Güncel |
Ankara bu hoşgörüden uzak |
CBS televizyonunda yayınlanan “60 Dakika” programında, Mısır’ın Sina Dağındaki St Catherine Manastırında Hz. Muhammed’e (a.s.m.) ait olduğu belirtilen bir el yazması gösterilerek, bunun, “1400 yıl kadar önce, Hz. Muhammed’in kendi el damgasıyla imzalanmış ve mühürlenmiş, manastırın Hıristiyanlarına dinî özgürlük ve koruma öneren bir mektup” olduğu belirtildi. Programda, mektup, “Hz. Muhammed’in farklı dinlere mensup insanlar arasında hoşgörü ve barışa öncelik verdiğinin bir örneği” olarak nitelendi. CBS: Ankara hoşgörü mesajını anlamamış
AMERİKAN CBS televizyonunda önceki gece yayınlanan “60 Dakika” programında, Hz. Muhammed’in (s.a.s) hoşgörü mesajının Türk yetkilileri tarafından alınmadığı iddia edildi. CBS televizyonu, Fener Rum Patriği Bartholomeos’la yaptığı mülakatı yayınladı. Proğramın bir bölümündeki görüntülerde Mısır’daki Sina Çölü’nde bulunan başka bir Ortodoks manastıra giden program ekibi, Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından söz konusu manastıra gönderildiği belirtilen bir mektubu gösteriyor. Mektupta Hz. Muhammed’in manastır cemaatine koruma ve din özgürlüğü önerdiği belirtilerek, şöyle deniliyor: “Sonra patrik bizi 21. yüzyıl ve Türkiye’ye, kendi arka bahçesine geri getirdi. Bizi fayton üzerinde eski İstanbul adasında polis eskortuyla bir geziye çıkardı. Patrik, bize Muhammed Peygamber’in hoşgörü mesajının Türk yetkilileri tarafından alınmadığını göstermek istedi. Onun en önemli örneği Heybeliada Ruhban Okulu. Boş ve terk edilmiş. Ne papaz var ne de cemaat. Okul, özel yüksek eğitimi yasaklayan karardan sonra Türk yetkililer tarafından kapatıldı. Bu 1971 yılındaydı.” |
22.12.2009 |
ÇOĞU DENİZCİ ALBAY VE YARBAYLAR |
Ergenekon süreci devam ederken askerî cenahta fasılalarla meydana gelen ve kamuoyuna intihar olarak açıklanan şüpheli ölümlere bir yenisinin eklenmesi, kuşkuların iyice yoğunlaşmasına yol açtı. Önemli görevlerde bulunmuş olan ve çoğu albayyarbay rütbesinde bulunan deniz subaylarının ölümündeki sır perdesinin aydınlatılması isteniyor. YARBAY ALİ TATAR'LA İLGİLİ SORULAR
Son olarak, “amirallere suikast” iddiaları bağlamında sorgusunu takiben tutuklanıp bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar'ın, bilâhare hakkında verilen yakalama kararı sonrası intihar ettiği açıklandı. Tatar'ın, ölümünden kısa süre önce bir oramiralle konuştuğu ve bazı komutanlarla tartışıp onlara sitem ettiği iddialarının cevap beklediği ifade ediliyor.
Sır intiharlar aydınlatılsın
Son iki yılda Deniz Kuvvetleri’nden 6 subayın şüpheli ölümleri dikkat çekiyor. 28 Şubat’ta Güven Erkaya ile birlikte çalışan ve Özden Örnek ile Karahanoğlu arasındaki köprü isim olarak bilinen Deniz Albay Birol Atakan bir trafik kazasında öldü. İlhami Erdil’e rütbelerini söktüren Hâkim Yarbay Tanju Ünal, karargâhtaki makam odasında ölü bulundu. Ergenekon savcılarının komutanlıktaki yapılanmayı deşifre eden listeyi ele geçirmesinden sorumlu tutulan Yüzbaşı Olgun Vural intihar etti. Deniz Tabip Yarbay Nursal Gedik intihar etti. Gedik’in ailesi ulaşmaması gereken bazı bilgileri elde ettiği için öldürüldüğünü ileri sürüldü. Son olarak, “Ergenekon” soruşturmasında Deniz Yarbay Ali Tatar’ın hakkında ikinci kez yakalama emri verilmesinin ardından intihar etmesi, daha önceki bu intihar vakalarını yeniden gündeme getirdi. Kilit konumdaki üç önemli ismin intiharı oldukça şüpheli bulunmuştu.
Emekli Kurmay Albay Ali Bergütay Varımlı
Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Başkanlığı da yapan, Ergenekon Dâvâsı’nda ifade veren rütbeliler arasında bulunan Emekli Kurmay Albay Ali Bergütay Varımlı, 21 Kasım’da Göztepe’deki evinin 10’uncu katından atlayarak yaşamına son verdi. Albay Varımlı, eski Deniz Kuvvetleri Komutanları’ndan İlhami Erdil’in yargılandığı dâvâda tanıklık yapmıştı. Varımlı’nın ölümünden sonra Sarıkız ve Ayışığı Darbe Planları’nı deşifre eden subay olduğu ortaya çıkmıştı.
Emekli Albay Abdülkerim Kırcı
İtirafçı eski PKK’lı terörist Abdülkadir Aygan’ın Güneydoğu’daki faili meçhullerin sorumlusu olarak gösterdiği, asit kuyularına insanları atan kişi olarak işaret ettiği JİTEM üyesi olduğu iddia edilen Emekli Albay Abdülkerim Kırcı, Ankara Güvercinlik’te askeri lojmanlarda 19 Ocak’ta intihar etti.
Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay
Özel Harekat Daires’nin 13 yıllık başkanı Behçet Oktay, 27 Şubat’ta tabancasıyla başına ateş ederek intihar etti. Oktay’ın Ergenekon soruşturmasında isminin geçmesi ve bir diziye silah kiralanması nedeniyle hakkında çıkan haberler nedeniyle çok zor günler geçirdiği belirtilmişti. Oktay, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan İbrahim Şahin`in sağ kolu olarak gösteriliyordu. Oktay’ın solak olmasına karşın silahını sağ eli ile kullanıp intihar etmesi davadaki şüpheleri artırmıştı.
