Güncel |
Demokrasi partilerin de ihtiyacı |
“Bizde siyasî partiler demokrasinin en az bulunduğu yerlerdir” diyen Hukukçular Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Bugün herkes çok iyi biliyor ki TBMM üyeleri, milletvekilleri halk tarafından seçilseler bile adaylıklarına parti başkanları karar veriyor” dedi. Anayasa, demokrasiye engel
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Türk demokrasisi”nin gelişiminin durduğunu belirterek, Bunun sebebi anayasamızdır. Artık Anayasanın bütün olarak yeniden yapılması gerektiği tüm kamuoyu tarafından bilinen gerçekliktir” dedi. Kılıçkaya, yaptığı açıklamada, Hükümetin anayasada bazı değişiklikler için yaptığı çalışmaların demokrasi ve hukuk adına olumlu olmakla birlikte yeterli olmadığını söyledi. Yargının, Anayasa Mahkemesi aracılığı ile yasamanın yetkisine açıkça müdahale edebildiğini kaydeden Kılıçkaya, “Aynı şekilde yasamanın yürütmeden bağımsız olduğu da söylenemez. Anayasa değişikliğinde, yasamayı yargıdan bağımsız hale getirmek için Anayasa Mahkemesi’nin yapısını ve yetki alanını, parti kapatma nedenlerini yeniden düzenlerken yürütme ile yasama arasındaki sağlıksız ilişkiyi görmezlikten gelmek doğru değildir” dedi.
“SİYASİ PARTİLER, DEMOKRASİNİN EN AZ BULUNDUĞU YERLER” Kılıçkaya, bugün itibariyle milletvekillerinin “ön seçicileri”nin parti başkanları olduğunu, bu durumun parti başkanının emrinde TBMM üyeliğini getirdiğini söyledi. Sinan Kılıçkaya, siyasi partilerin demokrasinin en az bulunduğu yerler olduğunu ifade ederek, “Parti başkanları kendileri bırakmadıkça demokratik yollarla değiştirilmesi imkânsız gibidir. Yasama ile yargı arasındaki ilişki kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yeniden düzenlenirken yürütme ile yasama arasındaki ilişkinin düzenlenmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu hususunda anayasa paketine dahil edilerek ve siyasi partiler yasasında da değişiklik bütün olarak ele alınmalıdır” diye konuştu.
“HSYK YENİDEN YAPILANDIRILMALI” Erzurum savcılarının yetkisinin kaldırılması ile HSYK’nın yapısının ne kadar sağlıksız olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Kılıçkaya, şu değerlendirmelerde bulundu: “HSYK, hakim ve savcı bağımsızlığını tehdit eder hale gelmiştir. Yaşanılan olaylarda HSYK’nın hakim ve savcılardan seçilen üyelerinin yargılamaya müdahale girişiminde bulunduğu buna karşılık Adalet Bakanı ve müsteşarının da bu müdahaleyi önlemeye çalıştığı görülmüştür. Bugün itibariyle Adalet Bakanı ve müsteşarı HSYK üyesi olmamış olsalardı hakim ve savcı bağımsızlığının varlığından söz edilebilir miydi? bilmiyoruz. Tüm bunlara rağmen yargı bağımsızlığı için HSYK’nın yeniden yapılandırılması, üyelerinin sağlıklı bir şekilde seçilmesi ve Adalet Bakanının ve müsteşarının kurul üyeliğinden çıkarılması gerekir. Kurulun demokratik bir şekilde oluşturulması ve HSYK kararlarının yargı denetimine açılması halinde bakanın ve müsteşarın kurulda bulunmalarına gerek kalmayacağı kanaatindeyiz.”
|
10.03.2010 |