Haberler |
Mehmet Kaya: Güvenlik güçleri köye ancak ertesi gün gelebildi |
“Olayın sorumlularının bir an önce yakalanmasını istiyoruz, tek isteğimiz bu. Olayın olduğu günü anlatır mısınız?
1993’te 12 yaşındaydım. Olayları bizzat yaşadım. Akşam biz yayladan geliyorduk. Köye iki-üç kilometre uzakta yaylamız vardı. Yanımızda Yahya Özdemir adlı bir abimiz vardı. Beraber gelirken bizim karşımıza 3 kişi çıktılar. PKK rozetli, yeşil elbiseli 3 kişi eli silâhlıydı... İki kişi de aşağı köyden, tarladan almışlar her hâlde... “Durun” dediler durduk. Ondan sonra kimlik sordular. Yahya abi kimliğim yanımda yok dedi. “Nereden geliyorsunuz” dediler. “Yayladan geliyoruz” dedik...
Sonra sizi köye mi götürdüler? Yani nasıl oldu köye varışları?
Evet. “Konuşma yapacağız” dediler. “Sakin olacaksınız, bize yardımcı olacaksınız” dediler. “Buralar bizim” dediler.
PKK rozetleri vardı dediniz. Kendi ağızlarından da “Biz PKK örgütündeniz” dediler mi?
Tabiî, “biz Kürdistan devletini kuracağız” dediler. “Buralar bizim” dediler. “Çocuklarınızı okula yollamayın, oğullarınızı askere yollamayacaksınız” dediler.
Siz sadece bu üç kişiyi mi gördünüz?
Hayır ondan sonra 30-40 kişilik bi grup daha geldi. 13-15 yaşlarında gibiydiler. Çocuk denebilecek kadar küçük yani. O, 30-40 kişilik grup geldi bizim önümüze geçti. İşte hepsi birer metre arayla açıldılar, “hadi gidiyoruz” dediler, yürümeye başladık köye doğru. Köye gittiğimizde köye dağıldılar hemen. Ondan sonra bizi derenin orada toplamaya başladılar. Bizimle konuşmaya başladılar. Propaganda yapmaya başladılar. Sonra bizim kadınlar, “Bize işte birşey yapmayın, neyimiz varsa altınlarımızı alın, yeter ki bize ve beylerimize birşey yapmayın” dediler. Onlar da “tamam birşey yapmayacağız, siz altınlarınızı verin” dediler. Herkesin neyi var neyi yoksa topladılar, saatlerine kadar aldılar yani. Biraz sonra evlerin yandığını gördüm. Sonra annemi merak ettim. Sonradan öğrendim ki evimizin arka kapısından annemle, dayımın koşarak dağa doğru kaçmış, ama ben bilmiyor ve onu arıyordum. Sonra yine biz tekrar derede toplanmaya başladık. Evler yanıyordu. Ben hâlâ annemi merak ettiğim için teröristlerin olduğu, köyün diğer ucuna doğru gittim. Okulun oraya kadar gittim. Okulun ordan şehitlerin seslerini duymaya başladım. "İmdat, imdat!" diye bağırıyorlardı. Korktum o tarafa doğru gitmeye. Geri döndüm. Kadınları gördüm. Onlara söyledim "İmdat, imdat!" diye bağırıyorlar dedim. O zaman işte yaşım küçük olduğu için sen yanlış duymuşsundur ne biliyorsun diye oturttular beni. Bir de kadınları bomba koyduk diye korkutmuşlar, kımıldayamıyorlar oradan. Ondan sonra sabah olduğunda eve doğru gittiğimde annemi gördüm. Annemle birlikte olayların olduğu yere, cenazelerin olduğu yere doğru gittik. Baktım rahmetli dedemin alnından kurşun girmiş. Alnı olduğu gibi parçalanmıştı. Bacağı parçalanmış. Sonra kadınlarla birlikte ağladık, ağıt yaktık. O anki acı anlatılamaz.
Bu kadar olay olurken hiçbir güvenlik gücü gelmedi mi?
Onu ben size kesin olarak söyleyeyim. Bu olay 5 Temmuz 1993’te olduğu zaman, akşam namazının Erzincan’da saat 20:00 civarı olduğunu düşündüğümüzde. Olay o anda olduktan ertesi gün öğlen saat 13:00’e kadar bir Allah’ın kulu köye gelmedi. Öğleden sonraya kadar hiç kimsenin geldiğini hatırlamıyorum ben.
Olayı kimin ve neden yaptığı ile ilgili bizzat yaşamış biri olarak söyleyebileceğiniz şeyler var mı?
Olay Madımak’ın intikamı olarak gösterildi. Meselâ not kâğıtları vardı. Orada şehitlerin, ölenlerin üstüne not bırakmışlar. “1938 Dersim ve 1993 Sivas olayının intikamı alındı” diye.
Aradan uzun yıllar geçti. Sizin istediğiniz nedir?
Faillerin yakalanmasını istiyorum ben. Başka hiç- bir şey istemiyorum. |
05.07.2009 |