Kültür-Sanat |
Öğrenciler Gazze’ye artık daha çok ilgili |
NEW YORK TIMES gazetesinin bir araştırmasına göre Arap ülkelerine ve Ortadoğu’ya ilgisi artan Amerikalı öğrencilerin sayısında büyük bir patlama var. Araştırmaya göre 2002 ile 2007 yılları arasında Arap ülkelerine giden Amerikalı öğrencilerin sayısında yüzde 600 oranında bir artış var. Gazetede Amerikalı öğrencilerin artık Arap ülkelerini tercih ettiklerini, Avrupa ülkelerine olan ilginin ise eskisi gibi olmadığına dikkat çekiliyor. Ancak haberde dikkat çeken nokta ise, Arap ülkelerine giden Amerikalı öğrencilerin Ortadoğu’ya olan ilgisi. Özellikle Beyrut, Şam, Kahire ve Ürdün gibi Arap ülkelerini tercih eden öğrenciler, aynı zamanda Batı Şeria ve Gazze’yi ziyaret ederek bu bölgede olup biteni yerinde gözlemleme şansı elde ediyorlar. Amerikalı öğrencilerin Arap ülkelerine ilgilerini artık ABD sınırları dışına çıkarak anlamaya çalıştığını yazan New York Times, sadece 2006 ve 2007 yılında Arap ülkelerine giden ABD’li öğrencilerin sayısında yüzde 60 artış yaşandığını belirtti. Gazete ayrıca İngiltere gibi öğrenciler için popüler olan bir ülkeye gelen Amerikan öğrencilerindeki artışın ise yüzde 1,9 civarında kaldığını yazdı. ABD’li öğrencilerin Arap ülkelerine olan ilgilerinin sürekli artığını belirten Kahire Amerikan Üniversitesi’nde görevli Lisa Anderson, son yıllarda bu artışın bariz bir şekilde göze çarptığını dile getirdi. 11 Eylül olaylarının yaşandığı dönemde yılda sadece 50 öğrencinin bu üniversiteye geldiğini belirten Anderson, bu sayının şu sıralar 700 dolayında olduğunu açıkladı. New York Times, Gazze, Batı Şeria ve Kuzey Irak gibi yerlerin sadece haberlerde duyulan yerler olduğunu ancak ABD’li öğrencilerin bu bölgeye ilgilerinin sürekli arttığını ve tehlikeli olmasına karşın bu bölgelerin öğrenciler tarafından yerinde ziyaret edildiğine dikkat çekiyor. Gazete, bu durumu Amerikalı öğrencilerin Ortadoğu’ya olan ilgilerinin artığına bir işaret olarak değerlendiriyor. |
09.08.2010 |
Cağ kebabı tam not aldı |
ERZURUM'UN dünyaca ünlü Oltu cağ kebabının tanıtımı için, hafta sonu her biri yemek ve mutfak alanında uzman, tanınmış lezzet ustaları Oltu’da ağırlandı. Oltu Ticaret ve Sanayi Odası, 2009 yılında patent alarak ilçeye özgü bir tat olarak literatüre giren Oltu cağ kebabını lezzet ustalarının katılımıyla tanıttı. Organizenin sunumunu üstlenen Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Cafer Yakupoğulları, Oltu cağ kebabının hak ettiği yere gelebilmesi için konunun uzmanlarının görüş ve değerlendirmelerine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Herkesin fikrine ihtiyaç duyduklarının altını çizen Yakupoğulları, “Bundan sonraki yol haritamızı bu değerlendirmeler ışığında daha da belirginleştireceğiz” dedi. Oltu cağ kebabının oldukça önemli ve konuyla ilgili uzman bir dâvetli topluluğunun karşısına çıkmasının kat edilen yol açısından önemli olduğunun altını çizen Oltu Belediye Başkanı İbrahim Ziyrek ise, “Birçok konuda olduğu gibi cağ kebabı ile ilgili de geldiğimiz nokta doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu işten ilçe merkezi ve Türkiye’nin birkaç ilinde ekmek yiyen çok insanımız var. Planlanan standart, üretim ve pazarlama ağının tamamlanmasının ardından cağ kebabı yöremiz için etkili ve önemli bir gelir kapısı olacak, yöre koyunculuğu da canlanacaktır” diye konuştu. |
