|
|
|
YERALTINDA İLK SAHUR |
Zonguldak’ta kömür ocağında çalışan işçiler, yerin metrelerce altında ilk sahurlarını yaptılar. Dilaver Mahallesindeki özel bir kömür işletmesinde çalışan işçiler, sahur vaktinde, ocak içinde ahşap direk ve kalaslardan oluşturdukları sofrada, yanlarında getirdikleri ekmek, peynir, zeytin gibi yiyecekleri yediler. İşçiler, ezan vakti yaklaştığında da oruç için niyette bulunup dua ettiler.
Zonguldak’ta, kömür ocağında çalışan işçiler, ilk sahurlarını yerin metrelerce altında yaptılar. Ramazan ayının İslâm âlemine hayırlar getirmesini dileyen işçiler, “Ramazan’ı yerin altında geçirmek herkese nasip olmaz. Burada sahur yapmanın ayrı bir tadı var” dediler. Merkez ilçeye bağlı Gelik Beldesi Ayiçi mevkiinde, Arılar Madencilik’in gece vardiyası işçileri, ilk sahurlarını yerin yüzlerce metre altında yaptı. Maden işçileri, sahur vakti girince işe paydos vererek ocakta kullanılan kalaslardan bir yer sofrası hazırladı. Daha sonra evlerinden getirdikleri domates, biber, salatalık, peynir, zeytin ve meşrubat gibi katıklarla süsledikleri yer sofrasında sahurlarını yapan işçiler, yemekten sonra da duâ etti.
|
/ Zonguldak
02.09.2008
|
|
|
SON İKİ YILDAKİ RAKAMLAR |
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün asayiş olaylarıyla ilgili kayıtlarına göre, şehirde 2006 yılında ayda ortalama 7 bin 718, 2007'de 5 bin 806 asayiş olayı yaşanırken, Ramazan aylarında bu rakamlar 2006'da 3 bin 151'e, 2007'de 2 bin 476'ya düştü. Bu oranlar, cinayet, yaralama, gasp, hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, kapkaç olaylarının Ramazan'da yarının da altına indiğini gösteriyor.
RAMAZAN DİSİPLİNE EDİYOR
Ramazan'da suçların azalmasını yorumlayan İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahri Kayadibi, bu ayda insanların ahlâkî ve nefsî anlamda kendilerini disipline ettiklerini, orucun insanda psikolojik olarak “iyi kul” olma etkisi meydana getirip kişiyi suçtan uzaklaştırdığını, ayrıca toplumun da insanları ibadete teşvik edip suçtan kaçınmaya yönelttiğini söyledi.
Ramazan, huzuruyla geldi
Emniyet Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgilere göre, İstanbul’da 2006’da 543 öldürme, 6 bin 934 yaralama, 3 bin 297 gasp, 19 bin 961 evden, 13 bin 76 iş yerinden, 23 bin 179 otomobilden hırsızlık, 13 bin 940 otomobil hırsızlığı, 7 bin 681 yankesicilik, bin 878 dolandırıcılık, 2 bin 137 de kapkaç olayı olmak üzere toplam 92 bin 626 olay meydana geldi. İlde, 2007’de ise 411 öldürme, 6 bin 437 yaralama, 2 bin 86 gasp, 16 bin 302 evden, 8 bin 676 iş yerinden, 17 bin 92 otomobilden hırsızlık, 10 bin 313 otomobil hırsızlığı, 5 bin 225 yankesicilik, bin 990 dolandırıcılık, bin 141 de kapkaç yaşandı. İstanbul’da geçen yıl toplam 69 bin 673 asayiş olayı oldu. Polis verilerine göre, İstanbul’da 2006 yılında ayda ortalama 7 bin 718, 2007’de de 5 bin 806 olay yaşanırken, Ramazan aylarında bu rakamlar 2006’da 3 bin 151, 2007’de 2 bin 476’ya düştü.
‘İBADETLE KABAHAT BİR ARADA OLMAZ’
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahri Kayadibi, Ramazan ayında insanların ahlaki ve nefsi anlamda kendilerini disipline ettiklerine dikkati çekti.
Kayadibi, ‘’Günahların en fazla işleneceği zaman gündüzlerdir. Gündüzleri de oruçlu olan insanın suç işlemesi öncelikle mantığa uymuyor. Ramazan içerisinde niyet etmiş olduğu güzel insan olma duygusuna ve özelliğine ters düşüyor. Kişiler de Ramazan’da ahlaklı, dürüst, suçtan ve günahtan uzak bir varlık olarak yaşamaya çalışıyorlar’’ diye konuştu.
Orucun psikolojik olarak insan üzerinde ‘’iyi kul olma’’ etkisi meydana getirdiğini vurgulayan Kayadibi, ‘’Günah işleme anında oruçlu olan kişinin ibadeti kabul olamayacağı için yani ibadetle kabahat bir arada olmayacağı için insanlar suçtan uzaklaşıyor ve suç oranları kendiliğinden azalmış oluyor’’ dedi. Müslüman toplumların Ramazan ayında bir değişim içine girdiklerini ifade eden Kayadibi, Kur’ân-ı Kerim’in indirildiği Ramazan ayında ibadete yönelimin diğer zamanlara göre daha fazla olduğunu söyledi. Kayadibi, ‘’Ramazan ayında toplum sosyal baskı olarak ibadete yönelmeyi, günahlardan, kötülüklerden, suçlardan kaçmayı insanlara empoze ediyor. Bu ayda suç işlemeye temayülü olanlar, toplumun etkisi altında kalıyor ve zorunlu olarak iyiye doğru yöneliyor. Ayıplanma, tenkit edilmeden korkan insan, suç işlemekten uzaklaşıyor’’ diye konuştu. Ramazan ayının sona ermesiyle toplumun insanlar üzerindeki psikolojik etkisinin azaldığını belirten Kayadibi, ‘’Ramazan ayının bitmesiyle birlikte o ayda oluşan manevi atmosfer, bir süre daha devam ediyor. Ancak Ramazan ayının manevi atmosferinin etkisinin geçmesiyle bazı insanlar, Ramazan ayında aldıkları iyi huyları terk edebiliyorlar’’ dedi.
|
/ İstanbul
02.09.2008
|
|
|
1 milyon 700 bin minik okulla tanıştı |
İlköğretim ve okul öncesine kayıt yaptıran yaklaşık 1 milyon 700 bin öğrenci dün okula başladı. Okullarına alışmaları amacıyla bir hafta erken başlatılan minik öğrenciler, 5 Eylül'e kadar ‘’uyum programı’’na alınacak. 2008-2009 eğitimöğretim yılı 8 Eylül 2008 Pazartesi günü başlayacak.
