ALLAH LÂFZINI YAZMAK |
Zeynep’i annesi hızlıca kaldırdı. Hızlıca kalkınca hiçbir şey anlamamıştı. Annesi saati duymamış ve sahuru hazırlayamamıştı. Herkes kendince bir şeyler yiyordu. Koşarak mutfağa gitti. Ortalık çok zevkli gözüküyordu. Herkes hızlıca doymaya çalışıyordu. Anneanne ve dedesinin yanına gitti. Ekmek, peynir, domates yedi. Ezan okunduğunda ise hepsi doymuş gibi gözüküyordu, ama mutfak savaş alanına dönmüştü. Ortalığı toparlayıp yattılar. Zeynep, içinden bu şekilde daha zevkli oluyormuş diye düşünüyordu. Sabah olunca herkes sahurdaki hallerine gülüyordu… Öğle ezanı okunuyordu. Dedesiyle camiye gitti. Önce mukabele vardı, sonra ilâhî çalışacaklardı. Namazlarını kılıp, mukabeleyi okuduktan sonra; sıra ilâhî çalışmalarına gelmişti. “Şol Cennetin Irmakları” ilâhisine çalıştılar. Bu ilâhiyi biliyordu, ama söyleyince daha çok hoşuna gitti. Ardından bugünkü sürprize gelmişti. İmam, her çocuğun önüne bir rahle, kâğıt ve hokka ile kalemini koydu. Bugün hat ile “Allah” yazısını gösterecekti. Elif ile başladı, harekesini koymadan lam harfini en güzel biçimde yazdı. Harekelerini koyup, en son üste bir çiçek yapıp bitirdi. Çok güzel olmuştu. En güzel ismi, en güzel biçimde yazmaya çalışan çocuklar en iyisini yapmaya çalışıyorlardı… Herkes bitirdi. Hepsi değişikti. Birbirine hiç benzemeseler de hepsi ışıldıyordu. İmam hepsini topladı ve caminin duvarlarına yapıştırdı. Her yerden kalbimize Yaratıcımızın ismi yansıyordu. Kalbimiz, suya dönmüştü. Ayın ışıltısını su nasıl yansıtıyorsa, bu güzel ismi de kalbimiz yansıtıyordu… Zeynep bugün hat ile yazmayı öğrenmişti. Çok zevkliydi ve hemen koşarak bunu annesine anlattı. İmam, teravihe gelenlere önce resimleri ve yapanları gösterip, namaza öyle başladı. Zeynep namazdan sonra duasını ederken; “Allah’ım her çocuk ismini yazabilsin. Seni tanısın, senin güzelliklerinle kalpleri huzur dolsun. Her zaman ismini yazabileyim İnşâallah…(âmin)” dedi.
MERVE İRİYARI |
22.08.2010 |