Güncel |
Dağa çıkışlar niye artmış? |
‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ dâvâsının tutuklu sanığı Albay Dursun Çiçek, çapraz sorgusunda psikolojik harekât ile ilgili sorulara ilginç cevaplar verdi. “Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekâttır” diyen Çiçek, ‘’Psikolojik Harekât biriminin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor’’ şeklinde konuştu. Dağa çıkışlar niye artmış?
‘’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ dâvâsının tutuklu sanığı Dursun Çiçek, çapraz sorgusunda, Psikolojik Harekat Birimin’in üstüne gidildiğini, dağa çıkışların arttığını savundu. “İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ iddialarıyla ilgili haklarında dâvâ açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın dördüncü duruşması dün yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım hazır bulundu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, çapraz sorgusu yapılan Çiçek'ten mesleki hayatına ilişkin bilgi vermesini istedi. Çalmuk'un “Psikolojik harekât uzmanlığınız nedir?”sorusuna Çiçek, Psikolojik harekât diye bir sınıfın olmadığını, oryantasyon kursundan sonra bu alanda çalışmaya başladıklarını belirtti. Eğitimi, rütbesi ve dünyayı takip ettiği için bu bölüme atandığını söyleyen Çiçek, “Psikolojik harekât sanki mikrop, virüs. Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekâttır” dedi. Psikolojik harekâtın bilgilendirme anlamına geldiğini ifade eden Çiçek, psikolojik harekâtta yüzde yüz doğru bilgileri verdiklerini, ''beyaz propaganda'' yaptıklarını kaydetti. ''Bu birimin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor'' diyen Çiçek, ''Genelkurmay bu işe meraklı değil. Okuma yazma, sağlık taramaları yapıyor. Silâh eğitimini bırakıp, askere okuma yazma kursu veriyoruz'' diye konuştu. Çiçek, psikolojik harekâttaki görevinin yurt dışıyla ilgili olduğunu ifade etti. Üye hakim Çalmuk, Çiçek hakkında bir ihbar yazısı olduğunu hatırlatarak, ‘’Bunun kurum içinden çıktığı değerlendirilirse sizin hedef seçilmeniz kimin işine yarar?’’ diye sordu. Çiçek de, şunları kaydetti: ‘’İnsan olarak hiç kimseye kötülük yapmadım. Silâhlı Kuvvetleri içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim. Kara Harp Okulundan gelen deniz piyadeyim. Kara ve Deniz Kuvvetlerinde de beni tanımayan çok azdır. İrtica konusu Dursun Çiçek’in konusu değil. Bunu herkes biliyor. Niye böyle yanlış yapılıyor? Bilgi Destek Dairesinde denizci olan tek şube müdürü Dursun Çiçek.” |
06.07.2010 |
FAİLİ MEÇHULLERLE HALKIN HAYATINI KARARTANLAR |
TOKAD adına yapılan açıklamada “Sivas’ta 37 kişiyi kim katlettiyse Başbağlar’da da 33 insanı aynı eller katletmiştir. Kirli bir sürecin, JİTEM’le, faili meçhullerle ülke halkının hayatının karartıldığı 1990’lı yılların kara lekelerinden biridir Başbağlar. Birilerinin, halkımızı birbirine düşürmek isteyerek iktidarlarını sürdürme isteklerinin bir sonucudur Başbağlar katliamı” denildi. KİRLİ ELLERİ ARTIK GÖRDÜK VE MÜCADELEDE KARARLIYIZ
Başbağlar katliamının da devam etmekte olan Ergenekon dâvâları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, “Kürt sorunu da, başörtüsü yasağı da, Başbağlar ve Sivas’ta insanların katledilmesi de ülkede halka düşmanlık yapan aynı egemen ellerin ürünüdür. Biz halk olarak bu kirli elleri artık gördük ve onlara karşı mücadelede kararlıyız” ifadelerine yer verildi. |
06.07.2010 |
Raportör: İptal talebi reddedilsin |
Anayasa değişikliği paketiyle ilgili olarak CHP'nin Anayasa Mahkemesinde açtığı iptal dâvâsında raportör raporunu tamamladı. Hazırlanan rapor mahkeme üyelerine dağıtıldı. Raportör, 12 Eylül günü referanduma götürülmesi öngörülen düzenlemenin yasalaşma sürecinin tamamlanmadığı gerekçesiyle, mahkemenin anayasa paketinin iptal başvurusunu reddetmesini istedi Raportör, iptalin reddini istedi
ANAYASA Mahkemesi’nde görüşülen anayasa değişikliğine yönelik iptal davasıyla ilgili raportör raporunu hazırladı. Hazırlanan rapor Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtıldı. Raportör yasalaşma sürecinin tamamlanmadığını savunarak mahkemenin anayasa paketinin iptal başvurusunu reddetmesini istedi. Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunu CHP yapmış ve dilekçede 110 milletvekilinin imzası bulunuyordu. |
06.07.2010 |
Başbağlar ortak acımız |
ERZİNCAN'IN Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde, 5 Temmuz 1993’te teröristler tarafından katledilen 33 kişi için anma etkinliği yapıldı. Erzincan’a 225 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyünde yapılan etkinliğe, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, Erzincan Belediye Başkan Vekili Osman Terzioğlu, İl Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz, İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Mehmet Artar, Kemaliye Kaymakamı Metin Yılmaz ve çok sayıda vatandaş katıldı. Devlet Bakanı Faruk Çelik burada yaptığı konuşmada, Başbağlar’da yaşanan katliamın, milletin ortak acısı olduğunu ifade etti. Çelik, 17 yıl önce, Başbağlar’da milletin bağrına ateş düşürüldüğünü ifade ederek, şöyle dedi: ‘’Bugün yaşadığımız acıyı anlatmaya kelimeler yetersiz, cümleler kifayetsiz kalıyor. Başbağlar, dillerin tutulduğu, boğazımıza düğümlendiği yerdir. Başbağlar, milletimizin ortak acısının ortak mateminin adıdır. Başbağlar denildiği zaman Türkiye’nin dört bir yanında boyunlar bükülmekte, gözyaşları akmakta, yürekler sızlamaktadır. Tam 17 yıl önce kalbimize bir hançer saplandı. Değil 17 yıl, yüzlerce yıl geçse de bu acıyı, bu acıyı bize yaşatanları, asla ve asla unutmayacağız. Bugünü andıkça birbirimizin elini daha sıkı tutacak, birbirimize daha sıkı sarılacağız. Bu vesileyle 5 Temmuz 1993’teki hain saldırıda hayatını kaybeden 33 vatandaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum.’’
