|
|
|
548 TEFECİ GÖZALTINA ALINDI |
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının hazırladığı rapor, Türkiye'de tefeciliğin geldiği boyutları gözler önüne serdi. Özellikle son 3 yılda tefecilik olayları iki kat arttı. Tefecilik olayları en çok Antalya'da görülürken; 2008 yılında 548 tefeci gözaltına alındı.
FAHİŞ FAİZLE BORÇ VERİYORLAR
Bankalara kredi borcunu ödeyemeyenler, tefecilerin eline düşüyor. Bu durumu Emniyetin raporu da doğruluyor. Rapora göre, ekonomik krizi fırsat bilerek, mağdur durumdaki vatandaşlara astronomik faiz oranlarıyla para veren tefecilerin sayısı özellikle son 3 yılda büyük bir artış gösterdi.
Emnİyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı rapor, Türkiye’de tefeciliğin geldiği boyutları gözler önüne serdi. Tefecilik olayları en çok Antalya’da olurken; 2008 yılında 548 tefeci gözaltına alındı.
Vatandaş, bankalara kredi borcunu ödemeyince tefecilerin eline düşüyor. Bu durumu Emniyetin hazırladığı rapor da doğruluyor. Özellikle son 3 yılda tefecilik olayları 2 kat arttı. Küresel ekonomik krizi fırsat bilerek vatandaşlara astronomik faiz oranlarıyla para veren tefecilerin sayısı son 3 yılda büyük bir artış gösterdi. Dağıttıkları el ilanları ile vatandaşlara borç para satmaya çalışan tefecilerle etkin mücadele için polis, özel ekipler kurmaya başladı. Tefecilik olayları en çok Antalya, Ankara, İstanbul, Mersin, Uşak, Diyarbakır, İzmir, Samsun, Bartın ve Aydın’da görülüyor. Kuyumcu ve dövizci gibi faaliyet gösteren tefecilik olaylarında, 2006’da 338, 2007’de 431 kişi yakalandı. Polis 2008’de gerçekleştirdiği 248 operasyonda ise tam 548 tefeciyi gözaltına aldı. Tefecilere karşı Antalya’da 32, Ankara’da 28, İstanbul’da 26, İçel’de 20, Uşak’ta 14, Diyarbakır’da 13, İzmir’de 11, Samsun’da 10, Bartın’da 7 ve Aydın’da 6 operasyon gerçekleştirildi.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının hazırladığı raporda tefeciliğin ülke ekonomisine, sosyal hayata ciddi zarar verdiği ve kayıt dışı ekonominin önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Ayrıca raporda “Borçlarını ödemekte güçlük çeken ve harcamalarında iyi planlama yapamayan insanların borcu borçla kapatmaya yönelmeleri, tek adres olarak kendilerine tefecileri bulmalarına neden olmuştur” değerlendirmesi yapıldı. Ankara / cihan
|
12.03.2009
|
|
|
Cansuyu izdihamı sıkıntının işareti |
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, 1 milyar dolar tutarındaki ihracata yönelik cansuyu kredisine KOBİ’lerin yoğun ilgi gösterdiğini, kısa sürede tamamına yakın bir bölümüne talepte bulunulduğunu belirtti. Özgenç, bu ilginin, KOBİ’lerin likidite sıkıntısının had safhada olduğunun göstergesi olduğuna işaret etti.
Cansuyu izdihamı sıkıntının işareti
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, cansuyu kredisine başvuruların kısa süre içerisinde 900 milyon doları aşmasının KOBİ’lerin ne denli sıkıntıda olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Cansuyu kredisinin istihdam sağlayan ve ihracat yapan KOBİ’lere verileceğini belirten Özgenç, işsizliğin arttığı günümüzde daha çok istihdam sağlayana daha çok kaynak sunmak gerektiğini bildirdi. Özgenç, krizlerden en çok etkilenen kesim olan KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için uygulamaya konan 1 milyar dolarlık ihracata yönelik cansuyu kredisine yoğun ilgi gösterdiğini vurguladı. Krediye talebin ilk haftada zirve yaptığını anlatan Özgenç, şunları kaydetti: ‘’KOBİ’ler ilk iki günde 700 milyon dolarlık talepte bulundu, ardından ilk hafta içinde gelen başvurularla bu rakam 900 milyon dolara ulaştı. Böylece 1 milyar dolarlık pakette kısa sürede tahsis edilen tutara yaklaşıldı. 900 milyon doların aşılması KOBİ’lerin ne denli likidite sıkıntılarının olduğunun göstergesidir. KOSGEB destekleri ile artık KOBİ’leri tutmak mümkün değil. KOBİ’ler KOSGEB destekli kredilere ‘çölde su bulmuş bedevi gibi’ hücum ettiler.’’
