Deutschland dergisinin Şubat-Mart sayısında Jeannette Goddar imzasıyla yayınlanan makalede Almanya’daki imamların Türkiye tarafından eğitilip, gönderildiği ve böylece yeni bir hayata adım attıkları anlatılıyor. İşte Goddar’ın sözkonusu makalesi: Almanya’da Müslümanlar için yaklaşık 3000 ibadet mekânı var, şimdilerde minareleri ve kubbeleriyle camiler de sayıca artıyor. Bu ibadethanelerin imamlarının çoğu Türkiye’den geliyor. Seçimleri Türkiye’de yapılıp Almanya’ya gönderiliyorlar. Örneğin Almanya’daki Türk Müslümanların teşkilâtı DİTİB’in camisine bir imam mı gelecek, bu görevine önce iyi hazırlanması gerekiyor. Zira Almanya’daki en büyük Müslüman federasyonu olan DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) imamların meslek içi eğitimine yönelik bir Türk-Alman ortak programının partneri. DİTİB bünyesinde toplanmış 880 cemaat var. Dolayısıyla iyi hazırlanmış imam ihtiyacı da o derece büyük. Bugüne kadar Türkiye’nin görevlendirdiği, Almanya’da çalışan 450 imam Almanya’ya gelmeden önce Ankara’daki Goethe Enstitüsü’nde kursa katıldılar. Burada dört ay süren kurslarda Almanca öğreniliyor. Programda 380 saatlik dil dersinin yanısıra 20 saatlik de Almanya hakkında temel bilgilerin verildiği dersler var.
Toplum hayatına yönelik bir çalışmayı da Konrad Adenauer Vakfı üstleniyor: Vakıf, imamları bir haftalığına Almanya’daki hayatla ilgili bilgilerin verildiği bir kursa davet ediyor. Buranın programında siyaset, ekonomi ve din konularındaki konferansların yanısıra, çok kültürlü bir toplumda hayat ve Alman devlet kurumlarının görevlerine ilişkin bilgiler de yer alıyor. Gündemin en üstündeyse entegrasyonla ilgili konular var: Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlerin durumu nasıl? Almanya’daki göçmelerin hakları ve yükümlülükleri neler? Bu program 2002 yılında Ankara’da T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Almanya Büyükelçiliği’nin inisiyatifiyle oluşturuldu. Diyanet İşleri Başkanlığı bu çalışmada, DİTİB’in camilerinde görev almak isteyen imam adaylarının Türkiye’nin her yerinden yaptıkları başvuruları değerlendirerek karara bağlıyor.
“Almanya’da imamların sorumluğu çok büyük, ellerindeki imkânları da”, diyor Ankara Goethe Enstitüsü’nden Günter Neuhaus. Türkiye’de olduğundan da daha fazla, ailelerin her türlü sorununda onların muhatabı durumunda olduklarını vurguluyor. “İmamların, eğitimci ve sosyal pedagog görevleri olduğunun farkına varmaları gerekiyor ilk aşamada” diyor Neuhaus. Diyanet bu önemli ödevin farkında: “Entegrasyon meselesi Türkiye’de gereğince yankı buldu. Buradakiler şunu biliyor: Almanya’ya gelmek isteyenler toplumla iç içe olmalılar.”
İmamların kendilerine sunulan Türk-Alman ortak eğitim çalışmasına istekle katılmaları da anlaşılır bir şey. Neuhaus’un da doğruladığı gibi, Almanya’daki hayata hazırlanma konusunda imamların ilgileri büyük: “Bir imam Almanya’nın bir yerinde dört yıllığına görev yapmakla da kalmıyor. Genellikle karısı ve çocuklarıyla bu ülkeye taşınıyor. Elbette görevinin onu nasıl bir yere götüreceğini merak ediyor.” İmamların iyi hazırlanması konusunda Türk-Alman işbirliğine verilen önemi, programın finansman yapısı da gösteriyor: İki taraf olarak Diyanet ve Alman Dışişleri Bakanlığı maliyetleri yarı yarıya üstleniyor. İstanbul / Yeni Asya
|