Güncel |
SİLİVRİ’DE YARGILANANLAR ERGENEKON’U TARİF ETMİYOR |
Gazeteci-yazar Şamil Tayyar, darbe günlüklerinde ismi geçen ve geçtiğimiz günlerde ifadeleri alınan paşaların, tutuklama talebine bile ihtiyaç duyulmadan serbest bırakılmalarında devletteki mutabakatın etkili olduğunu savundu. Akşam’a konuşan Tayyar, Ergenekon’un tepedeki merkezi ve derin bir yapı olduğunu belirterek, “Bir de onun bağlı oldukları var. Tepedeki yapı Ergenekon. Aslında Silivri’de yargılananlar tam olarak Ergenekon’u tarif etmiyor” dedi. HÜKÜMET-ASKERLE EL SIKIŞTI
Ergenekon operasyonunu tamamen hükümetin yönlendirdiği görüşüne katılmadığını dile getiren Tayyar “Soruşturmayı yürüten savcıların operasyonun devamı için arkalarında ciddî bir siyasî iradeye ihtiyaçları var. Ama o irade şu an yok. Çünkü dediğim gibi demokratik açılım nedeniyle hükümet askerle el sıkıştı. Ama ikinci bir kapatma dâvâsı açılırsa iktidar partisi uzlaşarak değil, çatışarak ayakta kalmaya çalışır. Daha agresif olur” diye konuştu.
GAZETECİ-YAZAR Şamil Tayyar, darbe günlüklerinde ismi geçen ve geçtiğimiz günlerde ifadeleri alınan paşaların, tutuklama talebine bile ihtiyaç duyulmadan serbest bırakılmalarında devletteki mutabakatın etkili olduğunu savundu. “Operasyon Ergenekon” adlı kitabından dolayı 1 yıl 8 aylık hapis cezası alan Star gazetesinin Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, Akşam gazetesindeki röportajda, “Ergenekon” soruşturmasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Tayyar, hakkında verilen hapis cezasından sonra Ergenekon üzerine yazmaya devam edeceğini söyledi.
“GENELKURMAY, BASIN KONUSUNDA SIKIŞTIRIYOR” Aldığı cezadan ya da boy hedefi yapılmaktan dolayı kırgın ya da sitemkâr olmadığını anlatan Tayyar, “Beni asıl endişelendiren hükümetin bu süreçteki rolü. Son dönemde TCK’da bir değişiklik çalışması var. Biz gazetecilerin yargılandığı maddelerle ilgili. Eğer bunlarda ceza artırımı söz konusu olursa bu cezaların ertelenmesi ya da paraya çevrilmesi imkânsızlaşacak. Bu basın özgürlüğüne büyük bir darbedir. Sanıyorum Genelkurmay, hükümeti bu konuda ciddî şekilde sıkıştırıyor. Genelkurmay önce yargıyı kafese aldı, şimdi de hükümeti kafese sokmak üzere” dedi. Şamil Tayyar, bu kez medyanın sınavı geçtiğini, farklı kamplarda görünen gazetecilerin de kendisine destek verdiğini anlattı. “SİLİVRİ’DE YARGILANANLAR SUYUNUN SUYU BİLE DEĞİL” Tayyar, Ergenekon’un tepedeki merkezi ve derin bir yapı olduğunu belirterek, “Bir de onun bağlı oldukları var. Tepedeki yapı Ergenekon. Aslında Silivri’de yargılananlar tam olarak Ergenekon’u tarif etmiyor. Suyunun suyu bile değil” dedi. Hükümetin demokratik açılım dolayısıyla elinin zayıfladığını savunan Tayyar, şunları kaydetti: “Devamı için askere karşı daha toleranslı. 2008’de AKP hakkında kapatma davası açılmasa soruşturma bu kadar büyümeyebilirdi. Yarın parti hakkında ikinci bir kapatma davası açılırsa... O zaman çok sayıda general içeri alınabilir. Belki Genelkurmay Başkanı’nın da görevden alınması söz konusu olabilir.”
“DEMOKRATİK AÇILIM NEDENİYLE HÜKÜMET ASKERLE EL SIKIŞTI” “Operasyonu tamamen hükümetin yönlendirdiği” görüşüne katılmadığını dile getiren Tayyar, “Soruşturmayı yürüten savcıların operasyonun devamı için arkalarında ciddi bir siyasi iradeye ihtiyaçları var. Ama o irade şu an yok. Çünkü dediğim gibi demokratik açılım nedeniyle hükümet askerle el sıkıştı. Ama ikinci bir kapatma davası açılırsa iktidar partisi uzlaşarak değil, çatışarak ayakta kalmaya çalışır. Daha agresif olur” diye konuştu.
“BALBAY YARGILANIYORSA ÖZDEN ÖRNEK NİYE DIŞARIDA?” Şamil Tayyar, bazı emekli generallerin içeri alınabileceğini ifade ederek, “Söz gelimi yakın bir zamanda darbe günlüklerinde ismi geçen paşaların ifadeleri alındı. Sonra tutuklama talebine bile ihtiyaç duyulmadan serbest bırakıldılar. En kötü ihtimalle mahkemeye sevk edilmeleri gerekiyordu. Ama devletteki mutabakat etkili oldu. Oysa Mustafa Balbay, günlükleri nedeniyle yargılanıyorsa Özden Örnek niye dışarıda? Biri Ergenekon günlükleri ise diğeri Narnia günlükleri mi?” dedi. |
29.12.2009 |
Karargâhta üçüncü arama |
Kirazlıdere’deki Özel Kuvvetler’e bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nda savcılığın 3. araması dün yapıldı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, iki muvazzaf subayın 19 Aralık’ta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın evine keşif yaptıkları sırada yakalanmalarına ilişkin soruşturma başlatmıştı. Savcı, saat 11.30’da komutanlığa giriş yaptı. Karargâhta iki gündür arama yapılması sebebiyle sabah saatlerinden itibaren bina girişinde askerî tedbirler arttırılarak, görevlilerin bulunduğu sivil araçlar kimlik kontrolü ve titiz aramalardan sonra içeri alındı. ANKARA Seferberlik Bölge Başkanlığında savcılığın 3. araması dün başladı. Terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Cumhuriyet Savcısı, beraberindeki Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleriyle Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’nın bulunduğu Kirazlıdere mevkindeki askeri bölgeye geldi. Savcı ve polisleri taşıyan araçlar, saat 11.40’da bölgeye giriş yaptı. Soruşturma kapsamında, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki ikinci arama önceki gece saat 00.45’te sona ermişti. Ankara’da, 19 Aralıkta 2 askeri personelin kuşku üzerine yakalanıp daha sonra serbest bırakılması ve Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında ilk yapılan aramanın ardından Genelkurmay Başkanlığınca yapılan açıklamada, 8 askeri personelin gözaltına alındığı açıklanmıştı. MHP’den karargahtaki aramaya destek MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Özel Kuvvetler’e bağlı Kirazlıdere’deki Seferberlik Tetkik Kurulu’nda üçüncü kez arama yapılması hakkında basının soruları üzerine ‘’Kurumlarda illegal yapılanma varsa bunlar temizlenmeli’’ dedi. Ankara / aa-cihan |
29.12.2009 |
Resmi ideoloji açılıma engel |
Toplumsal Dayanışma Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği başkanı Umut Uzun, yaptığı yazılı açıklamada, resmî ideolojiyi tartışmaya açması bağlamında açılım sürecinin önemli olduğunu fakat Hükümetin yaptığı hataların süreci sekteye uğrattığını söyleyerek, DTP’nin kapatılmasını, KCK operasyonlarını ve TEKEL işçilerine yapılan muameleleri eleştirdi.
