Takvimlerin 1844 yılını gösterdiği günlerde, sığır üreticisi bir babanın 23 yaşındaki maceracı evladı olarak Almanya’nın Bavyera’sından yola çıkıp, kapağı Amerika’ya atan Henry Lehman ve daha sonra kendisine katılan kardeşleri Emanuel ile Mayer’in kurdukları bir şirketle başlayan maceranın ‘kapitalizmin sonu mu’ yorumlarıyla nihayetlenmesi enteresan...
Amerikan ‘mortgage devleri’ Fannie Mae ile Freddie Mac’ın yaşadıkları kriz sonucunda hükümet kontrolüne geçmesine karşın Wall Street’i yıkan krizin büyümesi, dünya açısından ciddi alarmdır. Öyle bir alarm ki, Amerikan yönetimi, dünya sigorta devi AIG’yi, liberal ekonomi uygulamaları açısından şaşırtıcı kabul edilen bir kararla, Merkez Bankası kaynaklarından 85 milyar dolar aktararak kurtarmak zorunda kaldı! Bilinen ana gerçek, dünyanın önde gelen üç büyük finans kuruluşundan biri olarak kabul edilen Lehman Brothers’ın iflasıyla toplam 26 bin ‘kalifiye’ bankacının sokakta kaldığıdır. Bitmedi... Bu insanların emeklilik fonları şirketlerine yüzde 25 oranında ortaktı, buhar olan 10 milyar dolarlarıyla birlikte emeklilik hayalleri de yok oldu.
Tabii, son bir yıl içinde Amerikan hizmet sektöründe işsiz kalan 110 bin çalışana geçtiğimiz pazartesi günü 25 bin Hawlett Packard çalışanı da katılmış durumda. Krizin devamında kaç milyon kişinin evine ekmek götüremeyecek duruma düşeceği, bunun devamında dünyanın diğer ülkelerinde kimlere neler olabileceği kesin olarak tahmin edilemiyor.
Ama benim tahminim, Lehman Brothers’ın CEO’su Richard S. Fuld’un sadece geçen yıl aldığı 40 milyon dolarlık maaş (!) ile 2004 yılında Florida’nın Jupiter Adası’nda satın aldığı 13.5 milyon dolarlık malikaneye çekileceği ve arada bir yakın dostlarıyla ‘ne olacak bu işler’ muhabbetleri yapacağıdır.
Kapitalizm acımasızdır... Krizlerin bedelini yaratanlar değil, işçiler, teknik elemanlar, KOBİ’ler, emek insanları ve namuslu profesyoneller öder...
Parayı ‘değer yaratmak’ yerine bilgisayar ekranında ‘spekülasyon’ amaçlı kullanmaya yönelmiş bir sistem, kurduğu, ‘kurumsal yolsuzluklar’a dayalı sistemin bedelini ödemeye hazırlanıyor...
Detroit, Chicago gibi efsanevi sanayi merkezlerini yok eden, ‘gerçek üretimi’ Çin’in ‘köle işçi’ çalıştıran fabrikalarına devreden ve paradan bir takım finansal oyunlar ile para kazanmaya alışmış bir ‘asalaklığın’ sonuna geldik...
Son sözü, kapitalizmin en önemli kurumlarından Financial Times söyledi: ‘Amerika’nın en büyük yedi finans kuruluşunun başındaki yönetim kadrolarının son üç yıl içindeki toplam maaş ve primleri 95 milyar dolar tutarken, bu bankaların aynı dönemde toplam 500 milyar dolar zarar etmiş olmalarını anlamamız gerekiyor...’
Şu anda yıkılmakta olan böyle bir dünyadır...
Star, 18.9.2008
|