17 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Üyelik süreci reformlara bağlı

AB Haber’e göre, Türkiye’nin AB müzakere sürecindeki ilerlemesi, müzakere edilebilir durumda olan 4 başlık altındaki fasılların açılmasına ve AB’nin kaçınılmaz gözle baktığı yasa taslaklarının TBMM tarafından kabul edilmesine bağlı. Avrupa Komisyonu üyesi Stefan Füle, Türkiye’nin açılış kriterlerini yerine getirmesi durumunda başlıkların müzakerelere açılabileceğinin altını çizmişti.

Üyelik süreci reformlara bağlı

Türkıye’nın, AB’ye üyeliği sürecindeki ilerlemesinin Meclisten çıkacak reformlara bağlı olduğu belirtiliyor.

AB Haber’e göre, Türkiye’nin AB müzakere sürecindeki ilerlemesi, müzakere edilebilir durumda olan 4 başlık altındaki fasılların açılması (Rekabet Politikası, Sosyal va İş Politikası, Gıda Güvenliği ve Hayvan-Bitki Sağlığı) AB’nin kaçınılmaz gözle baktığı kanun tasarılarının TBMM tarafından kabul edilip edilmemesine bağlı.

Diğer başlıkların çoğu ise açılmış durumda, bir kısmı ise siyasî sebeplerden dolayı bloke edilmiş halde. Bunlardan sekizi Türkiye’nin Rum gemilerine limanları açmaması (Ankara Protokolünü uygulamaması sebebiyle) Kıbrıslı Rumlar, beş tanesi Fransa, bir tanesi de Yunanistan tarafından dondurulmuş durumda.

Müzakere edilebilir bu dört başlığın her birinde, Ankara açılım kriterlerini yerine getirmek zorunda. Rekabet başlığı için, Türkiye devlet yardımlarını kontrol eden bir ulusal otorite kurmak; sosyal alanda, kamu sektörüne grev hakkının dahil edilmesi için mutlak anayasal değişiklik yapmak zorunda. Bir çok yasa tasarısı bu konuda hazırlanmış olmasına rağmen AKP Hükümeti ve muhalefet arasındaki anlaşmazlık bu tasarıların yasalaşma sürecini yavaşlatıyor. Son günlerde, Türkiye’ye hakim olan gergin hava bu işbirliğini imkânsız kılıyor. Aynı şekilde, Hükümet tarafından 22 Mart’ta önerilen ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in sözlerine göre, Türkiye’yi Avrupa normlarıyla uyumlu bir ülke haline getirmeyi amaçlayan anayasa taslağı, anamuhalefet partisi CHP tarafından hemen reddedildi. Parlamento’da yeterli çoğunluk sağlanamazsa AKP Hükümeti konuyu referanduma sunmak istiyor.

Avrupa Komisyonu üyesi Stefan Füle, son Türkiye-AB ortaklık konseyi toplantısında Türkiye’nin açılış kriterlerini yerine getirmesi durumunda başlıkların müzakerelere açılabileceğinin altını çizmişti.

Bu süreçle ilgili olarak, Avrupalı kaynaklar, 4 başlığın açılması konusunun Türkiye’nin atacağı hızlı adımlarla bağlı olabileceği gibi bu süreç çok uzun bir zaman da alabilir. Bunu şimdiden öngörmek çok zor. TBMM’de çok fazla yasa tasarısı gündemde olduğundan dolayı, durum TBMM’deki siyasî partilerin hangi konuya öncelik verip vermeyeceklerine bağlı olacaktır” diye konuştular.

Şu an için öngörülen herhangi yeni bir teknik müzakere programı bulunmuyor. Ancak bir ve ya birden fazla başlığın açılabilmesi halinde, bu tarihin ise Haziran ayı olacağı söyleniyor.

17.05.2010


 

ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN YÜZDE 60'I KİTAP OKUMUYOR

MTTB'nin yaptırdığı araştırmada, üniversite gençliğinin yüzde 9'unun hiç kitap okumadığı, yüzde 21'inin okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı, yüzde 34'ünün de son okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı sonucu çıktı. Böylece üniversite gençliğinin neredeyse yüzde 60'ının kitap okumadığı tezi doğrulanırken, bu sonuçta eğitimdeki militarist düzenin de etkili olduğu belirtildi.

EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMELİNDE MİLİTARİST ANLAYIŞ VAR

RTÜK Başkanı Davut Dursun: “Maalesef ülkemiz eğitim sisteminin temelinde militer bir anlayışın yattığını görüyoruz. Tek üniforma bunun göstergesidir. Her sabah çocuklarımıza ‘rahat, hazır ol’ komutları, yüksek sesle bir ağızdan andımızın okunması, kol hizasında sıraya geç ve tek sıra halinde okula gir. Bunun çocuklara ne katkısı veya daha genel sorarsak bunun ne mantığı var?”

Mİlİtarİst eğİtİm sİstemİ okutmuyor

MİLLÎ Türk Talebe Birliği, üniversite gençliğinin profilini çizmek amacıyla yaptırmış olduğu anket çalışmasının sonuçlarını bir panel ile duyurdu. Anket sonuçları arasında en dikkat çeken konu, kitap okuma kültürü olan üniversite gençliğinin oranının oldukça düşük olmasıydı.

Farklı illerdeki üniversite derneklerinin federasyonu olan Millî Türk Talebe Birliği, üniversite gençliğinin durumunu görmek, sorunlarını ve beklentilerini belirlemek, üniversite ve ülke yöneticilerine üniversite gençliği ile ilgili doğru ve güncel bilgiler sunmak amacıyla 29 üniversitedeki 2 bin 603 öğrenci ile düzenlemiş oldukları anket sonuçlarını açıkladı. Boğaziçi, İstanbul, Gazi üniversitesi gibi önde gelen devlet üniversitelerinin yanı sıra Fatih, Bilgi ve TOBB üniversiteleri gibi özel üniversiteleri de kapsayan çalışma birbirinden ilginç başlıkları gözler önüne serdi. Eminönü Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen panelin panelistleri ise akademisyen-gazeteci Prof. Mehmet Altan, sosyalbilimci Prof Dr Mümtaz'er Türköne, RTÜK başkanı Prof Dr. Davut Dursun olurken oturum başkanlığını MTTB Yüksek İdare Kurulu Üyesi İsmail Emrah Karayel yaptı.