Tayyar: Başbuğ, TSK’daki İlişkileri deşifre etmeli
Bu arada Star Gazetesi yazarlarından Şamil Tayyar’da dünkü yazısında şüpheli ölümlere değinerek, İlker Başbuğ’a ‘Deniz Kuvvetleri ağırlıklı TSK içindeki girift ilişkileri deşifre etme yönünde irade göstermek ister mi?’ diye sordu. Tayyar, ‘İntihardaki Sır’ başlıklı yazısında Ergenekon şüphelisi Deniz Yarbay Ali Tatar’ında diğer arkadaşları gibi şüpheli şekilde hayata veda ettiğini belirttiyor. Ergenekon soruşturması kapsamında bir süre tutuklu kaldıktan sonra itiraz üzerine serbest bırakılan, savcılığın talebiyle hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Tatar’ın intiharının, Ergenekon’dan ayrı bir soruşturmayı zorunlu kıldığını vurgulayan Tatar yazısına şöyle devam ediyor “ Genelkurmay, Ergenekon sürecinde yaşanan intihar vakalarına mutlaka el atmalıdır. Deniz Albay Birol Atakan, Deniz Albay Belgütay Varımlı, Yüzbaşı Olgun Vural, Hakim Yarbay Tanju Ünal, Tabib Yarbay Nursal Gedik ve son olarak Yarbay Ali Tatar’ın intiharı, cevaba muhtaç sorularla doludur. Mesela, Ali Tatar intihara karar vermeden önce hangi oramiralle görüştü? Son gece evinde 56 kişinin katıldığı bir toplantı düzenledi mi? Böyle bir toplantı yapıldıysa kimler katıldı, neler konuşuldu? Yarbayı intihara sürükleyen tek neden, tutuklama kararı olabilir mi? Kime kırgındı, niye sitem etti? TSK’ne karşı asimetrik psikolojik savaş yürütüldüğünü iddia eden ve son açıklamasını savaş gemisinde yapan İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri ağırlıklı TSK içindeki girift ilişkileri deşifre etme yönünde irade göstermek ister mi? Birileri, Deniz Kuvvetleri’ni nasıl Ergenekon Karargahı haline getirdi? Buradaki karanlık noktalar aydınlatılmazsa eğer, olaya meclis bile el atabilir. Araştırma Komisyonu kurularak şüpheli ölümler incelenebilir. Daha önce faili meçhul cinayetleri araştıran meclisin bu konuda yeterince tecrübesi var. Haydi paşam... “
Tatar, Karşıyaka Mezarlığına defnedildi
YARBAY Ali Tatar’ın cenazesi Karşıyaka Mezarlığında toprağa verildi. Kocatepe Camisindeki cenaze törenine Yarbay Tatar’ın eşi Nilüfer, kızı Gökçen, annesi Satı Tatar, kardeşleri ve yakınlarının yanı sıra Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcısı Orgeneral Bilgin Balanlı da katıldı. Öğle namazının ardından Tatar için cenaze namazı kılındı. Tatar’ın cenazesi Karşıyaka Mezarlığında toprağa verildi. |
22.12.2009 |
Son şahitlerden Ayhan Duruer vefat etti |
BEDİÜZZAMAN Said Nursî Hazretlerinin talebelerinden Ahmet Feyzi Kul’un yeğeni Ayhan Duruer Isparta’da vefat etti. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Eğirdir’e gittiği zaman Duruer’in evinde kalır ve kiranın yarısını da öderdi. Ayhan Duruer, Bediüzzaman’ın vefatından sonra dört sene Isparta’da hizmetlerde bulunmuştu. Üstadı 8 defa ziyaret etmiş, hizmet için memuriyeti bırakmış ve Ispartada bir ara kitabevi işletmişti. Cenazesi, Uluborlu Musluk Camii’nde kılınan namazdan sonra eski mezarlığa defnedildi. |
22.12.2009 |
İşsizlik il il açıklanacak |
TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilk kez yapılan ve il bazında işsizlik verilerini içeren çalışma bugün açıklanacak. İşgücüne katılma, işsizlik ve istihdam oranı parametrelerini içerecek bu veri setinde her bir il için ‘’güven aralığı’’ verilecek. TÜİK Başkan Vekili Ömer Toprak, TÜİK’in ilk kez yaptığı bu çalışmanın ‘’dışsal veriye dayalı metodolojik bir çalışmanın sonucu’’ olduğunu söyledi. Bu veri setinin 3 parametreyi içereceğini, bunların iş gücüne katılma oranı, işsizlik oranı ve istihdam oranı olduğunu anlatan Toprak, bu verilerin sadece işgücü araştırmasının örnekleme verisine dayanmadığına, pek çok kurumdan alınan verilerin konsolidasyonunun yapıldığı bir veri seti olduğuna işaret etti. Buradan hareketle veri setinin şayet varsa içerdiği hatanın, sadece örneklem hatasından değil, başka kurumların kayıtlarında meydana gelebilecek hataları barındıracağını belirten Toprak, ‘’Onun için bu veriler bir güven aralığı mantığında verilecek’’ diye konuştu. |
22.12.2009 |
Vize uygulamasının mazereti kalmadı |
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliği’nin Makedonya, Sırbistan ve Karadağ’a vizeyi kaldırırken üyelik müzakerelerini sürdürdüğü Türkiye’ye vize uygulamasına devam etmesinin hiçbir mazereti olamayacağını söyledi. Davutoğlu, açıklamayı Brüksel’de hükümetlerarası konferansta çevre faslının açılmasının ardından düzenlenen basın toplantısında yaptı. Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin önümüzdeki aylarda biyometrik pasaport dahil bazı kriterleri yerine getirdikten sonra hala vizeye tabi tutulursa, bunu çifte standart olarak göreceklerinin altını çizdi. AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de, Türkiye’yle kaçak göçmen sorununuyla ilgili görüşmelerin sürdüğünü, bu konuda anlaşmaya varılmasıyla vize muafiyetinin başlatılabileceğini belirtti. Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Rum gemilerine limanlarını açmaması nedeniyle bazı müzakere başlıklarının dondurulmasından da derin bir hayalkırıklığı duyduklarını belirtti. Küçük konjoktürel sorunlar nedeniyle stratejik kazanımlar heba edilmemeli” diyen Davutoğlu, AB’nin tutumunu adaletsiz olarak niteledi. |
22.12.2009 |
Erdoğan, bugün Suriye’ye gidecek |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, bugün Suriye’ye gidecek. Başbakan Erdoğan, bugün akşam saatlerinde gideceği Suriye’de Başbakan Muhammed Naci Otri ile görüşecek. Erdoğan ile Otri’nin görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor. Erdoğan’ın Suriye ziyareti sırasında, su, sağlık, ulaştırma, sanayi, dış politika ve yüksek öğretim alanlarında çeşitli anlaşmalar imzalanması bekleniyor. Başbakan Erdoğan, ayrıca Türkiye tarafından restore edilen Süleymaniye Külliyesi’ni de ziyaret edecek. |
22.12.2009 |
Hazine’nin alacağı 28,4 milyar liraya ulaştı |
