Yeni genelkurmay başkanımızın ilk icraatı, “postmodernizme” savaş açmak olmuştu.
İkinci icraatı da Ergenekon sanığı iki orgenerale bir korgeneral gönderip ziyaret ettirmek oldu.
İftihar ettik.
Ordu dediğin de, genelkurmay başkanı dediğin de böyle olmalı.
Hukuka saygı, disiplin, devlet ciddiyeti...
İyi bir ordu böyle şeylere aldırmamalı.
İyi bir ordu, düşman olarak “postmodernizmi” seçip, çete sanıklarına destek olmalı.
Bir ülkenin böyle bir ordusu varsa artık herkes kendini güvende hisseder.
Çünkü bu eşsiz bir ordudur.
İngiltere’de, Fransa’da, Amerika’da, Norveç’te, İsviçre’de, Amerika’da böyle bir ordu bulamazsınız.
Herhalde onlar iyi asker değil.
Bizimkiler iyi asker.
Önceki gün, hapishanedeki bir çete reisinin Sabancı cinayetinin sanığını öldürdükten sonra “devlet öldürttü bana onu” diye bağırması yansıdı ekranlara.
Kardeşi de, “Veli Küçük’e haber verin, o bizi tanır” diyordu.
Orgeneral Başbuğ, Veli Küçük’e de bir ziyaretçi gönderecek mi?
Veli Küçük de general, ona niye göndermesin?
O koskoca bir genelkurmay başkanı, canının istediğini yapmakta özgür.
İster o tutukluya ziyaretçi gönderir, ister bu tutukluya.
Herhalde bağımsızlık bu demek.
Bağımsız bir genelkurmay başkanımız var.
Hukuktan, itaatten, disiplinden bağımsız.
Ordu bu “resmî ziyaretle” kendini Ergenekon sanıklarına bağladı.
İddianame yayınlanınca ne olacak?
Kanıtlar ortaya çıkarsa, ordu ve genelkurmay başkanı ne yapacak?
“Yargılayamazsınız” mı diyecek?
Buna mı hazırlanıyorlar?
“Generallerin suç işlemesine kimse karışamaz” mesajı mı bu?
Bir genelkurmay başkanının, bir ülkenin ordusuyla çete sanıkları arasında “resmî” bir bağ kurma yetkisi var mı?
Ordu, genelkurmay başkanına mı ait?
Bizim generallerin hukuku ciddiye almama konusunda bir eğilimleri var.
Şemdinli olayları sırasında da o zamanki kara kuvvetleri komutanı, sanıklardan biri için “iyi çocuktur, tanırım” demişti.
Sonra, o davayla ilgili kapsamlı bir iddianame hazırlayan savcıyı görevinden atmışlardı.
Hükümet de yardımcı olmuştu bu haksız işleme.
Alnından silemeyeceği bir lekedir bu.
Sivil mahkeme, Şemdinli sanıklarını 39 yıla mahkûm etmişti.
Daha sonra sanıkları askerî mahkemeye havale edip serbest bırakmışlardı.
Yeniden böyle bir “operasyon” mu hazırlanıyor?
Ordu, “Ergenekon’un iyi çocuklarına” mı sahip çıkıyor?
Bilmiyorum, yeni genelkurmay başkanı Ergenekon’un ne olduğunun farkında mı?
Danıştay baskınından, gazete bombalamaktan, adam öldürmekten sanık bu çete.
Danıştay baskını ile Ergenekon arasındaki bağ, mahkemede ortaya çıkarsa Orgeneral Başbuğ ne yapacak?
Danıştay cinayetine destek olan biri durumuna düşmekten hiç çekinmeyecek mi?
Fütursuzluğu o noktaya kadar ulaştırabilecek mi?
Bunlar çok ciddi suçlar.
Cezaları ağır.
Resmî ziyaretçilerin gönderilmesiyle, hava kuvvetleri komutanının olayları küçümseyen demeçler vermesiyle ortadan kalkabilecek suçlar değil bunlar.
Yargıyı etkilemeye çalışan davranışlar her zaman Şemdinli’deki gibi bir sonuç vermez.
Bizim genelkurmay başkanı belki farkında değil ama adına “halk” denilen yetmiş milyon insan yaşıyor bu ülkede.
Ve, o halkın büyük çoğunluğu, ordunun ve yargının siyasete müdahale etmesinden, suçluları korumasından hoşnut değil.
Ordu, siyasi partilerle anlaşabilir, hatta onları korkutabilir.
Ama halkı korkutamaz.
Bizim bir devlete, ciddiyete ve disipline ihtiyacımız var.
Anayasa Mahkemesi’nin başbakan hakkında yayınlamaya hazırlandığı gerekçe, genelkurmay başkanının ayağının tozuyla Ergenekon sanıklarına ziyaretçi göndermesi, devlet görevlilerinin bir kısmının disipline ve hukuka uymamakta ısrar edeceğini gösteriyor.
Benim fikrim hep aynı.
Süratle seçime gidilmeli.
Sonra da devlet yeniden kurulmalı.
Hukuk önemsenmeli, devlet görevlileri bir disiplin içine alınmalı, ordu ve yargı halkı bir kez daha görmeli.
Yoksa bunun sonunu alamayacağız.
Bu keyfilikle batıracak bunlar bizi.
Biz ömrümüzü bu tuhaflıklarla harcadık, bari gençleri kurtaralım.
Onlar doğru dürüst bir devletin olduğu bir ülkede yaşasınlar.
Orduyla çete sanıkları arasında resmî bağların kurulamayacağı bir ülkede.
Taraf, 4.9.2008
|