Güncel |
Yassıada’da kararlar, yargılanmadan verilmiş |
YassIada dâvâlarının en genç avukatı Mehmet Yağcı, ciddî şekilde çalışıp Demokrat Partili mağdurları müdafaa yaptıkları sırada, mahkemede kâtip olan bir arkadaşının kendisine “Siz boşuna müdafaa yapıyorsunuz, mahkeme kararları verdi, hatta kararlar baskıya bile gitti” dediğini söyledi. Senoz Derneği’nin kurucu başkanı da olan Av. Mehmet Yağcı, senozderesi.com’a verdiği röportajda, Demokrat Parti’nin gençlik kollarında görev yaptığını ve koyu bir demokrat olduğunu söyledi. Yağcı, merhum Başbakan Adnan Menderes ile tanışamadığını ama aynı zamanda hemşehrisi olan Demokrat Parti Milletvekili ve Devlet Bakanı İzzet Akçal’ın Yassıada dâvâsında avukatlığını yaptığını belirtti. Yassıada’da en genç avukatın kendisin olduğunu hatırlatan Yağcı, Bakan Akçal’ın yanı sıra, köylüsü olan Milletvekili Necati Topçuoğlu’nun avukatlığını üstlendiğini de bildirdi. Avukat Mehmet Yağcı, Yassıada’daki bir hatırasını şöyle anlattı: “Bir gün biz müdafaa yapıyoruz. 1961 Mayıs ayı. Yassıada’da bizim Şehoğlu Ahmet vardı. Hemşehrimiz, Başköy’den. Ahmet benim arkadaşımdı. Yassıada’da kâtipti. Böyle bir vazifeye getirilmesi de tesadüf değildi. Eniştesi, ihtilâl döneminde Adliye Bakanlığı müsteşarı olmuştu. Ahmet, benden büyük, ama bana ağabey derdi. Biz Yassıada’da ciddî şekilde çalışıp Demokrat Partili mağdurları müdafaa yapıyoruz ki bir gün arkadaşım olan Ahmet geldi ve bana ‘Siz boşuna müdafaa yapıyorsunuz, mahkeme kararları verdi, hatta kararlar baskıya bile gitti’ dedi. Ahmet bunu bana haber verince ben hemen bazı arkadaşlara durumu ihsas ettirdim. Bu bilgiyi açık açık söyleyemiyoruz, çünkü Demokrat Partilileri savunan avukat arkadaşların arasında da istihbarat adına çalışanlar olduğundan şüpheleniyoruz. Bir gün bütün Demokrat Parti’li mağdurları savunan avukatlar bir aradayken dedim ki; ‘Ben bir teklif yapıyorum. Müdafaadan vazgeçelim, müdaafa yapmayalım. O gün cübbelerimizi çıkarıp mahkeme kürsünün üstüne koyalım ve diyelim ki ‘Siz bizim müdafaalarımızı dikkate almıyorsunuz. Kararları şimdiden vermişsiniz. Bunu protesto ediyoruz’ diyelim’ diye teklifte bulundum. Bu bilgi bizde var, ama çok güvendiğimiz bazı arkadaşlarımıza gizli gizli söylemişiz, açık açık söyleyemiyoruz. Arkadaş bildiğin avukat, istihbarata çalışabiliyor… Bu tekliften sonra, önceleri Adalet Bakanlığı yapan Abdulhalik isimli bir avukat vardı, dedi ki ‘Genç arkadaşım, sen bizi tevkıf mı ettireceksin, tutuklatacak mısın?’ Ben de ‘Biz buraya gelirken onu da göze aldık, siz alamamışsanız bilemem’ dedim. Sustular ve dediler ki ‘Senin dediğini yapamayacağız.’ Neticede beni destekleyen kimse çıkmadı.”
CİNDORUK BENİM YÜZÜMDEN TUTUKLANDI
Yağcı, arkadaşı olan Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un kendisi yüzünden Yassıada günlerinde tutuklanmasını ise şöyle anlattı: “Yassıada savcısı Ömer Altay Egesel’di. Hüsamettin Cindoruk’a dedim ki ‘Biz gidelim şu Egesel’in ağzından lâf alalım. Ne de olsa o da hukukçu, biz de hukukçuyuz.’ ‘Peki gidelim’ dedi. Önde Hüsamettin, arkada ben, gittik. Egesel bizi görünce ‘Genç arkadaşlarım. Bu adamların nesini müdafaa etmeye çalışıyorsunuz?’ diye çıkıştı. Hüsamettin de dedi ki, ‘Kararlar her halde verildi, sümenin altında mıdır?’ Bu durumu ben Hüsamettin’e söylemişim, ama ısrar etmişim ‘kimseye söyleme’ diye. O gün akşam üzeri Yassıada’dan dönerken Dolmabahçe’de bir üsteğmen geldi, Hüsamettin’i ayırdılar. Ben dedim ki, ‘Biz beraberiz. Ben de geliyorum.’ ‘Hayır. Bize sadece Hüsamettin’in ismi verildi’ dediler. Öylece onu bir müddet gözaltında tuttular.” |
27.12.2009 |