HAZİNE Müsteşarlığı’nın 30 Kasım 2009 tarihi itibarıyla Hazine Alacak Verileri’ni açıkladı. Hazine’nin Kasım 2009 tarihi itibarıyla alacakları 28,4 milyar liraya ulaştı. Hazine Müsteşarlığı’nın 30 Kasım 2009 tarihi itibarıyla Hazine Alacak Verilerine ilişkin yapılan açıklamaya göre, Hazine alacak stoku içinde en yüksek pay 14,4 milyar ile mahalli idarelere ait. Açıklamada, Hazine’nin alacak tahsilatının 2009 yılı Kasım ayı sonu itibariyle 1,5 milyar lira olarak gerçekleştiği belirtildi. |
22.12.2009 |
Arınç’a suikast mi yapacaklardı? |
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin yakınlarında 2 şüpheli kişi yakalandı. Zanlıların suikast planladıkları iddia edilirken; Arınç, Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’le görüştü. Bir ihbar üzerine polis, haftasonu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Balgat’taki evinin çevresinde dolaşan iki kişiyi gözaltına aldı. Sorgularının ardından adliyeye çıkartılan sözkonusu iki kişi serbest bırakıldı. Zanlıların evlerinde yapılan aramada, bilgisayarlara el konuldu. Bu gelişmeler ardından Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir Başbakanlık’a çağırıldı. Başbakan Yardımcısı Arınç, Özdemir ile Bakanlar Kurulu öncesinde bir araya geldi. Görüşmenin Arınç’a suikast planı yapıldığı iddialarıyla veya 6 gündür eylem yapan ve sert müdahalelere maruz kalan TEKEL işçileriyle ilgili olabileceğini belirtiyor. |
22.12.2009 |
Denetlenen 3,5 milyon araçtan 57 binine ceza |
ULAŞTIRMA Bakanlığı, emniyet ve jandarma birimlerince, bu yılın 11 ayında 3,5 milyon araç denetlendi. Denetimler sonucunda 57 bin taşıta 118 milyon 286 bin TL ceza kesildi. Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamındaki tüm araçların denetimleri, Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü, emniyet ve jandarma görevlileri tarafından yapılıyor. Bu bağlamda 2009 yılı boyunca denetlenen 3 milyon 502 bin 726 araçtan 57 bin 248’ine toplam 118 milyon 286 bin 169 TL ceza kesildi. Böylece Türkiye’de denetimden geçen araçların yüzde 1,6’sı ceza almış oldu. |
22.12.2009 |
4 yılda 121 fasıl |
AB müzakerelerinde İsveç'in dönem başkanlığında çevre faslını da açarak toplam 33 fasıldan 12’sinde müzakereleri başlatan Türkiye, 2006'nın ilk yarısındaki Avusturya dönem başkanlığında bir, 2007’nin ilk yarısındaki Almanya dönem başkanlığında üç, 2007’nin ikinci yarısındaki Portekiz, geçen yıl Slovenya ve Fransa dönem başkanlıklarında ikişer ve bu yılın ilk yarısındaki Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında bir fasılda müzakereleri başlatmıştı. 4 yılda 121 fasıl
TÜRKİYE, AB katılım müzakerelerinde çevre faslını açarak toplam 33 fasıldan 12’sinde müzakereleri başlatmış oldu. Çevre faslının açılışı için AB Konseyi’nde düzenlenen hükümetlerarası katılım konferansında Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu temsil etti. Katılım konferansında AB adına ise Dönem Başkanı İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt hazır bulundu. Bu yılın ilk yarısındaki Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında vergilendirme faslında müzakerelere başlayan Türkiye böylece, mevcut İsveç dönem başkanlığında da tek fasıl açmış oldu. Çevre faslının açılmasıyla toplam 33 fasıldan 12’sinde müzakereleri başlatan Türkiye, AB katılım sürecinde 2006 yılının ilk yarısındaki Avusturya dönem başkanlığında bir, 2007’nin ilk yarısındaki Almanya dönem başkanlığında üç, 2007’nin ikinci yarısındaki Portekiz ile geçen yıl Slovenya ve Fransa dönem başkanlıklarında ikişer fasıl ve bu yılın ilk yarısındaki Çek Cumhuriyeti dönem başkanlığında bir fasılda müzakereleri başlatmıştı. |
22.12.2009 |
Türkiye çok karmaşık bir ülke |
Ross Wilson, “Türkiye birçok renkleri, birçok yönleri içinde barındıran çok karmaşık bir ülke. Tarihinde şu anda zor bir dönemden geçiyor. Bazı yorumcular, kimlik konusuna, bir ulusun, kimliğinin ve karakterinin Türklerce yeniden incelenmesi konusuna yoğunlaşmış durumda” dedi. Türk-İsrail ilişkilerinde son dönemlerde iki tarafın karşılıklı adımlar attığını, bunların ilişkilerin düzeltilmesi ve yeni perspektif oluşturulması açısından önemli olduğunu belirten Wilson, “Bu, Türkiye’nin de, İsrail’in de çıkarında. Her iki hükümet de bunun farkında” şeklinde konuştu. Açılımın devam etmesi önemli
ABD'NİN eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Amerikalılar ve Amerikan demokrasisinde büyüyenler açısından, “partilerin kapatılması ve liderlerine yasak getirilmesinin, demokrasi fikriyle bağdaşmadığını, bunun, hangi parti olursa olsun, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmayacağını” söyledi. Wilson, DTP’nin kapatılmasının hem hukuki hem siyasi yönünün bulunduğunu söyledi. Konunun yasal yönü hakkında birşey söyleyemeyeceğini belirten Wilson, “Ancak siyasi olarak, Amerikalılar ve ABD demokrasisinde büyüyenler için partilerin kapatılması ve liderlerine yasak getirilmesi, bizim demokrasi fikrimizle bağdaşmıyor. Bu hangi parti olursa olsun demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmaz” dedi. DTP milletvekillerinin yeni bir partiye geçmesi kararının, Türkiye’de son günlerde oluşan gerilimin azaltılması ile “demokratik açılım”ın devam etmesine yapıcı katkı sağlayabileceğini ifade eden Wilson, “demokratik açılım”ın devamıyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Umarım devam eder. Hükümet yetkililerinin ve diğerlerinin, Türkiye’nin kalkınması için yapıcı sözler sarf ettiğini düşünüyorum. Bu sözler, PKK teröristlerinin uzun süredir suistimal ettiği sorunları ele almada katkı sağlayabilir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın (demokratik açılım) sürecinin devam edeceği yönünde güçlü mesaj vermesi olumlu” Wilson, süreçte bu aşamada iki unsurun çok önem taşıdığını ifade ederek, bunları “sükunet için çağrıda bulunulması ve gerilimin azaltılmaya çalışılması ile ‘demokratik açılım’a devam edilmesi” olarak sıraladı.
