Güncel |
Yaralar sarılmaya başlandı |
ELAZIĞ’DA, en çok kaybı veren Kovancılar ilçesine bağlı Okçular Köyü ve çevre köylerde hasar tesbit çalışmalarına başlandı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’ndan gelen yetkili Vedat Yıldız köylülerin de yardımı ile gece boyunca hasarlı evleri tesbit etti. Köydeki evleri tek tek gezerek incelemelerde bulunan Yıldız, hasarlı evlerin yüzde 80’inin kerpiç yapılardan oluştuğunu söyledi. Yıldız, köyde ayakta kalan birçok yapının 2003 yılında yapılan afet konutları olduğunu belirterek, “O zaman ağır hasarlı evler yıkılıp yenileri yapılmıştı. Ağır hasarlı evler için ya TOKİ ya da başka bir kurumla anlaşılıp yeni evler yapılacak” dedi.
YARDIM YAĞIYOR
Deprem bölgesine Kızılay, sivil yardım kuruluşları ve askerden yardım getiriliyor. Su, ekmek ve gıda yardımlarının yanında kurulan seylar mutfaklarda sıcak yemek dağıtılıyor.
|
10.03.2010 |
YANLIŞ VE KOLAYCI YAKLAŞIMLARLA ÇÖZÜM OLMAZ |
Başbakan Erdoğan'ın sözüne dayanarak, ölümlerin sebebini kerpiç evlere bağlayan yorumun yanlış olduğu, yıkılan evlerin kerpiç değil, çürük malzemeyle yapılan kolonsuz ve yığma binalar olduğu, bu tür yanlış ve kolaycı yaklaşımların çözüm getirmeyeceği ifade ediliyor. SİSTEM VE TEMELİNDEKİ ZİHNİYET DEĞİŞMELİ Kİ...
Asıl sorumlunun ise, hizmet değil, tahakküm ve baskı üzerine kurulup her türlü keyfîliğe açık şekilde işleyen antidemokratik, hukuksuz ve çağdışı sistem olduğu belirtilerek, kalıcı ve sağlıklı çözüm için, bu sistemle ona vücut veren zihniyetin değişmesi gerektiği vurgulanıyor.
|
10.03.2010 |
Depremzedeler geceyi çadırlarda geçirdi |
DEPREMDE evleri hasar gören köylüler geceyi çadırlarda geçirdi. Kovancılar ilçesine bağlı Okçular, Yukarıdemirtaş ve Tabandüzü Köylerindeki bazı vatandaşlar il merkezi veya depremde evleri hasar görmeyen akrabalarının yanına giderken, köyde kalan vatandaşlar geceyi çadırda geçirdi. Kimi vatandaşlar, dışarda çadırlarının önünde ateş yakarak ısınmaya çalıştı. Depremzedeler geceyi tedirgin geçirdiklerini, uyandıklarında ise günün önceki güne göre daha soğuk olduğunu ifade etti. Köylerdeki vatandaşlar, çok sayıda hayvanın telef olduğunu belirtirken, enkazdan kurtardıkları hayvanları ise ilçelerde veya evleri depremden hasar görmeyen köylerdeki yakınlarının yanlarına götürdüklerini bildirdi. Diğer taraftan askerî birlikler, gece boyu hasarlı köylerde çevre güvenliği aldı. Yukarıdemirtaş köyünde yaşayan Yaşar Demirtaş, yaptığı açıklamada, köyde çok az kişinin kaldığını birçok vatandaşın geceyi geçirmek için çevre köylerdeki akrabalarının yanına gittiğini ve her aileden kayıp olduğunu belirtti. Demirtaş, depremde 4 kuzenini kaybettiğini ifade etti. |
10.03.2010 |
800 ARTÇI SARSINTI HİSSEDİLDİ |
ELAZIĞ Karakoçan ilçesi Başyurt beldesindeki depremin ardından aynı bölgede hafif şiddette bir artçı sarsıntı daha hissedildi. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, dün saban 04.32’de meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremin oluştuğu fay hattında saat 09.21 sıralarında 4.2 şiddetinde artçı sarsıntı kaydedildi. Yetkililer, aynı bölgede depremin meydana geldiği saatten itibaren dün sabaha kadar 800 artçı sarsıntı hissedildiğini bildirdi. |
10.03.2010 |
Bu Allah’ın işidir, başka birşey değil |
YARDIMLARIN kendilerine ulaştığını kaydeden depremzedeler, tek sorunlarının soğuk hava olduğunu anlattı. Evinin yıkıldığını kaydeden Zülküf Ersöz, “Şu ana kadar her türlü yardım geldi, ama ısınma sorunumuz var. Gece bayağı soğuk. Eşim ve akrabalarım çadırda kalıyor. Çadırda ateş yakamadıkları için soğukta kalıyorlar. Çadırlarda soba yeri yok. Yetkililerden acilen barınacak bir yer yapmalarını bekliyoruz” diye konuştu. Sırtında çocuğunu taşıyan Meryem Ersöz ise, “Şu an evimin önündeki çadıra gidiyorum. Hava soğuk. Yetkililer yardım ettiler çok şükür. Sağlık ekibi ve asker geldi” dedi. Depremzede Mehmet Çelik de, “Evlerimiz çöktü, perişan olduk. Allah’a şükür kaybımız yok. Hava soğuk, mecburen dışarıda kaldık. Isıtıcı soba da yok. Bir çadırda 7-8 kişi kalıyoruz. Bu Allah’ın işidir, başka bir şey değildir. Devlet bize geçici evler yapsın. Belediyeden sıcak bir yemek geldi, bir tek onu yedik” diye konuştu. |
10.03.2010 |
İş makineleri enkazları kaldırıyor |
DEPREMİN vurduğu Elazığ’ın Kovancılar ilçesi Okçular Köyünde köy sakinleri çadırlarda ve sokalarda sabahlarken sabahın erken saatlerinde kadınlar çeşmeden su taşıdı. Yardım kuruluşlarının getirdiği malzemeleri çocuklar taşırken, ailelerin birçoğu çadırların içindeki sobaların başında ısındı. Bazı vatandaşlar enkazın altında tabak ve bardak gibi malzemelerini ararken iş makineleri de enkaz kaldırma çalışmalarına devam etti. Depremzedelerden Çiğdem Durmaz, “Gece çok soğuktu. Allah razı olsun, çadır verdiler, battaniye verdiler. Sabaha kadar artçı depremler oldu. Çok korkuyoruz, kimse evine gidemiyor” dedi. Kovancılar İlçe Koordinasyon Kurulu depremzede vatandaşlar için 918 adet çadır, 700 adet rulo yatak, 2 bin 300 adet battaniye, 2 bin 600 adet kumanya, 2 bin şişe su, 860 kişilik akşam ve öğle yemeği hazırladı. |
10.03.2010 |
Hava soğuk, sobamız yok |
Depremzede Mehmet Çelik, “Evlerimiz çöktü, perişan olduk. Allah’a şükür, kaybımız yok. Hava soğuk, mecburen dışarıda kaldık. Isıtıcı soba da yok. Bir çadırda 7-8 kişi kalıyoruz. Bu Allah’ın işidir, başka birşey değildir. Devlet bize geçici evler yapsın. Belediyeden sıcak bir yemek geldi, bir tek onu yedik” diye konuştu. |
10.03.2010 |
Gül: Depreme hazırlıklı olmalıyız |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’Türkiye toprakları zaman zaman depremlere şahit oldu. Bunlardan ders alıp, kendimizi geleceğe hazırlamamız gerekiyor. Bununla ilgili bütün kurumların olaylar ortaya çıkmadan hazırlıklı olmaları çok önemli’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, özel uçak ‘’DAP’’ ile saat 11.00’de Ankara’ya geldi. Gül’ü, Esenboğa Havalimanı’nda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Ankara Valisi Kemal Önal ve öteki ilgililer karşıladı. Havalimanında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, önceki gün Elazığ’da meydana gelen depremin ardından bölgeye gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine, ‘’Bakanlar gitti. Gerekli bütün talimatlar verildi. Devlet bütün elinden geleni, gerekenleri yapıyor. Ben bölgeye gitmedim çünkü cumhurbaşkanı ve başbakan afet bölgesine gittiği zaman işlerde aksamalar oluyor. Bu nedenle gitmedim’’ dedi. Depremde hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine başsağlığı dileyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Meclis’te bu sene yaptığım açılış konuşmasında tabii afetlere dikkat çektim. Tabiî afetlerin zamanı yok. Bu deprem olur, sel felaketi olur ama şu bir gerçektir. Tarihin ilk çağlarından itibaren bu topraklar üzerinde deprem fay hatları var. Türkiye toprakları zaman zaman depremlere şahit oldu. Bunlardan ders alıp, kendimizi geleceğe hazırlamamız gerekiyor. Bununla ilgili bütün kurumların olaylar ortaya çıkmadan hazırlıklı olmaları çok önemli. Zaman zaman bunlarla ilgili raporlar alıyoruz. Bunlarla ilgili çalışmalar ne durumda takip ediyoruz. Özellikle son Adapazarı-İstanbul deprem felaketi Türkiye’nin aklını başına getirdi. Resimlerde de görüyoruz, bir tarafta ayakta duran bir ev, öbür taraftaki yerle bir olmuş. Çok süratli olarak şüphesiz ki tedbirlerin durmaksızın devam etmesi gerekiyor.’’ |