İlköğretİm ve okul öncesine kayıt yaptıran yaklaşık 1 milyon 700 bin öğrenci dün okula başladı. Okullarına anne ve babaları ile gelen öğrencilerin bazıları rahat, bazıları ise biraz tedirgindi. Rahat olan öğrenciler, daha önce ana sınıfına ya da kreşe gittiklerini ama biraz heyecanlı olduklarını belirtti. Bazı öğrencilerin ise sürekli annelerine sarıldığı görüldü. Okul bahçesinde toplanan minikler, ilk İstiklâl Marşı’nı velileleri ve okul öğretmenleri ile birlikte söyledi, ardından anne ve babaları ile birlikte sınıflarına geçtiler. Veliler de ilk gün dolayısıyla çocukları ile aynı sıraları paylaştı. Çocuklarının ilk gün heyecanını taşıyan anne babalar, en az çocukları kadar heyecanlı olduklarını ifade ettiler. Okullarına alışmak amacıyla bir hafta erken başlayan minik öğrenciler, 5 Eylüle kadar ‘’uyum programı’’na alınacak. Öğrenciler, bu program kapsamında öğretmenlerinin gözetiminde çeşitli faaliyetlere katılacak, okullarını, arkadaşlarını, öğretmenlerini tanıyacak. Öğrencilere ‘’okula güvenle gidip gelme’’ eğitimi de verilecek. Bu süreçte veliler de zaman zaman sınıf ortamına alınacak, rehberlik ve psikolojik danışma servislerince bilgilendirilecek. Bu eğitim öğretim yılında ilköğretim okullarına 1 milyon civarında, okul öncesine de 700 bin çocuğun kayıt yaptırdığı tahmin ediliyor.
DERS BAŞI 8 EYLÜL’DE
2008-2009 eğitim-öğretim yılı 8 Eylül 2008 Pazartesi günü başlayacak. İlköğretim okullarındaki 10 milyon 870 bin ve liselerdeki 3 milyon 245 bin olmak üzere toplam 14 milyon 115 bin öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen ders başı yapacak. MEB, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri ile öğretmenlere toplam 165 milyon adet ücretsiz kitap dağıtacak. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ders ve çalışma kitapları, öğretmenlere de kılavuz kitaplar verilecek. Ders kitapları, okulların açıldığı gün sıraların üzerinde hazır bulundurulacak. Her öğrenci için ayrı ayrı hazırlanan poşetlerde bütün ders kitapları yer alacak. Eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 23 Ocak 2009 Cuma günü sona erecek ve öğrenciler, 26 Ocak-6 Şubat 2009 arasında tatil yapacak. İkinci yarıyıl 9 Şubatta başlayacak ve 12 Haziranda sona erecek.
|
02.09.2008
|
|
|
Müzakere süreci zehirlenmesin |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununu çözmek için ciddî bir müzakere sürecinin başlayacağını, müzakere öncesinde ‘’bir şeyleri alıp kaçacağını düşünmenin’’ her iki taraf için de son derece yanlış olduğunu ifade ederek, ‘’Umuyorum ki, taktik oyunlar bu müzakere sürecini zehirlemez’’ dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, yarın ciddi bir müzakere sürecinin başlayacağını, müzakere öncesinde ‘’bir şeyleri alıp kaçacağını düşünmenin’’ her iki taraf için de son derece yanlış olduğunu ifade ederek, ‘’Umuyorum ki taktik oyunlar bu müzakere sürecini zehirlemez’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Talat, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliğinin bahçesinde Avrupa Birliğinin (AB) üye sayısını simgeleyen 27 adet zeytin fidanını dikim etkinliğine katılarak, barışı simgeleyen zeytin fidanı dikti. Talat, fidan dikiminden önce, birlik lokalinde yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta barışa, önemli bir adım atarak katkıda bulunmak istediklerini ifade etti. Barışı dünyada arzuladıklarını kaydeden Talat, dünyada barış olmadığı takdirde Kıbrıs’ta olacak barışın yeterli olmadığına inandıklarını, bu nedenle 1 Eylül Dünya Barış Gününün önemli olduğunu kaydetti. Herkesin önce ‘’kendi evinin önünü’’ temizlemesi ve kendi ülkesinde barışı sağlaması gerektiğini ifade eden Talat, böylece dünya barışına katkıda bulunulacağını söyledi. Bu anlayışla, önümüzdeki günlerde başlayacak müzakere sürecinde barışa ulaşmayı arzuladıklarını, bunun için uğraştıklarını kaydeden Talat, müzakere sürecini başlatabilmek için 4 yılı aşkın süre mücadele etmek zorunda kaldıklarını ve Kıbrıs Rum tarafında uygun ortamın oluşmasını beklediklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Talat, yarın ciddi bir müzakere sürecine başlayabilmeyi umduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
‘’Umuyorum ki taktik oyunlar bu müzakere sürecini zehirlemez, kirletmez. Bu, son derece önemlidir. İyi niyetle her şeyi müzakere masasında konuşmak üzere masaya oturmamız lazımdır. Öncesinde bir şeyleri alıp kaçacağını düşünmek her iki taraf için de son derece yanlıştır. Her şey masada konuşulmalı, masada tartışılmalı, masada kararlaştırılmalıdır. Ve tabii ki bu yapılırken, hem Kıbrıs Türk halkının, hem Kıbrıs Rum halkının da sonuçta bu anlaşmayı onaylamak durumunda kalacağını düşünerek; halkların kabul edebileceği bir anlaşma yapmaya çalışmalı ve ayrıca halkları da bu anlaşmaya hazırlamalıdır.’’