“TÜRKİYE ÇOK KARMAŞIK BİR ÜLKE”
Wilson, Türkiye’nin batıdaki imajıyla ilgili bir soru üzerine de şunları kaydetti: “Türkiye bir çok renkleri, bir çok yönleri içinde barındıran çok karmaşık bir ülke. Tarihinde şu anda zor bir dönemden geçiyor. Bazı yorumcular, kimlik konusuna, bir ulusun, kimliğinin ve karakterinin Türklerce yeniden incelenmesi konusuna yoğunlaşmış durumda. Bu da burada bazı izlenimlere yol açıyor. Siyasetçilerin görevi, ‘Türkiye’nin nereye gittiği, gelişmeler hakkında neyin iyi olup neyin iyi olmadığı konusunda fikir sahibi olmaktan öte, bölgesel ve küresel konularda, özellikle demokrasi, refah, istikrar ve barışla ilgili, bizim için önemli olan konularda nasıl işbirliği yapabiliriz’ olmalı. Gördüğüm kadarıyla, Obama yönetimi de (Türkiye’ye bakışlarında) öncelikle buna odaklanmış durumda” |
22.12.2009 |
PKK’nın tasfiyesi için somut kararlar alındı |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Türkiye, Irak ve ABD arasında oluşturulan üçlü mekanizma toplantısında PKK’nın tasfiyesine yönelik somut tedbirler ve kararlar alındığını söyledi. Bağdat’taki toplantının ardından açıklama yapan İçişleri Bakanı Atalay, terör örgütü PKK ile mücadelenin ele alındığı 4. ana komite toplantısının Bağdat’taki kısmını tamamladıklarını söyledi. Atalay, bir yılı aşkın süredir çalışmalarına devam eden üçlü mekanizmanın PKK’yla mücadeleye yaptığı katkılarla, geçen yıl içinde 3 ülkenin almış olduğu tedbirlerin sonuçlarını Bağdat’ta bir kez daha gözden geçirdiklerini ve somut olarak ele aldıklarını belirtti. Geçen bir yıl içinde mekanizma kapsamında somut çalışmaların nicelik ve niteliğinde önemli gelişmelerin kaydedildiğini dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünkü toplantıda PKK’nın tasfiyesine yönelik Türkiye, Irak ve ABD’nin ortak mücadelesine önemli katkıları olacak yeni somut tedbirler ve kararlar alındı. Bir yol haritası çıkarılmıştır. Her 3 ülke de PKK’nın tasfiyesine yönelik adımların yoğunlaştırılması konusunda kararlılıklarını bir kere daha vurgulamışlardır. Terörün ve şiddetin tasfiyesiyle ilgili tam kararlılığa ve bundan sonraki çalışmalarımızın bu yönde yoğunlaştırılmasına karar vermiş bulunmaktayız.” Atalay, şöyle konuştu: “Üçlü mekanizma çerçevesinde PKK’nın tasfiyesine yönelik attığımız adımların da Irak’ın barış ve istikrarına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Yani terörle mücadele sadece Türkiye’nin meselesi değil. ABD’nin, Irak’ın ve tüm dünyanın meselesidir. Bu manada PKK’yla mücadeleye dönük üçlü mekanizmamız da uluslararası terörle mücadelenin daha somut bir parçasıdır. Olayın Irak tarafındaki boyutlarını daha iyi biliyoruz. Irak merkezi yönetimi ve ABD bunu daha iyi biliyor. Bu, bu platform içinde sağlanmış oldu. Biz daha önemli bir safhaya geldik. Artık Irak topraklarından, kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönelik terörün ve Mahmur kampının tasfiyesi. |
22.12.2009 |
Emniyet müdür yardımcısı tutuklandı |
ANTALYA merkezli iki suç örgütüne yönelik ‘Ahtapot’ operasyonunda gözaltına alınan Ankara Emniyet Müdür yardımcısı Y.Ç. ile 8 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün Antalya, Ankara ve İstanbul’da yürüttüğü ve eş zamanlı operasyonlarla gözaltına alınarak adliyeye çıkarılan 23 kişiden 8’i savcılıktaki sorgularının ardından tutuklandı. Tutuklananlar arasında Ankara Emniyet Müdür yardımcısı Y.Ç, çete lideri oldukları öne sürülen B.S. ve O.K. de bulunuyor. Aralarında astsubay H.Ç.’nin de bulunduğu 9 kişiye de adli kontrol altına alındı. ‘İhaleye fesat karıştırmak, iş yeri kurşunlamak, çek ve senet tahsilatı, kasten adam yaralamak, kumar oynatmak’la suçlanan zanlılar; 18 Aralık’ta Antalya, Ankara ve İstanbul’da düzenlenen eş zamanlı operasyonda yakalanmıştı. Zanlılar arasında Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Y.Ç., Antalya Emniyet Müdür Yardımcısı Ü.B., Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli şube müdürü H.T., Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü’nde görevli şube müdürü E.Ç., polis memurları O.D. ve H.A.E. ile Antalya Cezaevi’nde görevli gardiyan A.Ö. ve astsubay H.Ç.’nin de bulunduğu 23 kişi savcılık tarafından sorgulanmak üzere adliyeye sevk edilmişti. Zanlılardan 8’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. |
22.12.2009 |
Çek suçluları tahliyeye hazırlanıyor |
KARŞILIKSIZ çek suçlarında hapis cezasını ortadan kaldıran Çek Kanununun yürürlüğü girmesiyle cezaevlerindeki çek suçluları cumhuriyet savcılarına müracaat etmeye başladı. 5941 Sayılı Çek Kanunu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayının ardından Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun ile karşılıksız çek verenlerin 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması uygulamasının kalkması, bu kişilere 150 bin TL’ye kadar para cezası verilmesi öngörülüyor. Yeni Çek Kanunu’na göre; karşılıksız çek veren para cezasını öderse, daha önce aynı suçu işlemiş olsa bile hapis yatmayacak. Yasağı üç yıl sonra mahkeme kaldırabilecek. Kanunun yürürlüğe girmesiyle cezaevlerindeki çek suçluları ise cumhuriyet savcılarına müracaat etmeye başladı. Savcılıkların incelemesinin tamamlanmasıyla çek suçluları tahliye edilebilecek. Adalet Bakanlığı verilerine göre toplam 117 bin hükümlü ve tutuklunun bulunduğu cezaevlerinde halen yaklaşık 2 bin 200 kişi Çek Kanunu’na muhalefetten dolayı tutuklu veya hükümlü bulunuyor. |
22.12.2009 |
Kurban bağışı yolsuzluğunda 60 gözaltı |
KURBAN bağışı kesim ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla, 8 ilde başlatılan operasyonlarda gözaltına alınan kişilerden bazıları sağlık kontrolünden geçirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Ankara Adalet Sarayı’na getirilen zanlılar, sağlık kontrolünün ardından sorgulanmak üzere yeniden emniyete götürüldü. Cumhuriyet Savcıları Mehmet Tamöz ve Hüseyin Kocabey’in talimatıyla yürütülen soruşturma kapsamında, 60’a yakın kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, THK, Mehmetçik Vakfı, LÖSEV, Deniz Feneri Derneği ve Ankara Et Borsası başkanları da bulunuyor. Soruşturmanın, ‘’Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’’, ‘’İhaleye fesat karıştırmak’’, ‘’Nitelikli dolandırıcılık’’ ve ‘’Sahtecilik’’ suçları kapsamında yürütüldüğü öğrenildi. |
22.12.2009 |
SP: Açılım ayrışma konusu oldu |
