Sultanlar Grup bünyesinde bir şirket olan Tibet A.Ş’yi kısaca tanıtır mısınız? Firma olarak yakın gelecekte hedefleriniz nelerdir?
Biz Tibet A.Ş ve içerisinde faaliyet gösterdiğimiz Sultanlar Grup olarak yöneticilerimizle, personelimizle, distribütörlerimizle; birlikte üreten, birlikte büyüyen, birlikte gelişen, aynı amaç etrafında kümelenmiş büyük bir aileyiz. Birlik ve beraberliğimiz bozulmadığı sürece hiçbir kuvvet hedeflerimize ulaşmamıza engel olamaz. Bu yıl 64. yılımızı kutluyoruz. Eminim ki daha nice kuruluş yıldönümlerimizi el ele; sevgi, saygı ve dayanışma içerisinde birlikte kutlayacağız. Rize’den İstanbul’a uzanan bir geçmişimiz var. Gelinen noktada artık İstanbul’dan Abu Dabi’ye, Türkmenistan’a, dünyanın farklı farklı ülkelerine ürünlerimiz, emeğimiz, bilgi ve deneyimimiz ulaşıyor. Bunu görmek gerçekten çok güzel. Ortaya çıkan fotoğraf bizim 64 yıl boyunca nerden gelip nereye doğru gittiğimizi gösteriyor.
2009 yılı krize rağmen yeni yatırımlarımızın devreye gireceği bir yıl olacak. Temizlik ve gıda alanlarında tüketicilerimizin talepleri ve pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yeni ürünlerimizi piyasaya sunacağız. Pazarlama faaliyetlerimizle kendimizi hedef kitlemize daha çok anlatacağımız, sosyal sorumluluk projelerine daha fazla ağırlık vereceğimiz bir yıl olacak. Geçtiğimiz yıl çok çalıştık, çok emek sarf ettik. Bu yıl da yine yoğun bir mesai içerisinde çalışacak, Tibet ailesinin her bir ferdiyle omuz omuza vererek, oluşturacağımız büyük sinerjiyle 2009 yılına damgamızı vuracağız.
55 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ
Abu Dabi gibi yurt dışı yatırımlardan söz ettiniz. Bu yatırımlarınızı biraz açar mısınız? Böyle bir kriz ortamında neden yurt dışında yatırım yapmaya karar verdiniz?
Bildiğiniz gibi Tibet A.Ş. 64 yıldır ülkemizde tanınan, bilinen ve üretim yaptığı sektörlerde öncü firma konumuyla faaliyetlerini sürdüren bir şirket. Deneyimimiz, güvenilirliğimiz ve ürün kalitemiz Türkiye’de 7’den 70’e herkes tarafından takdir gördüğü için, her geçen yıl biraz daha büyüyerek, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz.
Tabiî ki bu güçlü yükseliş kendisini yurtdışında da hissettiriyor. Yüzde yüz yerli öz sermayemizden olan markalarımız, ürünlerimiz dünyanın tam 55 farklı ülkesine ihraç ediliyor. Bu gerçekten hareketle biz en büyük hedefimizi kısa vadede bölgesel güç haline gelmek olarak belirledik ve ürünlerimizi küresel pazara daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde ulaştırabilmek için Türkiye dışında da üretim tesisleri kurmayı amaç edindik. İşte bu yıl devreye giren Abu Dabi’deki projenin ana ekseni bu. Oradaki yerel bir kuruluş olan Royal Group’a ait Reef LLC ile iş birliği içerisinde, ortaklaşa bir yatırım yapacağız. Burada bir fabrika kurarak markalarımızın Abu Dabi’de üretilmesini, Suudi Arabistan’da ve Suriye’de oluşturacağımız satış ofisleriyle de bölge halkının ürünlerimize daha kolay ulaşmasını sağlayacağız.
Abu Dabi’deki bu projenizin haricinde yakın gelecekte başka yurt dışı yatırım projeleriniz var mı?
Abu Dabi’deki yatırımdan sonra 2010 yılında da Türkmenistan’da yatırım hedefimiz var. Her şey yolunda giderse bu projeyi daha da erkene çekebiliriz. Türkmenistan’daki çalışmalarımızın amacı da yine Abu Dabi örneğinde olduğu gibi oradaki yerel pazara daha rahat erişebilmek ve Türki Cumhuriyetlerdeki soydaşlarımızı zengin ürün portföyümüzle buluşturabilmek. İlerleyen dönemlerde de farklı coğrafyalarda buna benzer yatırımlarda bulunmaya devam edeceğiz.
TİBET, KRİZE RAĞMEN ÖZ
KAYNAKLARIYLA BÜYÜYOR
Yaşanmakta olan krize karşı ne gibi tedbirler aldınız? Krizi fırsata çevirmek mümkün mü sizin açınızdan?
