Güncel |
Bayram geleneklerini yeni nesillere öğretelim |
Bayramlara gereken değer ve önemin verilmediğini, özellikle çocuklara bu günlerin öneminin anlatılmadığını ifade eden Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Türk-Amerikan toplumundan bu özel anları çevrelerine ve yeni nesile daha çok anlatmalarını istedi. TÜRKİYE'NİN Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD’deki Türk-Amerikan toplumundan bayramlaşma geleneklerini yeni nesillere daha çok öğretmelerini istedi. Tan, eşi Fügen Tan ile birlikte, Ramazan Bayramı dolayısıyla, Büyükelçilik konutunda, Washington ve civarında yaşayan Türk-Amerikan toplumuna yönelik bayramlaşma resepsiyonu düzenledi. Çocuklarıyla birlikte konuta gelen Türkler, burada, memleketlerinden uzakta da olsa topluluk olarak bir araya gelip bayram sevincini yaşadı. Minik konuklar ise bayramlaşma merasiminden çok, şeker ve tatlı ikramlarının keyfini çıkardı.
BAYRAMLAŞMADA referandum konuşuldu
SİYASÎ parti heyetleri birbirlerine bayram ziyaretinde bulundu. Referandumun konuşulduğu bayramlaşmalara “hayır” esprisi damgasını vurdu. Konuklara çikolata, kolonya ve çay ikram edilen ziyaretlerde taraflar birbirlerinin bayramını kutladı. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığındaki AKP heyeti, MHP’ye bayram ziyaretinde bulundu. İyimaya, referandum sürecinde zorlu günler geçirildiğini belirterek, ‘’Sonuç hayırlı olur inşallah’’ dedi. Bunun üzerine MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, ‘’Sayın Başbakan referandum sürecinde ‘hayır’ kelimesini yasakladı. Sizin söylediğinizi duymasın’’ sözüyle espri yaptı. İyima da ‘’Sözcükler de insanlar gibi özgündür. Özgün anlamlarda sapma olmaz ama farklı anlamlar yüklenirse o başka. Öyle bir yasak yok’’ karşılığını verdi. MHP, DSP, CHP, BBP, DP ve Saadet Partisi heyetleri AKP’ye misafir oldu. AKP Genel Merkezi’ndeki bayramlaşmada ev sahipliğini, Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, AKP Ankara Milletvekilleri Said Yazıcıoğlu ve Zeynep Dağlı üstlendi. Ziyaretlerin konusunu, anayasa değişikliğine ilişkin referandum oluşturdu. AKP’nin ilk konukları, Genel Başkan Yardımcısı Osman Çakır başkanlığındaki MHP heyeti oldu. Kapusuz, herkesin bayramını kutlayarak, ağız tadıyla güzel bayramlar geçirilmesi temennisinde bulundu. AKP’nin daha sonraki konukları, Genel Sekreter Yardımcısı Tekin Bingöl başkanlığındaki CHP heyeti oldu. AKP’liler ile CHP heyeti arasındaki bayramlaşmada da “hayırlı bayramlar” şakalaşması yapıldı. CHP’li Bingöl’ün Ramazan Bayramı’nın hayırlara vesile olmasını temenni etmesi üzerine, AKP Genel Başkan Yardımcısı Kapusuz, CHP’lilerin referandum sonrasında da ‘hayırlı’ ifadesini kullanmalarını istedi. DSP, BBP, DP ve Saadet Partisi’nin ziyaretlerinde ana konu referandum oldu, ‘’hayır’’ esprisi gündeme geldi.
BDP BAYRAMLAŞMAYI İPTAL ETTİ Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 9 teröristin operasyonlarda öldürmesini gerekçe göstererek, Ramazan Bayrami ile ilgili partiler arası bayramlaşmaları ve her türlü etkinliği iptal etmesi tepki çekti. Yas tuttuklarını açıklayan BDP genel merkezine d siyah bez asıldı. AKP Genel Baskan Yardımcısı Salih Kapusuz, parti genel merkezine gelen CHP Genel Sekreter Yardımcısı Tekin Bingöl ile bayramlaştı. |
11.09.2010 |
AB, Türkiye ile daha da güçlenecek |
İNGİLTERE Dışişleri Bakanı William Hague ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Alexsander Stubb, Financial Times gazetesinde ortak yayımladıkları bir makalede Türkiye’nin AB üyeliğine verdikleri desteği güçlü bir şekilde yineledi. Makalede, AB’nin, Türkiye ile birlikte daha da güçleneceği belirtildi. AB sürecinin hiç kuşkusuz yavaş ilerlediğini ve artık bir hız kazanmasının zamanının geldiğini vurgulayan bakanlar, “AB, birliğe kabul edilene kadar Türkiye’nin güçlü avantajlarından yararlanmalı. Ama Avrupa’nın güvenlik ve refahına tam katkıda bulunabilmesi için Türkiye’ye masada bir yer verilmesi gerekiyor” dediler. Balkanlarda ve Ortadoğu’da Türkiye’nin ne denli önemli olduğunun zaten ortada olduğunu savunan Hague ve Stubb, şöyle devam etti: “Türkiye bu bölgelerde ‘diplomasi avantajıyla’ önemli bir aktör konumunda. Irak’ta hem politik hem de ekonomik olarak çok etkili. Ayrıca AB ile birlikte İran’ın nükleer silahlarına karşı diplomasi yürütüyor. Bunun dışında Türkiye, hem Afganistan hem de Pakistan’da önemli bir partner.” Türkiye’nin üyeliğinin hem AB hem de Türkiye’nin yararına olacağı belirtilen makalede, Türkiye’nin G20 ülkeleri içinde bulunduğu ve ekonomisinin bu yıl yüzde 5 civarında büyümesinin beklendiği vurgulandı. makalede, Türkiye’nin üyelik yolunda insan hakları, ekonomi gibi alanlarda reform sürecini yeniden canlandırması gerektiğine de vurgu yapıldı. Türkiye’nin Kıbrıs’ta bir çözüm bulunması için çaba sarf ettiğine de dikkat çekilen makalede, “Artık 36 yıllık bir problem çözüme kavuşmalı. Her iki tarafın liderleri de cesaretli olmalıdır. Çözüm sonucunda gelen faydalar çok büyük olacaktır. Bunun faydaları Türkiye ve AB’ye de yansıyacaktır” denildi. “AB dünyayı değiştirmek için yerinde sayamaz” diyen bakanlar, AB kapısının yeni üyelerin yüzüne kapanamayacağını, birliğe yeni üye olan ülkelerin önemli katkıda bulunduklarının ortada olduğunu ancak üye olan ülkelerin de hem ekonomik hem de demokrasi alanında önemli ilerlemeler kaydettiklerine dikkat çekti. Türkiye’nin çok kültürlü yapısını ve büyük nüfusunun bir dezavantaj olarak değil avantaj olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Hague ve Stubb, şöyle devam etti: “Türkiye ile AB arasındaki üyelik görüşmeleri artık hız kazanmalı. Türkiye AB yolunda yürürken, AB de Türkiye ile ekonomik, kültürel ve güvenlik alanlarında daha güçlü işbirliğine gitmeli. AB, Türkiye ile birlikte daha da güçlenecektir.” |