“AYNI SENARYONUN İKİ FARKLI SAHNESİ”
3 GÜN önce yine ortak bir acıyı paylaşmak ve orada katledilen 37 vatandaşı anmak için Sivas’ta olduklarını hatırlatan Bakan Çelik, bu katliamların arka arkaya meydana gelmesinin çok anlamlı ve manidar olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Her iki olay da aynı kanlı ellerin ürünü, aynı senaryonun iki farklı sahnesidir. Yakın geçmişimizde çok gördük. 1 mayıs 1977, 1978’de Maraş’ta, 1980’de Çorum’da aynı karanlık odaklar sahnedeydi. Bu olayların amacı, açık ve net şekilde ortadadır. Farklılıklarımızı istismar etmek suretiyle, toplumumuzun uzuvları arasında nifak tohumları ekmek ve bu suretle bir çatışma ortamı yaratmak amaçlanmıştır. Anadolu’yu Anadolu yapan değer ve çeşitlilikler, parçalanmak, birbirine düşürülmek istenmektedir. Allah’a çok şükür ki, milletimiz bu kanlı senaryoların parçası olmamıştır. Çünkü bizim milletimiz tarih boyunca her senaryoyu görmüş, her acıyı yaşayarak tecrübe etmiş bir millettir.’’ |
06.07.2010 |
Türkiye Avrupa için yük değil, değer |
MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin Avrupa için yük değil, değer olduğunu söyleyerek, ‘’AB şu anda, Türkiye’ye farklı bir perspektiften bakmak için gerekli olan stratejik vizyondan ve liderlikten yoksun’’ dedi. Şimşek, İngiliz yayın kuruluşu BBC’de yayımlanan ‘’Hardtalk’’ adlı programa katılarak, programın sunucusu Stephen Sackur’un sorularını cevapladı. Sackur’un ‘’Türkiye’nin, AB, ABD ve NATO konularında hayal kırıklığına uğradığının doğru olup olmadığını’’ sorması üzerine Şimşek, Türkiye’nin çevresini ve komşularını yeniden keşfettiğinin doğru olduğunu, bunun Türkiye’yi zayıflatmaktan çok güçlendirdiğini kaydetti ve şöyle konuştu: ‘’AB ile ilgili biraz hayal kırıklığı var. AB şu anda, Türkiye’ye farklı bir perspektiften bakmak için gerekli olan stratejik vizyondan ve liderlikten yoksun. Türkiye, Avrupa için yük değil, değer.’’ ‘’Ankara’da AB konusunda hayal kırıklığı olduğunu mu söylüyorsunuz?’’ sorusuna ise Şimşek, birilerinin sürekli sizi sevmediğini söylemesinin, düş kırıklığına sebep olabileceğini ifade etti. Ancak, Türkiye’nin komşularıyla, Arap ülkeleriyle, Rusya ve İran’la gelişmiş ilişkilerinin bununla çok az ilgisi olduğunu, bu ülkelerle ilişkilerin AB’ye alternatif olmadığını vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Biz Birliğe, AB’yi kulüp olarak bir saplantı haline getirdiğimiz için değil, biz AB, Türkiye’nin kendi siyasî, ekonomik ve sosyal değişimine referans olduğu için katılmak istiyoruz. AB, benim ülkemde değişimin motoru oldu. Türkiye temel hak ve özgürlüklerin artırılması, demokrasinin geliştirilmesi, daha güçlü kurumlar oluşturulması gibi konularda önemli ilerlemeler kaydetti. Son derece faydasını gördük ve bu değişime devam etmek istiyoruz, bu Türk halkı için iyi.’’
