Kültür-Sanat |
Ayasofya’nın hazineleri sergilendi |
İSTANBUL'UN fethinin sembolü Ayasofya’daki Padişah Türbeleri’nin restorasyonu sırasında gün yüzüne çıkan sanduka kılıfları, Kâbe-i şerif iç örtüsü, kisve-i şerif, ravza-i mutahhara örtüleri, yüzyıllarca minberinde asılı duran ve müzenin deposunda bulunan tarihî sancaklar sergilenmeye başlandı. İstanbul’un fethinin 557. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen serginin açılışı dolayısıyla Ayasofya Padişah Türbeleri Avlusu’nda tören yapıldı. İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, törende, bugünün, fetih kutlamaları programı içinde bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Kutlamalar kapsamında önce Fatih Sultan Mehmed’in türbesinin ziyaret edildiğini, Fatih Anıtı’nda tören yapıldığını ve Belgrad Kapı’da sembolik fetih töreni gerçekleştirildiğini anlatan Bilgili, şöyle devam etti: ‘’Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun bir farkındalığı ortaya çıkardı. Resmî kutlamalar içerisinde fethin sembolü olan Ayasofya’da şimdiye kadar hiçbir etkinlik yapılmamış. Bu ne büyük bir unutkanlık ne büyük bir yanlışlık. Bundan sonra Valimize ‘Belgrad Kapı’dan sonra heyet olduğu gibi Ayasofya’ya gelsin, Ayasofya’da da bir tören yapılsın’ diyeceğim. Fethin sembolü olan Ayasofya’nın müzeden ibaret olmadığını da göstermemiz lâzım. Bunun, Fatih’e, İstanbul’u fetheden bir yığın meçhul askere ve Osmanlı’ya saygının bir ifadesi olacağını düşünüyorum. Bugün başlayan etkinlikle Ayasofya’nın fetih kutlamaları kapsamına alınmasını temenni ediyorum.’’ Bilgili, geçen yıl Bosna-Hersek’i ziyaretinde dikkatini çeken bir hatırasını anlatmak istediğini belirterek, ‘’Biz, Fatih’ten bahsederken biraz yanlış yapıyoruz. Sıradan bir insanmış gibi bahsediyoruz. Bosnalılar, ‘Fatih Mehmet Sultan Han Hazretleri’ olarak ifade ediyorlar. Bizim de bu saygıyı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmed’in Bosna’ya katkısı olmuştur ama İstanbul’a katkısını hiç kimse inkâr edemez’’ diye konuştu.
“BUGÜN TARİHİ BİR GÜN’’ Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun da İstanbul’un fethinin sembolü Ayasofya’nın bugün tarihi bir gün yaşadığını belirterek, Padişah Türbeleri’nin restorasyonu sırasında kültür ve san'at tarihi açısından bazı kıymetli objelerin gün yüzüne çıktığını vurguladı. Saklı ve gizli olmayan ama teşhir edilemeyen bazı eserlerin bugün ilk defa sergileneceğini ifade eden Dursun, eserlerin, İstanbul’un kültür, san'at ve müzecilik hayatına katkısı olacağını kaydetti. Eserlerin bu aşamaya getirilmesinde ve sergilenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Dursun, bugün İstanbul’un fethinin 557. yılının değişik yerlerde kutlandığını hatırlattı. Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Fethin resmî kutlama programı dışında bir şeyler yapmaya karar verdik. Ayasofya’da fethin kültür ve san'at değerlerini ön plana çıkaran bir çalışma yaptık ve Ayasofya’nın müzeden öte bir şey olduğunu bir kez daha gösterdik. Ayasofya bir müze ama diğer müzelerden farklı tarafları var. Ayasofya’nın bir ruhu var, bu ruhu iade etmek gerekiyor. Bu çerçevede, Ayasofya’ya 557 gül diktik. Artık, gül bahçesine girer gibi Ayasofya’ya giriliyor. Bizim için fetih, bir yeri alıp, orayı idare etmek değil, gül gibi idare etmek, insanların gül gibi geçinmesini sağlamak, gül ile barışı getirmektir. Onun için Osman Gazi’ye ‘İstanbul’u gülizar yap’ diye vasiyet ediliyor. Bugün İstanbul ne kadar gül bahçesidir, bunun yorumuna girmiyorum, sadece olması gerekeni söylüyorum.’’ Dursun, Ayasofya’da tarihi olarak var olan, ama unutulan, unutuldukça da hali pek iyi olamayan, korunamayan bazı eşyaları olduğunu ifade ederek, bunlara örnek olarak Ayasofya’nın minberinde asılı duran tarihî sancağı gösterdi. Geleneklerde fetihten sonra fethin timsali olan yerlere sancak asıldığını anlatan Dursun, ‘’Bu sancaklar, zamanla kaldırılmış ve korunmuştu ama seyre açık değildi. Sergide minbere asılan iki sancak tekrar gün yüzüne çıkmış olacak’’ dedi. Sergide, entari, ravza-ı mutahhara, sanduka kılıfı, kaftanlar, Kâbe iç parça örtüsü, kisve-i şerif parçası, Ayasofya’nın tarihi şamdanları, 16. yüzyıldan kalma el yazması Kur’ân-ı Kerim, vahleler, Sultan Abdülmecit’in mozaikten yapılan tuğrası, hatıra madalyası gibi toplam 18 eserin yer aldığını belirten Dursun, eserlerle 16. yüzyılda saraydaki modayı görmenin mümkün olduğunu kaydetti. Haluk Dursun, avluda, merhum Ekrem Hakkı Ayverdi’nin, İstanbul’un fethinin 500. yılı anısına yaptırdığı ve bugüne kadar Ayasofya’ya getirilemeyen 12 taş kitabeden birinin de sergileneceğini bildirdi. Konuşmaların ardından Bilgili ve Dursun, Ayasofya Padişah Türbeleri’nin bahçesine İstanbul’un fethinin 557. yıl dönümünü temsilen 557. gülü dikti. Açılışta dâvetlilere Fatih Belediyesinin ‘’fetih helvası’’ ile gül lokumu ikram edildi. |
30.05.2010 |