NURLARLA ELLİ, YENİ ASYA İLE KIRK YIL ÖMÜR SÜRMÜŞ İBRAHİM SAYAN:
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Aslen Şanlıurfalıyım, şu anda Manisa’nın Turgutlu ilçesinde ikamet ediyorum. Bir kamu bankasının taşra teşkilâtında uzun yıllar şef düzeyinde görev yaptım. En son muhasebeci ünvanı ile emekliye ayrıldım. Evli ve 5 çocuk babasıyım. Çocuklarımın dördü üniversite mezunu biri lise. Görevim icabı Karadeniz bölgesi hariç gitmediğim şehir yok gibi.
Yeni Asya ile nasıl ve ne zaman tanıştınız?
Aslında 2009 yılının benim için özel bir anlamı var. Çünkü bu yıl Allah’a şükürler olsun, Risâle-i Nur’la tanışmamın 50’nci yılı ve Yeni Asya ile tanışmamın 40’ıncı yılı oluyor.
1959 yılında ben 8 yaşındayken babam bana yeşil kaplı Küçük Sözler’i hediye etmişti. Ona da akrabamız olan DP ilçe başkanı vermişti. Bu kitap, çok hoşuma gitmiş ve 18 yaşına kadar arada bir okumuştum. Fakat Nur cemaatinden haberim yoktu. 18 yaşında cemaatle tanışmak nasip oldu. Ondan 1 yıl sonra da hasretle beklediğimiz Yeni Asya doğdu.
Sizi Yeni Asya’ya bağlayan esas sebepler
nelerdir?
Yeni Asya bir ihtiyaçtan ötürü doğdu. Risâle-i Nur’un ortaya çıkış sebebini, hizmetimizin amacını eğer tam anlamışsak Yeni Asya’ya sahip çıkmaya kendimizi mecbur biliriz. İşte asıl mesele bunu anlayabilmek ve hayatımıza tatbik edebilmektir. Ben çok fazla bildiğimi iddia edemem, fakat az bir bilgiyle de olsa şifreyi yakaladığımı zannediyorum. Bunun için Yeni Asya ile birlikte 40 yılı aşkındır istikrarımı bozmadım.
Sizce Yeni Asya’yı farklı kılan özelliği nedir?
Yeni Asya’yı farklı kılan en önemli özelliği; cesur, tavizsiz, halisane ve istikrarlı bir çizgiyi takip etmesidir. Ayrıca tam mânâsıyla düşüncemi seslendirmektedir. Ailemize güvenle götürebileceğimiz bir gazetedir.
Yeni Asya’nın size ve ailenize kazandırdığı en önemli değerler nelerdir?
Her gün ekmekle birlikte evime giren Yeni Asya, aileme ve çocuklarıma mânevî bir gıda oluyor. Çocuklarım Yeni Asya ve Can Kardeş dergisiyle büyüdüler. Onun meyvesi şu oldu: Bayramlarda memlekete tatile gittiğimde akrabalarım çocuklarımı gördükleri zaman, ahlâk ve terbiyeleri karşısında takdirlerini belirtiyor, hatta şaşkınlıklarını ifade ediyorlardı. “Sen bu çocukları hangi dünyada yetiştirdin?” diyorlardı. Ayrıca Yeni Asya’yı her gün gelen bir mektup gibi görmek lâzım. Öyle bir mektup ki bize dâvâmızı her gün hatırlatıyor.
Zübeyir Ağabeyle alâkalı bir hatıranız varmış,
bizimle paylaşır mısınız?
Özel bir iş için İstanbul’a kısa bir süreliğine uğramıştım. Oraya gitmişken henüz yeni kurulmuş olan Yeni Asya’yı da ziyaret etmek istemiştim. O zamanlar resmî tatil Cumartesi öğleden sonra başlıyordu. Öğle namazından sonra Cağaloğlu’ndaki Yeni Asya binasını buldum. Tam kapıda, mütevazı kıyafetli zayıf bir adam karşıma çıktı.
Bana tebessüm ederek; “Vay kardeşim hoş geldin” diyerek bana sarıldı. Kendimi tanıttım ve ziyaret maksadımı söyledim. “Hafta sonu tatili olduğu için burada kimseyi göremezsin” dedi. Bana “Gel, dershaneye gidelim, akşam hepsi oraya gelir, tanışırsın” dedi. Fakat acelem olduğu için gidemedim. Daha sonraları Zübeyir Ağabeyin fotoğraflarını görünce büyük bir fırsatı kaçırdığımı anladım. Allah, rahmet eylesin. Âmin.
Yeni Asya’nın geçmişi ile bugününü kıyaslarsanız, nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Yeni Asya, geçmişten bugüne çok badireler, baskılarla karşılaşmasına rağmen çizgisi değişmemiştir. Dün ne dediyse bugün de aynı şeyi söylüyor ve haklılığı da ortaya çıkıyor.
Meselâ bazıları siyasette taraf tuttuğunu zannediyorlar. Yeni Asya bir partinin siyasî organı değildir ve asla olmamıştır. Cemaatin gazetesidir. Cemaatimiz de demokrat misyonun her zaman yanındadır. Ayrıca mevcut hükümetlere de her zaman müsbet mânâda yol gösterici oluyor ve yapıcı eleştirilerde bulunuyor. Yöneticilerimiz Yeni Asya’nın uyarılarına kulak verseler eminim başarılı olurlar. Ancak bu güzide gazetenin mevcut tirajı hak ettiği yerde değil. Bunun çarelerini düşünmemiz lâzım. Meselâ; okuyucunun fazla olduğu yerlerde büro açılıyor. Aslında okuyucunun olmadığı veya az olduğu yerlerde büroya ihtiyaç var. Bazı mahallerde mekân oluyor, fakat eleman olmuyor. Bazı yerlerde de eleman bol var ama büro için mekân olmuyor. İşte bunu iyi bir şekilde organize etmek lâzım.
Yeni Asya ile ilgili yaşadığınız, unutamadığınız bir hatıranız var mı?
Öğrenciliğimiz zamanında kahvelerden tanıdığımız gençleri toplar ve parklarda oturur dâvâmızı anlatırdık. Cebimizdeki çay parasını harcamaz hepsiyle günde 4-5 gazete alır, gençlere hediye ederdik. Zaten ben de böyle bir parkta cemaati tanıdım elhamdülillah.
Teşekkür ediyorum.
Bana bu imkânı verdiğiniz için ben de size teşekkür ediyorum. Ayrıca Yeni Asya’mızın 40. yılını tebrik ediyor, yayın hayatında nice yıllara ulaşmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
|