Akaryakıt, petrol üretenler istisna olmak üzere hemen bütün ülkelerde pahalılığından en çok şikayet edilen ürünlerden birisidir.
Dünya’da benzinin en pahalı olduğu ülke Türkiye. Gittikçe yükselen motorin fiyatlarında henüz birinciliği yakalamış değiliz. Ama üçüncü olduğumuza göre, yakında onda da ipi göğüsleriz.
Petrol fiyatlarının yüksekliği akaryakıt fiyatlarının yüksek olmasının önemli sebeplerinden. Ama pahalılığın asıl sebebi vergilerin yüksek olması.
Sözgelimi herhangi bir pompaya yanaşarak aracınızın deposuna doldurduğunuz ve litresine 3.5 YTL ödediğiniz benzinin fiyatı aslında 140 kuruş. Bu hesaba göre, kalan 210 kuruş da vergi oluyor.
Arabamızın benzini bittiğinde ya da bitmeye yüz tuttuğunda, benzin istasyonuna giderek aldığımız 100 YTL’lik benzinin 60 YTL’si vergi yani.
Uzmanların söylediğine göre, petrol fiyatlarının uluslararası piyasalarda artması devletin de işine geliyor çünkü bu artışlar fiyata yansıtılırken vergi gelirleri de artmış oluyor ve devlet hazinemiz iyi para kazanıyormuş.
Vergiler, teorik olarak bizlere yol, su, elektrik, yani hizmet olarak döndüğüne göre, pek mesele yok gibi.
Pek mesele yok gibi deyişimiz, medyamızın büyük bir bölümünde her nedense üzerine gidilmeyen bir konu ile alakalı.
Türkiye’de hemen her sene ciddi bir akaryakıt kaçakçılığı yapılıyormuş ve bu hususta TBMM’de kurulan Kaçak Akaryakıt Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre, kaçak akaryakıtın yıllık tutarı 8 milyar dolar civarında imiş...
8 milyar dolar!. Yine aynı rapora göre bu, devletin yıllık 2.5 milyar dolar vergi kaybı manasına geliyormuş.
Son zamanlarda artan kaçakçılıkla mücadele faaliyetleri ve Ulusal Marker uygulaması sebebiyle, biraz azalma görülmekle birlikte, ülkemizde satılan akaryakıtın yaklaşık yüzde 20’si kaçak akaryakıttan oluşuyormuş.
Yani birileri, normalde devlet kontrolünde yapılması gereken akaryakıt satışını, devletin kontrolü dışında yapıyorlar ve bu arada her bir litre akaryakıttan devletin alması gereken vergileri, kendi kasalarına atıyorlarmış... iyi mi!..
Son zamanlarda petrol satışı yapılan yerlerde alınan tedbirler, kaçak akaryakıt satışını ve dolayısıyla devletin alması gereken vergilerin başkalarının kasasına gitmesini engellemekle ilgili. Ama anlaşıldığı kadarıyla, yetersiz.
Kaçak akaryakıt işi, kısmen Güneydoğu’dan ülkemize kamyonların ek depoları ile giren yakıtla ilgili. Ama ülkeye bu şekilde giren ve bir tür sosyal denge anlamını taşıyan bu yakıtın oranı, herhalde yüzde 1’i bile bulmaz. Esas mesele, daha büyük çapta yapılan kaçakçılıklar.
Yani işin büyüğü akaryakıt ithal edenler tarafından yapılıyor ve bunlar ithal ettiklerinin bir kısmını beyan etmiyorlar, anlaşıldığı kadarıyla.
Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim Birimi’ne bağlı olarak çalışan Akaryakıt Denetim Timi’nin 750 personeli var ve bunlar, akaryakıt işinin düzgün yürümesi için, ülke sathında bulunan yaklaşık 10 bin akaryakıt istasyonunu denetlemeye çalışıyor.
Akaryakıt Denetim Timi’nin tesbit ettiği usulsüzlüklerle ilgili takip EPDK (T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) tarafından yapılıyor. Kurul iki yıl önce, yaklaşık 1 milyar 600 milyon YTL’lik bir ceza kararı almıştı ve bu ceza ağırlıklı olarak kaçak akaryakıtla ilgili idi.
EPDK’nın önümüzdeki günlerde, son denetlemelerde tesbit edilen kaçakçılık ve başka usulsüzlüklerle ilgili olarak, belki bu rakamın da üzerinde yeni ceza kararları alması bekleniyor.
İşin özeti şu: Bu ülkenin vatandaşı olan bizler, devletimiz bizlere hizmet ve refah payı olmak üzere geri ödeyecek diye, aldığımız benzin ve mazotun bedelinden daha fazla vergi ödemesi yaparken; bu paraların önemli bir bölümü, sözkonusu akaryakıtı kaçak olarak getiren ve piyasaya sürenlerin cebine giriyor. Bu duruma mani olması gerekenler ise, işi sanki biraz yavaştan alıyorlar...
Millî Gazete, 27.8.2008
|