Dünya |
İsrail bilgi vermiyor |
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İsrail’den getirilen yaralılarla ilgili olarak, ‘’Maalesef İsrail tarafından doğru ve sağlıklı bilgi alamıyoruz. Tıpkı saldırı hususundaki hukuksuzlukları gibi, bu hastaların, yaralıların tedavileriyle ilgili detaylı dosyalarını alabilmiş değiliz’’ dedi. Akdağ: İsrail bilgi vermiyor
SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, İsrail’den getirilen yaralılarla ilgili olarak, ‘’Maalesef İsrail tarafından doğru ve sağlıklı bilgi alamıyoruz. Tıpkı saldırı hususundaki hukuksuzlukları gibi, bu hastaların, yaralıların tedavileriyle ilgili detaylı dosyalarını alabilmiş değiliz’’ dedi. Bakan Akdağ, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, İsrail’den getirilen yaralıların durumuna ilişkin basın mensuplarına bilgi verdi. Akdağ, iki yaralının Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavisine başlandığını bildirdi. Akdağ, hastanede bu yaralılar için özel bir kat ayrıldığını belirterek, ‘’Bu yaralı kardeşlerimizin aileleri, yakınları hastanedeler. Onların da uygun şartlarda misafir edilmeleri, hastalarla ilgili bilgi almaları için gerekli tedbirleri almış durumdayız’’ dedi. Bakan Akdağ, ‘’Maalesef İsrail tarafından doğru ve sağlıklı bilgi alamıyoruz. Tıpkı saldırı hususundaki hukuksuzlukları gibi, bu hastaların, yaralıların tedavileriyle ilgili detaylı dosyalarını alabilmiş değiliz. Dolayısıyla burada sanki sıfırdan bir hastayı kabul etmiş gibi hastanede bütün incelemeler tamamlanacak ve tedaviler de bu şekilde devam edecek’’ diye konuştu. Bakan Akdağ, ‘’Ambulans uçakların neden İsrail’de bekletildiğinin’’ sorulması üzerine de, ‘’Açıkçası yaralıların alınması hükümetimizin kararlılığıyla olmuştur. Mükemmel ve gerekli işbirliğini karşı taraftan gördüğümüzü söyleyemem. Bu kararlılıkla ancak yaralıları Türkiye getirmiş olduk. Kaldı ki uluslar arası sularda böylesine bir müdahaleyi yapan, masum, silâhsız insanlara ateş açan bir yönetimin başka türlü bir yaklaşım göstermesini bekleyemezdik’’ karşılığını verdi. ‘’Gelen yaralılardan birinde kanserojen maddeye rastlandığı’’ iddiasının hatırlatılması üzerine ise Bakan Akdağ, bu iddiaya ilişkin bir şey söyleyemeyeceğini, ancak yaralıların çok yönlü gerekli tıbbî değerlendirmeye tabi tutulacağını belirtti. Akdağ, yaralı sayısı konusundaki bilgilerin bütün yaralılar geldikten sonra net olarak verilebileceğini de sözlerine ekledi. |
04.06.2010 |
DOKUZ ŞEHİDİN CENAZESİ DE TÜRKİYE'YE GETİRİLDİ |
Gazze'ye yardım filosunda İsrail saldırısına uğradıktan sonra kelepçelenip gözaltına alınarak üç gün hücrede tutulup sorgulanan 466 yardım gönüllüsü, üç THY uçağı ile gece saatlerinde Türkiye'ye döndü. Gönüllülerle birlikte, saldırıda vefat eden dokuz kişinin cenazeleri de getirildi. Kafile, büyük bir kalabalık tarafından karşılandı. 38 YARALI TESLİM EDİLDİ, 21 YARALI VAR DENİYOR
İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, ''Şu ana kadar bize dokuz şehit cenazesi verdiler, ama bizdeki liste daha kabarık. Kayıplar var. 38 yaralıyı doktor arkadaşlar elleriyle teslim etti, dönüşte bize 21 yaralı var diyorlar’ derken, Vakfın Başkan Yardımcısı Durmuş Aydın da kayıpların denize atılmış olabileceğini söyledi.
VURULANLARIN BAZILARI DENİZE Mİ ATILDI?