11.09.2010 |
Gül: Oy hakkınızı kullanın |
CUMHURBAŞKANI Gül, herkesin bu referandumda oy kullanma hakkını kullanmasının çok önemli olduğunu ve bütün vatandaşların bu görevini yapması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cuma namazına gitmek üzere Tarabya Köşkü’nden çıkarken köşkün girişinde bekleyen çocukları görünce yol üstünde durdu. Gül, tek tek öperek bayramlaştığı çocuklar için ‘’Bunlar hep bizim komşularımız. Dün de geldi bir kısmı’’ dedi. Çocuklarla toplu fotoğraf çektiren Gül, ‘’ Bayramın tadı bunlarla birlikte oluyor’’ dedi. Basın mensupları ile tek tek ellerini sıkarak bayramlaşan Gül’ün ‘’Bugün hava biraz rüzgarlı’’ demesi üzerine bir gazeteci de ‘’Deniz de dalgalı’’ diye cevap verdi. Cumhurbaşkanı Gül, bunun üzerine ‘’Durulacak. Dalgalar bazen artar, bazen durulur’’ diye konuştu. Bir basın mensubunun referandumu hatırlatarak, Türkiye’deki atmosferi nasıl gördüğünü sorduğu Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: ‘’Referandum var. Tabii ki herkes görevini yapacak. Herkesi görevini yapmaya çağıracağım. Herkesin bu hakkını kullanması çok önemli. Bütün vatandaşlarımızın doğuda, batıda, her tarafta bu görevini yapması lazım. İnşallah hayırlı olur memleketimiz için.’’ |
11.09.2010 |
Süper beyinler ABD'den geri dönüyor |
TÜBİTAK, BTürk beyin gücünü yurda döndürmek için Aralıkta ABD’ye çıkarma yapacak. ‘’Destination Turkey’’ sloganıyla düzenlenecek büyük çaplı etkinlikte, AB ve TÜBİTAK fonlarıyla ülkeye geri dönmesi hedeflenen süper beyinlere, Türkiye’nin üniversite ve sanayi kuruluşlarının imkanları sunulacak. AB fonlarıyla bugüne kadar 100’e yakın Türk araştırmacı yurda döndü; etkinlikle yüzlerce süper beynin daha ülkenin stratejik araştırmalarında çalışması bekleniyor. Etkinlik, Avrupa Komisyonunun, tersine beyin göçü amacıyla ABD’de destek vereceği programların ilki olma özelliği taşıyor. TÜBİTAK 7. ÇP Ulusal Koordinatörü Okan Kara, yaptığı açıklamada, AB Komisyonu’nun ‘’Araştırmacıların Dolaşımı’’ fonu kapsamında araştırmacılara sağlanan maddî ve diğer imkânların elverişliliği sayesinde şu ana kadar 96 Türk araştırmacının yurda döndüğünü bildirdi. TÜBİTAK’ın bu yıl içinde başlattığı ‘’Doktora Sonrası Geri Dönüş Burs Programı’’ ile bilim insanları için cazip imkânlar sağlandığına işaret eden Kara, Türkiye’nin, 2007-2010 yılları arasında, tersine beyin göçünü teşvik eden AB fonlarından en fazla yararlanan 2. ülke olduğunu bildirdi. |
11.09.2010 |
“Başbuğ'a madalya verebiliriz” iması |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, referandumda "evet" çıkarsa Adalet Bakanlığı'nın bazı yetkilerinin HSYK'ya devrini içeren düzenlemenin süratle Bakanlar Kuruluna sevk edileceğini söyledi. CNN Türk'te soruları cevaplayan Başbakan Erdoğan, "Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından değişecek HSYK'nın üye yapısına yönelik düzenlemeyi geciktirecekleri ve yargısal darbe yapacakları" yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, bunlara yönelik hazırlıkları yaptıklarını söyledi. "Evet çıkması halinde Bakanlar Kuruluna sevk edeceklerini" anlatan Erdoğan, "36 ay, 1 sene bekleme gibi bir şeyi düşünmediklerini" belirtti. Erdoğan, "O zaman güvenilirliğimizi kaybederiz" dedi. Erdoğan, 10 ay sonra genel seçim olduğunu belirterek, referandumda vaadini yerine getirmeyen iktidarın halkın karşısına nasıl çıkacağını sordu. "BAŞBUĞ'A MADALYA VEREBİLİRİZ" İMASI Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'a Devlet Şeref Madalyası verilmemesinin bir anlamı olup olmadığını ilişkin soruyu cevaplarken de Erdoğan, şunları kaydetti: "Hayır. Böyle bir verilmiş bir kararımız yok. Bundan önce de şu tarihe kadar verilir. Bu bir teamül. Halkoylaması sürecine rastladı. Bir araya gelip değerlendirmesini yapmış değiliz. Yani olumsuz tavrımız veya kararımız söz konusu değil." Erdoğan, Taha Akyol'un "Ben buradan olabilir anlamını çıkarıyorum" değerlendirmesine "Evet" cevabını verdi. |
11.09.2010 |
Bakanlardan final temennisi |
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşerek, başta Ortadoğu barış süreci olmak üzere Irak, Afganistan, İran’la ilgili gelişmeler ve FIBA Dünya Şampiyonası hakkında görüş alışverişinde bulundu. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Davutoğlu’nu telefonla arayan Clinton, yaklaşık 45 dakika görüştü. Görüşmede öncelikle Ortadoğu barış Sürecindeki son durum ele alındı ve Clinton son sürece ilişkin gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde aktardı. Afganistan konusunda Clinton’ın, Türkiye’nin bu ülke için yapmakta olduğu katkılar dolayısıyla teşekkür ettiği belirtilirken, Davutoğlu’nun da, Afganistan’a verdikleri önemi ve Türkiye’nin çalışmalarını tekrarladığı kaydedildi. İran’ın nükleer dosyası ve ilgili gelişmelerin de ele alındığı görüşmede, bu konuda gerek genel gerekse nükleer dosyaya ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Davutoğlu ile Clinton, Türkiye ile ABD milli basketbol takımlarının Dünya Basketbol Şampiyonası’nda elde ettikleri başarılar için de birbirlerini kutlayarak, finali iki ülke takımının oynaması temennisinde bulundular. Görüşmede Irak’taki son süreç de gözden geçirildi. |
11.09.2010 |
Liderler, oylarını Ankara ve İstanbul’da kullanacak |