‘’AVRUPA’NIN TÜRKİYE’YE İHTİYACI OLACAKTIR’’
Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs’ın bir çalışmasından da bahseden Şimşek, gelişmekte olan pazarlara ilişkin yapılan bu çalışmaya göre Türkiye’nin 2050 yılında, İngiltere ve Rusya’dan sonra, Avrupa’daki en büyük 3. ekonomi ve dünyadaki en büyük 9. ekonomi olarak gösterildiğini kaydetti. Şimşek, ‘’Türkiye, dinamik ve Avrupa için bir değer. Eğer Avrupa gerçekten ekonomik, siyasî, askerî ve birçok konuda önemli kalmak istiyorsa, Türkiye’ye ihtiyacı olacaktır’’ dedi. |
06.07.2010 |
Redd-i hakim başvurusuna ret |
ANAYASA Mahkemesi, Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik’in, reddi hakim başvurusunu, ‘’reddi hakim talebinde bulunma yetkisi olmadığı’’ gerekçesiyle reddetti. Çevik, Anayasa Mahkemesi önünde yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç başta olmak üzere bazı üyeler hakkında ‘’görevi kötüye kullanma, suç işlemeye teşvik, suça iştirak ve anayasal düzeni yıkma’’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu hatırlattı. Çevik, son olarak Anayasa Mahkemesine dilekçe ile başvurarak, söz konusu kişiler hakkında reddi hakim talebi ilettiğini söyleyen Çevik, mahkemenin, kendisinin reddi hakim talebinde bulunmaya yetkisi olmadığı gerekçesiyle dilekçesini kabul etmediğini bildirdi. Öte yandan Süleyman Arslan isimli bir avukat da, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un mahkemede görüşülmesini izlemek amacıyla yaptığı başvurunun da ‘’Anayasa Yargısında davaya katılma kurumuna yer verilmediği’’ gerekçesiyle reddedildiğini bildirdi. |
06.07.2010 |
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın tatilden dönmesini bekliyor |
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinin ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin olarak, ‘’Sayın Başbakan tatilde. Tatilden dönmesini bekleyeceğiz’’ dedi. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın kızı Burcu Sav ile Serdar Onaran’ın Bilkent Otel’deki düğün töreni sırasında gazetecilerin sorularını cevapladı. ‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinin ne zaman gerçekleşeceği’’ne ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, ‘’Sayın Başbakan tatilde. Tatilden dönmesini bekleyeceğiz’’ karşılğını verdi. Başbakan Erdoğan’ın görüşmeye yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ‘’Sayın Başbakan açıklama yapmıştı evet, açıklamalarının arkasından ne olacağını bekliyoruz’’ diye konuştu. |
06.07.2010 |
AKP binasına roketli saldırı |
AKP Bingöl İl Başkanlığı binasına roketli saldırı düzenlendi. Saldırıda, ölen ya da yaralanan olmadı. Alınan bilgiye göre, Yenişehir Mahallesi Genç Caddesi’ndeki 3 katlı binanın 2. katında bulunan AKP İl Başkanlığına, gece kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce roketatarla saldırı gerçekleştirildi. Parti binasının arka cephesindeki Eski Hal mevkisinden ve yaklaşık 200 metre mesafeden yapıldığı belirlenen saldırıda, binada hafif hasar meydana geldi. Saldırı, çevredeki bazı binaların camlarının kırılmasına sebep olurken, roketin atıldığı yerde bir otomobilde hasar oluştu. Yetkililer, saldırı anında parti binasında kimsenin olmamasının olası can kaybı ve yaralanmaları önlediğini belirttiler Polis, saldırganların yakalanması için operasyon başlattı. Öte yandan, AKP Karlıova İlçe Başkanlığı binası önünde de ses bombası patlatıldığı öğrenildi. |
06.07.2010 |
15 mermi attı, kendini Güneydoğu’da buldu |
2001 yılında PKK’lı teröristlerce kurulan pusuda boynundan vurularak omurilik felci geçiren ve boyundan aşağısı tutmayan Kaynarcalı gazi İsmail Sönmez, sadece 4 kez silâhla atış yaptığını ve toplam 15 mermi attıktan sonra kendisini Güneydoğu’da bulduğunu söyledi. 15 mermi attım, kendimi Güneydoğu’da buldum
2001 yılında PKK’lı teröristlerce kurulan pusuda boynundan vurularak omurilik felci geçiren ve boyundan aşağısı tutmayan Kaynarcalı gazi İsmail Sönmez, sadece 4 defa silâhla atış yaptığını ve toplam 15 mermi attıktan sonra kendisini Güneydoğu’da bulduğunu söyledi. Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde oturan Sönmez ailesi, üç nesil gazilik onuru yaşıyor. 2001 yılında PKK’lı teröristlerce kurulun pusuda boynundan vurularak omurilik felci geçiren ve boyundan aşağısı tutmayan Kaynarcalı gazi İsmail Sönmez’in (29) babası Kıbrıs, dedesi de İstiklal Savaşı gazisi. Sönmez sadece 4 defa silâhla atış yaptığını ve toplam 15 mermi attıktan sonra kendisini Güneydoğu’da bulduğunu belirtiyor. PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelenin kahramanlarından biri olan İsmail Sönmez, 8 aylık askerken Hakkari Çukurca’da boynundan vuruldu. Omurilik felci olan Sönmez, yatağa bağımlı hale geldi. Sönmez, son zamanlarda artan terör olaylarına çok üzülüyor. Her şehit haberinde yüreği dağlanan ve aynı acıları yeniden yaşayan Sönmez’in en büyük arzusu silâhların susması ve kardeş kavgasının bir an önce bitmesi. Sönmez, barışın ve huzurun gelmesi ve kardeş kanının durması için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyor. Terör örgütü PKK’nın en ağır mağdurlarından birisi ve genç yaşta yatağa bağımlı olmasına rağmen ‘eğer kan akacaksa örgüt muhatap alınabilir’ diyor. Bunu söylerken de büyük bir tepkiyle karşılaşabileceğini biliyor, ancak fikrini söylemekten çekinmiyor. 30 yıldır silâhla mücadele edildiğini, ancak istenilen sonucun alınamadığını ifade eden Sönmez, PKK’nın gerçek yüzünün ancak muhatap alınmasıyla anlaşılabileceğini vurguluyor. İyi bir eğitim almadan askerlerin sınır karakollarına terörle mücadeleye gönderildiği fikrine katıldığını vurgulayan Sönmez, buna kendisinin tanık olduğunu anlatıyor. Güneydoğu gazisi İsmail Sönmez, 4 defa silâhla atış yaptığını ve toplam 15 mermi attıktan sonra kendisini Güneydoğu’da bulduğunu belirtiyor. Sönmez şunları kaydediyor: “O bölgeye gönderilirken iyi bir eğitim aldık diyemem. 4 defa silâhla atış yaptık. Üç atışta üçer mermi, dördüncü atışta 6 mermi attım. Sonra beni Hakkari Çukurca’ya gönderdiler. PKK ile çatışmada boynumdan vuruldum ve omurilik felci oldum. Şimdi boynumdan aşağısı tutmuyor. Bütün ihtiyaçlarımı annem ve babam görüyor. Genelkurmay bir karar almış. Sadece profesyonel askerler sınır karakollarında görev yapacakmış. Yerinde bir uygulama olarak görüyorum.”