|
29.12.2009 |
Ergenekon sanığının avukatı ölü bulundu |
ERGENEKON sanıklarından Oktay Yıldırım’ın avukatlığını yapan Ahmet Ülger, Bakırköy’deki evinin giriş merdivenlerinde ölü bulundu. Edinilen bilgiye göre, önceki gece Florya Caddesi Akasya Sokak Numara 20’de evine gelen Ahmet Ülger’in cesedi, evin giriş bölümündeki merdivenlerde bulundu. Olay yerine gelen polis ve savcının incelemesinin ardından ceset, Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Basın mensuplarının sorularını cevaplandıran ve aynı zamanda polis başmüfettişi olan Ülger’in kardeşi Mehmet Ülger İşbitiren, “Yan taraftaki güvenlik kamerasında kardeşimin 02.00-02.30 sıraların arabasının eve geldiği görülüyor. Saat 05.30’da kardeşimin cesedi evin giriş merdivenlerinde bulunuyor. Herhangi bir sağlık problemi yoktu. Sadece nargile alışkanlığı vardı. Takip ettiği davalara hazırlanıyordu. Savcı, incelenmesini uygun görerek cesedi Adli Tıp’a gönderdi” diye konuştu. İstanbul / cihan |
29.12.2009 |
TEKEL işçisi, eylemde kararlı |
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, hükümetle oturup TEKEL işçileriyle ilgili sorunu çözene kadar mücadeleye devam edeceklerini belirterek, ‘’Bizim maksadımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ama her nedense hükümet bunu ideolojik bir durum olarak değerlendiriyor. Bizim ideolojiyle işimiz yok’’ şeklinde konuştu. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, hükümetle oturup TEKEL işçileriyle ilgili sorunu çözene kadar mücadeleye devam edeceklerini belirterek, ‘’Bizim maksadımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ama her nedense hükümet bunu ideolojik bir durum olarak değerlendiriyor. Bizim ideolojiyle işimiz yok’’ dedi. Mustafa Kumlu, Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, Türk-İş Yönetim Kurulu üyeleri ve bazı sendika yöneticileri Türk-İş Genel Merkezi’nden yürüyerek Bayındır Sokak’tan Güvenpark’a geldi. Heyet, CHP İstanbul milletvekili Bayram Meral ile bir grup işçi tarafından karşılandı. Burada işçilere hitap eden Mustafa Kumlu, TEKEL işçilerinin bir ‘’hak mücadelesi’’ verdiklerini, sorunların masa başında çözümü için TEKEL işçilerinin eyleminin 10. gününe kadar gerekli gayreti gösterdiklerini ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını “üzüntü“ ile karşıladıklarını söyledi. Türk-İş yöneticileriyle birlikte MHP ve CHP grubunu ziyaret edeceklerini ifade eden Kumlu, ‘’Hükümetle oturup bu sorunu çözene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bizim maksadımız ideolojik değil. Bizim maksadımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ama her nedense hükümet bunu ideolojik bir durum olarak değerlendiriyor. Bizim ideolojiyle işimiz yok’’ diye konuştu. Ankara / aa |
29.12.2009 |
Sıkı denetim, kazaları azalttı |
İZMİR İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nün şehir merkezinde denetimlerini artırması meyvelerini veriyor. Şehir içindeki denetim noktalarının çoğaltılması, gezici ve sabit radar uygulamalarının sıklaştırılmasıyla geçen yıla göre ölümlü kazalar yüzde 20 azaldı. İzmir, emniyet kemeri takma oranında da yüzde 78’le Türkiye ortalamasının üzerinde. Trafik kazalarını tamamen önlemenin mümkün olmadığını ifade eden emniyet yetkilileri, en aza indirgemek için çeşitli uygulamalar yürütüyor. Gezici radar uygulaması, sürücülerin trafik kurallarına uymasında etkili oluyor. Geçen Ocak ayından bu yana yapılan gezici radar uygulamasında toplam 62 bin 691 sürüçüye hız kurallarını ihlal etmek suçundan cezai işlem yapıldı, 18 bin 980 araca ceza kesildi. Bu dönemde radar ekibinin bulunduğu bölgede ölümlü kaza meydana gelmedi. İzmir’de alınan tedbirlerle emniyet kemeri takma oranı da arttı. Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nün araştırmasına göre her 100 sürücüden 78’i emniyet kemeri takıyor. Yetkililer, sıkı denetimlerin sürücüleri daha bilinçli hale getirdiğini söylüyor. Kemer kullanımı, kaza sonrası araç içinde meydana gelen ölümleri yüzde 45, ağır yaralanmaları yüzde 50 oranında azaltıyor. |
29.12.2009 |
10 BİN KİŞİNİN EHLİYETİNE EL KONULDU |
İzmir şehir merkezinde meydana gelen ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı kazaların toplam sayısında, geçen yıla göre yüzde 49 azalma görüldü. Geçen yılın ilk 11 aylık dönemindeki 32 kazada 36 kişi hayatını kaybederken bu yıl aynı dönemde meydana gelen 26 kazada 30 kişi öldü. Sürücülerin daha dikkatli olmasını sağlamak ve kazaları en aza indirmek için sıklaştırılan denetlemelerde ise bu yılın ilk 11 ayında toplam 425 bin 402 sürücüye cezai işlem uygulandı. Alkollü araç kullanan 10 bin 52 kişinin sürücü belgesine el konuldu. |
29.12.2009 |
Özel hastaneler yüksek fark alma taraftarı değil |
YILBAŞINDAN itibaren yürürlüğe girecek ve vakıf üniversiteleri dahil, özel sağlık kuruluşlarının, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu’nca belirlenen bedelin en fazla yüzde 70’ine kadar ilave ücret alabilmesine yönelik uygulamanın birçok sıkıntıya yol açabileceği belirtildi. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Opr. Dr. Reşat Bahat, “Yılbaşından sonra özel sağlık kuruluşlarının enflasyon oranının üzerinde zam yapmayacağını düşünüyoruz’’ dedi. . Yeni uygulama kapsamında özel hastane ve sağlık kuruluşlarının bazı standartlara göre sınıflandırılacağını, bu durumun bazı sorunlara yol açabileceğini dile getiren Opr. Dr. Bahat, hastalardan yüzde 70’e kadar fark alma müsaadesini her kurumun kullanmak zorunda olmadığını da ifade eden Bahat, uygulamanın yürürlüğe girdiği yılbaşından sonra özel hastane ve sağlık kuruluşlarında verilen hizmet ücretlerinde ciddi bir artış olmasını beklemediklerini vurguladı. Yılbaşından sonra da bugüne kadar uygulanan fiyat tablolarına çok yakın fiyatlarla özel sektörün sağlık hizmetinin devam edeceğini belirten Bahat, ‘’Yılbaşından sonra özel sağlık kuruluşlarının enflasyon oranının üzerinde zam yapmayacağını düşünüyoruz’’ dedi. Kayseri/aa |
29.12.2009 |
Kanunlar markette ilaç satmaya izin vermiyor |
AKP Niğde Milletvekili eczacı Muharrem Selamoğlu, Kanunların markette ilaç satmaya izin vermediğini savundu. Marketlerde ilaç satışı ile ilgili açıklamalarda bulunan Selamoğlu, bu konunun, dünden bugüne bir anda hayata geçirilemeyeceğinin altını çizerek, “Yasalarımız buna müsade etmiyor” dedi. Selamoğlu, “Zaten sıkıntıda olan sektörümüzün bir kaybının da bu hususta olması, eczacılarımız açısından iyi bir şey olmaz. İlaçların hepsi marketlerde satılacak diye bir şey yok, satılamaz zaten. ABD’de de öyle değil. Marketlerde satılan ilaçlar, oralarda da, pastiller, vitaminler... Yani, OTC diye gruplandırılan ilaçlar. Orada da yine mutlaka, bu ilaçları satan grupların başında eczacılar vardır. Pastilde olsa, vitamin de olsa sonuçta bir ilaçtır. İlacın, eczacı tarafından hastaya verilmesi gerekir. Ben öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Konuşulur bunlar.” diye konuştu. Selamoğlu, ilacın, markette eczacı tarafından hastaya verilmesi hâlinde, bir sakınca olmadığını da kaydetti. Ankara/cihan |
29.12.2009 |
Şehit evinde her gün Kur’ân okunuyor |
TOKAT'IN Reşadiye ilçesine bağlı Sazak köyünde teröristlerin kurduğu pusuya düşerek altı silah arkadaşıyla birlikte şehit olan Uzman Çavuş Harun Arslanbay’ın evinde her gün Kurân-ı Kerim okutuluyor. Tokat’taki hain saldırının üzerinden 21 gün geçmesine rağmen altı silah arkadaşıyla birlikte şehit olan Uzman Çavuş Harun Arslanbay’ın baba ocağında acı dinmek bilmiyor. Şehit için baba evinde her gün mevlit okutuluyor. Okunan Kur’ân-ı Kerim sırasında şehidin babası Hamdi Aslanbay ve kız kardeşleri gözyaşlarını tutamadı. Şehidin evi ve sokağı dev Türk bayraklarıyla donatıldı. Şehidin babası Hamdi Arslanbay, oğlu hakkında çıkan haberlerden rahatsız olduğunu da belirterek, oğlunun görev yaptığı İmralı’da terörist Abdullah Öcalan’a yemek ve su vermediği yönündeki haberlerin gerçek dışı olduğunu söyledi. Hamdi Arslanbay, “Oğlum İmralı’da dış görevde bulundu. Öcalan’ı görmedi bile” dedi. Adana/iha |
29.12.2009 |
Çocuk ve gençlik edebiyatı merkezi kuruldu |
ANKARA Üniversitesi bünyesinde Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik, Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezinin amaçlarına, faaliyet alanlarına, yönetim organlarına, bunların görevlerine ve çalışma şekline ilişkin usul ve esasları düzenliyor. Merkez, çocuk ve gençlik edebiyatıyla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında araştırmalar, görsel ve dilsel bir uyaran olarak çocuğa göre olan kitapların, çocukların gelişim süreçlerine ve onların okuma kültürü edinmelerine katkıları konusunda toplumu aydınlatıcı bilimsel çalışmalar yapmayı amaçlıyor. Ankara/aa |
29.12.2009 |
İlaç kutularından kupür kesmek tarihe karışacak |
SAĞLIK Bakanlığının uygulamaya koyacağı İlaç Takip Sistemi ile birer kimlik numarasına sahip olacak ilaçlar, üretimden tüketim aşamasına kadar takip edilebilecek, reçetelere yapıştırılmak için ilaç kutularından kupür kesme dönemi de sona erecek. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Saim Kerman, 1 Ocak 2010’dan itibaren ilaç firmalarının sadece karekodlu ürünleri piyasaya sürebileceğini, barkodlu ürünlerin ise piyasaya sürülemeyeceğini bildirdi. ‘’Karekod’’un, her ilacın bir kimlik numarası olmasının, İlaç Takip Sistemine (İTS) bu numarayla kaydedilmesi anlamına geldiğini vurgulayan Kerman, sistemin, ilacın üretim aşamasından hastaya ulaşıncaya kadar her aşamada takibine imkan sağlayacağını söyledi. Sistemin işleyişi hakkında bilgi de veren Kerman, karekodlu ürünlerin İlaç Takip Sistemine kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğunu, bu sayede hangi banttan hangi ürünün çıktığının takip edilebileceğini, sistemde kaydı bulunmayan ürünün satış sırasında onaylanmayacağını söyledi. Kerman, böylece sahte ilacın önlenebileceğine, SGK’nın eczanelerle sözleşme fesih nedenlerinin başında da sahte kupürlü ilaçların geldiğine dikkati çekerek, bu nedenle eczacılardan, karekodlu ürünler eczanelerine geldiğinde önce sisteme okutmalarını daha sonra raflara yerleştirmelerini isteyeceklerini söyledi. |