Türkiye de işletmelerin yüzde 99’unu oluşturan KOBİ’lerin toplam kredilerden aldıkları payın yüzde 25’lere çıktığını belirten Özgenç, AB ülkelerinde KOBİ’lerin toplam kredilerden aldıkları payın yüzde 49 olduğunu bildirdi. Adana / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Otomotivde yarı yarıya daralma |
Otomotiv pazarında Haziran 2008 döneminden itibaren süren gerileme, bu yılın Ocak-Şubat döneminde de devam etti. Ocak ayında yüzde 35 oranında azalan toplam pazar, geçen ay yüzde 40,1 oranında daraldı ve 22 bin 842 adet olarak gerçekleşti.
Otomobİl üretimi Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55.8, otomotiv sektörünün toplam üretimi de yüzde 63 azaldı. Sektörün toplam ihracatında yüzde 61.6, otomobil ihracatında ise yüzde 56.4’lük düşüş yaşandı. Otomotiv Sanayi Derneği’nin(OSD) Şubat ayına ilişkin açıkladığı verilere göre, üretim, iç satış ve ihracat geçen yılın aynı ayına göre önemli oranda azaldı. Ocak ayında yüzde 35 oranında azalan toplam pazar, Şubat ayında yüzde 40 oranında daraldı. Yılın ilk iki ayında toplam pazar, yüzde 39.5 oranında azalarak 43 bin 473 adet düzeyinde gerçekleşirken, otomobil pazarı yüzde 30.5 oranında azaldı ve 27 bin 665 adede geriledi. Bu dönemde ithalatın pazar payı yüzde 65 olarak belirlendi.
Bu dönemde toplam ihracat yüzde 61.6 azalarak 69 bin 435 adet, otomobil ihracatı ise yüzde 56.4 oranında azalarak 44 bin 20 adet olarak gerçekleşti.
Ocak-Şubat döneminde ihracat 2008 yılı aynı dönemine göre yüzde 54.4 oranında azalarak 2.1 milyar dolar oldu. Toplam araç üretimi de aynı dönemde yüzde 63 azalarak 83 bin 667, otomobil üretimi ise yüzde 55.8 oranında azalarak 54 bin 30 adet oldu.
|
12.03.2009
|
|
|
Said Nursî ışık saçtı |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Van’da halka seslendi. Türkiye’de sadece maddî değerleri değil, manevî değerleri de yükselteceklerini belirten Soylu, Bediüzzaman Said Nursî'den, “Doğu ve Güneydoğu’da ilmin ve İslâmın şemsiyesi altında insanları bir araya getirmeye çalışan ve Türkiye’nin her noktasına ışık saçan” bir kişi olarak söz etti.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Said Nursi’nin Doğu ve Güneydoğu’da insanları ilmin ve İslamın şemsiyesi altında biraraya getirdiğini ve Türkiye’nin her noktasına ışık saçtığını söyledi. DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Van’da partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, AK Parti Hükümeti’nin 6.5 yılda vatandaşların beklentilerine hitap edemediğini öne sürdü. Soylu, ‘’beyaz yürüyüş’’ ismini verdikleri yürüyüşleriyle birlikte ülkenin her tarafına gittiklerini belirterek, şunları kaydetti: ‘’Ahlâklı siyaseti, ahlâklı demokrasiyi, ahlâklı ekonomiyi gittiğim her yerde anlatıyorum. Herkese birlik beraberlik içerisinde olmak istediğimiz Türkiye’yi anlatmaya çalıştım. 70 milyonun kardeş olduğu bir Türkiye’yi anlatmaya çalıştım. Demokrat Parti bir gün olsun değerler üzerinden siyaset yapmamış, kimlik üzerinden siyaset yapmamıştır. Bir ülke düşünün ki, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı hapislerde çürütmüş, demokrasi diyen, inanç özgürlüğü, ezan diyen, bayrak diyen Menderes’i idam etmiş. Doğu ve Güneydoğu’yu ilmin ve İslâmın şemsiyesi altında insanları biraraya getirmeye çalışan, Türkiye’nin her noktasına ışık saçan Said Nursi’nin mezarına tahammül edememiş. Biz Demokrat Parti olarak Türkiye’de sadece maddi değerleri değil, manevi değerleri de yükselteceğiz.”