''Bu kayıplara ne olmuş olabilir?'' sorusuna Aydın, ''Denize atmış olabilirler. Bunların araştırılması lâzım. Bulunmasını ümit ediyoruz. Bulunmazsa İsrail için kara bir leke olacak. Zaten batağa batmış vaziyetteler'' cevabını verirken, başka yolcular da ölü sayısının daha yüksek olduğunu ve denize atılan yaralılar bulunduğunu söylediler.
Kayıpların HESABI sorulsun
GAZZE'YE insanî yardım taşıyan ve İsrail’in saldırısına uğrayan ‘’Mavi Marmara’’ gemisinde bulunan İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Atatürk Havalimanı’nda gazetecilere açıklama yaptı. Olay anını anlatan Yıldırım, sabah ezanında İsrailli askerlerin havadan uçak ve denizden botlarla saldırıya başladıklarını dile getirdi. Önce bir gösteri yapıldığını zannettiklerini vurgulayan Yıldırım, ‘’Birden bire gemiye indirme yaptılar. Arkadaşlarımız sadece sivil direniş gösterdi. Bütün basın oradaydı. ‘Kol kola girin, onları içeri almayın’ dedik’’ şeklinde konuştu. Yıldırım, İsrail’in en yetişmiş, en üst tim ve komandolarına karşı demir sopalarla meşrû müdafaa yaptıklarını kaydetti. İsrail’in, ilk 35 dakika silah kullanmadıklarını iddia ettiğini söyleyen Yıldırım, atılan gaz bombasından birçok kişinin yaralandığını, ayrıca ilk kullanılan mermilerin plastik ve ucu ince çiviye benzer mermiler olduğunu aktardı. Yıldırım, ‘’Cevdet kardeşimiz şehit olmuştur. Basın mensubudur. Sadece fotoğraf çekiyordu. Fazla değil bir metreden vuruldu ve beyni parçalandı’’ diye konuştu. Gemiye ilk inenlerden 10’unun etkisiz hale getirildiğini anlatan Yıldırım, ‘’Evet silâhlarını aldık. Silâhlarını kullansak bile yine meşrû müdafaadır yaptığımız. Buna rağmen biz onlardan aldığımız silâhların hepsini denize attık’’ dedi.
38 YARALI TESLİM EDİLDİ, 21 YARALI VAR DENİYOR
Bülent Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Arkadaşlarımızdan biri teslim olduktan sonra vuruldu ne yazık ki. Onun görüntüsünü alamadık. İnsanlık adına hiçbir şey yoktu orada. Baktım olacak gibi değil, beyaz gömleğimi çıkarıp salladım. Beyaz bayrağı görünce ‘dururlar’ dedik, ama öyle olmadı. Şu ana kadar bize 9 şehit cenazesi verdiler ama bizdeki liste daha kabarık. Kayıplar var. 38 yaralıyı doktor arkadaşlar elleriyle teslim etti, dönüşte bize 21 yaralı var diyorlar.’’ Bütün dünyaya internet üzerinden canlı yayın yaptıklarını, İsrail’in gerçek yüzünün görüldüğünü ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Biz hukukun dışına hiç çıkmadık, onlar elimize geçtiği zaman tedavi yapıp sularını verdik ama onlar ellerine geçen arkadaşlarımızı öldürdüler. Bazı arkadaşlarımızı denize attılar. Askerlerini tedavi eden doktoru bile kurşunladılar. Sonra teslim olduk hep beraber. Kadınlar olmasa biz teslim olmazdık. Tüm arkadaşlarımı kutluyorum, hiçbiri geri adım atmadı. Bir yaşındaki çocuğu anne ve babasından ayırdılar. Buna rağmen geri adım atılmadı.’’ Teslim olmalarının ardından İsrailli askerlerin sürekli hakaretlerde bulunduğunu, insanların tuvalet ihtiyacına bile gidemediğini anlatan Yıldırım, daha sonra herkesi geminin ikinci katına aldıklarını, ellerini arkadan bağladıklarını, maksatlı olarak helikopteri geminin üzerinde döndürdüklerini belirtti. Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Bütün işkencelerin ardından gönlümüzü almaya başladılar, çünkü Türkiye ve dünya ayağa kalktı. Şehit verdik diye korkmuyoruz, bu ambargo kalkana kadar devam edeceğiz, insanlığın kazandığını hep beraber göreceğiz. Bu ambargonun kalkması için vaktini bizim tayin edeceğimiz daha büyük konvoylarla denizden ve karadan bütün dünyayı harekete geçiririz.’’
