28 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

M. Kemal: Dinim yok

Taraf gazetesi yazarı Ayşe Hür, gazetenin dünkü nüshasında kaleme aldığı “Din yok, milliyet var” başlıklı yazısında Mustafa Kemal’in “Benim dinim yok” dediğini aktardı.

Makalede belirtildiğine göre, Mustafa Kemal, 1928 yılında Türkiye hakkında “Turkey Today” adlı İngilizce bir eser telif eden yazar Grace Ellison’a, “Benim dinim yok ve bazen bütün dinler denize batsın istiyorum” dedi.

CUMHURİYET başında ‘laik’ değildi, hatta Meclis’in bileşimi açısından Osmanlı Devleti’nden bile anti-laikti.

Laiklik rotası netleşiyor

Ancak rota kısa zamanda netleşti. İlk adım 3 Mart 1924’te Halifelik ve Şeyhülislamlık makamlarının, Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması dinî taşınmazların Başbakanlık bünyesinde kurulan bir müdürlüğe nakli, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması oldu. 15 gün sonra medreseler kapatıldı. Ama bu radikal adımları dengelemek için olsa gerek, birkaç ay sonra onaylanan 1924 Anayasası’nda “Türkiye Devletinin dini, din-i İslâmdır” şeklindeki ifade korundu. Ayrıca 16. maddeye göre milletvekilleri, 38. maddeye göre de Cumhurbaşkanı, göreve başlarken dinsel bir yemin ediyorlardı. 26. maddede “ahkâm-ı şeriye hükümlerinin tenfizi” şeklinde bir ifade vardı. Bunları tekke ve zaviyelerin kapatılması; Latin alfabesi, dilde özleşme, kıyafet devrimi, ölçü sisteminin, takvimin, hafta tatili gününün değişmesi, hukuk, eğitim, idare ve yargıda değişiklikler izledi. Azınlık ve yabancı okullarında din eğitimi yasaklandı, buna paralel olarak müfredat ulusçuluk eğitimi ile takviye edildi. 10 Nisan 1928’de, Anayasa’daki “Devletin dini, din-i İslâmdır” ibaresi ile yemin metinlerinden “vallahi” kelimesinin çıkarılarak yerine “namusum üzerine söz veririm” ifadesi getirildi. 26. maddedeki -“ahkâm-ı şeriye hükümlerinin tenfizi” ifadesi de kaldırıldı.

Din yok, milliyet var

Peki, toplumun iliklerine işlemiş dinin böyle aniden sökülüp atılmasıyla ortaya çıkacak boşluğun neyle doldurulması planlanıyordu? Ekim 1926’da yazılmış olan ve Samsun Milletvekili Ruşeni (Barkın) imzasını taşıyan ve Mustafa Kemal tarafından okunarak yanına çeşitli işaretler ve notlar konmuş olan “Din Yok, Milliyet Var” başlıklı makale ilk ipucunu veriyor. Dinin yerini ulusçuluk fikri alacaktı. Nitekim Türkiye hakkında yazılmış ilk İngilizce eserden biri olan Turkey Today’in (1928) yazarı Grace Ellison’a göre o yıllarda ‘ulusçuluk Türkiye’nin yeni dini, Misak-ı Milli Kur’ân-ı Kerim’i, İsmet İnönü ise Hazreti İsa’sı’ olmuştu. Yazar, Mustafa Kemal’in kendisine “Benim dinim yok ve bazen bütün dinler denize batsın istiyorum” dediğini yazdığına göre, neyse ki Mustafa Kemal’in tanrı olmaya niyeti yoktu!

Ancak, Aralık 1930’da yaşanan ‘Menemen Olayı’ndan sonra dine karşı tutum daha da katılaştı. ‘Laiklik’ ilkesi, 1931’de CHP’nin ‘Altı Umde’si, (bugünkü ‘Altı Ok’) arasına girdi. Bu sırada, Mustafa Kemal’in emriyle dört koldan Kur’ân’ın ve hadislerin Türkçe tefsirleri yapılıyordu. Ardından ezan ve kamet Türkçe okunmaya başlandı. Ama ulusçuluğun adeta bir din olarak ortaya konması CHP’nin 1935’te toplanan Dördüncü Büyük Kurultayı’nda oldu. Kurultay’dan sonra Dr. Adnan Adıvar’ın belirttiği gibi, ülkede Batı düşünüşünün, daha doğrusu Batı pozitivizminin egemenliği öylesine yoğundu ki, buna “düşünce demek yerine resmî dinsizlik dogması demek” daha doğruydu. Türkiye adeta “pozitivist bir anıtkabir” olmuştu!

Ve nihayet, 5 Şubat 1937’de CHP’nin ‘Altı Ok’u Anayasa’ya girdi. Anayasa’nın 2. maddesinden “devletin dini İslâm’dır” ibaresi çıkarılarak madde “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir” şekline dönüştürüldü. 75. maddede yapılan değişiklikle ‘muaheze edilmeden (kınanmadan)’ felsefi içtihat, din ve mezhep mensubu olmak ve tarikat üyesi olmak, anayasal hak olmaktan çıkarıldı.

Böylece Cumhuriyet’in ilânından tam 13,5 yıl sonra ‘laik’lik anayasal bir ilke oldu. Peki, gerçekten laik olunabildi mi? Bence hayır. Devletin laiklik dediği, Fransız İhtilâli’nden sonra Fransa’da olduğu gibi, devlet eliyle belli bir dinin belli bir yorumunun, bazı inanç ve geleneklerinden, kurumlarından, ritüellerinden arındırılarak toplumu kontrol altında tutmak için kullanılması oldu. Sonunda laiklik, devletin ‘sivil dini’nin adı oldu.

Yabancılaşma iyice arttı

Kemalizm, Sovyetler Birliği’ndeki gibi dinin sosyal köklerini kurutmaya çalışmadıysa da, bu radikal adımlar, dinin toplumsal yaşamın her noktasına nüfuz ettiği ‘eski düzeni’ 10-15 yıl gibi kısa bir sürede tarihe gömmek ve yerine Batılı tarzda modern, laik (ve elbette ‘Türk’) bir toplum inşa etmek gibi devasa bir iddia taşıyordu. Sonuç olarak, Cumhuriyet laikliğinin Fransa’dan esinlenen tepeden inmeci tarzı, halkla seçkinler (aydın) arasındaki yabancılaşmayı iyice arttırdı. Mete Tunçay’a göre, bu yanlışlıkla ulaşılmış değil, bile isteye varılmış bir sonuçtu. Cumhuriyet aydını kendini, toplumun ‘aydınlanmaya muhtaç’ diye tanımladığı kesimlerinden ayırmayı seçmişti. Bu tercihin günümüzde de devam ettiği görünüyor.

Ayşe Hür

Taraf, 27.9.2009

28.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  PROGRAMLAR DEFALARCA DEĞİŞTİĞİ HALDE

  İlk işimiz tezkere

  Katılım payı dâvâlık oldu

  M. Kemal: Dinim yok

  Yücel Çakmaklı'ya sevgi seli

  Davos ve one minute lâfta kaldı

  Resmî tarih yalanlarının sonu geldi

  İNGİLTERE’DE BEDİÜZZAMAN PANELİ YAPILDI

  SELİMİYE’YE ZİYARETÇİ AKINI

  Cezaevinden, otomobil ve halı yıkama hizmeti

  Zayıflama haplarını, Sağlık Bakanlığı onaylamalı

  Astım, sahil kenarlarında daha yaygın

  Tuz, sağlığın düşmanı

  Turistler, tarihî İstanbul’u görmeden gidiyor

  Seyfo Dayı vefat etti

  Ormanlar, SMS ağına dahil olacak

  Helikopter enkazını bulan köylülere ödül

  Sivil anayasa başka bahara

  AB üyesi kurucular kararını vermeli

  Korsanlarla mücadele sırası Gökova’da

  Vali Okutan: Sabır insanı insan yapar

  Vergide uzlaşmaya giden kazanıyor

  “Demokratik açılım” kardeşlik projesi

  “e-ihale” start alıyor

  Deniz Feneri’nden, Gazze’ye bilgisayar laboratuvarı

  Katılım payı, hastayı da hastaneyi de zorlayacak

  Dilimizi, dünyada ait olduğu yere taşıyamadık

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.