Siirt’in Aydınlar (Tillo) ilçesinde de partisinin seçim bürosunda vatandaşlara hitap eden Soylu, ‘’Bu ülkede hiç kimse dokunulmaz değildir. Bizim aradığımız demokratik bir devlettir; Sivil bir devlettir. Yani sivil halkı esas alan sivil anlayışını yürüten bir hukuk devlettir. Bizim aradığımız milletin ülkemizin güzel insanlarını sürekli sınıflandıran, sürekli olarak ilkelendiren ve tasnif eden ve ayıran bir devlet değildir’’ diye konuştu.
|
12.03.2009
|
|
|
Tahliye sonrası müebbet talebi |
Ergenekon ek iddianamesinde emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Eruygur ve Tolon'la birlikte emekli tuğgeneral Levent Ersöz ve emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un da aralarında bulunduğu 12 sanık ‘örgüt yöneticisi olmak’ ve ‘cebir ve şiddet kullanarak TBMM ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmak’ ile suçlanıyor. Eruygur, Kandıra cezaevinde merdivenden düşüp boynu kırıldığı ve beyin kanaması geçirdiği açıklanarak, Tolon da rahatsızlığı gerekçe gösterilerek GATA’ya sevk edildikten sonra tahliye edilmişlerdi.
BİR süre önce sağlık sebebiyle tahliye edilen Emekli orgeneraller Orgeneral Hurşit Tolon ve Orgeneral Şener Eruygur için ikinci iddianemede ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ergenekon soruşturmasında 6. 7. ve 8. operasyonları kapsayan 2. iddianame davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesinde bir evde ele geçirilen bombaların ardından başlatılan ve genişletilerek sürdürülen soruşturmada, 10 Temmuz 2008 tarihinde açılan birinci kamu davasından sonra devam ettirilen soruşturmanın sonuçlandırıldığını açıkladı. İkinci iddianame 1909 sayfadan oluşuyor ve 21 tutuklu, 35 tutuksuz olmak üzere 56 şüpheliyi kapsıyor. Mahkemenin 15 gün inceleme süresi olacak. Mahkeme iddianameyi kabul etmezse savcılara incelenmek üzere geri gönderecek. Ergenekon soruşturmasında 48’i tutuklu 77 şüpheli hakkında soruşturma sürüyor ve davada 3. bir iddianame daha hazırlanacak. Bir süre önce sağlık sebebiyle tahliye edilen emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, 2. iddianamede örgüt yöneticiliğiyle suçlanıyor. İki general için ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Dünde Ergenekon Davası’nda 2 muvazzaf subay tahliye edildi.
|
12.03.2009
|
|
|
Yağış bolluk getirecek |
Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Mehmet Çakman, yağışlı geçen kış ve bahar döneminin sebze ve meyve rekoltesinde ciddî artış sağlayacağını söyledi.
Türkİye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu (TÜSPAF) Başkanı Mehmet Çakman, yağışlı geçen kış ve bahar döneminin sebze ve meyve rekoltesinde ciddi artış sağlayacağını söyledi. Mehmet Çakman, sık yağan yağmurun toprağın su ihtiyacını karşıladığını, yüksek kesimlere yağan karın da hem barajları doldurduğunu hem de toprağı derinlemesine nemlendirdiğini anlattı.