29.12.2009 |
Burs ve kredi evrakı teslimi için ek süre |
YÜKSEKÖĞRENİM Kredi ve Yurtlar Kurumundan (YURTKUR) burs ve kredi almaya hak kazanan, ancak evrakını belirlenen süre içinde teslim edemeyen öğrenciler için dünden itibaren 11 Ocak 2010’a kadar ek süre tanındı. YURTKUR’dan yapılan açıklamada, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında kredi ve burs müracaatları sonrasında taahhüt senetlerini zamanında tanzim ve tasdik ettiremeyen öğrenciler için 28 Aralık 2009-11 Ocak 2010 tarihleri arasında ek süre verildiği bildirildi. Açıklamada, bu durumdaki öğrencilerin, taahhüt senetlerini noterde tanzim ve tasdik ettirerek YURTKUR’a teslim etmeleri halinde burs veya öğrenim kredilerinin 25 Ocak 2010’da ödeneceği belirtildi. |
29.12.2009 |
Öğrencilere ücretsiz dizüstü bilgisayar dağıtılacak |
KOCAELİ Büyükşehir Belediyesi, ‘Birebir Öğrenme Projesi’ kapsamında ilköğretim 6. sınıf öğrencilerine toplam 26 bin 587 dizüstü bilgisayar dağıtacak. Bugün Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşecek törene, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da katılacak. Törene ayrıca Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Ankara’dan telekonferans sistemiyle bağlanacak. Törenin ardından Kocaeli Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teslim edilecek bilgisayarlar daha sonra öğrencilere ulaştırılacak. Türkiye’de benzeri bulunmadığı bildirilen proje, sonraki yıllarda da devam edecek. Büyükşehir Belediyesi, bilgisayarları her yıl eğitim öğretim yılının başında ilköğretim 6. sınıf öğrencilerine dağıtacak. Çocuklar çağın vazgeçilmezi teknolojiyi kullanarak bilgiye daha kısa sürede ulaşırken, kendilerini geliştirip, ilköğretim, lise ve üniversite sıralarında girecekleri sınavlarda şehrin eğitim çıtasını yükseltecek. Kocaeli/cihan |
29.12.2009 |
İmamlardan kız çocuklarına burs |
ERZURUM Palandöken Müftülüğü bünyesinde görevli imam hatipler kız çocuklarını okutmak için karşılıksız burs kampanyası başlattı. Palandöken Müftülüğü’nde görevli imam hatipler, her ay ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki 15 kız öğrenciye 100 TL burs veriyor. Kız öğrencilere yaklaşık 3 aydan beri burs verdikleini dile getiren din adamları, kız çocuklarının eğitimine büyük önem verdiklerini söyledi. Palandöken Müftüsü Mustafa Baytar, müftülük çalışanlarıyla birlikte 15 imam hatipin, kız çocuklarını okutmak için kendi aralarında burs verme kararı aldığını dile getirdi. Mahalle muhtarları, cami imamları ve okul idarecileri ile yaptıkları görüşmeler sonucu derslerinde başarılı ve zeki yoksul kız öğrencilerin tesbit edildiğini kaydeden Baytar, daha sonra bu öğrencilere her ay düzenli olarak 100’er TL karşılıksız burs verilmesine başlandığını kaydetti. Erzurum/cihan |
29.12.2009 |
Çocuklara, babalarıyla okulda kahvaltı |
ERZURUM Aziziye Eğitim Kurumları, iş ve okul yoğunluğu sebebiyle sabahları birlikte kahvaltı yapamayan ebeynleri ‘Babamla Okulumda Kahvaltı’ programıyla bir araya getiriyor. Anne ve babalar, kahvaltıdan sonra işlerine, çocuklar ders için sınıflarına gidiyor. Ebeveynler ile çocukların sabah erkenden farklı saatlerde evden ayrıldıklarını göz önünde bulunduran Aziziye Koleji İlköğretim Bölümü, ‘Babamla Okulumda Kahvaltı’ programı başlattı. Buna göre, haftanın belili günleri bir sınıfın öğrenci ve velileri, okulda bir araya gelerek kahvaltı yapıyor. Etkinlikten duydukları mutluluk yüzlerine yansıyan çocuklar, kahvaltıda anne-babalarıyla sohbet ediyor. Kahvaltı sonrası hatıra fotoğrafı çektiren anne babalar işlerine, çocuklar ise sınıflarına gidiyor. İlköğretim 1. sınıf öğrencisi Saniye Nur Dinler, babası ile okulda kahvaltı yaptığı için mutlu olduğunu söyledi. Erzurum/cihan |
29.12.2009 |
“Beşli çete” 28 Şubat ayıbını, demokratik çıkış ile temizleyebilir |
İŞ dünyasının, ülkede kaos çıkarmak için planlar kurduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütüne karşı neden sessiz kaldığı tartışması devam ediyor. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği’nin (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, 28 Şubat döneminin “beşli çetesi”nin o zaman işlediği ayıbı şimdi yapacağı demokratik çıkış ile temizleyebileceğini söyledi. İş adamı Mehmet Fatih Oruç’un üyesi olduğu İstanbul Ticaret Odası Meclis’inde, iddia edilen Ergenekon terör örgütüne karşı iş dünyası ve temsilcilerinin sessiz kalmasına getirdiği eleştiriye KOBİDER’den destek geldi. KOBİDER Başkanı Özgenç, Türkiye’de kaos oluşturmayı amaçladığı belirtilen “Ergenekon” yapılanmasına karşı demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan STK’ların dik duruş sergilememekle eleştirdi. Özgenç, 28 Şubat sürecine atıfta bulunarak, söz konusu dönemin ekonomik açıdan Türkiye’ye verdiği zarara dikkat çekti. Bu “postmodern darbe”nin, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizine sebep olduğuna vurgu yapan Özgenç, o dönemin yaşanmasına sebep olan antidemokratik yapılanmaya aracılık eden STK yetkililerinin daha sonra pişman olduklarını beyan ettiklerinin altını çizdi. Özgenç, “Lakin bu kuruluşlar, geçmişte yaşanılan demokrasi ayıbına vesile oldukları için millete zarar vermişlerdir. Bu utançtan kurtulmak için günümüzdeki yöneticileri şimdi hemen şimdi her türlü antidemokratik yapılanmalara karşı olduklarını göstermelidirler. Dolayısıyla demokrasi savunucuları olduklarını göstermeleri için hükümetin yanında olmalıdırlar. 28 Şubat sürecinde ‘beşli çete’ diye anılan TOBB, Türk-İş, TİSK, DİSK ve TESK geçmişten kalan ayıplarını şimdi temizlemelidirler” diye konuştu.
“DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKILMALI”
BAŞTA, kendisini “iş dünyasının çatı kuruluşu” olarak takdim eden TOBB olmak üzere 81 ilin sanayi ve ticaret odasının, esnaf konfederasyonunun ve bilcümle sivil toplum kuruluşunun tepkilerini yüksek ses ile dile getirmesi gerektiğini belirten Özgenç, ancak iş dünyasının sesi olan kuruluşların bu konuda yeterince etkin olmadığının ortada olduğunu ifade etti. KOBİDER Başkanı, “Görünen o ki demokrasi yaralanmak isteniyor buna müsaade edilmemeli dünya görüşü ne olursa olsun bir bütünlük içerisinde demokrasiye sahip çıkılmalıdır. Küresel krizin yaşandığı 2009 yılı içerisinde dünya devletleri tek krizle boğuşurken bizim ülkemizde iki kriz birden yaşanıyor. Küresel krizden daha çok 2001’de olduğu gibi siyasal krizden etkilendik” ifadelerini kullandı. İstanbul / cihan |
29.12.2009 |
Darbe imasında bulunan Akaydın kendini savundu |
ANTALYA Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, darbe imasında bulunduğu sözlerinin çarpıtıldığını savunarak, “Kim nasıl anlarsa anlasın. Sözlerimin arkasındayım” dedi. Antalya Konyalılar Derneği’ni ziyaret eden Mustafa Akaydın, CHP Kepez İlçe Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmaya açıklık getirdi. Konuşmasında darbe imasında bulunmadığını iddia eden Akaydın, sözlerinin arkasında durduğunu söylemeyi de ihmal etmedi. Ülkenin güvenliğinden sorumlu kurum olarak sadece TSK’nın kaldığını öne süren Akaydın, “Dikkat ederseniz o sözlerin içinde, ‘ben demokrasi aşığı bir kişiyim’ diye de bir söylem vardı. Benim üzüntüm şu; TSK ülkenin güvenliğinden sorumlu bir kurumdur. Temel işlevi de ülkenin güvenliğidir. Başka bir işlem değildir. Başka bir görevi yoktur.” diyerek kendini savundu. Akaydın, kongrede ülkenin bölünmek üzere olduğunu ve tek güvenilecek kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kaldığını iddia etmişti. Antalya / cihan |
29.12.2009 |
Güvenlik zaafiyeti PTT şubelerini hedef yapıyor |
BİRLİK Haberleşme Ve İletişim Çalışanları Sendikası (Birlik Haber-Sen) Genel Başkanı Ali Erdoğan, PTT şubelerinin sık sık soyulduğuna dikkat çekerek, bu tür olayların güvenliğin yetersizliğinden kaynaklandığını söyledi. Yaptığı açıklamada, PTT şubelerinin soyguncuların yeni hedefi oluğunu söyleyen Erdoğan, “İstanbul Ümraniye’de PTT şubesini soyan silahlı 3 kişinin, güvenlik görevlisini ayağından vurarak kaçması yine aynı gün Amasya’daki PTT şubesinin soygununda ise, şüphelilerin önce 50 bin TL havale yaptırıp sonra da kasada bulunan yaklaşık 3 bin TL’yi alarak kaçması konunun hassasiyetini bir kez daha gündeme getirmiştir” dedi. Ali Erdoğan, PTT şubelerinin soygunlara hedef olmaması için bir an evvel, tedbir alınması gerektiğini belirterek, “Bir günde yaşanan iki talihsiz olay bizi fazlasıyla üzdü. Bizler arkadaşlarımızın can korkusu ile görev yapmasını istemiyoruz. Güvenlik kamerası bulunmayan şubelere bir an evvel güvenlik kamerası yerleştirilmeli ve yeni güvenlik elemanları alınarak takviye yapılmalıdır” diye konuştu. Ankara / Ahmet TERZİ |
29.12.2009 |
Kelepçenin sırrı ortaya çıktı |
DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik başlattığı soruşturma kapsamında yakalanan kişilere kelepçe takılmasının gerekçeleri ortaya çıkmaya başladı. Güvenlik güçlerine, zanlıların adliyeye getirilmesi sırasında, 5 bin kişinin bölgede gösteri düzenleyerek bazı kişileri kaçıracağı yönünde güçlü istihbarat geldiği, gözaltındaki kişilere bu sebeple kelepçe takıldığı öğrenildi. Kelepçe takılmasının diğer bir sebebinin ise gözaltına alınanların cuma günü adliyeye çıkarılıyor olması. Haftanın son gününde Diyarbakır adliyesinde bütün davaların görüldüğü, içeride avukatlarla birlikte yaklaşık bin kişinin olduğunu dikkate alan polis, güvenlik ve firar endişesine kapıldığı kaydedildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla geçtiğimiz hafta cuma günü KCK’ya yönelik 8 ilde eş zamanlı operasyon düzenlemişti. Diyarbakır, Siirt, Hakkâri, Tunceli, Batman, Şanlıurfa, Şırnak ve Mardin’de gözaltına altına alınan 10’u belediye başkanı 36 kişi Diyarbakır’a getirilmişti. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgularının ardından 24 saat geçmeden adliye sevk edilen şüphelilere plastik kelepçe takılmıştı. Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, kelepçenin ‘rencide etme’ amacıyla takıldığını iddia ederek, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. İçişleri Bakanlığı da olayla ilgili soruşturma başlatmıştı. |
29.12.2009 |
“Rent-a-car” sahibi polise ifade verdi |
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddialarıyla ilgili 7 subay ve bir erin gözaltına alınmasının ardından zanlıların kullandıkları aracı kiraladıkları Ayrancı’daki rent-a-car’ın sahibi polise ifade verdi. Bumerang Oto Kiralama’nın sahibinin, Arınç’a suikast iddialarına ilişkin kiralanan araçlar sebebiyle emniyette bilgisine başvurulduğu belirtildi. Oto kiralamanın sahibi kameraların karşısına çıkmazken; bir görevli, gerekli bilgilerin polise verildiğini dile getirdi. Bu bilgiler dışında bir açıklama yapılmayacağını dile getiren görevli, askerliğini yapmış herkese otomobil kiralandığını söyledi. Arınç’a yönelik suikast iddialarına ilişkin ise görevli, olayı basından öğrendiklerini vurguladı. Ankara / cihan |
29.12.2009 |
Taraf Gazetesi’ne 16 bin lira ceza |
TARAF Gazetesi, 7 Mayıs 2008’de yaptığı haberle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun’u terör örgütlerine hedef gösterdiği gerekçesiyle 16 bin 660 TL para cezası ödemeye mahkum edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar Taraf Gazetesi sahibi Başar Aslan ve gazetenin Yazı İşleri Müdürü Adnan Demir katılmadı. Sanıkların avukatı Ergin Cinmen, Ali Suat Ertosun hakkında internette 38 bin 100 adet haber bulunduğunu ve Ertosun’un kamuoyu tarafından tanınan bir kişi olduğunu belirtti. Cinmen, bu sebepleterör örgütlerine hedef göstermek suçunun unsurlarının oluşmadığını savundu. Cinmen, “Böyle bir suç terörle mücadele eden ve gerçek olarak kimsenin bilmediği bir kişinin isminin yayınlanması halinde oluşur. Herkes tarafından tanınan birisi için böyle bir suçun oluşması söz konusu değildir. Kaldı ki yazının içeriğinde de böyle bir suç yoktur. Bu hususların göz önünde bulundurulmasını ve müvekkillerimin beratını talep ediyorum” dedi. İfadelerin ardından mahkeme heyeti, Taraf Gazetesi’nin sahibi Başar Aslan’ın dava konusu yazıdan dolayı bir sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi. Mahkeme, Taraf Gazetesi’nin 7 Mayıs 2008 tarihli nüshasının 1. ve 12. sayfalarında “Hakimin başı F Tipi” başlıklı yazının yayınlandığını belirtti. Kararda, söz konusu yazıda daha önce Cezaevi ve Tevkif Evleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun’un Yargıtay üyesi seçildikten sonra Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliğine atandığı ifade edildi. Görev yaptığı dönemde terörle mücadelede görev alan Ali Suat Ertosun’un HSYK’ya seçilmesiyle ilgili yapılan haberin topluma haber verme kastını aştığını belirten Mahkeme, Ertosun’un terör örgütlerine açıkça hedef gösterildiğine hükmetti. Bu sebeple Adnan Demir’in bin gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. Demir’in duruşmalardaki iyi halini dikkate alan mahkeme cezayı 833 güne indirerek, Demir’i 16 bin 660 TL para cezası ödemeye mahkum etti. İstanbul / cihan |
29.12.2009 |
Avukatlardan “Kafes Eylem Planı”na suç duyurusu |
Adana Barosu’na kayıtlı avukatlar, Kafes Eylem Planı’nın şüphelileri hakkında dava açılması talebiyle suç duyurusunda bulundu. 90 avukatın altına imza attığı şikâyet dilekçesi, İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmek üzere Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu. Şikayet dilekçesine Adana Adliyesi’ne vermeden önce Seyhan Otel’de ortak basın açıklaması yapan avukatlar, Kafes Eylem Planı’nın detaylı bir şekilde araştırılmasını talep etti. Avukatlar adına basın açıklaması yapan Adana Barosu üyesi Avukat Murat Şahin, iddia edilen bu tür kirli planların sadece bir kesimini değil, milletin her ferdinin zarar göreceğini kaydetti. Kafes Eylem Planı iddiaları ile ilgili olarak vatandaşın kafasının karıştırılmak istendiğinin altını çizen Şahin, “Türkiye’de yıllardır yanına yaklaşılmamış, dokunulmamış, tartışılmamış ne kadar dosya var ise birçoğunun açılmış olması da memnuniyet vericidir” dedi. Suçluluğu kesinleşinceye kadar hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamayacağını hatırlatan Şahin, ancak şüphe oluştuğunda ise mutlaka ciddi bir soruşturma aşaması yaşanması gerektiğini vurguladı. Avukat Murat Şahin, Türkiye’de hiç kimsenin yargısal ayrıcalığa sahip olmadığına dikkat çekerek, kurumlar denetime açık olduğu oranda toplum nezdinde güven kazanacaklarını dile getirdi. Kafes Eylem Planı’nın soruşturulması sırasında ordunun saygınlığının ve kurumsal bütünlüğünün milletin huzuru ve dış güvenliği açısından çok önemli olduğunun altını çizen Şahin, “Soruşturma safhası devam ederken, ‘ordunun içinden suçlu çıkmayacağı’ şeklindeki ön kabulün ifade edilmesi hukuka müdahale anlamına gelmektedir. Ordu bir milletin dış güvenlik kalesidir. Öyle ise ondaki en küçük bir çatlak, şüphenin dahi soruşturulmasında hayati bir önemi vardır” diye konuştu. Şahin, kurumların soruşturma ve yargı safhasında yargı erkinin yapacağı işlemlerde ona yardımcı olması gerektiğini hatırlatarak, bunun aynı zaman da bir zorunluluk olduğunu aktardı. Adana / cihan |
29.12.2009 |
Hükümetin hataları açılımı yavaşlatıyor |
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) Başkanı Umut Uzun, resmi ideolojiyi tartışmaya açması bağlamında açılım sürecinin önemli olduğunu fakat hükümetin yaptığı hataların süreci sekteye uğrattığını söyledi. TOKAD Başkanı Uzun, DTP’nin kapatılmasını, KCK operasyonlarını ve TEKEL işçilerine yapılan muameleleri eleştirdiği yazılı açıklamasunda şunları kaydetti: “Kürt sorunu Türkiye’de karanlık sistemin beslendiği en büyük bataklıktır. Hemen hemen bütün hukuksuzlukların, bütün yasaklamaların sorgusuzca gerçekleştirilmesinin meşru zemini olarak sunulmuştur. Ancak son yıllarda resmi ideolojinin daha çok sorgulanması ve kısmi özgürleşmeci adımlar vesilesiyle Kürt sorununun özüne ilişkin daha sağlıklı değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştır. Hükümetin açılım sürecini başlatması da bu ortamın doğal bir uzantısı olarak değerlendirilmelidir. Ancak, DTP’nin mahkemece kapatılması Kürt meselesinin çözümüne ilişkin umutları kırmıştır. Muhatapları yok sayarak, kapatarak bir sorunun çözülmesi olacak şey değildir. Dil ve kimlikleri reddedilen Kürt halkının siyasi tercihleri her ne olursa olsun saygı görmeli iken kapatılmakla cezalandırılması sorunun çözümünü değil otorite lehine devamını ifade eder.” AKP’ye daha cesur ve tutarlı adımlar atması çağrısında bulunan Uzun açıklamasına şöyle devam etti: “Cuntacı ve darbeci kuşatmaya karşı halkının takdir ve desteğini hak edebilmek için hükümetin derhal başörtüsü yasağını kaldırması, mağdur ve yoksul halkın taleplerine kulak vermesi, Kürt sorunu çerçevesinde tabu yıkan somut adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde farklı toplumsal kesimleri çarmıha geren ve bunun devamında direnen egemen irade halkımızı yine kendi karanlığında boğmak için fırsatlar bulacaktır. İslami çevreler de bu alandaki suskunluğuna derhal son vermelidir. İslam’ın insanlara adil bir dünya vaadinin şahitleri olunabilmesi için bu kaçınılmazdır. Can alıcı sorunlarla yüzleşmemek İslami kimliğimizle asla bağdaşmaz. Egemen siyasi yapı ve onun doğurduğu sorunların etrafını dolanmak ahlaki bir tutum değildir.” Tokat / Yeni Asya |
29.12.2009 |
“Suikast” iddiasında bir albay ifade verdi |
İstanbul ve Gölcük’te eş zamanlı düzenlenen operasyon kapsamında bir askeri personelin “şüpheli” sıfatıyla ifadesine başvuruldu. İstanbul Merkez Komutanlığına bağlı ekiplerce sivil plakalı 2 araçla, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine getirilen ve hakim ile savcıların giriş yaptığı kapıdan alınan ve albay olduğu belirtilen O.Y’nin, “şüpheli” sıfatıyla Cumhuriyet Savcısı Süleyman Pehlivan tarafından ifadesi alındı. O.Y, savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Soruşturma, “Amirallere suikast” ile “Operasyon kapsamında ele geçirilen TNT kalıpları ve uyuşturucu maddeleri bulundurma” yönündeki iddialar konusunda yürütülüyor. İstanbul / aa |
29.12.2009 |
İstanbul'da 4 araç kundaklandı |
Güngören ve Bahçelievler’de 4 araç yakıldı. Alınan bilgiye göre, Gençosman Mahallesi’nde park halinde bulunan 3 otomobil, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yakıldı. Alevler sokaktaki diğer araçlara sıçramadan, olay yerine gelen itfaiye ekipleri ve vatandaşlarca söndürüldü. Bu arada, Bahçelievler Kocasinan Mahallesi Kızılelma Sokak’ta park halindeki bir minibüs de kimliği belirsiz kişilerce kundaklandı. Minibüs kullanılamaz hale geldi. Kundaklama olaylarına ilişkin, emniyet güçlerinin çevrede yaptığı çalışmalar sonucu 4 kişi gözaltına alınarak, durumları incelenmek üzere emniyete götürüldü. İstanbul / aa |
29.12.2009 |
KCK opesyonunda 24 tutuklama daha |
Terör örgütü PKK’nın sivil oluşumu ‘’Kürdistan Topluluklar Birliği/Türkiye Meclisi (KCK/TM) Yapılanması’’na yönelik Van ve Batman’daki operasyonlarda 24 kişi tutuklandı. Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi Müdürlüğü ekiplerinin terör örgütü KCK’nın yapılandırılmasına yönelik 24 Aralık’ta Van’da gerçekleştirdiği operasyonda gözaltına alınan 14 kişi, önceki gün yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Cumhuriyet savcılığında yaklaşık 10 saat ifade veren zanlılar, daha sonra tutuklanmaları talebiyle mahkemeye gönderildiler. Sabaha karşı biten duruşma sonunda zanlılardan 12’si tutuklandı, 2 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. KCK/TM yapılanmasına yönelik gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlar kapsamında Batman’da gözaltına alınan 12 kişi emniyetteki sorgusunun ardından Batman Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildi. Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadeleri alınan ve aralarında eski DTP İl Başkanı Ahmet Sormaz’ın da bulunduğu 12 kişi tutuklandı. Van / aa |
29.12.2009 |
Teşhis bitti, tedavi aşamasındayız |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ‘’Türkiye, teker teker kangren olmuş problemlerini tespit etti, teşhisler koydu şu anda tedavi aşamasındadır. Ben çözülemeyecek problemlerin olmadığını düşünüyorum’’ dedi. Çelik, bazı ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Bursa’da, yeni yıla ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gelecek yılın ve yılların, Türkiye açısından daha iyi olacağını ifade eden Çelik, ‘’Bugünün dünden, yarının da bugünden daha iyi olacağına inanıyorum. İnsan, ümit ettiği sürece, hayal ettiği, büyük rüyalar gördüğü sürece bunları gerçekleştirebilir. Türkiye şeffaflaşıyor, demokratikleşmeye çalışıyor. Türkiye her alanda gelişiyor, değişiyor’’ dedi. Çelik, bugüne kadar ‘’halının altına süpürülmeye’’ çalışılan problemlerin, teker teker çıkarıldığını ve çözülmeye çalışıldığını vurgulayarak, şöyle devam etti: ‘’Bunlar gerginlik, rahatsızlık varmış gibi görüntü veriyor. Sokakları, alt yapıyı düzeltmek için rahatsızlık verilir. Belediyelerin yaptığı bunlar, geçici rahatsızlıktır. ‘Geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz’ diye tabela asarlar. Geçici rahatsızlıklardan, tartışmalardan, bizim rahatsızlık, üzüntü ve keder duymamamız lazım. Ben bunların hayra alamet olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle Türkiye, teker teker kangren olmuş problemlerini tespit etti, teşhisler koydu, şu anda tedavi aşamasındadır. Ben çözülemeyecek problemlerin olmadığını düşünüyorum. Bize hep ‘Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanla çevrili’ dediler. Bizim etrafımızda düşmanlarımız değil, ticari, ekonomik ilişkiler ve dostane münasebetler içinde olduğumuz komşularımız olsun. Bu konuda da çok olumlu adımlar attık, atmaya devam edeceğiz.’’ Bursa / aa |
29.12.2009 |
Baydemir'in ''küfürlü sözleri'' hakkında soruşturma |
DİyarbakIr Cumhuriyet Başsavcılığı, KCK operasyonu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında ‘’küfürlü sözler’’ sarf eden Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında soruşturma başlattı. Başsavcılık, Diyarbakır’ın da aralarında bulunduğu 11 ilde düzenlenen KCK operasyonunda gözaltına alınan belediye başkanları ve partililerle ilgili Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır İl Başkanlığı önünde düzenlenen basın açıklamasında Başkan Baydemir’in konuşmasındaki küfürlü sözleri sebebiyle soruşturma başlattı. Başsavcılığın, TCK’nın 301. maddesi olan ‘’Türklüğü, Cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama’’ uyarınca soruşturmayı başlattığı öğrenildi. Soruşturmanın ardından dava açılması durumunda Baydemir, 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Diyarbakır / aa |
29.12.2009 |
Reşadiye’de saldırı gözaltıları |
Tokat’In Reşadiye ilçesindeki terörist saldırıya ilişkin gözaltına alınan 6 kişiden 4’ü serbest bırakıldı. 7 Aralıkta Reşadiye’ye bağlı Sazak köyü yakınlarında, 1’i uzman çavuş 7 askerin şehit olması, 1’i uzman çavuş 3 askerin de yaralandığı terörist saldırının ardından yürütülen soruşturma kapsamında 6 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Tokat’ın Reşadiye ilçesindeki terörist saldırıya ilişkin gözaltına alınan 6 kişiden 4’ü serbest bırakıldı. Tokat Valisi Şerif Yılmaz, yaptığı açıklamada, terörist saldırının ardından güvenlik kuvvetlerinin bugüne kadar operasyonlarını ağırlıklı olarak devam ettirdiğini kaydetti.Vali Yılmaz, ‘’İstihbarat bilgileri toplanıyor. Yardım ve yataklık edenlerle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bugün itibariyle 6 kişi istihbari bilgiler çerçevesinde gözaltına alındı. Bunlar gözaltına alındıktan sonra ifadelerinin ardından 4’ü serbest bırakıldı. Diğerlerinin ifadesi alınmaya devam ediyor” dedi. Bu arada, halen gözaltında bulunan 2 kişiden 1’inin Reşadiye’ye bağlı bir köyün muhtarı olduğu öğrenildi. Reşadiye / aa |
29.12.2009 |
Domuz gribi sebebiyle başvurularda azalma |
SağlIk Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Gaye Usluer, domuz gribi sebebiyle hastanelere başvuranların sayısında büyük oranda azalma olduğunu söyledi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Usluer, yaptığı açıklamada, ABD’de ve Kanada’da olgu sayılarında azalma olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa ve Asya’daki enfeksiyonla ilgili haritasına baktığımızda batı Avrupa ülkelerinde artık hastalık sıklığında azalma karşımıza çıkarken kuzey Avrupa, Doğu Avrupa ve Asya ülkelerinde hastalığın arttığını ve tepe düzeyine henüz gelmediğini görüyoruz ki Türkiye de bu ülkeler arasında yer almakta. Batı Avrupa’da Almanya ve İspanya’da özellikle hasta sayısı çok azaldı. Bu azalmada en önemli etken, aşılanmaya erken başlanmış olması ve aşılanma oranın yüksek olmasıdır. Domuz gribi nedeniyle hastanelere başvuru sayısında büyük oranda azalma var.” Türkiye’de aşılanan kişi sayısının 2 milyonun üzerinde olduğunu, dünyada ise bu rakamın 200 milyon civarında olduğunu belirten Usluer, “Bugüne kadar aşıyla ilgili ciddi yan etki bildirimi 80 civarında olguda var ancak şu ana kadar aşıyla ilişkilendirilmiş ölüm yok. Resmi rakamların açıklanmamasına karşın geçen haftaya göre ölüm hızında düşüş olmadı” dedi. Eskişehir / aa |
29.12.2009 |
Kuvvetli rüzgar uçak sürükledi |
Atatürk Havalimanı’nda kuvvetli rüzgar, park halindeki bir uçağı sürükledi. Alınan bilgiye göre, saatteki hızı 60 kilometreden ani olarak 85 kilometreye çıkan lodos fırtınası, havalimanında apronda 26 numaralı park yerinde duran Best Air’a ait MD-82 tipi yolcu uçağının yaklaşık 15 derecelik açıyla yana sürüklenmesine yol açtı. Olay yerine gelen DHMİ ekipleri, Best Air uçağını takoz ve desteklerle sabitleyerek yanındaki uçaklara zarar vermesini önledi. İstanbul / aa |
29.12.2009 |
Iğdır’da polise linç girişimi |
IğdIr’da Demokrasi Toplum Partisi (DTP)’nin kapatılmasıyla Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) geçmek isteyen partililer için düzenlenen törende sivil polisler linç edilmek istendi. Parti binası önündeki törene katılan BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, alanda görüntü ve fotoğraf çeken sivil polisleri görüntü almamaları konusunda uyarınca partililer sivil polislerin üzerine yürüyerek linç etmek istedi. Sivil polisler olay yerinden koşarak uzaklaşırken, kalabalık da polislerin arkasından koştu. Polisler havaya ateş ederken, BDP Milletvekili Pervin Buldan, BDP’li Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş ve meclis üyeleri kalabalığın önüne geçerek durdurmaya çalıştı. Polislerin uzaklaşmasıyla olaylar sona erdi. Iğdır / cihan |
29.12.2009 |
Ceylan’ın ailesi karakol komutanına dâvâ açmaya hazırlanıyor |
Aİlesİne ait hayvanları otlatırken askeri bir mühimmatın patlaması sebebiyle hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un ailesi, kendilerini “teröre destek vermekle” suçlayan karakol komutanı hakkında dava açmaya hazırlanıyor. 28 Eylül 2009’da, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyü Paşaçiya mezrasında meydana gelen patlamanın acısı hala tazeliğini koruyor. Ceylan’ın hayatını kaybettiği yerin güvenliğinden sorumlu Abalı Jandarma Karakol Komutanlığı’nca savcılığa gönderilen fezlekede, Ceylan’ın yaşadığı köy ve ailesinin teröre destek verdiği ibaresi yer aldı. Bu ifade, Ceylan’ın ailesinin tepkisine yol açtı. Terörle hiçbir ilişkileri olmadığını ve teröre destek vermediklerini belirten Ceylan Önkol’un ağabeyi Rıfat Önkol ve amcası Abdussamet Gencioğlu, kendilerini terörist gibi göstermeye çalışan Karakol Komutanı Astsubay Kıdemli Başçavuş Yüksel Şanlıtür’e dava açacaklarını söyledi. Muhtarlık görevini yürüten Abdussamet Gencioğlu, “Biz ne teröristiz ne de teröre destek veriyoruz. Karakol komutanı resmen bize çamur atmaya çalışmış. Gidip bizi araştırsınlar. Eğer teröre destek vermişsek ya da terörle bağlantımız varsa bizi götürüp assınlar” dedi.