Cumhurbaşkanı Talat, müzakere sürecinde medyaya da önemli görevler düştüğünü belirtti.
|
/ Lefkoşa
02.09.2008
|
|
|
Rusya’ya misilleme |
Rusya’nın Türk ürünlerinin içinde bulunduğu TIR’ları gümrük kapılarında bekletmesiyle başlayan gerginlik devam ediyor. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, “Mütekabiliyet esasına göre davranıyoruz. Rusya’dan gelen malları ‘kırmızı hat’ta alıyoruz, biz de onlar gibi muamele edeceğiz” dedi
RUSYA, yaklaşık bir aydır Türk TIR’larını gümrüklerde bekleterek mal girişlerini büyük ölçüde sınırladı. Bütün girişimlere rağmen geri adım atmayan Rusya’nın bu tavrının Dünya Ticaret Örgütü kurallarına aykırı olduğunu savunan Türkiye, karşı tedbirler uygulamaya başladı. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bütün Rus mallarının, girişlerde daha sıkı kontrol yapılmasını öngören kırmızı hatta yönlendirildiğini açıkladı. Böylece Rus mallarının Türkiye’ye girişinde de süre uzayacak. Türkiye’nin kademeli olarak başka tedbirleri de hayata geçireceği belirtiliyor.
Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nin Urumçi şehrinde düzenlenen fuarda gazetecilerin sorularını cevaplayan Tüzmen, şunları söyledi: “Rusya ile yaşanan sıkıntı sürüyor. Bu ülke ile 38 milyar dolar ticaret hacmi hedefliyoruz. Geçen yıl 27 milyar dolardı. Türk ihraç ürünlerine yapılan nedenini anlamadığımız engellemelerin karşılığını vermek zorunda kaldık. 3. ülkelerden Rusya’ya giden ürünlerin de kırmızı hatta alınacak. Rus makamları acilen bu uygulamaya son vermeli. Ticarî ilişkilerin daha da artmasını istiyoruz. Bu isteklerimizi Rus tarafına yazılı ve sözlü olarak ilettik. Ancak karşı taraftan net cevap alamadık. Biz de bu tipi uygulamaları başlattık. Olayı tırmandırmak değil, karşı tarafın cevabını hızlandırmaya yönelik bir tavır bu, Rus ürünleri kırmızı hatta alınıyor.”
Devlet Bakanı Tüzmen, Rusya’nın uygulamaları sebebiyle Türk ihracatçıların karşı karşıya kaldığı sıkıntıların sürdüğünü belirterek, “Rusya yetkililerinden cevap bekliyoruz. İhracatçımızın sıkıntısı sürüyor. İstemeye istemeye biz önlem almak zorunda kaldık. Mütekabiliyet esasına göre davranıyoruz. Rusya’dan gelen malları kırmızı hatta alıyoruz, biz de onlar gibi muamele edeceğiz” dedi.
GÜMRÜKLERE YAZI GÖNDERİLDİ
Bu arada Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 29 Ağustos Cuma günü Gümrük Müsteşarlığı’na gönderdiği yazıda, “Konunun aciliyeti ve ülkemizin ekonomik ve ticarî haklarının korunmasını teminen uluslar arası kurallara ve teamüllere uygun olarak Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalatın gümrüklerde sıkıntıya yol açmayacak şekilde, kademeli olarak kırmızı hatta yönlendirilmesi ve gümrük işlemleri prosedürünün Rus tarafının tutumuna bağlı olarak mütekabiliyet esasıyla sonuçlandırılması uygun olacaktır” denildi.
|
/ Urumçi
02.09.2008
|
|
|
BALIKÇI TEKNELERİ BOŞ DÖNDÜ |
TARIM ve Köyişleri Bakanlığının su ürünleri av sezonunu açmasının ardından denize açılan balıkçılar ilk avı gerçekleştirdiler.
Balıkçılar sezonun ilk avının ardından, sabahın erken saatlerinde Kumkapı’daki balık haline gelmeye başladı. Çok sayıda esnaf da hale gelerek ilk getirilen balıkları satın aldı. Olumsuz hava şartları sebebiyle çoğu teknenin avdan boş döndüğünü belirten balıkçılar, yine de sezonun açılmasının umutlu olduklarını, bu sene palamut, lüfer, hamsi ve çinekopun bol çıkmasını beklediklerini ifade ettiler. Trabzon, Tekirdağ ve Sakarya’da ise av yasağının sona erdiği ilk günde balıkçılar fırtına sebebiyle denize açılamadı. Samsun Balıkçılar Odası Başkanı Rasim Kademoğlu, bu yıl bol miktarda palamut olduğunu, avlanan palamutların ağzından hamsi çıkmasının ise bu sezon hamsinin de bol olacağı işaretini verdiğini söyledi.
Ereğli Balıkçılar Kooperatifi üyesi Hüseyin Abanoz da, “Gece boyunca Marmara Denizi’nde avlanan diğer balıkçılar ile sürekli irtibat halindeydik. Sezon açılışında Marmara’dan ağlar maalesef boş çıktı. Denizdeki emareler bu yıl verimsiz bir sezon yaşayacağımızı gösteriyor. Çinekop, palamut hariç hiçbir balıktan umutlu değiliz’’ dedi.
|
02.09.2008
|
|
|
Orta gelirli turistlerin tercihi Türkiye |
TÜRKİYE'YE gelen turistlerin yüzde 66,9’u orta gelir, yüzde 18,8’i ise yüksek gelir grubundan oluşuyor.
TÜİK’in 2008 yılın ikinci çeyreğine ilişkin (Nisan, Mayıs, Haziran) turizm verilerinden yaptığı derlemeye göre, bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye’yi 6 milyon 623 bin 836 kişi ziyaret ederken, bu sayının 5 milyon 899 bin 967’sini yabancılar, 723 bin 869 kişisini de yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları oluşturdu. Türkiye’nin ağırladığı turistlerin yüzde 66,9 gibi yüksek bir bölümü orta gelir grubundaki insanlardan oluşuyor. Yüksek gelirli turistlerin oranı yüzde 18,8, çok yüksek gelirli turistlerin oranı ise yüzde 2,2’de kalırken, düşük gelir grubunda olup da Türkiye’de tatil yapabilen turistlerin oranı yüzde 10,3’ü buluyor. Yılın ikinci çeyreğinde Türkiye’ye gelen turistler 4 milyar 761 milyon 655 bin 468 dolar harcama yaparken, bunun 3 milyar 620 milyon 389 bin 981 bin dolarını kişisel harcamalar oluşturdu.