SAADET Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’Maalesef demokratik açılım, bir ayırım, ayrışma konusu haline getirilmiştir, milletin arasında olmayan ayrımı doğuran bir noktaya gelmiştir’’ dedi. Bursa Atatürk Spor Salonunda partisince düzenlenen ‘’Gençlik Şöleni’’ne katılan Kurtulmuş, konuşmasında, gençlerin, kendi kültürlerinden uzaklaştırılmak, kötü alışkanlıklarla maruz bırakılmak ve ‘’işsizliğe mahkûm edilmek’’ gibi sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Kurtulmuş, Türkiye’nin yaklaşık altı aydır ‘’Demokratik açılım’’ı tartıştığını belirterek, şunları ifade etti: ‘’Maalesef demokratik açılım, bir ayırım, ayrışma konusu haline getirilmiştir, milletin arasında olmayan ayrımı doğuran bir noktaya gelmiştir. Bu bir rant konusu değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca karşılaştığımız en önemli sorundur. Sorunun çözümü için herkes eteğindeki taşları dökmelidir.’’ |
22.12.2009 |
Ağlayan bebek ailesini kurtardı |
Konya’da sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen babaanne ve gelini, ağlayan bir aylık bebekleri ölümden kurtardı. Edinilen bilgiye göre, merkez Meram ilçesi Batı Hadimi Mahallesi Görgülü Sokak’ta Hatice Acemi (43), gelini Tuğba Acemi (19) ve bir aylık olan torunu Yunus Emre ile birlikte aynı odada uyudu. Bir süre sonra bebeğin ağlama sesine uyanan anne Tuğba ile Hatice Acemi, odadaki yoğun dumanı fark etti. Sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen Hatice, Tuğba ve Yunus Emre Acemi, ambulansla Konya Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk müdahalesi burada yapılan bebek Yunus Emre Acemi, Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne sevk edildi. Bebeğin babasının askerde olduğu öğrenilirken, zehirlenen 3 kişinin hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi. |
22.12.2009 |
Evin üzerine kaya düştü |
ŞanlIurfa’da bir evin üzerine kaya düşmesi sonucu 5 kişi yaralandı. Yağışlı havanın etkili olduğu şehirde, Topdağı Mahallesi’ndeki mağara önüne kurulan bir evin üzerine dağdan kopan kaya parçaları düştü. Bölgeye gelen sivil savunma ve itfaiye ekiplerinin çalışması sonucu, göçen evden çıkarılan aynı aileden 3’ü çocuk 5 kişi, ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Yaralanan 5 kişiden 4’ünün, tedavilerinin ardından taburcu edildiği kaydedildi. Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, sabah saatlerinde olay yerine gelerek, incelemelerde bulunup, yetkililerden konuyla ilgili bilgi aldı. Yaralananların yakınlarına ‘’geçmiş olsun’’ dileklerini ileten Okutan, gazetecilere yaptığı açıklamada, şehrin son günlerde aldığı yoğun yağışın etkisiyle mağaralarda sızıntı olabildiğini söyledi. |
22.12.2009 |
Bu da bisikletli eğitim modeli |
IğdIr Endüstri Meslek Lisesinde okuyan 600 öğrencinin 250’si, okula bisikletle gidip geliyor. Okul yönetimi, bu yüzden okulda bisiklet park alanı oluşturuldu. Halfeli Caddesi’nde bulunan Endüstri Meslek Lisesinin Müdür Başyardımcısı Cafer Alagöz, yaptığı açıklamada, bisikletli öğrencilerin sayısının artması üzerine, karışıklığı önlemek için okulun bahçesine özel bisiklet park yeri oluşturduklarını söyledi. Okulun şehir merkezine 4 kilometre uzaklıkta olduğunu ifade eden Alagöz, ‘’Öğrencilerimiz bu sebeple bisiklet kullanarak ulaşımlarını sağlıyor. Biz de onlara bu konuda gereken desteği sağlamaya çalıştık’’ dedi. |
22.12.2009 |
Okullar engelsiz olacak |
Bakan Çubukçu, ‘’Fiziksel Engelliler İçin Okul Binalarında Yapılması Gereken Düzenlemeler’’ konulu bir genelge yayımladı. Açıklanan genelgeye göre, okul bina girişlerinde rampalar inşa edilecek, fiziksel engelli asansörü yapılacak, okul bahçelerinde otopark zincirleri olmayacak. 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun yürürlüğe konulduğunu anımsatan Çubukçu, konunun önemi ve bugüne kadar yapılan uygulamaların izlenmesi sonucunda, Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı bütün eğitim yapılarında fiziksel engelli öğrenciler için yapılmasına ihtiyaç duyulan düzenlemelerin bir kez daha açıklanmasının gerekli görüldüğünü belirtti. Buna göre, bina girişlerinde en fazla yüzde 6 eğimli, serbest genişlikleri en az 152,5 santimetre, yüzeyi kaymayan ve tekerlekli sandalye hareketlerini güçleştirmeyen malzeme ile kaplanmış rampalar inşa edilecek. Her 6 metrede bir dinlenme amaçlı sahanlık yapılacak. Giriş kapıları, menteşeli ve normal açılır kanat olacak, döner veya çarpma kapı yapılmayacak. Merdiven ve rampalarda, engelli öğrencilerin hareketlerini rahatça sağlayacak tutunma küpeşteleri düzenlenecek, rampanın korumasız kenarlarına koruma bordürü yapılacak. Merdivenlerin basamak yükseklikleri en çok 16 santimetre, genişlikleri en az 28 santimetre olacak. Çıkıntılı uçlu basamak tasarımından kaçınılacak, az görenler için her basamağın ön kenarında farklı renkler kullanılacak.
FİZİKSEL ENGELLİ ASANSÖRÜ Birden fazla katlı eğitim binalarında tekerlekli sandalyedeki engelli öğrenci ve refakatçisi düşünülerek fiziksel engelli asansörü yapılacak. Asansörün işlemleri otomatik ve tehlike alarmı olacak, kabin içinde katları belirten sesli anons sistemi bulunacak. Elektrik kesilmelerinde akülü acil aydınlatma, otomatik kata getirme sistemi, havalandırma tertibatı ve müdür yardımcısı odası ile telefon bağlantısı olacak. Asansör kabini, elektrik kesintisi veya aksamın arızalanması hallerinde kabinin serbest düşmesini veya kumanda edilemeyen yukarı doğru hareketi engelleyen tertibata sahip olacak.
DERSLİKLERDEKİ DÜZENLEME
Genelgeye göre, derslikler tekerlekli sandalyelerin hareketlerine uygun inşa edilecek, derslik zemininde herhangi bir kot farkı oluşturulmayacak, derslik kapıları eşiksiz, dışarıya açılır ve 100 santimetre boşluklu olarak projelendirilecek. Kapı kolları yerden belli yükseklikte, tek ile kavranabilecek ve kullanılabilecek biçimde olacak. Yazı tahtaları yerden 70 santimetre yükseklikten itibaren monte edilecek. Askıların bir kısmı ihtiyaca göre fiziksel engelli öğrencilerin yetişebileceği yüksekliğe konulacak. Fiziksel engelli tuvaletleri tekerlekli bir kişinin içeriye girip kapıyı kapatmasına elverişli olacak. Tuvaletin iki yanında tutunma bantları bulunacak, engelliye göre üretilen özel lavabolar takılacak.
TÖREN ALANINA GİRİŞLER ENGELSİZ OLACAK
Okullardakİ bahçe kapısından tören alanına girişler, yaya kaldırımından itibaren engelsiz olacak. Tören alanı ile bahçe girişi arasında seviye farklılığı olması halinde yol zemin kaplamalarından farklı dokuda, uygun ölçüde ve eğimde rampa yapılacak. Tören alanları fiziksel engelli öğrencilerin ulaşabilirliğini ve hareketini kolaylaştıracak şekilde engellerden arındırılacak.
IŞIK YANSITAN YÜZEYLERDEN KAÇINILACAK
Eğİtİm yapılarında az gören veya belirli düzeyde işitme sorunu yaşayan öğrenciler de düşünülecek. Buna göre koridorlardaki boşluklar, kapılar, rampalar, merdivenler ve acil kaçışlar kolayca fark edilecek şekilde ve renklerde düzenlenecek. Işığı yansıtan ve göz kamaştıran yüzeylerden kaçınılacak. Kapılardaki yazılar standart sembol veya kabartma karakterli, büyük harf karakterinde, bulundukları zeminle zıt renkli, kapı kolunun bulunduğu kenarda olacak. |
22.12.2009 |
Aşırı yağışlar barajlara yaradı |
Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Kamil Kılıç, barajlarda 1 yıllık gereksinimi karşılayacak düzeyde 393 milyon metreküp suyun olduğunu bildirdi. Kılıç, yaptığı açıklamada, birkaç gündür etkili olan sağanak yağışın, Ankara’daki barajlara olumlu katkısı olduğunu söyledi. Kılıç, son 3 günde etkili yağışın barajların doluluk oranını artırdığını belirtti. Çamlıdere barajının kapasitesinin çok büyük olduğuna dikkati çeken Kılıç, ‘’Çamlıdere barajı dışında Ankara’ya su sağlayan toplam barajların doluluk oranı yüzde 30 gibi yüksek düzeyde bir rakamdır’’ dedi. |
22.12.2009 |
Üniversite sınavlarının tarihleri değişmeyecek |
Öğrencİ Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, üniversiteye girişte uygulanacak birinci aşama sınavı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) başvuru tarihinin daha önce belirlenen 11 Ocak’tan en az bir hafta sonraya alınacağını ancak sınavların uygulanma tarihlerinin değişmeyeceğini bildirdi. Soruları cevaplayan Yarımağan, 2010’dan itibaren uygulanmaya başlanacak yeni sınav sistemine ilişkin bazı kararların geçen hafta gerçekleştirilen YÖK Genel Kurulu toplantısında alındığını anımsattı. 2010 sınav kılavuzunun da YÖK’ün onayından geçmesi gerektiğine işaret eden Yarımağan, YÖK Genel Kurulu’nun 29 Aralık 2009’da toplanarak kılavuzu görüşeceğini belirtti. ÖSYM, bir süre önce üniversiteye girişte uygulanacak yeni sınav sisteminin takvimini açıklamış, YGS başvuru tarihini 11 Ocak-12 Şubat 2010, YGS tarihini 11 Nisan; Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) başvuru tarihini 3-14 Mayıs, LYS tarihlerini de 19-20 Haziran ile 26-27 Haziran 2010 olarak belirlemişti. |
22.12.2009 |
Pamuk tarlası, balık havzası oldu |
MUĞLA’NIN Milas ilçesine bağlı köylerde yaşayan yaklaşık 200 aile, ovada yetişen ürünlerin para etmemesi sebebiyle ‘tarla balıkçılığı’ yapmaya başladı. İlçeye bağlı Avşar, Yaşyer, Savran, İçme, Ekinambarı ve Akyol köylerinde yaşayan yaklaşık bin vatandaş, tarlalarında yaptırdıkları havuzlarda çipura ve levrek yetiştirerek geçimlerini sağlıyor. Tarla sahipleri, havuzlarda beslenen balıkların en az 6 ayda satılabilecek büyüklüğe geldiğini, sürekli artan maliyetler sebebiyle harcamaların karşılamadığını dile getirdi. Milas’ın Dikili mevkiinde tarla balıkçılığı yapan 35 yıllık çiftçi Sadullah Yanar (44), tarlasındaki pamuğu 2007 yılında sökerek yerine balık havuzları yaptırdığını belirtti. 18 dönümlük arazisinde 8 balık havuzu bulunduğunu ve yaklaşık 80 bin balığın yaşadığını anlatan Yanar, “Babadan kalma tarlamızda çocukluğumuzdan beri çapa salladık. Tarlamda ayçiçeği, susam, mısır, arpa buğday ve pamuk yetişirdi. Son yıllarda tarlamızdaki ürün para kazandırmamaya başladı. Tarlalarımızdaki ürünleri toplamaya para bulamaz olduk. Bu sebeple traktörlerimi sattım, bankalardan borç aldım. Bu işten para kazanamayacağımı anladığımda bölgede yeni yapılmaya başlanan tarla balıkçığına başladım. Tarladaki ürünleri sökerek 8 adet balık havuzu yaptırdım. 60 metre uzunluğunda ve 2 buçuk metre derinliğindeki havuzlara artezyen kuyularından su çekerek balık yetiştirmeye başladım. Yavru olarak aldığımız levrek ve çipura balıklarını 6 ila 18 ay boyunca bu havuzlarda büyütüyoruz. Daha sonra kilosunu 8 liradan satıyoruz. Balığın tadı denizde yetişen çipura ve levrekten daha lezzetli olduğu için özellikle yurt dışında büyük ilgi görüyor. Aracı firmalar sayesinde bu balıklar Hollanda, Danimarka ve Almanya gibi ülkelere ihraç ediliyor” dedi. Yapar, eskiden köylülerin birbirlerine hayırlı hasat dönemi dilediğini ancak şimdi ‘Rastgele’ dediklerini kaydederek, “Sabah erken saatte kalkıp tarlamızı çapalamak yerine şimdi balıklara yem veriyoruz. 42 yaşından sonra balıkçı oldum. Diğer yetiştiricilerle birbirimize artık rastgele diyoruz. Toprak havuzlardaki balıklar çok narinler. Soğuktan ve yemin kalitesinden çok çabuk etkileniyorlar. Bu nedenle onlara çok dikkat ediyoruz. Bazen hiç uyumadan havuz başında beklediğimiz oluyor.” ifadelerini kullandı. Artan girdi maliyetleri nedeniyle tarla balıkçılığının da zor günler geçirdiğini kaydeden Yapar, “İşlerimiz ilk yıl çok iyiydi. Fakat elektriğin ve Avro ile aldığımız yemin fiyatlarındaki artış bizi zor durumda bıraktı. Aylık elektrik faturasına ödediğimiz tutar en az 5 bin lira. Balık yemi içinse 12 bin lira harcıyoruz. Diğer harcamalarla bu rakam daha da artıyor. Altı ayda bir balık satışı yaparak bu maliyetleri çıkarmaya çalışıyoruz. Ayrıca Özel idare yetkilileri artezyen kuyularından çekilen su için ücret talep ediyor. Atıl durumdaki tarlalarımız bize yeniden ekmek vermeye başladı. Eğer bize destek olurlarsa biz hem ülkemize hem de yaşadığımız bölgeye büyük fayda sağlarız.” şeklinde konuştu. Milas İl Genel Meclis Üyesi Halil Mutlu ise tarla balıkçılığı yapan vatandaşların sorunlarının çözümü için arayış içinde olduklarının altını çizdi. Mutlu şöyle konuştu: “Tarlalarını, balık üretimi için kullanan vatandaşlarımızın elektrik faturalarının düşürülmesi için istekleri bulunuyor. Tarla balıkçılığı Milas’ta son yıllarda gözde olan bir sektör haline geldi. Üreticilerin en büyük sorunun elektrik faturalarıdır. Üretim yapan halka yönelik olarak elektrik birim ücretlerinin düşürülmesi için yoğun çaba harcıyoruz. Bu sistem halkın yeni ekmek kapısı oldu.” |
22.12.2009 |
Küçük Ayşe, ameliyat sonrası okullu oldu |
