said Nursî Hazretlerinin talebelerinden, Nazilli’de ikamet eden Tahir Gürdere (Teyp Tahir), Bornova Özel Şifa Hastanesi’nde safra kesesinden başarılı bir ameliyat geçirdi.

Sevenlerinden duâ bekleyen Teyp Tahir (Gürdere) Ağabey 86 yaşında olmasına rağmen gelenlere hiç durmadan Üstad Bediüzzaman’ı anlatıyor ve Risâle-i Nurlardan ezbere ders yapıyor.

"BEDİÜZZAMAN TIR'I ÇOK GÜZEL BİR HİZMET"

Hastanede kendisini ziyarette bulunan bir grup seveninin: “Bediüzzaman Hazretlerinin vefatının 50’nci yılı münasebetiyle Yeni Asya Gazetesi’nin başlattığı ‘Bediüzzaman Hizmet ve Tanıtım Tırı Projesi’ hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, Tahir Gürdere Ağabeyin cevabı şöyle oldu: “Çok güzel bir hizmet… Çünkü bu zamanda en büyük bir hizmet, Risâle-i Nurları ehl-i imana bildirmek, onları ve kendimizi idam-ı ebedî ve haps-i münferitten kurtarmaktır, diye Üstadımız söylemiştir. Risâle-i Nurlara hizmet sadece kendi imanını kurtarmak değil, başkasının imanını kurtarmaya vesile olmaktır. Bu da hizmete ciddî devamla mümkündür.”

03.10.2010


 

Çözümde yapıcı rol oynanmalı

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 244. hafta basın açıklamasında, “Anamuhalefet partisinin başörtüsü sorununun çözümünde aktif, yapıcı, olumlu rol oynayacağını umuyoruz” denildi. Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 244. eylemi, Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda yapıldı.

İlke İlim Kültür ve Danışma Derneği üyesi Hadiye Kılıç, Platform adına yaptığı basın açıklamasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun meydanlarda başörtüsü sorununu kendilerinin çözeceği söylendiğinde bu kanayan yaranın sarılacağına dair ümitlerin arttığını söyledi. “Bugünlerde yine hayal kırıklığı yaşıyoruz” diyen Kılıç, şunları söyledi: “Hükümetin ‘birlikte çözelim’ önerisini yokuşa sürüp sorunun çözümü için konuyla ilgisiz pek çok şart koşmasını anlayamıyoruz. Bu sorun insan hak ve özgürlükleriyle ilgili, toplumu derinden yaralayan bir sorundur. İnsan hak ve özgürlükleri asla pazarlık konusu yapılamaz.”

Hadiye Kılıç, ülkemizde bir sorunlar sıralaması yapıldığını gördüklerini dile getirerek, “Bu sıralamada başörtüsü sorununu en son sıraya yerleştirenler bir kaç neslin eğitim, çalışma, hatta aile hayatında ne gibi depremler yaşadığını empati kursalar dahi anlayamazlar bizler bu yapılanların altında kasıt arıyoruz” dedi. Kılıç, başörtüsü sorununda anamuhalefet partisinin aktif, yapıcı, olumlu rol alacağını umduklarını, partiden önümüzdeki seçimlerde başörtülü adaylar göstermesini de beklediklerini bildirdi.

Mılletımız yasaklarin kalkmasini ıstedı

Kocaelı Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu’nun 285. hafta basın açıklamasında halkın referandumda “evet “ diyerek yasakların bir an evvel kalkmasını, darbecilerin cezalandırılmasını istediği belirtildi. Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu 285. hafta basın açıklaması, dün İzmit İnsan Hakları Parkında, Özgürlük Meydanında yapıldı. Basın açıklamasını platform birleşenlerinden Şefkat Kapısı Kocaeli Temsilciliği adına Reyhan Balcı yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “Referandumda ‘yetmez ama evet’ ‘tercihimizin, ‘yeter ve amasız evet’ olması Türkiye’de yaşayan her kesimin özgür bir ortama ve konuma kavuşacağı gün olacaktır. O gün için referandum sonucuyla halkın demokrasi ve özgürlük isteğine karşı tutum ve davranışlarını konumlarını sorgulayanlar gelecekleri ve geleceğimiz konusunda önemli bir adım atmış olacaklardır. Dikkatle yazılanları okuyor söylenenleri dinliyor yapılanları izliyoruz. Tüm bu eylemlerin olumlu şahitleri olmak istiyoruz. 12 Eylülde şahit olundu ki halk darbe yapanları istemiyor istememekle beraber cezalandırılmalarını istiyor. halk özgürlüklerin önünü tıkayan her türlü yasağın kalkmasını istiyor ve bu konuda yetkili olanlara yeni yasal değişikliklerle yetki veriyor.”

