|
|
|
Milletin temsilcisi TSK değil TBMM |
Gazeteci-yazar Şahin Alpay, silâhlı kuvvetlerin siyasi otoritenin denetimine tabi olmadığı yerlerin yalnızca, ordunun ulusu temsil etme iddiasını taşıdığı askerî rejimler olduğunu belirterek, “Türkiye ise bir demokrasidir ve burada ‘ulus’un temsilcisi TSK değil TBMM’dir” dedi.
Şahin Alpay, Zaman gazetesinde yayınlanan dünkü yazısında, Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi’nin Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) adına Kandıra F Tipi Cezaevi’nde, Ergenekon örgütü dâvâsı kapsamında tutuklu bulunan emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’u ziyaret etmesi, Başbakan Erdoğan tarafından “insanî amaçlı” olarak yorumlandığını hatırlattı. Alpay, Başbakan’ın yorumunun genel kabul görmeyeceği, bu ziyaretin Türkiye’de askeri otoritenin yalnızca siyasî sürece değil, yargı sürecine de müdahalelerde bulunmasının son örneği olarak kayda geçeceğinin muhakkak olduğunu belirtti.
Alpay, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlu’nun, “Bence Ergenekon’un ne olduğu belli değil ki...” şeklindeki sözlerinin de, mahkemece tutuklanmış 53 sanığı olan dâvâyı “sulandırma” gayreti olarak yorumlandığına da kuşku buluhmadığını belirterek, Kandıra F Tipi Cezaevi’ne TSK adına yapılan ziyaret ise, kamuoyunun Kocaeli Garnizon Komutanı Korg. Mendi’nin sicili hakkında bilgilenmesine vesile olduğunu hatılattı.
Şahin Alpay, yazısında şu ifadelere yer verdi:
CEMAATLAR KALKINMADA ROL OYNUYORLAR
Unutmamak gerekir ki, din temelli cemaatler Türkiye’de toplumun işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi sorunlarla başa çıkmasına yardımcı oldukları gibi, sağladıkları ‘sosyal sermaye’ (yüz yüze ilişki ağları) ile ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynamakta, dinsel ve dünyevi faaliyetlerin ayrışmasına, dolaylı olarak laikleşmeye katkıda bulunmaktadır. Asıl unutulmaması gereken ise şudur: İnsanlık varoldukça dinî inançlar varolacak, artan güvensizlik ve belirsizlikler dindarlığı arttıracaktır. Demokratik bir toplumda dine (az veya çok) bağlı yaşam tarzları, en az dine (az veya çok) bağlı olmayan yaşam tarzları kadar saygıya lâyıktır. Dindar ya da ‘laik’, belirli bir yaşam tarzını bütün topluma dayatma, ancak demokrasiyi dışlayan rejimlerin gayreti olabilir.
AB, ULUS DEVLETLERİN GÜVENCESİ
Başbuğ ‘çağdaş uygarlığın üzerine çıkma’ çabası bağlamında bir araç olarak AB üyeliğine destek verirken, Koşaner’in dolaylı ifadelerle AB’ye katılım sürecini ulusal güvenliğe bir tehdit olarak sunması dikkat çekti... Bu konuda söylenmesi gereken şu: Koşaner’in imasının tam tersine AB’ye katılım süreci, Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi kadar, gerek ‘ulus devletin’ gerekse ‘laik devletin’ korunması açısından da önem taşıyan dış desteklerden biri. AB projesi de, özünde, ulus devletlerin aşılmasının değil, korunmasının güvencesi.
TOTALİTER REJİMLER DE
BİLE ORDU SİYASÎ OTOROTİYE TABİ
Koşaner ‘TSK’nın ulusu dışında ayrı denetime ihtiyacı bulunmamaktadır,’ diyerek açıkça Türkiye’de silâhlı kuvvetlerin sivil demokratik denetime tabi olmadığını, yani TSK’nın TBMM ve ondan çıkan siyasî otoriteye hesap vermek durumunda olmadığını da söylüyor. Totaliter rejimlerde bile silâhlı kuvvetler, siyasî otoritenin denetimine tabidir. Silâhlı kuvvetlerin siyasî otoritenin denetimine tabi olmadığı yerler yalnızca, ordunun ulusu temsil etme iddiasını taşıdığı askeri rejimlerdir. Türkiye ise bir demokrasidir ve burada ‘ulusun temsilcisi TSK değil TBMM’dir.
