İHH’nIn araştırmasına göre bölge halkı, sorunu bir sebebe göre değerlendirmenin yanlış olduğunu, sorunun ekonomik, etnik, terör, demokrasi ve insan hakları, eğitim ve toplumsal boyutu olduğunu düşünüyor.
Araştırma kapsayıcı bir çözüm getirilmediği sürece sorunun çözülemeyeceğine dikkat çekiyor. Meselenin bir takım dar kavramlarla tanımlanmaya çalışıldığı ifade edilen raporda, bu durumun oluşturduğu sakıncalar şöyle ifade ediliyor: “Meseleye ‘Kürt sorunu’ dendiğinde, Kürtlerin genelini içine alan negatif bir durumdan söz edilir; ‘Güneydoğu sorunu’ dendiğinde, mahiyeti her ne ise ‘mesele’ Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile sınırlandırılmış olur; ‘Terör’ vurgusu yapıldığında sorunun diğer boyutları göz ardı edilip bütün mesele güvenlik ve asayiş zeminine indirgenmiş olur. ‘Terör’le beraber ‘bölücülük, dış düşmanların Türkiye’yi parçalamak istemesi’ vb. teşhisler de ‘haklılık’ zemini bulmaya başlar. Bu sebeple, ilk iş olarak zihinlerimizi kavramların daraltıcı ve sınırlandırıcı etkisinden kurtarmak gerekir. Bölgenin sorunları iç içe geçmiş durumdadır. Bu bakımdan mesele çok özneli, çok katmanlı ve çok sebepli olarak algılanmak ve anlaşılmak zorundadır. Dolayısıyla, konuyu tekil ve indirgemeci bakış açılarıyla sadece ekonomik ya da sadece etnik veya demokratik vb. yönüyle ele almanın kimseye bir faydası olmaz.”
|