|
|
|
MAHKEME FARAZİYELERLE KARAR VERİYOR |
MAZLUM-DER Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında başörtüsü yasağının kalkmasıyla toplumda çatışma çıkacağı söyleniyor. ‘Ya ileride şöyle olursa’ gibi faraziyelerle hareket ediliyor. Bunun doğru olmadığı ap açık ortada. Okullarda yasak var, ama evlerde, sokaklarda yasak yok. İnsanlar toplumun her kesiminde, birlikte barış içerisinde yaşıyorlar. Anayasa Mahkemesi bunu nasıl görmezden geliyor, insanın inanası gelmiyor. Faraziyelerle hukuk olmaz ki.”
SIKINTILAR YENİ BİR ANAYASA İLE ÇÖZÜLÜR
Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş: “Bu karardan sonra, ancak yeni bir anayasa ile birşeyler yapılabilir. Zaten Türkiye'nin başörtüsü yasağını, Kürt sorununu ve sair sıkıntıları çözme noktasında yeni bir anayasaya şiddetle ihtiyacı var. İnsanlar oturup farklılık ve çeşitlilikleriyle nasıl bir arada barış içinde yaşayacaklarına dair yeni bir anayasa yazmalı. Peki, bu hükümet böyle bir girişim yapabilir mi derseniz, bence çok zor. Muktedir olma vasfını da kaybettiği için böyle bir girişimde bulunamaz.”
ANAYASA Mahkemesi’nin, 411 milletvekilinin oy verdiği Anayasanın 10. ve 42. maddelerinin değiştirilmesinin iptaline dair gerekçeli kararına hukukçu ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden tepki geldi. Yeni Asya’ya konuşan aydınlar, Anayasa Mahkemesi kararının halk nezdinde kabul görmeyeceğini belirttiler.
Mazlumder Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Anayasa Mah-kemesi kararını halkın kabul etmediğini aktararak, şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını toplumun sahibi olan kamu vicdanı kabul etmemektedir. Meclis’in yerine kendisini geçirip, yargının yasama üzerindeki tahakkümünü gösteren bir karar. Gerekçede ,yasamanın yargı üzerine çıktığı belirtiliyor ama ortaya çıkan kararın halkın üzerinde olduğu ortaya çıkıyor. Bundan sonra ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yerine ‘Egemenlik kayıtsız şartsız elitlerindir’ dersek yeridir. Çünkü gerekçe hukukî bir yorumdan ziyade tamamen siyasî bir yorum. Anayasa Mahkemesinin kararı 4-5 ay gibi uzun sürede hazırlaması normalmiş. Çünkü bu kadar hukuk dışı yalan ancak bu sürede sarf edilebilirdi.”
Faraziyelerle hukukun olmayacağını kaydeden Gergerlioğlu, gerekçede belirtilen ifadelerin, kabul edilemez sözler olduğunu belirtti. Gergerlioğlu, şöyle konuştu:
“Başörtüsü yasağının kalkmasıyla toplumda çatışma çıkacağı söyleniyor. Bu, insanların hayal kurarak somut haklarını iptal etme girişimidir. Faraziye-lerle hukuk olmaz ki. ‘Ya ilerde şöyle olursa’ gibi faraziyelerle hareket ediliyor ki bunun da doğru olmadığı apaçık ortada. Okullarda yasak var, ama evlerde, sokaklarda yasak yok. İnsanlar toplumun her kesiminde, birlikte, barış içerisinde yaşıyorlar. Bunları bir Anayasa Mahkemesi nasıl görmezden geliyor, bu iddiaları nasıl ortaya sunu-yor, insanın inanası gelmiyor.”
|
CEMİL YÜZER
/ ANKARA
24.10.2008
|
|
|
KILIÇKAYA: KARARA HİÇBİR HUKUKÇU KATILAMAZ |
HUKUKCULAR Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya da verilen karara hiçbir demokrat ve özgürlükçü hukukçunun katılamayacağını kaydetti.
Kılıçkaya, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi ne kamuoyunu, ne de hukukçuları tatmin etme kabiliyetinden yoksun kaldığını ifade ederek, bu kararın hukuk tarihine vahim bir şekilde hukukun, Anayasanın yanlış yorumlanmasının bir örneği olarak yerini alacağını kaydetti. Kılıçkaya, “Sayın Mahkeme gerekçesinde, olağanüstü ve zorlayıcı bir yöntemle baskıcı, yasaklayıcı totaliter bir tutum sergileyerek özgürlüğün ve eşitliğin güvencesi olan evrensel hukuk kurallarının aksine bir yorum tarzı sergilemiştir. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde ve hiçbir demokratik ve özgürlükçü hukukçunun bu yoruma katılması mümkün değildir. Demokratik ve insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde insanların kılık kıyafetleri ile uğraşmaktan çok bilimle uğraşılmaktadır” dedi.
Üniversitelerde başörtüsünün serbest olmasının laikliğin bir gereği olduğunu söyleyen Kılıçkaya, şöyle devam etti; “Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan laiklik üniversitelerde başörtüsünün serbest olmasını gerektirir ki her birey dini ve vicdanı ne olursa olsun verilen kamu hizmetinden faydalanabilsin. Yakın tehlike koşullarıyla insanların yasaklanması hukuk ile bağdaşmamaktadır. Bu tip yasaklamalar ve zorlayıcı kurallar ve tek tip insan üretme çabaları komünizmin ve faşizmin bir zamanlar egemen olduğu devletlerde ve totaliter yönetimlerde mevcut olmuştur ve bu yönetime katılanlar halklarına zulüm etmişlerdir. Maalesef, sayın üyeler halen vatandaşın nasıl giyinmesi, düşünmesi, yaşaması gerektiğini düzenlemesi gerekliliğine inandıklarından çağın ve toplumun çok gerisinde kalarak arkaik toplumlara özgü bir karar oluşturmuşlardır.”
|
24.10.2008
|
|
|
KARDAŞ: SORUNLAR, YENİ BİR ANAYASAYLA ÇÖZÜLÜR |
EMEKLİ Hâkim Albay Ümit Kardaş, karar neticesinde oluşan tablonun, ancak yeni bir anayasayla çözülebileceğini belirtti.
