ŞANLIURFA'DA TERTİPLENEN BEDİÜZZAMAN'I ANMA TOPLANTISINDA KONUŞAN ROMANCI-YAZAR İSLÂM YAŞAR, "MANEN ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR İÇİN DE GÖZYAŞLARIMIZ SEL OLUP AKMALI" DEDİ.
BÜYÜK İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin vefatının 49. yıl dönümü dolayısıyla Bediüzzaman Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Bediüzzamanı anma toplantısı Şair Nabi Kültür Merkezi salonunda yapıldı. Bediüzzaman ve Aile konulu Programa Yeni Asya gazetesi yazarlarından İslâm Yaşar konuşmacı olarak katıldı.
Takdimciliğini İsmail Zorlu’nun yaptığı anma toplantısı Hamza Yetim’in okuduğu Aşr-i Şerifle devam etti. İbrahim Şiran’ın “Çekilip Nur’u Hidayet” isimli okuduğu şiirden sonra Bediüzzaman Vakfı Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, Bediüzzaman adına Dünyada ve Türkiye’de ilk vakfın Şanlıurfa’da kurulduğuna dikkat çekerek, “Bediüzzaman adına ilk vakıf 1992 yılında Şanlıurfa'da kurulmuştur. Şanlıurfa’da ilk defa kutlanmaya başlayan Bediüzzaman Haftası bütün dünyaya yayılmıştır. Bediüzzaman eserlerinde taşıyla toprağıyla mübarek gördüğü Urfa halkına duâ etmiştir. Bizler de bu duâya mazhar olarak ona olan vazifemizi yapıyoruz” dedi.
Gazetemiz yazarlarından İslâm Yaşar ise ‘Bediüzzaman’ı anmaktan daha çok, anlamanın önemli olduğunu vurgulayarak, ‘Eğer biz Bediüzzamanı ailemizden biri olarak kabul edersek, biz de onun etrafındakilerden biri oluruz o zaman’ dedi ve şöyle devam etti: “Bediüzzaman Hazretleri aile hayatının bir tahassüngâh olduğunu söylüyor. Evet, siz eğer işinize giderken eşinizin hayır duâlarıyla uğurlanırsanız ve evinize eliniz boş, ama yüzünüzde tebessüm demetiyle gelirseniz, tebessüm halkalarınız aile ve çocuklarınıza yansır. Onları sımsıcak sarar. Eğer çocuğunuz tahakküm altında kaldığı aile dışı hayattan bunaldığında, evine, ailesine sığınmak için acele ediyorsa, işte o ev bir tahassüngâhtır. O zaman sizin eviniz de bir okul olur. Siz de o asil okulun has muallimleri olursunuz. Unutmayın ki, `İnsanın en birinci ve tesirli muallimi validesidir` ifadelerini kullanan Bediüzzaman, `Ben seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, hepsinden önemlisi validemden aldığım derslerdir` demiştir. `Anne bir çekirdek dikiyor çocuğunun ruhuna. Tohum çiçek oluyor. Bir kardelen çiçeğiyse eğer, kalın buz tabakasını delip arz-ı endam eder. Bir menekşedir, belki, bir çiğdemdir. Bu çiçekler bir bir arz-ı endam ettiğinde nasıl ki Maraş Ovası, bu bahar mevsiminde bizi mest ediyorsa, o çocukların baharı da bizi mest edecektir. O zaman sizler cennetasa baharda çiçek açacak bu bahçenin bahçıvanları olacaksınız.`
Yaşar konuşmasını şöyle sürdürdü: `Bir çoğunuzun yanaklarından yaşlar süzüldüğünü görüyorum. Aslında bu gözyaşlarının manevî olarak öldürülen çocuklar için de akması gerekiyor. Bizim çocuklarımız, bizim gözümüzün önünde, bizim evimizde ve bizim sağladığımız imkânlarla öldürülüyor. Bediüzzaman Hazretleri, ailelerde yaşanan tehlikeyi sezdiği vakit şöyle haykırmıştı: `Eyvah! O da mı tehlikede?` Ailemizi bu tehlikelerden uzak tutmalıyız. `Bediüzzaman`ın `Daire-i meşrûadaki keyfe iktifa ediniz. Sizin hanenizdeki sohbetler yüzer sinemalardan daha önemlidir` sözlerini aktaran Yaşar, konuşmasına şöyle devam etti. `Çocuklarımızla ilgilenmemiz gerekiyor. Onlara ‘git yat’ demek yerine, izlemekte olduğumuz filmi bırakarak onunla beraber odasına biz de gitmeliyiz. Ona Allah sevgisini, Peygamber sevgisini anlatmalıyız. O zaman o, yattığı zaman rüyasında Peygamber Efendimizi (asm) görür.' `Babalar da evlerinde ailesiyle birlikte kitap okuyacaktır. O zaman evimiz küçük bir Medrese-i Nuriye olacaktır. Çocuğu yoksa komşularından üç-dört kişi birleşip 5-10 dakika bile olsa kitap okuyabilirler. Bediüzzaman Hazretleri beş-on dakika bile olsa Risâleleri okumak, yazmak, dinlemek şeklinde meşgul olanların hakikî talebe-i ulumun şeref ve sevaplarına sahip olacaklarını müjdeliyor` dedi.
İslâm Yaşar program sonunda Bediüzzaman ile ilgili yazmış olduğu kitaplarını okuyucuları için imzaladı.
|