Kazı ekiplerinde yer alan Alman, İngiliz, Amerikalı, İtalyan, Kanadalı, Belçikalı, İskoç, İsveçli ve Avusturyalı yabancı uzmanlar, hayranı oldukları tarihî bölgelerin yanı sıra insanı, tabiatı ve alışkanlıklarıyla Türkiye’yi tanıma imkânı buluyorlar.
Tarihte kayıp şehir olarak bilinen Pteria antik şehri kalıntılarının bulunduğu Yozgat’ın Sorgun ilçesi Şahmuratlı Köyü yakınındaki Kerkenes Dağı’nda 1987 yılından itibaren önce yüzey araştırması, 1990 yılından bu yana da kazı çalışmalarını sürdüren İngiliz, Amerikalı, Avusturyalı, Alman ve İtalyan arkeologlar arasında yer alan İngiliz çift Geoffrey ve Françoise Summers çiftinin kızlarından 18 yaşındaki Natali ile 16 yaşındaki Pamela, köy hayatından oldukça memnun.
Geçen süre içerisinde Türkçeyi öğrenen Françoise Summers gibi kızları da Türkçeyi anadilleri gibi konuşuyor. Köy halkıyla ortaklaşa ‘’Ekolojik tarım’’, ‘’Güneş Ocağı’’ gibi projelere de imza atan bayan Summers, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın kazı bölgesine yaptığı ziyarette, duygularını, ‘’20 yıldan fazla bir süredir Türkiye’deyim, artık İngiliz hükümeti bizi fazla benimsemiyor, biz artık Türk sayılırız’’ diyerek dile getirdi. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde de derslere giren İngiliz çiftin kızları, kazı döneminde köye gelip hem kazı çalışmalarında görev alıyor hem de köyün tabiî güzelliklerini yaşama fırsatı buluyor. Çiftin büyük kızları Natali, ‘’evlendiğimde düğünümü bu köyde yapmayı çok istiyorum, gittiğim düğünler çok güzel’’ diyor.
“KENDİMİ TÜRK GİBİ HİSSEDİYORUM”
İzmir’in Aliağa ilçesi yakınındaki Nemrut Körfezi’nde bulunan Kyme antik şehrinin kazı başkanı, İtalya’nın Calabria Üniversitesinden Prof. Dr. Antonio La Marca ise, 25 yıldır yürüttüğü kazı çalışmalarından sonra artık kendisini Türk gibi hissettiğini söyledi.
Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hitit uygarlığının tarihî başşehri Hattuşa’da kazı çalışmalarına başkanlık yapan Alman Arkeoloji Enstitüsünden Doç. Dr. Andreas Schachner, 16 yıldır evli olduğu Türk eşi Arkeolog Şenay Schachner dolayısıyla Türk kültürüne ve geleneklerine alıştığını belirterek, ‘’hanımköylü oldum’’ dedi.
Truva antik şehri Kazı Heyeti Başkanı Alman Arkeolog Prof. Dr. Ernst Pernicka ise, Türkiye’nin son 40 yıldır büyük bir modernleşme içinde olduğunu gördüğünü söyledi. Assos Kazı Heyeti Başkanı Alman Arkeolog Prof. Dr. Elmar Schwertheim ise ilk kez 1963 yılında geldiği Türkiye’ye hayran kaldığını ve 43 yıldır Türkiye’ye geldiğini belirtti. Assos’da 6 yıldır kazı heyeti başkanlığını yaptığını belirten Schwertheim, Türkiye’yi ikinci vatanı olarak kabul ettiğini ve Türk örf ve adetlerinin çoğunu bildiğini söyledi.
Efes antik şehrinde yürütülen kazılara aralıksız 13 yıldır katılan, halen kazı heyetinin başkan yardımcılığını yürüten Avusturya Arkeoloji Enstitüsü görevlisi Dr. Sabine Ladstatter, bir arkeolog için Türkiye’de, özellikle de Efes’te çalışmanın önemli bir ayrıcalık olduğunu belirtti.
Kazılarda görevli olan eşiyle birlikte 4 yaşındaki kızlarını da alarak yılın yaklaşık 6 ayını Türkiye’de geçirdiklerini belirten Ladstatter, ailece Türkiye’yi çok sevdiklerini, ülkenin bir parçası olduklarını söyledi. Ladstatter, ‘’Avusturya’da evimize gelen misafirlere Türk yemekleri yapıyoruz, onları da alıştırdık’’ diye konuştu.
Yemekte içecek tercihini ayrandan yana kullanan, yemek sonrası bir Türk kahvesi içmeden çalışmaya başlamayan Ladstatter, kazılara katılan Avusturyalı gençlerin de ‘’sabahları simit, öğle yemeklerinde de menemen yemeğe doyamadıklarını’’ söyledi.
Hatay’da, Geç Hitit dönemi ile Demir Çağında başşehirlik yapan Tell Tayinat ve Aççana Höyüğü’nde yapılan kazı çalışmalarında ABD, Kanada ve İtalya’dan olmak üzere çok sayıda yabancı arkeolog görev alıyor. Tell Tayinat Höyüğü’ndeki kazı çalışmasının başkanı Kanada Toronto Üniversitesinden Prof. Dr. Timothy Harrison, Antakya-Reyhanlı kara yolu üzerinde bulunan höyükte 6 yıldır araştırma yaptıklarını söyledi.
TÜRK İNSANI ÇOK SICAK KANLI
Harrison, çalıştığı sürede Türkçe’yi öğrenmeye çalıştığını belirterek, ‘’Tercümanlar aracılığıyla başladığımız sohbette bir bakıyoruz ki, iki taraf da birbirinin dilinden bir şeyler kapmış. Zamanla hiç tercüman kullanmadan sohbet eder hale geleceğiz. Türk insanı çok sıcakkanlı; bizleri asla dışlamıyorlar, sanki kırk yıllık dost gibi oluyoruz.’’
Belçikalı Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında 1989 yılında ilk modern ve bilimsel kazıların başladığı Sagalassos antik kentinde yabancı uzmanların çalışmaları 19 yıldır devam ediyor. Türkiye’de yaşadıkları günlerini özetleyen Belçika Leuven Katolik Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi ve Sagalassos Kazısı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Jeroen Poblome, antik kentteki kazılara 1991 yılında katıldığını, o tarihten bu yana da her yıl Ağlasun’da iki ay kadar kaldığını anlattı. Türkiye’de olmayı, Türklerle kaynaşmayı çok sevdiğini anlatan Belçikalı arkeolog, ‘’Türk kahvelerine gidip çay içiyoruz, gülüp şakalaşıyoruz. Belçika’ya döndüğümüzde bazen Türkçe kelimeler sarf ediyoruz, arkadaşlarımız, anlamadığı için şaşkınlıkla bakıyorlar. Türk kültürü hoşumuza gidiyor. Ağlasun’a geldiğimiz zaman ortamdan olsa gerek, Türkleşiyoruz. Bu durum bizi bahtiyar ediyor. Sagalassos’taki hayat ortamından Belçikalı ve diğer yabancılar olarak her şekliyle memnunuz.’’
|