10.03.2010 |
Büyükelçiyi göndermiyoruz |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın Türkiye’ye çağrılması ile ilgili, ‘’Durumu en geniş anlamda değerlendireceğiz, değerlendirmek durumundayız. O neticeleri de net olarak görmediğimiz sürece biz büyükelçimizi ABD’ye göndermeyiz’’ dedi. Başbakan Erdoğan, Kraliyet Misafir Sarayı’nda düzenlenen öğle yemeğinde yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Erdoğan, ABD-Türkiye ilişkileri, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen Ermeni tasarısı ve Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın Türkiye’ye çağrılması ile ilgili sorulan bir soru üzerine şunları söyledi: ‘’Sözde Ermeni soykırımıyla alakalı gelişme Türkiye’yi gerçekten üzmüştür. Anında tepkimizi ortaya koyduk ve gereken ne ise bunların hepsini söyledik ve anında büyükelçimizi istişarelerde bulunmak üzere Türkiye’ye çağırdık. Bundan sonra takınılacak tavır bizim için çok önemli. Biz bu tavrı izliyoruz. Zira Türkiye bu tür konularda hassastır. Onuruyla oynatmaz. ABD’nin de basit siyasi hesaplar uğruna Türkiye gibi stratejik ortağını feda edeceğine ben inanmıyorum. Bunu onlar da göze alıyorlarsa orada bizim diyeceğimiz bir şey yok. Biz de tabii durumu en geniş anlamda değerlendireceğiz, değerlendirmek durumundayız. O neticeleri de net olarak görmediğimiz sürece biz büyükelçimizi ABD’ye göndermeyiz.’’
|
10.03.2010 |
Ciddî bir yargı reformuna ihtiyaç var |
SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’de ciddi bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu belirtti. Sağlık muhabirleri ile Hekimevinde bir araya gelen Akdağ, güncel siyasi gelişmelere ilişkin açıklamalar yaptı. AKP olarak iktidarlarını, ‘’Eğitim’’, ‘’Sağlık’’, ‘’Adalet’’ ve ‘’Güvenlik’’ olmak üzere 4 ayak üzerinde yükseltmeye çalıştıklarını belirten Akdağ, Türkiye İstatistik Kurumu’nun bu konularda yaptığı son memnuniyet araştırması ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 2003’de yüzde 57 olan asayiş hizmetlerinden memnuniyet oranının 2009’da yüzde 77’ye, eğitimle ilgili oranın yüzde 40’dan yüzde 58’e, sağlık ile ilgili oranın yüzde 39’dan yüzde 65’e çıktığını kaydeden Akdağ, adalet hizmetleri ile ilgili memnuniyet oranının ise yüzde 45’den yüzde 38’e düştüğüne dikkati çekti. Bunun bir siyasi partinin değil, vatandaşın algılaması olduğunu vurgulayan Bakan Akdağ, ‘’Bütün bunlar Türkiye’de niçin bir yargı reformu yapmamız gerektiğini de açıkça gösteriyor. Gerçekten Türkiye’de ciddi bir yargı reformuna ihtiyaç var’’ diye konuştu. Demokrasilerde hakimiyetin halkta olduğunu, bunun ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ şeklinde ifade edildiğini kaydeden Akdağ, şunları söyledi:” Gelişmiş batılı ülkelerde yargı organlarıyla ilgili seçimlerde, hatta zaman zaman yargı kararlarının oluşmasında, jüri sistemlerinde olduğu gibi, halkın iradesinin çok net olarak etkili olduğunu görüyoruz. Türkiye’de yargı konusunda halkın iradesi nerededir? Soru basitçe budur. Cevabını ben vereyim size, hiç bir yerdedir. Yargı üzerinde halkın iradesinin esamesi okunmamaktadır.’’
|
10.03.2010 |
Konsolosluğa silâhla girerken vuruldu |
UKRAYNA'NIN İstanbul Başkonsolosluğu’na silahla girmek isteyen bir kişi, silahla vurularak yaralı halde yakalandı. Alınan bilgiye göre, Bakırköy’ün Florya semtinde bulunan Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosluğu’na elinde bir çanta bulunan ve silah taşıdığı belirtilen Volkan Özbudak girmek istedi. Görevlilerin uyarılarına rağmen içeri girmekte ısrar eden Volkan Özbudak, silahla yaralandı. Volkan Özbudak, daha sonra Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Özbudak’ın hayati tehlikesi bulunmadığı belirtildi. Bu arada, başkonsolosluk binasının bulunduğu Adakale Sokak’ın girişleri polislerce kapatılarak güvenlik şeridi oluşturuldu. Özbudak’ın paket bıraktığı farkedildi. Robot kullanarak pakette bombalı görünümü verilmek için kullanılan kablolar bulunduğunu tespit eden polis, ardından paketi açarak, olay yerinden uzaklaştırdı. Gazetecilerin sorularını cevaplayan İstanbul Valisi Muammer Güler, “Olayın siyasi ya da başka bir yönü yok. Kişisel bir durumdan kaynaklandığı sanılıyor. Ukraynalı eşinden dolayı birtakım sıkıntılar yaşadığı anlaşılıyor. Eşinin evinin soyulduğu, oradaki görevlilerin farklı muamele yaptığını söylediği belirtiliyor. Soruşturma devam ediyor’’ dedi. |
10.03.2010 |
GRİP AŞILARI İADE EDİLECEK |
SAĞLIK Bakanı Akdağ, H1N1 gribine karşı tedbir olarak Türkiye’nin, sipariş ettiği 43 milyon doz aşıdan yaklaşık 17 milyon dozu satın aldığını belirterek, ‘’Bunun çok önemli bir bölümünü geriye vermek için firmalarla ön görüşmelerimizi yaptık. Ancak yaklaşık 2-3 milyon dozluk aşıyı, özellikle stoklarımızda tutmayı düşünüyoruz’’ dedi. |
10.03.2010 |
Ne yazdığını bilmediği pankarttan 7 yıl hapis |
SİİRT'TE kapatılan DTP’nin Aralık 2009 tarihinde gerçekleştirdiği basın açıklaması sırasında, kendisine verilen ve okuma yazması olmadığı için üzerinde ne yazıldığını bilmediği pankartı taşıyan 49 yaşındaki 6 çocuklu Vesile Tadik, ilk duruşmada 7 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuksuz yargılanan sanık Vesile Tadik ve avukatı Şakir Demir hazır bulundu. Türkçe bilmediği için duruşmada tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapan sanık Tadik, Kurtalan DTP İlçe Başkanlığınca gerçekleştirilen basın açıklamasına katıldığını belirterek, ‘’Burada bana bir pankart verdiler. Benim okumam yazmam yoktur. Bu nedenle pankartta ne yazdığını bilmeden yanımdaki diğer kadınlarla birlikte açtım’’ dedi. Mahkeme heyeti, sanık Tadik’i, TCK’nın ‘’terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’’ suçundan 6 yıl 3 ay, Terörle Mücadele Kanunu’ndaki ‘’terör örgütünün propagandasını yapma’’ suçundan da 1 yıl olmak üzere toplam 7 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. |