"İSRAİL KENDİNİ REZİL ETTİ"
Yıldırım, sorguda İsrailli yetkililere, ‘’Dünyada İsrail ordusunun güçlü bir imajı var deniyor, ama birkaç tane gönüllü bile sizin ordularınızın silâhlarını ellerinden alıp denize attı. Siz kendi kendinizi rezil ettiniz’’ dediğini dile getirdi. |
04.06.2010 |
VAHŞETİ ANLATTILAR |
GAZZE'YE yardım götüren gemilerde İsrail’in saldırısına maruz kalan bazı aktivistler, Adlî Tıp Kurumu’nda sağlık kontrolünden geçirildikten sonra yaşadıklarını anlattı. Yenibosna’daki Adlî Tıp Kurumu’nda sağlık kontrolünden geçirilen aktivist Fevzi Çorluk, buradan ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, saldırı sırasında İsrail’in karşısında silâhlı bir güç varmış gibi davrandığını belirterek, müdahale anında gemiye ses ve gaz bombası atıldığını ve gerçek mermiler kullanıldığını söyledi. Kendilerine zalimce yaklaşıldığını ifade eden Çorluk, ‘’78 milde saldırı yapıldı. İnsanlar şoka girdi. Çok ızdırap çektik. Ama asıl korkan onlardı. Bir kişinin alnının ortasına ateş etmişler. Hapishanede birçok eziyet yaptılar. Gemide bizi bir gün beklettiler. Yaklaşık 30-35 saat yemek vermediler. Krakerle beslendik. Tuvalet ihtiyacımızı gidermek için bir saat beklettiler’’ diye konuştu. Aktivist Halit Tekin de gemilerde silâh bulunmadığını, İsrailli askerlerin, gemilerdeki demirlerin silâh olarak kullanıldığını iddia ettiğini dile getirdi. Çok kötü şartlar altında gözaltında tutulduklarını belirten Tekin, şunları söyledi: ‘’Limanda bizi 42 saat beklettiler. Uyku yok, yemek yok. Yaşadıklarımı anlatamıyorum. 100 kişinin kalacağı yerde 500 kişi kaldık. Cezaevinde 10 kişinin kalacağı yerde 50 kişi kaldık. Sağlığımızı bir tarafa bıraktık, artık canımızı düşünür olduk. Tekmelerin, silâh kabzalarının nereden geleceğini bilemiyorsunuz. 10 kişinin etrafında 100 tane İsrail askeri. Her yerde şiddet uyguladılar.’’ |
04.06.2010 |
Ambargo kalkmalı |
İsrail basını, Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırıda baş sorumlunun İsrail hükümeti olduğunu belirtti. Haaretz gazetesi “krizden çıkış stratejisi, başarısız bir politikayı sürdürmek yerine, Gazze’deki ablukayı kaldırmak” diye yazdı. BM DE “KALKSIN” DİYOR
BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşundan Filippo Grandi, Gazze ablukasını kaldırmanın krizin çözümünün anahtarı olduğunu söylerken, Tony Blair de, ablukanın bitirilmesi gerektiğini belirtti.
