Diyerek çıktı kızlar yola. Çok iddialı bir yolculuk!.. Kadına hâlâ aç ‘yönetim’ler (patronlar veya CEO’lar), sloganın altında yatan potansiyel tehlikeyi fark edemedi.
Göbeğini kaşıyan orta yaşlı beyler ve metroseksüel delikanlılar yerine bu kızlara veya kadınlara daha fazla şans tanıdı. Gerçekten de ilk günlerde mini etekli, gömleğinin üç düğmesi açık güzel elemanlar iş yerlerine ayrı bir hava getirdi. Sıkıcı toplantılar daha keyifli hal aldı.
Beyler yeni elbiseler aldı, saçlarını kısa kestirip öne doğru taramaya başladı, işe koşa koşa gelmeye başladı. Çocuk da kariyer de yaparım diyen kızlar sayesinde kurumlar renklendi. Kızlar da gün gün yönetime daha yakın odalara yükseldi. Yönetimler bu iddialı kızları hep yanlarında görmek istedi. Özellikle iş gezilerinde...
Önce ‘bizi dışarıda temsil etsin’ denildi ve ‘Kurumsal İletişim Sorumlusu’ oldular. Eskilerin deyimi ile ‘Halkla Münasebetler Sorumlusu...’ Sonra ilan ve reklam işleri, derken üretim sorumlusu, ürün müdürü, satış sorumlusu falan filan derken... Şu sıralar pek çok kurumda en üst düzeyde bulunan kadınlar var. Çoğu aynen dediği gibi kariyer de yaptı çocuk da. Kimisi çok kişinin çalıştığı kurumlarda genel müdür, kimisi gazetelerde köşe yazarı oldu. Peki bu noktaya kaçta kaçı hak ederek geldi?
Erkek rakiplerini beyni, çalışkanlığı ile geride bıraktı? Burası çok ciddi bir araştırma konusu. Bana gelen bilgilere göre çoğu kariyer yaparken vücudunu kullandı. Hepinizin çok iyi bildiği birkaç büyük firmanın genel müdürlerini anlatıyorlar, inanamıyorum. Film yıldızları ve şarkıcılar yanında ‘Meryem Ana’ kalır. Bu arada hepsi de koşullara uygun koca da bulmuşlar, çocuk da yapmışlar.
Zaten bekarlara fazla yükselme şansı yok. Geldisine gittisine karışmayan, eşinin bir iş kadını ve üst düzey yönetici olmasını anlayan kabul eden kocalar... Eh onlar da yükselmek istiyor. Veya kariyerli eşi olmanın nimetlerinden faydalanıyor. Gençliğinde yapamadığını yapıyor. Sekreter hanım güzel kız değil mi hesabı...
Ve sonuçta bu duruma geldik. Ama durum karışık. ‘Kadın erkek ayrımı asla olmamalı. Kadınlar en önemli yerlere gelmeli. Bu Türkiye’nin Avrupa’ya karşı gururudur’ gibi geyik muhabbetlerini bırakıp bilimsel verilere bakın. Kaç kadın iş hayatında gerçekten başarılı? Türkiye gerçeğini çok iyi bilen, Türk halkını çok iyi tanıyan iş adamları hatta kurallarını yazan beyler şimdi ne diyor biliyor musunuz?
‘Kadınlar ülkemizde çok erken yükseldi. Daha bu pozisyonlara gelecek mantık ve kafa olgunluğunda değiller. Batılı kadın gibi olmaları için en az 50 yıl geçmesi gerekiyor.
Bütün kararlarında duygusallık var. Ve müthiş bencillik. Ne iş yeri, ne ülke ekonomisi onlar için önemli değil. Önemli olan kendileri. Bu yüzden çoğu zaman yanlış karar veriyorlar. Aşırı hırs ve ihtirasa karizma diyorlar. Oysa bu iş yerlerindeki tüm dengeleri altüst ediyor. Erkeklerin performansı müthiş düştü. Çünkü artık çok çalışmak gerekmiyor. Kişisel ilişkiler (!) ağır basıyor. Sadece beğenilmek, ön planda olmak isteyen kadınlar ülke ekonomisine çok büyük zarar veriyor.’
Eee... Çok normal. İş yerinde yükselmek için en kutsal varlığı, namusundan ödün veren bir kızdan ne beklersin? Kazandığı bile haram para değil mi?
Bugün, 12.7.2008
|