YARIN gerçekleştirilecek halk oylamasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ankara’da, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin Antalya’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise İstanbul’da oyunu kullanacak. Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, referandumdaki oyunu da Ankara’da Çankaya İlköğretim okulunda kullanacak. Gül, 1103 numaralı sandıkta oyunu kullanacak. Ramazan Bayramını Antalya’da geçiren TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ise oyunu Antalya’da kullanacak. Şahin, referandumda oyunu, Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Atatürk İlköğretim Okulunda saat 10.30’da kullanacak. Bayramı İstanbul’da geçiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da oyunu İstanbul’da kullanacak. Başbakan Erdoğan, Üsküdar’a bağlı Burhaniye Mahallesindeki Burhaniye İlköğretim Okulunda, 2130 numaralı sandıkta oyunu atacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise programına göre İstanbul veya Ankara’da oyunu kullanacağı bildirildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise referandumda oyunu Ankara’da kullanacak. DSP Genel Başkanı Masum Türker, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk da referandumdaki oylarını İstanbul’da kullanacak. |
11.09.2010 |
Sınırsız bayramlaşma sevinci |
Ramazan Bayramı sebebiyle yakınlarını 48 saatliğine ziyaret etmek isteyen Suriye ve Türkiye vatandaşları, karşılıklı olarak sınır kapılarından geçiş yaptı. Kilis Valiliği ile Halep Valiliği arasında imzalanan protokol kapsamında sınırın Türkiye tarafına geçen Suriyeliler, Öncüpınar Gümrük Kapısı’nda kayıtları yapıldıktan sonra Kilis Valiliğinin tahsis ettiği araçlarla şehir merkezine taşınıyor. Kilis’teki akrabalarıyla bayramlaşmaya gelen Suriyeliler, Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan çabuk ve rahat geçmelerinin sağlanması amacıyla oluşturulan 8 ayrı noktadan geçiş yaptıktan hemen sonra kendilerini karşılayan akrabalarıyla buluşuyor. Uygulama kapsamında dün ve bugün yaklaşık 12 bin Suriyelinin Öncüpınar Sınır Kapısı’nı geçerek Kilis’e gelmesi bekleniyor.
KARKAMIŞ’TAN 6.4 BİN SURİYELİ GİRİŞ YAPACAK Gaziantep’teki Karkamış Sınır Kapısı’nda da ‘’sınır ötesi bayramlaşma’’ dolayısıyla hareketlilik yaşanıyor. Türkiye’deki yakınlarıyla bayramlaşmak için dün ve bugün toplam 6 bin 400 Suriyelinin Karkamış Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geçiş yapması bekleniyor. Yetkililer, yakınlarıyla bayramlaşmaya gelen Suriyeliler için Karkamış Sınır Kapısı’nda bir geçiş noktası oluşturulduğunu, kimlik ve izin belgesi kontrolünün ardından Suriyelilerin Türkiye’ye geçmesine izin verildiğini, şu ana kadar bir sorunla karşılaşılmadığını bildirdi. Uygulama, valilikler arasında imzalanan protokolle gerçekleştiriliyor. İLİŞKİLER DAHA DA İLERİYE GÖTÜRÜLMELİ Mardin’in Nusaybin ilçesinde, Ramazan Bayramı dolayısıyla Suriye’deki yakınlarını ziyaret etmek isteyen 2 bin 30 kişinin Nusaybin Sınır Kapısı’ndan geçişleri başladı. Sınır kapısının Suriye tarafında düzenlenen bayramlaşma töreninde Kaymakam Murat Girgin, Garnizon Komutanı Yarbay Aytekin Çabuk, Emniyet Müdürü Abdullah Kara, Suriye’nin Kamışlı Kaymakamı Albay Abdulbasıt Abdullatif ve beraberindeki heyetle bir araya geldi. Kaymakam Girgin, burada yaptığı açıklamada, Türkiye ve Suriye’nin tarihî ve kültürel olarak ortak noktaları olduğunu, komşuluğun ötesinde akrabalık bağlarının bulunduğunu belirterek, “Biz de bu güzel ilişkileri daha da ileriye götürmek için bize düşen neyse onu yapağız’’ dedi. |
11.09.2010 |
DÜNYA MÂNEVÎ BUHRAN GEÇİRİYOR |
“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor” diyen Bediüzzaman Said Nursî; “İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum” demişti. Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıkların, intihar riskinde 10 kat artışa sebep olduğuna dikkati çeken Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Doç. Dr. Doğan Yeşilbursa, “Yalnızlık, düş kırıklığı, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi zorlayıcı hayat olayları intihar riski ile ilişkili bulunmuştur” dedi. RUH SAĞLIĞINI KORUYALIM Türkiye Psikiyatri Derneği İntiharı Önleme Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Tarık Yılmaz da “İntiharlarda görülen yüksek ruhsal hastalık oranları sebebiyle, ruh sağlığının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar intiharı önlemede esas hedeflerden biri haline gelmiştir” şeklinde konuştu. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 1 milyon kişi intihar sonucu hayatını kaybediyor, her üç saniyede bir kişi intihar girişiminde bulunuyor. Uzmanlar, Türkiye’de de son 30 yılda intihar edenlerin sayısının yüzde 440 artış gösterdiği uyarısında bulunuyor. İntiharların yüzde 90’ında bir psikiyatrik tanının olmasına rağmen, bu kişilerin yalnız dörtte birinin ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurduğunu belirten uzmanlar, bu söz konusu kişilerin yüzde 75’lere varan oranda intihar edeceklerini ya doğrudan söylemiş ya da ima etmiş olduklarını vurgulayarak, toplumu duyarlı olmaya çağırıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Doç. Dr. Doğan Yeşilbursa, ‘’10 Eylül İntiharı Önleme Günü’’ dolayısıyla, yaptığı açıklamada, intiharın birden fazla etkene bağlı gelişen, ancak büyük ölçüde ruhsal hastalıklar zemininde ortaya çıkan bir davranış olduğunu söyledi.Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıkların, intihar riskinde 10 kat artışa sebep olduğuna dikkati çeken Yeşilbursa, ‘’İlişki sorunları, ekonomik kayıplar, yalnızlık, düş kırıklığı, utanç, aşağılanma, başarısızlık, aile içi çatışmalar gibi zorlayıcı hayat olayları da intihar riski ile ilişkili bulunmuştur; ancak bu risk faktörleri genellikle tek başına intihar sebebi değildir. Bir çok risk faktörü, ruhsal hastalıklarla birlikte olduğunda intihar eğilimi artabilir’’ dedi. Yeşilbursa, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin intihar sonucu hayatını kaybettiğini ve geride ailesinden bir üyenin ya da arkadaşının yasını tutan 5 ila 6 milyon kişi bıraktığını belirtti. Yeşilburba, ‘’Sonlandırılmış intiharların yanı sıra yine her yıl, yaklaşık 10 ila 20 milyon kişinin intihar girişiminde bulunduğu bildirilmektedir. Bu, her 3 saniyede 1 kişinin intihar girişiminde bulunduğu anlamına gelir’’ diye konuştu.