BM: Filistin’deki ambargo kalksın
BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNWRA) yetkilisi Filippo Grandi, Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukayı kaldırmak ve İsrail’den gelen ürünlerin ithaline izin vermenin, krizin çözümünün anahtarı olduğunu söyledi. Grandi, UNWRA’nin başlıca bağışçılarından birisi Finladiya’yı ziyaretinde basına yaptığı açıklamada, ‘Yapılması gereken, İsrail’in ürünlerinin Gazze Şeridi’ne geçişine izin vermek’’ dedi. İsrail komandolarının önceki gün Gazze’ye yardım taşıyan gemilere kanlı baskınının, yürürlükteki sistemin savunulmaz ve bölgede bir gerginlik faktörü olduğunu gösterdiğini belirten Grandi, ‘’Bu boş yere yaşanmış bir trajediydi. Gazze’ye insani amaçlı ve inşaata yönelik ürünlerin geçişi gerektiği gibi normal geçiş noktalarından sağlanabilseydi, bunlar olmazdı’’ dedi. BM yetkilisi Filippo Grandi, Pazartesi günkü dramdan beri bütün dünyadan liderler tarafından yapılan Gazze’ye ablukanın kaldırılması çağrılarından memnuniyet duyduğunu ve karar alan herkesin artık gözlerinin açıldığını umduğunu belirterek, ‘’Bu sözleri somut eyleme dökelim. Zamanı geldi. Eğer beklersek, bu fırsatı kaçırırız ve böyle davranmamalıyız’’ diye uyarıda bulundu. |
04.06.2010 |
ABD iki arada bir derede |
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, PBS televizyonunda soruları cevaplarken, iki arada bir derede denebilecek şekilde konuştu. Biden, İsrail’in Gazze’ye giden gemileri silâh kaçakçılığını önlemek için durdurma hakkı olduğunu savunurken, ülkesinin oradaki Filistinlilerin içinde bulundukları durumdan endişe duyduğunu da belirtti. Amerika, İsrail’e baskı kurmaya çalışıyormuş!
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İsrail’in Gazze’ye giden gemileri silah kaçakçılığını önlemek için durdurma hakkına destek verirken, ülkesinin oradaki Filistinlilerin içinde bulundukları durumdan endişe duyduğunu da belirtti. PBS televizyonunda “Charlie Rose Show” adlı programda soruları cevaplayan Biden, İsrail’in, gemilerdeki malzemeyi arama hakkına sahip olduğunu ifade ederken, “İsrail, gemiye askerleri çıkarmalı mıydı, çıkarmamalı mıydı, bunu tartışabilirsiniz. Ama işin doğrusu, Hamas ile savaş halindeki İsrail’in, silâhların kaçırıp kaçırılmadığını bilmeye hakkı var. İsrail’in kendi güvenlik çıkarlarıyla ilgilenmeye kesin bir hakkı bulunuyor” diye konuştu. Biden, “İsrail, ‘Buyurun, işte Akdeniz’desiniz. Birazcık kuzeye kırıp yükünüzü boşaltırsanız, biz bunları Gazze’ye sokacağız’ dedi. Bunda ne sorun var? Doğrudan Gazze’ye gitmede ısrar etmenin ne anlamı var? İsrail’in, ‘Gemide ne olduğunu bilmiyorum. Bu kişiler (Hamas) benim halkına 3 bin roket atıyor’ demesi meşrû” diye konuştu. ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırısında meydana gelenlere dair şeffaf ve tarafsız bir soruşturulma yürütülmesine olan desteğini yineleyen Biden, ülkesinin olaya dair, uluslar arası katılımın da olduğu, İsrail tarafından yürütülecek bir soruşturmayı desteklediğini kaydetti.
NETANYAHU’YU İKNA ÇABALARI
BUNUNLA birlikte, Amerikan yönetiminin, abluka altındaki Gazze’ye yardımlar konusunda İsrail hükümetini etkilemeye çalıştığını da söyleyen Biden, ülkesinin İsrail’e, inşaat malzemesi ve diğer insanî yardımların Gazze’ye girişine izin vermesi için, yapabildiği kadar baskı ve ikna yolunu uyguladığını ifade etti. Biden, ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerde “çatlaklar” olduğu yönündeki fikirleri de reddederek, “İsrail hükümetinin izlediği taktiksel yollarda ya da bazı bakanlarının, yapıcı olmadığını düşündüğümüz bazı söylemlerinde görüş ayrılıklarımız var mı? Evet, ama bunlar her zaman var” dedi. ABD Başkan Yardımcısı Biden, tarihteki hiçbir Amerikan yönetiminin, şimdiki yönetim kadar İsrail’in güvenliği konusunda bu derecede olumlu ve destek veren bir tavır içinde olmadığını savundu. |