Yağışların, sebze ve meyve üreticilerinin yüzünü güldürdüğünü ancak, yükselen dolar kuru nedeniyle girdi maliyetlerindeki artışın tedirgin edici boyutlara ulaştığına dikkati çeken Çakman, birçok üreticinin, meyve ve sebze fiyatları düşük olsa da sürümden kazanarak en azından borçlarını kapatma telaşında olduğunu kaydetti. Çakman, meyve ve sebzede bereketli bir sezon beklediklerini dile getirerek, ‘’Geçen yıl olduğu gibi kar ve yağmurla suya doyan toprak, bereketiyle vatandaşa krizi unutturacak. Ancak, umarım vatandaş kadar üreticinin de yüzü güler. Üreticinin tek derdi sürümden kazanıp borçlarını kapatmak’’ dedi. Bursa / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Polise taş atmaya 11 yıl hapis cezası |
Diyarbakır’da geçen yıl gerçekleştirilen gösteride polise taş attıkları gerekçesiyle yargılanan 3 sanıktan biri 10 yıl, diğer ikisi ise 11’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruşmasında, tutuklu sanıklar F.A, T.Y ve F. G. hazır bulundu. Sanıklar yaptıkları son savunmalarında, suçlamayı kabul etmeyerek, tahliyelerini talep etti. Sanıklardan F.A ayrıca mahkemeye, askerlik görevini yaparken birliğince kendisine verilen taktir belgesini de sundu. Mahkeme heyeti, sanıklardan T.Y ve F.G’yi TCK’nın ‘’Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’’, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve ‘’Terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçlarından 11’er yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırdı. Diğer sanık F.A ise TCK’nın ‘’Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’’ ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan 10 yıl 5 ay hapis cezasıyla cezalandırıldı. Diyarbakır / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Gül’den ‘krizi fırsata çevirelim’ çağrısı |
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, küresel mali krizden etkilenmenin kaçınılmaz olduğunu belirtirken Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) üyesi ülkelerin bu krizi fırsata çevirebileceğine dikkat çekti. ECO Liderler Zirvesi’nde konuşan Gül, doğu ile batı arasında çok büyük bir coğrafi konumda bulunan ECO teşkilatına üye ülkelerin sahip oldukları tabii kaynaklar, ekonomik ve ticari işbirliğiyle krizi fırsata çevirecek imkanlara sahip olduğunu söyledi. Gül, “Global krizin etkilerini en aza indirebilmek için ekonomik faaliyetlerde işbirliğinin daha da ileri taşınması, politikaların uyumlulaştırılması gerekmektedir” sözleriyle üye ülkelerin liderlerini ortak hareket konusunda teşvik etti. Türk dış politikasında Avrasya’nın çok önemli bir yer tuttuğunun altını çizen Abdullah Gül, “Avrupa ve Asya’nın enerji ve ticaret koridorlarıyla birbirine bağlanmasına çalışıyoruz” dedi. Gül, ECO bölgesinde işbirliğinin hayata geçirilmesi için gümrük tarifelerinin indirilmesi ve serbest ticarete imkan veren düzenlemelerinin yerine getirilmesinin şart olduğunu vurgulayarak liderlere çağrıda bulundu. Tahran / cihan
|
12.03.2009
|
|
|
YÖK Genel Kurulu bugün toplanıyor |
YÖK Genel Kurulu bugün, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) cuma günü toplanacak. YÖK Genel Kurulu toplantısı YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında YÖK’te gerçekleştirilecek. Toplantıda, ‘’2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler’’, ‘’Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere bağlı hastanelerinde doktorların tam gün çalışmasını öngören taslak’’, ‘’Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nde yapılacak değişiklikler’’ görüşülecek. Ayrıca, Prof. Dr. Halis Ayhan’dan boşalan YÖK Yürütme Kurulu üyeliğine de seçim yapılması planlanıyor. Öte yandan, ÜAK toplantısı da 13 Mart Cuma günü, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü ve Kurul Başkanı Prof. Dr. Hasan Ceylan başkanlığında gerçekleştirilecek. Toplantıda, 1 Mart 2009 tarihinde görev süresi sona eren Prof. Dr. İsa Eşme’nin yerine YÖK üyeliği için aday seçimi yapılacak. Eşme, yeniden aday olacağını açıkladı. YÖK üyesi adaylığı için 10’a yakın öğretim üyesinin başvurduğu öğrenildi. ÜAK’ın seçtiği adayların YÖK üyeliği, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile kesinleşiyor. Ankara / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Eğitimde kampüs lise dönemi |
MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB), birkaç lise türünün bir arada bulunduğu mesleki teknik ağırlıklı “lise kampüsleri” kurmaya başladı. Bursa’da iki kampüsle başlatılan pilot proje, İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana ve Kayseri’de de uygulanacak. MEB Müsteşar Yardımcısı Abdussamet Arslan, üniversite kampüsü benzerini liseler için de planladıklarını bildirdi. Bu çerçevede pilot proje uygulamasının başlatıldığını ifade eden Arslan, kampüslerde mekanlardan ve öğretmenlerden ortak yararlanılmasının verimlilik ve tasarruf açısından büyük avantaj sağlayacağını belirtti. Arslan, bu kampüslerde, bulundukları illerdeki sanayinin ihtiyaç duyduğu okul türlerinin yer alacağını belirtti. Ankara / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Ankara polisi seçime hazır |
Ankara’da seçim sürecinde güvenliği sağlamak için 3 bin polis, seçim günü ise 7 bin 500 polis görev yapacak. Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde, Ankara Valisi Kemal Önal başkanlığında yapılan toplantıda seçim güvenliğine ilişkin alınacak önlemlerin de görüşüldüğü öğrenildi. Toplantıda alınan kararlar doğrultusunda Ankara’da 29 Mart’a kadar seçim güvenliğini sağlamak için 3 bin polis görevlendirildi. Bu sayının seçim gününde ise 7 bin 500’e çıkartılması öngörüldü. İl seçim kurulu koordinesinde ilçe seçim kurulları tarafından alınan kararlar doğrultusunda, 9 Mart Pazartesi gününe kadar Seçim Kanunu’nda belirlenen yerler dışına asılan bin 123 yerdeki pankart, döviz, flama ve parti bayrakları kaldırıldı. Ankara / aa
|
12.03.2009
|
|
|
Otobüs şarampole yuvarlandı: 37 yaralı |
Bİtlİs’ten Batman istikametine seyir halinde bulunan İran plakalı bir otobüs, Baykan- Batman karayolunun 10. kilometresinde şarampole yuvarlandı. Kazada 37 kişi yaralandı. Baykan- Batman karayolunun 10. kilometresinde meydana gelen kazada ilk belirlemelere göre 37 İranlı yaralandı. Yaralılardan 13’ü Baykan Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, 24 yaralı ise Bitlis’ten gönderilen ambulansların yardımıyla Siirt Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. Bitlis / aa
|
12.03.2009
|
|
|
DOĞAN HOLDİNG’DEN 1 MİLYARLIK TEMİNAT |
Doğan Yayın Holding A.Ş, Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne teminat olarak gösterilen varlıkların ekspertiz değerinin 1 milyar 84,9 milyon TL olduğunu bildirdi. Doğan Yayın Holding A.Ş’den İMKB’ye yapılan açıklamada, Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 23 Şubat 2009 tarihinde şirkete teslim edilen ‘’teminat isteme’’ yazısı ile şirketten toplam 914.820.334 TL tutarında teminat gösterilmesinin talep edildiği hatırlatılatıldı. İstenilen teminatın önceki gün Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne gösterildiği belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ‘’Şirketimiz Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne, ‘Kanal D’ logosu ile ulusal yayın yapan DTV Haber Görsel Yayıncılık A.Ş’nin sermayesinin yüzde 45’ini temsil eden hisse senetlerini, ‘Star TV’ logosu ile ulusal yayın yapan Işıl Televizyon Yayıncılık A.Ş’nin sermayesinin yüzde 92’sini temsil eden hisse senetlerini ve ayrıca hakim ortağımız Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş adına İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Ömeravni Mahallesi, İnönü Caddesi 87 pafta, 5 ada, 16 parselde kayıtlı, 11 adet bağımsız bölümü içeren iş merkezini teminat olarak göstermiştir.” Açıklamada, teminat gösterilen varlıkların ekspertiz değerinin 1 milyar 84,9 milyon TL olduğu bildirdi.
|
12.03.2009
|
|
|
TİBET, KÖRFEZ’E AÇILIYOR |
Sultanlar Grup bünyesinde bir şirket olan Tibet A.Ş’yi kısaca tanıtır mısınız? Firma olarak yakın gelecekte hedefleriniz nelerdir?