“CEYLANIMIZ SAATLERCE YERDE YATTI” Jandarma güçleri ve savcı gelmediği için Ceylan’ın patlamadan sonra saatlerce yerde yattığını hatırlatan Gencioğlu, karakol komutanının görevini yapmadığını savundu. Acılı amca, “Şimdi kalkmış bizi terörist gibi gösteriyor. Yazıktır, günahtır. Ceylanımızı kaybetmişiz. Ceylanımızın niye öldüğü, kimler tarafından öldüğü ve nasıl öldüğü açığa kavuşturulacağına, kalkmış bize terörist diyorlar” diye konuştu. Jandarma karakol komutanının Ceylan’ın ölümüyle ilgili hazırladığı fezlekede, “Bölgede terörü destekleyen kişiler yaşıyor ve tazminat için her konu terör olayı olarak istismar ediliyor” ifadeleri yer almıştı. Fezlekeye imza atan komutan, ‘patlamanın gerçekleştiği bölgedeki köy ve mezraların teröre müzahir, yani terörü destekleyen insanlardan oluştuğunu’ iddia etmişti. Bingöl / cihan |
29.12.2009 |
Hasar verdikleri binaları onarma cezası |
TRABZON’DA bir hastane bahçesindeki toprağı iş makinesiyle boşaltırken çevredeki 4 binada hasar oluşmasına yol açtıkları iddiasıyla yargılanan 2 müteahhidin, söz konusu evleri onarmasına karar verildi. Alınan bilgiye göre, inşaat işleri yapan bir firmanın sahibi Köksal Esertaş ile kardeşi Alaattin Esertaş, 2005 yılında, Sürmene ilçesindeki, Sürmene Devlet Hastanesinin ek binasının yapımı ve çevre düzenlemesi için açılan ihaleyi kazanarak, söz konusu ek bina ve çevre düzenlemesi inşaatını 2006’da bitirdi. Bu işin tamamlanmasının ardından hastane yönetimi ile Köksal Esertaş arasında, hastanenin bahçe kısmındaki 850 metrekare alanda bulunan toprağın boşaltılması ve bahçe kenarına istinat duvarı yapılması için 2007’de yeni bir protokol imzalandı. Protokolün ardından söz konusu alanda, Esertaş kardeşlerin firmasınca, çevredeki binaların zarar görmemesi için gerekli tedbirler alınmadan, toprak kaymasını önleyecek istinat duvarı yapılmadan, iş makinesiyle hafriyat ve hastanenin yan bahçe kısımlarının genişletilmesi amacıyla kazı çalışması yapıldı. Çalışmaların etkisiyle hastanenin üst kısmında bulunan ve yokuş olan arazinin zemininde yaşanan hareketlilikten dolayı, söz konusu alanda yer alan ve ‘’Ergenekon’’ davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ün kız kardeşi Suzan Altıokka ile bu kadının kızı Emine Zerrin Altıokka ve 2 komşusuna at 4 bina ile çevresinde çatlak ya da hasarlar oluştu. Bunun üzerine Esertaş kardeşler hakkında, Sürmene Sulh Ceza Mahkemesi’nde, ‘’taksirle bina çökmesine ve toprak kaymasına yol açarak genel güvenliği tehlikeye soktukları’’ iddiasıyla dava açıldı.
MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARI Davayı karara bağlayan mahkeme, bir süre önce açıkladığı gerekçeli kararında, ‘’dosya kapsamı, keşif ve bilirkişi raporlarından, Köksal Esertaş ile kardeşi Alaattin Esertaş’ın, dava konusu alanda kazı çalışması yaparken gerekli önlemi almayarak, Altıokka ve Naciye Orun’a ait binalarda ciddi hasar oluşmasına sebep olduklarının anlaşıldığını’’ belirterek, sanıkları ‘’taksirle bina çökmesine ve toprak kaymasına yol açarak genel güvenliği tehlikeye soktukları’’ gerekçesiyle önce, 3’er ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların duruşmalardaki iyi halini dikkate alarak cezalarını 2 ay 15’er gün hapse indiren hakim, daha sonra 2 yıldan az hapis içeren cezalara para cezası verilmesi gerektirdiğini dikkate alarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kararlaştırdı. Esertaş kardeşlerin 5 yıl süreyle de denetime tabi tutulmasına hükmeden hakim, ayrıca sanıkların 1 yıl içinde, Altıokka ailesi ile Naciye Orun’a ait binalardaki çatlakları onarmasına da karar verdi.
ZARAR GÖREN BİNALARDA ONARIM Mahkeme kararının ardından davacı Altıokka ailesi ve Orun’a ait binalarda onarım yapan Esertaş kardeşler, hasarlı 4 binanın çevresindeki bazı bölümlere de yeni bir toprak kayması yaşanmaması amacıyla beton döktü. Esertaş kardeşler ayrıca Suzan Altıokka ile kızı Emine Zerrin Altıokka’nın oturduğu binanın bahçesinin kenarına istinat duvarı yaptı. Ayrıca engebeli olan arazide yer alan ve hasar gören binaların alt kısmında bulunan hastane bahçesi kenarına da istinat duvarı inşa edildiği görüldü. Trabzon / aa |
29.12.2009 |
En Batı’dan, en Doğu’ya yardım eli |
İZMİR Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZELMAN A.Ş. çalışanları, Ağrı’nın Hamur İlçesi Yoğunhisar Köyü çocuklarının yüzünü güldürdü. 70 haneli köyün ilköğretim okulunu tepeden tırnağa yenileyen İZELMAN çalışanları, öğrencilere de eğitim seti, kışlık kıyafet ve botlar hediye etti. İZELMAN Çalışanları Yardım Fonu’nda biriken paralar, 15’i ana sınıfa giden toplam 47 öğrencinin birleştirilmiş eğitim gördüğü Ağrı’nın Hamur İlçesi Yoğunhisar Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri için umut oldu. İZELMAN çalışanları, maaşlarından artırdıkları ile okulu baştan aşağı onarımdan geçirdi, 3 sınıfı yeniledi ve sınıflara yeni sobalar yerleştirdi. Tuvaletleri yıkılıp yeniden yapılan okulun bahçesine bir de depo inşa edilirken, sınıfların yazı tahtaları da yenileri ile değiştirildi. Okulun bayrak direği yenilenerek göndere yeni Türk Bayrağı çekildi. Öğrencilerin eksi 30 dereceyi bulan soğuktan mümkün olduğunca az etkilenmesi için ana sınıfı dahil tüm öğrencilere kışlık bot, kaban ve çeşitli kıyafetler ile eğitim setleri hediye edildi. Hamur İlçesi Milli Eğitim Müdürü Cengiz Yıldırım, okula yaptıkları katkıdan dolayı İZELMAN yöneticilerine teşekkür plaketi sundu. İzmir / iha |
29.12.2009 |
İzcilerden huzurevine ziyaret |
ÇANLI İzci Grubu üyesi öğrenciler ve velileri, Biga ilçesine giderek öğrenci yurdu ile huzurevini ziyaret etti. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı Biga Çocuk Esirgeme Öğrenci Yurdu ile Biga Sağlık ve Eğitim Vakfı (BİSEV) Huzurevi’ni ziyaretlerinde bilgiler alan Çanlı İzci Grubu üyesi öğrencilere Çan İzci Başkanı Ramazan Yonar ile Çan Şehit Engin Eker İlköğretim Okulu İzci Lideri Necmettin Uzun Ve Cumhuriyet İlköğretim Okulu İzci Lideri Cahit Altın önderlik etti. Ziyaretlerde Yurt Müdürü Mehmet Kargı, Biga Çocuk Esirgeme Öğrenci Yurdu’nda 35 çocuğun eğitim gördüğünü belirtirken; Huzurevi Halkla İlişkiler Sorumlusu Ayfer Baykal ise Biga Sağlık ve Eğitim Vakfı (BİSEV) Huzurevi’nde 28 kişini kaldığını söyledi. Baykal, “Yaşlılarımız huzurevi şehirden uzak olduğundan bu tip etkinliklere hasretler. O yüzden özellikle bu tip küçük yaş grubu çocukların ziyaret etmeleri onları çok mutlu ediyor” diye konuştu. Çanakkele / iha |
29.12.2009 |
Dereköy’e Doğa Eğitim Merkezi |
ÇEVRE ve Orman Genel Müdürlüğü’nce Yıldız Dağları’nda Biyolojik Çeşitliliğin ve Doğal Kaynakların Korunması ve Sürdürülebilir Gelişimi Projesi kapsamında, Kırklareli’ne bağlı Dereköy köyüne 600 bin avroluk ‘’Doğa Eğitim Merkezi’’ kuruluyor. Kırklareli Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, yaptığı açıklamada, Türkiye ile Bulgaristan arasında yürütülen proje kapsamında Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan, Avrupa Birliği’nce (AB) kabul edilen ‘’Doğa Eğitim Merkezi’’ projesinin hayata geçirilmesine başlandığını söyledi. Gültekin, doğa sevgisinin küçük yaşta başladığı için çocukların ön planda tutulduğu proje kapsamında binaların yapıldığını ve açılış için çevre düzenlemesinin beklendiğini kaydetti. Projenin 600 bin avroya mal olacağını ve 375 bin avrosunun AB tarafından karşılandığını anlatan Gültekin, ‘’Gençlerimiz ve öğrencilerimiz başta olmak üzere doğa eğitimi ile ilgili alanda vereceğimiz eğitimler, doğal alanda planlanmış bir proje çerçevesindedir’’ dedi. |
29.12.2009 |
Pendik Belediyesinden istihdama katkı |
PENDİK Belediyesinin, ‘Özel Güvenlik Görevlisi Yetiştirme’ ve ‘Ekmeğini Camdan Çıkar’ gibi istihdam projeleriyle 120 kişi iş sahibi oldu. Belediye Başkanı Salih Kenan Şahin; “Bir nebze de olsa istihdama katkıda bulunduk. İmkânlar dahilinde meslek edindirme projelerimiz sürecek” dedi. Yerel yönetimler artık sadece yol ve kaldırım yapmanın yanında günümüzün en büyük sorunu olan mesleksizlik ve işsizliğe yönelik de projeler üretiyor. Bunlardan biri de başarılı istihdam projeleriyle dikkat çeken Pendik Belediyesi. AB fonlarından yararlanılarak İŞKUR denetiminde gerçekleştirilen istihdam projeleri sayesinde 120 kişi çeşitli işletmelerde işe başlamış oldu. İstanbul / Yeni Asya |
29.12.2009 |
Kocaeli Rizeliler Deneğinin yeni lokali açıldı |
KOCAELİ Rizeliler Derneği’nin yeni lokali düzenlenen törenle açıldı. Kocaeli Rizeliler Derneği’nin Şehit Ergün Köncü Sokak No: 33 Yahya Kaptan adresindeki yeni lokalinin açılış törenine Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, AKP Kocaeli Milletvekilleri Sibel Gönül, Fikri Işık ve İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan da katıldı. Törende açılış konuşmasını yapan dernek başkanı İlyas Çakır, tüm katılımcılara teşekkür ederek, açılışın ardından düzenlenecek kongrede başkanlığı Rıdvan Sarıoğlu’na devredeceğini söyledi. Kocaeli’ndeki hemşeri derneklerinin önemine değinen Başkan Karaosmanoğlu, ise “Sivil toplum kuruluşlarımız ve hemşeri derneklerimizde Kocaeli’ne sahip çıkacak çalışmalar yapılması lazım. Hemşeri dernekleri gelenek ve göreneklerimizin, kültürümüzün yaşatıldığı yerler olmalıdır’’ dedi. Kocaeli / Yeni Asya |
29.12.2009 |
Sarıkamış şehitleri anısına kan verdiler |
