Güncel |
ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN YÜZDE 60'I KİTAP OKUMUYOR |
MTTB'nin yaptırdığı araştırmada, üniversite gençliğinin yüzde 9'unun hiç kitap okumadığı, yüzde 21'inin okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı, yüzde 34'ünün de son okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı sonucu çıktı. Böylece üniversite gençliğinin neredeyse yüzde 60'ının kitap okumadığı tezi doğrulanırken, bu sonuçta eğitimdeki militarist düzenin de etkili olduğu belirtildi. EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMELİNDE MİLİTARİST ANLAYIŞ VAR
RTÜK Başkanı Davut Dursun: “Maalesef ülkemiz eğitim sisteminin temelinde militer bir anlayışın yattığını görüyoruz. Tek üniforma bunun göstergesidir. Her sabah çocuklarımıza ‘rahat, hazır ol’ komutları, yüksek sesle bir ağızdan andımızın okunması, kol hizasında sıraya geç ve tek sıra halinde okula gir. Bunun çocuklara ne katkısı veya daha genel sorarsak bunun ne mantığı var?”
Mİlİtarİst eğİtİm sİstemİ okutmuyor
MİLLÎ Türk Talebe Birliği, üniversite gençliğinin profilini çizmek amacıyla yaptırmış olduğu anket çalışmasının sonuçlarını bir panel ile duyurdu. Anket sonuçları arasında en dikkat çeken konu, kitap okuma kültürü olan üniversite gençliğinin oranının oldukça düşük olmasıydı. Farklı illerdeki üniversite derneklerinin federasyonu olan Millî Türk Talebe Birliği, üniversite gençliğinin durumunu görmek, sorunlarını ve beklentilerini belirlemek, üniversite ve ülke yöneticilerine üniversite gençliği ile ilgili doğru ve güncel bilgiler sunmak amacıyla 29 üniversitedeki 2 bin 603 öğrenci ile düzenlemiş oldukları anket sonuçlarını açıkladı. Boğaziçi, İstanbul, Gazi üniversitesi gibi önde gelen devlet üniversitelerinin yanı sıra Fatih, Bilgi ve TOBB üniversiteleri gibi özel üniversiteleri de kapsayan çalışma birbirinden ilginç başlıkları gözler önüne serdi. Eminönü Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen panelin panelistleri ise akademisyen-gazeteci Prof. Mehmet Altan, sosyalbilimci Prof Dr Mümtaz'er Türköne, RTÜK başkanı Prof Dr. Davut Dursun olurken oturum başkanlığını MTTB Yüksek İdare Kurulu Üyesi İsmail Emrah Karayel yaptı.
TEK SIRA OKULA GİRMENİN MANTIĞI YOK Panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Davut Dursun öncelikle panele RTÜK adına değil bir akademisyen olarak katıldığını vurgulayarak bir dönem siyaset bilimi dersi verirken öğrenciler ile arasında geçen diyaloğu anlattı. Siyaset bilimi dersinde, öğrencilere “Anayasayı kim yapar?” sorusunu sorduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “ Derste öğrencilere, “Anayasayı kim yapar?” diye bir sual yönelttim. Kimisi akademisyenler yapsın dedi, kimi anayasa hukukçuları yapsın dedi, kimi de asker yapsın dedi. Halbuki uluslar arası ilişkiler okuyan bir öğrenciden bu cevabı beklemezdim. Neden sorusunu yönelttiğimde, “Hocam asker en iyisini bilir. Ondan daha mı iyi yapacağımızı sanıyorsunuz?” diyerek sözlerini noktaladı ve o gün o sınıftan hiç kimse hocam "Biz yaparız" diyemedi. Maalesef ülkemiz eğitim sisteminin temelinde militer bir anlayışın yattığını görüyoruz. Tek üniforma bunun göstergesidir. Her sabah çocuklarımıza “rahat, hazır ol” komutları, yüksek sesle bir ağızdan andımızın okunması, kol hizasında sıraya geç ve tek sıra halinde okula gir. Bunun çocuklara ne katkısı veya daha genel sorarsak bunun ne mantığı var? Ben Artvinliyim. 7 Mart da Artvin’in kurtuluşudur. Biz ilkokuldayken öğretmenimiz bize tahtadan tüfekler yaptırdı ve omzumuza bunları takıp marşlar eşliğinde bir saatlik yolu yürüyerek şehre kutlamalara gelmiştik. Bir başka örnek ise bizim dönemimizde şapka mecburiyeti vardı. İnanır mısınız okuldan mezun olur olmaz ilk işimiz Çoruh nehrine o şapkaları atmak oldu. Ruhumuz o kadar sıkılmış, o kadar bunalmıştı.” Anket sonuçlarına da atıfta bulunan Dursun, okunan fikrî gazete, dergi vesair neşriyatın yanı sıra sosyolojik, ekonomik ve benzeri alanlarda fikrî yazıları yazan köşe yazarlarının az okunması ile ilgili olarak da günümüz gençliğinde biraz idealizm eksikliği olduğunu söylemesinin yanı sıra gençliğin siyasetten şiddetle kaçındığını vurguladı.