|
02.09.2008
|
|
|
İhracat, 130 milyar dolara dayandı |
İHRACAT Ağustos ayında yüzde 27.6 artışla 10.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yıllık ihracat 130 milyar dolara yaklaştı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ağustos ayında ihracatın yüzde 27.6 artışla 10.9 milyar dolara yükseldiğini açıkladı. TİM’den yapılan yazılı açıklamaya göre ihracat, Ocak-Ağustos döneminde ise yüzde 35.3 artışla 90.3 milyar dolara çıktı. Son 12 aylık dönemdeki ihracat yüzde 31.1 artarak 129.5 milyar dolara ulaştı. Ağustos ayında en fazla ihracat yapan sektör, 2 milyar 550 milyon dolar ile demir çelik sektörü oldu. Onu, 1 milyar 408 milyon dolar ile otomotiv ve 1 milyar 351 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon izledi. Ağustos ayında toplam içerisinde yüzde 9.41’lik paya sahip olan tarım ve hayvancılık grubu sektörlerinin ihracatı, geçen yıla göre yüzde 17.02 artış kaydetti. Toplam ihracatın yüzde 87.41’ini gerçekleştiren sanayi grubunda ise Ağustos ihracatı yüzde 29.13 artış ile 9 milyar 558 milyon dolar oldu. Sanayi sektöründe sekiz aylık ihracat 79 milyar 664 milyon doları, son 12 aylık ihracat ise 113 milyar doları geride bıraktı.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
02.09.2008
|
|
|
Yurtlara kayıtlar başladı |
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna (YURTKUR) bağlı yurtlarda barınmaya hak kazanan öğrencilerin kayıtları başladı.
Adaylar, yurt hakkı kazanıp kazanamadıklarını kurumun ‘’www.kyk. gov. tr’’ internet adresinden öğrenebiliyor. Yurtlara asıl listeden girmeye hak kazanan öğrencilerin kayıtları 12 Eylüle kadar yapılacak. Asıl listeden kayıt yaptırmayan öğrencilerin yerine yedek listeden öğrenci alımına 15 Eylülde başlanacak ve yedek listeler her 5 günde bir bölge müdürlüklerinin bulunduğu illerde bölge müdürlüğünce, bölge müdürlüklerinin olmadığı il ve ilçelerde ise yurt müdürlüklerince ilân edilecek. 2008-2009 öğretim döneminde kurum yurtlarında barınmak, burs, öğrenim ve katkı kredisi almak isteyen yüksek lisans, doktora, ön kayıt ve özel yetenek sınavı ile yükseköğretim programlarına girecek öğrenciler ile dikey geçiş sınavı ile bir yükseköğretim programına yerleşen öğrencilerin başvuruları ise 22 Eylül-5 Ekim arasında kurumun internet sitesinden kabul edilecek. Kurum yurtlarında barınmakta iken yükseköğretim kurumunu süresi içerisinde bitirememiş ‘’artık yıl’’ öğrencilerinin başvuruları 8-24 Eylül arasında 2007-2008 öğretim döneminde barınılan yurt müdürlüklerine yapılacak. Yurtlar 8 Eylülde hizmete açılacak.
|
02.09.2008
|
|
|
Ramazan geldi, davulcular sokağa çıktı |
Ramazan ayının gelişi ile birlikte Ramazan gecelerinin vazgeçilmezi davulcular da sokağa çıktı. Davulcular çeşit çeşit manilerle davuluna vurarak vatandaşları sahur için uyandırmaya çalıştı.
Her Ramazan Beyoğlu sokaklarında davul çalan Sakip Çevik, arkadaşı Gökhan Kayacı’yı da yanına alarak gece saat 02.00’de sokağa çıktı. Yaklaşık 5 yıldır vatandaşları manilerle ve davul sesiyle sahur için uyandırmaya çalışan Çevik ve Kayacı, göreve Tophane’den başladı. Maniler sıralanıp, davula vuruldukça vatandaşlar da pencerelerine çıkmaya başladı. Bazı vatandaşlar davulun varlığından şikâyet etmezken, bazıları da davul sesinden rahatsız olduklarını söyledi. Sahura davul sesiyle uyanan bir kadın, davulun Ramazan ayının renklerinden olduğunu söyledi. Davulcu Sakip Çevik, Ramazan davuluna yasak konmasına anlam veremediğini söyledi. Davulun güzel bir gelenek olduğuna değinen Çevik, “Yaklaşık 5 yıldır Ramazan ayında davul çalışıyorum. İnsanları sahura uyandırıyorum. Güzel manilerle onların dikkatini çekiyorum.” şeklinde konuştu.
|
02.09.2008
|
|
|
İlk gün şehitler unutulmadı |
Ramazan’ın ilk gününde mezarlıklara akın eden Mardinliler, Mehmetçikleri unutmadı. 11 ayın sultanı Ramazan ayının ilk gününde mezarlıklar dolup taştı.
Mezarlıkları ziyaret eden eden vatandaşlar yakınları ve akrabaları için Kur'ân-ı Kerim okuyup duâ etti. Mehmetçik mezarlarındaki ziyaretler duygulu anların yaşanmasına sebep oldu.
|
02.09.2008
|
|
|
Barışın yolu adaletten geçer |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, barış yolunun adaletten geçtiği söyledi.
Toptan, ‘’1 Eylül Dünya Barış Günü’’ dolayısıyla yayımladığı mesajında, dünyada yaşanan teknolojik, bilimsel ve sosyal değişimlerin, beraberinde olumlu, olumsuz çeşitli mücadeleleri ortaya çıkardığını bildirdi. Toptan, bununla birlikte, daha mutlu ve barış içinde yaşayabilmek için insan hakları, eşitlik, demokrasi gibi kavramların da ön plana çıktığına dikkati çekti. Bu olumlu gelişmelerin yanı sıra, toplumların sahip oldukları değerlerin tahrik edilmesi, aşırı silahlanma, hürriyetlerin sınırlanması, açlık, sefalet, yabancı düşmanlığı gibi bir çok nedenle, insanlık aleminin, çok acı ve ıstıraplı dönemler geçirdiğini ifade eden Toptan, ‘’Barışla kuşatılmış adil bir dünyada yaşamak insanoğlunun belki de en eski özlemidir’’ dedi. Toptan, barış yolunun adaletten geçtiğinin, insanlar arasında temel hak ve özgürlükler açısından hiçbir ayrımın olmayacağının, herkes tarafından kabul edilen temel düşünce olduğunu, bu düşüncenin, savaşlar ve ihlaller yüzünden her geçen gün daha fazla lekelendiğini vurguladı.