BURSA’DA, Sarıkamış Harekatı’nın 95. yılında 90 bin şehit anısına kan bağışında bulunuldu. Sarıkamış şehitlerini anmak için Fethiye Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda, Kars Ardahan Iğdır İlleri Kültür ve Dayanışma Derneği (KAIDER) üyeleri kan bağışında bulundu. Kan verme işleminde Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kan Merkezi birimi sağlık personeli hazır bulundu. KAIDER Federasyonu Başkanı Cemalettin Yılmaz, Bursa KAIDER Başkanı Recep Çohan ile çok sayıda üye birer ünite kan verdi. Bursa / iha |
29.12.2009 |
Semerkant Ahi Derneği, bin kişiye aşure ikram etti |
KIRŞEHİR’DE faaliyet gösteren Semerkant Ahi Derneği tarafından bin kişiye aşure dağıtıldı. Semerkant Ahi Derneği tarafından geleneksel hale getirilen aşure ikramı bu yıl İş Bankası önünde gerçekleştirildi. Aşure ikramına Kırşehirliler büyük ilgi gösterdi. Kazanlarla İş Bankası önünde kurulan standa getirilen aşureler, vatandaşlara ikram edildi. Soğuk havada caddeden geçen vatandaşlar sıcak aşure ikramını görünce uzun kuyruklar oluşturdu. Dernek binlerce vatandaşa aşure ikramında bulunarak, her yıl sürdürdüğü bu geleneği bu yıl da yaşattı. Kırşehir / cihan |
29.12.2009 |
30 YILDIR BİTMEYEN SU ÇİLESİ |
Erzurum’un Narman İlçesine bağlı Araköy köyünde 30 yıldır yaşanan içme suyu sorunu bir türlü çözüme kavuşturulamadı. Araköy köyü halkı içme suyunu köye 600 metre uzaklıktaki kayalıkların dibinden çıkan kaynaklardan evlerine su taşıyarak sağlıyor. Kaynağın üst kısmının kayalık olması sebebiyle alt tarafta su dolduran köy kadınlarının kaya düşme tehlikesine aldırmadan su ihtiyaçlarını bu kaynaktan gideriyorlar. Günde 5-6 kez su taşımak durumunda kaldıklarını söyleyen köy kadınları, “Bu devirde bu çile çekilir gibi değil” diyerek yaşadıklarına tepki gösterdiler. Köy yakınlarında başka bir kaynak olmadığını söyleyen köy halkı, “İçme suyumuzu ya bu tehlikeye aldırmadan kayaların dibinden alacağız ya da ilçenin kanalizasyonunun da karıştığı dereden alacağız. Dereden su aldığımızda çocuklarımız yaşlılarımız hasta oluyor. Şu anda kullandığımız kaynak suyunun da sağlıklı olup olmadığını bilmiyoruz ama başka çaremiz yok sağlıksızda olsa tek içecek suyumuz bu” diye konuştular. Muhtar Akpınar ise “Dağyolu köyü sınırları içerisinde bir kaynak olduğunu ancak bu kaynaktan aşağıda bulunan Kuruçalı köyü ve Samikale köyü arazi suladıkları için bize vermiyorlar” dedi. Dağyolu köyü muhtarı ve Kuruçalı köyü muhtarından bu köye içme suyu vermeleri konusunda söz aldığını söyleyen muhtar Lütfü Akpınar, ”Şimdiye kadar seçilen bütün muhtarlarımız bu iş ile ilgilendiler. Her yere baş vurduk, ancak 30 yıldır bir sonuç alamadık. Şimdi ise sayın valimiz ve kaymakamımız ilgilenirlerse bu sorunumuz çözülür inşallah” dedi. Erzurum / iha |
29.12.2009 |
Türkiye’nin en yüksek barajı Ermenek’te açıldı |
AVRUPA’NIN 6., Türkiye’nin ise en yüksek barajı olan Ermenek Barajı törenle açıldı. Ermenek Barajı’nın açılışı, önceki gün canlı yayın aracılığı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı. 2002 yılında başlanan proje 7 yılda tamamlandı. Ermenek Barajı ve HES Projesi, Türkiye ile Avusturya hükümetleri arasındaki ikili iş birliği çerçevesinde bir Türk lider (BM Mühendislik ve İnşaat A.Ş) ve 5 Avusturyalı ortak firma tarafından gerçekleştirildi. Projenin finansmanı yüzde 100 yabancı kredi ile sağlandı. Proje, büyük bir uluslararası konsorsiyumda bir Türk firmanın lider olarak yer aldığı ilk proje olma özelliği de taşıyor. Ermenek Barajı’nın gövdesi 218 metre yüksekliğinde olup, 305 bin m3 beton hacminde. Ermenek-Anamur yolununda baraj gövdesi üzerinden tünel vasıtasıyla sağlanmaktadır. Barajın göl alanı ise 61 kilometrekare ve 4.6 milyar metreküp su toplayacağı tahmin edilmekter. Ermenek Barajı, havza büyüklüğü ile Avrupa’nın 4. büyük baraj gölü ünvanınada sahip. Baraj, gövde yüksekliği bakımından tamamlanma tarihi itibariyle Türkiyenin en yüksek, Avrupa’nın en yüksek 6. dünyanın ise 21. barajı. Genişliği tepede 150 metreden az olan, tabanında ise yer yer 5 metreye kadar düşen son derece dar bir vadide inşa edilen proje teknik olarak Türkiye’nin en karmaşık projelerinden birisidir. Ermenek Barajı, yıllık 1134.50 gwh elektrik enerjisi üretimiyle de önemli yere sahip olacak. Barajın Türkiye ekonomisine yıllık katkısının 120 milyon TL olacağı hesaplanıyor. Ermenek / Hasan Açıkbaş |
29.12.2009 |
Obezite babadan miras |
BABALARIN kilosunun, çocuklarının şişman olup olmamasında belirleyici olduğu açıklandı. İsveç Umeo Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, doğumundan 4 yaşına kadar 130 çocuğun kilolarına etki eden etkenler doktorlar tarafından takip edildi. Araştırmada, her ne kadar kilolu annelerin çocuklarının, normal kilolu annelerin çocuklarına oranla kilolu olma riski daha yüksek olsa da kilolu babaların çocuklarının şişman olma ihtimalinin daha yüksek olduğu gözlendi. Sonuçları yorumlayan ve Umeo Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya katılan Prof. Olle Hernell, çocukların şişman ya da normal kilolu olma ihtimalinin, anneden ziyade babanın kilosuna bağlı olduğunu kaydetti. Prof. Hernell, çocukların bununla ilgili genleri babadan aldıklarını, yani bunun kalıtsal olduğunu ifade etti. Stockholm / aa |
29.12.2009 |
Sahte ürünler pahalıya mal oldu |
BİRLEŞİK Arap Emirlikleri ve diğer Körfez ülkelerinin, sahte ürün ticareti sebebiyle geçtiğimiz yıl 18 milyar dolar zarara uğradığı bildirildi. Abu Dabi Ekonomik Kalkınma Departmanı’nın verdiği Arap dünyasını 88 milyar dolar zarara uğratan sahte ürün piyasası, tüm dünyada ise 2.2 trilyon dolarlık kayba sebep oldu. Emirates Business gazetesindeki habere göre, Körfez’de ticareti yapılan ürünlerin yaklaşık yüzde 56’sının sahte ya da taklit olmasının durumu daha tehlikeli hale getiriyor. Yetkililer, korsan karşıtlığı tedbirler neticesinde BAE’de bu yıl 11 binin üzerinde sahte ürüne el koyulduğunu ve bunların çoğunun küresel markalar taşıdığını belirtti. El koyulan ürünler arasında gıda maddeleri, kozmetik malzemeler, elektrikli aletler, cep telefonları ve elektronik ürünlerin yanı sıra giyim, ayakkabı ve aksesuarlar olduğu kaydedildi. Dubai / cihan |
29.12.2009 |
Dezenfektanlar bakterileri güçlendiriyor |
HASTALIK kapmamak için kullanılan dezenfektanların, bakterilerin çoğalmasına ve antibiyotiklere direncinin artmasına yol açabildiği bildirildi. İngiliz yayın kuruluşları Independent ve BBC’deki habere göre, Milli İrlanda Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, “Pseudomonas aeruginosa” bakterisinin, hücrelerinden (dezenfektan veya antibiyotiklere karşı) antimikrobiyal maddeler salma yeteneğini artırmak suretiyle, dezenfektanlara karşı bağışıklık kazandığı belirlendi. Hastanelerde kapılan enfeksiyonların çoğuna yol açan söz konusu bakteri ayrıca, dezenfektanlar yüzünden, ciprofloxacin tipi antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesini sağlayan bir DNA mutasyonu da geçiriyor. Araştırma ekibinin başkanı Dr. Gerard Fleming, öldürücü derecede olmayan dezenfektanlara maruz kalmanın, bu bakterinin hayatta kalma gücünü artırdığını söyledi. Londra / aa |
29.12.2009 |
Çörek otunun bir faydası daha bulundu |
ANTALYA Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Klinik Şefi Prof. Dr. Necat Yılmaz, antiviral tedavi gören kişilerde çörek otunun insülin direncini azalttığının tesbit edildiğini bildirdi. Prof. Dr. Yılmaz, yaptığı açıklamada, çağın salgını obezite ve tip 2 diyabetin insülin direnci ile birlikte gelişen çok önemli bir sorun olduğunu, uzun süreli antiviral tedavi gören kişilerde çörek otunun insülin direncini azaltarak hastaları antiviral tedavinin yan etkilerinden koruyabildiğini belirtti. Antalya / aa |
29.12.2009 |
Çin, aya uydu gönderecek |
ÇİN, test aşamasını sürdürdüğü “Çang’ı-2” adlı uydusunu 2010 sonunda aya gönderecek. Çin Uluslararası Radyosunun haberine göre, Çin Milli Savunma Bilim, Teknoloji ve Sanayi Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “Çang’ı-2” adlı uydunun test edildiği ve 2010 yılı sonunda aya gönderilmesinin planlandığı belirtildi. “Çang’ı-2” uydusu, Çin’in ay keşfi projesinin ikinci aşamasındaki öncü uydu olarak görev yapacak. Aynı projenin diğer ayağını oluşturan “Çang’ı-3” uydusunun ayda ineceği bölgeyi görüntüleyecek olan “Çang’ı-2”, “Çang’ı-3”ün aya başarılı bir iniş yapmasını sağlamayı amaçlıyor. Pekin / aa |
29.12.2009 |
Bilimde 10 yılın atılımı |
BÜYÜK HADRON ÇARPIŞTIRICISI
YÜZYILIN en büyük deneyi olarak kabul edilen 10 milyar dolarlık araştırmada, Büyük Hadron Çarpıştırıcısıyla, 14 milyar yıl önce kâinatın yaratılışına yol açan Büyük Patlama ortamının oluşturulması amaçlanıyor. İsviçre’nin Cenevre şehrindeki yeraltı tünelinde yapılan deneyde geçen yıl ilk kez çalıştırılan atom çarpıştırıcısı, bir ton helyumun tünele sızmasına yol açan elektrik bağlantısı arızası yüzünden kapatıldı. Bu yılın sonlarında yapılan ve gelecek yıl yapılacak asıl çarpıştırma operasyonunun provası olarak görülen “Atlas” adlı deneyde ise 1,18 trilyon elektrot volt gücünde, karşı yönlerde yol alan iki parçacık ışınının çarpışmayı doğurduğu açıklandı. Çarpıştırıcının katedral büyüklüğündeki dev odasında bulunan belli başlı dört detektörden biri, ilk yüksek enerjili proton çarpışmasını dünya rekoru olarak kaydetti. Çarpıştırıcının enerjisi aşama aşama artırılmaya devam edecek. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton huzmesi veriliyor. Işın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alıyor. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, kâinatın yapısını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.