Anayasa Mahkemesi kararının, usul yönünde olmadığı gibi, esas yönünden de hukuka uygun olmadığına dikkati çeken Kardaş, şöyle devam etti: “Yani demokrasinin gelişmesi konusunda, laiklik kavramının içeriğinin somut olarak doldurulmasında yararlı bir karar değil. Bundan sonra bence en vahim şey, başörtüsü yasağının bir düzeltilmesinin ortadan kalkmasından öte, artık Parlamentonun bir daha anayasa değişikliği yapamayacağıdır. Çünkü bundan sonra yapacağı her anayasa değişikliğinin, o değişmez ilkeler kapsamında değerlendirilmesi yolu açıldı. Artık ancak yeni bir anayasayla belki bir şeyler yapılabilir. Zaten Türkiye’nin başörtüsü yasağını, Kürt sorununu ve sair sıkıntıları çözme noktasında bir anayasaya şiddetle ihtiyacı vardır. Oturup insanlar etnik, dinsel, dilsel farklılık ve çeşitlilikleriyle bir arada barış içerisinde nasıl yaşayacaklarına dair yeni bir anayasa yazmalıdırlar.”
Emekli Hâkim Albay Kardaş, AKP’nin artık yeni bir anaysa hazırlamasının çok zor olduğunu dile getirerek, “Bu hükümet yeni anayasa hazırlama noktasında bir girişim yapabilir mi derseniz, bence çok zor. Zaten CHP ve MHP de bu şekilde bir istek ve tartışma yok zaten. AKP’nin de bunu tek başına götürecek gücü olmadığı gibi muktedir olma vasfını da kaybettiği için bu tarz bir girişimde bulunabileceğini sanmıyorum. İşte Aktütün’de bir olay oluyor, askerin bir zaafı çıkıyor ortaya ama Parlamentoda bir komisyon kurup araştırmıyor ve Meclise bunu yansıtmıyorsa ve bunu aklından bile geçirmiyorsa yani bu ne kadar demokrasidir diye sormak lâzım” diye konuştu.
|
24.10.2008
|
|
|
Silivri düzene girdi |
Ergenekon dâvâsının ikinci duruşması Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu Kampüsünde dün görüldü. Alınan tedbirler sayesinde cezaevi önünde ilk günkü kargaşa yaşanmadı. İlk gün sanıklara destek vermek için sabah erken saatlerde çok sayıda göstericinin geldiği cezaevi önünde bu sefer tam bir sessizlik hakimdi.
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanığın yargılandığı ‘’Ergenekon’’ davasının görüşülmesine dün devam edildi.
Köksal Şengün’ün başkanlığındaki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülen davanın duruşmasına, aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Sami Hoştan, Doğu Perinçek’in de bulunduğu tutuklu sanıklar ile bu dâvâ kapsamında tutuksuz yargılanan, ancak başka suçtan tutuklu bulunan Tufan Gülaltay ile sanık avukatları katıldı. Duruşmada, ilk oturumda müdahillik talebinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın Yayın A.Ş’nin aralarında bulunduğu 6 kurum ve kişiyi temsilen avukatları da hazır bulundu. Oturumda söz alan tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk, avukatının savcılar tarafından taciz edildiğini öne sürerek, bu durumu protesto etmek için duruşmaya avukatsız katıldığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de zorunlu olarak avukat bulunması gerektiğini, avukatsız savunmasının alınamayacağını bildirdi. Bunun üzerine Öztürk savunmasının alınacağı zaman bir avukat temin edeceğini kaydetti.
REDDİ HAKİM TALEBİNE RET
Duruşmada ayrıca avukat Özkan Yücel, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal için ayrı olarak müdahillik talebinde bulundu. Yücel, Birdal’ın daha önce uğradığı silâhlı saldırı sonucu yaşam tehlikesi geçirdiğini, bu saldırının sadece yaşam hakkına yönelik olmadığını, toplumun nezdinde insan hakları yöneticisine ‘’gözdağı’’ verilmek istendiğini düşündüklerini kaydetti. Oturumda söz alan bazı sanık avukatları da görüntülü diz üstü bilgisayarlarının duruşma salonunda kullanmak istediklerini ifade ederek, görüntülü olmayan bilgisayarlara belgeleri yüklemenin çok zor olduğunu, rahat çalışmaları için görüntülü olan kendi bilgisayarlarının duruşma salonuna alınmasını talep ettiler. Tutuklu sanık Vedat Yenerer’ın avukatı Vural Ergül de duruşma salonundaki bilgisayarlarda bulunan iddianamenin word formatında olmasını ve ‘’F’’ klavye konulmasını istedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmada geçen oturumda sunulan mahkemenin ve heyetin reddedilmesi yönündeki taleplerin kabul görmediğini hatırlattı.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, müdahil taleplerinde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP milletvekilleri Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel ile İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal’ın taleplerini ‘’suçtan zarar görmedikleri’’ gerekçesiyle reddini istedi. Savcı yine müdahil talebinde bulunan Dicle Anter, Pervin Buldan, Sait Şirin’in de aralarında bulunduğu bazı kişilerin taleplerinin de kabul edilmemesi yönünde görüş bildirdi.
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesinin müdahillik talebinin de ilgili soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanların hedef gösterme olarak değerlendirilemeyeceği ve suçtan doğrudan zarar görülmediği gerekçesiyle reddini talep etti. Savcı Pekgüzel, İHD İstanbul Şubesi, Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun da müdahillik taleplerinin reddi yönünde görüş bildirdi. Mehmet Ali Pekgüzel, Şebnem Korur Fincancı’nın talebinin ise kişisel bilgilerin kaydedilmesi ile ilgili davanın sanıklarından Ümit Sayın Behiç Gürcihan hakkında dâvâ açıldığını ifade ederek, Fincancı’nın bu gerekçeyle dâvâya katılma talebinin kabulü yönünde görüş bildirdi.
HEYET, ARA VERMEKSİZİN
TALEPLERİ DEĞERLENDİRDİ
Savcının müdahillik taleplerine ilişkin görüşlerini dile getirmesinin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, duruşmaya ara vermeksizin talepleri değerlendirmek amacıyla heyetle birlikte odalarına çekildi. Mahkeme heyeti, yapılan değerlendirme sonucunda Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın Yayın A.Ş ile Şebnem Korur Fincancı’nın ‘’suçtan zarar gördükleri’’ gerekçesiyle müdahillik talepleri kabul edilmesine karar verdi. Bu arada, duruşma sırasında, tutuklu sanıklardan Sami Hoştan’ın mübaşir olarak salonda bulunan ceza infaz memurunun getirdiği bir bardak suyu içtiği görüldü. Tutuklu sanıkların takım elbiseli ve kravatlı oldukları gözlendi.
|
24.10.2008
|
|
|
ZEMZEM TUTKUSU |
Umre için Ramazan ayında Suudi Arabistan’a giden vatandaşların yük limitlerinin dolması sebebiyle beraberlerinde getiremedikleri zemzem suları bir uçakla Türkiye’ye ulaştırıldı.
Umre için Ramazan ayında Suudi Arabistan’a giden vatandaşların yük limitlerinin dolması sebebiyle beraberlerinde getiremedikleri zemzem suları bir uçakla Türkiye’ye ulaştırıldı. Suudi Arabistan Havayolları uçağıyla Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminaline getirilen yaklaşık bin bidon zemzem suyu, geliş katındaki geniş bir alanı doldurdu. Üzerlerinde umreye giden sahiplerinin adlarının yazılı olduğu bidonlar, burada gönderilecekleri illere göre tasnif edildi. Yerli ve yabancı yolcuların büyük ilgisini çeken zemzem suyu dolu bidonlar, daha sonra kargo görevlilerince, gönderilecekleri illerin uçaklarına yüklenmek üzere İç Hatlar Terminaline taşındı. Havayolu şirketi yetkilileri, Türkiye’den umre için Suudi Arabistan’a giden yolcu sayısında büyük artış yaşandığını, yolcuların dönüş sırasında beraberlerinde getirmek istedikleri zemzem bidonlarının ağırlığından dolayı uçağa alınamaması sebebiyle daha sonra getirildiğini belirtti.
|
24.10.2008
|
|
|
İkinci duruşmada kargaşa yaşanmadı |
“ERGENEKON” dâvâsının ikinci duruşması Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu Kampusu’nda görüldü.
Tedbirler sayesinde cezaevi önünde ilk günkü kargaşa yaşanmadı. İlk gün sanıklara destek vermek için sabah erken saatlerde çok sayıda göstericinin geldiği cezaevi önünde bu sefer tam bir sessizlik hakimdi. Sadece 10-15 kişilik İşçi Partili’nin alana geldiği görüldü. Cezaevi yanında bulunan Fatih İlköğretim Okulu’nun ara sıra çalan teneffüs zili, canlı yayın araçlarına ait jeneratörlerin sesi dışında pek bir gürültü duyulmadı. Basın mensuplarına yönelik saldırıların tekrarlanmasını önüne geçmek için jandarmanın aldığı güvenlik tedbirleri dikkat çekti. “Robocop” olarak adlandırılan tam teçhizatlı Jandarma EMASYA birlikleri göstericilerin tutulacağı alanda ve çevresinde nöbet tuttu. Lojman kapısında da ihtiyat birliği hazır olarak bekletildi. Cezaevi ana girişinde de her zamanki güvenlik tedbiri uygulandı. Giren bütün arabaların altına aynalarla bakıldı, bagajları kontrol edildi. “Joga” isimli dedektör köpek de hassas burnu ile araçlarda bomba araması yaptı.
|
24.10.2008
|
|
|
Tutuklu yakınları duruşmayı takip etti |
İSTANBUL 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen dâvâyı izlemek üzere cezaevi nizamiyesine gelen tutuklu 46 sanığın yakınları, burada işlemlerini yaptırdı.
İşlemler sonucu, öncelikle tutuklu sanıkların eş ve çocukları, anne ve babaları ile birinci derece yakınları olmak üzere 2’şer yakınına izin verildi. Tutuklu sanıkların bu akrabalarının gelmemesi halinde ise diğer 2 yakını duruşmayı izlemek için içeri girebildi. Cezaevine giren tutuklu yakınları arasında, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün eşi Necla Küçük ve kardeşi Mehmet Küçük de yer aldı. Ayrıca, İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin ile İP Genel Başkan Yardımcısı Servet Cömert de ‘’izleyici’’ olarak yerleşkeye girdi. Duruşmayı izlemek için tutuksuz sanıklardan İbrahim Benli ve Yusuf Görüm de yerleşkeye geldi. Bu kişilerden Benli, jandarmanın, duruşmada tutuklu sanıkların bulunduğu ve izleyici olarak da tutuklu sanıkların yakınlarının içeri alındığını söylemesi üzerine içeri girmekte ısrar ederek talebinin yetkililere iletilmesini istedi. Jandarmadan durumun mahkeme heyetine aktarılacağı yönünde cevap alan Benli, bir süre sonra gelen talimatla içeri alındı. Tutuksuz sanık Yusuf Görüm de aynı bölümden içeri girdi.
|
24.10.2008
|
|
|
İşlemler sonucu, öncelikle tutuklu sanıkların eş ve çocukları, anne ve babaları ile birinci derece |
“ERGENEKON” soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski Cumhuriyet savcısı Ertaç G. ve koruması olduğu öne sürülen şüpheli adliyeye sevk edildi.
Şişli Nişantaşı’ndaki evinde Salı günü yapılan aramanın ardından gözaltına alınan ve aynı zamanda avukatlık yapan Ertaç G. ile Kars’ta yakalanarak getirilen H.K’nın İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandı. Ertaç G. ile emekli olduktan sonra özel olarak korumalığını yaptığı ileri sürülen H.K, soruşturmayı yürüten savcılığın bulunduğu Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Elleri kelepçesiz olduğu gözlenen şüpheliler, savcılık katına çıkartıldı.
|
24.10.2008
|
|
|
Gerekçe, karara uyduruldu |
EĞİTİMCİLER Birliği Sendikası’ndan yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal kararının gerekçesini “bir çelişkiler kumkuması” olarak değerlendirildi.
Açıklama, “Kararın, bir gerekçeye dayalı olarak alınmadığı, gerekçenin karara uydurularak zorlamalarla yazıldığı ortaya konulmuştur. Gerekçe, kararın kendisinden daha vahim sonuçlar doğurmaktadır” denildi.
Sendikardan yapılan yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin kendisini millî iradenin yerine koyarak, Meclis’in yetkilerini yok saydığı belirtildi. Açıklamada, “Mahkeme’nin gerekçeli kararından öğreniyoruz ki; karar, vehimler, olasılıklar, hayaller üzerine bina edilmiştir. Bugüne kadar başörtülülerin başı açıklarla bir arada barış ve huzur içerisinde yaşadıkları, hatta bir aile içerisinde bile başı açık-başı örtülü bireylerin bir arada barış içerisinde yaşadığı görmezden gelinerek, başörtüsü düzenlemesinin ‘farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı’ bulunduğu vehminden hareketle farklı yaşam tercihine, siyasî görüşe veya inanca sahip olma olasılığı olan kişilere Anayasa Mahkemesi yaşam tercihi, siyasî görüş ve bir ideoloji dayatmıştır” denildi.
ÜNİVERSİTELER KIŞLA DEĞİL!
Toplumda hiçbir sorun teşkil etmeyen kılık kıyafet ile ilgili düzenleme gerekliliğinin üniversitelere dayatmanın, hem üniversitelerin tabiî işlevine hem de Anayasa’da öngörülen bilimsel, kolektif ve diğer entelektüel özgürlükler manzumesine ters düştüğü belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Üniversiteler kışla değildir. Öğrencilerin belli bir davranış, düşünce ve inanç modeline sokulmasının hiçbir gerekçesi olamaz. Demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir ülkede, hukukî değerlendirmelerin dayanağı varsayımlar değil, hukuk kurallarıdır. Bir zorlama sonucu verilmiş olan bu gerekçeli kararla, milletin seçtiği vekiller artık Anayasa değişikliği yapamayacak hale getirilmiştir. Bundan sonra yapılabilecek Anayasa değişiklikleri, zorlamalarla, Anayasa’nın değiştirilemez maddeleriyle ilintilendirilerek engellenecektir. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı, böyle tehlikeli bir yolu açmaktadır.”
|
Ahmet Terzi
/ Ankara /
24.10.2008
|
|
|
Ağır ceza hakimi rüşvetten gözaltında |
İZMİR'DE bir süre önce, çıkar amaçlı suç örgütü kurarak haksız menfaat elde ettiği iddiasıyla tutuklanan V. O. Ç.’nin serbest bırakılması karşılığı rüşvet aldığı ileri sürülen, aralarında ağır ceza hakimi A. K. ve bir avukatın da bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, İzmir Cumhuriyet Savcısı Murat Gök’ün talimatıyla harekete geçen polis ekipleri, 6 ay önce çıkar amaçlı suç örgütü kurup yüksek faizle para verdiği ve haksız menfaat elde ettiği iddiasıyla aralarında V. O. Ç.’nin de bulunduğu 21 kişiyi gözaltına aldı. V. O. Ç. ile beraber 5 zanlı tutuklanırken diğerleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. V. O. Ç.’nin avukatı A.E.’nin, davaya bakan İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı A. K. ile bağlantı kurduğu, müvekkilinin tahliye edilmesi için 350 bin YTL rüşvet teklif ettiği ileri sürüldü. Önceki gün İzmir Adliyesi’nde yapılan duruşmada V.O.Ç.’nin tahliye edildiği, ardından hakim A. K.’nin yeğeninin 350 bin YTL’yi almak için Muğla’ya gittiği ve parayı alırken yakalandığı öğrenildi. Konu Adalet Bakanlığı’na bildirilerek izin alınmasının ardından savcılığın talimatıyla düzenlenen operasyonda, hakim A. K. ve avukat A. E.’nin de aralarında bulunduğu dokuz kişi gözaltına alındı.
|
24.10.2008
|
|
|
Erdoğan’dan Bahçeli’ye 100 bin YTL’lik dâvâ |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, TBMM’de yaptığı konuşmada, ‘’Ağır bir şekilde suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadelere yer verdiği’’ iddiasıyla MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aleyhinde toplam 100 bin YTL’lik manevi tazminat dâvâsı açtı.
Alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan ve AKP’nin avukatları Fatih Şahin ile Muammer Cemaloğlu tarafından açılan dâvânın dilekçesinde, Bahçeli’nin, 14 Ekim 2008’de TBMM’de partisinin grup toplantısında bir konuşma yaptığı hatırlatıldı. Bahçeli’nin, bu konuşmada, ‘’siyasî eleştirinin ötesinde Erdoğan ve AKP’yi ağır bir biçimde suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadelere yer verdiği’’ ifade edilen dilekçede, ‘’Konuşmada, Erdoğan ve AK Parti’yi şaşkınlıkla, siyasî ahlâktan yoksun olmakla, kokuşmuş zihniyet sahibi olmakla, vatan topraklarını terör örgütüne terke hazırlanmakla, vatana ihanet etmekle, bölücülüğün siyasî uzantısı olmakla, bölücü propaganda yapmakla, bölücü, alçak ve ahlaksız olmakla, terörün mihmandarı olmakla, göz kamaştırıcı bir servet sahibi olmakla ve krizden nemalanmakla edilerek karalanmaya çalışıldığı’’ savunuldu. Dilekçede, ‘’öz konusu ifadelerin eleştiri ve ifade özgürlüğü hak ve görev sınırlarını aştığı, hukuk düzeninin himaye etmeyeceği derecede ağır ve haksız bir saldırıda bulunulduğu’’ öne sürüldü. Erdoğan ve AK Parti’nin, ‘’kişilik haklarına ve manevî şahsiyetlerine doğrudan, açık ve ağır bir saldırının gerçekleştirildiği’’ savunulan dilekçede, Bahçeli’den, her bir dâvâcı için 50 bin YTL olmak üzere toplam 100 bin YTL manevî.
|
24.10.2008
|
|
|
Yaz saati uygulaması hafta sonu bitiyor |
YAZ saati uygulaması, bu hafta sonu bitiyor. 26 Ekim Pazar günü saat 04.00’de saatler bir saat geri alınacak.
Bakanlar Kurulunun yaz saati uygulamasının sona erdirilmesiyle ilgili kararı Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Yaz saati uygulamasına 30 Mart 2008 tarihinde geçilirken saatler 03.00’de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı da 26 Mart 2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ileri saat uygulaması, 30 Mart 2008 tarihinde saat 03.00’de saatlerin bir saat ileri alınarak 04.00’e getirilmesiyle başlarken, 26 Ekim Pazar günü saat 04.00’de 1 saat geri alınmasıyla sona erecek.
|
24.10.2008
|
|
|
Eller aya, bİz yaya! |
Hİndİstan, ilk insansız ay aracını önceki gün sabaha karşı fırlatarak, Ay’ı keşfetme ve burada yerleşecek alanlar bulma ya da üsler kurma konusunda girişimler başlatan İngiltere, Çin, Japonya, ABD, Rusya gibi ülkelerin arasına katıldı. Ay’a insanlı ve insansız araçlar göndermeyi planlayan ülkeler ile projeleri şöyle:
HİNDİSTAN
Hindistan, önceki sabah TSİ 03.52’de fırlattığı Çandrayaan-1 adlı uzay aracı ile Ay yarışına dahil oldu. Bu uzay misyonunda, Ay’ın çeşitli bölgelerinin haritasının çıkarılması, kimyasal ve maden bileşimleriyle ilgili araştırmalar yapılması planlanıyor. 2014’e kadar uzaya astronot yollamayı hedefleyen Hindistan, Ay’a insanlı uzay aracını da 2020’de göndermeyi düşünüyor.
ABD
Ay’a ilk insanlı aracı gönderen ABD’nin Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Ay’da daimî bir üs kurmayı planlıyor. Gelecekte Mars’a seyahat için gerekli teknolojiyi sağlama gibi çeşitli bilimsel çalışmalarda kullanılacak bu üssün, büyük ihtimalle Ay’ın Güney Kutbunda olması bekleniyor.
2020’ye kadar başlaması planlanan bir dizi Ay uçuşunun ardından söz konusu inşaatın başlaması düşünülüyor. Ayrıca Ay ve Yerküre arasında bir iletişim sistemi de öngörülüyor.
ÇİN
Geçen yıl Ekim ayında Ay’a keşif uydusunu gönderen Çin, Ay yüzeyinde incelemeler yapacak insansız uzay aracını 2012 yılında fırlatmayı düşünüyor. Çin, geçen ay ilk kez insanlı uzay aracını göndermiş ve Çinli uzay adamları (taykonotlar), uzay yürüyüşü yapmıştı.
JAPONYA
İlk Ay keşfine planlandığından yaklaşık 4 yıl sonra, geçen yıl 14 Eylülde başlayan Japonya, bu Ay misyonuna Kaguya adını vermişti. Henüz uzaya insanlı araç gönderme girişimi olmayan Japonya’nın uzay ajansı JAXA, 2025’e kadar Ay’a astronot göndermeyi planlıyor.
İNGİLTERE
Ay’a 2010 yılında ilk insansız uzay aracını göndermeyi düşünen İngiltere, Ay yüzeyinde araştırmalar yapmayı ve insanlı yerleşim için uygun yerler bulmayı planlıyor. İngiltere, Ay’a iki girişim başlatma düşüncesinde. İlk girişimde gönderilecek “Moonlight” ile yörüngeden atılacak olan 4 küçük araçla deprem, sarsıntı gibi sismografik veriler toplanacak. Moonlight’ın başarılı olması halinde Ay’a yerleşme planı için uygun yerleri arayacak olan “Moonraker” devreye girecek.
RUSYA
Federal Uzay Ajansı (Roscosmos) da, Ay’a yapılacak uçuşları kapsayan bir dizi insanlı uzay görevleri planlıyor. Rusya 2025’e kadar Ay’a insanlı uçuşlar, 2028-2032 arasındaysa Ay yüzeyinde daimî bir üssün kurulmasını hedefleyen uzay endüstrisini geliştirecek uzun dönemli bir programa sahip.
|
24.10.2008
|
|
|
İnternet kullanım yaşı 3’e indi |
World Internet Institute (WII) adlı uluslar arası bir araştırma şirketi tarafından yapılan araştırmaya göre İsveç’te internet kullanımı yaşı 3’e kadar indi.
Araştırmada İsveç’teki beş yaşındaki her iki çocuktan birisinin internet kullandığı ve internette sörf yaptığı belirtildi. Üç yaşındaki her beş çocuktan birinin de internet kullandığı aktarıldı. Ancak WII’nin ortaya koyduğu bu durum, İsveçli bazı yetişkinleri kaygılandırıyor. İsveçli çok satan gazetelerden SVD’nin kaydettiğine göre ebeveynler sanal âlemdeki birçok sitenin, çocuklar için tehlike oluşturduğu düşünülüyor. Aynı araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 90’ı, internet ortamının çocuklar için zararlı olabileceğine inanıyor. WII, İsveçlilerin internet alışkanlıklarını 8 yıldan beri araştırırken, araştırma ayrıca son yıllarda oranların rekor seviyeye ulaştığını da ortaya koydu. Buna göre İsveç’te 18 yaşından büyüklerin yüzde 90’dan fazlası interneti kullanıyor. Yüzde 85’inin evinde internet bağlantısı var, yüzde 75’inin de “geniş band”ı var. Diğer yandan İsveç’te yaşlıların internet alışkanlığı edinmesinin ise zor olduğu vurgulanıyor.
|
/ Stockholm
24.10.2008
|
|
|
Çocuklar için internet güvenliğine büyük yatırım |
Avrupa Birliği, çocuklar için internet güvenliği konusunda gelecek beş yılda 55 milyon avro mali kaynak ayıracak.
Avrupa Parlamentosu, çocukların internetteki zararlı yayınlara karşı daha iyi korunmasını öngören yasa tasarısını büyük bir oy çoğunluğuyla kabul etti. AB yasası, internet sitelerine “çocuklar için güvenli” etiketi konularak, yaşı küçüklerin pornografi ve şiddet içeren tehlikeli yayınlara ulaşmasının önüne geçilmesini öngörüyor. Kabul edilen yasa uyarınca, zararlı yayınların oluşturulacak filtrelerden geçmesi için etkili tedbirler alınması konusunda çaba gösterilecek ve kamunun bu konuda daha iyi bilinçledirilmesi için uluslar arası kampanya başlatılacak.
|
/ Brüksel
24.10.2008
|
|
|
Alternatif tıp araştırılıyor |
İsveç’İn Karolinska Üniversitesinde kurulan Osher Tıp Merkezinin 3 yıldır alternatif tıbbı bilimsel olarak araştırdığı bildirildi.
İsveç gazetesi Svenka Dagbladet’in haberine göre, merkezin başında bulunan Prof. Dr. Martin Ingvar ve Doç. Dr. Mats Lekander, farklı ülkelerden bilim adamlarıyla alternatif tıp yöntemlerini ele alıyor. Bilim adamları, hastalıkların tedavisinde alternatif tıp yöntemlerinin etkilerini araştırıyor. Merkezde uygulanan alternatif tıp yöntemleri arasında akupunktur, ilâçla beraber psikoterapi ve hipnoz da bulunuyor. Üç yıldır bu konuda çalışan bilim adamları, kesin bir sonuca varabilmek için henüz erken olduğunu, araştırmaların sürdüğünü belirtti.
|
/ Stockholm
24.10.2008
|
|
|
Bütün deniz kaplumbağaları birbiriyle akrabaymış |
AmerİkalI ve Avustralyalı bilim adamlarının yaptıkları bir genetik araştırmada bütün deniz kaplumbağalarının akraba olduklarını ortaya çıkardı.
AmerİkalI ve Avustralyalı bilim adamlarının yaptıkları bir genetik araştırmada bütün deniz kaplumbağalarının akraba olduklarını ortaya çıkardı. Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nden deniz biyoçeşitliliği uzmanı Eugenia Naro-Maciel ve meslektaşlarının yaptığı genetik araştırmada, bütün deniz kaplumbağası türlerinin ilişkilerini test için 5 nükleer DNA ve 2 mitokondriyal işaret kullanıldı. Bulgularının, deniz kaplumbağalarının geçmişini anlatan bir filogenetik ağaç veya cladogram oluşturduğunu belirten araştırmacılar, beslenme türlerine ilişkin geçmişin birbirinden bağımsız biçimde 3 kez ortaya çıktığını ifade ettiler. Araştırmanın lideri Naro-Maciel, çoğu deniz kaplumbağasının genelde etobur olduğunu belirtirken, “hawkbill” kaplumbağasının toksik deniz süngerlerini, deri sırtlı kaplumbağanın ise denizanası ve yosun yediğine işaret etti. Araştırmalarını, “Molecular Phylogenetics and Evolution” dergisinde yayımlayan bilim adamlarının incelediği deniz kaplumbağalarının neredeyse tamamı, soyu tükenmekte olan türler listesinde yer alıyor.
|
/ Washington
24.10.2008
|
|
|
Halk doktorlardan tam gün hizmet bekliyor |
SAĞLIK Bakanlığı’nın devlet ve üniversite hastanelerinde çalışan doktorların başka kurumlarda da çalışmasını önlemeyi amaçlayan Tam Gün Yasası taslağı tartışılmaya devam ediyor.
SAĞLIK Bakanlığı’nın devlet ve üniversite hastanelerinde çalışan doktorların başka kurumlarda da çalışmasını önlemeyi amaçlayan Tam Gün Yasası taslağı tartışılmaya devam ediyor. Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen tarafından 7 ilde yapılan ankette halkın yüzde 93’ü doktorların özel muayenehanelerini bırakıp hastanede tam gün hizmet vermesini istiyor.
Sağlık-Sen; Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Samsun, Erzurum ve Gaziantep illerinde 1018 doktor ve 521 vatandaşa Doktorların Tam Gün çalışması hakkında düşüncelerini sordu. Halkın yüzde 93’ü, hekimlerin ise yüzde 61’i Tam Gün Yasasını destekliyor. Halkın büyük bir çoğunluğu özel muayenesi olan hekimlerin hastaları özel muayenehanelere yönlendirmelerine karşı çıkıyor. Halkın yüzde 96’sı kamu hastanesine gittiğinde hekimin özel muayenehanesine yönlendirilmek istemiyor. Halkın büyük bir çoğunluğu hekimin muayenehanesine gitmezse hastanede kendisiyle ilgilenilmeyeceğine inanıyor.
Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen 7 ilde gerçekleştirdiği araştırmada, 1018 doktor ve 521 vatandaşa Tam Gün Yasası ile ilgili düşüncelerini sordu. Çarpıcı sonuçların elde edildiği ankete göre, halkın neredeyse tamamı doktorları tam gün hastanede görmek istiyor.
Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında devlet ve üniversite hastanelerinde çalışan doktorların mesailerinin tamamını çalıştıkları kurumda geçirmelerini amaçlayan Tam Gün Yasası için hazırlık yapıyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “çıkarmak zorundayız” dediği yasaya doktorlar temkinli de olsa destek veriyor. Halk ise Tam Gün Yasasına büyük oranda destekliyor. Sağlık-Sen’in yayınladığı ankette 1018 doktor ve 521 vatandaşa çeşitli açılardan Tam Gün Yasası soruldu. Doktorların özlük hakları ve ücret konusunda kaygı duyduklarını belirtmelerine rağmen büyük oranı tam günle hizmetin daha kaliteli sunulacağına inanıyor.
ASKERÎ HASTANELER DE
KAPSAM İÇİNE ALINSIN
Hekİmlerİn yüzde 61’i Tam Gün Yasasına evet diyor ama giderilmesi gereken endişeleri var. Hekimlerin yüzde 81’i gelecek ve emeklilikle ilgili daha iyi şartların ortaya konulması gerektiğini söylüyorlar. Hekimlere göre yasadan sonra devlet hastanelerindeki kalite de özel hastanelerdeki kalite de artacaktır. Hekimlerin yüzde 78’i tek bir kurumda çalışma zorunluluğu getiren Tam Gün Yasasından sonra hastaların daha kaliteli hizmet alacağını düşünüyorlar. Yasayla birlikte kamu sağlığı hizmetleri daha kaliteli ve rantabl olacaktır diyen hekimler yüzde 66 ile çoğunlukta bulunuyor. Anketten çıkan bir diğer çarpıcı sonuç ise askeri hastanelerin de uygulama içine alınması. Ankete katılan hekimlerin yüzde 65’i Askeri hastanelerde çalışan hekimlerin de bu yasa kapsamına alınmalarını istiyorlar.
TAM GÜN YASASINA HALKIN
YÜZDE 93’ÜNDEN TAM DESTEK GELDİ
HalkIn yüzde 87’si Tam gün Yasasından sonra kamu sağlığı hizmetleri daha etkin ve daha rantabl olacağını düşünüyor. Anketten çıkan bir diğer çarpıcı sonuç ise, özel muayenehanesi olan doktorların hastaları kendi muayenehanelerine yönlendirmelerinden duyulan rahatsızlık. Halkın yüzde 96’sı kamu hastanesine gittiğinde hekimin özel muayenehanesine yönlendirilmek istemiyor. Yine Halkın büyük bir çoğunluğu hekimin muayenehanesine gitmezse hastanede kendisiyle ilgilenilmeyeceğine inanıyor. Halkın yüzde 77’si tam gün uygulamasına geçildikten sonra hizmeti daha kaliteli ve daha ucuza alacaklarını düşünüyor. Tam gün uygulamasına geçildikten sonra hekimlerin ekonomik gelirlerinin azalacağını ankete katılan halk da ifade ediyor ve farklı şekillerde iyileştirilmeye gidilmesi gerektiğine inanıyor.
|
RECEP GÖREN
/ ANKARA
24.10.2008
|
|
|
İşçileri taşıyan servis takla attı: 11 yaralı |
Küçükçekmece’de ıslak yolda virajı alamayan servis minibüsünün takla atması sonucu çoğu hafif 11 kişi yaralandı. Yaralılar çevredeki hastanelere kaldırıldı. Kaza, sabah saatlerinde Altınşehir Eski İstanbul Caddesi üzerinde meydana geldi. Şahintepesi’nden aldığı tekstil işçilerini Halkalı’daki işyerlerine götüren servis minibüsü yolun ıslak olması sebebiyle virajı alamayarak yol kenarına devrildi. 34 BP 408 plakalı minibüs takla atarak ters dönerken, çoğunluğu hafif 11 kişi yaralandı. Yoldan geçen sürücüler ve vatandaşlar, minibüsteki yaralıların dışarı çıkmasına yardımcı oldu. Olay yerine çağrılan ambulanslarla yaralılar birer ikişer taşınırken, kaza yerinde büyük panik yaşandı. Kazadan hafif yaralı olarak kurtulan işçiler, yokuş aşağı gelen araçlarının ıslak olan yolda yalpalayarak virajı alamadığını söyledi. Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.
|
24.10.2008
|
|
|
Provokatörler Molotofla saldırdı |
İstanbul Ümraniye’deki Mustafa Kemal Mahallesi 3001.
Cadde’de toplanan bir grup, slogan atarak, yol üzerinde kurdukları barikatları ateşe verdi. Göstericiler, çevredeki bazı iş yerleri ile kendilerine müdahale eden polislere Molotof kokteyli attı. Bu sırada, ayağına Molotof kokteyli isabet eden bir Çevik Kuvvet polisi hafif yaralandı. Polis memurunun ayakta tedavi edildiği öğrenildi. Polis ara sokaklara kaçan göstericilerden 2’sinin gözaltına aldı. Öte yandan, Bahçelievler Yenibosna Çobançeşme Mahallesi Serik Sokak’ta park halindeki 34 UR 7252 plakalı servis minibüsü ile Kocasinan Yıldırım Beyazıt Caddesi’ndeki başka bir minibüse kimliği belirsiz kişilerce Molotof kokteyli atıldı. Alevler, itfaiye ekipleri ve çevredeki vatandaşlarca söndürülürken, araçlarda maddi hasar meydana geldi. Motorize polis ekipleri 3 kişi gözaltına aldı. Bu zanlılardan 2’sinin 18 yaşından küçük olduğu bildirildi. Gaziosmanpaşa’da ise park halindeki bir otomobil, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce kundaklandı. Araçta çıkan yangın, vatandaşlar tarafından söndürüldü. Küçükçekmece İkitelli Atatürk Mahallesi Gülay Caddesi’ndeki markette de kimliği henüz belirlenemeyen kişiler tarafından atılan Molotof kokteyli hasara yolaçtı. Bu arada Adana’da da bir iş yeri gece saatlerinde Molotof kokteyli atılarak kundaklandı. Çıkan yangında iş yerinde maddî zarar meydana gelirken, olayı gerçekleştiren şahıs, arkasında bir Molotof kokteyli ve bir çakmak bırakarak kaçtı. Polis ekipleri, kaçan şahısları yakalamak için çalışıyor.
|
24.10.2008
|
|
|
Öğrenci yurdunda yangın |
Gazİosmanpaşa’da, öğrenci yurdundaki yangında 6 kişi dumandan etkilendi.
Barbaros Hayrettin Paşa Mahallesi Mimar Sinan Caddesi’ndeki özel öğrenci yurdunda henüz belirlenemeyen sebeple yangın çıktı. Gaziosmanpaşa, Bağcılar ve Bayrampaşa itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülen yangında, dumandan etkilenen 5’i öğrenci 6 kişi ambulanslarda tedavi edildi. Öğrenci yurdunda maddî hasara yol açan yangının çıkış sebebine ilişkin inceleme başlatıldı.
|
24.10.2008
|
|
|
Bağcılar’da hacı adayları bir araya geldi |
Türkİye’nİn diğer il ve ilçelerinde olduğu gibi Bağcılar’da da, bu yıl hacca gidecek olan hacı adayları, belediye tarafından verilen bir yemekte bir araya geldi.
Bağcılar Müftülüğünce Halk Sarayında organize edilen toplantıya yaklaşık 900 hacı adayı katıldı. İlçe müftüsü Mustafa Derin tarafından verilen seminerin ardından, Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı ve İlçe Kaymakamı Veysel Yurdakul birer konuşma yaptılar. Hac ibadetini yerine getirirken, ülkemiz için de dua yapılmasını isteyen Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, ‘Bu önemli ibadeti yerine getirmek üzere olan değerli hemşehrilerimizin yolu açık olsun” dedi.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
24.10.2008
|
|
|
DP’de kongreler devam ediyor |
Demokrat Parti (DP) Amasya Merkez İlçe Başkanlığı’na İsmail Yeşiltaş, DP Suluova İlçe Başkanlığı’na ise Mustafa Aksoy seçildi.
Tek liste halinde yapılan seçimler canlı geçti. 2’şer ve 3’er adayın olduğu seçimlere adaylar anlaşarak tek liste halinde girdi. Seçimlerde Amasya Merkez İlçe Başkanlığı’na Yeşiltaş, Suluova İlçe Başkanlığı’na ise Aksoy seçildi.
|
Bekir Anar
/ Amasya
24.10.2008
|
|
|
Kanunî Koleji’nden 38 öğrenciye burs |
MUraş Öğretim Kurumları bünyesinde eğitim veren Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Özel Kanuni Koleji’ başarılı öğrencilere karşılıksız burs veriyor
. Şehit, gazi ve yoksul ailelerin çocuklarına kapılarını açan ve karşılıksız burs veren kolej, vizyonunu; gençleri geleceğe hazırlamak olarak açıklıyor. Özel Kanunî Koleji, sağlık beslenme, güvenlik, ölçme-değerlendirme, rehberlik hizmetleri, gelişmiş labaratuvarları, kütüphanesi, profesyonel eğitim kadrosu ile eğitime katkı sağlıyor. Özel Kanunî Kolejinde aralarında gazi ve yardıma muhtaç ailelerinde bulunduğu 38 çocuğa karşılıksız olarak eğitimine imkânı tanınıyor.
ŞAMPİYONLARI DA VAR
Kolej başarılı eğitimin yanı sıra şampiyonları da bünyesinde barındırıyor… Taekwondo Türkiye birincisi Gözde Akbayır ve OKS Altındağ ilçe birincisi Mustafa Melikcan da kolejde eğitim görenler arasında.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
24.10.2008
|
|
|
Günde 6 milyonu aşkın ekmek çöpe gidiyor |
Türkİye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye’de günde 6 milyon 150 bin ekmeğin ısraf edildiğini, bunun malî boyutunun 1,5 milyon YTL olduğunu belirtti.
Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, dünyada en fazla buğday üreten 10 ülke arasında yer alan Türkiye;nin, aynı zamanda en fazla ekmek tüketen ülkelerden birisi olduğunu, ancak kuraklık nedeniyle üretimin düşmesi yüzünden buğday ithal edilmek zorunda kalındığını hatırlattı.