GEÇ OLMADAN, HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ
YAPMALI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, Dünya Barış Günü’nün, insanlığın barış içinde bir dünyaya duyduğu özlemin, ortak duygu ve düşüncelerle dile getirildiği anlamlı bir gün olduğunu vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Şiddetin, haksızlığın birçok bölgede artarak devam ettiği, terörün küresel bir bela halinde geldiği günümüzde daha fazla geç olmadan, özlenen barış ve adaletin dünyada tesisi için artık herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Öncelikle teröre karşı uluslararası tam bir işbirliği ve dayanışma mutlaka sağlanmalıdır. Sevgi, dayanışma ve hoşgörü medeniyetine sahip bir millet olarak, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de bu kimliğimiz korumaya ve bunun gereğini yapmaya aynı kararlılıkla devam ediyoruz.”
|
02.09.2008
|
|
|
BAŞBAKAN ERDOĞAN SURİYE'YE GİDECEK |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, 4 Eylül 2008 Perşembe günü Suriye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirecek.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın davetlisi olarak perşembe günü Şam’a gidecek olan Erdoğan, Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin ele alınacağı zirveye katılacak. Arap Birliği Dönem Başkanı sıfatıyla toplantıya evsahipliği yapacak Suriye Devlet Başkanı Esad’ın yanı sıra, AB Dönem Başkanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, Körfez İşbirliği Konseyi Dönem Başkanlığı’nı yürüten Katar’ı temsilen Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife El Tani de zirveye katılacak. 4’lü zirvede Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ele alınacak. Başbakan Erdoğan, temaslarından sonra Beşşar Esad’ın vereceği iftar yemeğine katılmasının ardından Türkiye’ye dönecek.
|
02.09.2008
|
|
|
Bakoyanni, müzakerelerden umutlu |
YUNANİSTAN Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Kıbrıs’ta yarın başlayacak müzakereler konusunda umutlu mesajlar verdi.
Bakoyanni “Ortada siyasi bir irade var, çok kısa sürede somut bir ilerleme görmeyi umut ediyorum” dedi. Kıbrıs’ta Türk ve Rum taraflar arasında yarın başlayacak müzakereler öncesinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni beklentilerini NTV’ye değerlendirdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı, “Mevcut durum kimsenin devamını istediği bir durum değil. İhtiyacımız olan adaya dışarıdan gelen bir plan değil, bir Kıbrıs planı. Tabii ki Yunanistan ve Türkiyeyi yakından ilgilendiren bir durum, bildiğiniz gibi adada hala bir işgal ordusu var. Bu, Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir gerçek ama ortada bir siyasi irade var, en azından ben olduğuna inanıyorum.” dedi. Bakoyanni, garantörlük konusunda artık yeni bir durum oluştuğunu söyledi ve “Zaten Avrupa Birliği’nin üyesi olan ve birleşmesini tamamlayacak bir ülkeden bahsediyoruz. Her halükarda bu konuyu konuşacağız ama çözüm fikri başlı başına o kadar güçlü ki, bu kadar açık söylediğim için kusuruma bakmayın ama herkesin buna ulaşmak için çalışması gerekir.” diye konuştu.
KAFKASYA İLE KIBRIS’I KIYASLAMADI
Dora Bakoyanni, Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığının Rusya tarafından tanınması ile Kıbrıs konusu arasında bir kıyaslama yapmak istemediğini de söyledi. Türkiye ve Yunanistan’ın Ege Denizi’nden kaynaklanan sorunlar hakkında yapılan görüşmelerde fazla ilerleme kaydedemediğini itiraf eden Bakoyanni, “Türkiye’den olumlu adımlar bekliyoruz” dedi.
|
02.09.2008
|
|
|
Şehitlerimizi uğurladık |
BİNGÖL'ÜN Yedisu ilçesinde güvenlik güçleriyle teröristler arasında çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Komando Er Salim Güneş’in cenazesi, Ordu’nun Çatalpınar ilçesinde toprağa verildi.
Şehit erle birlikte askere gittiği ve cenaze için vatani görevini yaptığı Lüleburgaz’dan izne geldiği öğrenilen hala oğlu Atilla Erkoç, törende fenalık geçirdi.
Şehit Jandarma Er Serkan Özbakır ise İstanbul Esenyurt’ta defnedidi. şehit erÖzbakır’ın cenazesi helallik alınması için ailesinin oturduğu Esenyurt’taki evinin önüne getirildiği sırada gözyaşları sel olup aktı. Şehit Er’in iki amcası ve iki ablası bayıldı.
Şehit olan jandarma komando onbaşı Yaşar Kaya’nın cenazesi ise, Hatay’ın Hassa ilçesinde toprağa verildi.
|
02.09.2008
|
|
|
Babacan, KİK için Cidde’ye gidiyor |
DIŞİŞLERİ Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Stratejik Diyalog 1. Dışişleri Bakanları Toplantısı için bugün Cidde’ye gidecek. Babacan ayrıca, KİK ile Türkiye arasında ilişkileri güçlendirmek için hazırlanan “Mutabakat Zaptı”nı imzalayacak.
Dışişleri Bakanı Babacan’ın, Katar’ın başkanlığında yapılacak toplantıda, KİK ile Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için bir konuşma yapması bekleniyor. Babacan ayrıca KİK ile ekonomi, siyaset ve güvenlik alanlarında işbirliğinin artırılması ve güçlendirilmesi için, hazırlanan “mutakabat zaptı”nı imzalayacak. KİK Dışişleri Bakanları toplantısında, ayrıca İran ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki üç ada krizinin, Filistin ile Lübnan’daki son gelişmelerin, Arap ülkeleriyle İsrail arasındaki problemlerin ve bölge ülkelerindeki son siyasî gelişmelerin de ele alınacağı belirtiliyor. Körfez İşbirliği Konseyi, 1981 yılında, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Umman, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından kuruldu. KİK’in amacı, üye ülkeler arasında ve bölge ülkeleri arasında, kamusal ve özel sektör alanlarında, her türlü ilişkileri, işbirliğini güçlendirmek ve derinleştirmek olarak belirtiliyor.
|
/ Beyrut
02.09.2008
|
|
|
Dünyanın ilk demokratik Meclisini TBMM restore edecek |
Antalya’nın Kaş ilçesindeki Likya Uygarlığının başşehri Patara Antik Kenti’nde bulunan dünyanın ilk demokratik meclisinin restorasyonu için TBMM Başkanlık Divanı 5 milyon YTL ödenek ayırdı.
TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Cengiz Köksal, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığının Patara Antik Kenti’nin kullanımını TBMM’ye tahsis edeceğini bildirerek, kısa sürede devrin gerçekleşeceğini söyledi. Şehirde şu anda röleve çalışmasının bitirildiğini ve malzeme analizi yapıldığını anlatan Köksal, çalışmaların bu ay içinde Anıtlar Kuruluna sunulacağını ve alınacak karar sonrası kasım ayında restorasyon çalışmalarına başlanacağını belirtti. Köksal, çalışmaların 2010 yılı yaz aylarında bitirilmesinin hedeflendiğini kaydetti. Cengiz Köksal, bu çalışmaların ardından TBMM Başkanlık Divanı’nın, Dünya Parlamento Başkanları Toplantısı’nın zamanını belirleyeceğini sözlerine ekledi.
|
/ Demre
02.09.2008
|
|
|
Ayalan: Sadece tabelâsını kurucularının astığı bir siyasî hareketiz |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Ayalan, ‘’Biz, milletin kurduğu, sadece tabelâsını kurucularının astığı bir siyasi hareketiz’’ dedi.
Şükrü Ayalan, AKP Tokat Merkez İlçe Başkanlığı’nın, 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı’nda yapılan 3. olağan kongresinde, siyasetle uğraşanların işinin zor olduğunu söyledi. Siyasetçilerin, ülkenin sorunlarını çözmeye çalıştıklarını, vatandaşların hayır duâsını almak için yarıştıklarını, bütün bunları gönüllülük esasına göre hiçbir şey beklemeden yaptıklarını belirten Ayalan, şunlarnı söyledi: ‘’Çok partili siyasî hayatımızda belki de en önemli ve özellikli, tek bir ayrıcalıklı isim vardır, o da AK Parti’dir. AK Parti, 14 Ağustos 2001’de kurulurken, iktidara gelirken, meydana çıktığı o günlerde ‘Biz, milletin ihtiyaçlarından doğduk. Milletin içinden doğan, milletle beraber yürüyecek, millete verdiğimiz sözü tutacak, tutamayacağımız sözü vermeyecek parti olarak doğuyoruz’ demiştir. Biz, milletin kurduğu, sadece tabelâsını kurucularının astığı bir siyasî hareketiz. Sadece milletin ihtiyaçlarını gözeten bir siyasî hareketiz. Milletin sesine kulak kesilen bir siyasî hareket olarak yola çıkmıştık. Bu çizgiyi değiştirmediğimiz için, bu çizgide hep beraber doğru bir şekilde yürüdüğümüz için 22 Temmuz’da milletimiz ‘Durmak yok, yola devam’ dedi.’’
|
02.09.2008
|
|
|
Vatandaş polisten saygı ve güven istiyor |
Toplum Destekli Polislik Projesi’ni geliştirmek amacıyla Antalya’da yapılan ankete göre, vatandaşların polisten beklentilerinin başında ‘’güven’’ ve ‘’saygı’’ geliyor.
Polise başvuran vatandaşların önemli bir bölümü ‘’çekiniyor’’ ve ‘’aracı kullanmak zorunda’’ kalıyor.
Antalya Emniyet Müdürlüğünce, vatandaş-polis arasındaki iletişim ve işbirliğinin sağlanması, alınan emniyet tedbirlerinin etkinleştirilmesi, toplum açısından güvenlik hizmetlerinin değerlendirilmesine yönelik anket çalışması yapıldı. Anket kapsamında 7 bin 129 kişiye çeşitli konulara ilişkin 35 soru yöneltildi. Katılımcıların yüzde 57,4’ünü erkek, 42,6’sını ise kadınlar oluşturdu. Emniyet müdürlüğüne pasaport, trafik, asayiş olayları sebebiyle gelen kişilerin katıldığı ankette, ‘’Bir polisin işini iyi yapması adına öncelikli olarak beklentileriniz nelerdir’’ sorusuna katılımcıların yüzde 35,2’si ‘’bireylere saygılı olması’’ karşılığını verdi. Aynı soruya katılımcıların yüzde 28’i ‘’güven vermesi’’, yüzde 12,7’si ‘’konuşma üslubunun düzgün olması’’ ve yüzde 10,3’ü de ‘’tarafsız olması’’ yönünde cevap verdi. Katılımcıların yüzde 29,6’sı ‘’polise müracaat ederken aracı kullandığını’’, yüzde 70,4’ü de ‘’aracıya gerek duymadığını’’ bildirdi.
“Herhangi bir konuda polise müracaat etmekten çekinir misiniz?’’ sorusunu cevaplayan katılımcıların yüzde 60,4’ü ‘’hiçbir zaman çekinmediğini’’, yüzde 39,8’i ise ‘’çekindiği ve rahat davranamadığını’’ belirtti.
Katılımcıların yüzde 57,9’u polisin vatandaşa karşı davranışlarını ‘’olumlu’’ bulduğunu belirtirken, yüzde 15,3’ü ‘’kaba’’, yüzde 11,67’si ise ‘’ilgisiz olduğu’’ yönünde görüş bildirdi.
Ankete göre, vatandaşların polisle ilgili düşüncelerini yüzde 33 oranında medyadaki değerlendirmeler belirliyor; bunu yüzde 18,9 ile polisin verdiği hizmet, yüzde 17,9 ile sokakta görülen polisle ilgili izlenimler takip ediyor. “Polis birimlerinden en çok hangisini tanıyorsunuz?’’ sorusuna katılımcıların yüzde 67,6’sı ‘’trafik polisi’’ cevabını verdi. Anket katılımcıları ‘’Polis olay yerine geldiğinde yeterince ilgilenmektedir’’ sorusuna, yüzde 55,7 oranında ‘’olumlu’’, yüzde 19,1 oranında da ‘’olumsuz’’ cevap verdi.
|
02.09.2008
|
|
|
Başbakan’ın konvoyunda kaza |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Subayevleri semtindeki özel konutundan Başbakanlık Merkez Bina’ya gelişi sırasında, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü’ne bağlı motosikletli bir koruma polisi, konvoyun Çankırı Caddesi’nden geçişi sırasında kaza yaptı.
Başbakan Erdoğan, bunun üzerine makam aracını durdurarak kaza geçiren korumanın yanına geldi ve sağlık durumunu sordu. Koruma polisine ‘’geçmiş olsun’’ dileğinde bulunan Erdoğan, daha sonra makam aracına binerek Başbakanlık Merkez Bina’ya hareket etti. Kaza geçiren koruma polisine ilk müdahaleyi Başbakan Erdoğan’ın konvoyundaki ambulansta bulunan doktorlar yaptı. Koruma polisinin daha sonra Numune Hastanesi’ne kaldırıldığı bildirildi.
|
02.09.2008
|
|
|
Antalya’ya ‘turist yağdı’ |
Antalya’ya hava yoluyla gelen turist sayısı 6,5 milyonu aştı.
Antalya Kültür ve Turizm Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 29, 30 ve 31 Ağustosta Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nden 144 bin 661 turist giriş yaptı. Ağustos ayında Antalya’ya gelen turist sayısı 1 milyon 483 bin 720 oldu. Yıl başından bu yana gelen turist sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında artarak 6 milyon 536 bin 552’ye ulaştı. Şehre geçen yıl 1 Ocak-31 Ağustosta 5 milyon 457 bin 762, 2006 yılında ise 4 milyon 738 bin 984 turist gelmişti.
|
02.09.2008
|
|
|
AÜ Organ Nakil Merkezi’inden 3 istifa |
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi’nden iki öğretim üyesi ve bir organ nakli koordinatörü istifa etti.
Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe’nin atanmasının ardından Organ Nakli Merkezi Müdürlüğü’nden istifa eden Prof. Dr. Alper Demirbaş, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesindeki öğretim üyeliği görevinden de ayrıldı. Demirbaş’ın yanı sıra Organ Nakli Merkezi’nde görevli İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı uzmanlarından Nefrolog Prof. Dr. Murat Tuncer ile Organ Nakli Merkezi Koordinasyon Sorumlusu Levent Yücetin, AÜ Tıp Fakültesindeki görevlerinden istifa etti.
|
02.09.2008
|
|
|
UKRAYNA'DA İLK TERAVİH |
Ramazan ayının gelmesiyle Ukrayna’daki Müslümanlar da kutlu iklimin havasına girdi.
Başşehir Kiev’deki ilk teravih namazını, Ukrayna Müslümanları Din İdaresi’nin halen yapımı devam eden camisinde, Türkiye’nin Mersin şehrinden gelen İmam Hıdır Kartal kıldırdı. Namaz öncesinde Ukrayna Müftüsü Şeyh Ahmed Tamim, Ramazan ayı ve oruca ilişkin cemaatin sorularını cevaplandırırken, genel bilgiler verdi. Cihan’a mikrofonlarına konuşan Tamim, Ukrayna’nın farklı şehirlerinde hızlı bir şekilde cami yapılanmalarına devam ettiklerini bildirdi. Ayrıca Ramazan boyunca Kiev’deki camide halka açık iftar yemeklerinin verileceğini de ifade etti. Türkiye’deki Müslümanlara ‘kardeşlerim’ diye hitap eden Müftü Tamim, bütün dünya Müslümanlarını mübarek ayın gelmesiyle içtenlikle kutladı. 47 milyon nüfuslu Ukrayna’da, Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinin yanı sıra Orta Asya ve Kafkaslardan göçen çeşitli etnik kökenlerden yaklaşık 2 milyon Müslüman bulunuyor.
|
/ İstanbul, Edirne, Kiev/
02.09.2008
|
|
|
Siz yürüyün, cebiniz şarz olsun |
AMERİKALI bir firmanın projesi tamamlandığında insan vücudunun hareketini, elektrik enerjisine çevirecek bir cihazla cep telefonları yürürken şarj olacak.
Motion2Energy (M2E) firmasının üzerinde çalıştığı cihaz, basit olarak elektrik üretmek için kinetik enerjiyi, bir başka deyişle insan vücudunun hareketini kullanıyor. Bazı kol saati modellerindeki; merkezkaç kuvvetinin, saatin çalışmasına yetecek kadar düşük voltajda elektrik üretmesi için kullanıldığı mekanizmaya sahip cihaz, kemere takılarak içindeki pilin dolmasını sağlayor.
|
02.09.2008
|
|
|
Siirt'in bin yıllık geleneği “Melede ateşi” yakıldı |
SİİRT'İN yaklaşık 1000 yıllık geleneği olduğu bildirilen, Ramazan ayının gelişini müjdeleyen ‘’Melede Ateşi’’ yakıldı.