CÜCE GEZEGEN ERİS TANIMI konusunda gökbilimcileri ikiye ayıran ve en sonunda “cüce gezegen” sınıfında yer almasına karar verilen Eris, 2005 yılında keşfedildi. Dünyaya 15 milyar kilometre uzaklıktaki Eris, keşfinden sonraki ilk yılında güneş sisteminin 10. gezegeni olarak anılırken, Uluslararası Astronomi Birliğinin gezegen tanımını yayımlamasının ardından “cüce gezegen” sınıfına sokuldu. Buzullarla kaplı gezegenin yeni statüsü, kendisinden daha küçük olan Plüton’un da “cüce gezegen” kabul edilmesine yol açtı ve güneş sistemindeki gezegen sayısı Astronomi Birliğinin kararıyla 8’e düşürüldü. Keşfedilen gezegene, tanımı üzerindeki tartışmalar nedeniyle, mitolojide kavga ve nifak sembolü olarak bilinen Eris’in adı uygun görüldü. Plüton’dan yaklaşık 115 kilometre daha geniş olan Eris, güneş sistemindeki en uzak gezegen olarak biliniyor. Eris’in güneşten uzaklığı 14,5 milyon kilometreyi buluyor. 2005 yılında yapılan gözlemlerde Eris’in bir de uydusu bulunduğu keşfedildi ve bu uyduya Dysnomia adı verildi. Eris’in yörüngesi, Güneş sistemindeki diğer gezegenlerin yörüngesel düzlemine 45 derece eğik konumda bulunuyor. Bu eğim yüzünden 2005 yılına kadar gözlerden uzak kaldığı düşünülen Eris, Güneş’in çevresindeki turunu 560 yılda tamamlıyor.
GÜNEŞ SİSTEMİNİN DIŞINDAKİ GEZEGENLER
KAİNATI keşfetmeye yönelik araştırmaların odak noktasında bulunan güneş sisteminin dışındaki gezegenlere ilişkin keşiflerin tarihi, 1990’lı yılların başlarına dayanıyor. Bu yıllarda, güneş sisteminin dışında keşfedilen gezegen sayısı tek haneli sayılarla gösterilirken, 2000 yılında 20 kadar gezegen daha bulundu ve bu sayı son 10 yılda yüzlerce olarak anılmaya başladı. Dünyaya trilyonlarca kilometre uzaklıkta bulunan bazı gezegenlerin teleskoplarla fotoğrafları çekilebildi. Keşfedilen 400’den fazla gezegenin büyük bölümünün, Jüpiter ve Satürn gibi devâsâ gaz gezegeni olduğu açıklanırken gökbilimciler çalışmalarını, yaşam izine rastlayabileceklerini düşündükleri Dünya benzeri gezegenler üzerinde yoğunlaştırdı.
KÖK HÜCREDE BÜYÜK DEVRİM JAPON bilim adamı Şinya Yamanaka, Kasım 2007’de, insan embriyosu kullanmadan kök hücre üretilebileceğini ispatlayarak bilim dünyasının kanını donduracak bir atılıma imza attı. Yamanaka, Kyoto Üniversitesi laboratuvarında, insan embriyosu kullanmadan kök hücre üretilebileceğini, farelerden alınan deri hücreleri üzerinde genetik oynama yaparak gösterdi. Araştırmayla elde edilen kök hücrenin insan embriyosu kullanılmadan üretilmesi, kök hücre çalışmalarına izin vermeyen çevreleri rahatsız etmeyecek olması dolayısıyla da büyük önem taşıyor.
KLONLAMA ÇAĞI KLONLAMA çağı, 1997 yılında ilk memelinin, Dolly adı verilen bir koyunun klonlanmasıyla başladı. Dolly’i 2000 yılında bir maymun takip etti ve dünyanın farklı yerlerinde birçok araştırmacı, bu iki örneğin ardından at, inek ve kedi gibi birçok hayvan türünü klonlamayı başardı. 2001 yılında Güney Asya öküzü, 2009 yılında ise bir deve ile bir bizon klonlandı. MARS’TA SU BULUNMASI KIZIL Gezegen Mars’ta su bulunduğu iddiası doğrulandı. NASA, uzay aracı Phoenix’in, suyun varlığını kanıtlamakla kalmadığını, suya temas ettiğini açıkladı. Mayıs ayından bu yana Mars’ın yüzeyini, mekanik kolunu kürek yerine kullanarak inceleyen robotun, gezegenin daha önce tahlil edilmemiş bölgesinde suyla karşılaştığı belirtildi.
AYDA DA SU BULUNDU ÖNCEKİ çalışmalarla ayda su bulunduğunu belirleyen bilim adamları bulunan suyun miktarını belirlemek amacıyla ayın güney kutbu bombalanmıştı. Bu çalışma neticesinde ayda önemli miktarda su bulunduğu açıklandı.
MicroRNA İLK kez 1993 yılında keşfedilen, ancak adını 2001 yılında alan microRNA’lar, sağlık ile hastalık arasında önemli bir rolü bulunan genetik şifre parçacıklarından oluşuyor. Genin nasıl çalıştığını kontrol eden hücrelerin düzenli çalışması için ihtiyaç duyulan dengenin sağlanmasına yardımcı olan bu parçacıklar işlevini kaybettiğinde hastalıklar ortaya çıkıyor. MicroRNA’ların bu sebeple yeni ilaçların keşfinde çok büyük önemi bulunduğuna inanılıyor.
GENOM HAYVANAT BAHÇESİ ULUSLARARASI bir çalışma olan Genom Hayvanat Bahçesi projesiyle, bir organizmanın DNA’sında kayıtlı genetik bilgilerin tamamına ulaşılmasında maliyetin düşürülmesi amaçlanıyor. 635 milyon avroya ve 10 yıllık bir çalışmaya mal olan proje, hücrelerin nasıl çalıştığının ortaya çıkarılmasına ve hastalıkların sayısız metotla araştırılmasına katkıda bulunuyor. Bilim adamları, Genom 10K adı verilen Genom Hayvanat Bahçesini oluşturarak, 10 bin omurgalı türün kayıtlı genetik bilgilerinin tamamına ulaşmayı amaçlıyor. |
29.12.2009 |
Kızartma yağındaki tehlike |
YEMEKLİK sıvı yağların kızartmada kullanıldıktan sonra iyi süzülmesi, hava kalmayacak şekilde şişeye doldurulması ve güneş ışığından korunması gerekiyor. Uludağ Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Başoğlu, yemeklik sıvı yağların Türkiye’de petrol fiyatlarının bile üzerinde olduğunu söyledi. Bu yüzden dar ve orta gelirli ailelerin mutfakta en pahalı ürünler arasında yer alan yağı, idareli kullanmaya çalıştığını ifade eden Başoğlu, sıvı yağda tasarruf denilince ilk akla kızartma yağlarının birkaç kez kullanılmasının geldiğini bildirdi. Başoğlu, yapılan araştırmalara göre kızartma yağlarının en kötü ihtimalle en fazla 5 kez kullanılabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu: ‘’Bilim adamları 3 ve 5 kez arasında görüş bildiriyor. Kızartma yağlarının birkaç kez kullanılması için bazı kurallara uyulması gerekiyor. Öncelikle sıvı yağların baş düşmanı havadaki oksijen ve güneş ışınlarıdır. Bu yüzden kızartma yağlarını saklarken öncelikle iyi süzülmesi gerekiyor. Yağ, şişeye içinde hava kalmayacak şekilde doldurulmalı ve güneş ışığından korunmalıdır. Yağı, güneş ışığından korumak için en iyi yer buz dolaplarıdır.’’ Birçok kadının kızartma yağlarını bir tasın içine aldığını belirten Başoğlu, ‘’Bunu da mutfağın güneş ışığı alan bir yerine koyuyor. Yani yağda zararlı bileşiklerin oluşması için her şey yapılıyor. Kızartma yağlarında kurallara uyulmazsa kanserojen maddeler oluşuyor’’ dedi. Başoğlu, bu konuda yapılan uyarılara rağmen halen birçok bakkalda sıvı yağların camların önüne konulduğunu ifade ederek, doğrudan güneş ışınlarına maruz kalan bu yağlarda da zararlı bileşiklerin oluşabileceğini sözlerine ekledi. Bursa / aa |
29.12.2009 |