Türkiye;de günde 123 milyon adet ekmek üretildiğini, bunun yaklaşık 6 milyon 150 bin adedinin, yani yüzde 5;inin ısraf edildiğini anlatan Palandöken, açıklamasında şöyle devam etti:
“Bu 123 milyon adet ekmeğin, standart 200 gram ekmek olduğu düşünüldüğünde, yaklaşık 24 bin 600 ton ekmek anlamına geliyor. Dolayısıyla israf yaklaşık bin 200 tona ulaşıyor. Bu rakamlardan kişi başına günlük 333 gram ekmek tüketildiği anlaşılıyor. Israfın önlenmesi, ülke ekonomisi bakımından son derece önemlidir. Toprak Mahsulleri Ofisince yapılan çalışma sonuçlarına göre, günlük üretilen ekmeğin 2 milyon 340 bin adedi, yani yüzde 2'lik bölümü daha satılmadan fırınlarda israf ediliyor. Belediyelerin ekmek satışı yapmasıyla ısrafı daha da artırıyor. Geri kalan kısmı da evlerde, lokantalarda, otellerde ve kurum yemekhaneleriyle öğrenci yurtlarında ısraf edilmektedir. Özellikle öğrenci yemekhanelerindeki ısraf oranı, yüzde 10 gibi yüksek boyutlarda bulunuyor. Bu ısraf, yılda 700 milyon dolar fakirleşmemize neden oluyor. İçerisinde bulunduğumuz ekonomik daralma sürecinde, son derece önemli olan bu ısrafın önlenmesi gerekmektedir.”
|
24.10.2008
|
|
|
Çay verip gıda alıyorlar |
Bu yıl yetişen dördüncü sürgün çayı, ÇAYKUR’un alım yapmayacağını açıklaması üzerine özel firmalara vermek durumunda kalan üretici karşılığında şeker, pirinç, yağ gibi gıda maddeleri alıyor.
Rize’de iklim şartlarının uygun gitmesi sonucu birkaç yılda bir görülen dördüncü sürgün çayı hasat eden üreticiler, ÇAYKUR’un yaş çay kampanyasını tamamlamasının ardından çayını sadece bazı özel sektör firmalarına satabiliyor. Bazı özel sektör firmaları da bu sürgünde para ile satın almak yerine yaş çayı gıda ve çeşitli ürünler vererek satın alıyor.
|
24.10.2008
|
|
|
Bir dalda iki mevsim |
Antalya’nIn Gazipaşa ilçesinde sonbaharla birlikte yaprakları sararan erguvan ağaçlarının bir yandan da çiçek açması, görenleri şaşırttı.
Gazipaşa’da yaşayan Hasan Kaya, yaptığı açıklamada, evinin yakınındaki erguvan ağaçlarının yaprakları sararmasına rağmen çiçek açmaya başladığını söyledi. Ağacın sararan yapraklarının dökülmeye hazırlandığını belirten Kaya, ‘’sarı yaprakların arasında pembe erguvan çiçekleri tam bir tezat oluşturdu. Bir ağaçta adeta iki mevsim yaşanıyor’’ dedi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri de bölgede hava sıcaklığının 27-29 derece arasında değiştiğini, sıcaklıkların mevsim normallerinin 1-2 derece üzerinde olduğunu belirtti.
|
24.10.2008
|
|
|
Örgüt, çocukları alet ediyor |
Terör örgütü PKK’nın, son günlerde yaptığı izinsiz gösterilerde çocukları korkutarak, sindirerek ya da ödüllendirerek eylemlerine alet ettiği bildirildi.
Batman Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, terör örgütünün yandaş toplayamadığı için eylemlerine çocukları alet ettiğini belirtiler. Özellikle şehrin kenar semtlerinde 15-16 yaş grubu çocukların terör örgütünce terör örgütü elebaşı lehine slogan atmaları, polise, okullara taş atılması ve Türk bayrağını indirmeye yönlendirildiklerini ifade eden yetkililer şöyle dedi: ’’Çocuklar, çikolata veya parayla kandırılıyor. Polise taş atmaları konusunda zorlanıyor. Korkutularak, sindirilerek gösterilere alet ediliyorlar.
Biz çocuklar ve ailelerini uygun bir dille ikaz ettik. Çocuklara nasihat ediyoruz. Görüştüğümüz bütün çocukları kazandık. Çocuklar ellerindeki taşı bıraktı. Örgütün kötü emellerine alet olmayın diyoruz. Biz daima vatandaşın yanındayız. Maddî durumu kötü olan ailelere, çocuklarına kapılarına kadara giderek gıda, giysi ve kırtasiye yardımı yapıyoruz.’’
“3-5 TERÖRİST BU İŞLERİ
ORGANİZE
EDEBİLİYOR”
ŞIrnak Emniyet Müdürü Salih Gökalp de şunları söyledi: ’’Terör örgütü ‘Çocuklar taşladı’, şeklinde propaganda yapıyor. Aynı çocuklar, polis arkadaşlarla top oynuyor. Bu çocuklar polise, devlete düşman ise polisle top oynar mı? Bu olayda tehdit var, harçlık verme var, babasını tehdit var. Biz güvenlik güçleri olarak tahrike kapılmadan kadınların, çocukların kullanılmaya çalışıldığını biliyoruz. Tahrike kapılmıyoruz. Örgütte militan kadro dediğimiz 3-5 terörist bu işleri organize edebiliyor. Çocuklar da oyunu seviyor. Çocuklar polis amcalarıyla hırsız polis oyunu oynar gibi oynuyor. Kaçma kovalama oyunu oynar gibi oynuyor.’’
|
24.10.2008
|
|
|
Engelli merkezi destek bekliyor |
Zİhİnsel Özürlüleri Yetiştirme ve Koruma Vakfı Başkanı Gülsen Keserman, şubat ayında kapatılan özel yatılı bakım merkezini, hayırseverlerin ve devletin desteğiyle yeniden açmak istediklerini söyledi.
Emekli tarih öğretmeni Gülsen Keserman, zihinsel engelli iki çocuğunun bakımı sırasında, engelli çocuklar ve ailelerine yönelik merkez eksikliğinin ne anlama geldiğini bizzat yaşadığını söyledi. 1986 yılında kurulan vakf, maddî sıkıntılar sebebiyle 2008 yılı başında kapatıldı. Keserman, ‘’İleri tarihlerde hayırseverlerin veya devletin desteğini görebilirsek merkezimizi yeniden açmak istiyoruz’’ dedi.
|
24.10.2008
|
|
|
Göçler şehirleri zora sokuyor |
Göç Alan Kentlerde Ekonomik ve Sosyal Entegrasyon Projesi (EKOSEP) 5. Yönlendirme Toplantısı Erzurum’da başladı.
Polat Renaıssance Otelde başlayan toplantıya, Erzurum Valisi Sami Bulut, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ile Gaziantep, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerinden yetkililer katıldı. Toplantının açılışında konuşan Vali Sami Bulut, Türk milletinin yüzyıllardır yerleşik hayata hâlâ tam anlamıyla geçemediğini belirterek, ‘’Ülkemizde özellikle 1950’lerden sonra artan göç sebebiyle şehircilik ve imar planında sorunlar ortaya çıktı’’ dedi.
|
24.10.2008
|
|
|
|