TEK SIRA OKULA

GİRMENİN MANTIĞI YOK

Panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Davut Dursun öncelikle panele RTÜK adına değil bir akademisyen olarak katıldığını vurgulayarak bir dönem siyaset bilimi dersi verirken öğrenciler ile arasında geçen diyaloğu anlattı. Siyaset bilimi dersinde, öğrencilere “Anayasayı kim yapar?” sorusunu sorduğunu ifade ederek şöyle devam etti: “ Derste öğrencilere, “Anayasayı kim yapar?” diye bir sual yönelttim. Kimisi akademisyenler yapsın dedi, kimi anayasa hukukçuları yapsın dedi, kimi de asker yapsın dedi. Halbuki uluslar arası ilişkiler okuyan bir öğrenciden bu cevabı beklemezdim. Neden sorusunu yönelttiğimde, “Hocam asker en iyisini bilir. Ondan daha mı iyi yapacağımızı sanıyorsunuz?” diyerek sözlerini noktaladı ve o gün o sınıftan hiç kimse hocam "Biz yaparız" diyemedi. Maalesef ülkemiz eğitim sisteminin temelinde militer bir anlayışın yattığını görüyoruz. Tek üniforma bunun göstergesidir. Her sabah çocuklarımıza “rahat, hazır ol” komutları, yüksek sesle bir ağızdan andımızın okunması, kol hizasında sıraya geç ve tek sıra halinde okula gir. Bunun çocuklara ne katkısı veya daha genel sorarsak bunun ne mantığı var? Ben Artvinliyim. 7 Mart da Artvin’in kurtuluşudur. Biz ilkokuldayken öğretmenimiz bize tahtadan tüfekler yaptırdı ve omzumuza bunları takıp marşlar eşliğinde bir saatlik yolu yürüyerek şehre kutlamalara gelmiştik. Bir başka örnek ise bizim dönemimizde şapka mecburiyeti vardı. İnanır mısınız okuldan mezun olur olmaz ilk işimiz Çoruh nehrine o şapkaları atmak oldu. Ruhumuz o kadar sıkılmış, o kadar bunalmıştı.”

Anket sonuçlarına da atıfta bulunan Dursun, okunan fikrî gazete, dergi vesair neşriyatın yanı sıra sosyolojik, ekonomik ve benzeri alanlarda fikrî yazıları yazan köşe yazarlarının az okunması ile ilgili olarak da günümüz gençliğinde biraz idealizm eksikliği olduğunu söylemesinin yanı sıra gençliğin siyasetten şiddetle kaçındığını vurguladı.

GENÇLERİN YETİŞMESİNDE

AİLE ÖNEMLİ BİR FAKTÖR

Panelin devamında söz alan Prof. Dr. Mehmet Altan ise okuma kültürü olmayan gençlerin oranının oldukça yüksek olması üzerine ülkemizde 17 milyon aile olduğunu ve bunlardan 1 milyonunun evinde dahi kütüphane olmadığını, bunun da istatistiki rakamlara baktığımızda 26 kişiden 1 kişinin kitap okuduğu tablosunun oluştuğu bir Türkiye gözlemlediğimizi ifade etti. Gençlerin yetişmesinde ailenin önemli bir faktör olduğunu ifade eden Altan, “Anne baba evde kitap okumuyorsa, kafasına takılan konuyu ansiklopediye bakmıyorsa bu durumda o gence kitap kültürünü aşılamanız oldukça zor olur” dedi. Yapılan anketin üniversite öğrencilerini kapsadığını ifade eden Altan, “Üniversite kelimesinin evrensel kelimesinden türediğini üniversitede okuyan öğrencilerin kendi okudukları bölümü, aldıkları eğitimi uluslar arası arenada bu eğitimi en iyi veren yerlerle kıyaslamazsa, kendi içine kapanır ve ondan sonra sokaklarda, “Ülkeyi sattınız!” diye gezer, ama kendisinin dünya standartlarından haberi yoktur. Halbuki alıp o kişileri bir dünya turuna çıkarsanız, fikri hemen değişiverecektir. Çünkü bilim insanlığın malıdır ve sen bunu almamazlık yapamazsın” şeklinde konuştu.

Dünya üzerinde 7 milyar insanın yaşadığını ifade eden Altan, “Kendinizi bu 7 milyar insandan biri olarak görmezseniz üniversiteli olamazsınız. Üstüne üstlük üniversiteli öğrenci, ülkemizde gençlerin elit kesimidir. Her şeyden önce dünya vatandaşısınız. Dönüp gazete okuma oranlarına baktığımızda çok düşük olduğunu görüyoruz. Bu arkadaşlara yabancı gazete okuyor musunuz diye sorulmasını isterdim, ama Türkçe gazete okumayan yabancı gazeteyi hiç okur mu?” dedi. Öğrencilerin askerlik ile ilgili görüşlerine de atıfta bulunan Altan, “Askerin görevi nedir? Sadece ve sadece güvenlik. Başka hiçbir şey yok. İktidara bağlı bir devlet memuru, ama bizde durum daha farklı. Üniversiteli olmanın ölçüsü insanlığın ölçüsüdür, ama bu salondan Marslılar girse, “Nerelisiniz?” diye sorarsa eminim çoğunuz başta, “Kastamonuluyum” diyecektir. Dünya vatandaşı olduğumuzu hissetmeden bu zihni düşünce sistemini aşmamız mümkün değil” diyerek sözlerini noktaladı.

GENÇLİK BAYRAMI

FAŞİZMİN ÜRÜNÜ

Panelde son olarak söz alan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ise 40 yıl önce aynı salonda toplantı organize eden MTTB’nin başkanı Rasim Cinisli’nin de bugün konuştuklarımızdan farklı bir şey söylemediğini ifade ederek 40 yıldır bu ülkede hiç mi bir şey değişmedi de aynı şeyleri söyleyerek yine bu ülkeye nasıl karamsar baktığımız sorusunu salondakilere yöneltti. Gençlik diye bir kategorinin olduğuna inanmadığını ifade eden Türköne, “Namık Kemal Osmanlı’yı sarsan makalelerini kaleme aldığında 25 yaşındaydı. Enver Paşa 27 yaşında ordunun başında sefere çıkıyordu. Napolyon 25 yaşında general olmuştu. Fransız ihtilâlini 20’li yaşlardaki gençler başlatmıştı. Bu yaşta bunları yapmak mümkünse siz kendinizi nereye koyuyorsunuz?” dedi.

Salon görevlilerin ve dinleyicilerin büyük bir çoğunluğunun takım elbiseli olması noktasında şekil anlamında ülkemizde pek de bir şeyin değişmediğini ifade eden Türköne, bu tek tipçiliğin faşizmin ürünü olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Geçtiğimiz günlerde sayın Başbakan ile Baykal arasında bir İnönü polemiği yaşanmıştı. Ben o zaman İnönü’nün Hitler’e değil Mussolini’ye benzediğini yazmıştım. Çünkü 1932 yılında ülkemizden bir heyet İtalya’ya gidiyor ve oraya hayran kalıyorlar. Sonra geri geldiklerinde çok basit hareketlerle kutlanan 19 Mayıs Bayramını bugün kutladığımız şekilde bir seremoniye dönüştürüyorlar. Yani kitlenin bir parçası isen değerlisin aksi takdirde değerin yok mesajı bireye veriliyor. Niye peki? Bu sorunun cevabı ise faşizm ruhunu vermek için oluyor. Çünkü faşizm, kitle anlayışının pratiğidir, bu pratiği de Birkaç gün sonra 19 Mayıs gösterilerinde göreceğiz.”

