30 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Dünya

 

İki volkan da Orta Amerika’da

Latin Amerika’da bir günde iki volkan patladı. Guatemala’da Pacaya volkanı patlarken, çevredeki köyler boşaltıldı, uçak seferleri durduruldu. Yine bölge ülkesi Ekvador’da Tungurahua volkanı da patladı ve 10 bin metre yükseğe kül püskürtürken, çevredeki yerleşim birimleri boşaltıldı.

Latin Amerika'da 2 volkan patladı

ORTA Amerika ülkelerinden Guatemala’daki Pacaya volkanı faaliyete geçti. Volkanın yaklaşık 25 kilometre kuzeyinde yer alan başşehir Guatemala City’nin üzerini kül bulutu kapladı. Binlerce kişi çevredeki yerleşim yerlerinden tahliye ediliyor. Yanardağdan fırlayan kayalar sebebiyle bir gazeteci hayatını kaybetti. Yine Orta Amerika ülkelerinden Ekvador’da Tungurahua volkanı patladı. Volkan, 10 bin metre yükseğe kül püskürtürken, çevredeki yerleşim birimleri boşaltıldı. İki ülkede de uçak seferleri olumsuz etkilendi. Tungurahua volkanı, deniz seviyesinden 5 bin 23 metre yükseklikte bulunuyor. Guatemala’da 2 bin 552 metre yükseklikteki Pacaya volkanına yakın mesafede bulunan en az bin 900 kişi sığınaklara yerleştirildi. Patlama sebebiyle 800 civarında ev hasar gördü. Başşehirde buldozerler sokakları 7,5 santimetre yüksekliğe varan külden temizlemeye çalışıyor. Arabaların ve çatıların da kül kaplandığı belirtildi. Guatemala City’deki La Aurora Havaalanı’nın kapalı kalabileceği açıklandı. Uçuşların Mundo Maya Havaalanı ve Comapala Havaalanı’na yönlendirildiği kaydedildi. Pacaya, Guatemala’daki 32 yanardağdan en aktif olanı. En son 1998’de şiddetli bir şekilde faaliyete geçen Pacaya, Guatemala City’yi ve havaalanını külle kaplamıştı. Tungurahua volkanı ise en son 2006’da patlamış, Ekvador’un başşehri Quito’da 4 kişinin ölümüne, binlerce kişinin de evsiz kalmasına sebep olmuştu.

30.05.2010


 

İSRAİL GEMİLERE İZİN VERSİN

İHH Başkanı Bülent Yıldırım: “Dışişleri Bakanlığımız, Avrupa Parlamentosu, Fransa Dışişleri Bakanlığı ve daha birçok ülkeden hareketimizi destekleyen açıklamalar yapıldı. Ben İsrail'e sesleniyorum. Bu hareketin arkasında bütün dünyanın desteği var. Yapacağınız şey, bu gemilerin geçişine izin vermek. Eğer Gazze’ye yardım ettiğinizi iddia ediyorsanız, bu gemilerin geçişine izin verin. Samimiyetinizi ispatlayın.”

GAZZE'YE AMBARGO ARTIK KALKMALI

“Bizim işimiz Gazze’de 2006'dan beri ambargoya maruz kalan insanlara bir nebze yardım etmek. Suç işleyecek bir eylem yapmıyoruz ki, İsrail donanmasıyla bize askerî operasyon yapsın. İsrail basını bile gemilere olası bir operasyonun İsrail’i işgalci göstereceğini yazdı. İsrail kendi içinde ambargoyu hararetli bir şekilde tartışmaya başladı. Bütün dünyanın gördüğü gerçeği, İsrail halkı da görmeye başladı. İsrailli siyasetçiler de artık bu gerçeği görmeli. Ambargoyu kaldırmalı.”

Dönmek için yola çıkılmadı

Fİlİstİn’e ilâç, tıbbî malzeme vb. insani yardım malzemesi taşıyan gemiler Kıbrıs’ın güneyinde buluştu. Diğer gemiler ve milletvekilleri gelince gemiler yeniden hareket edecek. Bu arada İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, sürecin kendi lehlerine doğru ilerlediğini kaydetti.

