Güncel |
İslâmIn kubbesİ: Ahlat |
Ahlat’takİ tarihî eserlerin korunması için çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Süphan ve Nemrut dağları arasındaki plato üzerine kurulu olan 34 bin nüfuslu Ahlat’ın tarihî, Urartular dönemine kadar uzanıyor. İsminin de, o dönemde verildiği belirtiliyor. Efsaneye göre, Van Gölü’nün müstesna kıyısında hüküm süren Urartu Kıralı “Lat’’, Med’lerin saldırısına dayanamayınca şehir düşer ve hükümdar da ağır yaralar alır. Babasının başını dizine koyan hükümdarın kızı “Ah!’’ çekerek, ince ince göz yaşları döker. Kızın “Ah! Lat, Ah! Lat’’ diye yükselen feryadı, Med’lerin şehre girmesine kadar devam eder. Urartu Kıralı ölür, ancak kızının feryadından, “Ahlat’’ ismi doğar. Ortaçağ Türk-İslâm dünyasının en önemli kültür ve san'at merkezlerinden biri olan Ahlat, yetiştirdiği san'atkârlar ve bilim adamlarıyla, İslâm âleminde üne kavuşmuş, yetiştirdiği san'atkârlar, bilim adamları ile Anadolu, Bağdat, Şam, Halep, Kahire, Horasan ve Buhara gibi İslâm memleketlerinde, “Kubbetül İslâm’’ sıfatıyla anılmış. Ahlat, Türklere Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt Savaşına sahne olmasıyla da, Türk tarihinin şahitleri arasındadır. ANADOLU TARİHİNİN SON BİN YILLIK ÖZETİ Ahlat Kaymakamı Bilal Şentürk, Ahlat’ın, ev sahipliği yaptığı medeniyetlere ait eserleri günümüze kadar koruyabilmiş nadir yerleşim yerlerinden biri olduğunu söyledi. Türkler’in Anadolu’ya girişinde büyük önem taşıyan Ahlat’ın, Anadolu’da yaşanan son bin yıllık tarihin özeti gibi olduğunu vurgulayan Şentürk, Malazgirt Savaşı’nın Ahlat’ta gerçekleştiğini, Sultan Alparslan’ın karargahının yine ilçede kurulduğunu anlattı. Şentürk, Ahlat’ın Anadolu kültürünün oluşmasında temel işlev gördüğünü ifade ederek, şunları söyledi: “Nüfusu zaman zaman 300 bine kadar çıkan Ahlat, bu süreçte, ilim, kültür, san'at ve ticaretteki gelişimiyle, önemli bir konuma kavuşmuştur. Ancak zaman içinde bu özelliklerini yitirmiştir. Çünkü Ahlat gözde bir yer olması nedeniyle sık sık işgallere uğramış ve tahrip edilmiştir. Depremler ve Kurtuluş Savaşı öncesi Rus işgaliyle nüfusun büyük bir kısmının güneye göç etmiş ve geri dönmemiş. Böylece ilçe tarihteki o şaşaalı ve ihtişamlı konumunu bir ölçüde kaybetmiştir.’’
TARİHÎ ESERLERİ KORUMAK İÇİN ÇALIŞMA YAPILIYOR
İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, Ahlat’taki tarihi eserleri korumak için bir dizi çalışma yürüttükleri belirterek, şunları söyledi: ‘’Özellikle Ahlat’taki tarihî dokuyu ayağa kaldırma çabası adı altında, Ahlat Sahil Kalesi’nin projeleri bitirildi. İhalesi yapılacak ve kale tamamen restore edilecek. Bunun dışında Ahlat’ta büyük bir müze ve karşılama merkezi yapılıyor. Bu müze bölge müzesi haline gelecek. Yine bunların da projeleri bitti. Kurula sunulacak. İnşallah bu sene bunun uygulamasına da başlanacak.’’ Ahlat’ta ayrıca alan yönetimi konusunda çalışmaların başlayacağını açıklayan Işıkgör, bunun dışında Tarihî Selçuklu Mezarlığı Çevre Düzenleme Projesi kapsamında çalışmalarının bulunduğunu belirtti. Bu sene Ahlat Kültür Merkezi inşaatının tamamlanarak 8 Ağustos’a hazır hale geleceğini belirten Işıkgör, ‘’Eski Ahlat Şehri’’ kazılarının bu yıl da devam edeceğini söyledi.
TURİZM AHLAT İÇİN ÖNEMLİ
Ahlat Belediye Başkanı A. Mümtaz Çoban, Ahlat’ın Türkiye için önemli bir merkez olduğunu ve ilçe için turizm faaliyetlerinin büyük önem taşıdığını söyledi. Çoban, Ahlat’ın, Anadolu’daki bütün medeniyetler için önem taşıdığını ve önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğunu, Özellikle de 1071 süreciyle başlayan ve Anadolu’nun Türkleşme, İslâmlaşma sürecinde Ahlat’ın önemli rolünün bulunduğunu açıkladı. Ahlat’taki tarihî ve kültürel dokunun, sadece Anadolu’da yaşayan insanları değil, bütün insanlık âlemini de ilgilendiren bir özellik taşıdığını belirten Çoban, “Yani Bavyera, Alman medeniyeti için neyse, Roma, Avrupa için neyse Türk milleti içinde Ahlat o anlamı ifade ediyor” ifadelerini kullandı. |
16.05.2010 |