BAKIRKÖY Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, insanlar arası ilişkilerin zayıfladığını belirterek, ‘’Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişki dahi zayıflıyor.
Bunlar olunca da mutsuzluk artıyor’’ dedi. Doç. Dr. Sayar, yaptığı açıklamada, çağın, refahın arttığı, ama mutluluğun gerilediği bir çağ olduğunu savunarak, ‘’Refahın bu kadar artmasına rağmen neden mutluluk bu kadar geriliyor, depresyon bu kadar artıyor? Bunlar önemli sorular’’ diye konuştu.
Günümüzde insanların yalnızlaştığını belirten Doç. Dr. Sayar, şöyle devam etti: ‘’İnsanlar arası ilişkiler zayıflıyor. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişki dahi zayıflıyor. Bunlar olunca da mutsuzluk artıyor. Bizim sahip olduğumuz şeyler gün geliyor ruhumuza sahip oluyor. Biz içimizdeki boşluğu hep daha fazla tüketerek dolduracağımızı zannediyoruz. Daha fazla tüketmek içimizdeki boşluğu doldurmadığı gibi onu daha da büyütüyor.’’
Hayatın daha da karmaşıklaştığını dile getiren Doç. Dr. Sayar, ‘’Modern hayatın en büyük esprisi zaten daha da karmaşık olması. Modern hayat bir sürü alet edevat yaratıyor, birtakım düğmelerle, kumandalarla güya hayatınızı kolaylaştırıyorsunuz. Onları kullanmak belli bir müddet sonra çok müşkül bir şey haline geliyor. Fakat elektrik kesilince hepsi işlevsiz hale geliyor’’ dedi.
Doç. Dr. Sayar, çocukların hayalinde bile teknoloji olduğuna dikkati çekerek, ‘’Çok fena bir şey bu. Çocuk, güzel, içinde zaman geçirilecek bir bahçe olarak teknolojik bir bahçeyi görüyor. Çok fazla apartmana hapsolmuş, maalesef tabiatla yüzleşemeyen, çimlerde yuvarlanamayan çocuklar’’ diye konuştu. Modern zamanın herkeste çok büyük anksiyeteler, endişelere yol açtığını belirten Doç. Dr. Kemal Sayar, şunları söyledi:
‘’Tabiattan korkuyoruz. Kendimiz adına korkmasak bile çocuklarımız adına korkuyoruz, endişeleniyoruz. Sokağa, tabiata çıkarmıyoruz. Bir de öbür taraftan bakalım. Ben çocukluğumda tel arabalar yapar, arkadaşlarımla birlikte sokakta onlarla oynardım. Şimdi çocuklar çok gelişmiş oyuncaklardan tatmin olmuyorlar. Çünkü o oyuncaklar hayal gücünü kamçılamıyor. Çocuk emek katmıyor, alın teri katmıyor, hayal gücünü katmıyor oyuncağı yaparken. Hayatın doğallığının giderek öldüğü zamanlardan geçiyoruz. Bunun için hepimizin daha dikkatli ve daha az korkak olması gerekiyor.’’
|