“AÇILIM DEVAM ETMELİ”
TERÖR örgütü PKK sadece Türkleri değil, Kürtleri de şehit ettiğinin altını çizen Sönmez, “Hem Türk hem de Kürt şehitlerimiz var. Zaten Türk halkı ile Kürt halkının arasında bir sorun yok. PKK, açılımı istemiyor. Açılım konuşulmaya başlandıktan sonra eylemlerini artırdı. Türkiye’de ne zaman kardeşlik ön plana çıksa, atılım yapılsa Türkiye’de bu tür olaylar artıyor. Açılım devam etmeli. Ancak açılım vatandaşa iyi anlatılmalı.” diye konuşuyor.
“HERKESE EŞİT OLUNMALI”
PAŞA, zengin ve devletin üst kademesinde bulunanların bir yolunu bulup oğullarını terör tehlikesinden uzak yerlerde askerlik yaptırdıklarını, bunun doğru olmadığını ifade eden Sönmez, “Paşa çocukları, zengin çocukları, devletin üst kademesinde bulunanların çocukları o bölgelere gönderilmiyor. Bir yolu bulunuyor. Eğer isterse Genelkurmay ve devlet bunu engelleyebilir. Herkes eşit şartlarda askerlik yapmalı. Yaptıkları aslında yasa dışı. Moral bozuyor” ifadelerini kullanıyor.
“OHAL’İN HİÇBİR FAYDASI YOK”
OHAL’İN uygulandığı dönemde askerde olduğunu ve terörle mücadeleye hiçbir katkısının olmadığını dile getiren Sönmez, şunları ekliyor: “Yıllarca OHAL uygulandı. Terör azalmadı. Ben askerken OHAL uygulanıyordu. OHAL’in hiçbir yararı olmadı. Bilakis zararı oldu. Bazı köyler boşaltıldı. Köylere geri dönüş projesi için çok paralar harcandı. Devlete büyük maddi zararı oldu hem de insanlar evlerinden çıkarıldı.” |
06.07.2010 |
İhbara giden polislere ateş açıldı |
MERKEZ Valisi Hüseyin Çapkın, Fatih’te 155 Polis İmdat Hattı’na gelen ihbarı değerlendiren polislere açılan ateş sonucu 2 polis memurunun yaralandığını ve saldırganın öldürüldüğünü bildirdi. Fatih’teki silâhlı çatışmada yaralanan ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan polis memuru İsmail Ertok’u ziyaret eden Çapkın, hastaneden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, olayın nasıl gerçekleştiğini sorması üzerine Çapkın, şunları söyledi: ‘’155 Polis İmdat Hattı’na bir ihbar geliyor. Polis olay yerine gidiyor. Daha olayı soruştururken polise ateş açılıyor. Çok garip bir şey, polisin çok sık rastlamadığı bir olay. Polis memuru İsmail Ertok göğsünden vuruluyor. Saldırgan sonra bir kamyonet çalıyor, kendisi kullanarak olay yerinden kaçıyor. Diğer ekip kovalamaya devam ediyor. Başka bir bölgede kamyoneti terk eden saldırgan, bir taksi gasp ediyor, yine kendisi kullanarak kaçmaya devam ediyor. Saldırgan, bu arada da polise ateş ediyor. Saldırgan sonra da çatışma sırasında vurularak, öldürülüyor. Bu sırada bir polis memuru arkadaşımız daha yaralanıyor.’’ Çapkın, göğsünden vurulan İsmail Ertok’un ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını ve ameliyat edildiğini belirterek, ‘’Arkadaşımız şu anda ameliyattan çıktı. Hayati tehlikesi sürüyor ama ümit varız’’ diye konuştu. Hüseyin Çapkın, silâhla kolundan yaralanan diğer polis memurunun durumunun da iyi olduğunu bildirdi. Bir gazetecinin ‘’Olayın terör boyutu var mı?’’ sorusunu Çapkın, ‘’Şimdilik öyle görünmüyor. Şu anda terörle bağlantısı yok. Ne olup olmadığı araştırılıyor’’ diye cevapladı. Öte yandan olayın ardından kaçarken Aksaray metro istasyonunun yakınında etkisiz hale getirilen saldırganın üzerinden, ‘’Halil Memedov’’ adına düzenlenmiş sahte pasaport çıktığı belirtildi. |
06.07.2010 |
Kapalı Maraş’a karşı müzakereler |
KIBRIS Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın Türkiye’ye, KKTC’nin yönetiminde, ancak yerleşime kapalı olan Maraş’ın Rumlara verilmesine karşılık, Türkiye’nin AB müzakere başlıklarından bazılarının açılmasına izin verebilecekleri önerisinde bulunduğu iddia edildi. Rum gazetelerine göre Hristofyas, söz konusu öneriyi, birkaç gün önce Brüksel’de gerçekleştirilen zirve çerçevesinde, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile yaptığı ‘’görüşme sırasında’’ iletti. Hristofyas, Rum kesiminde yayın yapan ‘’Astra’’ televizyon kanalına yaptığı açıklamada, ‘’Maraş’a karşılık Türkiye’nin bazı AB müzakere başlıklarının açılmasına onay verebilecekleri mesajını, Bağış aracılığıyla Ankara’ya ilettiğini’’ söyledi. Hristofyas, ‘’Türkiye’nin katılım sürecinde kesintisiz ilerlemesine izin verilemez. Her zaman karşısında çözülmemiş Kıbrıs sorununu bulacak’’ dedi. Hristofyas’ın önerisine bazı Rum siyasi partileri tepki gösterdi. |