Mavi Marmara gemisi ile 3 yük gemisi Kıbrıs’ın güneyinde buluştu. Buluşma noktasına 3 gemi daha bekleniyor. Gemiler, Kıbrıs açıklarında Avrupa Parlamentosundan gelecek milletvekillerini de bekliyor. Güney Kıbrıs Rum kesimi, parlamenterlerin geçişine izin vermediği için milletvekillerinin gemilere ulaşması gecikmişti.

15 Milletvekilinin gemilere ulaşmasıyla Akdeniz’e doğru yola devam edilecek. 7 geminin 25 saatlik bir yolculuktan sonra Gazze sularında olması bekleniyor.

İSRAİL SAMİMİYETİNİ GÖSTERSİN

Bu arada İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, sürecin kendi lehlerine doğru ilerlediğini kaydetti. Yıldırım, “Dış İşleri Bakanlığımız, Avrupa Parlamentosu, Fransa Dış İşleri Bakanlığı ve daha bir çok ülkeden hareketimizi destekleyen açıklamalar yapıldı. Ben İsrail’e sesleniyorum. Bu hareketin arkasında bütün dünyanın desteği var. Yapacağınız şey, bu gemilerin geçişine izin vermek. En doğrusu da bu. Eğer Gazze’ye yardım ettiğinizi iddia ediyorsanız o zaman gelin bu gemilerin geçişine izin verin. Samimiyetinizi kanıtlayın” diye konuştu.

GERİ ADIM ATILMAYACAK

Başından beri geri adım atmayacaklarını deklare ettiklerini ifade eden Yıldırım, “Biz geri dönmek için yola çıkmadık. 10 bin ton insanî yardım malzememiz var. Bize bu emanetleri teslim edenlere söz verdik Gazze’ye gireceğiz diye. İsrail, gerilimi ne kadar tırmandırırsa tırmandırsın asla geri dönmeyeceğiz” dedi.

Yıldırım, İsrail’in operasyon hazırlıklarına ise “İstedikleri gibi hazırlık yapsınlar. Biz tek bir çakı bile taşımıyoruz. Tamamen sivil ve insanî bir hareketiz. Biz siyaset yapmıyoruz. İsrail’in savunduğu gibi Hamas’ın propagandasını yapmıyoruz. Hamas kendi siyasetini yapar. Bizim işimiz Gazze’de 2006 yılından beri ambargoya maruz kalan insanlara bir nebze yardım etmek. Gemilerde taşıdığımız 10 bin ton malzeme, Filistin halkı için hayatî bir öneme sahip. Taşıdığımız ilâç ve tıbbî malzemeler, belki de binlerce çocuğun hayata bağlanmasını sağlayacak. Biz suç işleyecek bir eylem yapmıyoruz ki, İsrail donanmasıyla bize askerî operasyon yapsın. İsrail basını bile bugün gemilere olası bir operasyonun İsrail’i işgalci göstereceğini yazdı. İsrail kendi içerisinde ambargoyu hararetli bir şekilde tartışmaya başladı. Bütün dünyanın gördüğü gerçeği, İsrail halkı da görmeye başladı. İsrailli siyasetçiler de artık bu gerçeği görmeli. Ambargoyu kaldırmalı” şeklinde konuştu.

Öte yandan Mavi Marmara gemisinde bulunan 578 barış eylemcisi, Gazze’ye ulaşacakları günü bekliyor. Gemide herhangi bir sıkıntı yok. Aktivistler, Filistin’e girmeye kenetlenmiş durumdalar. Gemide herhangi bir rahatsızlığa karşı 9 doktor, 2 hemşire, 2 sağlık memuru hazır bekliyor. Gemide Mescid-i Aksa’nın muhafızı olarak bilinen Şeyh Raid Salah da bulunuyor.

30.05.2010


 

NPT'de anlaşma sağlandı

BM'DE yaklaşık 4 haftadır devam eden Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasını (NPT) gözden geçirme toplantılarının sonunda NPT’ye üye 189 ülke, önemli bir nihai belge üzerinde anlaşma sağladı.