SUÇLUYA TSK DEĞİL, YARGI KARAR VERİR
Koşaner’in, 2006 yılında Genelkurmay 2. Başkanı iken kendisine verilen ‘andıç’taki ifadeleri yansıtan bir biçimde, kendisinden farklı görüşlere sahip STK, medya, akademi ve iş dünyası mensuplarını ‘ulusal güvenliği tehlikeye atmakla’ itham etmesi ise, demokrasimiz açısından fevkalâde hazin bir olay. Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atanların kimler olduğuna karar vermek, TSK komutanlarına değil, (Ergenekon örgütü dâvâsında olduğu gibi) hukuk devleti kurallarını uygulayan yargı organlarına aittir.”
|
Yeni Asya
/ İstanbul
07.09.2008
|
|
|
ÖNŞARTSIZ TEMAS ÇAĞRISI |
ABD'de yayınlanan Time dergisi, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın bu hafta ülkesinin diplomatlarına hitaben, "Geçmişi unutmadan geleceğe bakmalıyız. Eğer diyalog olursa, tüm sorunları, hatta en zor sorunları bile tartışabiliriz. Karşılıklı olarak faydalı bir gündem şekillendirmeliyiz ve ön şartsız olarak temaslara başlamalıyız" dediğini yazdı.
ABD’de yayımlanan Time dergisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan’ı ziyaretine vesile olan Türkiye-Ermenistan maçının iki ülkede çok sayıda kişi tarafından buzların erimesine yardımcı olacak bir fırsat şeklinde görüldüğünü yazdı.
“Futbol, Türkiye-Ermenistan Çatlağını İyileştirebilir mi?” başlığı altında Andrew Purvis imzasıyla yayımlanan makalede, “Uluslararası Futbol Federasyonları Birliğinin (FIFA) Dünya Kupası eleme grubu kura çekimlerinde tarihi husumet ya da jeopolitik kavgaya kulak asmadığı” belirtilerek, “Türkiye ve Ermenistan’daki çok sayıda insan, milli takımlarının Erivan’daki karşılaşmasını, iki ülke arasında buzların erimesine yardımcı olacak bir fırsat olarak görüyor” ifadesi kullanıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın da maçı izleyenler arasında olacağı kaydedilen makalede, iki ülkenin ortak sınırının, Dağlık-Karabağ sorununda karşıt tarafları destekledikleri için 1993 yılında kapatıldığı ve iki ülkenin diplomatik ilişkilerinin bulunmadığı hatırlatıldı.
AB dönem başkanı Fransa’nın da Cumhurbaşkanı Gül’ün Ermenistan gezisini “tarihi ve oldukça sembolik” olarak niteleyerek, memnuniyetle karşıladığı belirtilen makalede, Sarkisyan’ın bu hafta ülkesinin diplomatlarına hitaben, “Geçmişi unutmadan, geleceğe bakmalıyız. Eğer diyalog olursa, tüm sorunları, hatta en zor sorunları bile tartışabiliriz. Karşılıklı olarak faydalı bir gündem şekillendirmeliyiz ve ön şartsız olarak temaslara başlamalıyız” dediğini aktarıldı.
Makalede, siyasi gözlemcilerin ziyareti “tarihi” bulmakla birlikte, sadece bir “ilk adım” olarak nitelediği de belirtildi. Time dergisinin makalesinde, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris’in, “İki halk arasındaki ihtilafın hafiflemesi konusunda biraz umut görüyoruz, ancak bu kolay olmayacak. İki başkent de bir çözüm bulmak istiyor, ancak Türkiye açısından Azerbaycan’ı ve Erivan açısından da Ermeni diasporasını içeren üçüncü taraflar bunu engelliyor” şeklindeki görüşüne de yer verildi. Ermenistan’ın Türkiye ile sınırını yeniden açmaya istekli olduğu kaydedilen makalede, Ermenistan’ın halen uluslararası ticaretini Gürcistan’ın Karadeniz’deki limanlarından yapmak zorunda kaldığına, bu koridorun da Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi nedeniyle sıkıştırılmış olduğuna işaret edildi.