Türköne, ülkemizdeki üniversite gençliğinin yaklaşık % 28’lik bir kısmının ordunun siyasete müdahelesini normal algılamasının eğitim sisteminden kaynaklandığını vurgulayarak, böyle gittiği takdirde bunu değiştirmenin mümkün olmadığını söyledi. Ülkemizde asker olmanın marifet olmadığı anlaşılarak askerî vesayetin sona erdiğini ifade eden Türköne, ”Gençlik iyi gidiyor. Türkiye çok doğru bir istikamette yoluna devam ediyor. Bu sebeplerle ben gelecekten ülkem adına çok umutluyum. Bazı toplantılarda, “ülkeyi kaç paraya satıyorsunuz?” diye soruyorlar. Ben de, “Aldığımız fiyata satıyorum ve almak isteyen varsa da satmaya hazırım” diyorum, ama söylediğimi anlamadığı halde hâlâ bana tepki göstermeye devam ediyor” şeklinde konuştu. ANKET SONUÇLARI İNTERNETİ KULLANMAYAN YOK GİBİ YapIlan anket sonuçlarında üniversiteli öğrenciler arasında yarım saat ile 2 saat arasında internet kullananların oranının % 43, 3-5 saat arası internet kullanan öğrencilerin oranı ise % 39 olarak belirlendi. İnternet kullanmayan öğrencilerin oranı ise % 12’de kaldı. Yapılan anket sonucunda gençler arasında görsel ve işitsel medyanın yazılı medyaya göre daha etkin kullanıldığı görüldü. YÜZDE 57, DERGİ OKUMUYOR Ünİversİte gençliği arasında branş gazetelerinin yanı sıra fikir gazetelerinin de okunmadığı sonucu gözler önüne serilirken % 57’lik bir oranının ise dergi okumadığı görüldü. Bunun yanı sıra okunan dergiler arasında ise haftalık mizah dergilerinin öne çıktığı gözlemlendi. KİTAP OKUMA İSTATİSTİKLERİ Anket sonuçları arasında kitap okuma ile alakalı çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Üniversite gençliğinin % 9’luk kısmının hiç kitap okumadığını açıkça ifade ettiği, % 21’lik kısmının okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı, % 34’lük kısmının ise son okuduğu kitabın adını hatırlayamadığı sonucu çıktı. Bu durumda bakıldığında üniversite gençliğinin neredeyse % 60’lık bölümünün kitap okumadığı tezi bu sonuçlar ile teyit edilmiş oldu. MAGAZİN DEĞİL, TELEVİZYON YapIlan anket çalışması sonucunda üniversite gençliğinin büyük bir kısmının televizyon izlediği fakat magazin programlarını izlemeyen gençliğin oranının % 73,7 olduğu gözlemlendi. Anket çalışmasında öğrencilerin % 14’lük oranının haberleri takip ettiği, % 30’luk oranının ise radyo dinlemediği sonucu çıktı. PROFESYONEL ORDUYA GEÇİLSİN Ünİversİte gençliğinin % 98,6’lık kısmının askerliğini yapmadığı halde profesyonel orduya geçilmesi gerektiğini ifade eden öğrencilerin oranı % 40 olarak belirlendi. Öğrencilerin büyük bir kısmı ordunun görevini ülkeyi iç ve dış tehditlere karşı korumak olarak ifade ederken son yaşanan olaylarla ordu içinde darbecilerle mücadele edildiğine inanan öğrencilerin oranı % 51,8’de olarak gözlemlendi. Öğrencilerin yarısı son yaşanan gelişmeler sonrası genelkurmay başkanına olan güveninin azaldığını ifade ederken, yine öğrencilerin yarısının bedelli askerlikten yana tavrını koyduğu ortaya çıktı.

YAVUZ TOPALCI

17.05.2010


 

AYM, devletin menfaatlerini koruyor

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Turhan, ‘’Anayasa Mahkemesinin kendisine biçtiği rol, devletin menfaatlerini korumak şeklindedir’’ dedi.

Liberal Düşünce Topluluğu tarafından İçkale Otel’de düzenlenen ‘’Türkiye’de Demokrasi: AB’ye Üyelik Sürecinde Bir Yol Haritası’’ konulu toplantıda ‘’Hukuk Devleti, İnsan Hakları ve Türkiye’’ konulu panel düzenlendi. Panelde konuşan Prof. Dr. Turhan, 1983’den bu yana Anayasa Mahkemesinin yaklaşık 330’dan fazla yasayı iptal ettiğini, çok sayıda siyasi partiyi kapattığını kaydederek, ‘’Anayasa Mahkemesinin kendisine biçtiği rol, devletin menfaatlerini korumak şeklindedir’’ görüşünü ifade etti. Anayasa Mahkemesinin insan hakları konusunda isteksiz davrandığını öne süren Turhan, ‘’Bunun nedeni Anayasa Mahkemesinin cumhuriyetçi ittifakça tasarlanmış olmasıdır. Yani Anayasa Mahkemesi, CHP, üniversite profesörlerinden oluşan aydınlar, barolar, basın ve üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Hak ve özgürlükler, Kemalizmin statüsünü tehdit edecek siyasal projeler için kullanıldığında Anayasa Mahkemesi yargıçları hak ve özgürlüklerin genişletici yorumlardan sakınmışlardır’’ diye konuştu.

‘’HUKUK NORMLARI, DARBECİLER

TARAFINDAN ÜRETİLMİŞTİR’’

Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can da 1961 ve 1982 Anayasalarının yürürlüğe giriş sürecini eleştirerek, ‘’Yargı sistemimizin hukuk normları darbeciler tarafından üretilmiştir. Türkiye’nin siyasal, sosyal, yargısal hayatına ilişkin temel normların yüzde 80’inden fazlası darbe ürünüdür, demokrasi ürünü değil. Bu sistemin insan hak ve özgürlüklerini garanti altına alması da bir hayaldir’’ dedi. Anayasa Mahkemesinin, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi noktasında da çalışmalarını eleştiren Can, ‘’Anayasa Mahkemesi kurulduğu günden bu yana demokrasiyi güçlendirecek hiçbir kararın altına imza atmamıştır’’ diye konuştu.

Avrupa Parlamentosu üyesi ve Avrupa İçin Liberal ve Demokratlar İttifakı Üyesi Marietje Schaake de partilerinin Türkiye’nin AB’ye üye olması konusunda taraf olduğunu belirterek, ancak bu noktada Türkiye’nin bazı reformları gerçekleştirmesi gerektiğini belirtti.

17.05.2010


 

Baykal görüntüleri için arama

CHP Genel Başkanlığından istifa eden Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntüleri yayımlayan haber sitesinin internet servis sağlayıcısı şirketin Beyoğlu’ndaki merkezinde arama yapıldı.

