Güncel |
Cezaevleri ıslâh etmiyor |
BAŞBAKANLIK Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün yayımladığı ‘’Aile ve Toplum’’ dergisinde yer alan, ‘’Kapkaç Suçundan Hüküm Giyen Yetişkinlerin Sosyo-Demografik Özellikleri ve Sapma Davranışlar Açısından İncelenmesi’’ başlıklı doktora tezi, kapkaç suçlularına yönelik ilginç benzerliklere dikkati çekiyor. Ankara Üniversitesi (AÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Elif Gökçearslan Çifçi’nin geçen yıl hazırladığı, 17 ceza infaz kurumunda, kapkaç suçundan hüküm giymiş, 18 yaşından büyük 61 hükümlüyle görüşme yoluyla hazırlanan teze göre, kapkaç suçu işleyenlerin yüzde 26’sının annesi, yüzde 29,4’ünün babası Güneydoğu, yüzde 21,2’sinin annesi ve babası Karadeniz doğumlu. İstanbul’da yaşayan hükümlüler, suç oranının fazla olduğu Tarlabaşı, Esenler, Bağcılar, Fatih gibi semtlerde yoğunlaşırken, diğer illerde yaşayan hükümlüler de yine o ilin suç oranı fazla olarak bilinen semtlerinde yaşıyor. ‘’Yüksek suç aktivitesi olan yerleşim yerlerinde suç bulaşıcı olabilir. O mahallede büyüyen kişiler için suç eylemi, sosyalleşmenin bir parçası olarak kabul görmekte ve bu sebeple suç aktivitesi yaygın bir hale gelmektedir’’ değerlendirmesine yer verilen teze göre, hükümlülerin eğitim durumları incelendiğinde ise yarısının ilkokuldan sonra eğitim almadıkları görülüyor. Görüşülen hükümlülerden yalnızca bir tanesinin üniversiteye kadar okuma imkânı bulduğu, fakat okulu bitiremediği, bu gencin anne ve babasının da üniversite mezunu olduğu dikkati çekiyor.
YAŞANILAN ÇEVRE SUÇA İTİYOR Görüşme yapılan hükümlülerin yüzde 59,3’ü çocukluk döneminde babası, yüzde 10,2’si annesi, yüzde 22,4’ü ağabey, kardeş veya ablası tarafından sıklıkla şiddet gördüğünü ifade ediyor. Hükümlülerin yüzde 34,5’inin babaları ise annelerine sık sık şiddet uyguluyor. Görüşülen hükümlülerin aile ve yakın akrabalarında da suç geçmişi olan kişilerin bulunması dikkati çekiyor. Hükümlülerin yüzde 36,7’si akrabalarının, yüzde 21,7’si kardeşlerinin, yüzde 15’i ise babalarının tutuklanma/hüküm giyme deneyimleri olduğunu bildirirken, hükümlülerin tamamı, bağımlılık yapıcı maddeler ve alkol kullandıklarını beyan ederken, bunu, evden kaçma davranışının geliştiği ve sokak yaşantısını öğrenmeye başladıkları dönemde ‘’merak’’ ve ‘’bir grup tarafından kabul edilme isteğiyle’’ gerçekleştirdiklerini ifade ediyor. Araştırmaya katılan hükümlülerin arkadaş çevreleri de kendileriyle benzer özellikler taşıyor. Arkadaşlarının tamamı daha önce suç işlemiş, tutuklanmış, hüküm giymiş, kendileri gibi bağımlılık yapıcı maddeler kullanmış kişilerden oluşan hükümlülerin, yüzde 95,1’lik kısmı, ‘’hayatlarında herhangi bir olay karşısında risk alabileceklerini’’ ifade ediyor.
DIŞLANMIŞLIK DUYGUSU İÇİNDELER Teze göre, hükümlülerin büyük bir çoğunluğu, ön ergenlik dönemlerinde, 12-13 yaşlarında suçla tanışıyor, yaklaşık 16 yaşlarına doğru ise yakalanarak ilk cezaevi deneyimini yaşıyor. Tezin, sonuç bölümünde şu görüşlere yer veriliyor: ‘’Hükümlüler, doğrudan ya da dolaylı olarak, yaşadıkları göç deneyiminden etkilenmişlerdir. Zengin olma hayali, hükümlülerin içinde yaşadıkları toplumsal kesimlerde kabul gören bir değer ve ulaşılmak istenen bir hedef haline gelmiştir. Araştırma verileri doğrultusunda, hükümlülerin neredeyse tamamının, düşük sosyo ekonomik düzeydeki semtlerde yaşamaları nedeniyle dışlanmışlık duygusu içinde oldukları görülmektedir. Daha çok, yüksek suç aktivitesinin bulunduğu semtlerde yaşayan hükümlülerin, dışlanmışlıklarına yönelik yüksek farkındalık düzeyinde olduğu görülmüştür. Hükümlüler, çocukluk dönemlerinde yöneldikleri suç davranışını, bir tür oyun olarak algılamışlardır. Bu durum, çocuğun davranışının kendi çevresinde olumlu yönde pekiştirilmesine ve kalıcı hale gelmesine neden olmuştur. Çocukların 18 yaşına kadar işledikleri suçlar (hırsızlık vb) nedeniyle tutukevlerinde/cezaevlerinde tutulmaları, suç davranışının pekiştirilmesine ve yeni suç türlerinin öğrenilmesine neden olmuştur.’’ |
13.12.2009 |