06.07.2010 |
Bakan Yıldız: İlk nükleer santral Akkuyu olacak |
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bazı açılış ve temel atma törenlerine katılmak üzere geldiği Hatay’da, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin çok uzun zamandır gündeminde olan nükleer güç santrallerinin önemini anlattıkça, halkın bakış açısının da değiştiğini, ön yargılardan arındığını, daha önce karşı çıkanların bugün destekleyici konuma geldiklerini bildirdi. Sağduyuları ve anlayışlarından dolayı nükleer santral yapımının gündemde olduğu yörelerdeki halka teşekkür ettiklerini vurgulayan Bakan Yıldız, şunları söyledi: ‘’İlk nükleer santral Akkuyu olacak. Bu konuda bilinen çevrelerin dışında halk da bizi destekliyor. Biz herkesin düşüncesine saygılıyız ama bu ülkenin sorumluluğunu da omuzlarımızda hisseden kişileriz. Bu sebeple, nükleer santraller konusunda, dışardan gelen bir takım manipülasyonları doğru karşılamıyoruz. Geçen zaman içinde vatandaşlarımızın bugünden daha fazla bize destek vereceklerine de inanıyoruz.’’ |
06.07.2010 |
Şehidin adı okulda yaşayacak |
vaN'IN Çatak ilçesinde, araziye döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Yusuf Tuna Güzey’in adının, eşinin yaşadığı Eskişehir’de bir okula verileceği öğrenildi. Şehit Yusuf Tuna Güzey’in babası Behlül Güzey, yaptığı açıklamada, önceki gün Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in kendilerini ziyaret ettiğini hatırlatarak, ziyaret sırasında bakanların evde gelini Betül ile de görüştüklerini belirtti. Betül Güzey’in, Bakan Çiçek’ten, yaşadığı Eskişehir’de bir okula eşinin isminin verilmesini talep ettiğini belirten Güzey, bunun olumlu karşılandığını kaydetti. Akşam saatlerinde de kendilerine gelen telefon ile Eskişehir’de uygun bir okul bulunduğunun bildirildiğini kaydeden Güzey, ‘’Oğlumun adının yaşatılacak olması sebebiyle tüylerim diken diken oluyor. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ dedi. Güzey, ayrıca, Eskişehir’in yanı sıra yaşadıkları merkez Yüreğir ilçesine bağlı Çelemli beldesinde de bir okula oğlunun isminin verilmesini istedi. |
06.07.2010 |
İki saatte Kur’ân’ı öğrendiler |
Zonguldak’ta ilköğretim öğrencisi iki arkadaş, kursta 2 saatte Kur’ân okumaya geçti. Merkez Aziziye Camisi’nde Yaz Kur’ân Kursu’na başlayan Berat Madenci (11) ve Atakan Yüksek (10) ismindeki öğrencilerin, cami görevlilerine ‘hocam biz hızlı bir şekilde Kur’ân okumaya geçmek istiyoruz’ demesi üzerine, hızlandırılmış eğitime tabi tutuldu. İlk gün yaklaşık 1,5 saat Kur’ân alfabesi ve kelimeler üzerine eğitim alan öğrenciler, ertesi gün yarım saatlik eğitimin ardından direk Kur’ân okumaya başladı. Cami Müezzini Ahmet Aydın (52), “Ben 30 yıllık diyanet görevlisiyim, ilk defa hayatımda böyle bir şey görüyorum. Bana şu an bütün dünyayı verseler bu kadar sevinmezdim” dedi. Zonguldak Merkez Aziziye Camisi’nde 2 saat gibi sürede alfabe kitapçığını öğrenerek Kur’ân’a geçen Berat ve Atakan, camiye gelerek kurs hocaları Ahmet Aydın’dan ders aldı. Rahle başında küçük talebelerini öven Aydın, kısa sürede Kur’ân okumayı söken küçük öğrencilerine sarılıp tebrik etti. İlköğretim 6. sınıfa geçen Berat Maden, “Kur’ân-ı Kerim’e geçmeyi çok istiyorduk, sağ olsun hocamız da yardım edince kısa bir sürede Kur’ân’a geçmeyi başardık. Bu aşamaya gelmek biraz zor oldu, çok çalıştım onun için. Hocamız neyin ne olacağını bize söyledi, biz de hocamızın sayesinde geçtik. Çok güzel bir duygu. Her insan okuması lazım zaten Kur’ân okumayı, biz de görevimizi yaptık, kitabımızı okuyoruz. Kur’ân-ı Kerim, dinimizi öğrenmek, Peygamberimizle, Allah’ımızla konuşmak gibi geliyor bana” dedi. Atakan Yüksek ise, Kur’an’a geçmenin çok güzel bir duygu olduğunu belirterek, “Kitabımızı okumayı öğrendiğim için çok sevindim. Herkes gibi ben de Kur’ân-ı Kerim okuyorum” dedi. Öğrencilerinin öğrenme iştiyakına hayran kaldığını ifade eden Aziziye Cami Müezzini Ahmet Aydın (52), “Bir namaz sonrası yanımıza gelip Kur’ân öğrenmek istediklerini söylediler. Kursa geldikleri gün, ‘Hocam biz çok meraklıyız, ne olur bize bir an önce Kur’ân okumayı öğretin’ diye talepte bulundular. Ondan sonra 1,5 saat civarında çalıştık, ertesi gün saat 09.00’da da 15 dakika çalıştık. 