Alınan bilgiye göre, Karaköy Kemeraltı Caddesi’nde bir iş merkezinde bulunan şirkette, polis ekiplerince yapılan aramada bazı bilgisayarlara el konuldu. Bilgisayarların incelenmek üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü belirtildi.

17.05.2010


 

Muğla’daki olaylar Emniyetçe soruşturulacak

Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, Muğla’da yaşanan olayları soruşturmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünün 2 polis başmüfettişinin Muğla’ya gönderdiğini belirterek, “Olayda kimin ihmali varsa gereği yapılacak” dedi.

Vali Altıparmak, üniversite öğrencileri arasında başlayan kavgada 1 öğrencinin silâhla ağır yaralanması ve Kötekli Mahallesi’nde yaşanan olaylarla ilgili başlatılan soruşturmanın sürdüğünü belirtti. Olayları soruşturmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünün 2 polis başmüfettişini Muğla’ya gönderdiği kaydeden Altıparmak, “Müfettişler bildiğim kadarıyla çalışmaya başladılar. Olayda kimin ihmali varsa gereği yapılacak” diye konuştu. Sağduyulu davranan vatandaşlara da teşekkür eden Vali Altıparmak, şunları söyledi: “Muğla’da meydana gelen olaylara zamanında müdahale ederek, önleyen ve gece gündüz demeden cefakârca görevlerini yerine getiren güvenlik kuvvetlerimizin tüm mensuplarına bu vesile ile teşekkür ediyorum. Büyük sağduyu örneği sergileyerek sükûnetin sağlanmasında bizlere destek veren soylu Muğla halkına ve siyasî parti il başkanları ile teşkilâtlarına teşekkür ediyorum. Gerek şahsımın ve gerekse güvenlik güçlerinin olayı sonlandırmadaki çaba ve gayretlerini tüm Muğlalı hemşehrilerimin yüce takdirlerine bırakıyorum. Böyle son derece üzücü bir olayı, Muğla içinde ve dışında yaşayan hiçbir vatandaşımızın arzu etmeyeceği, ancak art niyetlilerin böyle bir arzu içinde olacağı aşikârdır.”

17.05.2010


 

İran’da terör örgütüne darbe

İran güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlarda 9 terör örgütü mensubu ölü ele geçirildi, 5 örgüt mensubu da idam cezasına çarptırıldı.

İran güvenlik güçleri, bir istihbaratı değerlendirerek Kirmanşah, Daholo, Bane, Merivan ve Piranşehir şehirlerinde terör örgütü PKK/PJAK’a yönelik eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Operasyonlar sonucu, ‘’Çiya’’ kod adlı Bahman Murtezai isimli örgüt sorumlusunun da bulunduğu, Muhsime Tekin, Necdet Balık, Hikmet Güler, Şahin Dalaho, Hekim Tetvan, Zozan Kobani, Nütelda Sert ve Hoşmer Sine isimli teröristler ölü ele geçirildi. Bu arada, operasyonlarda sağ olarak yakalanan ve önceki gün mahkemede yargılamaları tamamlanan Aziz Nihemetzade, Hebubullah Gülperi Pur, Kadir Nihemetzade, Hüseyin Hizri ve Muhammed Hevami adlı terör örgütü mensupları idam cezasına çarptırıldı. Bu arada, İran ordusunun Kandil’deki terör örgütü kamplarını bombaladığı bildirildi. Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, önceki gün sınır bölgesinde bulunan İran topçu birlikleri kampları bombardımana tuttu. Gün boyu süren bombardıman sonucu çok sayıda teröristin öldüğü ve yaralanan terör örgütü mensuplarının kamplardan götürüldüğü ifade edildi.

17.05.2010


 

Akdamar ayinine erteleme

‘Akdamar'da 12 Eylül günü yapılması planlanan ayin, halk oylaması nedeniyle 19 Eylül’e ertelendi.

Ayine referandum ertelemesi

VAN Gölü’ndeki Akdamar Adası’nda bulunan Akdamar Anıt Müzesi’nde, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılması planlanan ayin, halk oylaması sebebiyle 19 Eylüle ertelendi. Van Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhanî Meclis Başkanı Başpiskopos Aram Ateşyan ile telefonla görüşen Vali Münir Karaloğlu’nun, Akdamar Anıt Müzesi’nde 12 Eylül tarihinde yapılacak ilk ayinin, halk oylamasıyla aynı güne denk gelmesi sebebiyle 19 Eylülde yapılmasını teklif ettiği belirtildi. Ermeni cemaatinin teklifi olumlu karşıladığının kaydedildiği açıklamada, şöyle denildi:

‘’Kültür Bakanlığı ve Van Valiliği’nin girişimleri sonucu 12 Eylül 2010’da Akdamar Kilisesi’nde Ermenilerin yapacağı ilk ayin, aynı gün Anayasa değişiklik paketinin oylanması için yapılacak referandum nedeniyle tehlikeye düşmüştü. Bunun üzerine harekete geçen Vali Münir Karaloğlu, referandum tarihinin belirlenmesinin ardından telefonla Türkiye Ermenileri Patrikhanesi Ruhani Meclis Başkanı Başpiskopos Aram Ateşyan’ı aradı. Karaloğlu, Başpiskopos Ateşyan’a, daha önce mutabık kaldıkları 12 Eylülde referandum yapılacağını, Türkiye’de yaşayan Ermeni vatandaşların oy kullanamama riski olduğunu anımsatarak, Ermeniler için bir sorun oluşturmaması halinde kilisedeki ayinin, bir hafta sonraya yani 19 Eylülde yapılması teklifini iletti. Ateşyan da ayinin ihtiyaçtan dolayı bir hafta sonraya alınmasının herhangi bir sorun oluşturmayacağını belirterek, 19 Eylül tarihinin kendileri için uygun olabileceğini söyledi.’’

17.05.2010


 

Referandum süreci zor geçecek

EMEKLİ İstihbarat Binbaşı Kemal Şahin, referandum sürecine giren Türkiye’yi zor günlerin beklediğini söyledi.

Şahin, Türkiye’de yaşanan değişim ve dönüşümün birilerini fena halde rahatsız ettiğine dikkat çekti. Şahin, “Bunlar ellerinden gelen her türlü imkânı kullanarak bu süreci engellemek isteyeceklerdir. Yaptıracakları provokasyonlarla bu süreci sabote etmek için her türlü yolu deneyeceklerdir” dedi. Şahin, Tunceli Sarıyayla’da 4 askerin şehit edildiği saldırı ile Muğla ve Eskişehir’deki olayların bunun işaret fişeği olduğunu kaydetti. 2010 yazının çok sıcak geçeğini savunan Şahin, referandum süresinin 120 gün olarak kararlaştırılmasının adeta buna zemin hazırladığını iddia etti. Şahin, bu seferki oyunların tutmayacağına ve her şeye rağmen Türkiye’nin demokratikleşme alanındaki yoluna devam edeceğine inandığını kaydetti.

17.05.2010


 

Uslu: Darbe rejiminden çıkacak mıyız?

HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Salim Uslu, ‘’12 Eylül darbe rejiminden çıkacak mıyız, çıkmayacak mıyız, sorun bu’’ dedi.

Uslu, Sivil Dayanışma Platformu tarafından Kayseri Şehir Tiyatrosu’nda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, bugüne kadar hazırlanan anayasaların halkın görüşünü yansıtmadığını, milletin iradesini, düşüncesini temsil etmediğini, mevcut Anayasa’da yapılan değişikliklerin de işe yaramadığını söyledi. Uslu, 1982 Anayasası’nda 16 kez değişiklik yapıldığını, ama bu kadar gürültü kopartılmadığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Anayasa’da daha önce yapılan değişikliklerde suya sabuna dokunulmadı ve bu nedenle fazla gürültü olmadı. Şimdiki suya sabuna dokunuluyor, 12 Eylül Anayasası’nın özüne dokunuluyor. Bu gürültü biraz da bundan kopuyor. Bu değişiklik paketini çok büyük bir adım olarak görüyoruz. Yeni bir anayasada neler olmalıdır, bunu tartışmıyoruz. 12 Eylül darbe rejiminden çıkacak mıyız, çıkmayacak mıyız, sorun bu. Bunun ötesinde yeni bir sivil anayasa nasıl olmalıdır, bunun yeri zamanı ayrı. Bunları konuşma gücümüz, yeteneğimiz var. Şimdi 12 Eylül rejiminden çıkacak mıyız, çıkmayacak mıyız? 12 Eylül 2010’da oylayacağımız referandumda, 12 Eylül sona ersin diyecek miyiz, demeyecek miyiz, esas sorun budur.’’

17.05.2010


 

Siyasî partiler düşman değil, rakip

DEVLET Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘’Siyasî partiler birbirlerinin düşmanı değil, rakipleridirler’’ dedi.

Bingöl’de gezi ve incelemelerini sürdüren Bakan Yılmaz, İl Özel İdare Müdürlüğü Salonu’nda ildeki siyasî parti temsilcileriyle toplantı yaptı. Toplantıya, AKP Bingöl Milletvekilleri Yusuf Coşkun ve Kazım Ataoğlu, AKP İl Başkanı Cevdet Çalbay, CHP İl Başkanı Sema Kaygalak, MHP İl Başkanı Ali Köseoğlu, Türkiye Partisi İl Başkanı Mustafa Karadağ ve SP İl Başkanı Cezayir Ulukan katıldı. Bakan Yılmaz, basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıda Bingöl ile ilgili yapılması gereken çalışmaları istişare ettiklerini söyledi. İldeki siyasî parti temsilcilerinin hedeflerinin ortak olduğuna inandığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu: ‘’Siyasî partiler birbirlerinin düşmanı değil, rakipleridirler. Her ne kadar ayrı partilerden olsak da bir Bingöllü olarak hedeflerimizin ortak olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki dönemlerde de zaman zaman bir araya geleceğiz. Bunların hepimizin faydasına olacağına inanıyorum.’’

17.05.2010


 

Marmara’da tekne battı

MARMARA Denizi’nde, içinde 5 kişinin bulunduğu belirtilen tekneninbattığı bildirildi. Edinilen bilgiye göre, 5 kişinin bulunduğu tekne, saat 02.00 sıralarında henüz belirlenemeyen bir sebeple Kınalıada’ya yaklaşık 300 metre kala alabora olarak battı.

Batan tekneden kendi imkânlarıyla sağ kurtulduğu öğrenilen Abdülkadir Himmet, durumu yetkililere bildirdi. Himmet, daha sonra vatandaşların yardımıyla Kartal Yavuz Selim Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Himmet’in sağlık durumunun iyi olduğu ve müşahedede tutulduğu belirtildi. Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı’na bağlı bir helikopter ile 2 sahil güvenlik botunun, kaybolan Cihan Şahin (27), Yücel Yazgan (28), Şerafettin Yakar (27) ve Tolga Baştepe (20) için arama ve kurtarma çalışmaları başlattığı öğrenildi. Batan tekneden kendi imkânlarıyla kurtulan Abdülkadir Himmet ile Şahin, Yazgan ve Yakar’ın Maltepe’de bir düğüne katıldıkları, gece saatlerinde Kınalıada’ya geçmek üzere motor bulamadıkları için adadaki arkadaşları olan Tolga Baştepe’yi çağırdıkları öğrenildi.

17.05.2010


 

“Biz Meclis’teyken Baykal başka yerdeydi”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği ile ilgili muhalefetin tavrını eleştirerek “Sayın Genel Başkanın Parlamentoya gelip gittiği yok. Biz Anayasayla uğraşırken, Sayın Başkan başka yerlerdeydi” dedi.

Erdoğan, Bayındır’da düzenlenen toplu açılış törenindeki konuşmasında, 6 Mayısı 7 Mayısa bağlayan gece, TBMM’nin bir kez daha tarih yazdığını vurgulayarak, TBMM’nin, milletin kendisine yüklediği emanete sahip çıktığını ifade etti. YSK’nin referandumun 12 Eylül’de yapılacağına karar verdiğini hatırlatan Erdoğan, 12 Eylül 2010 tarihinin 1980 darbesinin 30. yıl dönümüne denk geldiğini belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’12 Eylül 2010’da 1980 darbesinin 30. yıl dönümünde, İnşallah Türkiye 12 Eylül’ün izlerini üzerinden atacak. 12 Eylül 2010’da Türkiye inşallah yeni bir sabaha, aydınlık bir sabaha uyanacak. 12 Eylül 2010’da Türkiye prangalarından, zincirlerinden ayak bağlarından kurtulacak. Ufkunu, vizyonunu onlarla birlikte ekonomisini, demokrasisini daha yüksek standartlara taşıyacak. Biz sizin seçtiğiniz vekiller olarak üzerimize düşeni yaptık. Şimdi söz sizde. Şimdi karar sizin. Şimdi mühür sizin ellerinizde ve kararı siz vereceksiniz.

Birileri Anayasa Mahkemesine gidiyor. Varsınlar gitsinler. Biz millete gidiyoruz, farkımız bu. Hiç şüphemiz yok ‘bize milletimiz yeter’ dedik, onlar başka yollar arıyor. Biz her zaman milletin hakimliğine başvurduk. Bugün de ‘millet’ diyoruz. Son sözü millet söyler. Son kararı millet verir diyoruz. Zira egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Şimdi diyorum ya bugüne kadar Türkiye’de ruh ikizi bir muhalefet vardı. CHP-MHP şimdi bunlar ruh üçüzü oldular. CHP-MHP, bir de yanlarına BDP’yi aldılar. Şimdi üçüz oldular. Bunları anlamak mümkün değil ve yanındaki milletvekili arkadaşlarının iradesine güvenmiyor. Arkadaşına güvenmiyor. Zaten Sayın Genel Başkanın Parlamentoya gelip gittiği yok. Biz orada Anayasayla uğraşırken, Sayın Başkan başka yerlerdeydi. Bunu anlamak mümkün değil.”

