Güncel |
ELDEKİ BÜTÜN VERİLER YARGI İLE PAYLAŞILMALI |
Ordu, istihbarat, polis gibi güvenlik teşkilâtlarının kendi personelini tanımada diğer kurumlar ile kıyaslanamayacak ölçüde iyi ve pek çok durumda yargının dahi önünde olması gerektiğini belirten Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, TSK'nın, demokrasi ve hukuk devletine bağlılığından şüphe duyduğu personeli hakkında elindeki tüm verileri yargı ile paylaşması ve bu tür kişilere hassas görevler vermemesi gerektiğini kaydetti. ÇALIŞANLARI KORURKEN KURUM ZARAR GÖRMEMELİ
Kurumların çalışanlarını korumasının saygın bir davranış olduğunu, ancak bu tür koruma ve vefa duygularının yargı süreci söz konusu olduğunda belli sınırlar içinde cereyan etmesi gerektiğini ifade eden Laçiner, ayrıca çalışanları korurken kuruma zarar verilmemesine özel bir önem gösterilmesi gereğini vurgularken, hiçbir albayın TSK'dan ve Türkiye'den daha önemli olmadığını söyledi.
TSK yanlış yapanı korumasın
UluslararasI Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, “TSK, iddialar ortaya çıktığında savunma refleksiyle hareket etmek yerine, ilgili kişileri açığa alıp her türlü soruşturmayı yapsaydı daha az yıpranırdı” dedi. TSK’nın yargıdan önce davranarak kendi iç temizliğine başlaması gerektiğini vurgulayan Laçiner, bunun cadı avı olarak görülmemesi gerektiğini belirtti. USAK Başkanı Laçiner, İrticayla Mücadele Eylem Planı’ndaki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğunun askeri savcılık tarafından da tespit edilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken, belgenin ilk ortaya çıktığı vakit Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un kullandığı dilin yanlış olduğuna dikkat çekti. Orgeneral Başbuğ’un İrticayla Mücadele Eylem Planı için kullandığı “kağıt parçası” ifadesinin çok keskin bir ifade ve derdi anlatmaktan çok taarruz cümlesi olduğunu vurgulayan Laçiner, şunları söyledi: “Oysa ki yargıya intikal eden konularda bazı makamların daha işin başında böylesine renkli ifadeler seçmesi en hafif tabiriyle aceleciliktir, yargı sürecini zedeleyebilecek bir şekilde taraf olmaktır. Bu anlamda Sayın Başbuğ’un maksadı aşan bir ifade kullandığını, takip eden günlerde bu cümlesi nedeniyle rahatsız olduğunu tahmin ediyorum. Belge gerçekten sahte çıksaydı dahi ‘kağıt parçası’ veya ‘silah değil boru’ şeklindeki cümlelerin TSK’nın başında çok şık kaçmayacağı söylenebilir. Başbuğ’un darbeciliğe ve komplolara karşı kişisel teminatını da vermesi elbette önemlidir ve hafife alınmamalıdır. Ancak kişisel sözler ile ıslak imzanın yukarısındaki iddialar arasında bir orantı olmadığı da aşikardır.”
“TSK, KAMUOYUNDAN KATIKSIZ GÜVEN BEKLİYOR ”Laçİner, belgedeki iddiaların milyonda birinin gerçek olma ihtimalinin dahi herkesi teyakkuza geçirmesi gerektiğinin altını çizerak, özellikle de TSK’nın tüm komutanlarının iddialar karşısında harekete geçmesi ve belgenin doğru olup olmadığını araştırması gerektiğini söyledi. “Eğer TSK bu iddialar ortaya çıktığında savunma refleksiyle hareket etmek yerine ilgili kişileri açığa alıp her türlü soruşturmayı başlatıp, yargı sürecini daha az şüphe uyandıracak bir tarzda başlatabilseydi TSK daha az yıpranır, eğer varsa asimetrik saldırılar daha az etkili olabilirdi” diyen Laçiner, ancak TSK’nın yıllar içinde oluşmuş ve kemikleşmiş refleksleriyle hareket ettiğini ve kamuoyundan kendisine katıksız güven beklediğini dile getirdi. Laçiner, ordu, istihbarat ve polis gibi güvenlik teşkilatlarının kendi personelini tanımada diğer kurumlar ile kıyaslanamayacak ölçüde iyi olması ve pek çok durumda yargının dahi önünde olması gerektiğini anlatarak, TSK’nın demokrasi ve hukuk devletine bağlılığından şüphe duyduğu personeli hakkında elindeki tüm verileri yargı ile paylaşması ve bu tür kişilere hassas görevleri vermemesi gerektiğini kaydetti.
“HİÇBİR ALBAY TSK VE TÜRKİYE’DEN ÖNEMLİ DEĞİL” Çiçek’İn ‘delil yetersizliği’ gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere jet hızıyla tahliye edilmesinin pek çok kişide şüpheleri daha da artırdığını ve ‘Albay Çiçek korunuyor’muş izlenimine yol açtığını dile getiren Laçiner, kurumların çalışanlarını korumasının saygın bir davranış olduğunu söyledi. Laçiner, ancak bu tür koruma ve vefa duygularının söz konusu olan yargısal bir süreç olduğunda belli sınırlar içinde cereyan etmek zorunda olduğuna dikkat çekti. Ayrıca çalışanları korurken kuruma zarar verilmemesine özel bir önem gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Laçiner, hiçbir albayın TSK’dan ve Türkiye’den daha önemli olmadığını söyledi.
|
04.03.2010 |