10.03.2010 |
Bahçeli: CHP, nerede duracağını netleştirmeli |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’genel af’’ taleplerine ilişkin, ‘’Bu, PKK talebidir, AB dayatmasıdır. CHP, nerede, neye, nasıl duracağını netleştirmelidir’’ dedi. Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. ‘’Şanlıurfa’da bir mitinginiz olacak. Bunun devamı gelecek mi, Diyarbakır’a gidecek misiniz?’’ sorusuna Bahçeli, ‘’Evet. Türkiye’nin her tarafına gideceğim inşallah’’ karşılığını verdi. Bahçeli, ‘’Genel af söylemleri CHP tarafından da dile getirilmeye başlandı. Siz nasıl karşılıyorsunuz?’’ şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi: ‘’Bu, PKK talebidir, AB dayatmasıdır. CHP, nerede, neye, nasıl duracağını netleştirmelidir. Böyle gelişi güzel, coğrafyaya dağılmış şekliyle siyaset üretilmez. Herkes nerede konuşacaksa konuşsun ama esas söz Başkent olmalıdır.’’ |
10.03.2010 |
Türker, Seçim Yasası için liderlerle görüşecek |
DSP Genel Başkanı Masum Türker, DSP’nin hazırladığı Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’nda değişiklik içeren yasa tekliflerine, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerden destek isteyecek. DSP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre Türker, DSP’nin hazırladığı ve Meclis Başkanlığı’na sunduğu yasa teklifleri için TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarından randevu isteyecek. DSP lideri, bu görüşmelerin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’le de görüşme talebinde bulunacak. |
10.03.2010 |
Meclis'ten Medya Raporu |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, medyadaki ‘’masuniyet ihlali’’ iddialarını araştırdı. AKP Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam başkanlığında, ‘’Medyada Yer Alan Bazı Haberlerin Masumiyet Karinesini İhlal Ettiği İddialarının Araştırılması’’ amacıyla kurulan alt komisyon çalışmalarını tamamlayarak raporunu hazırladı. Alt komisyon çalışmaları sırasında, gazeteci ve akademisyenlerin bilgi ve görüşlerine başvuruldu. İncelemenin konusunu, ‘’Kamusal hizmet sorumluluk anlayışıyla görev yapan medyaların, yayınları sonucunda meydana gelen masumiyet karinesinin ihlali’’ oluşturdu. Raporda, özetle şu tespitlere yer verildi: “Toplumu yakından ilgilendiren olaylarda bilgi kirliliğinin önlenmesi için, resmi kurumlarda gerekli birimler oluşturularak doğru haber akışı sağlanmalı. Bilgilendirmeyi yapacak birim, medya organlarına eşit mesafede yaklaşmalı. Adli konularda haber yapılırken yanlışlıkların önlenmesi amacıyla “adli haber editörlüğü’ düşünülmeli’’. Basının tekelleşmesini önleyecek yasal tedbirler alınarak çok sesliliğe imkân verilmeli. RTÜK’ün yapısı gözden geçirilmeli, sadece devlet eliyle yapılan kontrol mekanizması yerine, ortak denetim sistemi benimsenmeli.” |
10.03.2010 |
Vakıflar için beyanname kolaylığı |
YENİ vakıflar, mülhak vakıflar ve cemaat vakıfları, zorunlu yıllık beyannamelerini artık elektronik ortam üzerinden verebilecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca, Vakıflar Genel Müdürlüğüne beyanda bulunmaları gereken Medeni Kanun hükümlerine göre kurulan yeni vakıflar ile mülhak vakıflar (Osmanlı döneminde kurulmuş aile vakıfları) ve cemaat vakıflarına, beyannamelerini internet üzerinden gönderme imkanı sağlandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, zaman ve iş kaybının önüne geçilmesi amacıyla toplam 5 bin vakfın internet üzerinden beyanname verebilmesi için ‘’Vakıf Bilgi Yönetim Sistemi’’ni hayata geçirdi. Genel Müdürlük, vakıflara ait detaylı bilgilerin elektronik ortamda analiz edilmesine imkân tanıyan Vakıf Bilgi Yönetim Sistemi’nin güvenli şekilde kullanılabilmesi amacıyla da tüm vakıflara şifre bilgileri gönderdi. Vakıflar Genel Müdürlüğü, sistemin kullanılması sırasında yaşanabilecek sorunların kolayca aşılabilmesi için ise ‘’Yardım Masası’’ oluşturdu. |
10.03.2010 |
Yine mayın yine şehit |
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Derecik beldesi kırsalında mayın patlaması sonucu Piyade Onbaşı İsa Keskin şehit oldu. Önceki gün de yine Şemdinli kırsalındaki Koçyiğit bölgesinde patlayan mayın sonucu bir askerimiz şehit olurken, üç askerimiz de yaralanmıştı. Şemdinli’de 1 şehit daha
HakkÂrı’nın Şemdinli ilçesinde, terör örgütü PKK üyelerince döşenen mayının patlaması sonucu, 1 asker şehit oldu. Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Şemdinli ilçesine bağlı Derecik beldesi Koçyiğit bölgesinde arazi arama-tarama faaliyeti sırasında, terör örgütü PKK üyeleri tarafından araziye döşenen mayının patlaması sonucu 1 askerin şehit olması, 3 askerin de yaralanmasının ardından bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. Operasyon kapsamında aynı bölgede yapılan arazi arama-tarama çalışması sırasında, terör örgütü PKK üyeleri tarafından önceden döşenen bir mayın daha patladı.Patlamada, Samsun nüfusuna kayıtlı piyade onbaşı İsa Keskin’in şehit olduğu bildirildi. Bölgede operasyonlar devam ediyor. Bu arada önceki gün Şemdinli'de terör örgütü PKK üyeleri tarafından döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Piyade Onbaşı Onur Ayaydın ise bugün İstanbul’da toprağa verilecek.
|
10.03.2010 |
Demokrasi partilerin de ihtiyacı |
“Bizde siyasî partiler demokrasinin en az bulunduğu yerlerdir” diyen Hukukçular Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Bugün herkes çok iyi biliyor ki TBMM üyeleri, milletvekilleri halk tarafından seçilseler bile adaylıklarına parti başkanları karar veriyor” dedi. Anayasa, demokrasiye engel
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Türk demokrasisi”nin gelişiminin durduğunu belirterek, Bunun sebebi anayasamızdır. Artık Anayasanın bütün olarak yeniden yapılması gerektiği tüm kamuoyu tarafından bilinen gerçekliktir” dedi. Kılıçkaya, yaptığı açıklamada, Hükümetin anayasada bazı değişiklikler için yaptığı çalışmaların demokrasi ve hukuk adına olumlu olmakla birlikte yeterli olmadığını söyledi. Yargının, Anayasa Mahkemesi aracılığı ile yasamanın yetkisine açıkça müdahale edebildiğini kaydeden Kılıçkaya, “Aynı şekilde yasamanın yürütmeden bağımsız olduğu da söylenemez. Anayasa değişikliğinde, yasamayı yargıdan bağımsız hale getirmek için Anayasa Mahkemesi’nin yapısını ve yetki alanını, parti kapatma nedenlerini yeniden düzenlerken yürütme ile yasama arasındaki sağlıksız ilişkiyi görmezlikten gelmek doğru değildir” dedi.