‘’10 YILDA 25 BİN KİŞİ İNTİHAR ETTİ” İntihar oranlarının Türkiye’de giderek artış gösterdiğini ifade eden Yeşilbursa, şöyle devam etti: ‘’Son 30 yılda intihar edenlerin sayısı yüzde 440 artış göstermiştir. Son 10 yılda Türkiye’de toplam 25 bin kişi intihar sonucu kaybedilmiştir. İntihar oranları endüstriyel ülkelerden daha düşük olmasına rağmen aradaki farkın hızla kapandığı dikkati çekmektedir. Son veriler, her yıl yaklaşık 2 bin 800 kişinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiğini göstermektedir. Bu rakam trafik kazalarında ölenlerin yarısı kadardır. Özellikle genç yaşta intihar oranları giderek artmakta ve bu yaş grubu için intihar ilk 4 ölüm sebebinden birini oluşturmaktadır. Tüm dünyada 15-24 yaş grubu intiharların en fazla görüldüğü gruptur. Ülkemizde de tüm intiharların yüzde 25’i bu yaş grubunda gerçekleşmektedir.’’
“RUH SAĞLIĞINI KORUMA ÇALIŞMALARI YAPILSIN” Türkiye Psikiyatri Derneği Krize Müdahale ve İntiharı Önleme Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Tarık Yılmaz da intiharın tümüyle önüne geçilmesinin mümkün olmadığını, ancak intiharı önleme çalışmaları ile Avrupa’da bir çok ülkede gösterildiği gibi intihar oranlarını azaltmanın mümkün olduğunu vurguladı. ‘’İntiharların yüzde 90’ında bir psikiyatrik tanı varlığı gösterilmiş olmasına rağmen, beklenenin aksine bu kişilerin yalnız dörtte birinin ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurduğuna’’ dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi: ‘’Ancak bu kişiler yüzde 75’lere varan oranda intihar edeceklerini ya doğrudan söylemiş ya da ima etmişlerdir. Bu durumda, Dünya İntiharı Önleme Günü çerçevesinde intihar konusunda toplumsal duyarlılığı artırmak hayat kurtarıcı olabilecektir. Desteğe ihtiyaç duyan intihar eğilimli bu kişilerin erken belirlenmesi ve etkin tedavilerinin sağlanması yönünde geliştirilecek toplumsal ruh sağlığı bilinçlendirme programlarına ihtiyaç vardır. İntiharlarda görülen yüksek ruhsal hastalık oranları sebebiyle, ruh sağlığının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar intiharı önlemede esas hedeflerden biri haline gelmiştir.’’ İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum. Risâle-i Nur’u anlamıyorlar. Yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müspet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim. Fakat ben öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur’ân’ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki, İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur. Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler! Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin îmânını kurtarmak yolunda dünyamı da fedâ ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki nâmına birşey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esâret zindanlarında, yâhut memleket hapishânelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefâ, görmediğim ezâ kalmadı. Dîvân-ı harblerde bir câni gibi muâmele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyâde, ölümü tercih ettim. Eğer dînim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti. Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehâmet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle meneder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zâlim bir cebbâr, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım. Beni zindana atar, yâhut îdam sehpâsına götürür; hiç ehemmiyeti yoktur. Nitekim öyle oldu. Bunların hepsini gördüm. Birkaç dakika daha o hunhar kumandanın kalbi, vicdânı zulümkârlığa dayanabilseydi, Said bugün asılmış ve mâsumlar zümresine iltihak etmiş olacaktı. İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musîbetle geçti. Cemiyetin îmânı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı fedâ ettim; helâl olsun. Onlara bedduâ bile etmiyorum. Çünkü, bu sâyede Risâle-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüz bin, yâhut birkaç milyon kişinin—adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar. Afyon Savcısı beş yüz bin demişti, belki daha ziyâde—îmânını kurtarmaya vesîle oldu. Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar îmânın kurtulmasına hizmet ettim. Allah’a bin kere hamd olsun. Tarihçe-i Hayat, s. 543-544 LÜGATÇE: buhran: Bunalım, kriz. garp: batı. tâun: tıp. Veba. sârî: Bulaşıcı. tefessüh: Çürüme, bozulma, kokuşma. teksif: yoğunlaştırma. asr-ı hazır: Şimdiki asır. terennüm: Yavaş ve güzel bir sesle söyleme. |
11.09.2010 |
Pakistan’a el uzatın |
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Pakistan’daki sel felâketinin basına yansıyandan çok daha büyük olduğunu belirterek, ‘’Bütün dünyanın Pakistan’a el uzatması lâzım’’ dedi. Kavaf: Bütün dünyanın Pakistan'a el uzatması lâzım Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Pakistan’daki sel felâketinin basına yansıyandan çok daha büyük olduğunu belirterek, ‘’Bütün dünyanın Pakistan’a el uzatması lâzım’’ dedi. Devlet Bakanı Kavaf, Denizli’de Valilik tarafından düzenlenen bayramlaşma programına katıldı. Delikliçınar Meydanı’ndaki programda vatandaşlarla bir araya gelen ve bayramlarını kutlayan Bakan Kavaf, ardından da basın mensuplarına açıklamada bulundu. Vatandaşların bayramını kutladığını dile getiren Devlet Bakanı Kavaf, ‘’Bayramlar kırgınlıkların, dargınlıkların giderildiği, ortadan kaldırıldığı, kardeşliklerin dostlukların, barışın, sevginin yeniden tesis edildiği, yeni bir başlangıç günüdür. İnşallah ülkemizde her gün bayram günü gibi olsun’’ şeklinde konuştu.Aynı zamanda bütün dünyadaki Müslümanların bayramını da kutladığını ifade eden Kavaf, Pakistan’daki sel felâketi ve sonrasında yaşananları da aktardı. Bakan Selma Aliye Kavaf bu konuda şunları söyledi: ‘’Gerçekten Pakistan’ı görmek lâzım. Basına yansıyanlar belki orada yaşananların onda biri, yüzde biri. Türkiye, bütün kurumlarıyla, var gücüyle orada, ama bu yetmez. Bütün dünyanın Pakistan’a el uzatması lâzım. Orada her şeye ihtiyaç var, insanî bir yaklaşıma ihtiyaç var. Onun için herkesi bu vesileyle duyarlılığa dâvet ediyorum.’’ |
11.09.2010 |
CHP, AYM’yi anamuhalefet mahkemesi yaptı |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘’Cumhuriyet Halk Partisi, o güzelim Anayasa Mahkemesini anamuhalefet mahkemesi yaptı’’ dedi. Bayram tatilinde Yalova’ya gelen Arınç, AKP İl Teşkilâtı’nca düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. Arınç, burada yaptığı konuşmada, referandumda ‘’evet’’ çıkmasını beklediğini belirterek, “Artık darbesiz, hilesiz, kansız, entrikasız, cuntasız tam demokrasi kazanacaktır. Bundan eminim’’ diye konuştu. CHP’nin anayasa değişikliğindeki maddelere itirazını değerlendiren Arınç, şöyle devam etti: ‘’Cumhuriyet Halk Partisi, o güzelim Anayasa Mahkemesini anamuhalefet mahkemesi yaptı. Meselâ ‘2 kere 2, 4’ diyorum. Adam dörtnala koşuyor Anayasa Mahkemesine, iptalini istiyor.’’ |
11.09.2010 |
Sağlık Bakanlığı’ndan Sevdanur incelemesi |
Sağlik Bakanlığı, ‘’Sevdanur’un ayağı ihmal kurbanı mı’’ başlıklı habere konu olan olayla ilgili inceleme başlattı. Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, incelemenin Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği ile İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yürütüleceği belirtildi. İstanbul Küçükçekmece’de trafik kazasında kırılan ayağı alçıya alınan 3 yaşındaki kızın bacağı kangren olduğu gerekçesiyle kesilirken, ailesi olayda hastanenin ihmali bulunduğunu öne sürmüştü. Kanarya Mahallesindeki evlerinin önünde oynarken 2 Eylülde bir otomobilin çarpması sonucu ayağı kırılan S.K (3), ailesi tarafından Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Burada alçıya alınan bacağı eve döndükten bir gün sonra morarmaya başladığı öne sürülen küçük çocuğun, doktorların muayenesinin ardından tekrar eve yollandığı iddia edildi. Aradan 4 gün geçtikten sonra bacağının iyice morarması üzerine yine hastaneye götürülen S.K, bacağındaki kan akışı normale dönmeyince kangren teşhisiyle ameliyata alındı. |
11.09.2010 |
Saldırıya uğrayan uzman çavuş ateş açtı: 1 yaralı |
Hakkari’de sivil aracıyla geçtiği sırada, göstericilerin taşlı saldırısına uğrayan uzman çavuşun açtığı ateşte, 1 kişi yaralandı. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde, 9 teröristin etkisiz hale getirilmesinin ardından kentin değişik mahallelerinde biraraya gelen gruplar, yola barikat kurup ateş yaktı. Bu sırada ailesinin de içinde bulunduğu özel aracıyla Keklikpınar Mahallesi’nden geçen ve taşlı saldırıya uğrayan uzman çavuş, ateş açtı. Açılan ateş sonucu, kafasına kurşun isabet eden ve kimliği henüz belirlenemeyen kişi yaralandı. Hakkâri Valisi Muammer Türker, bir uzman çavuşun, ailesinin de içinde bulunduğu sivil aracının, taşlı saldırıya maruz kaldığını söyledi. Türker, ‘’Taşlı saldırıya maruz kalan uzman çavuş, aracından inerek kendini savunmak amacıyla silâhıyla havaya ateş açıyor. Açılan ateş sonucu kafasına kurşun isabet eden kişi yaralandı. Şu an devlet hastanesinde ameliyata alındı’’ dedi. Vali Türker, uzman çavuşun gözaltına alındığını belirtti. |
11.09.2010 |
Buldukları cisim ellerinde patladı: 4 çocuk yaralı |
Siirt’in Eruh ilçesinde 4 çocuk, buldukları patlayıcının ellerinde patlaması sonucu yaralandı. Alınan bilgiye göre, Dağdöşü Köyünde oturan Yalçın Ertaş (8), Mehmet Toprak (10), Adnan Kurt (9) ve Şükrü Yıldırım (7), köy yakınlarında oynarken, yerde bir cisim buldular. Cinsi henüz belirlenemeyen cismin ellerinde patlaması sonucu 4 çocuk yaralandı. Yaralılar, askeri helikopterle Siirt Devlet Hastanesine kaldırılarak, tedavi altına alındı. Bu arada Hakkari’de özel bir okulun bahçe duvarının yanına yerleştirilen patlayıcı infilak etti. Öte yandan, Ankara’nın Çankaya semtinde bir tünele bırakılan şüpheli poşet fünyeyle patlatıldı. Poşetten, LPG’li araçlarda gaz seviyesini gösteren şamandıranın çıktığı belirtildi. |
11.09.2010 |