BM’de 3 Mayıs’ta başlayan toplantıların son gününde, NPT’ye üye 189 ülke, Orta Doğu’nun da nükleer silahlardan arınması amacıyla bölgesel bir konferans düzenlenmesini içeren ve dünyada nükleer silahsızlanma yönünde adımlar atılmasını amaçlayan 28 sayfalık detaylı bir nihai belgeyi, BM Genel Kurul salonunda alkışlarla kabul etti. Nihai belgeye göre BM Güvenlik Konseyi’nin nükleer silaha sahip 5 daimî üyesi (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) silahsızlanma çabalarını hızlandırma ve dünyada nükleer silahların önemini azaltmaya yönelik somut adımlar atma sözü verdiler. Kabul edilen nihaî belge, 2012 yılında Orta Doğu’nun nükleer ve kitle imha silahlarından arındırılmasına yönelik bölgesel bir konferans düzenlenmesini öngörüyor. Başarı olarak değerlendirilen NPT’yi gözden geçirme toplantısında, ilk kez NPT’nin 3 temel ayağı olan “nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, silahsızlanma ve barışçıl nükleer enerji” alanlarında detaylı eylem planları öngörülüyor. Nihai belgeye göre 189 ülke, belgenin uygulanmasıyla ilgili 2014 yılında bir ilerleme raporu yayınlayacaklar. 2015 yılında ise bir sonraki gözden geçirme toplantısı düzenlenecek.

30.05.2010


 

"Halkımızın haklarını da korumak durumundayız"

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, iyi niyetle müzakere masasında oturduklarını, ancak bunu yaparken Kıbrıs Türk halkının haklarını da savunacaklarını söyledi.

Derviş Eroğlu, Kıbrıs’ın ulusal bir dava olduğunu, bugüne kadar bulunduğu makamlarda olduğu gibi Cumhurbaşkanlığında da görüşmeci olarak buna katkı sağlayacağını söyledi. Müzakerelerin 2010’un sonuna kadar olumlu sonuçlanması konusundan bahsedilmeye başlandığını kaydeden Eroğlu, ‘’Biz iyi niyetle müzakere masasında otururken tabii ki halkımızın haklarını da savunmak durumundayız. Yıllardır verilen mücadele ve bunun sonunda ortaya çıkan kazanımlar var. Bu kazanımların tümünü Rumlara teslim ettiğimiz zaman bizim mücadelemizin de bir anlamı kalmaz’’ dedi. Karşı tarafın da anlayışlı olması gerektiğini ifade eden Eroğlu, ‘’Bizim de bu topraklarda onlar kadar yaşama hakkına sahip olduğumuzu kabullenmesi gerekir’’ diye konuştu.

30.05.2010


 

İşgalci güçler terörü tetikliyor

MALEZYALI siyaset bilimci ve sivil toplum örgütü Uluslararası Adil Dünya Hareketi (JUST) Başkanı Dr. Chandra Muzaffer, terörü işgalci güçlerin ortaya çıkardığını ifade etti.

Masum insanları öldürmenin İslam ahlakına aykırı bir şey olduğunu ifade eden Dr. Muzaffer, “Dünyada sivil ve masum insanların öldüğü terör olaylarına Müslümanlar karışmışsa biz bunu şiddetle kınıyoruz. Çünkü, masum insanları öldürmek İslam ahlakında olmaya ve ona aykırı olan bir şeydir” dedi. Dünyadaki terör olaylarının işgal sonucu körüklendiğini ifade eden Malezyalı siyaset bilimci, Irak’ta işgalden önce terör olmadığı örneğini veriyor. Sivil toplum örgütü JUST Başkanı, “Ama biz yine de insanların neden böyle bir şey yaptığının temellerine bakmak zorundayız. Örneğin Suudi Arabistan’a bakarsanız, ABD askerlerin Dhahran’da yerleşmesinde önce orada terör saldırıları yoktu. Dhahran’da 1996 saldırısını hatırlarsınız. Yine aynı şekilde Irak’ı örnek alalım. Irak’ta terörden bahsediyoruz, Irak’ta işgalden önce terör örgütleri yoktu. Her bir terör olayına baktığımızda orada güç ve egemenliği görürsünüz” ifadelerini kullandı.

30.05.2010


 

Tayland'da seçim zor görünüyor

TAYLAND Başbakanı Abhisit Vejjajiva, erken seçimlerin bu yıl yapılmasının zor olduğunu söyledi. Abhisit, erken seçimlerin olacağını, ancak bu yıl seçimleri düzenlemenin artık daha da zorlaştığını belirtti.