“İki ülkedeki milliyetçi unsurların herhangi bir yakınlaşmaya karşı olduğu” belirtilen makalede, “ülke içindeki siyasi muhalefetin AKP’nin hareket alanını sınırlayabileceği, bununla birlikte Ermenistan ile ilgili girişimin, partinin ‘komşularla sıfır sorun’ stratejisi çerçevesinde yer aldığı” görüşüne yer verildi.
|
/ Washington
07.09.2008
|
|
|
Babacan: Azerilerden tepki olmaz |
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Gül’ün Ermenistan ziyaretinin Azerbaycan’da rahatsızlık meydana getirip getirmediğiyle ilgili bir soruyu cevaplandırırken, “Bizim ziyaretimizin Azeriler tarafından olumsuz karşılanabileceğini tahmin etmiyorum” dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’a gitmesinin Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile yapılan görüşmelerde gündeme geldiğini belirterek, ‘’Bize herhangi olumsuz bir yaklaşım iletilmiş değil’’ dedi.
Bakan Babacan AB dışişleri bakanları gayri resmi toplantısı için bulunduğu Fransa’nın Avignon şehrinde Erivan’daki temaslarına ilişkin sorular üzerine Türkiye’nin diyalog yoluyla sorunların çözülmesinden yana olduğunu ifade etti. Babacan, ‘’Amaç çözüm üretmek, herkesin birlikte kazanacağı çözüm üretmek’’ diye konuştu.
‘’Ermenistan ziyaretinin AB tarafından nasıl karşılandığı’’ yolundaki bir soruyu cevapayan Babacan, ‘’Erivan’a gidecek oluşumuz nedeniyle AB’den ciddi bir ilgi var. Bunu onlar istedi diye yapmadık. Kafkasya’daki son gelişmeler, krizin aşılması için önerdiğimiz Kafkasya İstikrar Paktı, Türkiye’nin sorunlara diyalog yoluyla pozitif bir biçimde çözüm bulmaya çalıştığının teyididir. Bu konuda açık destekleri var. Görüşmelerimizde memnuniyetlerini dile getirdiler’’ dedi.
Babacan, komşularıyla olan sorunlarını çözmesinin Ermenistan’ın da yararına olacağı, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasıyla refah seviyesinin de artacağını söyledi. ‘’Erivan ziyaretinin Azerbaycan’da rahatsızlık oluşturup oluşturmadığına’’ ilişkin bir soru üzerine Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’a gidebileceği konusunun Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile yapılan görüşmelerde gündeme geldiğini belirtti ve ‘’Bize herhangi olumsuz bir yaklaşım iletilmiş değil’’ dedi. Azerbaycan ve Ermenistan yetkililerinin ortak sorunları çözmek için bir araya geldiğini hatırlatan Babacan, ‘’Bizim ziyaretimizin Azeriler tarafından olumsuz karşılanabileceğini tahmin etmiyorum’’ dedi. Babacan, bölgenin sorunlarına çözüm bulunacaksa, bu tür temasların önemine değindi.
|
/ Washington
07.09.2008
|
|
|
Müstehcen reklama AB’den yasak |
Avrupa Birliği , cinsiyet ayrımcılığı yapan reklamlara yasak getirmeye hazırlanıyor. Bu yasak yürürlüğe girdiği takdirde iç gıcıklayıcı pozlar vererek parfüm tanıtan kadınlar ya da sürekli mutfakta bir şeylere çözüm bulan kadın reklamları televizyonlarda yer bulamayacak.
İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, İsveçli Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Eva-Britt Svensson’un hazırladığı raporu kabul eden AP vekilleri, reklam yapımcılarına, kadın ve erkeklere geleneksel roller biçen spotlardan vazgeçmeleri çağrısı yaptı. Pazarlama ve reklamlarda eski moda cinsiyet ayrımından endişe duyduklarını belirten AP vekilleri, AB üyesi ülkelerden de kadın ya da erkekleri küçük düşüren ve cinsiyet ayrımcılığını çağrıştıran reklamları sıkı takibe almalarını istedi.