03.10.2010


 

Meclis’in gündemi yoğun

TBMM’nın yeni yasama yılında, Genel Kurul Gündemi’nde bekleyen 200 kanun tasarısı ve teklifi bulunuyor. Yoğun bir mesainin ardından tatile giren ve 1 Ekim’de açılan Meclisi yeni yasamı yılında da aynı yoğunlukta bir gündem bekliyor.

Meclisin gündeminde, komisyonlardaki çalışmaları tamamlanmış ve Genel Kurul Gündeminde bekleyen 200 kanun tasarı ve teklifi bulunuyor. Gündemdekilerin 107’sini kanun tasarıları oluşturuyor. Sözkonusu tasarıların bazıları, komisyonlarda aynı konuya ilişkin verilen kanun teklifleri ile birleştirilerek Genel Kurula sunuldu. Bunlar arasında ‘’Türk Ticaret Kanunu’’, ‘’Türk Borçlar Kanunu’’, ‘’Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi’’, ‘’Malî Kural Kanunu’’, ‘’İller Bankası’’, ‘’Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması’’ ve ‘’Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarı’’ gibi tasarılar yer alıyor.

Gündemde, bazı uluslar arası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarıları da bulunuyor.

UYUM DÜZENLEMELERİ

TBMM’de, Ekim ayı sonunda 2011 yılı bütçesinin görüşülmesine başlanacak. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve bakanlıklar ile ilgili ve bağlı kurumların bütçeleri önce Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek, ardından da Genel Kurul’da ele alınacak. Meclis, 12 Eylül’de referandumda kabul edilen Anayasa değişikliklerine uyum amacıyla çıkarılması gereken tasarılar için de yoğun mesai yapacak. Öncelikle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değişiklik öngören düzenlemelerin Meclis’e sunulması ve ele alınması bekleniyor. Ayrıca, Anayasa değişikliği doğrultusunda 20’yi aşkın yasada değişiklik yapılması gündeme gelecek. Bu düzenlemelerin bir paket olarak TBMM’ye sunulabileceği ifade ediliyor.

03.10.2010


 

Failî meçhullerde gerekli adımlar atılmadı

İnsan Hakları Derneği Batman Şube Başkanı Osman Kündeş, yetkililerin faili meçhuller konusunda gerekli adımları atmadığını savundu. İHD Batman Şubesi tarafından yaklaşık iki yıl önce başlatılan “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” eylemi bu hafta da devam etti.

Batman Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde kayıplar için gerçekleştirilen açıklamaya ellerinde kayıp yakınlarının resimleriyle gelen aileler, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı açtı. Açıklama öncesi konuşan İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, kayıp yakınlarının acılarını paylaştıklarını belirterek, yetkililerin faili meçhuller konusunda gerekli adımları atmadığından yakındı. Kayıpların ortaya çıkarılması için iki yıla yakındır her cumartesi eylem yaptıklarını belirten Künteş, “İki yıldır kayıpların bulunması faillerinin yargılanması için haykırıyoruz ancak yetkililerin kulakları bu konulara tıkalıdır. Seslerimiz onlara gitmiyor. Seslerimiz onlara gidene dek bu meydanlarda mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

03.10.2010


 

Aktivistler, Mavi Marmara şehidinin kabrini ziyaret etti

Londra’dan 17 Eylülde yola çıkan ‘’Gazze İnsanî Yardım Konvoyu’’ndaki aktivistler, Adana’da Mavi Marmara gemisinde öldürülen milli tekvandocu Çetin Topçuoğlu’nun mezarını ziyaret etti.