1,5-2 saat gibi bir süre içinde bu yavrularımız Kur’ân’a geçti” diye konuştu. Meslek hayatında ilk defa bu kadar iştiyaklı öğrencilerle karşı karşıya bulunduğunu kaydeden Aydın, şunları söyledi: “Kur’ân-ı Kerim, Allah’ın sözü olduğu için Allah kendi kelamına ayrı bir özellik veriyor. Bu yavrularımız da önce ‘Elif’ cüzünü, kısa sürede hemen ezberlediler, ondan sonra çaprazlama yaptılar. Baktım, bir yer gösterdim, okumaya başladılar. İkinci bir yer gösterdim, orayı daha kolay okudular. Bir yer daha gösterdim, ‘haydi çocuklar hayırlı olsun’ dedim. Hemen Kur’ân’ı getirin dedim, 2 saate varırken Allah’ın kelâmını yavaş yavaş okumaya başladılar. 30 senelik mesleki hayatımda ilk defa böyle gayretli öğrenci gördüğüm için çok heyecanlandım. Bu sevincimi anlatamam. Bana dünyadaki en kıymetli şeyi verseler bu kadar sevinmezdim.” |
06.07.2010 |
Hafızlık eğitimine teknolojik destek |
Trabzon’un Of ilçesine bağlı Uğurlu beldesi Mehmet Rüştü Âşık Kutlu Kurân Kursu’ndaki öğrenciler hafızlıklarını bilgisayar ortamında pekiştiriyor. Yaz tatilinde Kur’ân öğrenmek isteyen ve hafızlık eğitimi gören öğrencilere yönelik kurslarda bilgisayar ortamında eğitim veriliyor. Kursiyerlere daha çok faydalı olmak için bilgisayar aracılığıyla eğitim verdiklerini ifade eden Uğurlu Mehmet Rüştü Âşık Kutlu Kur’ân Kursu Müdürü Abdulbaki Öztemel, “Hafızlığa hazırlanan öğrenciler derslerini vermeden evvel tekrarlarını hem kulağa, hem de göze hitap eden bilgisayarla yapıyorlar. Güzel seslerden dinledikleri kıraatle hem makam, hem ritim öğreniyorlar. Böylece öğrencilerimiz güzel okumak için gereken kulak dolgunluğunu kazanmış oluyorlar” diye konuştu. Kur’ân öğretimi konusunda görevlilerin ellerinden geleni yaptığını kaydeden Of Müftüsü Mehmet Genç, “Yüce dinimizin kitabı olan Kur’ân-ı Kerim’i evlatlarımıza öğretmekten zevk alıyor ve mutluluk duyuyoruz. Kurslarımızda teknolojiden istifade ediyoruz böylece teknolojiyle barışık hafızlar yetişiyor” dedi. Çorumlu Kadir Yiğit isimli öğrenci velisi iki yeğeninin Uğurlu beldesinde hafızlığını tamamladığını bu yıl da oğlunun icazet alacağını belirterek, kursun verdiği bilgisayarlı eğitiminden oldukça memnun olduklarının altını çizdi. |
06.07.2010 |
Yaz okulu öğrencilerine yangın söndürme eğitimi |
Mardİn Belediyesi, yaz okulu kapsamında öğrencilere yangın söndürme eğitimi veriyor. İtfaiye ekipleri, Ofis ve İstasyon mahallelerinde kurulan yaz okulunda yangın söndürme, acil durumlarda yapılacak müdahale gibi konularda bilgi verdi. Sosyal eğitimlere ağırlık verdiklerini belirten Mardin Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu, “Çocuklara özellikle kibrit, çakmak gibi yanıcı maddelerden uzak durmaları konusunda eğitimler verilmektedir. Öğrencilerimize yangına karşı dikkatli olmaları ve yangın esnasında yapılacak müdahaleler tek tek anlatılmaktadır. Öğrencilerimize ayrıca sertifika veriyoruz. Eğitimlerimiz yaz boyunca devam edecektir. Sağlık kursları da açmak istiyoruz. Bu konuda görüşmelerde bulunuyoruz” dedi. |
06.07.2010 |
Üniversitelere 2 bin araştırma görevlisi alınacak |
Ünİversİtelere alınacak 2 bin araştırma görevlisi için başvurular bugün başlıyor. Üniversiteler için araştırma görevlisi alımı ilânına bugün çıkılacak. İlanlar YÖK’ün web sitesinden yayımlanacak. Araştırma görevliliği için adaylar başvurularını ilgili üniversitelere yapacak. Adayların başvuruları alındıktan sonra yazılı sınav yapılacak. Adaylar, ALES puanı, diploma notu ve yazılı sınavın sonuçlarına göre seçilecek. Yabancı dil puanı düşük araştırma görevlileri atandıktan sonra 6 ay kadar Türkiye’de yabancı dil eğitimi alabilecek. |
06.07.2010 |
Gazetelerin satış tirajları sanal âlemde |
BasIn İlan Kurumu, Türkiye genelinde yayın yapan ulusal gazetelerin net satış rakamlarını ilk defa kurumun internet sitesinden yayımlamaya başladı. Basın İlan Kurumu’ndan alınan bilgiye göre, 1965’ten bu yana tiraj ölçümü yapan kurum, gazetelerin satış rakamlarının doğru açıklanmadığı tartışmalarını ortadan kaldırmak ve denetimdeki eksiklikleri gidermek amacıyla bir çalışma başlattı. |