Biz Tibet A.Ş ve içerisinde faaliyet gösterdiğimiz Sultanlar Grup olarak yöneticilerimizle, personelimizle, distribütörlerimizle; birlikte üreten, birlikte büyüyen, birlikte gelişen, aynı amaç etrafında kümelenmiş büyük bir aileyiz. Birlik ve beraberliğimiz bozulmadığı sürece hiçbir kuvvet hedeflerimize ulaşmamıza engel olamaz. Bu yıl 64. yılımızı kutluyoruz. Eminim ki daha nice kuruluş yıldönümlerimizi el ele; sevgi, saygı ve dayanışma içerisinde birlikte kutlayacağız. Rize’den İstanbul’a uzanan bir geçmişimiz var. Gelinen noktada artık İstanbul’dan Abu Dabi’ye, Türkmenistan’a, dünyanın farklı farklı ülkelerine ürünlerimiz, emeğimiz, bilgi ve deneyimimiz ulaşıyor. Bunu görmek gerçekten çok güzel. Ortaya çıkan fotoğraf bizim 64 yıl boyunca nerden gelip nereye doğru gittiğimizi gösteriyor.
2009 yılı krize rağmen yeni yatırımlarımızın devreye gireceği bir yıl olacak. Temizlik ve gıda alanlarında tüketicilerimizin talepleri ve pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yeni ürünlerimizi piyasaya sunacağız. Pazarlama faaliyetlerimizle kendimizi hedef kitlemize daha çok anlatacağımız, sosyal sorumluluk projelerine daha fazla ağırlık vereceğimiz bir yıl olacak. Geçtiğimiz yıl çok çalıştık, çok emek sarf ettik. Bu yıl da yine yoğun bir mesai içerisinde çalışacak, Tibet ailesinin her bir ferdiyle omuz omuza vererek, oluşturacağımız büyük sinerjiyle 2009 yılına damgamızı vuracağız.
55 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ
Abu Dabi gibi yurt dışı yatırımlardan söz ettiniz. Bu yatırımlarınızı biraz açar mısınız? Böyle bir kriz ortamında neden yurt dışında yatırım yapmaya karar verdiniz?
Bildiğiniz gibi Tibet A.Ş. 64 yıldır ülkemizde tanınan, bilinen ve üretim yaptığı sektörlerde öncü firma konumuyla faaliyetlerini sürdüren bir şirket. Deneyimimiz, güvenilirliğimiz ve ürün kalitemiz Türkiye’de 7’den 70’e herkes tarafından takdir gördüğü için, her geçen yıl biraz daha büyüyerek, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz.
Tabiî ki bu güçlü yükseliş kendisini yurtdışında da hissettiriyor. Yüzde yüz yerli öz sermayemizden olan markalarımız, ürünlerimiz dünyanın tam 55 farklı ülkesine ihraç ediliyor. Bu gerçekten hareketle biz en büyük hedefimizi kısa vadede bölgesel güç haline gelmek olarak belirledik ve ürünlerimizi küresel pazara daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde ulaştırabilmek için Türkiye dışında da üretim tesisleri kurmayı amaç edindik. İşte bu yıl devreye giren Abu Dabi’deki projenin ana ekseni bu. Oradaki yerel bir kuruluş olan Royal Group’a ait Reef LLC ile iş birliği içerisinde, ortaklaşa bir yatırım yapacağız. Burada bir fabrika kurarak markalarımızın Abu Dabi’de üretilmesini, Suudi Arabistan’da ve Suriye’de oluşturacağımız satış ofisleriyle de bölge halkının ürünlerimize daha kolay ulaşmasını sağlayacağız.
Abu Dabi’deki bu projenizin haricinde yakın gelecekte başka yurt dışı yatırım projeleriniz var mı?
Abu Dabi’deki yatırımdan sonra 2010 yılında da Türkmenistan’da yatırım hedefimiz var. Her şey yolunda giderse bu projeyi daha da erkene çekebiliriz. Türkmenistan’daki çalışmalarımızın amacı da yine Abu Dabi örneğinde olduğu gibi oradaki yerel pazara daha rahat erişebilmek ve Türki Cumhuriyetlerdeki soydaşlarımızı zengin ürün portföyümüzle buluşturabilmek. İlerleyen dönemlerde de farklı coğrafyalarda buna benzer yatırımlarda bulunmaya devam edeceğiz.
TİBET, KRİZE RAĞMEN ÖZ
KAYNAKLARIYLA BÜYÜYOR
Yaşanmakta olan krize karşı ne gibi tedbirler aldınız? Krizi fırsata çevirmek mümkün mü sizin açınızdan?