“SİYASİ PARTİLER, DEMOKRASİNİN EN AZ BULUNDUĞU YERLER” Kılıçkaya, bugün itibariyle milletvekillerinin “ön seçicileri”nin parti başkanları olduğunu, bu durumun parti başkanının emrinde TBMM üyeliğini getirdiğini söyledi. Sinan Kılıçkaya, siyasi partilerin demokrasinin en az bulunduğu yerler olduğunu ifade ederek, “Parti başkanları kendileri bırakmadıkça demokratik yollarla değiştirilmesi imkânsız gibidir. Yasama ile yargı arasındaki ilişki kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yeniden düzenlenirken yürütme ile yasama arasındaki ilişkinin düzenlenmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu hususunda anayasa paketine dahil edilerek ve siyasi partiler yasasında da değişiklik bütün olarak ele alınmalıdır” diye konuştu.
“HSYK YENİDEN YAPILANDIRILMALI” Erzurum savcılarının yetkisinin kaldırılması ile HSYK’nın yapısının ne kadar sağlıksız olduğunun ortaya çıktığını söyleyen Kılıçkaya, şu değerlendirmelerde bulundu: “HSYK, hakim ve savcı bağımsızlığını tehdit eder hale gelmiştir. Yaşanılan olaylarda HSYK’nın hakim ve savcılardan seçilen üyelerinin yargılamaya müdahale girişiminde bulunduğu buna karşılık Adalet Bakanı ve müsteşarının da bu müdahaleyi önlemeye çalıştığı görülmüştür. Bugün itibariyle Adalet Bakanı ve müsteşarı HSYK üyesi olmamış olsalardı hakim ve savcı bağımsızlığının varlığından söz edilebilir miydi? bilmiyoruz. Tüm bunlara rağmen yargı bağımsızlığı için HSYK’nın yeniden yapılandırılması, üyelerinin sağlıklı bir şekilde seçilmesi ve Adalet Bakanının ve müsteşarının kurul üyeliğinden çıkarılması gerekir. Kurulun demokratik bir şekilde oluşturulması ve HSYK kararlarının yargı denetimine açılması halinde bakanın ve müsteşarın kurulda bulunmalarına gerek kalmayacağı kanaatindeyiz.”
|
10.03.2010 |
Memur, referandumda ‘’grev hakkına’’ bakacak |
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, referandum paketinde memurlara grev ve toplu sözleşme hakkı tanıyacak bir düzenlemenin olması halinde, 2 milyon 200 bin memurun konuya daha büyük bir heyecanla yaklaşacağını söyledi. Gündoğdu, yaptığı açıklamada, memur sendikacılığı önünde, ‘’Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun yetersiz olması’’, ‘’Bir çok hizmet kolunda sendika üyeliğinin yasaklanması’’, ‘’Memurların siyaset yapma hakkının bulunmaması’’ gibi eksiklikler bulunduğunu belirtti. Ahmet Gündoğdu, memurlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmasının, memurlara yeni haklar vermenin ötesinde demokratikleşmenin bir gereği olduğunu ifade etti. Demokratikleşme yönünde adımlar atılırken yıllardır gündemde tuttukları taleplerin karşılık bulması için uygun bir ortam oluştuğunu dile getiren Gündoğdu, hükümetin, referandum paketini şekillendirirken bu talebi dikkate alması gerektiğini vurguladı. Referandum hazırlıklarının yapıldığı bir ortamda Devlet Personel Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen memur sendikacılığına yönelik çalıştayda, kamu çalışanlarının iş güvencesinin tartışılmadığı bir sonuç bildirgesi yayımlanmasını önemsediklerini belirten Gündoğdu, şunları kaydetti: ‘’Referandum paketinde grev ve toplu sözleşme hakkı yer alırsa 2 milyon 200 bin memur konuya daha büyük bir heyecanla yaklaşacaktır. Bunun gerçekleşmesiyle memurlar masanın paydaşı olma şansını yakalayacaktır. Demokratikleşmeyi, yargı reformunu, sivilleşmeyi önemsiyoruz. Türkiye’nin böylesine önemli sorunları referandum konusu olacaksa çalışanlar acısından önemli sorunların da burada yer alması gerekiyor. Bunların hiçbiri bir diğerinden daha önemli değildir. Bu nedenle memurlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmasını, siyaset yapmalarının önündeki engellerin kaldırılmasını önemsiyoruz. Kendi haklarımızın da böylesi bir pakette yer almasını istiyoruz.’’ |
10.03.2010 |
Yolcu midibüsü devrildi: 5 ölü |
Manısa’da yolcu midibüsünün devrilmesi sonucu ilk belirlemelere göre, 5 kişi öldü, 14 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Mustafa Görgülü yönetimindeki 45 SY 2002 plakalı midibüs, Manisa-Turgutlu kara yolu Çobanisa Köyü yakınlarında devrildi. Yaklaşık 100 metre sürüklenen midibüste bulunan yolculardan 4’ü öldü, 15’i çeşitli yerlerinden yaralandı. Kazada ağır yaralanan ve soyadı belirlenemeyen Atike adlı kadının da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilirken yolda hayatını kaybettiği bildirildi. Yaralılar Manisa ve Turgutlu’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. |
10.03.2010 |
AKP’li başkana silâhlı saldırı |
Amasya’nin Taşova ilçesine bağlı Esençay Beldesinin AKP’li Belediye Başkanı İlhan Arduç, evinin önünde uğradığı silâhlı saldırıda yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Esençay Belediye Başkanı İlhan Arduç (49), gece evine giderken kimlikleri henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Açılan ateş sonucu vücuduna üç mermi isabet ettiği belirtilen evli ve iki çocuk babası Arduç ağır yaralandı. Çevredekiler tarafından önce Taşova Devlet Hastanesine kaldırılan, oradan da Amasya Sabuncuoğlu Şerefeddin Devlet Hastanesine sevk edilen Arduç, yoğun bakımda tedavi altına alındı. Polis, silahlı saldırıyı gerçekleştirenlerin yakalanması için çalışma başlatırken, soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. |
10.03.2010 |
Cumhurbaşkanı Gül dede oldu |
Cumhurbaşkani Abdullah Gül, ilk kez dede oldu. Alınan bilgiye göre, Gül’ün kızı Kübra Sarımermer ile Mehmet Sarımermer çiftinin önceki gün akşam saatlerinde, İstanbul’daki özel bir hastanede bir kız çocukları dünyaya geldi. Doğum sonrasında anne ve bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün kızı Kübra Gül ile Mehmet Sarımermer, 14 Ekim 2007’de İstanbul’da evlenmişti. |
10.03.2010 |
Referandum süresi resmen 60 güne indi |