GENÇLERİN YETİŞMESİNDE AİLE ÖNEMLİ BİR FAKTÖR Panelin devamında söz alan Prof. Dr. Mehmet Altan ise okuma kültürü olmayan gençlerin oranının oldukça yüksek olması üzerine ülkemizde 17 milyon aile olduğunu ve bunlardan 1 milyonunun evinde dahi kütüphane olmadığını, bunun da istatistiki rakamlara baktığımızda 26 kişiden 1 kişinin kitap okuduğu tablosunun oluştuğu bir Türkiye gözlemlediğimizi ifade etti. Gençlerin yetişmesinde ailenin önemli bir faktör olduğunu ifade eden Altan, “Anne baba evde kitap okumuyorsa, kafasına takılan konuyu ansiklopediye bakmıyorsa bu durumda o gence kitap kültürünü aşılamanız oldukça zor olur” dedi. Yapılan anketin üniversite öğrencilerini kapsadığını ifade eden Altan, “Üniversite kelimesinin evrensel kelimesinden türediğini üniversitede okuyan öğrencilerin kendi okudukları bölümü, aldıkları eğitimi uluslar arası arenada bu eğitimi en iyi veren yerlerle kıyaslamazsa, kendi içine kapanır ve ondan sonra sokaklarda, “Ülkeyi sattınız!” diye gezer, ama kendisinin dünya standartlarından haberi yoktur. Halbuki alıp o kişileri bir dünya turuna çıkarsanız, fikri hemen değişiverecektir. Çünkü bilim insanlığın malıdır ve sen bunu almamazlık yapamazsın” şeklinde konuştu. Dünya üzerinde 7 milyar insanın yaşadığını ifade eden Altan, “Kendinizi bu 7 milyar insandan biri olarak görmezseniz üniversiteli olamazsınız. Üstüne üstlük üniversiteli öğrenci, ülkemizde gençlerin elit kesimidir. Her şeyden önce dünya vatandaşısınız. Dönüp gazete okuma oranlarına baktığımızda çok düşük olduğunu görüyoruz. Bu arkadaşlara yabancı gazete okuyor musunuz diye sorulmasını isterdim, ama Türkçe gazete okumayan yabancı gazeteyi hiç okur mu?” dedi. Öğrencilerin askerlik ile ilgili görüşlerine de atıfta bulunan Altan, “Askerin görevi nedir? Sadece ve sadece güvenlik. Başka hiçbir şey yok. İktidara bağlı bir devlet memuru, ama bizde durum daha farklı. Üniversiteli olmanın ölçüsü insanlığın ölçüsüdür, ama bu salondan Marslılar girse, “Nerelisiniz?” diye sorarsa eminim çoğunuz başta, “Kastamonuluyum” diyecektir. Dünya vatandaşı olduğumuzu hissetmeden bu zihni düşünce sistemini aşmamız mümkün değil” diyerek sözlerini noktaladı.