Biz dünyadaki hemen her piyasayla sürekli olarak ilişki halindeyiz. Bu yüzden yurtdışında yaşanan dalgalanmaları birçok firmadan daha önce hissedebiliyoruz. İçinde bulunduğumuz krizi de çok önceden tahmin ederek tedbirlerimizi almaya başlamıştık. Tibet A.Ş. kredi kullanmadan büyüyen ve sürekli olarak yeni yatırımlara yönelen bir şirket. Kendi sermaye yapımızın gücüyle, öz kaynaklarımıza dayanarak büyüyoruz. Kazandığımızı yine üretime yatırarak Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyor ve insanımız için katma değer üretiyoruz. Tüm bunlar bizim kaotik ortamlardan minimum seviyede etkilenmemizi sağlıyor. Elimizden geldiği kadar krizi fırsata dönüştürmeye çalışıyoruz. 2008’deki olumsuz tabloyu da bu şekilde göğüsledik. Krize rağmen düşüş yaşamadık. Personel çıkarımında bulunmadık. Üretim süreçlerimizi ve işletme yapımızı yeniden gözden geçirerek karlılığımızı nasıl artırabileceğimizi planladık. Ayrıca iş ortaklarımıza da, onlara krizle ilgili bilgi vererek ve yönlendirmelerde bulunarak destek verdik. Kriz 2009’da da etkisini gösterebilir ama ben Tibet A.Ş.’nin geçen yıl olduğu bu yıl da çok fazla etkileneceğini düşünmüyorum.
2008 yılının sonuna doğru dünyada ve Türkiye malî bir kriz yaşanmaya başlandı. Ve bunun etkileri halen sürüyor. Sizin firmanıza bunun etkileri nasıl oldu?
2008 yılı bizim açımızdan hedeflerimizi yakaladığımız hatta hedeflerimin önüne geçtiğimiz bir yıl oldu. Her biri faaliyet gösterdiği kulvarlarda lider konumda olan güçlü markalarımız, aidiyet duygusu kuvvetli, yaptığı işte daima en iyiyi hedefleyen kalifiye personelimiz ve Tibet ailesinin önemli bir parçası olan değerli bayilerimizle birlikte 2008 yılında önemli başarılara imza attık. 2008 yılının üçüncü çeyreğinde ayak sesleri duyulmaya başlanan, özellikle yılın son çeyreğinde had safhaya ulaşan dünya çapındaki ekonomik krize rağmen maddi, manevi, ferdi tüm unsurlarımızla kenetlenerek büyüme çıtamızı yükselttik. 2009’da da aynı başarıyı sürdüreceğimize, iç ve dış pazarlarda büyüme göstererek yolumuza devam edeceğimize ve uzun vadede bölgesel güç olmanın da ötesine geçerek kurum ve marka imajı yerleşmiş bir dünya şirketi haline geleceğimize yürekten inanıyorum.
TEMEL FELSEFE “ÖNCE İNSAN”
Şirketiniz bu yıl 64. yılını kutluyor. Rize’den İstanbul’a uzanan bir geçmişiniz var. 64 yıllık bir firma olarak piyasada kalmak kolay olmasa gerek. Ticarette ve üretimde ana felsefeniz nedir?
Tibet A.Ş.’nin misyonu‚ temel ihtiyaç maddeleri olan gıda ve temizlik ürünlerini yüksek kalite standartlarını baz alarak üretmek ve bu ürünleri en uygun şartlarda tüketiciye sunmaktır. Şirketimiz bu misyonu yerine getirirken‚ tüketici memnuniyetini esas alır. İleri teknolojiyi ve kalifiye insan gücünü kullanarak üretim yapar. Çevreye karşı duyarlıdır. Değişen makro çevre şartlarına uyum sağlayabilmek için kendisini sürekli olarak yeniler ve “önce insan” düsturunu personeliyle, dağıtım kanalıyla ve tüketicisiyle bütünleşerek sonsuza dek yaşatmayı hedefler. Kurum felsefemizin ana eksenine “kayıtsız-şartsız tüketici memnuniyeti”ni yerleştirmiş olan bir topluluğuz. Portföyünde bulunan ürünleri uluslararası kalite standartlarına göre üretir ve tüketicilerin beğenisine sunarız. Tüketicilerden gelen olumlu ya da olumsuz geri bildirimleri de en kısa sürede değerlendirerek çözüme ulaştırıyoruz. Ürün kalitesi kadar hizmet kalitesinde de önem veriyoruz.