Anayasa değişikliklerinin halk oylamasına sunulma süresini 120 günden 60 güne indiren ‘’Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’’ Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Gül tarafından önceki gün onaylanan, 5955 sayılı ‘’Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’’, 5953 sayılı ‘’Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ ve 5954 sayılı ‘’Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’’ Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. 5955 sayılı ‘’Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’’a göre, Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulmasında öngörülen süre 120 günden 60 güne inecek. Yurt dışında yaşayan vatandaşların halk oylamasında oy kullanacakları süre ise 40 günden 20 güne çekilecek. |
10.03.2010 |
‘’MEDULA’’ rayına oturtuluyor |
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Mart ayında yürürlüğe giren ve eczanelerde ilaca ulaşımı sağlayan yeni provizyon sisteminde yaşanan aksaklıkların bu hafta itibariyle rayına oturmasının öngörüldüğü bildirildi. SGK İzmir İl Müdür Vekili Mustafa Keskin, yeni sisteme göre, eczanelerin, SGK’da tanımlı doktorlar tarafından yazılan reçeteleri artık elden vermeyeceğini, doktorun reçeteyi sistemden yazacağını, hasta eczaneye geldiğinde, kimlik numarasını söylemek suretiyle sisteme girileceğini ve yazılan reçetenin görüleceğini aktardı. Keskin, ‘’Bu, aynı zamanda suistimalleri de önleyecek. Hasta reçete taşımayacak ve reçete üzerinde değişiklik, oynama yapma imkânı ortadan kalkacak’’ dedi. Artık kardiyoloji bölümünde tanımlı bir doktorun böbrek ilâcı yazamayacağını da ifade eden Keskin, yazılsa dahi vatandaşın eczanede bunu alamayacağını vurguladı. Bir gün 8 saat kabul edildiğinde, yeni sistemin saniyede 300 işlem yapabildiğini belirten Keskin, ‘’Sistem, bir günde 8,5 milyon işlem yapma kapasitesine sahip. Bizim Sosyal Güvenlik Kurumu olarak bir günde yaptığımız işlem sayısı, yeşil kartlılarla beraber 1,5 milyon. Yani çok rahat bizim yaptığımız işlemleri karşılayabilen bir sistem’’ diye konuştu. |
10.03.2010 |
Dursunbey’de ölenlerin sayısı 16’ya çıktı |
Balikesır’ın Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’de bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında ağır yaralanan işçilerden Mehmet Davran’ın, İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, olaydan hemen sonra ambulansla Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan maden işçilerinden Mehmet Davran (32), vefat etti. Davran’ın cenazesinin, yakınları tarafından alınarak Dursunbey’e bağlı Göbül Köyüne getirileceği ve burada defnedileceği öğrenildi. Maden ocağındaki patlamada vefat edenlerin sayısı, Davran ile birlikte 16’ya yükseldi. |
10.03.2010 |
70 bin sözleşmeli öğretmen kadrolu olacak |
Mıllî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 70 bin civarındaki sözleşmeli öğretmenin kademeli olarak kadroya geçirileceğini söyledi. Keçiören Lisesi Spor Salonu ve Çok Amaçlı Salonu’nun açılış töreninde gazetecilerin sorularını cevaplayan Çubukçu, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınmasına ilişkin sorulara bu konuda Maliye Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğünü ifade etti. 70 bin sözleşmeli öğretmenin kadroya geçirilmesi konusundaki hazırlıkların belli bir aşamaya geldiğini vurgulayan Çubukçu, “Bu konudaki yapılacak düzenlemeye ilişkin taslağı Maliye Bakanlığı’na gönderdik. Bundan sonraki aşamada Maliye Bakanlığı gerekli çalışmaları yapacak, görüşlerini bildirecek. Nihayete erdikten sonra iş artık Başbakanlığa bir kanun tasarısı olarak sevk edilecek ve Meclis’te görüşülecek” dedi. Maliye Bakanlığı’nın vize için izin verip vermeyeceğinin sorulması üzerine Çubukçu, “Maliye Bakanlığı’nda çalışmalarımız belli bir aşamaya geldi. Taslak o çerçevede hazırlandı. Ümit ediyorum ki bu yönde sonuçlanır.” karşılığını verdi. ‘Olumlu sonuçlanması durumunda sözleşmeli öğretmenlerin kademeli olarak mı kadroya geçirileceği?’ şeklindekki soruya da Çubukçu, “Kademeli olarak” ifadesini kullandı. |
10.03.2010 |
Yangın çıkan 11 katlı binada 30 kişi itfaiye merdiveniyle kurtarıldı |
AVCILAR’DA yangın çıkan 11 katlı binada mahsur kalan yaklaşık 30 kişi, itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Alınan bilgiye göre, Merkez Mahallesi Reşitpaşa Caddesi’ndeki belediye bloklarında bulunan 11 katlı binanın bodrum katında henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Yangın, Avcılar, Küçükçekmece ve Sefaköy itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle diğer katlara sıçramadan söndürüldü. Binayı kaplayan yoğun dumandan etkilenen yaklaşık 30 kişi ise itfaiye ekiplerince merdiven kullanılarak kurtarıldı ve götürüldükleri hastanelerde ayaktan tedavi uygulandı. |
10.03.2010 |
Millî Eğitim Müdürlüğünden okullara SBS desteği |
SBS’DE yeterli düzeyde başarı sağlayamayan okulların araç-gereç, personel, maddî kaynak, bina ve tesis yönünden de yeterli olmadıklarını tesbit eden İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğü, bu okulları sosyal, ekonomik ve eğitsel yönden desteklemek için proje başlattı. İl Millî Eğitim Müdürü Rağip Üye, başlattıkları ‘’İlköğretim Okullarımızı Destekleme Projesi’’ni anlattı. Okul imkânlarıyla okul başarısı arasındaki doğru orantılı ilişkiden hareket ettiklerini belirten Üye, İzmir’de yeterli düzeyde başarı sağlayamayan okulların araç-gereç, personel, maddî kaynak, bina ve tesis yönünden de yeterli olmadıklarını tesbit ettiklerini bildirdi. Projeyle bu okullarda öğrenim gören öğrencilere destekleyici eğitim hizmetleri sunduklarını, okulların da ihtiyaçlarını karşıladıklarını ifade eden Üye, ‘’Hem fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanmasına katkıda bulunmak, hem de öğrencilerimizin daha başarılı olmalarını amaçlıyoruz’’ dedi. |
10.03.2010 |
Sinop sahillerinde ‘sigaralar’ yüzüyor |
