Aile-Sağlık |
Eşler birbirlerini sevmeli ve dinlemeli
Psıkolog Orhan Keskin, günümüz insanlarının en büyük sorununun birbirlerini dinlememeleri olduğunu ifade etti. Antalya’nın Kokuteli ilçesinde düzenlenen ‘Başarı İçin Aile İçi Etkili İletişim’ konulu seminere konuşmacı olarak katılan Psikolog Orhan Keskin, İzmir’de mahkemelerin yüzde 40’nın dâvâ konusunun boşanma olduğunu belirtti. Keskin, bunun, insanların birbirlerini dinlememelerinden kaynaklandığını açıkladı. Seminerde konuşan Keskin; sevmek, affetmek ve sabırlı olmak kavramlarına önem veren insanların mutlu olduklarını dile getirdi. İnsanları anlama becerisinin, insanın sahip olabileceği en büyük değer olduğunu söyleyen Psikolog Keskin, günümüzde büyük sorunların başında dinlememek olduğunu ifade etti. Kimsenin kimseyi dinlemediğini belirten Keskin, “Dinlememe problemimiz var. Özellikle eşlerin birbirlerini sevmeleri ve dinlemeleri gerekiyor. Anne ve babaların burada örnek olmaları gerekiyor. Birbirlerini sevenlerin günahları dökülüyor ve cennete gidiyorlar. Affetmek büyük bir erdem. Erkekler, kadınlara nazaran daha çok affedicidirler. Kadından özür dileyen genelde erkek oluyor” dedi.
ÇOCUKLAR VE TV
SEMİNERDE zaman zaman espriler yaparak insanları güldüren Keskin, çocukların derslerinde başarılı olabilmeleri için daha çok kitap okumaları gerektiğini ifade etti. Çok kitap okuyan öğrencilerin sınavlarda daha çok başarılı olduğunu ifade eden Keskin, “Amerika’da herkes kitap okuyor. Sadece Bush okumuyor. O da insanların canına okuyor” esprisini yaptı. Çocuklar evde çalışırken televizyonların kapatılmasını isteyen Keskin, günümüzde dünyada Amerika’dan sonra en çok Türkiye’de televizyon izlendiğine dikkat çekti. Öğrencilerin ders çalışırken, TV’nin öğrencilerin konsantrasyonlarını bozduğunu ifade eden Keskin, “Bir doktor ameliyat ederken ne kadar konsantre oluyorsa, TV izleyen bir kimse de o kadar konsantre oluyor. Başarı verimini azaltan etkenleri ortadan kaldırmalıyız. Bunlardan, fazla uyumak, müzikle ders çalışmak, cep telefonu, bilgisayar, internet ve duygusal problemlerdir” diye konuştu. Günümüzde, duygusal problemlerin ana okulu öğrencilerine kadar indiğine dikkat çeken Keskin, bunun en büyük sebebinin bazı TV’lerin aşk sahnelerini yayınlamasından kaynaklandığına işaret etti. Antalya / cihan |
29.12.2009 |
Günde 2-3 fincan ıhlamur iyi gelir
KIŞ aylarında ev, kahvehane ve çay ocaklarında eksik olmayan ıhlamur, tam bir şifa kaynağı. Mide ağrılarından, migrene kadar bir çok faydası bulunan ıhlamur, aynı zamanda kilo verdirmeyi de sağlıyor. Dâhiliye uzmanı Dr. Mehmet Aslan, ıhlamurun çok faydalı bir bitki olduğunu belirterek, bu bitkiden yeterince faydalanılamadığını ifade etti. Ihlamurun sadece kışın değil, her mevsim bolca tüketilmesi gerektiğini dile getiren Aslan, “Ihlamur tam bir şifa kaynağı. Hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hem de bazı hastalıklara iyi geliyor” dedi. Yaprakları ve çiçekleri kurutulmuş, genelde kaynatılarak çay şeklinde tüketilen ıhlamurun günde 2-3 fincan tüketildiği takdirde başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere mide şikâyetlerine de iyi geldiğini vurgulayan Aslan şu bilgileri verdi: “Ihlamur terletici etkiye sahip olduğundan göğsü yumuşatır. Öksürüğü keser. Nefes almayı kolaylaştırır. Ayrıca mide üşümesine iyi gelir. İdrar söktürücü özelliği vardır. Böbrekleri temizler, kum dökmeye yardımcı olur. Yatmadan önce içilen bir fincan ılık ıhlamur sinirleri yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliği sebebiyle uyumaya yardımcı olur.” İçinde uçucu yağ, C ve P vitaminleri, enzimler, reçine, tanen gibi maddeler bulunan ıhlamurun hazımsızlığa da iyi geldiğini anlatan Aslan, bu bitkinin diğer faydalarını şöyle sıraladı “ Hazımsızlık kabızlığa sebep olur. Ihlamur hazımsızlığın önüne geçtiğinden kabızlığa da iyi gelir. Ayrıca, gaz sorununu ve bu sorundan kaynaklı sancıları giderir. Kan dolaşımını düzenlediğinden kişiyi rahatlatır. Migrene de iyi gelir. Sakarya / cihan |
29.12.2009 |
“Bebeğinize MR çektirirken dikkatli olun”
SON yıllarda görüntüleme yöntemlerindeki gelişmelerin ameliyathane dışında anestezi verme ihtiyacını artırdığına dikkat çeken uzmanlar, bebek ve çocuklarda MR çektirirken hassas davranılması gerektiğini belirtiyor. Özellikle bebeklerin MR çekerken tamamen hareketsiz durmasının mümkün olmamaması sebebiyle bebek ve çocuklarda anastezili MR çekiliyor. Bursa Özel Bahar Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Uzm. Dr. Berrin Altınören, MR çektirmeden önce yapılan hazırlıklara önem verilmesi gerektiğini söyledi. Altınören, “Manyetik rezonans (MR) çekilirken bebeğin tamamen hareketsiz durması gerekmektedir. Bu da tahmin edileceği üzere mümkün değildir. Bunun için bebek ve çocuk yaş gurubunda anestezili MR çekilir. Her yerde bebek ve çocuk MR’ı çekilemez. Anestezi uzmanının ve acil durumlarda müdahale edecek sağlık ekip ve ekipmanının bulunduğu tam teşekküllü merkezlerde çekilmelidir. Bebek en az 6 saat beslenmemek sureti ile aç olarak merkeze götürülür” dedi. Bebek ve çocukların MR çekimlerinde solunum ve kalp atımının MR cihazına uyumlu monitörlerle sürekli izlendiğini kaydeden Dr. Berrin Altınören, prematüre bebeklerin anestezi aldıktan sonra soluk almayı unutabileceğine dikkat çekti. Altınören, “Bu durumun gelişmemesi için eğer çok acil bir durum yoksa bebeğin en azından iki buçuk ayını düzeltilmiş yaşına göre doldurmuş olması önerilir. İşlem sonrası oksijen tüplü bir sedye yardımı ile oksijen verilmesi eşliğinde bir gözlem odasına götürülür. Oksijen alır. Solunumu ve kalp ritmi bir monitör yardımı ile takip edilir. Uyanıp ağlayana dek yaklaşık iki saat gözlem altında tutulduktan sonra damar yolu çekilip eve gönderilir. Verilen ilacın miktarına göre MR bitimi saatinden itibaren en az iki saat beslenmez.” diye konuştu. Bursa / cihan |
29.12.2009 |
Burun spreyleri riskli olabilir
BURUN tıkanıklığı tedavisinde kullanılan spreylerden dokuları küçülten ‘’dekonjestan’’ların, nadiren, hassas bünyelerde ve özellikle kalp sorunu olanlarda, normal dolaşıma karışabildiği için kalbe yük binmesine yol açabildiği bildirildi. Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Uslu, birçok kişide burun tıkanıklığının görülüğünü, ancak sebeplerinin farklı olduğunu belirtti. Burun tıkanıklıklarını gidermek için sıklıkla burun spreylerinin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Uslu, burun spreylerinin mutlaka hekimin tavsiye ettiği kullanım sıklığında uygulanması gerektiğini vurguladı. Uslu, burun spreylerinin, ‘’serum fizyolojik’’, son dönemlerde daha çok kullanılan ve halk arasında ‘’okyanus suyu’’ olarak bilinen özel sıvılar, burun içindeki dokuları geçici süreyle küçülten ‘’dekonjestan’’ ve uzun kullanımlık ‘’steroid’’ içerikli çeşitli türleri bulunduğunu kaydetti. Deniz suyu içeren spreylerin mekanik temizlik için kullanıldığını dile getiren Prof. Dr. Uslu, bu tür spreylerin aşırıya kaçılmadan uzun süreli olarak kullanılabileceğini dile getirerek, okyanus suyu ve serum fizyolojiklerin, daha çok çocuklarda burun salgısını temizlemek amacıyla kullanıldığını, ayrıca burun operasyonlarında içerdeki birikintilerin temizlenmesi ve dokuların rahatlaması için uygulandığını bildirdi. Ankara /aa |
29.12.2009 |