04.06.2010 |
Abbas’tan Obama’ya: Daha cesaretli ol |
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, gelecek hafta Washington’a yapacağı ziyaret öncesinde, Amerikan Başkanı Barack Obama’yı Ortadoğu’daki durumu değiştirmek için ‘’cesaretli kararlar’’ almaya çağırdı. Abbas, Batı Şeria’nın Beytüllahim şehrinde düzenlenen ‘’Filistin’de yatırım’’ konulu uluslar arası konferansın açılışında yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze için yardım taşıyan gemilere baskınını ‘’devlet terörü’’ diye niteledi. ‘’Gazze’ye kuşatmayı yarmak için gelen Özgürlük filosu gibi, bu konferans da Filistin ekonomisine yönelik ablukayı yarmayı amaçlıyor’’ diyen Abbas, Mısır’ın dün insanî yardım ve hastaların geçişi için Gazze Şeridi’ne İsrail kontrolünde olmayan tek geçiş noktası Refah terminalini açmasından, ayrıca Türkiye’nin tutumundan memnuniyet duyduğunu söyledi. Filistin devlet başkanı Abbas, Washington’da gelecek hafta Obama ile görüşmesinde, ‘’bölgenin yüzünü değiştirmek için cesaretli kararlara ihtiyaç bulunduğu’’ mesajını vereceğini belirterek, ‘’Halkımız, Özgürlük filosuna saldıran İsrail’in devlet terörüne maruz kaldı. Bütün dünya ile Filistin halkı bu terörizmle karşı karşıya’’ dedi. |
04.06.2010 |
Haaretz: Çıkış stratejisi ambargoyu kaldırmak |
İSRAİL basını, pazartesi günü Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırıda baş sorumlunun İsrail hükümeti olduğunu belirtti. Jerusalem Post gazetesinde Larry Derfner imzalı, “Kafesi Sallamak: Ülkemi suçluyorum” başlığıyla yayımlanan yazıda İsrail hükümeti eleştirilerek, “Mavi Marmara’dakilerin İsrail askerlerine saldırma hakkının bulunduğu” belirtildi. Olayların bu noktaya gelmesinin bir sorumlusunun da Avigdor Lieberman gibi, İsrail yanlısı yazarlarca bile “neonazi” olarak nitelenen bir kişiyi dışişleri bakanlığı görevine getiren İsrail halkı olduğunun ifade edildiği yazıda, bunun, İsrail halkının geçmişte yaptığı pek çok hatanın tekrarı olduğu belirtildi. Haaretz gazetesinin baş makalesinde ise, “İsrail için krizden çıkış stratejisinin, başarısız olmuş bir politikayı sürdürmek yerine, Gazze’deki ablukayı kaldırmak olduğu” belirtildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya, “kendisini toparlayarak, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere düzenlediği baskın nedeniyle uğradığı zararı en aza indirmesi” çağrısında bulunulan yazıda, ‘’Netanyahu, bir yandan silâh kaçakçılığına karşılık verecek bir strateji geliştirirken, bir yandan da (Gazze’ye yardım götüren gemilere yapılan müdahale sırasında) ne olduğunu soruşturacak bir komisyon kurmalı ve Gazze Şeridi’ndeki zararlı ve gereksiz ablukayı kaldırmalıdır. Devlet adamlığı, önemli olan ile önemi bulunmayanı birbirinden ayırma yeteneğiyle ölçülür. İsrail’i Hamas ve Hamas yanlılarıyla yapılan bu aptalca prestij mücadelesinin içine sokan Netanyahu ve Barak, şiddete yönelik ve zarar veren eylemlerin içine girerek, hata yaptılar. Onlar bu haftaki devlet adamlığı sınavından kaldılar” ifadeleri kullanıldı. |
04.06.2010 |
Arap Birliği de ablukanın kalkmasını talep ediyor |
ARAP Birliği’nin, BM Güvenlik Konseyi’nden Gazze’deki İsrail ablukasının kaldırılmasını isteyeceği bildirildi. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, İsrail’in insanî yardım gemilerine saldırmasıyla ilgili olarak, Arap Birliği üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının Kahire’de gerçekleştirdiği toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, ‘’Arap Birliği Güvenlik Konseyi’ne başvurarak, Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasını isteyecek’’ dedi. Suriye’nin ‘’Gazze’deki ablukanın kaldırılması, İsrail ile dolaylı görüşmelerin durdurulması ve İsrail’le ilişkisi olan Arap ülkelerinin bu ilişkilerini bir an önce kesmesi’’ yönündeki taleplerinin ele alındığı toplantının Salı gün gerçekleştirilen bölümüne Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi de katılarak bir konuşma yapmıştı. |