SİNOP’TA sahile yabancı menşeli binlerce kaçak sigara paketi vurdu. Sinop ile Samsun’un Yakakent ilçesine kadar olan sahil şeridinin farklı noktalarına yabancı menşeli ve bandrolsüz binlerce sigara paketi vurdu. Bazıları karton, bazıları da tek paket halinde ve farklı markalarda oldukları gözlenen sigara paketleri ilk olarak Sinop Merkez Gelincik Mahallesi sahilinde görüldü. Olay vatandaşlar tarafından emniyete ve sahil güvenlik ekiplerine haber verildi. Sahile vuran binlerce paket sigarayı gören bazı vatandaşlar da paketleri toplamaya koyuldular. Yetkililer fırtına sebebiyle bir geminin batmış olabileceğinden endişe ediyor. Sigara paketlerini denizde gördüğünde çok şaşırdığını belirten Serdar Dinçer (20), paketlerin dalgalarla gelmeye devam ettiğini söyledi. Serdar Dinçer, “İlk önce sahile büyük bir kalas vurdu. Onu çıkartmak için sahile inmiştim. Baktık ki birkaç karton sigara var. Biraz sonra sahile vuran sigaraların sayısı artmaya başladı. Hemen polise haber verdik. Büyük bir ihtimal, gemi batmış olabilir. Ben 10 pakete yakın sigara aldım ve kaloriferin üzerinde kuruttum, ardından da içtim. Denizde bozulmamış, normal sigaradan hiçbir farkı yoktu” diye konuştu. |
10.03.2010 |
Bodrum’da tekneler için elektrik kesilmeyecek |
BODRUM ilçesinde, tersanelerin bulunduğu İçmeler mevkiinde enerji nakil hatları hatlarının yer altına indirilmesi için çalışma başlatıldı. Havai elektrik hatları, yerli ve yabancı birçok ünlü isme lüks teknelerin yapıldığı ve Bodrum ekonomisinde önemli bir yeri olan İçmeler’deki tersanelerde zaman zaman sorunların yaşanmasına sebep oluyordu. Sahilden iç kesimde kalan tersanelerde yapılan teknelerin denize indirilmesi sırasında zaman zaman elektrik kesintisi yaşanıyordu. Bu durum tersanelerde iş kaybına yol açıyordu. İçmeler bölgesindeki tersanelerin yıllık 300 milyon dolar dolayında girdi sağladığını söyleyen Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, elektrik hatlarının yer altına indirilmesi ile bazı olumsuzlukların ortadan kalkacağını söyledi. |
10.03.2010 |
Kimliğini kaybetti, hayatı zehir oldu |
KONYA’DA kurduğu küçük bir atölyede sayacılık yaparak geçimini sağlamaya çalışan Halit Erdem, 2004 yılında kaybettiği nüfus cüzdanının dolandırıcıların eline geçmesiyle, hakkında karşılıksız çek suçlamalarıyla arka arkaya dâvâlar açıldı. Konya’nın merkez Selçuklu ilçesi Yeni Kunduracılar Sitesi’ndeki küçük atölyesinde ortağıyla birlikte sayacılık yapan Halit Erdem (32), yaptığı açıklamada, ayakkabıcılık sektöründe sürekli iş olmadığı için sezonluk çalıştıklarını belirtti. Yaz ve kış sezonu için belli bir süre çalışarak üretim yaptıklarını bu sezonlar bittikten sonra da İstanbul’a büyük ayakkabı fabrikalarında çalışmaya gittiklerini ifade eden Erdem, ‘’Yine 2004 yılında işlerin durma noktasına geldiği bir dönemde çalışmak amacıyla İstanbul’a gitmek üzere Konya’dan trene bindim. Yaklaşık 13 saat yolculuğun ardından indiğim durakta, nüfus cüzdanımın yerinde olmadığını fark ettim. Ama ‘yenisini çıkarırım’ diyerek çok üzerinde durmadım. Birkaç ay sonra tekrar Konya’ya döndükten sonra da yeni cüzdanımı çıkardım’’ dedi. Erdem, kimliğini kullanan dolandırıcıları kendi adına 4 bankanın toplam 20 şubesinde hesap açıldığını, yüz binlerce liralık karşılıksız çek dolayısıyla dâvâlı durumda olduğunu söyledi. |
10.03.2010 |
Para, ahlâkın önüne geçmesin |
UluslararasI Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) geçtiğimiz günlerde genel merkezinde, “Medeniyet ve Değerler” konulu bir toplantı gerçekleştirdi. Medeniyet ve değer kavramının ele alındığı ‘Beyin Fırtınası’ toplantısının Moderatörlüğünü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün yaptı. Toplantıya, farklı disiplinlerden akademisyenler, işadamları, yazarlar ve araştırmacı 25 kişi katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay, “Günümüz dünyasında değerlerin sosyal hayattan hızlı bir şekilde çekildiğini ve toplumların çok büyük risklerle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Toplumumuzun değerler üzerindeki uzlaşısı giderek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bugün Kürt meselesi dahil pek çok sorunun temelinde bu yıpranmanın izlerini görebiliriz. Türkiye’nin bir medeniyet iddiasının olması için, toplumumuzu bir arada ve güçlü kılan değerlerin yeniden hatırlanması ve yeni değerlerin üretilmesi gerekmektedir” diye konuştu. Toplantının moderatörü Prof. Dr. Recep Şentürk, medeniyetleri birbirinden ayıran en önemli unsurlardan birinin değer anlayışı olduğunu ifade ederek, değerler sayesinde medeniyetlerin oluştuğunu kaydetti. Şentürk, “Değerler, iyi, doğru ve güzel nedir? sorularına verilen cevaptır. Her medeniyet de bu soruları kendine göre tanımlıyor. İslam medeniyet anlayışında, sabit ve değişmeyen değerler ve her neslin üretmesi gereken çağdaş değerler vardır. Biz bu değişen ve değişmeyen değerler arasında bir uyum ve dengeyi sağlamak zorundayız. Türkiye’ye baktığımızda şu soruyu sormak zorundayız: Biz sadece ekonomik olarak mı kalkınacağız? Ekonomik gelişme olmalı, fakat bir taraftan da medeniyet iddiamızı sürdürmek zorundayız. Yoksa, ekonomik olarak kalkınmış fakat kendine has bir değeri, medeniyeti olmayan bir ülke haline gelebiliriz” şeklinde konuştu. Medeniyet konusunu felsefi açıdan değerlendiren Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Koç, medeniyetin oluşması için bir toplumda, sanattan edebiyata, iktisattan siyaset ve askeri alana kadar pek çok konuda aynı seviyeyi, hızı ve aynı duyarlılığı taşıyan bir yapı ve onları yönlendiren değerlerin olması gerektiğini belirtti. Koç, günümüzde sözkonusu duyarlılığın görülemediğini vurgulayarak, eğer bir medeniyetten bahsedilecekse temel düşünsel ve kültürel alanlarda belirli bir duyarlılığın ve gelişmişliğin birlikte ilerlemesi gerektiğini ifade etti.
İSLÂM MEDENİYETİ ALLAH’IN EMİRLERİNE
DAYANIR
İslâm medeniyetinde ana amacının güzel ahlâk olduğunu ifade eden İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nihat Alayoğlu, Hz. Adem’den bu yana gelen bir ahlâkın olduğunu ve Hz. Muhammed’in de (asm) güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini vurguladı. Alayoğlu, “Güzel ahlâkı tamamlamak için Efendimiz hangi unsurları, ilkeleri vaz etti ise bizim bunların üzerinde durmamız gerekmektedir. Günümüzde değerlerin topluma tekrar nasıl yansıtılacağı üzerine de durulması gerekmektedir” şeklinde konuştu. İslâm medeniyetinin en temel yapısını Allah’ın emirlerinin oluşturduğunu dile getiren İSAM Araştırmacısı Doç. Dr. Şükrü Özen, toplumların her asırda kendilerini yeniden kurduklarına dikkat çekerek, emir, icma ve tevatür ekseninde hareket ederek yeni bir medeniyet kurma imkânının olduğunu söyledi.