06.07.2010 |
Çarşı ve alışveriş kültürü yaşatılmalı |
Bursa Büyükşehir Belediyesi, ÇEKÜL ve Tarihi Kentler Birliği tarafından gerçekleştirilen, gerek Anadolu’dan gerekse dünyanın farklı noktalarından çarşı temsilcisi ve akademisyenleri Bursa’da buluşturan Osmanlı Coğrafyasında Çarşı Kültürü Sempozyumu tamamlandı. Tayyare Kültür Merkezi’ndeki (TKM) sempozyumda; hem ortak kültürün ürünü olan çarşı ve hanlar hem de yüzyıllar içinde oluşan ve kuşaktan kuşağa aktarılan çarşı/alışveriş kültürü masaya yatırıldı. Mısır’dan Kırım’a, Halep’ten Bosna’ya kadar geniş bir coğrafyadan gelen çarşı temsilcileri, hem kültürel miras olarak çarşı ve hanların ayağa kaldırılması noktasında hem de oluşan çarşı kültürünün yaşatılması noktasında birlikte hareket etme görüşünü benimsedi. 30’u aşkın bildiri çerçevesinde çarşı kültürünün her yönüyle ele alındığı sempozyumda, Bursa’dan Osmanlı coğrafyasına yayılan alışveriş kültürünün dünyaya tanıtılması gerektiği vurgulandı. Sempozyumda, modern alışveriş merkezlerinin geleneksel alışveriş merkezlerine etkileri de tartışıldı ve aslında bir şehir hafızası olan geleneksel çarşı ve hanların yaşatılması noktasında gerekli düzenlemelerin yapılması istendi. |
06.07.2010 |
Tuz Gölü’nün harika bitkileri |
ANKARA Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Latif Kurt, Tuz Gölü’nün ‘’mucize bitkilerinin’’ geliştirdikleri çok özel adaptasyonlarla tuzcul topraklardan suyu sökerek alabildiğini belirterek, çoraklığa dayanabilecek buğdayın tek türünün de dünyada sadece Tuz Gölü çevresinde bulunduğunu bildirdi. Kurt, ‘’Ihlara Vadisi ve Çevresinde Doğa Eğitimi’’ projesi kapsamında Tuz Gölü çevresinin floristik yapısı ve tuzcul bitki olarak tanımlanan halofitlerin uyumu üzerine öğrencilerle birlikte inceleme ve gözlem yaptı. Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği yönünden dünyanın zengin ülkelerinden biri olduğunu belirten Kurt, ‘’Avrupa kıtasında 11 bin bitki türü var. Türkiye’de ise bitki türü sayısı ise yeni bulunanlarla 12 binin üzerine çıkmıştır. 12 bin bitki türünün yüzde 30’u, yaklaşık 3 bin 500 tür sadece Anadolu’ya hastır’’ dedi. Anadolu’ya has bitkiler açısından Tuz Gölü’nün önemli bir gen merkezi olduğunu kaydeden Kurt, şunları ifade etti: ‘’Tuz Gölü biyolojik çeşitlilik bakımından çok özel ve önemli bir habitata sahip. Tuz içeriğinin çeşitli olması nedeniyle dünyanın başka bölgelerinde görülmeyen endemik bitkiler Tuz Gölü çevresinde yetişmekte. Tuz Gölü’nün mucize bitkileri geliştirdikleri çok özel adaptasyonlarla tuzcul topraklardan suyu sökerek alabilmektedirler. Sadece Tuz Gölü çevresinde bilinen, Türkiye’nin başka bölgelerinde bilinmeyen 38 adet endemik bitki türü var. Tuz Gölü’nün endemik bitkileri diğer bölgelerden farklı olarak tuza ve kuraklığa dayanıklı ırklar içerir. Bu türler hızla kuraklaşan ve çoraklaşan dünyamızda paha biçilmez bir genetik kaynaktır.’’ |
06.07.2010 |
Dünya, felâketle BP’den daha ilgili |
MÜHENDİSTEN sıradan vatandaşa, Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısına çözüm arayan dünyanın değişik ülkelerinden insanlar, BP’yi günde ortalama 5 bin öneri yağmuruna tutuyor. Meksika Körfezi’nde ‘’bugüne kadar yaşanan en büyük sanayi kazası olma’’ yolundaki petrol kazası ve yaşanan çevre felâketi, yalnız BP bünyesinde oluşturulan ekibi değil, ABD’deki eyaletler ile diğer ülkelerde yaşayan mühendis ve mimardan sıradan vatandaşa kadar birçok kişiyi yeni fikir ve icat bulmaya itiyor. Günde yaklaşık 100 bin varil ham petrolün denize aktığı kuyunun kapatılabilmesi için yoğun çalışmalar sürerken yeni fikir veya icatları olanlar da BP’yi ve ABD Sahil Güvenlik Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ni mail yağmuruna tutuyor. BP’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, dünyanın çeşitli ülkelerinden Arapçadan Rusçaya, çeşitli dillerdeki tekliflerin bir kısmı denizdeki petrolün nasıl temizleneceği, bir kısmı ise kuyunun nasıl kapatılacağına yönelik düşünceleri içeriyor. Bazıları önerilerini iki cümle ile özetliyor, bazıları fotoğraflarla destekliyor.
