Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’ilâhî aşkı’’ temel alan öğretilerinin, sorunlara çözüm olabileceğini söyledi.
Şimşekler, bütün dünyada Mevlânâ’ya ilginin giderek arttığını, yaptıkları araştırmalarda bu ilginin en önemli sebebinin, insanların içindeki bir türlü dolduramadıkları boşluk olduğunu tesbit ettiklerini ifade etti. Konya’daki, Mevlânâ’yı anma faaliyetlerine gelen yabancı turistlere uyguladıkları ankette, turistlerin, Mevlânâ’nın öğretilerinin, aradıkları iç huzuru ve mutluluğu sunduğunu belirtiklerini anlatan Şimşekler, Mevlânâ’nın zaten bütün eserlerinde insanı konu ettiğini vurguladı.
Mevlânâ’nın eserlerinin ortak özelliğinin, adeta insana kendisiyle ilgili bir ‘’kullanma kılavuzu’’ sunması olduğunun altını çizen Şimşekler, Dünya Sağlık Örgütünün bir yayınında, 2025 yılında insanın karşısına çıkacak en önemli hastalığın stres olacağını açıkladığını, bu tahminin, insanlığın önümüzdeki dönemlerde Mevlânâ ve öğretilerine olan ihtiyacının da artacağı şeklinde yorumlanabileceğini dile getirdi.
“İYİLİK DE, DERT DE ALLAH’TAN GELİR”
Mevlânâ’nın bütün bu sözlerinden çıkarılacak dersin, ‘’bu dünyadaki mal, mülk ve şöhret için strese girmenin bir anlam ifade etmeyeceği’’ olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevlânâ’ya göre kişinin Allah’ın sevgisini kazanması, dünyada iyi bir ad bırakması, hayırla yad edilmesi her şeyden önemlidir. Tüm bunlardan sonra şunu diyebiliriz ki, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’İlâhî aşkı’’ temel alan öğretileri şifa olabilir. Zaten içinde dert olmayan, dertlenmeyen kişi gerçek anlamda Mevlânâ’yı anlayamaz. Mevlânâ, sıkıntısı olanın ilâcıdır.’’
Bu konuda Mevlânâ’nın hayatında yaşadığı bir olaydan örnek veren Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’Mevlânâ bir gün oğlunu üzgün ve düşünceli görmüş ve neyi olduğunu sormuş. Oğlu da ‘içimde bir sıkıntı var, nedenini bilmiyorum’ demiş. Mevlânâ da dışarı çıkıp başına bir kurt postu takıp içeri girerek, oğlunu şaka yollu korkutmaya çalışmış. Oğlunun gülmeye başlaması üzerine, ‘işte sevgili de (Yaradan) böyledir. Bazen iyi, bazen kötü surette görünür. Bunu bilirsen sıkıntıya düşmezsin’ demiştir. Mevlânâ, iyiliğin olduğu gibi, karşılaşılan bütün dertlerin de Allah’tan geldiğini, insana çok şey kazandırabileceğini, dertlere hep ‘kötü’ olarak bakılmaması gerektiğini anlatmaktadır.” Şimşekler, modern tıbbın da kişilere ve olaylara sevgiyle, olumlu şekilde bakmanın insanları rahatlattığını, stresten uzaklaştırdığını ortaya koyduğunu hatırlattı.
“MAL, MAKAM, ŞÖHRET İNSANIN
ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL”
Bugün bile modern insanın çözemediği sorunlar karşısında önce strese, daha sonra da depresyona girdiğinin bilindiğini ifade eden Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’İnsan çoğu kez dünyevî kazanımların peşinde koşuyor, bunlara ulaşamayınca da önce strese, sonra da depresyona giriyor. Pek çok kişinin kaygısı mal, mülk, makam ve şöhret elde etmek oluyor. Bu istekler hiçbir zaman bitmiyor. Mevlânâ’ya göre, dünyadaki her şeyin geçici olduğunun bilinciyle, dünya malına önem verilmemesi gerekiyor. Mevlânâ’ya göre dünya malı ve buradaki kaygılar, bir şimşek gibi anlık görünen ve daha kaybolabilen şeylerdir. Bunların peşinden kendini paralarcasına koşmak anlamsızdır. Asıl insanın peşinde koşması gereken şey Mevlânâ’ya göre, sevgilidir (Yaradan). Geçici olmayan şey, insanı huzura kavuşturan şey Allah aşkıdır. Mesnevî’nin daha başında Mevlânâ, ‘Ey oğul, kopart zincirlerini, özgür ol, daha ne zamana kadar paranın pulun esiri olacaksın’’ der. Ona göre, para pul peşinde koşmak, insanın özgür olmasını engeller, üzerinde sürekli bir baskı oluşturur.’’ Şimşekler, Mevlânâ’nın, dünya malına fazlaca meyleden, kendi çalıştırdığı insanlara sert davranan, şöhrete kapılan insanlara her zaman, Kur’ân-ı Kerim’deki, ‘’sizden önce gelen insanlar her şeylerini bırakıp da gittiler’’ âyetini hatırlattığını ifade etti.
|