504 AP VEKİLİ ONAY VERDİ
AP’De hazırlanan rapor, kadını seks metası olarak gösteren ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan reklamlara denetleme getirilmesini öngörüyor. 504 AP milletvekilinin destek verdiğini rapor için 110 vekil aleyhte oy kullandı. 22’si ise çekimser kalmayı tercih etti.
|
/ Brüksel
07.09.2008
|
|
|
Ülkesi savaşta, kendisi Reina’da |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Türkiye’ye gelen Gürcistan Başbakanı Lado Gurgenidze, gece soluğu eğlence merkezi Reina’da aldı.
Başbakan Recep Tayyib Erdoğan ile görüşmek üzere önceki gün sabah İstanbul’a gelen Gürcistan Başbakanı Lado Gurginidze geceyi İstanbul’un eğlence mekânlarından Reina’da geçirdi. Gündüz Kafkaslarda yaşanan kriz konusunda Başbakan Erdoğan ile görüşen Lado Gurgenidze’nin, ülkesinde yaşanan çatışmaların hemen ardından eğlenceye koşması dikkat çekti. Edinilen bilgiye göre, Reina’ya 15-20 kişilik bir grupla gelen Gugenidze, konuklarını VİP bölümünde ağırladı. Burada bir süre eğlenen Gürcistan Başbakanı boğazda tekne turu yaptı. Yardımcılarının basın mensuplarının kendisini takip ettiği yönündeki uyarılarının ardından, eğlence mekanına 23.00 sularında gelen Gurgenidze 02.00’de deniz yolu ile Reina’dan ayrıldı. Gurgenidze’nin Reina’da bulunduğu saatlerde eğlence merkezi çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.
|
/ İstanbul
07.09.2008
|
|
|
Burns, ortaklığı yeniden teyit etti |
ABD Dışişleri Bakanlığının siyasi işlerden sorumlu Müsteşarı William Burns’ün önceki gün Türkiye’ye yaptığı ziyarette, “ABD ile Türkiye arasındaki geniş kapsamlı ortak çıkarların altını çizdiği” bildirildi.
ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinden yapılan açıklamaya göre, Burns, önceki gün İstanbul ve Ankara’ya günübirlik bir ziyarette bulundu ve İstanbul’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile, ardından Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ertuğrul Apakan ile görüştü. Görüşmelerde Burns’ün, “ABD ile Türkiye arasındaki geniş kapsamlı ortak çıkarlarının altını çizdiği ve ABD’nin müttefiki Türkiye ile süregelen güçlü ortaklığı yeniden teyit ettiği” bildirildi. Büyükelçilik açıklamasında, Amerikalı yetkilinin, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından iki yıl önce imzalanan “Stratejik Vizyon ve Yapısal Diyalog Anlaşması”nda ifade edilen uzun dönemli stratejik çıkarlara ilişkin konuları görüşmek üzere Ankara’ya geldiği kaydedildi. Bu belgenin iki ülke arasındaki bölgesel ve diğer işbirliği alanlarını belirlediği hatırlatılarak, “Bu ziyaret Burns’ün Türkiye’ye ilk gelişi olmakla birlikte, Yapısal Diyalog belgesinde önerilen müsteşarlar düzeyindeki düzenli istişarelerin dördüncü turunu temsil etmektedir” denildi.
|
/ Ankara
07.09.2008
|
|
|
Siirt’te uzman çavuş şehit oldu |
SİİRT'İN Baykan ilçesinde güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK mensupları arasında çıkan çatışmada, 1 uzman çavuş şehit oldu, 2 asker yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Tütenocak Köyü yakınlarında, devriye görevi yürüten güvenlik güçleri bir grup teröristle karşılaştı. Güvenlik güçlerinin “Teslim ol” çağrısına teröristlerin ateşle karşılık vermesi üzerine çıkan çatışmada, teröristlerce açılan ilk ateş sonucu Jandarma Başçavuş Cafer Hakan ile uzman çavuşlar Erhan Topal ve Suat Yalçın yaralandı. Siirt Asker Hastanesine kaldırılan yaralılardan Uzman Çavuş Suat Yalçın yapılan bütün müdahalelere rağmen, kurtarılamayarak şehit oldu. Diğer yaralıların tedavilerinin ise sürdüğü bildirildi. Şehit uzman çavuş Yalçın için Siirt 3. Komando Tugayı’nda cenaze töreni düzenlendi. Siirt 3. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Özhan Ayaş’ın bir konuşma yaptığı törende, şehidin cenazesi, İl Müftüsü Mahmut Gürlen’in okuduğu duânın ardından hava yoluyla memleketi olan Kırıkkale’ye uğurlanmak üzere kara yoluyla Van’a gönderildi.
|
/ Siirt
07.09.2008
|
|
|
Bu yalanlara kanmayın |
Emniyet, oğulları askerde veya şehit olan aileleri dolandırıcılara karşı uyardı. Bazı kişilerin bu aileleri takip ettiği, birkaç ay sonra da aileleri ziyaret ederek dolandırdığı tesbit edildi.