Biz dünyadaki hemen her piyasayla sürekli olarak ilişki halindeyiz. Bu yüzden yurtdışında yaşanan dalgalanmaları birçok firmadan daha önce hissedebiliyoruz. İçinde bulunduğumuz krizi de çok önceden tahmin ederek tedbirlerimizi almaya başlamıştık. Tibet A.Ş. kredi kullanmadan büyüyen ve sürekli olarak yeni yatırımlara yönelen bir şirket. Kendi sermaye yapımızın gücüyle, öz kaynaklarımıza dayanarak büyüyoruz. Kazandığımızı yine üretime yatırarak Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyor ve insanımız için katma değer üretiyoruz. Tüm bunlar bizim kaotik ortamlardan minimum seviyede etkilenmemizi sağlıyor. Elimizden geldiği kadar krizi fırsata dönüştürmeye çalışıyoruz. 2008’deki olumsuz tabloyu da bu şekilde göğüsledik. Krize rağmen düşüş yaşamadık. Personel çıkarımında bulunmadık. Üretim süreçlerimizi ve işletme yapımızı yeniden gözden geçirerek karlılığımızı nasıl artırabileceğimizi planladık. Ayrıca iş ortaklarımıza da, onlara krizle ilgili bilgi vererek ve yönlendirmelerde bulunarak destek verdik. Kriz 2009’da da etkisini gösterebilir ama ben Tibet A.Ş.’nin geçen yıl olduğu bu yıl da çok fazla etkileneceğini düşünmüyorum.
2008 yılının sonuna doğru dünyada ve Türkiye malî bir kriz yaşanmaya başlandı. Ve bunun etkileri halen sürüyor. Sizin firmanıza bunun etkileri nasıl oldu?
2008 yılı bizim açımızdan hedeflerimizi yakaladığımız hatta hedeflerimin önüne geçtiğimiz bir yıl oldu. Her biri faaliyet gösterdiği kulvarlarda lider konumda olan güçlü markalarımız, aidiyet duygusu kuvvetli, yaptığı işte daima en iyiyi hedefleyen kalifiye personelimiz ve Tibet ailesinin önemli bir parçası olan değerli bayilerimizle birlikte 2008 yılında önemli başarılara imza attık. 2008 yılının üçüncü çeyreğinde ayak sesleri duyulmaya başlanan, özellikle yılın son çeyreğinde had safhaya ulaşan dünya çapındaki ekonomik krize rağmen maddi, manevi, ferdi tüm unsurlarımızla kenetlenerek büyüme çıtamızı yükselttik. 2009’da da aynı başarıyı sürdüreceğimize, iç ve dış pazarlarda büyüme göstererek yolumuza devam edeceğimize ve uzun vadede bölgesel güç olmanın da ötesine geçerek kurum ve marka imajı yerleşmiş bir dünya şirketi haline geleceğimize yürekten inanıyorum.
TEMEL FELSEFE “ÖNCE İNSAN”
Şirketiniz bu yıl 64. yılını kutluyor. Rize’den İstanbul’a uzanan bir geçmişiniz var. 64 yıllık bir firma olarak piyasada kalmak kolay olmasa gerek. Ticarette ve üretimde ana felsefeniz nedir?
Tibet A.Ş.’nin misyonu‚ temel ihtiyaç maddeleri olan gıda ve temizlik ürünlerini yüksek kalite standartlarını baz alarak üretmek ve bu ürünleri en uygun şartlarda tüketiciye sunmaktır. Şirketimiz bu misyonu yerine getirirken‚ tüketici memnuniyetini esas alır. İleri teknolojiyi ve kalifiye insan gücünü kullanarak üretim yapar. Çevreye karşı duyarlıdır. Değişen makro çevre şartlarına uyum sağlayabilmek için kendisini sürekli olarak yeniler ve “önce insan” düsturunu personeliyle, dağıtım kanalıyla ve tüketicisiyle bütünleşerek sonsuza dek yaşatmayı hedefler. Kurum felsefemizin ana eksenine “kayıtsız-şartsız tüketici memnuniyeti”ni yerleştirmiş olan bir topluluğuz. Portföyünde bulunan ürünleri uluslararası kalite standartlarına göre üretir ve tüketicilerin beğenisine sunarız. Tüketicilerden gelen olumlu ya da olumsuz geri bildirimleri de en kısa sürede değerlendirerek çözüme ulaştırıyoruz. Ürün kalitesi kadar hizmet kalitesinde de önem veriyoruz.
Üretimdeki temel ilkeleriniz neler?
Tibet A.Ş. üretim süreçlerinde en son teknolojiyi kullanır. Kullandığı teknolojinin doğaya ve içinde bulunduğu sosyal çevreye zarar vermemesine ve herkes için en yüksek faydayı sağlamasına özen gösterir. Bu noktada personelini sürekli olarak eğitime tabi tutarak onları kalite zincirinin bir parçası haline getirir. Tüketici ihtiyaç ve beklentilerini anlamaya ve karşılamaya odaklanmak, kaliteden taviz vermemek, doğaya ve sosyal çevreye karşı duyarlılık göstermek, yeniliğe ve gelişime açık olmak şirketimizin bu faaliyetleri gösterirken göz önünde bulundurduğu temel değerlerdir. Bu değerler Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki tüketicilerin tercihlerini ürünlerimizden yana kullanmasını sağlamaktadır.
|