Ramazan davulcuları kazada öldü |
Mersin’in Tarsus ilçesinde otomobilin bariyerlere çarpması sonucu Ramazan davulcuları oldukları öğrenilen aileden 2 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, TEM otoyolunun Damlama mevkiinde, Nazmi Uzdaş (50) yönetimindeki 80 KY 253 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarındaki bariyerlere çarptı. Kazada, sürücü Nazmi Uzdaş ile aynı araçta bulunan damadı Apal Saadetoğlu öldü. Yaralanan Sezen (19), Boran (5), Bağdat Uzdaş (25) ile Durdu Solmaz (28), Tarsus Devlet Hastanesine kaldırıldı. Konya’da sahurda davul çalan Uzdaş ailesinin Ramazan bitince memleketleri Kadirli’ye gittikleri öğrenildi. |
11.09.2010 |
BURSALI STK'LARDAN GÜNEYDOĞU GEZİSİ |
BURSA Gönüllü Kuruluşlar Platformu, Kürt sorununun çözüm sürecine katkıda bulunmak için “DOĞUBATI KARDEŞLİK BULUŞMASI” adı altında yaptığı çalışmayla Güneydoğu gezisi düzenledi. Aralarında Yeni Asya Derneği'nin de bulunduğu 7 kişilik ekip geçtiğimiz ay Kürt sorununu doğru algılayabilmek için yollara koyuldu. 57 sivil toplum kuruluşunu bünyesinde barındıran Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu, üye kuruluşlardan oluşturulan gönüllü heyetle Bursa’dan yola çıkarak Urfa, Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt, Şırnak, Hakkâri, Van, Tatvan, Bitlis, Muş ve Bingöl illerini kapsayan 9 günlük bir ziyaret programı gerçekleştirdi. Gönüllü Kuruluşlar Platformu düzenledikleri ortak basın toplantısında, gezinin amacını şöyle ifade ettiler: “İslâmî duyarlılık sahibi kurum ve kuruluşlardan oluşan Bursa Gönüllü Kuruluşlar platformu sıfatıyla, bölgede yaşanan ve tüm ülkeyi rahatsız eden, toplumsal geleceğimizi tehdit eden gelişmelere karşı sessiz kalmayıp duyarlılık göstermek, sivil inisiyatif geliştirmek, şiddet sarmalında kıvranan bölge halkıyla doğrudan iletişim kurmak, yaşadığı acıları yerinde tesbit etmek, paylaşmak, ortak tavır ve çözümler geliştirmek.”
Kürt sorunu PKK ile bağdaştırılmamalı Düzenlenen gezinin ardından Güneydoğu bölgesindeki STK üyeleri Bursa’ya dâvet edildi. 33 STK temsilcisinin iade-i ziyareti ile Doğu ve Batı’nın birbirlerini anlama ve karşılıklı yapılması gerekenleri belirleme amacıyla bir dizi toplantı daha yapıldı. Yapılan görüşmeler sonrasında Bursa Gönüllü Kuruluşlar Platformu tarafından açıklanan değerlendirme raporunda ilginç ayrıntılar yer alıyor. Raporda, Kürtlerin en fazla üzerinde durduğu konunun, Kürt sorununun PKK, terör ve güvenlik sorunu olarak algılanması olduğu işaret ediliyor. Basın açıklamasında bölge insanı tarafından Kürtlerin yaşadığı problemlerin “Kürt sorunu” olarak adlandırılmasının bile yanlış olduğu ifade edilerek, gerçekte bir devlet (sistem) sorunu olduğu vurgulanıyor. Raporda, Güneydoğu bölgesinde görüşülen STK üyelerinin Kürt sorunu tanımlaması şöyle ifade ediliyor: “Güneydoğu’daki ortak görüşe göre, PKK’nın Kürt sorunun sebebi değil sonucu olduğu, gerçek suçun ise ulusçu devlet politikalarından kaynaklandığı özellikle vurgulanmıştır. Bu politikaların tek mağdurunun Kürtler olmadığı, tüm Müslüman toplumun mağdur edildiği, bu anlamda Kürt halkının hem dindar hem de Kürt olduğu için iki kere mağdur edildiği beyan edilmiştir. Dindar Kürt toplumunun devlet ve PKK işbirliği ile adeta değişmeye ve dönüştürülmeye zorlandığı, son birkaç yıl içinde hiç olmadığı kadar Kürtlerin geleneksel değerlerinden uzaklaştırıldığı ifade edilmiştir.” |
11.09.2010 |
Ben muhtaçlara veriyorum Allah da bana veriyor |
ANTALYA'DA yaşayan 80 yaşındaki hayırsever Hasan Peker, “Ben yardıma muhtaç olanlara veriyorum, Allah da bana veriyor, beni dara düşürmüyor” dedi. Kendisi ve çocukları okuyamayınca, imkânı olmayan öğrencilere yardım elini uzattan Peker, 1950’li yılların sonunda başladığı yardım serüveniyle, bugüne kadar onlarca öğrencinin eğitimini tamamlayıp iş sahibi olmasını sağladı. ‘’Tek başına bir eğitim vakfı’’na dönüşmesinin öyküsünü anlatan Peker, bunu Allah rızası için yaptığını, bu nedenle de destek verdiği öğrencilerinin birçoğunu hiç tanımadığını ifade etti. İlk yıllarda sadece Antalya’da burs verdiğini kaydeden Peker, 1960’lı yıllarda farklı şehirlerde ve üniversitelerde okuyan öğrencilere de yardım etmeye başladığını belirtti. Peker, ‘’Fakültelerin yöneticilerinden ya da tanıdıklarım aracılığıyla yardıma ihtiyacı olan öğrencileri buluyorum. 50 senedir burs veriyorum. Çok öğrencim oldu. Sadece 15’inin iletişim bilgileri var. Öğrencilerin beni bilmelerine gerek yok, Allah biliyor’’ diye konuştu. Burs verdiği 40 öğrenciden 25’inin üniversite, 15’inin lisede öğrenim gördüğünü kaydeden Peker, bu sayıyı 50’ye çıkarmayı hedeflediğini de söyledi. Peker, ‘’Yardım ettiğim zaman tepeden tırnağa sevince boğuluyorum. Ben yardıma muhtaç olanlara veriyorum, Allah da bana veriyor, beni dara düşürmüyor. Allah bana hem mutluluk hem huzur hem de imkân veriyor. Benim bütün servetim, dostlarımdır çünkü ben öldüğüm zaman bunlar kalacak. Bir taş koymadan döndüğüm hayır kapısı yok’’ diye konuştu. |
