Güncel |
TERÖRLE MÜCADELE METODU DEĞİŞMELİ |
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir “Güneydoğu, terör ya da Kürt sorunu, nasıl isimlendirirseniz isimlendirin, aynı sorun. Ortada, varsayalım ki bir hasta var. Ona bir ilâç veriliyor. 1980’li yılların başından beri aynı ilâç veriliyor. İlâç sorunu çözmediği gibi yan etkileri de felâkete yol açıyor. İlâcın dozu her sene arttırılıyor, ama iyileşme yok. Tam tersine hasta gitmek üzere. İlâcı değiştirsek nasıl olur?” diye konuştu. ÇÖZÜMÜ İSTEMEYEN TARAFLAR VAR
Terörle mücadele konusunda askerlerin bir dediğinin iki edilmediğini, istedikleri silâhın alındığını, istedikleri metodların uygulandığını hatırlatan Özdemir, “Farklı metodlar denense, şeffaf, güler yüzlü bir devlet karşılarına çıksa, belki o insanlar da şaşıracak. Belki sorunun çözümü kolaylaşacak. Çözümü istemeyen tarafların olduğu belli. Bu işten ekmek parası kazananların olduğunu görmemek için beyinsiz olmak gerekiyor” şeklinde konuştu. Terörle mücadelede yöntem değışsın ALMAN Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, teröre karşı 30 yıldır aynı yöntem uygulandığını buna rağmen sorunun hâlâ Türkiye’nin karşısında olduğunu ve çözülemediğini belirterek, “Farklı metotlar denense, o insanlara şeffaf bir devlet, güleryüzlü bir devlet ortaya çıksa, belki o insanlar da şaşıracak ve sorunun çözümü kolaylaşacak” dedi. Özdemir, turizm sektöründe faaliyet gösteren tourexpi.com’un düzenlediği ‘’Tourexpi Diyalog’’ adlı sohbet toplantısında, turizmciler, iş adamları ve gazetecilerle sohbet etti. Cem Özdemir bir soru üzerine, ‘’Güneydoğu sorunu, Kürt sorunu’’ ya da ‘’terör sorunu’’ olarak adlandırılan sorun hakkında genel bir şeyler söylemek istediğini ifade etti. Özdemir, şu görüşleri dile getirdi: ‘’Ortada varsayalım bir hasta var. O hastaya bir ilâç veriliyor. 80’li yılların başından beri hep aynı ilâç veriliyor. İlâç, sorunu çözmediği gibi, yan etkileri de felâkete yol açıyor. Ne yapılıyor? İlâcın dozajı her seferinde biraz daha yükseltiliyor. İyileşme yok. Tam tersine hasta bitmek üzere. İlâcı değiştirsek peki nasıl olur? Bu soruyu sormakta yarar görüyorum. Askerlerin bir dediği iki edilmedi. İstedikleri silahlar alındı, istedikleri metotlar kullanıldı. Sonuç; aynı sorun hâlâ Türkiye’nin karşısında ve hâlâ çözülmüyor. Tam tersine gençler gereksiz yere dağa çıkıyor. Keşke bu gençler üniversiteye gönderilseler. Farklı metotlar denense, o insanlara şeffaf bir devlet, güleryüzlü bir devlet ortaya çıksa, belki o insanlar da şaşıracak ve sorunun çözümü kolaylaşacak. Çözümü istemeyenlerin olduğu basbayağı belli. Ve bu işten ekmek parası kazananların olduğunu görmemek için beyinsiz olmak gerekiyor. Bunlar da ellerinden gelen her şeyi yapacak doğal olarak, bu işin devam etmesi için. Soru çok basit; bu işin devam etmesini istiyor mu insanlar yoksa istemiyor mu? İstiyorlarsa o zaman ‘bu iş silâhla devam eder’ yolu doğru bir yol. O zaman bu iş bir asır daha devam etsin. Eğer bitmesini istiyorlarsa insanlar, askerlerin ölmelerini istemiyorlarsa asla ve asla bu metotla bu iş olmayacak. Bunu görmemek için gözleri kapatmak lazım. Başka metotlar denenmeli. İnsanların gönlünü kazanarak, o insanları bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı yaparak bu iş çözülebilir. Denenmiş yoldur başka ülkelerde ve her zaman başarılı oldu. Askeri yöntemler de denendi ve her zaman başarısız oldu. Bu kadar basit.’’ AB YOLUNDA SONUÇTAN ÇOK, SÜREÇ ÖNEMLİ DIŞARDAN bakan birisi olarak Türkiye’nin geleceğini pozitif olarak gördüğünü ifade eden Cem Özdemir, “Türkiye birçok eksikle iyi gidiyor. İleriye baktığımda hiç de karamsar değilim” dedi. Türkiye’nin, AB macerasında sonuçtan çok sürecin önemli olduğunu ifade eden Özdemir, süreçte, üyelikle sonuçlanmasa bile Türkiye’nin kendisini disipline etmiş olacağını savundu. Ondan sonra AB’ye üye olup olmamanın Türkiye için çok önemli olmayacağını ileri süren Özdemir, “Türkiye, Norveç modelini seçebilir. Referandumu sadece Fransa yapacak değil ya, belki siz de yaparsınız” değerledirmesinde bulundu. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’ye uyguladığı vize için ‘ayıp’ tanımlaması yapan Özdemir, 2013’de iktidara geldiklerinde bu ayıbı temizleyeceklerini söyledi. |
27.08.2010 |