"Gerçekten" haber verir 25 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

Bunalımın ilâcı, İlâhî aşk

Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’ilâhî aşkı’’ temel alan öğretilerinin, sorunlara çözüm olabileceğini söyledi.

Şimşekler, bütün dünyada Mevlânâ’ya ilginin giderek arttığını, yaptıkları araştırmalarda bu ilginin en önemli sebebinin, insanların içindeki bir türlü dolduramadıkları boşluk olduğunu tesbit ettiklerini ifade etti. Konya’daki, Mevlânâ’yı anma faaliyetlerine gelen yabancı turistlere uyguladıkları ankette, turistlerin, Mevlânâ’nın öğretilerinin, aradıkları iç huzuru ve mutluluğu sunduğunu belirtiklerini anlatan Şimşekler, Mevlânâ’nın zaten bütün eserlerinde insanı konu ettiğini vurguladı.

Mevlânâ’nın eserlerinin ortak özelliğinin, adeta insana kendisiyle ilgili bir ‘’kullanma kılavuzu’’ sunması olduğunun altını çizen Şimşekler, Dünya Sağlık Örgütünün bir yayınında, 2025 yılında insanın karşısına çıkacak en önemli hastalığın stres olacağını açıkladığını, bu tahminin, insanlığın önümüzdeki dönemlerde Mevlânâ ve öğretilerine olan ihtiyacının da artacağı şeklinde yorumlanabileceğini dile getirdi.

“İYİLİK DE, DERT DE ALLAH’TAN GELİR”

Mevlânâ’nın bütün bu sözlerinden çıkarılacak dersin, ‘’bu dünyadaki mal, mülk ve şöhret için strese girmenin bir anlam ifade etmeyeceği’’ olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevlânâ’ya göre kişinin Allah’ın sevgisini kazanması, dünyada iyi bir ad bırakması, hayırla yad edilmesi her şeyden önemlidir. Tüm bunlardan sonra şunu diyebiliriz ki, yoğun stres yaşayan ya da depresyona girmiş kişiler için Mevlânâ’nın ‘’İlâhî aşkı’’ temel alan öğretileri şifa olabilir. Zaten içinde dert olmayan, dertlenmeyen kişi gerçek anlamda Mevlânâ’yı anlayamaz. Mevlânâ, sıkıntısı olanın ilâcıdır.’’

Bu konuda Mevlânâ’nın hayatında yaşadığı bir olaydan örnek veren Yrd. Doç. Dr. Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’Mevlânâ bir gün oğlunu üzgün ve düşünceli görmüş ve neyi olduğunu sormuş. Oğlu da ‘içimde bir sıkıntı var, nedenini bilmiyorum’ demiş. Mevlânâ da dışarı çıkıp başına bir kurt postu takıp içeri girerek, oğlunu şaka yollu korkutmaya çalışmış. Oğlunun gülmeye başlaması üzerine, ‘işte sevgili de (Yaradan) böyledir. Bazen iyi, bazen kötü surette görünür. Bunu bilirsen sıkıntıya düşmezsin’ demiştir. Mevlânâ, iyiliğin olduğu gibi, karşılaşılan bütün dertlerin de Allah’tan geldiğini, insana çok şey kazandırabileceğini, dertlere hep ‘kötü’ olarak bakılmaması gerektiğini anlatmaktadır.” Şimşekler, modern tıbbın da kişilere ve olaylara sevgiyle, olumlu şekilde bakmanın insanları rahatlattığını, stresten uzaklaştırdığını ortaya koyduğunu hatırlattı.

“MAL, MAKAM, ŞÖHRET İNSANIN

ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL”

Bugün bile modern insanın çözemediği sorunlar karşısında önce strese, daha sonra da depresyona girdiğinin bilindiğini ifade eden Şimşekler, şunları kaydetti: ‘’İnsan çoğu kez dünyevî kazanımların peşinde koşuyor, bunlara ulaşamayınca da önce strese, sonra da depresyona giriyor. Pek çok kişinin kaygısı mal, mülk, makam ve şöhret elde etmek oluyor. Bu istekler hiçbir zaman bitmiyor. Mevlânâ’ya göre, dünyadaki her şeyin geçici olduğunun bilinciyle, dünya malına önem verilmemesi gerekiyor. Mevlânâ’ya göre dünya malı ve buradaki kaygılar, bir şimşek gibi anlık görünen ve daha kaybolabilen şeylerdir. Bunların peşinden kendini paralarcasına koşmak anlamsızdır. Asıl insanın peşinde koşması gereken şey Mevlânâ’ya göre, sevgilidir (Yaradan). Geçici olmayan şey, insanı huzura kavuşturan şey Allah aşkıdır. Mesnevî’nin daha başında Mevlânâ, ‘Ey oğul, kopart zincirlerini, özgür ol, daha ne zamana kadar paranın pulun esiri olacaksın’’ der. Ona göre, para pul peşinde koşmak, insanın özgür olmasını engeller, üzerinde sürekli bir baskı oluşturur.’’ Şimşekler, Mevlânâ’nın, dünya malına fazlaca meyleden, kendi çalıştırdığı insanlara sert davranan, şöhrete kapılan insanlara her zaman, Kur’ân-ı Kerim’deki, ‘’sizden önce gelen insanlar her şeylerini bırakıp da gittiler’’ âyetini hatırlattığını ifade etti.

25.04.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Meclis üye seçemezmiş

  HALKIN TALEPLERİ İYİ OKUNMALI

  Anayasa kökten değişmeli

  Anayasada düzenleme isteyenler çok

  Sendikalar Taksim’de ısrarlı

  Türkiye-AB Karma istişare komitesi toplanıyor

  Dayakçı polise inceleme

  Helâl Gıda Konferansı bugün başlıyor

  Tüketici kredi kartına sarılıyor

  MÜSİAD, Araplarla işbirliği anlaşması imzaladı

  İstanbul’da bombalı gece

  Poyrazköy’de medyaya izin yok

  İETT, 2008'de 557 milyon yolcu taşıdı

  İzmir, Bediüzzaman Mevlidine hazır

  Sıcaklık azalacak

  Nüfus artışında alarm

  ÖSS’ye gireceklere yiyecek uyarısı

  Gürcü Gençler Rize’de Kur’ân-ı Kerim öğreniyor

  Çukurova’nın barajları doldu

  Gezegeni kurtarmak için miting

  375 milyon insan iklim felâketinden etkilenecek

  İnsan, kâinatın bir parçası

  Bunalımın ilâcı, İlâhî aşk

  Risâle-i Nur yedi Mesnevî hükmünde

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis