ABD'DE Merkezi Haber Alma Teşkilatının (CIA) eski üst düzey uzmanlarından ve İslam dünyası üzerine kitaplar yazan Graham Fuller, Türk ve Amerikan dış politikasının Orta Doğu’daki çıkarlarının birbirine uymadığını savundu ve “Türkiye, artık bir Amerikan müttefiki değil” iddiasında bulundu.
Washington’da Jamestown adlı düşünce kuruluşunda düzenlenen “Gürcistan’dan sonra Türkiye ve Kafkasya” konulu bir konferansın ana konuşmacısı olan Fuller, Jamestown’ın duyurusunda, “bağımsız yazar, analist, konuşmacı ve Vancouver’daki Simon Fraser Üniversitesinde İslam dünyası ilişkileri tarih profesörü” olarak tanıtıldı. Fuller, 1982 yılında, CIA’in Yakın Doğu ve Güney Asya ulusal istihbarat görevlisi olarak atanmış, 1986 yılında da teşkilatta Ulusal İstihbarat Konseyinin başkan yardımcılığı görevine yükselmişti. İki yıl sonra bu görevi bırakan Fuller, Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunda siyaset bilimci olarak görev yaptı. Fuller, konuşmasına, Amerikan politikalarını eleştirerek başladı. Kendi politikalarının etkilerini tartmadan, karşı tarafı suçlayan, “İslam dünyasında, Rusya’da, Çin’de, Türkiye’de yanlış olan nedir” sorusunu soran bir Amerikan yaklaşımı olduğunu belirten Fuller, “Biz hep başkalarını analiz ediyoruz, ama kendi yaptıklarımızın analiz edilmesini gereksiz görüyoruz. Bunun mutlaka eleştirel olması gerekmiyor. Ancak bir aktör olarak ABD’nin rolünün de analizini yapmalıyız” dedi. Dünyada son 7 yılda dünyada milliyetçiliğin, ulusal gururun uyandığını, Batı hegemonyasına, özellikle de Amerikan hegemonyasına karşı bir tutumun hakim olduğunu kaydeden Fuller, uygulanan şiddetin hiçbir şekilde haklı çıkarılamayacağını, ancak 11 Eylül olaylarının da bu hegemonyaya karşı çıkışın ürünü olduğunu söyledi. 11 Eylül olaylarının ABD tarafından, “stratejik bir avantaj yaratmak amacıyla” kullanıldığını da savunan Fuller, şimdi bu politikaların geri tepmesi sürecinin başladığını belirterek, Rusya, Çin, İran, Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Venezüella ve Küba ile ilişkileri ve ayrıca “İslam dünyasının çoğunluğundaki kızgınlığı” örnek gösterdi. Dünyada tek baskın kutup döneminin geçtiğini söyleyen Fuller, “çok kutuplu dünya düzeninin, bugün belki Batı Avrupa’da bile en baskın tek itici güç olduğunu” ifade etti ve çok kutuplu dünya düzeninin faydasının ise, “bir gücün diğerine karşı kullanılabilmesi” olduğunu belirtti. Şanghay İşbirliği Teşkilatının, Rusya ve Çin’i, Orta Asya cumhuriyetlerini bir araya getirdiğini, şimdi Pakistan ve Afganistan’ın üye veya gözlemci olmak istediğini, Türkiye ve İran’ın bu teşkilatla ilgilendiğini belirten Fuller, Çin’in açık bir biçimde ABD’nin tek kutuplu gücünü Avrasya’da elde etme arayışında olduğunu savundu. Fuller, Çin’in hiçbir zaman ABD’ye doğrudan meydan okumayacağını, ancak sesini daha duyulur hale getirmeye çalıştığını söyledi. Türkiye’nin bugün çok daha bağımsız düşünceye sahip olduğunu belirten Fuller, “yüzyıldır ilk defa Türkiye’nin büyük bölgesel güç haline geldiğini” belirtti.
|