Güncel |
Durum sanılandan kötü |
İngİltere’nİn Bristol Üniversitesi’nden Daniel Lunt ve ekibinin yaptığı, 6 Aralıkta yayımlanan araştırma, tarihin Pliosen döneminde atmosferdeki karbondioksit oranı daha fazlayken sıcaklığın bugünkünden 3-5 derece daha yüksek olduğunu göstermişti. Yale ve Hong-Kong üniversitelerinden jeologlar ile Kaliforniya Üniversitesi’nden okyanus bilimcilerin “Nature Geoscience” dergisinin internet sitesinde yayımlanan araştırma da benzer sonuçları ortaya koydu. Yale Üniversitesi’nden Mark Pagani ve ekibi, okyanusların dibindeki çökelti örneklerini inceledi ve atmosferdeki nispeten düşük orandaki karbondioksitin Pliosen dönemde sıcaklığın önemli oranda artmasına sebep olduğunu gördü. Bilim adamlarına göre, o dönemde sıcaklık, bugünkünden 2-3 derece fazlayken, atmosferdeki karbondioksit oranı 365-415 ppm (parçacık/milyon) yani mevcut oran olan 386 ppmye yakındı. Pagani, “bu araştırma ve diğer bazı araştırmaların, ısınmanın atmosferdeki karbondioksit oranından siyasetçilerin sandığından daha fazla etkilendiğini gösterdiğini belirterek, “geleceğin geçmişten farklı olacağını gösteren bir delil olmadığı için karbondioksitin mevcut oranda kalmasına çalışılsa da sürekli sıcaklık artışını beklemek gerektiğini” ifade etti.
ASİT, OKYANUSLARI “CEHENNEME ÇEVİRİYOR”
Karbondİoksİt oranının artmasının yol açtığı asitleşmenin, okyanusları “daha da gürültülü” hâle getirdiği, bu durumun deniz memelilerini rahatsız ettiği bildirildi. “Nature Geoscience” dergisinde yayımlanan, Havai Üniversitesi’nden Tatiana Ilyina ve Richard Zeebe ile Monterrey Koyu Akvaryum Araştırma Enstitüsü’nden Peter Brewer’in yaptığı araştırma, magnezyum sülfat, borik asit, karbon iyonları gibi bazı kimyasalların okyanusların asitleşmesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, ticarî ya da denizde petrol arama çalışmalarında kullanılan gemiler, askerî sonar sistemleri gibi etkenlerin okyanuslarda yüksek frekansa yol açtığına, bunun da balinaların toplu halde karaya vurmasına ya da yunuslarda geçici sağırlığa sebep olabileceğine dikkati çektiler. Seslerin daha asitli suda daha iyi yayılmasından dolayı, bazı hayvanların daha uzak mesafeden iletişim kurabileceğini, bu durumun sonuçlarının ise henüz bilinmediği vurgulandı. Kısa süre önce yapılan bir araştırma da, güneş ışığının ulaşamadığı çok derin sularda memelilerin ‘’sese göre hareket ettiklerini’’, birbirleriyle haberleşmek, tehlikeyi anlamak ve avlanmak için bu hayvanların birçok ses çıkarıp duyduklarını, deniz memelilerinin, gürültünün çok yüksek olduğu bölgeleri terk ettiğini, insan faaliyetlerinin bu hayvanların hayat alanlarını ele geçirdiğini göstermişti. |
22.12.2009 |