Adana’da, oğulları askerde veya şehit olan aileleri tesbit ederek, ‘’oğlunuzun asker arkadaşıyım. Annem kanser, tedavisi için paraya ihtiyacım var’’ diyerek dolandırdığı belirlenen kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, merkez Seyhan ilçesi Fatih Mahallesi’nde, oğulları askerde olan aileleri mahalledeki esnafla sohbet edip tesbit ederek, evleri gezen Can K. (25), ailelere ‘’Oğlunuzun asker arkadaşıyım. Buraya izne geldim. Annem kanser, tedavisi için paraya ihtiyacım var’’ diyerek para topladı. Aynı mahallede birkaç evi gezen Can K’nın son uğradığı evde bulunan Sibel K, bir ay önce aynı yöntemle akrabalarının dolandırıldığını hatırlayarak, durumu polise bildirdi. Ekipler, mahallede gezmeye devam eden Can K’yı yakalayarak, evlerine gidip para topladığı kadınlarla yüzleştirdi. Ailelerin, askerdeki çocuklarıyla görüşmelerinin ardından Can K'yı tanımadığı belirlendi. Polis merkezine götürülen Can K’nın, Yeni Yurt, Fatih, Mithatpaşa ve Namık Kemal mahallelerinde benzer yöntemlerle oğulları askerde bulunan veya şehit olan ailelerden şimdiye kadar 10 bin YTL’nin üzerinde para topladığı belirlendi.
Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, internet sitesinde ve evleri gezerek yüz yüze yapılan görüşmelerde, aileleri dolandırıcılıktaki yeni yöntemler konusunda uyarıyor. Toplum Destekli Polislik Büro Amirliği ekiplerinin yaptığı inceleme sonucunda, bazı kişilerin oğullarını askere gönderen aileleri takip ettiği, bir kaç ay sonra da aileleri ziyaret ettiği belirtildi. Asker ailesine ziyarette bulunan kişinin, ‘’Ben oğlunuzun arkadaşıyım, yanından geliyorum sizlere selâmı var’’ diyerek, kendisini eve kabul ettirdiği bildirildi.
Polis yetkilileri, yeni dolandırıcılık yöntemiyle ilgili, ‘’bu kişi, daha sonra kendisini acındırarak, annesinin öldüğünü, memleketine gideceğini, parasının olmadığını söyleyerek vatandaşlarımızı dolandırdıkları tesbit edildi. Üstelik güvenilir bir görünüm vermek için saçını asker tıraşı yapıyor, ayrıca süs eşyası olarak satılan asker künyelerinden takıyor. Dolandırılan vatandaşlarımızın çoğunun müracaatta bulunmadığı öğrenilmiştir. Çocukları askerde bulunan ailelerin bu tür dolandırıcılık olaylarına karşı duyarlı olmaları gerekir’’ diye uyarılarda bulundu.
|
/ Adana
07.09.2008
|
|
|
Korkudan geceyi dışarda geçirdiler |
ŞanlIurfa’da bazı vatandaşlar, ‘’deprem olacak’’ söylentileri sebebiyle geceyi dışarıda geçirdi.
Alınan bilgiye göre, dün ve önceki gün Adıyaman’ın Samsat ve Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde yaşanan ‘’2,8 - 5,1’’ büyüklüğünde 11 ayrı deprem, vatandaşlar arasında tedirginliğe sebep oldu. Haleplibahçe, Bağlarbaşı ve Devteşti mahallerinde yaşayan kimi vatandaşlar, ‘’deprem olacak’’ söylentileri sebebiyle geceyi parklarda ve boş alanlarda geçirdi. Sahurlarını boş alanlara kurdukları yer soflarında yapan vatandaşlar, sabah saatlerinde söylentilerin asılsız olduğunun anlaşılması üzerine evlerine döndü. İl Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, vatandaşları söylentilere inanmamaları ve yaşanabilecek hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.
|
/ Şanlıurfa
07.09.2008
|
|
|
Türk Eğitim-Sen: 100 bin öğretmen ataması yapılmalı |
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yeni eğitim öğretim yılında “öğretmen açığının” sorun oluşuturacağını ileri sürerek, “2009 yılının Şubat ayına kadar 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır” dedi.