17.05.2010


 

Laçiner: Türkiye’nin ekseni kaymıyor, yerine oturuyor

UluslararasI Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, Türkiye’nin ekseninin kaymadığını, aksine ekseninin yerli yerine oturduğunu söyledi.

Daha önceleri, dış ilişkilerinde yeterince bağımsız hareket edemeyen Türkiye’nin, daha bağımsız bir aktör haline geldikçe “kendisi merkezli bir eksen” inşa ettiğini dile getiren Laçiner, bir ülkenin ana ekseninin kendisi ve çevresi olduğunu belirterek, “Kendi ayakları üzerinde duramayan bir ülke dış siyasetinde herhangi bir eksen belirleyemez. Çünkü, çıkış noktası olmayan bir çizgi olmaz.” dedi. Rusya ve Yunanistan ile yapılan anlaşmalarla ilgili dikkat çekici değerlendirmelerde bulunan Laçiner, kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanan devletlerin kendi dış politikalarını izlemekten ziyade bir tür varoluş mücadelesi verdiklerini ifade etti.

Başkaları arasındaki rekabeti sömürmeye çalışan bu ülkelerin, çoğu kez diğerlerinin insafına kalmış ülkeler olduğuna dikkat çeken Laçiner, Türkiye’nin Osmanlı’nın duraklama-çöküş yıllarından bugüne kadar daha çok ekseni olan bir ülkeden ziyade eksenini oturtmaya çalışan, diğerlerinin rekabeti arasında ayakta kalmaya çalışan bir ülke olduğunu vurguladı.

17.05.2010


 

BDP’lilerin operasyon bölgesine gitmesine izin verilmedi

BARIŞ ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bazı milletvekilleri ve partililerin, Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında yapacaklarını bildirdikleri sembolik yürüyüş için bir araya gelen konvoy, can güvenliği gerekçesiyle jandarma tarafından durduruldu.

Milletvekillerinin dışındakilerin bölgeye geçişine izin verilmeyeceği bildirildi. Aralarında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekilleri Bengi Yıldız, Ayla Akat Ata ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de bulunduğu bir grup BDP’li Lice ilçesinin kırsal kesiminde sembolik yürüyüş düzenlemek için araçlarla Lice’ye gitti. BDP’lileri taşıyan araçların oluşturduğu konvoy, Lice-Bingöl kara yolunun ikinci kilometresinde jandarma tarafından durduruldu. Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanı Albay Eyüp Şeker, burada milletvekilleri Yıldız ve Ata ile yaptığı görüşmede, talepleri üzerine Diyarbakır Valiliğinin aldığı bir kararın olduğunu belirterek, ‘’Bölgede operasyonlar sürüyor. Terör örgütü tarafından döşenen patlayıcılar var. Can güvenliği nedeniyle sizi bırakamıyoruz. Yalnız milletvekillerinin dokunulmazlığı var. Onlar isterlerse geçebilirler’’ dedi. Bunun üzerine milletvekili Yıldız, bölgeye gösteri için gitmediklerini ifade ederek, ‘’Bir yaraya parmak basmak için buradayız. Onların geçişine izin verilmiyorsa biz gitmiyoruz. Valilikle yeniden görüşün alınacak karar doğrultusunda hareket edeceğiz’’ diye konuştu.

17.05.2010


 

Örgün eğitimde Arapça, tarihî adım

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, örgün eğitim kurumlarında Arapça eğitim ve öğretiminin yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının atılmış önemli ve tarihî bir adım olduğunu söyledi.

Avcı, “Arapça’nın, orta öğretimde seçmeli yabancı dil olması için 90’lı yıllarda MGK’da tavsiye kararı alınmış, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş bu ihtiyacı 20 yıl önce görmüştü” dedi. Ekonomik, kültürel ve siyasal ilişkilerin yoğunlaşmaya başladığı Arap ülkeleriyle daha iyi iletişim kurmak için orta öğretimde seçmeli zorunlu yabancı diller arasına Arapça’nın da girmesi için Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu ziyaretlerinde sundukları raporda dile getirdiklerini hatırlatan Avcı, “Suriye başta olmak üzere Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve diğer Arap ülkeleriyle başlattığı vizeyi kaldırma uygulamasının tamamlayıcı bir parçası olan bu karardan dolayı başta emeği geçenleri takdirle ve teşekkürle anıyoruz” dedi.

17.05.2010


 

Öğrencilerin sorunlarına çözüm odaklı yaklaşmalı

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Nevin Dölek, “Öğrenci başarısında sistem ve çözüm odaklı yaklaşımlar hayatî önem taşırken, en büyük görev de öğretmenlere düşüyor” dedi.

Özel Bursa Kültür Okulları’nın organizasyonunda gerçekleştirilen, ‘Eğitimin Geleceği Üzerine Tartışmalar, 2023’ün Lisesine Üç Boyutlu Bir Bakış’ Sempozyumu kapsamında Bursa’ya gelen Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nevin Dölek, öğrenci sorunları ve bu sorunlara karşı yaklaşımlar konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Öğrencinin kendisi ile etkileşimi, kendisine olan güveni ve kendi duygularını idare edebilmesinin yanı sıra öğretmenleri, arkadaşları ve müfredatla olan ilişki ve etkileşimlerinin de başarıda büyük rol oynadığının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Nevin Dölek, şunları söyledi: “Öğrenci sorunlarına sistem ve çözüm odaklı yaklaşımda bu kavramlar öne çıkmaktadır. Sistem deyince sizin aklınıza ne geliyor? Sistem, bireylerin oluşturduğu bir bütündür. Bu bütünde her şey birbiri ile bağlantılıdır. Saydığımız bu kavramların öğrencinin başarısında kilit rol oynadığını unutmamalı ve öğretmenler olarak buna uygun davranmalıyız” dedi.

“LEKELERİ DEĞİL, ÇOCUĞUN TAMAMINI

GÖREBİLMEK ÖNEMLİ”

KONUŞMASINI çözüm odaklı yaklaşımlar üzerine bir örnekle süsleyen Dölek şunları da söyledi: “Diyelim bir öğrencinin lekesi var ve derslerde değişik sesler çıkarıyor, farklı davranıyor. Klâsik yaklaşımda o lekenin, problemin detaylarını arıyor, çözüm için öneriler üretiyoruz. Oysa çözüm odaklı yaklaşımda, 'Hayır efendim leke bu nihayet ve çocuğun tamamı değildir. Küçük bir parça ve ben lekeyle ilgilenmeyeceğim, eminim ki bu çocukta açması gereken güller var. Ben gülleri açtırdığım zaman o leke onların arasında görünmez olacaktır' diyoruz. Öğretmenler olarak bunu denemeliyiz” şeklinde konuştu.