Topçuoğlu’nun, Çukurova ilçesindeki Kabasakal Mezarlığındaki kabrinde dua eden yabancı aktivistler, Topçuoğlu’nu unutmadıklarını belirterek, yakınlarına başsağlığı diledi. Adana İnsanî Yardım Derneği (ADYAR) Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Geyik, kuşatma ve ambargo altındaki Filistin topraklarında yaşayanlara yardım için Amerika, İrlanda, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Malezya, Fas, Cezayir ve Ürdün’den çok sayıda aktivistin oluşturduğu insanî yardım konvoyunun Gazze halkına yardım ulaştırmak için yola çıktığını anlattı. Konvoyun amacının İsrail’in kuşatmasını delmek, yardım malzemelerini Filistinlilere ulaştırmak ve orada yaşanan zulme dünya kamuoyunun dikkatini çekmek olduğunu belirten Geyik, ‘’Konvoyun yola çıkması çok anlamlıdır. Hem Filistinlilere ve haklı mücadelelerine hem de Mavi Marmara şehitlerine ve bütün katılımcılarına anlamlı bir destektir. Bu konvoyun hayırlı bir şekilde hedefine ulaşması için dua ediyoruz. Konvoyda emeği olan herkese teşekkür ediyor, insani çalışmaların kişilerin ırklarına ve dinlerine bakmaksızın bu şekilde devamını diliyoruz’’ diye konuştu. Aktivistler, Topçuoğlu’nun mezarından aldıkları toprağı, Gazze’ye götüreceklerini ifade etti. Ziyarete, Topçuoğlu'nun eşi de katıldı.

03.10.2010


 

Bitlis'te 3.9'luk deprem

Bıtlıs’ın Hizan İlçesi’nde 3.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü, saat 00.05 sıralarında meydana gelen hafif şiddetli depremin merkez üssünün Bitlis’in Hizan ilçesi olduğunu bildirdi.

Depremde ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadığı öğrenildi.

03.10.2010


 

Türkiye’den giden yardımlar, Pakistan halkını sevindirdi

Pakıstan’ın Lahor şehri Meteoroloji Bölgesel Tahmin Merkezi Müdürü Khan Sahibzad, ülkelerinde yaşadıkları sel felâketi sonrası yardımlarla Türk halkını yanlarında görmekten memnun olduklarını söyledi.

Pakistan-Türkiye dostluğunun uzun yıllar öncesine dayandığını belirten Khan Sahibzad, Türk halkının sel felâketi sonrası gönderdiği yardımlarla Pakistan halkının gönlünü bir kez daha fethettiğini kaydetti. Bazı akrabalarının İstanbul’da yaşadığını, kendisinin ise geçen yıl bir toplantı için 6 günlüğüne Antalya’nın Alanya ilçesine geldiğini kaydeden Sahibzade, yardımlarla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Pakistan, muson yağmurlarıyla son 320 yılın en büyük sel felâketini yaşadı. Şiddetli yağış meydana gelen sel sebebiyle 1 milyon 500 bin kişi evsiz kaldı. Binlerce köy sular altında kaldı. Türkiye’den gelen yardımlar bize moral veriyor. Pakistan halkı, bu iyilikleri hiçbir zaman unutmayacaktır. Pakistanlılar olarak Türk halkını çok seviyoruz.” dedi.

03.10.2010


 

Kılıçdaroğlu: Anamuhalefet gömleği dar geliyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’Artık anamuhalefet gömleği bize dar geliyor, inatla, inançla iktidara kilitlenmek zorundayız’’ dedi.

Kılıçdaroğlu, İl Başkanları Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ve kendilerinin önemli bir referandum süreci yaşadığını söyledi. Sonucun kendileri açısından beklenen bir sonuç olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ‘’Direndik, önemli sonuçlar elde ettik. Sizler çalıştınız, bizler çalıştık, gönüllü yurttaşları çalıştı, bu ülkenin aydınlık yurtsever insanları, korkmayan insanları çalıştı, hep beraber çalıştık. Elde ettiğimiz sonuç beklediğimiz değildi, ama bir şeyi unutmayacağız, yüzde 58’lik sonucu il il tahlil edeceğiz. Çünkü biz haklıyız haklılığımızı il il, köy köy dolaşıp her ortamda anlatmaya devam edeceğiz’’ diye konuştu. Güçler ayrılığı ilkesinin sağlıklı bir zemine oturması, laik, demokratik bir Türkiye istediklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Valilere, kaymakamlara, şantaja rağmen güzel bir çalışma yaptınız. Önemli olan zoru başarmaktır. Yüzde 42’lik oy bize şunu gösterdi; artık anamuhalefet gömleği bize dar geliyor, inatla, inançla iktidara kilitlenmek zorundayız.”