VAN’IN Gürpınar ilçesinin bir köyünde dudağındaki iz nedeniyle çocukların alay etmesi yüzünden okula gidemeyen küçük Ayşe’ye Kaymakam Nurullah Kaya sahip çıktı. Nurullah Kaya küçük Ayşe’yi önce ameliyat ettirdi, ardından okula yazdırdı. Gürpınar İlçesi Kaymakamı Nurullah Kaya, köy gezileri sırasında Geçerli Köyü’nde 9 yaşındaki Ayşe Akşit ile tanıştı. Sohbet sırasında Ayşe’nin dudağındaki doğuştan gelen izlerden dolayı okula gitmediğini öğrendi. Ayşe’nin dudağındaki izlerden dolayı arkadaşlarının içine de çıkamadığını öğrenen Kaymakam Kaya, birgün sonra aracını yollayarak Ayşe’yi Gürpınar’a getirtti. Küçük kız, Kaymakam Kaya’nın yardımıyla Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edildi, yüzündeki izlerden kurtuldu. Yüzündeki izden kurtulduğu için çok mutlu olduğunu belirten Ayşe Akşit, hemşire olma hayalini gerçekleştirmek için çalışacağını söyledi. |
22.12.2009 |
Çanakkale Boğazında lüfer azaldı |
ÇANAKKALE Boğazı’nda avlanan lüfer balığının geçen yıllara oranla azaldığı bildirildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adnan Ayaz, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde yaptıkları bir araştırmada lüfer balığının ilk üreme boyunu 25.4 santimetre olarak belirlediklerini söyledi. Bu bilgiyi sirküler toplantısında ilgililere bildirdiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Ayaz, balıkların avlanmasında ilk üreme boyunun çok önemli olduğunu kaydetti. Balığın ne kadar avlanacağının bilinmemesi, bununla ilgili önlemlerin alınmaması halinde balık sayısının azalacağını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ayaz, ‘’Bundan dolayı lüfer balığının avlanmasında yıllara göre bir azalma yaşanıyor. Şu anda bölgemizde lüfer balığının azalmasının en önemli nedeni, ilk üreme boyuna ulaşmadan avlanmasıdır. Bu nedenle balık stoku yavaş yavaş çöküşe doğru gidiyor’’ dedi. |
22.12.2009 |
Şüpheli poşetten mercimek çıktı |
ADANA’DA şüphe üzerine fünyeyle patlatılan poşetten mercimek, dövme ve kirli elbiseler çıktı. Merkez Seyhan ilçesi Cemalpaşa Caddesi üzerinde otobüs durağındaki siyah poşet polisi harekete geçirdi. İhbar üzerine olay yerine giden polis, şüpheli poşetin içinde ‘bomba’ olabileceği ihtimali üzerine ana caddeyi trafiğe kapattı. Bomba imha uzmanları, özel elbiselerini giyip poşeti fünye ile patlattı. Patlamanın etkisi ile otobüs durağının camı parçalandı, paramparça olan poşetin içinden ise kırmızı mercimek, dövme ile kirli elbiseler çıktı. |
22.12.2009 |
İşsizlik ‘korsan berberliği’ arttırıyor |
TÜRKİYE Berberler ve Kuaförler Federasyonu Genel Başkanı Bayram Karakaş, işsizlik sebebiyle Diyarbakır’da ‘korsan berber’ salonlarının arttığını söyledi. Diyarbakır’da berber ve kuaförleri ziyaret eden Karakaş, işsizlik sebebiyle bölgede berber ve kuaför salonlarının sayısının ürkütücü boyutlara vardığını tespit ettiklerini söyledi. Denetimsizlikten yakınan Karakaş, yetkilileri de göreve çağırdı. Bu durumdan berber ve kuaför esnafının şikâyetçi olduğunu da belirten Karakaş, şöyle konuştu: “Bir berber veya kuaför salonu açıldığı zaman vergi kaydı yapılmadan önce mesleği yaptığına dair bir belgenin istenmesi gerekmektedir. İş yerleri arasında mesafe sınırının getirilmesini istiyoruz. Ne yazık ki Diyarbakır’da böyle bir uygulama yok. Sorumlu odanın bu sorunu çözeceğine inanıyorum.” |
22.12.2009 |
Tunca Nehri taştı |
EDİRNE’DE Tunca Nehri’nin taşması sonucu Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin yapıldığı Sarayiçi mevkisi ile bazı tarım alanları yer yer sular altında kaldı. Meriç Nehri’nin debisi de artmaya devam ediyor. Meriç, Arda ve Tunca nehirlerdeki su debisinin yükselmesi nedeniyle Sarayiçi mevkisindeki Kanuni ve Fatih köprüleri ile Yeniimaret mevkisindeki Yalnızgöz Köprüsü geçici olarak trafiğe kapatıldı. Edirne Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, su debilerinin artması halinde sular altında kalması muhtemel üç köprünün giriş ve çıkışlarına güvenlik şeridi çekti. Tunca Nehri’nin taşması sonucu Adalet Kasrı, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin yapıldığı Sarayiçi mevkisi yer yer sular altında kaldı. Ayrıca nehir kenarlarında bulunan bazı balıkçı barınaklarını da su bastı. |
22.12.2009 |
Avatar, 232 milyon dolar hasılat yaptı |
Yönetmenlİğİnİ James Cameron’un yaptığı bilim kurgu filmi “Avatar”, dünya genelinde 232,2 milyon dolarlık gişe hasılatı sağladı. 20. Century Fox’dan yapılan açıklamada, 73 milyon doları ABD’de olmak üzere toplam 232,2 milyon dolarlık gişe hasılatı elde edildiği, bu rakamlara bakıldığında, yapımı ve reklamı için yapılan 400 milyon dolarlık yatırımın kârlı olduğu sonucuna varılabileceği bildirildi. Aralık ayında gösterime giren film, ilk günlerinde büyük bir başarı yakalamasına karşın, Will Smith’in oynadığı “I Am Legend”’in 77.2 milyon dolarlık ABD rekorunu kıramadı, 3 boyutlu film sektöründe “Up”ın 68,1 milyon dolarlık rekorunu kırmakla yetindi. “Titanic”, “Aliens” ve “Terminator” filmlerinin yönetmeni James Cameron’ın çığır açan filminde, sinema tekniklerinde son teknolojiden hiçbir masraftan kaçınılmadan faydalanıldı. Üç boyutlu olarak da izlenebilen film, Na’vi adlı bir halkın yaşadığı Pandora adlı gezegende geçiyor. |
22.12.2009 |
Durum sanılandan kötü |
İngİltere’nİn Bristol Üniversitesi’nden Daniel Lunt ve ekibinin yaptığı, 6 Aralıkta yayımlanan araştırma, tarihin Pliosen döneminde atmosferdeki karbondioksit oranı daha fazlayken sıcaklığın bugünkünden 3-5 derece daha yüksek olduğunu göstermişti. Yale ve Hong-Kong üniversitelerinden jeologlar ile Kaliforniya Üniversitesi’nden okyanus bilimcilerin “Nature Geoscience” dergisinin internet sitesinde yayımlanan araştırma da benzer sonuçları ortaya koydu. Yale Üniversitesi’nden Mark Pagani ve ekibi, okyanusların dibindeki çökelti örneklerini inceledi ve atmosferdeki nispeten düşük orandaki karbondioksitin Pliosen dönemde sıcaklığın önemli oranda artmasına sebep olduğunu gördü. Bilim adamlarına göre, o dönemde sıcaklık, bugünkünden 2-3 derece fazlayken, atmosferdeki karbondioksit oranı 365-415 ppm (parçacık/milyon) yani mevcut oran olan 386 ppmye yakındı. Pagani, “bu araştırma ve diğer bazı araştırmaların, ısınmanın atmosferdeki karbondioksit oranından siyasetçilerin sandığından daha fazla etkilendiğini gösterdiğini belirterek, “geleceğin geçmişten farklı olacağını gösteren bir delil olmadığı için karbondioksitin mevcut oranda kalmasına çalışılsa da sürekli sıcaklık artışını beklemek gerektiğini” ifade etti.