GENÇLİK BAYRAMI FAŞİZMİN ÜRÜNÜ Panelde son olarak söz alan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ise 40 yıl önce aynı salonda toplantı organize eden MTTB’nin başkanı Rasim Cinisli’nin de bugün konuştuklarımızdan farklı bir şey söylemediğini ifade ederek 40 yıldır bu ülkede hiç mi bir şey değişmedi de aynı şeyleri söyleyerek yine bu ülkeye nasıl karamsar baktığımız sorusunu salondakilere yöneltti. Gençlik diye bir kategorinin olduğuna inanmadığını ifade eden Türköne, “Namık Kemal Osmanlı’yı sarsan makalelerini kaleme aldığında 25 yaşındaydı. Enver Paşa 27 yaşında ordunun başında sefere çıkıyordu. Napolyon 25 yaşında general olmuştu. Fransız ihtilâlini 20’li yaşlardaki gençler başlatmıştı. Bu yaşta bunları yapmak mümkünse siz kendinizi nereye koyuyorsunuz?” dedi. Salon görevlilerin ve dinleyicilerin büyük bir çoğunluğunun takım elbiseli olması noktasında şekil anlamında ülkemizde pek de bir şeyin değişmediğini ifade eden Türköne, bu tek tipçiliğin faşizmin ürünü olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde sayın Başbakan ile Baykal arasında bir İnönü polemiği yaşanmıştı. Ben o zaman İnönü’nün Hitler’e değil Mussolini’ye benzediğini yazmıştım. Çünkü 1932 yılında ülkemizden bir heyet İtalya’ya gidiyor ve oraya hayran kalıyorlar. Sonra geri geldiklerinde çok basit hareketlerle kutlanan 19 Mayıs Bayramını bugün kutladığımız şekilde bir seremoniye dönüştürüyorlar. Yani kitlenin bir parçası isen değerlisin aksi takdirde değerin yok mesajı bireye veriliyor. Niye peki? Bu sorunun cevabı ise faşizm ruhunu vermek için oluyor. Çünkü faşizm, kitle anlayışının pratiğidir, bu pratiği de Birkaç gün sonra 19 Mayıs gösterilerinde göreceğiz.” Türköne, ülkemizdeki üniversite gençliğinin yaklaşık % 28’lik bir kısmının ordunun siyasete müdahelesini normal algılamasının eğitim sisteminden kaynaklandığını vurgulayarak, böyle gittiği takdirde bunu değiştirmenin mümkün olmadığını söyledi. Ülkemizde asker olmanın marifet olmadığı anlaşılarak askerî vesayetin sona erdiğini ifade eden Türköne, ”Gençlik iyi gidiyor. Türkiye çok doğru bir istikamette yoluna devam ediyor. Bu sebeplerle ben gelecekten ülkem adına çok umutluyum. Bazı toplantılarda, “ülkeyi kaç paraya satıyorsunuz?” diye soruyorlar. Ben de, “Aldığımız fiyata satıyorum ve almak isteyen varsa da satmaya hazırım” diyorum, ama söylediğimi anlamadığı halde hâlâ bana tepki göstermeye devam ediyor” şeklinde konuştu. ANKET SONUÇLARI İNTERNETİ KULLANMAYAN YOK GİBİ YapIlan anket sonuçlarında üniversiteli öğrenciler arasında yarım saat ile 2 saat arasında internet kullananların oranının % 43, 3-5 saat arası internet kullanan öğrencilerin oranı ise % 39 olarak belirlendi. İnternet kullanmayan öğrencilerin oranı ise % 12’de kaldı. Yapılan anket sonucunda gençler arasında görsel ve işitsel medyanın yazılı medyaya göre daha etkin kullanıldığı görüldü. YÜZDE 57, DERGİ OKUMUYOR Ünİversİte gençliği arasında branş gazetelerinin yanı sıra fikir gazetelerinin de okunmadığı sonucu gözler önüne serilirken % 57’lik bir oranının ise dergi okumadığı görüldü. Bunun yanı sıra okunan dergiler arasında ise haftalık mizah dergilerinin öne çıktığı gözlemlendi. KİTAP OKUMA İSTATİSTİKLERİ Anket sonuçları arasında kitap okuma ile alakalı çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Üniversite gençliğinin % 9’luk kısmının hiç kitap okumadığını açıkça ifade ettiği, % 21’lik kısmının okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı, % 34’lük kısmının ise son okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı sonucu çıktı. Bu durumda bakıldığında üniversite gençliğinin neredeyse % 60’lık bölümünün kitap okumadığı tezi bu sonuçlar ile teyit edilmiş oldu. MAGAZİN DEĞİL, TELEVİZYON YapIlan anket çalışması sonucunda üniversite gençliğinin büyük bir kısmının televizyon izlediği fakat magazin programlarını izlemeyen gençliğin oranının % 73,7 olduğu gözlemlendi. Anket çalışmasında öğrencilerin % 14’lük oranının haberleri takip ettiği, % 30’luk oranının ise radyo dinlemediği sonucu çıktı. PROFESYONEL ORDUYA GEÇİLSİN Ünİversİte gençliğinin % 98,6’lık kısmının askerliğini yapmadığı halde profesyonel orduya geçilmesi gerektiğini ifade eden öğrencilerin oranı % 40 olarak belirlendi. Öğrencilerin büyük bir kısmı ordunun görevini ülkeyi iç ve dış tehditlere karşı korumak olarak ifade ederken son yaşanan olaylarla ordu içinde darbecilerle mücadele edildiğine inanan öğrencilerin oranı % 51,8’de olarak gözlemlendi. Öğrencilerin yarısı son yaşanan gelişmeler sonrası genelkurmay başkanına olan güveninin azaldığını ifade ederken, yine öğrencilerin yarısının bedelli askerlikten yana tavrını koyduğu ortaya çıktı. |
YAVUZ TOPALCI 17.05.2010 |