|
ÜMİT KIZILTEPE 10.03.2010 |
Köy evleri tehlikeli |
Karadenİz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alemdar Bayraktar, 1. derece deprem bölgesinde bulunan 14 ilde 5-6 büyüklüğünde olabilecek depremlerde, kırsal köy evlerinin önemli derecede tehlike arz ettiğini söyledi. Prof. Dr. Bayraktar, önceki gün Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı Başyurt beldesinde meydana gelen depremde kırsal bölgelerdeki köy evlerinin etkilendiğini ve 51 kişinin öldüğünü hatırlattı. Bu tür köy evlerinin artçı depremlerden de çok fazla etkilendiklerini anlatan Prof. Dr. Bayraktar, köy evlerinin hasar sebebinin, taşıyıcı duvarlarının çoğunun uygun olmayan taş ve kil çamurundan oluşan harçla yapılması, çatı döşemesinin ağır olması ve işçiliğin çok zayıf olması olduğunu belirtti. Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Erzincan, Van, Hakkâri, Bingöl, Bitlis, Ağrı, Kars ve Ardahan bölgelerinde benzer özellikli köy evlerinin bulunduğunun bilindiğine dikkati çeken Prof. Dr. Bayraktar, ‘’Bu bölgeler 1. derece deprem bölgelerinde bulunmaktadır. 5-6 büyüklüğünde olabilecek depremlerde, bu tür kırsal köy evleri önemli derecede tehlike arz etmektedir. Kırsal köy evlerinin mühendislik hizmeti ile iyileştirilmesi ekonomik olmayacaktır. Bu illerin kırsal kesimlerindeki köy evleri için bir an önce önlem alınması gereklidir’’ dedi. |
10.03.2010 |
Toplu taşımada mesafeli ücretlendirmeye geçilecek |
İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, toplu taşımada durak ya da mesafe esas alınarak mesafeli ücretlendirmeye geçileceğini bildirdi. Çemberlitaş’taki Birlik Vakfı Genel Merkezi’ndeki sohbet toplantısına katılan Baraçlı, ‘’Toplam 4 bin 877 otobüs ile 515 hatta günde 26 bin sefer ile yaklaşık 3 milyon yolcu taşıyoruz.’’ dedi. Baraçlı, metrobüslerin devreye girmesiyle ulaşımda pek çok kazanç sağlandığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ‘’18 adet hat iptal edildi, 11 adet hat da kısaltıldı. Akaryakıtta toplamda 242 ton tasarruf edildi. 80 bin araç trafikten, günlük 623 ton karbondioksit havadan eksildi. Seyahat süresinden kazançlarda ise, yolcu başına günlük 52 dakika yıllık 316 saat zaman kazanıldı.’’ Otogar-Bağcılar-Olimpiyatköy-İkitelli hafif metro sisteminin hat çalışmalarının yüzde 80’inin tamamlandığını bildiren Baraçlı, ‘’İSTOÇ, İkitelli, Başak konutları ve Halkalı istasyonlarının kaba işleri ve ray döşeme çalışmaları tamamlanmış, elektro mekanik çalışmaları bitme aşamasına geldi. Esenler ve Kirazlı istasyonu ise tamamlandı. Bu sene sonuna doğru deneme çalışmalarına başlanacak’’ şeklinde konuştu. Baraçlı, toplu taşımada durak ya da mesafe esas alınarak mesafeli ücretlendirmeye geçileceğini de söyledi. |
10.03.2010 |
Suç eğitimle önlenebilir |
Mardİn Millî Eğitim Müdürü Muhammet Öztürk, “Suçu azaltmanın yeri ne emniyet, ne adliye ve ne de cezaevidir. Suç eğitimle önlenebilir. Onunda yeri önce aile, sonra okuldur “ dedi. Mardin Millî Eğitim Müdürlüğü, “Mardin’de Eğitim Yoluyla Suçun Azaltılması ve Şiddetin Önlenmesi Projesi” konulu bir seminer düzenledi. Seminerde konuşan Mardin Valisi Hasan Duruer, orta öğretimde yaşanan bazı sıkıntıların ve okullaşmadaki problemin önüne geçilemediğini belirtti. Vali Duruer, Mardin il genelinde yapılan araştırmada 24 bin kız çocuğunun gerek ailevî sebepler ve gerekse örf ve adetler yüzünden okullarını bırakmak zorunda kaldıkları söyledi. Nüfusun yüzde 50’sinin 18 yaşın altında olduğunu vurgulayan Duruer, “Bu genç nüfusu etkin, başarılı kılmak ve suça eğilimlerini önlemek için öğretim yanında eğitmek de çok önemli” dedi. Millî Eğitim Müdürü Öztürk de, “Artık dünyada eğitim, beşikten mezara kadar aktif bir süreç olarak kabul edilmektedir. Aile her toplumun temelidir. Bu nedenle de toplumda bir şeyler bozulduğunda, ilk önce akla aile ve eğitim geliyor. Ülkemizde çocuk ve gençlerin karıştığı suç, yetişkinlerin karıştığı suçtan daha fazladır. Suçu azaltmanın yeri ne emniyet, ne adliye ve ne de cezaevidir. Suç eğitimle önlenebilir. Onunda yeri önce aile, sonra okuldur. Eğitimin kalitesini arttırmak, aileyi bilinçlendirmek ve sosyal çevreyi ve dokuyu güçlendirmek gerekir’’ şeklinde konuştu. |
10.03.2010 |
Her ailenin bir hekimi olacak |
SağlIk Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, Ocak ayında aile hekimliğine geçilen il sayısının 40’a ulaştığını belirterek, planlanan takvime göre, yıl içinde uygulamanın 41 ilde daha başlamasıyla 2011 yılına girerken aile hekimliğinin bütün Türkiye’de yerleşmiş ve 4 yıllık tecrübelerin getirisiyle sistemin oturmuş olacağını söyledi. İllerde eğitimler tamamlandıktan sonra yerleştirmelerin yapıldığını, bu sürecin ardından ise uygulamanın başladığını anlatan Tosun, ‘’Her ilde merkezi laboratuvarların kurulması tamamlandı. Bunlar taşımalı sistemle çalışıyor. Toplum sağlığı merkezlerindeki laboratuvarlardan toplanan numuneler burada analiz ediliyor ve sonuçlar direkt olarak aile hekiminin bilgisayarına gönderiliyor. Bu laboratuvarlardan her ilde kuruldu’’ diye konuştu. Geçmişte pilot uygulamalarda vatandaşların sevk zinciri konusunda sıkıntı yaşadığı görüldüğü için bu aşamada bunun başlatılmasının düşünülmediğini açıklayan Tosun, ‘’Hekim sayısı yetersiz olduğu için sevk zincirine geçmeyi henüz planlamıyoruz’’ dedi. Aile hekimlerinin 2. aşama eğitimlerinin başladığını da bildiren Tosun, bir yıl boyunca uzaktan internet yoluyla yapılacak eğitimden sonra, hekimlerin sınava tabi tutulacaklarını belirtti. Her aile hekimi için kayıtlı hasta sayısı en az bin, en çok 4 bin olabilecek. Her il ve ilçede, sorumluluk bölgesi mülki sınırlar olan birer toplum sağlığı merkezi kurulacak. Büyükşehir Kanununa tabi illerde büyükşehir belediyesine bağlı her ilçede, nüfusu 100 binden fazla olan il merkezlerinde ise her 100 bin kişiye bir toplum sağlığı merkezi kurulacak. Toplum sağlığı merkezleri nüfusa göre; 20 bin nüfusa kadar ‘’D’’ tipi, 20 bin-50 bin nüfusa kadar ‘’C’’ tipi, 50 bin-100 bin nüfusa kadar ‘’B’’ tipi ve 100 bin nüfusun üzerinde ‘’A’’ tipi olarak sınıflandırılıyor. Aynı ilçede birden fazla toplum sağlığı merkezi kurulabiliyor. İlçede birden fazla toplum sağlığı merkezi varsa, o ilçenin mülki idare sınırları içinde kalmak kaydıyla sorumluluk bölgeleri il sağlık müdürlüğünce belirleniyor. Kolay ulaşılabilecek merkezi yerlerde, uygun büyüklükteki bina veya binalarda hizmet sunabilen toplum sağlığı merkezleri, belirli şartlarda valiliğin teklifi ve Bakanlığın onayı ile hizmete açılıp kapatılabiliyor.