11.09.2010 |
Onlar bayramı tarlada çalışarak geçirdiler |
ŞANLIURFA, Diyarbakır, Adıyaman, Mardin ve Şırnak başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan Çukurova’ya gelen tarım işçileri, bayramda da çalışmaya devam ediyor. Yoğunlukla Karataş ve Yumurtalık ilçelerinde çalışan tarım işçileri, tarla sahiplerinin bayramın birinci gününde verdiği iznin ardından yeniden pamuk hasadına başladı. Geçimlerini sağlayabilmek adına yüzlerce kilometre yol gelerek, zor şartlar ve aşırı sıcaklarda çalışmak zorunda kalan işçiler, genellikle tarla yakınlarına ve akarsu kenarlarına kurdukları çadırlarda, bayramın ilk gününü dinlenerek ve bayramlaşarak geçirdi. Çalışmaya alışık oldukları için bayramın ilk günü izin yapmayı bile garipsediklerini vurgulayan işçiler, bayramın ikinci günü yeniden tarlalara döndü. Gündüz güneşin altında 1112 saat çalışan işçiler, sıcaklarda hasat yapmalarına rağmen hayatlarını devam ettirmenin mutluluğunu yaşıyor. Hatay’ın Altınözü ilçesinin Tepehan Köyünden Adana’nın Karataş ilçesine gelen ve Adalı Köyü yakınlarındaki pamuk tarlalarında pamuk toplayan işçilerin elçisi (tarla sahipleri ile işçiler arasında aracılık yapan kişi) Hasan Gençoğlu, buraya çalışmaya gelen herkesin geçimini sağlamak için bayramda da çalışmaya razı olduğunu söyledi. |
11.09.2010 |
Kur’ân okumayı öğrendiler, bisikleti kaptılar |
TEKİRDAĞ Şarköy’ün Eriklice Köyü’nde yaz Kur’ân kursunda başarı gösterip Kur’ân okumayı öğrenen öğrencilere, bayram hediyesi olarak bisiklet hediye edildi. Köy imam hatibi Alim Yılmaz, yaz kursuna katılıp başarı ile Kur’ân okumaya geçen talebeler arasında yapılan yarışmada birinci, ikinci ve üçüncüye ödül olarak bisiklet aldıklarını ve bir teravih namazından sonra yaptıkları törenle hediyeleri takdim ettiklerini belirtti. Yapılan törende çok sevinçli olduklarını belirten Yılmaz, “İçimizi sevinçle beraber bir burukluk kapladı. Bunun üzerine cemaate ‘keşke imkânımız elverse de kursu başarıyla bitirenlerin hepsine bisiklet verseydik’ dedim. Cemaatte bulunan köyümüzün muhtarı Coşar Gezer, ‘hocam biz köylüler olarak bunu halledelim’ dedi ve hemen cami içinde köylülere bisikletleri paylaştırdı” dedi. Kur’ân okumasını öğrenen başarılı öğrencilere çifte bayram yaşatmak için hediyelerini bayram namazının akabine denk getiren Eriklice Köyü imamı Alim Yılmaz, “Bayram namazında başarılı çocuklarımıza bir bayram hediyesi verilmesi, arkadan gelen çocuklara bir hedef, teşvik olması için bu programı düzenledik” diye konuştu. Öğrenciler de ömürlerinde geçirdikleri en güzel bayramın bu bayram olduğunu, bayram ziyaretlerini bisikletleri ile yapacaklarını için çok sevinçli olduklarını ve Kur’ân kursuna katıldıklarına çok memnun olduklarını belirttiler. |
11.09.2010 |
Karabük gül kokuyor |
KARABÜK gül kokuyor. Karabük Belediyesi, Ramazan Bayramı dolayısıyla cadde, sokak ve mezarlıklara gül esansı püskürttü. Belediye Başkanı Rafet Vergili, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Peygamber Efendimizin (asm) en sevdiği koku olan gül kokusunun bu mübarek günde şehrimizde de kokmasını sağlamak için böyle bir uygulama yaptık. 11 ayın sultanı Ramazan ayını uğurladık. Bu ayı uğurlarken de gül kokusu ile uğurlamak istedik. Ramazan Bayramı süresince sabah saatlerinde başlamak üzere gün boyunca bu araçlarımız Karabük'ün tüm cadde ve sokaklarını gezerek gül esansı püskürtecek” dedi. Bayram boyunca Karabük’te yaklaşık 3 ton gül esansı püskürtülecek. |
11.09.2010 |
Müslüman, Hıristiyan ve Musevi mezarları yanyana |
MÜSLÜMAN, Hıristiyan ve Musevi vatandaşların mezarlarının bulunduğu Mersin Şehir Mezarlığı adeta ‘’dinleri buluşturarak’’ hoşgörüyü simgeliyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Mersin, günümüze gelindiğinde adeta dinleri buluşturan bir misyon üstlendi. 80 bin civarında kabrin olduğu şehir mezarlığında, Müslüman, Hristiyan ve Musevi vatandaşların mezarları bulunuyor. Yan yana olan bu mezarlar, özellikle bayramlarda ziyaretçi akınına uğruyor. Mezarlık Müdürlüğü yetkilileri, mezarlardan yüzde 10’unun Hıristiyanlara, yüzde 7-8’nin ise Musevilere ait olduğunu bildirdi. Vali Hasan Basri Güzeloğlu, şehrin uzun yıllardan beri hoşgörünün ve kardeşliğin pekiştirildiği bir yerleşim mekânı olduğuna işaret etti. Bu hoşgörü ve kardeşlik duygularının Şehir Mezarlığı’na da yansıdığını ifade eden Güzeloğlu, ‘’Kentimizin mezarlığı, eşine nadir rastlanan bir yapıda. Çünkü farklı dinlere mensup insanlar, neredeyse yan yana bulunuyor. Başka bir deyişle, inançlar farklı olsa bile, insanlarımız birbirlerinin acılarına gözyaşı dökebiliyor’’ dedi. Kurban Bayramı dolayısıyla Şehir Mezarlığı’ndaki bir alanda her yıl bir araya gelen Müslüman, Hıristiyan ve Musevi din adamları, geçen yıl onuncusu düzenlenen geleneksel törende birlikte duâ etti. Önümüzdeki Kurban Bayramı’nda 11’incisi yapılacak törenlerde, önce Kur’ân-ı Kerim, ardından da farklı dinlere ait ilâhiler okunup hep birlikte duâ ediliyor. |