Koncuk, sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yeni eğitim öğretim yılı öncesi eğitimin durumunu değerlendirdi. Yeni eğitim öğretim yılında yaşanacak sorunların en önemlilerinden birisinin öğretmen açığı olacağını savunan Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı öğretmen atamalarının oldukça yetersiz olduğunu ifade etti. Şu anda atama bekleyen 220 bin adayın olduğunu öne süren Koncuk, OECD ülkeleriyle kıyaslandığında öğretmen açığının ilköğretimde 205 bin 480, ortaöğretimde ise 51 bin 147 olduğunu söyledi. Koncuk, “Öğretmen açığı yılda 20-30 bin öğretmen atayarak çözülmez” diye konuştu. Koncuk, eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim çalışanlarına verilmesi önerisinde bulundu. İsmail Koncuk, eğitim öğretim yılının başında kayıt paralarının veliler için büyük sorun teşkil ettiğini belirterek, bu konuda yaptıkları anketin sonuçlarını açıkladı. Anketin Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Trabzon, Muğla, Konya, Denizli, Kayseri, Kocaeli ve Gaziantep’te 1.185 veli üzerinde yapıldığını bildiren Koncuk, anket sonucuna göre velilerin yüzde 55.7’sinin “MEB’in yeterli ödenek ayırmadığı için okulların kayıt parası almak zorunda olduklarını düşündüklerini” söyledi. Velilerin yüzde 41.3’ü çocuğunu evinin bulunduğu semtin dışında bir okula kayıt ettiriyor. Okula kayıt yaptırırken velilerin yüzde 30.9’u okulun eğitim öğretim kalitesine, yüzde 12.5’i öğretmen kalitesine, yüzde 9.9’u evine yakınlığına, yüzde 1.4’ü sınıf mevcuduna dikkat ediyor.
|
/ Ankara
07.09.2008
|
|
|
2 hükümlüye, 45 eğitmen |
CEZAEVLERİ ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü çalıştırdığı 2 hükümlüyü eğitmek ve gözetmek için tam 45 personel tuttu, 10 milyon YTL fatura çıktı!
Edinilen bilgiye göre, Cezaevleri ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün, Adaleti Güçlendirme Vakfı Teşkilatı (AGTV) bünyesinde faaliyet gösteren Ankara Hakimevi’nde çalıştırdığı sadece 2 hükümlüyü eğitmek ve gözetmek için tam 45 personeli görevlendirdiği ortaya çıktı. Sayıştay uzmanlarının ortaya çıkardığı bu usulsüz uygulama için devlet çalıştırdığı bu personele sadece maaş olarak 2 milyon YTL’ye yakın harcama yaptığı vurgulanırken, aynı kurumda tesbit edilen toplam yolsuzluk miktarı ise 10 milyon YTL’nin üzerinde. Ankara Hakimevi’ndeki skandal, TBMM Araştırma Komisyonu’nun talebi üzerine, kamu vakıf ve derneklerinde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükleri tesbit etmek üzere Ankara Hakimevi ve Adaletevi’nde yaptıkları inceleme sonucu ortaya çıktı. 2007 yılında yaklaşık bir yıl süren inceleme ve yazışmalar sonucunda birden fazla ihmalin yapıldığı ortaya çıktı.
|
/ Ankara
07.09.2008
|
|
|
Boğaziçi Köprüsü’nde feci kaza: 2 ölü, 1 yaralı |
ÜSKÜDAR'DA meydana gelen trafik kazasında 2 kişi öldü, 1 kişi yaralandı.