HANGİ İLLERDE NE ZAMAN BAŞLAYACAK
SağlIk Bakanlığının planlamasına göre; aile hekimliği Kilis ve Iğdır’da Nisan’da, Niğde’de Mayısta, Kırklareli, Giresun ve Konya’da Haziranda, Bingöl, Yozgat, Çanakkale, Malatya, Ankara ve Aksaray’da Temmuzda, Tokat, Ardahan, Batman, Tekirdağ ve Kars’ta Ağustosta, Mersin, Ordu, Siirt, Bitlis, Zonguldak, Muş, Hakkâri ve Sivas’ta Eylül’de, Ağrı, Afyonkarahisar, Balıkesir, Van ve İstanbul’da Ekimde, Mardin, Diyarbakır ve Kocaeli’de Kasımda, Şırnak, Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Aydın, Muğla ve Antalya’da Aralık’ta başlayacak. |
10.03.2010 |
Motorlu bisiklet |
Çanakkale’de, bir bisikletçi yurt dışından ithal edilen tek silindirli motoru monte ettiği bisikleti, motorlu bisiklet haline dönüştürdü. 50 yıldır bisiklet tamiri ve yedek parça satışıyla uğraşan Uğur Digan, internette araştırma yaptığı sırada, Türkiye’den bir firmanın bu ekipmanı Hong Kong’dan ithal ettiğini öğrenince, söz konusu firma yetkilileriyle irtibata geçtiğini ve Çanakkale bölge bayiliğini aldığını ifade etti. Motorlu bisikletin büyük ilgi gördüğünü anlatan Digan, sistemin yaklaşık 450 TL’ye mal olacağını, bisiklete montajlı olarak istendiği takdirde ise 600-650 TL arasında değiştiğini söyledi. Deposu 1.5 litre benzin alan bisikletin bir depo benzinle yaklaşık 100 kilometre gidilebileceği belirtiliyor. |
10.03.2010 |
Nuri Dede, 3 padişah, 11 cumhurbaşkanı gördü |
Antalya’da yaşayan ve nüfus cüzdanı bilgilerine göre 125 yaşında olan Nuri Öztunç, hayatı boyunca 3 padişah, 11 Cumhurbaşkanı ve 60 hükümet gördü. Nüfus kayıtlarına göre Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde 1 Temmuz 1885’te dünyaya gelen Nuri Öztunç, 125 yaşında. Sağ bacağındaki sorun dışında herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan Öztunç’un en büyük isteği doğup büyüdüğü topraklara dönebilmek. Antalya’ya 25 yıl önce bazı aile üyeleriyle göç eden Nuri Öztunç, Kuzeyyaka Mahallesi’nde oğlu Lezgin Öztunç’un evinde hayatını sürdürüyor. Türkçe bilmeyen Öztunç’a torunları yardımcı oluyor. Parasızlık nedeniyle çok geç evlendiğini, 8 çocuğu ve 150 torunu ve 20 torununun torunu olduğunu anlatan Öztunç, uzun yaşamasında en önemli etkinin yaşadığı topraklarda saklı olduğunu, “tamamen yeşil ve doğal gıdalar tükettiğini” ifade etti. |
10.03.2010 |
En çok makarnayı Marmaralılar yiyor |
Makarna üretiminde dünyada beşinci sırada olan Türkiye, bu ürünün ihracatında İtalya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği (TMSD) verilerine göre, sektörün 2009 ihracatı bir önceki yıla oranla yüzde 22 artarak 215 bin tona ulaştı. Önceki yıl sadece 116 ülkeye ihracat gerçekleştirilirken, 2009’da 123 ayrı ülkeye makarna satıldı. Buna karşılık Türkiye yılda 2 bin ton makarna ithal ediyor. İthal makarnalar lüks lokantalarda ve 5 yıldızlı otellerde tüketiliyor. Türkiye’deki makarna tüketimi ise yıllık kişi başı 6 kiloyu buluyor. En fazla makarnayı 8,1 kilo ile Marmara Bölgesi yaparken, makarna tüketiminde 4,7 kilo ile Karadeniz Bölgesi son sırada yer alıyor. Ege Bölgesi 6,8 kilogram, Akdeniz Bölgesi 5,8 kilogram, İç Anadolu Bölgesi 5,9 kilogram, Doğu Anadolu Bölgesi 7,2 kilogram, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise 5,4 kilogram makarna tüketiyor. |
10.03.2010 |
Bolu’ya çamur, Eskişehir’e toz yağdı |
Bolu’da gece yağmurla birlikte çamur yağdı. Otomobiller ve sokaklar çamura bulandı. Eskişehir ise, dün sabah cadde ve sokaklarla araçların üzerinin tozla kaplanmış görüntüsüne uyandı. Şehir merkezi ve bazı ilçelerde gece yağmurla birlikte çamur yağdı. Tozla birleşen yağmur yere çamur olarak yağınca, otomobiller ve sokaklar çamurla kaplandı. Sabah işyerlerine gitmek için araçlarına binmek isteyenler çamur içindeki otomobillerini görünce şaşırdılar. Sürücüler bez ve fırçalarla araçlarının camlarını temizlerken, işyerleri sahipleri ise paspaslarla dükkânlarının önünü temizlediler. Bolu Meteoroloji yetkilileri, Afrika üzerinden kuvvetli rüzgârla gelen kum ve tozun yağışla yere indiğini belirterek, “Suudi Arabistan’daki çöllerden toz ve kumun geldiğini düşünüyoruz. Renkleri farklı oluyor. Her zaman karşılaşılan bir durum değil” dedi. Eskişehir'de de, dün sabah cadde ve sokaklarla araçların üzerinin tozla kaplanmış görüntüsüne uyandı. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgilere göre, lodos sebebiyle havaya kalkan tozlar, rüzgârın şiddetini azaltmasıyla birlikte şehir üzerine yağdı. |
10.03.2010 |
Ehliyetli sürücü sayısı araç sayısından fazla |
Emnİyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye genelinde sürücü belgesi bulunan kişi sayısı 20 milyon 460 bin 739’a motorlu araç sayısı ise 14 milyon 316 bin 700’e ulaştı. Türkiye’de 2009 yıl sonu itibarıyla 20 milyon 460 bin 739 kişinin sürücü belgesi bulunuyor. Ehliyeti olanların 16 milyon 871 bin 100’ünü erkekler, 3 milyon 589 bin 639’unu ise kadınlar oluşturuyor. Bu belgelerin 14 milyon 758 bin 37’si B sınıfı, 1 milyon 441 bin 473’ü C sınıfı, 100 bin 232’si D sınıfı, 3 milyon 531 bin 82’si E sınıfı, 375 bin 673’ü F sınıfı, 47 bin 245’i G sınıfı, 36 bin 527’si de H sınıfı sürücü belgelerinden oluşuyor. Sürücülerden 60 bin 193’ünün A1, 784 bin 442’sinin de A2 sınıfı ehliyeti olduğu bildiriliyor. Türkiye genelinde yaklaşık 20 milyon ehliyeti olan sürücü bulunurken, Türkiye yollarında seyreden motorlu taşıt sayısının ise toplam 14 milyon 316 bin 700 olması dikkat çekiyor. |
10.03.2010 |
Eriğin kilosu 300 TL |
Mersİn’İn Silifke ilçesine bağlı Göksu vadisi köylerinde örtü altına alınan erik, ilçe merkezindeki manavlarda tadımlık olarak kilosu 300 liradan satışa sunulmaya başladı. Pazarlamacı Habib Topçu, yaptığı açıklamada, örtü altına alınan seralarda yetiştirilen eriğin tam olgunlaşmamasına karşın yurt genelindeki aş eren hamile kadınlar tarafından büyük ilgi gördüğünü ifade etti. Fiyatın yüksek olması ve tam olgunlaşmaması dolayısıyla tadımlık olarak az miktarda toplanan eriği 100 gramlık kâselerde 30 liradan sattıklarını vurgulayan Topçu, ‘’Türkiye genelinde ilk turfanda can eriğinin Silifke’de çıktığını herkes biliyor. Bu nedenle de aş erip canı erik çeken kadınlar için eşleri uzak yerlerden gelerek tadımlık olan bu eriklerden alıp gidiyorlar’’ dedi. |
10.03.2010 |
Aç kuşlara esnaf yem verdi |
ŞanlIurfa’nIn Siverek ilçesinde yem bulamayan kuşlara çevredeki esnaf yetişti. İlçenin Kanlıkuyu Meydanı’nda bulunan yaban kuşları ve kumrular yem bulmayınca çevrede bulunan esnaf kuşların karınlarını doyurmaları amacıyla caddeye tahıl bırakıp kuşların yemlemesini sağlıyor. Çevrede bulunan esnaf, kuşları yemlemek için bazen fırından bir ekmek alıp doğradıklarını, ekmek ve tahılları caddede, iş yerlerinin çatılarında uygun bir yere bırakarak yaban kuşlarını yemlediklerini söyledi. |
10.03.2010 |