09.08.2010 |
Senirkent’te iftar geleneği sürüyor |
ISPARTA'NIN Senirkent ilçesinde 1995 yılında yaşanan sel felaketinden sonra başlatılan iftar geleneği sürdürülüyor. Sel felaketinden sonra başlatılan ocakta iftar ve gelemeyenler için evlere yemek servisi 2009 yılına kadar devam etti. Daha sonra 2006 yılında İlçe Müftülüğü ve Diyanet Vakfı ortaklığıyla ayrıca iftar yemeği verilmeye başlandı. Belediye Başkanı Hüseyin Baykal, “Bu geleneği aynen sürdüreceğiz. Her gün 500 kişilik yemek iftar yerinde verilirken, buraya gelemeyen 150 kişiye de evlerine servis yapacağız” derken, geçmişleri adına hayır için yemek verdirmek isteyenlere de “Kapımız açık” diye konuştu. |
09.08.2010 |
Doğu Karadeniz’in potansiyeli hizmete açılacak |
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Doğu Karadeniz bölgesinde önemli bir turizm potansiyeli olduğunu, Türkiye ve dünyanın hizmetine sunmak istediklerini bildirdi. Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Rize’nin İkizdere ilçesindeki bir otelde düzenlenen ‘’Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Toplantısı’’nın kapanışında yaptığı konuşmada, bölgedeki yaylaların, turizm açısından önemli olduğunu söyledi. ‘’Yaylaların bizden sonrakilere de kalacağı konusunda bir bilinç yok’’ diyen Günay, ‘’İnancının temeli temizlik olan bir toplumun, oturduğu yeri temiz tutmamasının altında yatan gerekçeyi çözebilmiş değilim’’ dedi. Toplantının son dönemlerdeki en kapsamlı çalışma olduğunu ifade eden Günay, şöyle dedi: ‘’Bu bölgede önemli bir turizm potansiyeli var. Bunu Türkiye ve dünyanın hizmetine sunmak istiyoruz. Bazı yanlış yapılaşma ve şehirleşmeden kaynaklanan sorunlar var. Bunlarla ciddî mücadele etmek gerekiyor. Neyi yapıp neyi yapamayacağını vatandaşa söylemeliyiz. Yöreye uygun yapılaşma yapmalıyız. Bu konuda yapılmış yanlış uygulamalara hükümet ve parlamento şiddetle karşı çıkıyor. Nerede yanlış uygulama varsa ona karşı olacağız. Ama her şeyi de Ankara’dan beklememeliyiz. Yerel yönetimlerin de inisiyatif alması lâzım.’’ |
09.08.2010 |
Hasankeyf’ten düşen kayalara inceleme |
BATMAN Üniversitesi Rektörü ve Hasankeyf kazı başkanı Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, Kültür ve Turizm Bakanlığınca oluşturulan bilim komisyonunun Hasankeyf’te tehlike arz eden kayaç ve yapılarla ilgili araştırma yapacağını bildirdi. Prof. Dr. Uluçam, Hasankeyf’te İç Kale eteğinde meydana gelen kaya düşmesi olayıyla ilgili Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin öncülüğünde toplanan heyet tarafından rapor hazırlandığını belirtti. Bir kişinin ölümüne sebep olan kaya kopması olayı ile ilgili düzenlenen raporun ‘’maksadını aştığını sandığı bazı asılsız ve yanıltıcı’’ ifadelere yer verildiğini kaydeden Uluçam, Hasankeyf kazılarının arkeolojik kazı tekniklerine uygun olarak yürütüldüğünü, kazılarda arkeolog, san'at tarihçisi, mimar, restoratör mimar, epigraf ve antropologlardan oluşan, konusunda uzman ekiplerin yer aldığını aktardı. Çalışmalara bir bakanlık temsilcisi nezaret ettiğini, çalışmaların 15 günde bir hazırladığı raporla bakanlığa bildirildiğini kaydeden Uluçam, Hasankeyf kazılarında bu güne kadar ağır iş makineleriyle hiçbir zaman kazı yapılmadığını bildirdi. |
09.08.2010 |