Kasımda seçim yapılması teklifinin, göstericilerin bunu başlangıçta kabul etmesi fikriyle sunulduğunu belirten Abhisit, erken seçimlerin 6 ay içinde yapılmasının zor olduğunu ifade etti. Abhisit, hükümet karşıtı, “kırmızı gömlekliler” olarak adlandırılan göstericilerin eylemlerine son vermek için 14 Kasım’da seçim yapılması önerisinde bulunmuş, ancak göstericelerin eylemlerine devam etmesi sebebiyle öneriden vazgeçmişti.

30.05.2010


 

Siviller, deneyimsiz personel kurbanı olmuş

Afganİstan’da bu yıl başında bir konvoydaki sivillerin Amerikan füzelerince vurulmasında suçun, ABD casus uçağının deneyimsiz personelinde olduğu sonucuna varıldı.

21 Şubatta en az 23 sivilin ölümüyle sonuçlanan hava saldırısıyla ilgili hazırlanan raporda, saldırı emrini veren komutanların konvoyda Uruzgan’daki Hod Köyüne giden militanların bulunduğu yargısına vardığı belirtildi. Raporda, ancak içinde sivillerin bulunduğu konvoya saldırı emrinin, konvoyu izleyen Predator casus uçağının mürettebatının verdiği yetersiz bilgiye ve durumun NATO komutanlarınca yapılan kusurlu analizine dayandığı bildirildi. Kara güçleri komutasına, konvoydaki araçların düşmanca bir tehdit içermediği yönündeki delil ve analizlerin iletilmediği belirtilen soruşturma raporunda, Predator mürettebatının yetersiz ve profesyonelce olmayan raporunun, kara komutasını bu hayatî bilgiden yoksun kıldığı kaydedildi. Raporda, “Konvoyun saldırı gücünden başka bir şey olduğu yönündeki bilgi Predator mürettebatı tarafından göz ardı edildi veya önemsenmedi” denildi.

30.05.2010


 

Osmanlı eserleri Vatikan arşivinde

AraştIrmacI-yazar Rinaldo Marmara, Vatikan’ın Arşiv Kütüphanesi’nde Türk tarihine ışık tutacak nitelikte çok değerli evraklar bulunduğunu belirterek, 500’e yakın Osmanlıca el yazması eserin, Vatikan Kütüphanesi’nin 5 ayrı bölümünde muhafaza edildiğini bildirdi.

Marmara’nın ‘’Vatikan’ın Gizli Arşiv ve Kütüphanesi’nde Bulunan Osmanlıca Eserler ve İstanbul Konulu El Yazmaları’’ başlıklı makalesi, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nde yayımlandı.

Marmara, Vatikan Gizli Arşivi’nde dünyanın birçok devletinin tarihi ile ilgili çoğu gün ışığına çıkmayan yüz binlerce tarihi evrak olduğunu kaydetti. Vatikan’ın Arşiv Kütüphanesi’nde Türk tarihine ışık tutacak nitelikte çok değerli evraklar bulunduğunu bildiren Marmara, şu bilgileri verdi: ‘’Fakat bunları bulup çıkarmak hem zaman hem de yılların deneyimini gerektirir. Osmanlı sultanları ile zamanın papalarının veya kralların yazışmaları dikkate değer niteliktedir. Meselâ Papa IX. Pio’nun Abdülmecid’e yazdığı 20 Haziran 1848 ve 9 Şubat 1850 tarihli mektuplar... Bolognetti bölümündeki, tarihsiz bir evrak ise Sultan III. Ahmet ile Papa VII. Alessandro arasındaki gerçek dostluğu dile getiriyor. Yine aynı bölümde III. Ahmet’in Polonya Kralı’na yazdığı 30 Eylül 1703 tarihli mektubunda, tahta çıkışını haber vererek bir önceki sultan ile yaptığı barışı onaylıyor. Bolognetti bölümündeki 65 sayfalık bir el yazmasında, Francesco Zenco, II. Beyazıd zamanına ait Türk örf ve adetlerini anlatıyor. Borghese bölümünde ise Türkiye’yi anlatan Giacomo Soranzo’nun 1576 tarihli 40 sayfalık el yazması mevcuttur. Dışişleri-savaş bölümü arşivlerinde, VI. Reşad’ın Papa’ya yolladığı el yazması mektubu bulunmaktadır. Sultan, mektupla ilgili III. Mehmet’in IV. Pol’a 9 Mart 1556 tarihli yazısı, IV. Mehmet’in Fransa Kralı XIV. Louis’e yazdığı mektup ve cevabı, III. Murat’ın Polonyalılara Eylül 1575 tarihli yazısı, II. Osman’ın 13 Şubat 1620 tarihli mektubu ve IV. Süleyman’ın I. Leopoldo’ya gönderdiği 1701 tarihli mektubu sayabiliriz. Aynı arşivde, 1898 yılında Sultan’ın, Vatikan’a gönderdiği hediyeleri görmek de mümkündür.’’