04.06.2010 |
Mısır, kapıları açık tutacak |
İSRAİL'İN Gazze’ye yardım götüren gemilere gerçekleştirdiği kanlı baskın sonrası gelen uluslar arası baskıların ilk önemli sonuçlarından biri Mısır’ın Gazze’ye açılan Rafah sınır kapısını sürekli açık tutacağının duyurulması oldu. Saldırıyı görüşmek üzere acil toplanan Arap Dışişleri Bakanları toplantısı sonrası yaptığı basın toplantısında Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Mısır’ın Rafah sınır kapısını bundan sonra sürekli olarak insani yardımlar için açık tutacağını belirtti. Ancak Mısır konuyla ilgili olarak herhangi bir resmi açıklama yapmadı. 22 üyeli Arap Birliği’nin gerçekleşen Dışişleri Bakanları acil toplantısında Irak ve Suriye’nin de aralarında bulunduğu 12 ülke dışişleri, 6 ülke devlet bakanları düzeyinde katılırken, 4 ülke ise büyükelçiler düzeyinde temsil edildi. Basın toplantısında Türkiye’nin gösterdiği kararlılık ve uluslar arası camiayı harekete geçirme girişimlerine tam destek verdiklerinin altını çizen Musa, buna en güzel örneğin BM’deki ortak hareket olduğunu söyledi. |
04.06.2010 |
Blair’den çağrı |
İNGİLTERE'NİN eski Başbakanı Tony Blair, İsrail’in Gazze’ye yönelik ablukasını hafifletmesi gerektiğini söyledi. Blair, Sky haber kanalına verdiği demeçte, İsrail’in Gazze’ye gönderilen yardımlara izin vermesi gerektiğini vurgulayarak, “Son birkaç ayda daha önce yapılanlardan daha fazla şey yapıldı, ama yeterli değil” dedi. Beytüllahim’deki Filistin Yatırım Konferansına katılan Blair, aşırı görüşlülerin izole edilmesi ve Gazze halkına yardım edilmesi için bir politikaya ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. İngiltere Başbakanı David Cameron da dün parlamentoda yaptığı konuşmada, İsrail’e Gazze’ye yönelik ablukaya son vermesi çağrısında bulunmuş, ölümlerle sonuçlanan, İsrail yardım filosuna saldırısının “kabul edilemez olduğunu” söylemişti. |
04.06.2010 |
İHH - El Kaide bağlantısı yok |
ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in İHH insanî yardım vakfının El-Kaide ile bağlantısı olduğu yönündeki iddiasını yalanladı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, günlük basın toplantısında İsrail’in kanlı saldırısı ile ilgili soruları cevaplandırdı. İHH’nin El Kaide ile bağlantısı bulunduğu yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Crowley, ‘’İHH temsilcilerinin geçen 3 yılda Suriye, Türkiye ve Gazze’de üst düzey HAMAS yetkilileri ile görüştüklerini biliyoruz. Bu bizim için kesinlikle bir endişe kaynağı. İHH insanî yardım vakfı ve ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak kabul edilmiyor’’ dedi. Crowley, ‘’Yani İHH’nin El-Kaide ile bağlantısı olduğuna inanmıyor musunuz?’’ sorusuna, ‘’Bunu doğrulayamayız” diye cevap verdi. |
04.06.2010 |
Adlî Tıp: Yakın mesafeden ateşli silâh kullanılmış |
ADLÎ Tıp Kurumu uzmanları, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırısında hayatını kaybeden 9 kişinin ateşli silâhlarla vurulduğunu ve vücutlarında kurşun izlerinin olduğunu bildirdi. Yenibosna’daki Adlî Tıp Kurumu uzmanlarından alınan bilgiye göre, 9 yardım gönüllüsünün ateşli silâhlarla vurulduğu ve vücutlarında kurşun izlerinin olduğu belirlendi. Vefat eden gönüllülerden birinin yakın mesafeden vurularak öldürüldüğü de belirlendi. Uzmanlar, cenazelerin bir kısmının üzerinde giysilerinin olmaması sebebiyle kesin sonucun balistik incelemeden sonra ortaya çıkacağını, bu raporun da çıkmasının yaklaşık bir ay süreceğini kaydettiler. |
04.06.2010 |