11.09.2010 |
Harçlık alabilmek için yarıştılar |
TOKAT Zile Belediye Başkanı Lütfi Vidinel, belediye başkanlığında yapılan bayramlaşmada bin 200 çocuğa bayram harçlığı verdi. Gelen bütün çocuklarla ilgilenen Başkan Vidinel, bayramların birlik ve beraberliği, dostluğu pekiştirmek için büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Vidinel, “Her çocuğun kendi küçüklüğünde yaşamış olduğu bayram en güzel bayramdır, bu küçükler yarın büyüdüklerinde bizim çocukluğumuzdaki bayramlar çok güzel bayramlardı diyeceklerdir” dedi. |
11.09.2010 |
Kapı kapı dolaşıp şeker topladılar |
RAMAZAN Bayramı’nda çocuklar şeker ve para toplama yarışına girdi. Öncelikle anne ve babaların ellerini öpen çocuklar, daha sonra yakın akrabaların tek tek kapısını çaldı. Gittikleri evlerden, başta şeker olmak üzere çeşitli hediye ve para toplayan çocuklar, bayramın keyfini çıkardı. Birbirleri arasında en fazla para ve şeker toplama yarışı yapan minikler, bayrama ayrı bir sevinç kattı. Bayramın gelmesini günlerdir beklediğini belirten Ahmet Faruk isimli minik, bayram sayesinde yeni elbiseleri olduğunu, hem de para ve şekere doyduğunu anlattı. Çocukların şeker toplamak için kapı kapı dolaşmasını değerlendiren büyükler ise bu durumdan şikayetçi olmadıklarını dile getirdi. |
11.09.2010 |
Harçlıklarını alan çocuklar lunaparklara akın etti |
TOPLADIKLARI bayram harçlıklarıyla lunaparklara giden çocuklar, atlı karınca, dönme dolap ve trenlerin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Küçükçekmece’deki Kavaklı Lunaparkın işletmecisi Şerafettin Malkoç, bayramda havanın güzel olması dolayısıyla büyük yoğunluk yaşadıklarını belirterek, her bir oyuncağın bilet fiyatının 2.5 TL olduğunu, yoğunluğun bayramlarda arttığını söyledi. Kalabalığın bayrama has olduğunu ifade eden Malkoç, ‘’Yıl boyunca bir tek bayramlarda iş yapıyoruz. Bu bayramın ardından Kurban Bayramı’na kadar bekleyeceğiz’’ dedi. Lunaparka eğlenmeye gelen 10 yaşındaki Burçin, 120 lira harçlık topladığını ve en çok atlı karıncaya binmeyi sevdiğini söyledi. 50 lira harçlık toplayan Emine de atlı karıncanın yanı sıra bazı tehlikeli oyuncaklara da binmeyi istediğini kaydetti. 8 yaşındaki Gizem ise treni sevdiğini, özellikle dönme dolaba da binmek istediğini belirterek, 60 lira harçlık topladığını ve parasının büyük bölümüyle jeton aldığını söyledi. |
11.09.2010 |
Akdeniz’de deprem |
Akdeniz’de deprem. AKDENİZ'DE büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 00.22’de merkez üssü Akdeniz’in Yunanistan’a yakın bölgesi olan 4 büyüklüğünde, hafif şiddette deprem kaydedildi. |
11.09.2010 |
Hayırseverlerin desteği 500 milyon doları aştı |
KAYSERİ’DE hayırseverler tarafından yaptırılan eğitim ve sağlık binaları başta olmak üzere, birçok tesis için harcanan paranın 500 milyon doları geçtiği bildirildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, hayırseverlerin desteği ile şehrin birçok şehre göre daha hızlı büyüdüğünü ve imkânlarının arttığına işaret etti. Başkan Mehmet Özhaseki, şehirde bir devlet üniversitesi varken, ikinci vakıf üniversitesinin hizmete gireceğini ve bir yıl sonra da eğitime açılması planlanan diğer devlet üniversitesi ile birlikte 4 üniversiteye kavuşacaklarını ifade etti. Özhaseki, bu üniversitelerin fakülte binalarının yapımında hayırsever desteğinin büyüklüğüne işaret ederek, şöyle konuştu: “Eğitim ve sağlık hizmetlerinde gerekli olan binalarla bu binaların iç kısmındaki ihtiyaç olan cihazların birçoğu hayırseverlerimizin katkısı ile yapılıyor. Hayırseverlerimizin şehrimizdeki yaptıkları bağışlar bugün 500 milyon doları aştı. Biz, hayırseverlerimiz için bir program düzenleyeceğiz ve kendilerine teşekkür ederek plaket vereceğiz.” Kayserili hayırseverlere teşekkür eden Özhaseki, “Allah hepsinden razı olsun. Keselerine bin bereket versin” dedi. |
11.09.2010 |
Ramazan çadırında bayram coşkusu |
BİR ay boyunca Ramazan etkinliklerinin gerçekleştirildiği Bağcılar Belediyesi Ramazan çadırında bu sefer bayramlaşma coşkusu yaşandı. Düzenlenen programa çok sayıda dâvetli katıldı. Bağcılar Belediyesi Ramazan çadırında bir ay boyunca gerçekleştirilen kapsamlı faaliyetlerin ardından bayramlaşma coşkusu yaşandı. Programa, Pakistan İstanbul Başkonsolosu Yousof Juraid de katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Ramazan faaliyetleri hakkında bilgi verdi. 15 yıl önce bir kıl çadırla başlayan Ramazan faaliyetlerinde önemli mesafeler katedildiğini ifade eden Başkan Çağırıcı, “Bu yıl da Çanakkale Şehitliğimizde, Kazakistan’da ve Almanya’da iftar programları düzenledik” dedi. Programa katılan Pakistan İstanbul Başkonsolosu Yousof Juraid da programa katılan herkesin bayramını tebrik etti. Pakistan’da yaşanan sel felâketine karşı Türkiye’nin göstermiş olduğu hassasiyetten duyduğu memnuniyeti dile getiren Juraid, “Türk halkına teşekkür ediyorum” dedi.
Said Temur / Yeni Asya |
11.09.2010 |