PEYGAMBERİMİZİN (ASM) KIZINA

VASİYETİ DE ESERLER ARASINDA

Marmara, İstanbul’daki eski Ruhani Reisliği’nin arşivlerinin ise Vatikan’da 196 dosyada muhafaza edildiğini belirterek, dışişleri bölümünde ise Lozan Antlaşması ve gayrimüslümler hakkında tarihî vesikalar yer aldığını bildirdi. Vatikan Kütüphanesi’nin muhtelif bölümlerinde, İstanbul konulu 14-18. yüzyıllara ait el yazmaları bulunduğunu kaydeden Marmara, bunlar arasında,

‘’İstanbul’un Tasviri 1629’’, ‘’Türklerin Örf ve Adetleri’’, ‘’İstanbul Yangını 1633’’, ‘’Şehrin Tasviri Osmanlı Ordusu ve Devlet Yönetimi Hakkında Bilgiler’’, ‘’İstanbul’un Fethi’’ gibi eserlerin bulunduğunu bildirdi. Vatikan’ın gizli arşivlerinde, İstanbul şehrini anlatan el yazmalarının da mevcut olduğunu belirten Marmara, bunlara örnek olarak 1582 yılına ait Maffeo Veniero’nun İstanbul Tasviri’ni ve Venedik Sefiri Marcantonio Barbaro’nun 1573 İstanbul Anlatımı’nın sayılabileceğini bildirdi.

Rinaldo Marmara, kütüphaneye ilk giren el yazmaları arasında 443 sayfalık çok konulu dini bir eserin sayılabileceğini kaydetti. Bunlar arasında, Kutbüddin İzniki tarafından kaleme alınan ibadet ile ilgili 420 tarihli Mukaddime, Hazreti Muhammed’in (asm) kızı Fatıma’ya kadınların görevleri hakkındaki vasiyeti, Recep ve Şaban aylarının önemini anlatan eserin yer aldığını belirten Marmara, makalesinde şöyle devam etti: ‘’Kütüphanede 4 değerli Osmanlıca el yazması eser bulunmaktadır. 1689 yılında vefat eden İsveç kraliçesi Cristina’nın kütüphanesine ait olan bu eserler 1690’da Papa VIII. Alessandro tarafından satın alınmıştır. Bunlardan bir tanesi Jos Von Hammer tarafından çok değerli olarak tanımlanan Aşıkpaşazade’nin Tevarih-i Ali Osman adlı eseridir. İstanbul’da Breves tarafından satın alınan bu eser, varisleri tarafından başka el yazmalarıyla birlikte VIII. Louis’e satılmıştır. San'at ve bilim dalında Hizr İbn Abdullah’ın müzik kitabı, coğrafya konusunda Nil Nehri’nin haritası, eczacılığa ait reçeteler bu eserler arasında yer alıyor. Vatikan’daki Türkçe el yazmalarının bir bölümü, ünlü gezgin Pietro Della Valle’nin seyahatlerinden ve bilhassa 1614-1615 yıllarında bulunduğu İstanbul’dan getirdiği koleksiyonundan meydana geliyor. Bu el yazmaları, Vatikan’a 1718 yılında, Papa XI. Clemente’nin hediyesi olarak gelmiştir. Kendisi de bu el yazmalarını, 1652’de vefat eden Della Valle’nin yeğeni ve mirasçısı olan Marki Rinaldo Del Bufalo’dan almıştı. Valle’ye ait el yazmalarıyla beraber Papa XI. Clemente’nin hediyesi olarak birkaç Türkçe el yazması da Vatikan Kütüphanesi’ne girmiştir. ‘’

Marmara, Vatikan’ın araştırmacılara sunduğu arşiv ve kütüphane bilgilerinden, Türk tarihi ile ilgili olanların çıkarılıp dünyaya tanıtılması gerektiğini kaydetti.

30.05.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.