Siirt Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı Siirt İl Temsilciliği işbirliğiyle Kızlar Tepesi mevkiinde düzenlenen törende, odunlarla oluşturulan ‘’Melede Kulesi’’, katılımcılar tarafından ateşlendi. Siirt Belediye Başkanı Mervan Gül, böylesine güzel bir geleneği yaşatmanın mutluluğunu paylaştıklarını belirterek, ‘’Gönül arzu eder ki çok köklü bir kültüre sahip olan ilimizde, kültürümüzü her yönüyle koruyabilelim. Ancak bu mümkün olmuyor. Bugün bu kültürün bir parçası olan Melede Ateşi’ni yakarak bir parça buna katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Halkımızın bu sevincine ortak oluyoruz’’ dedi. 1000 yıldır süren geleneği anlatan ÇEKÜL Vakfı Siirt İl Temsilcisi Ayhan Mergen de her yıl Ramazan arefesinde, akşam saatlerine doğru mezarlıkların ziyaret edildiğini söyledi. Daha sonra çocuk ve gençlerin, uygun bir alanda toplanarak günler öncesinden hazırladıkları çalı ve çırpılarla kule yaptıklarını belirten Mergen, geleneği şöyle anlattı: ‘’Daha sonra bu kule ateşe verilerek, hem Ramazan’ın gelişinden duyulan sevinç ifade edilir ve hem de o dönemlerde takvim olmadığı için çevre yerleşim birimlerine kutsal ayın geldiği haber verilirdi. Kuleyi oluşturmak için çalı çırpı toplama olayı da günler öncesinden başlardı. Mahallenin çocukları evleri tek tek dolaşarak kapı önünde evin nazlı çocukları için maniler dizer ve çalı çırpı toplarlardı. Akşam saatlerinde de uzun sırıklarla yollar kesilerek yine mani ve tekerlemeler eşliğinde çalı çırpı almak için para toplanırdı. Bu güzel gelenek, yaklaşık 30 yıldan beri terkedilmişti. Geçen yıldan beri ÇEKÜL Vakfı Siirt İl Temsilciliği olarak Siirt Belediyesi ile işbirliği içinde bu güzel geleneğimizi tekrar yaşatmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başkan Mervan Gül’e kültürümüze sahip çıktığı için de teşekkür ediyorum.’’ Törende daha sonra katılımcılar, yakılan ateşin üzerinden atladılar.
|
02.09.2008
|
|
|
İlk teravih coşkusu |
ON BİR AYIN SULTANI Ramazan’ın ilk teravih namazı bütün İslâm âleminde huşu içinde kılınırken, Osmanlı yadigârı camilerde de farklı bir atmosfer vardı.
İstanbul’da, Sultanahmet ve Eyüp Sultan Camilerinin de aralarında bulunduğu camilerde Ramazan ayının ilk teravih namazı kılındı. Vatandaşların Eyüp Sultan Camii’nin avlusunu doldurduğu teravih namazını, çok sayıda yabancı turistin de izlediği görüldü. Bu arada Sultanahmet Camii’ndeki minarelerin arasına ‘’Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan’’, Eminönü’ndeki Yeni Cami’de ise ‘’11 Ayın Sultanı Ramazan’’ yazılı mahyalar asıldı.
SELİMİYE’DE RAMAZAN
Edirne’deki Selimiye Camii’nde, Ramazan ayının ilk teravih namazı kılındı. Edirne Müftüsü Ömer Taşçıoğlu’nun, Selimiye Camii’nde te-ravih namazı öncesi verdiği vaaz, Edirne merkezi ve köylerindeki camilerden de dinlendi. Batı Trakyalı 100 kadar soydaş da Ramazan’ın ilk teravih namazını Selimiye Camii’nde kılmak için Edirne’ye geldi.
Yıllık izinlerini Türkiye’de geçiren kimi gurbetçiler de dönüş yolundaki sınır kapılarından çıkış yapmadan önce ilk teravih namazını Edirne’deki camilerde kıldılar.
|
02.09.2008
|
|
|
Kolestrole karşı çeşni bahar |
Prof. Dr. İlker Durak’ın çalışmaları sonucu formüle edilen ‘’Halk Çeşni Bahar’’ isimli ekmek, Büyükşehir Belediyesi’ne ait Halk Ekmek büfelerinde satışa sunuldu.
SON yıllarda artan kalp-damar hastalıkları, tansiyon, şeker, yüksek kolesterol ve obezite gibi ciddî sağlık problemleri artık ‘’ekmekten uzak kalarak değil, doğru ekmek yiyerek’’ kontrol altına alınabiliyor. Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. İlker Durak’ın çalışmaları sonucu formüle edilen ‘’Halk Çeşni Bahar’’ isimli ekmek, Büyükşehir Belediyesi’ne ait Halk Ekmek büfelerinde satışa sunuldu. Prof. Dr. Durak, kötü huylu yüksek kolesterolün kalp-damar hastalıklarına zemin hazırladığına ve nişastalı gıdaların sık tüketilmesinin obeziteye yol açabildiğine dikkati çekti. Durak, düzensiz beslenme, genetik özellikler, hareketsiz hayat, hormonlu, ilâçlı ve aşırı gübreleme ile azdırılmış ve genetiğiyle oynanmış gıdaların tüketilmesiyle birlikte orta yaşlarda başta kalp krizi ve damar tıkanıklığı olmak üzere ciddî sağlık sorunlarıyla karşılaşıldığını söyledi. Bu tür hastalıkların oluş sebepleri üzerine yaklaşık 20 yıldır araştırma yaptığını belirten Durak, oksidan ajanların damar yapısını bozduğunu ve antioksidan özellikli tabiî gıdaların buna karşı koruma sağlayabildiğini kaydetti.
|
02.09.2008
|
|
|
“Biz” küresel ısınmaya karşıyız |
ABD'DE küresel ısınma ve enerji bağımlılığı konuları gündemdeki yerini korurken, ABD’nin eski başkan yardımcısı Al Gore’un bir süredir yürüttüğü çalışmalar kapsamında başlatılan “Biz” kampanyasıyla küresel ısınmayla mücadeleye yeni bir anlayış getirmek ve 10 yıl içinde ABD’de temiz enerjiye geçiş hedefleniyor.
Time dergisinde yer alan habere göre, Al Gore’un kurduğu kar amacı gütmeyen İklim Koruma İttifakı (ACP) 300 milyon dolarlık bütçesiyle küresel ısınmayla mücadelede yeni bir cephe açmayı amaçlıyor. Kampanya “bir kıyamet senaryosu olarak sunulan” ya da “iklim bilimi terminolojisiyle kamuoyunu bunaltan” küresel ısınma söylemine alternatif olmayı hedefliyor. Kamuoyunun farkındalığını arttırmanın ve böylece desteğini almanın önemine işaret eden kampanya direktörü Cathy Zoi, bu çerçevede hazırladıkları ve ABD’de oldukça ilgi çeken TV reklamlarının insanları motive edeceği görüşünde. “Küresel ısınmanın kişisel davranışlardaki ufak değişikliklerle çözüme kavuşturulamayacağının” savunulduğu kampanyayla “yenilenebilir enerji”nin benimsenmesi ve “fosil yakıtların” üretiminin durdurulması için ulusal ve uluslar arası siyasî iradenin önemine de işaret ediliyor.
|
02.09.2008
|
|
|
|