HÜSEYİN HİÇDURMAZ

17.05.2010


 

Alman kilisesinde ezan ve ilâhî

ALMANYA'NIN Münih şehrinde düzenlenen 2. Ekümenik Kilise Günleri farklı faaliyetlere sahne oldu.

Hürriyet'in haberine göre, Münih’teki St. Anna Kilisesi’nde düzenlenen İslâm ve Hıristiyanlığın müzikli diyaloğu adlı konser ezan okunarak açıldı. Ezanı sanatçı Şeref Dalyanoğlu okudu. Piyanist Aylin Aykan ile san'atçı Şeref Dalyanoğlu ilâhiler çalıp söyledi. Kilise müziği sanatçısı Gerd Köter ise orgla eşlik etti. Ud, tanbur, saz ve def çalan Şeref Dalyanoğlu, Yunus Emre’den “Göçtü Kervan”, “Hak bir gönül verdi” adlı ilâhileri seslendirdi. Piyanist Aylin Aykan ilâhilere piyanoyla eşlik ederek, bir Doğu-Batı sentezi sundu.

17.05.2010


 

Lodos, deniz ulaşımını aksattı

İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş (İDO) şiddetli lodos dolayısıyla bazı deniz otobüsü ve hızlı feribot seferlerini iptal etti.

Alınan bilgiye göre, dün saat 12.00 ve 14.00’deki Yalova-Pendik, 12.00 ve 14.00’deki Pendik-Yalova ile 13.30’daki Yalova-Yenikapı ve Yenikapı-Yalova hızlı feribot seferleri hava muhalefeti dolayısıyla iptal edildi. Bu arada saat 12.00’deki Bostancı-Yenikapı-Bandırma, 12.15, 14.15 ve 16.30’daki Kartal-Yalova, 13.15 ve 15.15’deki Yalova-Kartal ile 15.00’deki Avşa-Marmara-Yenikapı-Bostancı deniz otobüsü seferlerinin de şiddetli lodos sebebiyle yapılamadığı belirtildi.

17.05.2010


 

Son şahitlerden ‘Hasan Çavuş’ dualarla...

BEDİÜZZAMAN Said Nursî Hazretlerinin talebesi Savlı Hasan Kurt Isparta’nın Sav kasabası Merkez Camiinde önceki gün ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından dualarla toprağa verildi.

90 yaşında vefat eden “Hasan Çavuş’ ismiyle de tanınan Hasan Kurt Ağabeyin cenazesine çevre il ve ilçelerden katılanlar da oldu. Hasan Kurt Ağabey, bir süredir tedavi görüyordu.

17.05.2010


 

Marmara serinleyecek

MARMARA'DA yağışların da etkisiyle hava sıcaklıklarında 8 dereceye varan düşüşler olacağı bildirildi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, geçen hafta bunaltıcı sıcakların görüldüğü Marmara’da hafta sonunda lodos etkili oldu. Cumartesi günü kuvvetli lodosun görüldüğü Bursa’da rüzgârın saatteki hızı 63 kilometreye kadar ulaşırken, Balıkesir’de ise en yüksek hız 54 kilometre olarak ölçüldü. Hafta sonunu da sıcak geçiren Marmara’da hava sıcaklıklarında 8 dereceye varan düşüşler olacak. Marmara Bölgesi, gelecek haftayı serin geçirecek. Yağışların da etkisiyle Bursa’da yarın hava sıcaklığı 8 derecelik düşüşle 21, Balıkesir’de ise 5 derecelik azalmayla 22 dereceye inecek.

17.05.2010


 

Ali İhsan Tola için mevlid

ISPARTA'NIN Senirkent ilçesinde 15 Mayıs 2009’da Hak’ka yürüyen Üstad Said Nursî Hazretleri’nin talebelerinden A. İhsan Tola kalabalık bir grup tarafından yad edildi.

A. İhsan Tola, eski İlçe Müftüsü Dr. Mehmet Mahfuz Ata’nın yaptığı duanın ardından Said Nursî Hazretleri’nin talebesi Mustafa Sungur ve çok sayıda sevenlerinin katılımıyla anıldı. Pazar Camii’nde öğleden önce okunan Mevlid-i Şerif’ten sonra bir konuşma yapan İlçe Müftüsü Kemal Bal, “Allah’ı, Peygamberini (asm), Kur’ân-ı, İslâm’ı ve Hak dostlarını sevenler bir araya gelip camiyi doldurup taşırdınız. Peygamberimiz (asm) ‘Kişi sevdiğiyle beraberdir’ buyuruyor. İnşallah sizlerde sevdiklerinizle beraber olursunuz” dedi.

17.05.2010


 

Bafra’da icazet merasimi

SAMSUN'UN Bafra ilçesinde Büyük Cami Merkez Kur’ân Kursu’nda hafızlık eğitimini tamamlayan 11 öğrenci için icazet merasimi düzenlendi.

Kur’ân-ı Kerim tilâveti ile başlayan ve ilahilerin okunmasıylı süren programda bir konuşma yapan İlçe Müftüsü Burhan Keleş, Kur’ân öğrenmenin önemine dikkat çekti. Keleş, 14 asırdır İslâm ümmetinin göz nuru gibi koruduğu Kur’ân’ın ilk baskıları ile şu andaki Mushaflarda bir harfinin, bir noktasının dahi değişmeden bugünlere geldiğini hatırlattı. Keleş, “Kendini tanıyan Rabbini tanır. Kendisiyle barışan, rabbiyle barışan, dünyayla da barışır. Dünya, ne kadar acı çekiyorsa, emin olun kendi kendisiyle barışık olmayan insanlardan çekiyor. Kendisiyle barışık olan, kendini tanıyan insandan ne kendine, ne topluma zarar gelir” diye konuştu.

17.05.2010


 

Çalışarak iyileşiyorlar

İNÖNÜ Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümünde 10 yıldır yürütülen çalışmalar, şizofren hastalarının, uğraşı terapisiyle yaklaşık yüzde 20 iyileştiğini ortaya koydu.

Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süheyla Ünal, şizofreni hastalarının yaptıkları takı, el işi, mum ve ahşap boyamalarıyla açtıkları sergide, üniversiteye bağlı Turgut Özal Tıp Merkezi’nde 10 yılı aşkın süredir şizofren hastalarının tedavisine yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Ünal, şöyle konuştu: ‘’Hastanın işlevselliğinin arttırılmasında ve yeniden topluma kazandırılmasında uğraşı terapisi önemli. Uğraşı terapilerinde el işi ve resim yapan, ahşap boyayan hastalarımız, yüzde 20 oranında iyileşme gösteriyor.’’

17.05.2010


 

İrlanda, Osmanlı’yı unutmadı

İrlandalIlar, ülke tarihinde acılı izler bırakan; 1845-1849 yılları arasında yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, bir milyon kişinin de başka ülkelere göç etmesine sebep olan “Büyük Kıtlık”ı unutmadı.