03.10.2010


 

Habur sınır kapısında kuyruklara son

Habur Gümrükler Başmüdürü Rıfat Bolat, önceden uzun süre kuyrukta bekleyen araçların artık 10 dakikada işlemlerinin tamamlandığını söyledi.

Bolat, yaptığı açıklamada, gümrük sahasına giren transit ve ihracat amaçlı yüklü araçların çıkışta en fazla 10 dakika içerisinde gümrük, tescil, kantar ve muhafaza kayıt işlemlerinin tamamlandığını belirtti. Yaklaşık 2 aydan bu yana Habur Gümrük Kapısı’nda uzun araç kuyruklarının yaşanmadığına dikkati çeken Bolat, gümrük sahasına gelen araçların aynı gün içerisinde işlemlerinin yapıldığını kaydetti. Habur Gümrük Kapısı’nda günlük yaklaşık 3 bin aracın giriş çıkış yaptığını ifade eden Bolat, ‘’Sınır kapısında işlevselliği arttırdık. Günübirlik dışarıdan gelen araçların aynı gün işlemleri bitiriliyor. Önceden uzun süre kuyrukta bekleyen araçlar artık 10 dakikada işlemlerini tamamlıyor. Yani TIR parkı sahamızda bekleme söz konusu değildir. Irak’tan girişte ise bizden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı araçlar bekleyebiliyor’’ dedi. Kamyon şoförü Ömer Toğuç da, daha önce Habur’da uzun araç kuyruklarının yaşandığını, Mardin sınırlarına kadar uzanan araç kuyruklarında günlerce beklemek zorunda kaldıklarını hatırlattı. Kamyon şoförü Hasan Aslan ise günlerce kuyrukta bekledikleri günlerin artık sona erdiğini ifade ederek, ‘’Araçlarda uyumak zorunda kalıyorduk. Bu nedenle zaman zaman hırsızlık olayları da meydana geliyordu’’ dedi. S

03.10.2010


 

Konuşmamda ‘Seçim barajı insin’ demedim

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, seçim barajın düşürülmesiyle ilgili herhangi birşey söylemediğini, bu dönemki Meclisin kıymetini dolaylı olarak hatırlattığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, seçim barajın düşürülmesiyle ilgili herhangi bir şey söylemediğini, bu dönemki Meclis’in kıymetini dolaylı olarak hatırlattığını belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, Meclisin 23. Dönem 5. Yasama Yılı dolayısıyla TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in verdiği resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevapladı. TBMM Genel Kurulu’na hitabında Meclis’in renkliliği ve temsil gücüne değindiği hatırlatılarak, ‘’Bu sözleriniz barajın düşürülmesi olarak yorumlandı’’ diyen bir gazeteciye karşılık Gül, ‘’Ben öyle bir şey söylemedim. Bu Meclisin kıymetini dolaylı olarak hatırlattım. Diğer konular ayrı’’ dedi. ‘’Yeni Anayasa’nın bu yıl mı yoksa yeni yasama döneminde mi ele alınmasının daha sağlıklı olacağı’’ sorusu üzerine Gül, bu konuya siyasetçilerin ve siyaset kurumunun karar vereceğini söyledi. Gül, ‘’Ben yeni anayasa yapılması gerektiğini söyledim’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, başka bir soru üzerine, tek tip askerliğin teknik bir konu olduğunu belirterek, bu konuda görüş belirtmeyeceğini kaydetti.

03.10.2010


 

Değişmezleri, değişebilenlerle zenginleştirelim

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, önceki gün bir gazetede manşetten verilen ‘’Anayasanın ilk üç maddesine dokunulabilir’’ şeklinde bir ifadesinin olmadığını söyledi.