ASİT, OKYANUSLARI “CEHENNEME ÇEVİRİYOR”
Karbondİoksİt oranının artmasının yol açtığı asitleşmenin, okyanusları “daha da gürültülü” hâle getirdiği, bu durumun deniz memelilerini rahatsız ettiği bildirildi. “Nature Geoscience” dergisinde yayımlanan, Havai Üniversitesi’nden Tatiana Ilyina ve Richard Zeebe ile Monterrey Koyu Akvaryum Araştırma Enstitüsü’nden Peter Brewer’in yaptığı araştırma, magnezyum sülfat, borik asit, karbon iyonları gibi bazı kimyasalların okyanusların asitleşmesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, ticarî ya da denizde petrol arama çalışmalarında kullanılan gemiler, askerî sonar sistemleri gibi etkenlerin okyanuslarda yüksek frekansa yol açtığına, bunun da balinaların toplu halde karaya vurmasına ya da yunuslarda geçici sağırlığa sebep olabileceğine dikkati çektiler. Seslerin daha asitli suda daha iyi yayılmasından dolayı, bazı hayvanların daha uzak mesafeden iletişim kurabileceğini, bu durumun sonuçlarının ise henüz bilinmediği vurgulandı. Kısa süre önce yapılan bir araştırma da, güneş ışığının ulaşamadığı çok derin sularda memelilerin ‘’sese göre hareket ettiklerini’’, birbirleriyle haberleşmek, tehlikeyi anlamak ve avlanmak için bu hayvanların birçok ses çıkarıp duyduklarını, deniz memelilerinin, gürültünün çok yüksek olduğu bölgeleri terk ettiğini, insan faaliyetlerinin bu hayvanların hayat alanlarını ele geçirdiğini göstermişti. |
22.12.2009 |
Dünyanın en uzun şelâlesinin adı değişti |
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülkesinde bulunan dünyanın en uzun şelâlesinin adını “Kerepakupai Meru” olarak değiştirdi. Chavez, televizyondan yaptığı haftalık konuşmasında, “Angel Şelâlesi” olarak bilinen dünyanın en uzun çağlayanının adının, yöreye özgü bir isim olan “Kerepakupai Meru” ile değiştirildiğini söyledi. Amerikalı kaşif Jimmie Angel’in 1930 yılında uçağıyla bölgeye çakılmasının ardından çağlayana “Angel Şelâlesi” adı verilmişti. Chavez, açıklamasında bu duruma da değinerek, şelâlenin yöreye ait olduğunu, bunun, Jimmie Angel’in buraya gelişinden çok uzun süre öncesinde de böyle olduğunu, yerli halktan binlerce kişinin bu şelaleyi Jimmie Angel’den önce keşfettiğini söyledi. |
22.12.2009 |
UUİ’ye üç astronot gönderildi |
UluslararasI Uzay İstasyonuna (UUİ) üç astronot götüren Rus uzay aracı Soyuz, önceki gece fırlatıldı. Amerikalı, Japon ve Rus uzay adamlarını taşıyan Soyuz, Kazakistan’ın Baykonur uzay üssünden uzaya gönderildi. Uzay aracı, fırlatıldıktan kısa bir süre sonra Dünya çevresinde yörüngeye yerleşti. Soyuz, çarşamba gece yarısı UUİ’ye kenetlenecek. Üç astronot, UUİ’de altı ay geçirdikten sonra ay başında yeryüzüne dönen üç astronotun yerini alacak. Yeni ekip, istasyonda 6 ay boyunca yüksek teknoloji çalışmalarını sürdürecek. |
22.12.2009 |
Atom çarpıştırıcı asıl görevine hazır |
YüzyIlIn en büyük deneyi olarak kabul edilen ve Büyük Patlama ortamının oluşturulacağı Büyük Hadron Çarpıştırıcısının (BHÇ) test döneminin sona erdiği ve deneyin Şubattaki asıl aşamasına hazır olduğu bildirildi. Deneyi yürüten Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinden (CERN) yapılan açıklamada, İsviçre’nin Cenevre şehrindeki atom çarpıştırıcısının parçacık çarpıştırma rekoru kırdığı ve Şubattaki aşamaya hazırlandığı belirtildi. CERN, çarpıştırıcının ilk test dönemini beklentilerin üzerinde tamamladığını, ilk çarpışmaların Kasım sonu yapıldığını ve 30 Kasımda da ilk rekorun kırıldığını kaydetti. |
22.12.2009 |
Titan’a gemi indirme teklifi |
Bİlİm adamları, NASA’ya Satürn’ün uydusu Titan’ın bir denizine “gemi” indirilmesi önerisinde bulunacaklar. Titan’ın en kuzeyindeki sıvı metan havzası Ligeia Mare’ye gemi indirilmesi önerisi hayata geçirilebilirse, Dünya’nın ötesinde bir gezegenin denizden ilk keşfi olacak. Öneriyi yapacak ekibin başında yer alan Proxemy Research adlı kuruluştan Dr. Ellen Stofan, bunun gerçekten insanın hayalini zorlayan bir durum olduğunu belirtti. Titan Mare Explorer adı verilen ve 425 milyon dolar tutarındaki projenin uzay aracı, ASRG adı verilen yeni motor sistemiyle çalışıyor. 2016’da fırlatılması öngörülen aracın, Dünya ve Jüpiter’in çekim güçlerini kullanarak hızlandıktan sonra 2023’te Titan’a inmesi planlanıyor. |
22.12.2009 |
İsrail’de alkol yasağı |
İsraİl kabinesi, 21 yaşın altındakilere alkollü içki satılmasını yasaklayan yasa teklifini kabul etti. İç Güvenlik Bakanı Yitzhak Aharonovitch tarafından sunulan yasa teklifi kamu alanlarında alkollü içki tüketimini yasaklarken, satışların sadece ruhsatlı dükkânlarda yapılmasını öngörüyor. Alkollü içkilerin 23.00-07.00 saatleri arasında satılmasını da yasaklayan yasa önerisi, çocuk yaştakilere alkol satışına ağır para cezaları getiriyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, haftalık olağan kabine toplantısının açılışında, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 11 yaşındaki çocuklarda alkol tüketimi açısından İsrail’in dünya ülkeleri arasında ikinci sırada olduğunu belirtti. |
22.12.2009 |