Saint Michel Fransız Lisesi öğrencisi olduğu öğrenilen Sarp Sezen’in (18) kullandığı 34 AS 6725 plakalı otomobil, gece yarısı, Beşiktaş yönünden gelirken karşı yöne geçerek, Boğaziçi Köprüsü Üsküdar çıkışında Kamil Karadağ’ın (42) kullandığı 34 FD 3043 plakalı otomobile çarptı. Kazada, özellikle ön kısmı büyük hasar gören araçta sıkışan sürücü Karadağ ile yanında bulunan ve ön camdan çıkarak yaklaşık 20 metre fırlayan Ekrem Kızıltaş (51) olay yerinde can verdi. Kazayı hafif yaralı atlatan diğer aracın sürücüsü Sezen’e ilk müdahaleyi, yoldan geçen Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri Övgü Büke ve Nihat Buğdaycı yaptı. Sarp Sezen, daha sonra ambulans ile Çağlayan’daki Florence Nightingale Hastanesine kaldırıldı.
|
/ İstanbul
07.09.2008
|
|
|
Ramazan topu çağa yenik düştü |
İzmİr’de, bir Ramazan geleneği olan, iftar ve sahur vakitlerinin top atışıyla ilân edilmesi, şehir sınırlarının genişlemesi üzerine, işlevini kaybettiği gerekçesiyle terk edildi.
Alınan bilgiye göre, İzmir’de uzun yıllar sadece Kadifekale sırtlarından ateşlenen Ramazan topu, şehrin genişlemesiyle birlikte yerini Karşıyaka ve Evka-4’ten de atılmaya başlanan, havada infilak eden patlayıcılara bırakmıştı. Yaklaşık son 3 yıldır iftar ve sahur vakitlerinin top atışıyla olmasa da bu şekilde meydana getirilen patlama sesiyle ilân edildiği İzmir’de, bu yıl ‘’Ramazan topu’’ geleneği, ‘’işlevini kaybettiği’’ gerekçesiyle tamamen terk edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı İtfaiye Daire Başkanı Fuat Barandır, yaptığı açıklamada, şehrin genişlemesiyle birlikte patlayıcı ateşleme noktalarının çok yoğunlaştığını, bunun da bazı olumsuzlukları beraberinde getirdiğini söyledi. Barandır, ‘’Ramazan topu’’ olarak bilinen silâhın, namlusunda barut ve bez parçaları sıkıştırılarak yapılan atış yönteminin, şehrin büyümesiyle birlikte yetersiz kaldığını ve bu geleneğin yerini, çoğu zaman Çin malı olan havai fişek satıcılarından temin edilen bir tür patlayıcıya bıraktığını anlattı.
|
/ İzmir
07.09.2008
|
|
|
Enerji krizine karşı güneş paneli teklifi |
Adnan Menderes Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Evci, evlerin çatılarına konulacak güneş panelleriyle enerjinin çok ucuza mal edilebileceğini bildirdi.
Doç. Dr. Evci, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin güneş ışınlarından en fazla yararlanan ülkelerden olduğunu belirterek, güneş ışığının hem yararlı hem de zararlı etkileri olduğunu söyledi. Türkiye’de güneş ışınlarının ekonomiye kazandırılması gerektiğini ve bunun için en basit olarak evlerin çatılarına güneş panelleri konulabileceğini ifade eden Evci, ‘’Dört kişilik bir aile 10 bin avroluk bir yatırımla evinin çatısına güneş panelleri koydurabilir. Elde ettiği enerjiyi sürekli ve ücretsiz kullanır. Hatta bir kısmını da devlete veya şebekeye verilmek üzere satabilir. Bu arada da hiç çevre kirliliği meydana getirilmez’’ dedi.
Bilimsel projeksiyonlara göre bugünkü üretim-tüketim dengesinin devam etmesi durumunda, petrol kaynaklarının 2050 yılında tükeneceğini öne süren Evci, ‘’Su kaybımız büyük. İklim değişikliği nedeniyle suyu korumak, barajları çalıştırmak, deniz suyunu kullanabilmek için daha fazla enerjiye ihtiyacımız olabilir’’ diye konuştu. Evci, 30 kilometrekarelik alanda kurulacak güneş panellerinin Türkiye’nin yıllık enerji ihtiyacını karşılayabileceğini belirterek, panellerin ömrünün 20 yıl olduğunu söyledi.
|
/ Aydın
07.09.2008
|
|
|
|