Üretimdeki temel ilkeleriniz neler?
Tibet A.Ş. üretim süreçlerinde en son teknolojiyi kullanır. Kullandığı teknolojinin doğaya ve içinde bulunduğu sosyal çevreye zarar vermemesine ve herkes için en yüksek faydayı sağlamasına özen gösterir. Bu noktada personelini sürekli olarak eğitime tabi tutarak onları kalite zincirinin bir parçası haline getirir. Tüketici ihtiyaç ve beklentilerini anlamaya ve karşılamaya odaklanmak, kaliteden taviz vermemek, doğaya ve sosyal çevreye karşı duyarlılık göstermek, yeniliğe ve gelişime açık olmak şirketimizin bu faaliyetleri gösterirken göz önünde bulundurduğu temel değerlerdir. Bu değerler Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki tüketicilerin tercihlerini ürünlerimizden yana kullanmasını sağlamaktadır.
|
MUSTAFA GÖKMEN
/ İSTANBUL
12.03.2009
|
|
|
KENTON YABANCI DEĞİL, YERLİ BİR MARKA |
En çok tanınan ve bilinen markalarınız hangileri?
Dİlİ, dini ve rengi birbirinden farklı milyonlarca insan, Kenton Puding’le sofralarını renklendiriyor. Arı Mama’yla bebeklerini doyuruyor. Saloon Sıvı Sabun’la ellerini yıkıyor. Ernet ile hoş kokulu ortamlar oluşturuyor. Camsil ile cam yüzeyleri temizleyerek dünyaya temiz bir camdan, temiz bir pencereden bakıyor. “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır” der bir sözünde üstadımız. İnsanların güzel görmesine bir nebze de olsa katkıda bulunabiliyorsak ne mutlu bize. Bu arada diğer markalarımız gibi Kenton markamızın tamamen yerli, kendi ürünümüz olduğunu vurgulamak isterim. Çünkü yabancı bir marka gibi bir algı var. Böyle bir durum söz konu değil.
Sultanlar Grup’un köklü şirketi Tibet A.Ş, Körfez ülkeleri ve Arap dünyasına açılmak için ilk adımı attı. Şirket Birleşik Arap Emirlikleri’nde Abu Dabi şehrinde kurulacak üretim tesisleriyle ilgili bir ortaklık anlaşması imzaladı. Şirketin bu açılımını Yeni Asya’ya değerlendiren Tibet A.Ş’nin Genel Müdürü Faruk Yıldız, 2008’in yıllık hedeflerini krize rağmen gerçekleştirerek tamamladıklarını belirtti. Genel Müdür Faruk Yıldız, 2009 yılında da bu başarıyı sürdürmek için çalıştıklarını kaydetti. 64 yıllık bir şirket olduklarını ve Rize’den İstanbul’a uzanan bir geçmişleri bulunduğunu ifade eden Yıldız, 55 ülkeye ihracat yaptıklarını hatırlatarak, bundan sonraki hedeflerini pazara yakın noktalarda fabrikalar kurmak olarak özetledi. Bugünlere birlik, bütünlük, dayanışma içerisinde kaliteden taviz vermeden geldiklerini vurgulayan Yıldız, “2009 yılında krize rağmen yeni yatırımlarımızın devreye gireceği bir yıl olacak. Temizlik ve gıda alanlarında tüketicilerimizin talepleri ve pazarın ihtiyaçları doğrultusunda yeni ürünlerimizi piyasaya sunacağız” diye konuştu. Ellerinden geldiği kadar krizi fırsata dönüştürmeye çalıştıklarını söyleyen Faruk Yıldız, krize rağmen düşüş yaşamadıklarını, personel çıkarma yoluna gitmediklerini aksine yeni pazarlara açılmanın gayreti içinde olduklarını kaydetti. Sözü daha fazla uzatmadan Tibet A.Ş. Genel Müdürü Faruk Yıldız’a bırakıyoruz.
|
12.03.2009
|
|
|
|