KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNAY, “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE ÖZELLİKLE ANKARA’YA, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN SONRA UFKU OLAN BİR SİYASET ADAMI, BİR DEVLET ADAMI GELMEDİ” DEDİ.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Türkiye Cumhuriyeti’ne özellikle Ankara’ya, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra ufku olan bir siyaset adamı, bir devlet adamı, vali, belediye başkanı, başbakan gelmemiş. Ne yazık ki gelmemiş, kimse alınmasın, hepimize düşen pay var burada” dedi. Günay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesi üzerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini cevapladı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra binasını yeniledikleri ifade eden Günay, Ankara’ya şimdi bir sergi salonu kazandırmaya çalıştıklarını söyledi. Günay, şöyle konuştu: ‘’Hipodrom alanındaki projenin sadece projesi var. Ne yazık ki vurulmuş bir kazma yok. Senfoni binasına da kazma vurulmuştu ve temel seviyesindeydi. Hiç olmazsa bu yıl garaj seviyesine ve toprak üzerine çıkartmaktan söz ettim. İhtiyacı biliyorum. Avrupa’ya gidiyoruz, bırakın Avrupa’yı, Türk cumhuriyetlerine gidiyoruz. Hiç birinin kültür sanat mekânları ile kıyaslanacak mekânlarımız yok. Özellikle Ankara’da... Bu olmaz. Cumhuriyetin başkenti diyoruz. Kimse kimseyi suçlamasın. Ben 1,5 yıllık bakanım. Bu hükümet, 5,5-6 yıllık hükümet. 85 yılı geride bırakmışız. Her yerde fütursuzca söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ne özellikle Ankara’ya, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra ufku olan bir siyaset adamı, bir devlet adamı, vali, belediye başkanı, başbakan gelmemiş. Ne yazık ki gelmemiş, kimse alınmasın, hepimize düşen pay var burada. Yoksa 500 kişilik opera salonu, 750 kişilik senfoni salonu... Ankara’da sergi salonu yok. Bir yabancı büyükelçi geldiği zaman, ‘bir sergi yapalım’ dediğimiz zaman, Resim Heykel Müzesi altındaki sığınağa mı sokacağım onları? Zafer Çarşısının altındaki sığınağa mı sokacağım onları? Böyle şey olur mu? Şimdi yapmaya çalışıyoruz.’’ Ankara / aa
Günay, geçenlerde Yalova’da ‘’cemevi temel atma töreni’’ diye çağrıldığını, ancak binanın birinci katın şapını döktüğünü belirterek, şöyle devam etti: ‘’Çok güzel bir toplantı oldu. Birliği, bütünlüğü koruyacak davranışlara ihtiyacımız var ülkemizde. Yeteri kadar düşmanımız var. Kendi içimizde dayanışmayı, birliği, beraberliği sağlayacak bir kültüre, bir bakışa, bir ahlâka ihtiyacımız var. İnanılmaz güzel konuşmalar yaptılar, oradaki Hacıbektaşlılar Derneği yöneticileri. Çok hoş bir şenlik yaptık orada. Semah da seyrettik, lokma da yedik. Oradan da kalktık, çıktık tam 500 yıllık bir camiye gittik. O da restore edilmiş. Hersekzade Ahmet Paşa Camii. 500 yıllık bir cami. Yeni restore edilmiş. Cemevi, cami hepsi bizim. Hepsi bizim kültürümüzün, inancımızın temel taşları. Çıkacağımız sırada bir delikanlı dedi ki ‘Ben müezzinim. Sesim de iyidir, buranın akustiği de çok iyidir, kısacık bir şey okuyayım mı?’ Kısacık bir süre okudu. Akustik çok güzel gerçekten. Çıkarken şaka yollu dedim ki gazeteciler olmasa ben de denemek isterdim. Gazeteye, ‘Ben, ezan okurdum’ diye çıktı. Ne olur okusam? Yani semah dönmek de bizim, sema dönmek de bizim, ezan okumak da bizim. Başkasının Süryani inancına saygı göstermek de bizim, inanmayana saygı göstermek de bizim. Böyle yaptığımız zaman, bu ülkede, biz yan yana duracağız. Hacıbektaş, ‘İri olalım, diri olalım, bir olalım’ demiyor mu?’’
|