ESKİ Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, son zamanlarda, ‘’tarihi belgelerle yazamazsanız diye moda haline gelen nutuklar atılmaya başlandığını’’ ifade ederek, ‘’Tarihi kafana göre yazarsan bu tarih, tarih olamaz’’ dedi.
Giresun Belediyesi’nce, Giresun Üniversitesi Güre Yerleşkesi’nde Uluslararası Giresun ve Doğu Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu düzenlendi.
Yusuf Halaçoğlu, sempozyumda yaptığı konuşmada, Cumhuriyet tarihinde, Soyadı Yasası’nın uygulanmasında görevli kimi nüfus memurlarının, işlerini ciddî yapmadıklarını ve bunun tarihsel yönden tahribata yol açtığını ifade etti. Halaçoğlu, ‘’Soyadı Kanunu uygulanırken memurlar, kişilerin geçmişteki lâkaplarını bile düşünmeden kendi kafalarına göre birtakım soyadları vermişler. Örneğin bizim ailemizde bizim soyadımız başka, amcamın bir tanesinin, diğerininki başka. O zaman neye güveneceksiniz?’’ diye konuştu. Türkiye’de birtakım insanların çağdaş görünmek ve kendi ideolojilerini tanıtmak açısından tarihsel belgeleri pek dikkate almadan, doğrudan doğruya kendi kafalarına göre tarih yazmaya kalktıklarını savunarak, ‘’Sempozyumlara tarihçi arkadaşlarımız ciddî bir şekilde hazırlanarak, doğru bilgileri ortaya koymaya çalışıyorlar. Bugün burada bunu gördük’’ diye konuştu.
Son zamanlarda, ‘’tarihî belgelerle yazamazsanız diye moda haline gelen nutuklar atılmaya başlandığını’’ savunan Halaçoğlu, şöyle devam etti: ‘’Tarihi kafana göre yazarsan bu tarih, tarih olamaz. İstanbul’un fethiyle ilgili bir programda bir şahıs dedi ki; (Benim aklım almıyor, Fatih Sultan Mehmet’in gemileri kızakla Haliç’e indirdiğine inanamıyorum ve mantığım da kabul etmiyor). Mantık tarih yazmıyor. Bir defa yabancı kaynaklar dahil olmak üzere İstanbul’un fethinde orada komutan olarak görev yapan Venedikli komutanların yazdıkları dahil tüm kaynaklarda bunların hepsinin, gemilerin tek tek kayıtları da var. (Benim mantığım kabul etmiyor) işi son dönemlerin modası oldu. Tarihçiler olarak tarihi, kaynaklar doğrultusunda yazmak zorundayız.’’
Halaçoğlu, Osmanlı’nın, bir yeri kendi topraklarına kattığı zaman bir iskân politikası uyguladığını hatırlatarak, şunları söyledi: ’’O yerdeki yerleşik halkın önemli bir kısmını alır ve farklı bölgelere dağıtırdı. Oraya da başka bölgelerden nüfus getirir yerleştirirdi. Böylece devlete isyan etmeyi önleyen sistemi kurardı. Boş topraklara da yörükleri naklederdi. Şimdi bu gerçeği nasıl reddedebilirsiniz? Ama bir kavram kargaşası çıkarıp, güvensizlik yaratıp, homojen ve ne olduğu belirsiz bir toplum ortaya çıkarmak isteyenlerin heveslisi olan maalesef Türkiye’de bir sürü insan var.’’
OSMANLI İDEAL BİR MEDENİYET İNŞAA ETTİ
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Acun, ‘’Osmanlı İmparatorluk İdeali ve Giresun’da İdeal Toplum Süreci’’ konulu sunumunda, Osmanlılar’ın, birbiriyle uyum içinde çalışmasını sağlayan ‘’ideal toplum inşasını’’ kendisine ilke edindiğini ifade ederek, ‘’Osmanlılar bunu başardı ve İslâm dünyasında bir devlet olmanın ötesinde bir dünya imparatorluğu haline geldiler’’ diye konuştu. İdeal toplum inşası için Osmanlılar’ın türlü toplumsal, ekonomik ve idarî politikalar ile programlar geliştirdiğini anlatan Acun, Osmanlılar’ın bölgede ideal toplum meydana getirmede izledikleri politikalardan birinin de yerel ekonomiyi canlandırmak olduğuna dikkat çekti.
|