Kılıç: Değişmezleri, değişebilenlerle zenginleştirelim Kılıç, anayasanın ilk üç maddesi dışındaki 173 maddenin demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler ile ilgili evrensel hukuka uygun bir şekilde değiştirilmesinden söz ettiğini, bu şekilde, ilk üç maddenin zenginleştirilip pozitif anlamda içlerinin doldurulmuş olacağını söylediğini kaydetti. ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa’nın ilk üç maddesi dışındaki 173 maddenin demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler ile ilgili evrensel hukuka uygun bir şekilde değiştirilmesinden söz ettiğini, bu şekilde, ilk üç maddenin zenginleştirileceğini söylediğini kaydetti. Kılıç, TBMM’de verilen resepsiyonda yaptığı açıklamada, referandum sonrası bazı medya gruplarının kendisinden randevu talebinde bulunduğunu ve dört medya grubuna randevu vererek açıklamalar yaptığını belirtti. Açıklamalarının bir gazetede manşette yer aldığını ifade eden Kılıç, ancak ‘’Gerçekle uyuşmayan bir şekilde verildiğini’’ söyledi. ‘’Ben anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesini bırakın, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini bilen bir insanım’’ diyen Kılıç, sözlerinin Anayasa’nın ilk üç maddesi dışındaki 173 maddesiyle ilgili olduğunu kaydetti. Kılıç, şöyle konuştu: ‘’İlk üç madde dışındaki 173 maddenin, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler ile ilgili evrensel hukuka uygun bir şekilde değiştirilmesinden söz ettim. Bu şekilde, ilk üç maddenin zenginleştirileceğini, evrensel hukuka uygun bir şekilde hayata geçirilebileceğini söyledim. Anayasa Mahkemesi’nin bununla ilgili daha önce vermiş olduğu kararlardan bahsettim. İlk üç madde dışındaki maddelerde yapılan değişikliklerle ilgili, hukuka, hukuk devletine, demokrasiye, özgürlüklerin geliştirilmesine ilişkin konu varsa Anayasa Mahkemesi’nin bunu iptal etmediğini, bu konuda geçit vermediğini söyledim. Son referandumla ilgili karar da bu yöndedir. Hukuk devletine, laikliğe, demokrasiye, demokratik hukuk devletine aykırı bir şey olursa, bunlarla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin buna geçit vermeyeceğini, vermemesi gerektiğini ifade ettim.’’ Kılıç, manşetten verilen ‘’Anayasa’nın ilk üç maddesine dokunulabilir’’ şeklinde bir ifadesinin olmadığını ifade ederek, sözlerinin Anayasa’nın ilk üç maddesi dışında kalan 173 maddesi ile ilgili olduğunu söyledi. Haşim Kılıç, ‘’İlk üç madde dışındaki maddelerle ilgili, ilk üç maddenin evrensel hukuka uygun zenginleştirilmesine yönelik ifadelerde bulundum. Bunun dışındakilerin benim açıklamalarımla ilgisi yoktur. 173 madde değiştirilebilir. Nasıl değiştirilir? İlk üç maddenin zenginleştirilmesi, geliştirilmesiyle. Pozitif anlamda içinin doldurulmasını, evrensel hukuka uygun bir şekilde doldurulmasını ifade ettim’’ diye konuştu.

03.10.2010


 

Erdoğan: Brifing alacağım

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığından, tek tip askerlik konusunda brifing alacağını belirterek, ‘’Askıya almak, rafa kaldırmak henüz söz konusu değil’’ dedi.

Erdoğan, ‘’Brifingden sonra konuyla ilgili kararımızı vereceğiz. Daha konuyla ilgili çalışmaları bile görmüş değiliz, bilmiyoruz. Dolayısıyla herhangi birşeyi bilmeden karar vermek yanlış olur’’ diye konuştu.

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığından, tek tip askerlik konusunda brifing alacağını belirterek, ‘’Askıya almak, rafa kaldırmak henüz sözkonusu değil’’ dedi. Erdoğan, Meclisin 23. Dönem 5. Yasama Yılı dolayısıyla TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in verdiği resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, ‘’tek tip askerlik’’ ile ilgili bir soru üzerine, Genelkurmay Başkanlığının tek tip askerlik ile ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Çalışmalarını tamamlamasının ardından, Genelkurmay Başkanlığından brifing alacağını ifade eden Erdoğan, ‘’Brifingden sonra konuyla ilgili kararımızı vereceğiz. Askıya almak, rafa kaldırmak... Böyle bir şey henüz sözkonusu değil. Daha konuyla ilgili çalışmaları bile görmüş değiliz, bilmiyoruz. Dolayısıyla herhangi bir şeyi bilmeden karar vermek yanlış olur’’ diye konuştu.

03.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.