9 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN TEKLİFİ Virginia eyaletinden 9 yaşındaki bir çocuğun da önerisini boya kalemleriyle yazarak anlattığı bildiriliyor. BP’nin verilerine göre, Mayıs ayı sonuna kadar toplamda 40 bini bulan BP’nin Houston’daki merkezine gelen öneri sayısı, sorunun halen çözülememesiyle birlikte Haziran ayında ciddî artış gösterdi. Merkeze son dönemde günde ortalama 5 bin öneri geliyor. Bu önerileri incelediklerini belirten BP, bunlardan yalnızca çok azının test edilebilme özelliği taşıdığını kaydediyor. Ayrıca, BP, internet sitesinde, bu önerileri inceleyebilmek için ekibi genişleteceklerini bildirdi.
BP’YE ‘’İLGİSİZLİK’’ SUÇLAMASI Washington Post gazetesinde de David Brown imzalı haberde, BP’ye gönderilen önerilerden bazıları yayımlandı. Haberde, BP’nin kendi tekliflerini veya icatlarını dikkate almadığından yakınan öneri sahipleri, BP’yi çözüm konusuna ilgisiz kalmakta suçlarken BP yetkilileri ise önerilerin çoğunun ‘’uygulanmasının teknik olarak imkânsız ve durumu daha da kötüleştirecek nitelikte’’ olduğunu ifade etti. Yetkililer, okyanusun altındaki derece ile basınç şartlarının hayal edilmesi zor bir durum olduğuna dikkati çekerek, çözümün zorluğunu ve sürdürülen çabaları vurguluyor.
FELÂKETE “BALİNA” ÇÖZÜMÜ Bu arada“Balina” adlı Tayvan bandıralı dev bir tankerin Meksika Körfezi’ndeki suyu temizlemede deneneceği belirtiliyor. İngiliz basınında yer alan haberlere göre, dev tanker petrolü suyu çekip temizleyecek ve tekrar körfeze bırakacak. Halen test aşamasında olduğu ve bu hafta içinde uygulamaya geçilmesi beklenen tankerle, günde 21 milyon galon su temizlenebilecek. |
06.07.2010 |
Frig Vadisi’nde sanal gezinti |
KÜTAHYA, Eskişehir ve Afyonkarahisar’da bulunan Frig Vadisi’ni görmek için bu illere gidemeyenler, sanal ortamda şehrin tarihî yapılarını görebiliyor. Frig Vadisi’nin turizme kazandırılması ve tanıtımına katkıda bulunulması amacıyla üç ilin valilikleri tarafından kurulan Frigya Kültür Mirasını Koruma ve Kalkınma Birliği (FRİGKÜM), geçmişte Friglerin hüküm sürdüğü dağlık Frig Vadisi ve çevresindeki kültürel mirası turizme kazandırmayı hedefliyor. Birliğin internette oluşturduğu ‘’www.frigvadisi.org’’ internet sitesinin ana sayfasındaki ‘’sanal tur’’ sekmesini tıklayanlar, Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar seçenekleri altında bu illerdeki yapıların panoramik fotoğraflarına ulaşabiliyor. Vadideki antik yapıları görmek için söz konusu illere gidemeyenler ile görsel anlamda vadi hakkında bilgi almak isteyenlere hizmet verilmesi bakımından illerin isimleri yazılı olan ana başlıklar altında 3 boyutlu fotoğraflar sunuluyor. |
06.07.2010 |
ÇORAKLAŞMAYA DAYANIKLI BUĞDAYIN ATASI TUZ GÖLÜ’NDE |
DÜNYAMIZI bekleyen en önemli sorunlardan birinin çoraklaşma ve bunun sonucunda açlık sorunu olacağını vurgulayan Kurt, ‘’Gelecekte tuza dayanıklı ırklar ıslah edilerek açlığa çözüm olacak’’ dedi. Dünyadaki en önemli besin kaynaklarından birinin buğday olduğunu ve bunun çoraklaşmaya dayanıklı atasının dünyada sadece Tuz Gölü çevresinde bulunduğunu belirten Kurt, şöyle devam etti: ‘’Çoraklaşma sonucu tarım alanları hızla yok oluyor. Tuz Gölü çevresinde yetişen buğdayın atasal forumları çorak alanlarda tekrar tarım yapılabilmesine imkân sağlayacak’’ |
06.07.2010 |