Felâketin kayıpları, başşehir Dublin’de yapılan yürüyüşle ve okullar ile spor kulüplerindeki “bir dakika sessizlik” ile anıldı.

BÜYÜK KITLIK VE SEBEBİ

Büyük Kıtlığın sebebi, 19’uncu yüzyılın ortalarında İrlanda’da, yoksulların temel besini patatese bulaşan hastalıktı. 1845 sonbaharında patatesin tüketilemez durumda hasat edilmesi, İrlandalıların “An Gorta Mor” (Büyük Açlık) olarak andığı dönemin başlangıcı oldu. Patates kıtlığı, bütün çabalara rağmen 4 yıl boyunca önlenemedi. Yetersiz beslenme ve bakımsızlık kısa zamanda hastalıkları beraberinde getirdi. Tifo ve kolera gibi bulaşıcı hastalıklar çok sayıda ölüme yol açtı, çaresiz durumda kalanların sığındığı yardım merkezleri yoğunluktan çalışamaz duruma geldi.

DENİZLER ÖTESİNDEN YARDIM

İrlandalıların “Kara 47” olarak andığı 1847 yılında Osmanlı Padişahı Abdülmecit, İrlanda’ya 1000 poundluk para yardımında bulundu. İrlandalılar denizler ötesinden uzanan yardım elini Osmanlı gemicilerinin kaldıkları rivayet edilen bir binaya asılı plâketle anıyor.

17.05.2010


 

94’ünde üniversite bitirdi

ABD’nİn California eyaletinde 94 yaşındaki bir kadın üniversiteden mezun oldu.

Sadece kız öğrencilerin kabul edildiği Mills Üniversitesinde san'at tarihi alanında lisans eğitimini tamamlayan Hazel Soares, diplomasını aldı. ‘’Diplomayı almam uzun zaman aldı. Sonunda başardım. Kendimi iyi hissediyorum’’ diyen Soares, bir müzede çalışmayı istediğini söyledi. Öte yandan 3 yıl önce üniversiteyi bitiren 98 yaşındaki bir kadının, yüksek lisans eğitimini de tamamladığı bildirildi.

17.05.2010


 

Anadolu yılanı panzehir olacak

Yaz aylarında artan yılan sokmalarına karşı artık panzehir ithal edilmeyecek. Sağlık Bakanlığı, vatanı Anadolu toprakları olan yılanlardan toplanacak ve katırlar üzerinde geliştirilecek panzehir üretimi için düğmeye bastı. Bugüne kadar yılan sokmalarında yurt dışından getirilen panzehir kullanan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi (RSHM), yerli üretim için çalışma başlattı. RSHM Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, Türkiye’de akrepten sonra en fazla yılan sokmaları görüldüğünü, bu tür durumlarda atlar üzerinde geliştirilen serumların kullanıldığını söyledi. Bu serumların, yılan zehiri enjekte edilen atların kanından elde edildiğini ifade eden Ertek, şunları kaydetti: ‘’Son 1 yıldır serum çiftliğimizde yılan antiserumu üretmek üzere çalışma başlattık. Bu kapsamda Türkiye’deki en zehirli 5 yılan türünü belirledik. Bunlar koca engerek, şeritli engerek, boynuzlu engerek, Balkan engereği ve adını ülkemizin ilk yılan uzmanı olan Prof. Dr. İbrahim Baran’dan alan Baran engereği. Bunları Çevre ve Orman Bakanlığının izniyle tedavi amaçlı olarak toplamaya başladık. Çiftliğimizde her türden 4’er yılan bulunacak.’’ Ertek, birleştirilecek tüm yılan türlerinden alınan zehirlere karşı, bir panzehir geliştirileceğini belirterek, ‘’Her şey yolunda giderse gelecek yıldan itibaren kendi panzehirimizi kullanmaya başlarız’’ dedi.

17.05.2010


 

Aydınlı efeler rekor kırdı

AydIn’da yöresel kıyafetli efeler, Forum Aydın Merkezi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen organizasyonla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı. Guinness Türkiye hakeminin de hazır bulunduğu, en yüksek katılımlı zeybek oynama rekor denemesi büyük ilgi gördü. Rekor denemesi için Aydın merkez ve ilçelerinde faaliyet gösteren halk oyunları ekipleri, Aydın’da buluştu. Ekipler, Guinness Dünya Rekorları hakemi tarafından sayıldıktan sonra 25 kişilik davul zurna ekibinin eşliğinde beş dakika aynı anda Aydın Zeybeği oynadı. Halkın da alkışlarla destek verdiği Aydın efeleri, 525 kişi ile bu alandaki dünya rekorunu kırarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başardı.

17.05.2010


 

Sokak köpekleri için örnek barınak

Adana’nIn merkez Çukurova ilçe belediyesi, göl manzaralı, 5,5 dönüm alanda sokak köpekleri rehabilitasyon ve bakım merkezi kurdu. Şehrin kuzeyinde, Seyhan Baraj Gölü kenarında, Topalak Köyü sınırlarında yeşilin ve mavinin buluştuğu bir mekânda kurulan merkezde, 350 köpeğe aynı anda bakılabilecek. Çukurova Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan, hayvanlara gönüllü olarak hizmet veren bir grup hayvanseverin de manevî desteğiyle ilçeye kazandırdıkları Sokak Köpekleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi’nde, hayvanlara vahşileştirilmeden, tabiî ortamlarda bakım hizmeti verileceğini bildirdi. Arıkan, ‘’Hayvanlara sahip çıkmak insanı bir görev. Bu köpekler, sokakta aç ve susuz kalırken, çevrelerine de tehlikeli olabiliyorlardı. Biz bu köpekleri koruma altına alarak hem insanî bir görevi yerine getirmiş oluyoruz, hem de halkın şikâyetlerinin önüne geçiyoruz’’ şeklinde konuştu.

17.05.2010


 

Tuz Gölü Havzası’nda 34 bin çam yetişiyor

Türkİye’nİn en az yağış alan yerlerinden olan, Tuz Gölü’nün de bulunduğu Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde bir dernek, ağaçlandırma çalışmaları için devlete satmak üzere 34 bin çam fidesi yetiştiriyor. Cihanbeyli’nin İnsuyu beldesinde, İnsuyulular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Çevre ve Orman Bakanlığının 2011 yılı alım garantili sözleşmeli fidan üretimi kapsamında çam fidesi ekimine başladı. Naylon kaplara ekimi yapılan 34 bin adet çam fidanı filizlenmeye başladı. Mart ayında gerekli malzeme temini yapılarak Nisan ayında ekimi gerçekleştirilen 23 bin sedir ve 11 bin karaçamın çimlenerek boy vermesi, toprağı tuzlu ve Türkiye’nin en az yağış alan bölgelerinden olan Cihanbeyli halkını da sevindiriyor. İnsuyulular Eğitim Kültür Ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Ramazan Çetin, alım garantili çam fidanı üretiminin bölge insanı için yeni bir gelir kapısı olabileceğini söyledi.

17.05.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım