Aile-Sağlık |
Hastalıkların teşhisi RENKLERDE SAKLI KOCAELİ Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Coşkun, yaptığı açıklamada, ruh sağlığı sorunlu kişilerin tedavisinde hastalığın şiddetine göre sürenin değiştiğini, kişilerin karakter ve ruhsal durumlarını aydınlatmak amacıyla tematik algı, Rosarch gibi psikolojik testler yapıldığını söyledi. ‘’Ne olduğu yoruma açık çeşitli şekiller, bu konuda eğitim almış psikologlar tarafından hastalara gösteriliyor ve hastalardan gördüklerini anlatmaları isteniyor’’ diyen Prof. Dr. Coşkun, testlerden, hastalığın teşhisinin konulmasında önemli ölçüde yararlanıldığını ifade etti. Bu tür hastaların resim yapmayı çok sevdiğini, tedaviye gelen bazılarının da evde yaptıkları resimleri yanlarında getirdiğini dile getiren Coşkun, ‘’Hastalarımızla evde yaptıkları resimleri birlikte yorumluyoruz. Bu durum hastanın iyileşme sürecini kolaylaştıran faktörlerden biri. Tedavi gören kişilerin, resimleriyle ne anlatmak istediklerini dinlemek kendilerini tanımamız ve tedavi sürecinde gösterdikleri değişiklikleri takip açısından önemli’’ diye konuştu. Coşkun, psikiyatri servisinde tedavi gören hastaların yaptığı resimlerin Dekanlık binasında sergilendiğini de söyledi.
HER RENGİN VE ŞEKLİN ANLAMI FARKLI
YAPILAN her resim, çizilen her şeklin kişilerdeki rahatsızlıkların tanımlanması açısından önemli bir araç olduğunu, hastanın çok karamsar olduğu dönemde yaptığı resimler ile iyileşme sürecinde yaptıkları arasında önemli farklar bulunduğuna vurgulayan Prof. Dr. Bülent Coşkun, şunları söyledi: ‘’Hastalığın ve özellikle karamsarlığın yoğun olduğu dönemlerde mat ve koyu renkleri kullanan hastalar, iyileşme döneminde daha canlı ve açık renkleri tercih ediyor. Huzur veren mavi, yeşil, pembe gibi cıvıl cıvıl renkler iyileşme sürecinde çok daha fazla kullanılıyor. İki uçlu duygu durum bozukluğu (bipolar bozukluk) hastalığında, yani depresyon ve aşırı coşku halinin peş peşe görüldüğü hastaların her iki dönemde yaptığı resimlerdeki renkler birbirinden çok farklıdır. Örneğin kendine ya da çevreye zarar verme eğiliminde olan bir hastamızın bıçak resimleri yapması, kanlı görüntüleri çizmesi, duygu ve dürtülerini dışarıya vurması yararlı olabilir. Hastanın bu ruh halinden çıktığında çiçek, böcek, güneş, ev ve mutluluğu anlatan resimler yaptığını görebilirsiniz. Bunların çoğu aynı hastanın değişik dönemlerde yaptığı resimler olabilir. Renklerin canlılık kazanması tedavinin olumlu gittiğinin habercisi.’’ |
27.12.2009 |
Domuz gribine kan plazması tedavisi ÇİN, henüz onaylanmamış ancak hayat kurtarmada etkili olan kan plazması ile ciddî domuz gribi vak'alarını tedaviye başladı. Domuz gribinden kurtulanların ya da domuz gribi aşısı olanların bağışladığı kanlarla yapılan tedavinin başarılı olduğu kaydedildi. Çin’in birçok yerinde hükümete bağlı kan bağışı merkezlerinin bu tür kan plazması bağışıyla dolduğu belirtildi. Bu kişilerin aşı vurulduğu ya da domuz gribinden iyileştiği için kanlarında domuz gribine karşı mücadelede antikor bulunduğundan bu yola başvurulduğu ifade edildi. Bu kanların domuz gribine yakalanan ve durumu ciddî olan kişilerde kullanılacağı bildiriliyor. Bu yöntemin güvenlik ve etki bakımından hâlâ değerlendirildiği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından henüz tavsiye edilmediği ifade edildi. Her türlü kan naklinde kanla bulaşan HIV, hepatit ve frengi (sifilis) gibi hastalık riski taşıdığı ifade ediliyor. Bazı hastalarda alerjik belirtiler görüldüğü de dile getirildi. 2002-2003 yıllarında patlak veren kuş gribi ve SARS gibi hastalıklarda iyileşen hastalardan alınan plazmalar bu hastalıkların tedavisinde umut verici olmuştu. Plazma yöntemi ayrıca Hepatit B, kuduz ve diğer bulaşıcı hastalıklarda kullanılıyordu. Ne kadar Çinlinin bu yöntemle tedavi olduğu bilinmezken, Çin medyası aralarında bir bebek ve hamile kadının da bulunduğu en az 10 kişinin bu yolla tedavi edildiğini yazdı. Bazı Çinli bilim adamları bu yolu desteklerken, ciddî vak'alarda virüsün akciğere derinlemesine işlediği ve büyük bölümünü kapladığı, Tamiflu’nun bu yayılmayı sınırlandırmada etkisiz olduğunu savunuyor. |
27.12.2009 |
Çerez yerken hastanelik olmayın AŞIRI kuruyemiş tüketimi sebebiyle hastanelik olunabileceği belirtildi. Adana Çukurova Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Fazlı Yalçın, lüzumsuz çerez tüketimi yapılmaması gerektiğini vurguladı. İçerisinde bol miktarda kalori ve karbonhidrat barındıran çerezlerin az yenilmesini isteyen Dr. Yalçın, hareketsiz bir şekilde bol miktarda alınan çerezin karaciğerde fazla yağ depolanmasına yol açacağı uyarısında bulundu. Dr. Yalçın, “Özellikle kalbinden şikâyeti olanların, daha dikkatli çerez tüketmesi gerekir.” dedi. Damak zevkinden dolayı çereze bir başladığı zaman bir-iki taneyle kalınmadığını, bol miktarda yenildiğini vurgulayan Yalçın, “Çerezin yenilmesi kilo artışı yapar. Gerektiğinden fazla yenen çerez, kalbe, tansiyona, şekere, gastrite, ülsere zararlıdır.” diye konuştu. Fazıl Yalçın, yemeklerde daha çok sebze, meyve türleriyle, balıkların tercih edilmesini isterken, az yağ, daha az kalori, daha az protein tüketmeye özen gösterilmesi tavsiyesinde bulundu. |
27.12.2009 |